Arama

Popüler aramalar

‘’Daha bitmedi‘’

Müthiş bir atmosfer, müthiş bir Schalke başlangıcı, ardından Galatasaray’ın oyunda denge kurup orta sahayı Melo ve Selçuk’la ele geçirmesi. Drogba’nın sağlam duruşu (Dinlenerek oynadı ama hatasızdı). Burak Yılmaz’ın olağanüstü vuruşu. Vuruşundan da güzel topu önüne alışı. Huntelaar’ın kalenin içinde topa dokunamayışı. Hamit’in bir kez daha direkte patlayan kör talihi. Ve hiç de beklemediğimiz bir anda kalemizde gördüğümüz gol. Schalke, savunma zaaflarıyla kendini ele verirken kanatlardan Farfan ve Bastos ile etkili oldu. Galatasaray rakibini sahasından çıkışlarında hataya zorladığı oranda tehlike yarattı. Fatih hocanın başlangıç kadrosu ve dizilişi doğruydu. Sneijder oyuna beklediğimiz katkıyı sağlayamadı. Onun bölgesinden gereksiz Schalke atakları yedik. Sabri Reis forma adaletine alın teriyle karşılık verdi. Maçın adamı Selçuk’tu. Gecenin en kötüsü ise zemindi. Bu berbat zemin bu stada gerçekten yakışmıyor ve Galatasaray futbolunun önünde adeta engel oluşturuyor.

Dünkü 90 dakika sonunda bu seviyede çok koşmanın, mücadele etmenin önemini gördük. Attığınız her adımın hesabını yapmanız gerektiğine tanık olduk. İki devreli bir maç olarak baktığımızda bu işin bitmediğini, Almanya ayağında da Galatasaray’ın şansının devam ettiğini söyleyebiliriz. Tabi ki dün geceden gerekli dersleri çıkarabilirsek. Çok şeyin doğru gittiği ilk yarının son saniyelerinde klasik bir Dany savrukluğunun Galatasaray’a neye mâl olacağını ise bize zaman gösterecek.

21 Şubat 2013, Perşembe 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Çilek farkı‘’

Galatasaray klasik savunma dörtlüsünün önünde 3’lü bir orta saha, onların önünde birinci çilek Sneijder ve ileride Umut-Burak çift forvet düzeninde başladı maça. 2. çilek kulübedeydi. Akhisar, beşlediği orta sahası ve en uçta GFK (Grek Fenomen Gekas) şeklinde karşıladı Cim-Bom’u. Bu dizilişte doğal olarak orta saha kalabalıklaştı. Bu karışık ortamda Sarı-Kırmızılı ekip pozisyon üretmede zorlandı. Bunda hücumda, üçlü orta sahanın sadece sağ kanadının işlemesi de rol oynadı. Sabri ve Hamit’in bindirmeleri karşısında sol kanat öksüz kaldı. 62’de Fatih Terim, 2. çileği oyuna sürdü ve olumsuz giden her şey değişti. Önce taraftar uyandı, sonra Galatasaray. Ama girdikten sonra Drogba varlığıyla oyunda fark yarattı. Mükemmel bir kafa golü attı. Burak’ın attığı golde de büyük pay sahibiydi. Bu iki golden de önemlisi, 1. çilek Sneijder ile uyumu da göze çarptı. Her hareketi kalite ve klas koktu. Afrika Kaplanı daha ilk maçında 3 puanı getiren oyuncu oldu. Bu iki isim dışında Selçuk da orta sahada çok çalıştı.

Maçın kırılma anı ise GFK’nın direkten dönen topu oldu. Gekas’ın girdiği iki pozisyon, son dakikalarda Sertan’ın attığı gol Sarı-Kırmızı defansa Schalke maçı öncesi önemli uyarılardı. Her şeye karşın gelen 3 puan, Schalke maçı öncesi moral olurken, ligin zirvesinde de fark korunmuş oldu.

16 Şubat 2013, Cumartesi 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Mart kapıdan baktırır‘’

Önce Sneijder, ardından Drogba transferleri futbol gündemini sarstı. Bu iki marka transfer sadece Türkiye'de değil, Avrupa'da ve hatta yeryüzünde futbolun konuşulduğu her yerde gözleri Sarı-Kırmızıya çevirdi. Bir kere yiğidin hakkını yiğide verelim. Bu operasyon Galatasaray ve Türk futbol tarihinin en önemli iki imzasıdır gerçekten. Bu açıdan; düşünenleri ve gerçekleştirenleri tebrik edelim. Drogba'nın TT Arena’ya ayak basmasıyla birlikte coşku zaten görüldü. Tribünde taraftarlar, sahada oyuncular futbolun şamatasından güzel örnekler sundular.

Ancak pazar gecesi ateşi, pazartesi sabahıyla soğumaya yüz tuttu! Art arda gelen haberler madalyonun diğer yüzüne de bakma gereğini hatırlattı. Önce Lindsay Whalen’in alacaklarını neden gösterip sözleşmesini tek taraflı feshini duyduk. Sonrasında ise kadın oyuncular Sylvia Fowles, Ann Wauters ve Sancho Lyttle ile erkek basketbolcular Boniface N'Dong ve Milan Macvan'ın da alacaklarının ödenmemesi nedeniyle kulübe ihtarname çektiğini öğrendik. Ardından SPK’dan gelen idari para cezası kazanı kaynatmaya yetti de arttı bile. Şimdi kulislerde SPK’nın bu yaptırımlarının arkasının geleceği söylentileri dolaşıyor.

İlk bedel artırımında borç ve alacak mahsuplaşmasıyla para katılımı yapmayan yönetimin ikinci başvurusu bilindiği üzere reddedildi. Bu olumsuz yanıt, yönetimi 130 milyon TL’lik kredi arayışına itti. Bu para bulunmazsa sermaye artırımını gerçekleştirmek zor gibi görünüyor. Ayrıca yakın geçmişte yönetimin; bazı ödemeler için biri 65 milyon TL, diğeri 85 milyon TL iki kredi kullandığı iddiası var. Bu da kredi arayışını zorlaştıran bir diğer etken. Son iddia ise, SPK'nın bir önceki sermaye artışı için Galatasaray'ın katması gerektiği halde vermediği 40 milyon doları da geriye dönük bir idari yaptırım olarak isteyebileceği tehlikesi. Bu tabloda Drogba'nın, Sneijder'in ve diğer sporcuların ödemeleri yaklaştıkça sıkıntı yaşanacağı kesin. Zaten Sarı-Kırmızılı taraftarlar artık gazetelerin sadece spor sayfalarını değil, ekonomi sayfalarını da takip eder oldu. Ekonomi sayfalarının manşetlerinde neredeyse her gün Galatasaray yazılıp çizilmekte.

Tabi ki hem ligde, hem de Şampiyonlar Ligi'nde Sneijder ne kadar araya top atar, Drogba ne kadar çatala takarsa (!) yol da bir o kadar açık. Yani başkan Aysal'ın da belirttiği gibi; topun çizgiyi geçmesi artık çok önem kazandı. Schalke’yi elemenin ve ligi şampiyon bitirmenin getireceği ekonomik girdi de krizi çözebilir elbette. Ama tüm hesapları sermaye artışından gelecek paraya göre ayarlamanın sıkıntısı şu an için had safhada. Başkan Aysal öncelikle basketboldaki krize el attı. Kasadaki varlık potaya yönlendirildi ve gerekli sulama yapıldı. Başkan ,eminiz ki yeşil saha dışındaki deneyim ve ustalığını genel mali portreyi camianın beklentileri ve kendi vaatleri doğrultusunda düzeltecek hamleleri de yapacaktır. Yoksa 30 Mart’taki Mali Genel Kurul’un renkli atışmalara sahne olacağı kesin.

14 Şubat 2013, Perşembe 19:45
YAZININ DEVAMI

‘’Aslan Kral‘’

Fatih Terim; Sneijder’e ilk 11’de forma vermiş, Melo’nun yerini Yekta almış, Hamit cezasını tamamlamış ve en uçta da Burak formasını geri almıştı. Geçtiğimiz sezon 3-1 kazanılan Fenerbahçe maçıyla başlayan 4-4-2 sistemi dün gece ilk kez rafa kalkmıştı. Devre arası yapılan marka transferler Terim’e sistemle oynama zorunluluğunu getirmişti. Tek forvet arkası Sneijder’le birlikte 4-2-3-1 düzeni, aynı zamanda Schalke maçlarının da provası niteliğindeydi.
Galatasaray maçın başında Antalya’yı baskıyla sahasına hapsetti. Erken de bir gol buldu. Oyunun kontrolünü hep elinde tuttu, Burak’ın mükemmel füzesiyle de maçı sağlama aldı. Antalyaspor 34. dakikaya kadar Galatasaray ceza sahasına bile giremedi. Maç boyunca Muslera yere atmadı. Lider zaman zaman iştahlı, zaman zaman gücünü ekonomik oladrak kullanarak istediğini almasını bildi. Bu kurguda Selçuk defansa daha yakın oynadı. Sneijder ofansif orta saha yükünü üstlendi. Maç eksiğine karşın Hollandalı, kaliteli kumaş olduğunu belgeleyen toplar kullandı. Maç kondüsyonunu daha da yükselttiğinde daha iyi olacağının sinyallerini verdi. Hamit sigorta görevini kusursuz yaptı. Amrabat ikinci gole katkısıyla ön plana çıktı. Semih hatasız oynadı. Sabri Reis tribünlerden aldığı alkışları hak etti. İşini doğru yaptı, çok çalıştı. Emek verdi. Reis’e tebrikler bizden, sabırla yedek bekledi görev aldığında çıktı işini yaptı. Ama maçın Kralı gol kralı Burak oldu.

11 Şubat 2013, Pazartesi 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Yeşil saha‘’

Galatasaray adına maçın en iyisi uzun süre sonra forma giyen Sabri’ydi. Uruguaylı oyuncu Viudez, Terim’e bile şapka çıkartan bir gol attı. Kasımpaşa, 2. yarıda farkı açabilirdi. Aydın, Umut ve Yekta değişiklikleri, sonucu değiştirmeye yetmedi ve Aslan, önemli bir kayıp yaşadı.

Birand’a veda

Bir meslek duayeni , büyük bir ustayı Mehmet Ali Birand ağabeyi bugün sonsuzluğa uğurlayacağız. Haber öksüz kaldı. Milliyet’ teki Genel Yayın Yönetmenliği sırasında; genç bir gazeteci olarak, o unutulmaz ekiple bir arada olma şansına erişmiştim. Bugün meslek büyüklerimiz O’nun meslek aşkı ve habercilik tutkusunu yaşanmış birçok örnekle aktarıyor. 1985 yılında Liverpool-Juventus maçını gazetede izlerken, Milliyet santralı Belçika’dan Birand arıyor diye telefonu bağladı. Birand’ın heyecanlı sesi, “Çocuklar burada çok kötü şeyler oluyor. Hazırlıklı olun” diye beni uyarmıştı. Ardından Heysel Faciası’nı yaşadık. O dönemin iletişim ve gazete yaratma koşulları içinde; hazırlanabilme adına, Birand’ın bu asistinin değerini bugün anlatmak ve anlamak gerçekten zor. Sonraki yıllarda CNN Türk’te bir arada olduk. Hep haberi ve haberde farklılığı kovalar; tutkusunu bize hissettirerek , sporu da bu doğrultuda üretme çabası içine sokardı. GS TV’nin kuruluşunda da iyi bir Galatasaraylı olarak yanımızda oldu. Yayın hakları Kanal D’de olan belgesellerini bir sözüyle sarı - kırmızı ekranlara sundu. Her hafta futbol yorumlarıyla, stat önlerinde canlı yayınlarda sevdiği renklerin kanalına ayrımsız destek oldu. 18. Şampiyonluk geldiğinde soyunma odasında sarılmıştık en son. Herkesle vedasını yaptı, ayakta öldü. Nur içinde yatsın.

19 Ocak 2013, Cumartesi 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Erken tatil‘’

İlk 45 dakika oyunu domine eden, topa hükmeden Galatasaray’dı. Oyunun kontrolünü elinde tuttu. Trabzonspor ise rakibini sahasında bekledi. Kaptığı kontra toplarla gol arama yolunu seçti. Sahaya yansıyan bu anlayış yine orta sahada oyunun kilitlenmesine ve pozisyon üretiminde kısırlığa yol açtı. Heyecan dozu düşük 2-3 yarım gol şansı dışında kalecilere iş düşmediğini gördük. İkinci yarıda Fatih hoca Umut’u alıp tek forvete dönünce orta saha daha da kalabalıklaştı. Düzen, Elmander-Hamit değişikliği ile oturdu. Ama Sarı-Kırmızılı ekip gol pozisyonu üretmekte yine zorlandı. İkinci yarıda gole yakın olan takım Trabzonspor’du. Onur üşüyüp durdu. Adrian maçın fırsatını harcadı. Amrabat çok top kaybı yaptı. Riera kademede yine zayıf kaldı. Savunmadan top uzaklaştırmada ve orta yapmaktaki savurganlığını sürdürdü. Melo, Christmas tatilini hak etmeye çabaladı. Dany ile Semih ayakta kaldılar ve savunmada hatasız oynayarak bir puanda rol sahibi oldular. Devre arası, tüm hataları gözden geçirme anlamında zamanında yetişti bize göre. Sanırız Fatih hoca 2 haftadır süre gelen üretim kısırlığına çözüm getirecek planı içinde transfer de olmak üzere çözüme kavuşturur.

Bu arada Trabzonlular’a bir notum var... Bu ülkede transfer serbest, kuralları ve ekonomisi yerine getirildiğinde bir hak. Ofsayt ve penaltı gibi bir kural. Burak da bu hakkını kullanarak Galatasaray’a transfer oldu. Ve unutmasınlar ki Burak, Karadeniz’e Beşiktaş ve Fenerbahçe’de oynadıktan sonra geldi. Takımının arkasında duran ve hakkını arayan taraftara sahaya tehlike içerecek boyutlarda madde atmak doğrusu hiç yakışmıyor.

24 Aralık 2012, Pazartesi 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Değerli kazanç‘’

Seyirciyi de arkasına aldı. Yüklendi ve 10. dakikada bunun meyvesini de gördü. Golde Bekir’in hatası ve de talihsizliğinin yanısıra Riera’nın ortası da mükemmeldi. Aynı Riera, Hasan Ali’nin golünde de gizli asist yaptı. 33. dakikada gelen Selçuk’un dönüş golü de muhteşemdi. Beklenmeyen köşeye özlenen vuruşunu yaptı, dengeyi takımı lehine değiştirdi. Skoru belirleyen duran top vuruşlarının getirdiği 3 gol dışında iki takım da pozisyona girmekte zorlandı.

Oyun genelde orta sahada kilitlendi. Kalecilere iş düşmedi. Mehmet Topal, Meireles ve Cristian’ın etkisiz oyunları karşısında Melo ve Selçuk hamleleri orta saha egemenliğini Sarı-Kırmızı lehine geliştirdi oyun boyunca. İkinci yarıda Fatih hocanın Yekta ve Emre hamleleri doğruydu. Aykut Kocaman’ın da Sezer, Krasic ve Stoch kozları Galatasaray’ın orta saha kalabalığında kayboldu. Meireles’in kırmızı kartıyla da oyun iki taraf için de manen sona erdi. Galatasaray’da Melo oyuna kendini verdi. Riera ofansta iyi işler yaptı. Hamit ilk yarıda iyi oynadı. Umut orta sahaya destek vermeye çalıştı ama yetersiz kaldı. Burak koşu yoluna aradığı topları alamadı. Fenerbahçe’de Sow yalnızları oynadı. Caner etkisiz, Kuyt’ın çabaları yetersiz kaldı. Maçtan önce çok konuşulan Halis Özkahya gecenin futbol adına iyilerindendi. İkili mücadeleleri doğru süzdü, kart yorumları hatasızdı.

Dün gece öne çıkan önemli bir nokta da derbinin tam bir centilmenlik örneği olarak başlayıp bitmesi oldu. Yöneticilerin birbirlerine yaklaşımı, sahada oyuncuların birbirlerine yaklaşımları sahaya yabancı madde atılmaması, taraftarın müthiş koreografisi futbol adına hep görmeyi özlediğimiz tabloları oluşturdu.

17 Aralık 2012, Pazartesi 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Pahalı uyarı‘’

Arena’da futbolun ciddi bir iş olduğu, hiçbir maçın oynanmadan kazanılmayacağı kanıtlandı. Hak eden kazandı ve bu 90 dakikada tarih sayfalarında ki yerini aldı(!)

Öyle bir maç izledik ki doğrusu Galatasaray formasını taşıyan oyuncular herkesi şaşırttı. Sarı-Kırmızılı takım rakip kaleye ilk şutunu çektiğinde dakikalar 26’yı gösteriyordu. Aydın’ın vuruşu geri pas gibiydi. 38. dakikada ise ilk pozisyonlarını yarattılar. Sabri’nin altı pasa ortasına Emre Çolak kafa vurmaya çalışıyordu. Topla ilk kez 12. dakikada buluşan Sercan Yıldırım darbe yemeden sakatlanarak çıktı(!)

1461 Trabzon sahasında kapanıyor, Galatasaray baskısı tempoya dönüşmeyince ürün vermiyordu. Bu tabloya bir de Cris’in yarattığı penaltı eklenince kolay lokma boğazda düğümlenmeye başlamıştı. Fatih Terim 2. yarıya da aynı 11’le devam etti. Devre arasında “Çıkın gerektiği gibi oynayın” komutunun yeterli olacağını düşündü belki de. 65. dakikada Ufuk’un kurtardığı şut ikinci golün geldiğini uyarıyordu. Ama fark eden yoktu.

Galatasaray 2-0 sonrası kıpırdandı ancak. Emre’nin golü, direklerden dönen toplar sonucu değiştirmeye yetmedi. Bu baskı daha önce neden kurulmadı sözleri ve ahlar vahlar arasında kaçınılmaz son, kupaya veda geliverdi.

Hafta sonu oynanacak derbi öncesi, PTT 1. Lig takımı 1461 Trabzonspor Galatasaray’a pahalı bir uyarı yaptı. Bir futbol gerçeğinin altını çizdi: Her maça yüreğini ve profesyonelliğini koyacaksın, eğer maç seçersen top forma rengi tanımaz.

12 Aralık 2012, Çarşamba 11:00
YAZININ DEVAMI