‘’Kolay prova!‘’
Sahasında kazanamayan ev sahibi ekip deplasmanlarda puanları topladığı mantıkla sahada yer alacaktı. Ama İBB oyunu 3. bölgeye taşıyarak başladı. Kanat atakları ile yüklenip gol aradı. Cluj maçı için en doğru prova örneği sundu. Bu plan da Galatasaray’ın işine geldi. Güçlü ayakları ile rakibin arkasına sarktığı ölçüde tehlikeli oldu. 11. dakikada Burak-Umut A.Ş. işbaşı yaptı. Burak’ın kale içindeki arkadaşına yaptığı asist olgun bir paylaşımcılık örneğiydi. Bu gole giderken Metin ile yaptığı koşuda ise fizik gücü farkını belgeledi. Umut ise “Al da at” pasını geri çevirmedi.. Ve bu üretken gol şirketi ligde birçok takımdan daha fazla gol bularak kalitesini kanıtladı. Devrenin sonuna doğru bu kez usta ayak Selçuk, savunma arasına klasik Burak pasını bıraktı. Kral’ın vuruşuna İnan’arak ko∫an bu oyuncu emeğinin kar∫ılığını alırken Sarı-Kırmızılı ekip soyunma odasına 2-0’ın güvencesiyle gidiyordu. İkinci yarının başında aşırı güven işaretlerini veren golü getirdi. Efe’nin orta sahadan ∫i∫irdiği topu seyreden Galatasaray savunması, solbeke artık alı∫maya ba∫ladığını dü∫ündüğümüz Riera’nın da ofsaytı bozmasıyla İBB umutlandı. Ancak Emre’nin ortasıyla gelen şans golü ile Galatasaray elini yine güçlendirdi ve oyunu sonrasında domine eden takım oldu. Melo’suz Selçuk, Yekta’lı Selçuk ama bize göre tekrar kendini bulan bir Selçuk izledik dün gece. Cris çok kritik, deneyim kokan hamleler yaptı. Savunmanın en iyisiydi. Yekta’nın top kayıpları, Melo’nun ar∫ivindeki kayıplar kadar göze batmadı. Kanatlarda hem Hamit hem Amrabat etkisiz göründü.
2 sezondur eli bo∫ dönülen İBB deplasmanından gelen 3 puan, Cluj öncesi moral verdi. Eminiz Galatasaraylı oyuncular çar∫amba ak∫amına daha fazla özen, konsantrasyon ve mücadele gerektiğinin bilincindedir.
‘’Bayram şekeri!‘’
Riera’nın savunma anlayışındaki gelişim hala yetersiz göründü. Cris iyi niyetliydi. Ama Eboue’nin savrukluğunu kapatmak isterken açıklar verdi. Kayseri bu zaafları değerlendirecek güçte değildi. Orta sahada Selçuk’un yanında ise sakatlıktan sonra ilk 11 şansı bulan Yekta Kurtuluş yer aldı. Geçen sezon bir Kayseri maçıyla uzun bir futbol arası veren Yekta, bu kez Arena’da yine Kayseri karşısında forma şansı buldu. Maç eksikliğinin verdiği ürkekliğe karşın doğru işler yapmaya çalıştı. Melo kadar kendisinde de ısrarın sonuç verebileceğini gösterdi. Selçuk kendine geldiğinin kanıtını iki güzel asist ile belgeledi. Burak-Umut ikilisi rakip defansı dağıttı. Galatasaray, ilk yarıdaki arzusu ve futbol iştahının getirdiği 3 golün rahatlığı ile soyunma odasına gitti. Ve maçı daha 45. dakikada bitirdi. Fatih hocanın sahaya sürdüğü 11, kenarda bekleyen birçok isme “Artık işin zor” mesajını verdi. Fatih Terim karşılaşma öncesi “İnşallah bayram tadında bir maç olur”dedi.
Gerçekten de Sarı-Kırmızılı ekip için 90 dakika bu havada geçti. Geçen sezon ilk haftalar inişli çıkışlı geçilmiş, 9. haftada Kayseri deplasmanı 3 puanla aşılmış ve o maç bir anlamda kırılma maçı olmuştu. Dün geceki sonuç yine 9. haftada, yine Kayseri maçında geldi ve bana göre Galatasaray için ligin bu ilk yarısında çıkış maçı olacak işaretleri taşıyan bir oyun oldu. Dedikodu tiryakilerinin kepenk kapatacağı bir haftanın müjdecisi bir 3 puan elde edildi(!). İlerleyen haftalar için olumlu sinyallerin alındığı bu bayram akşamında taraftarların Arena’ya ilgisizliği dikkati çeken tek olumsuz nokta idi.
‘’Su topu!‘’
Daha çok baskı daha çok hucüm dedi. Aşırı özgüvenin de zaman zaman takıma zarar verdiğini belirtti. Ama mücadele, duygu, özgüven maç öncesinde kağıt üstünde ne var ne yok hakemin düdüğüyle birlikte suyun altında kaldı. Bu doğal afete yakın yağmurun mazereti olmaz belki ama böyle modern bir stadın bu yüklenmeyi kaldırma gücü daha fazla olmalıydı bize göre. Avrupa’ya örnek dediğimiz bu yapı Avrupa’da birçok örneğinden geri kaldı dün gece.
Bu koşullarda maç öncesi öngörülenleri de gerçekleştirmek zorlaştı doğal olarak. Sutopu oynamaya daha uygun gecede futbolun talihi Kapetanos’un vuruşunda top Dany’ye çarpıp filelere giderken Romenler’in yanındaydı. Hamit’in kasığı çekerken de. Elmander sakatlanıp çıkarken de. Islak talih 90 dakika boyunca da maçı daha çok isteyen Galatasaray’ın yanına hiç uğramadı. Aguirregaray atılmasının ardından Sarı-Kırmızılı ekibin yarattığı baskı, teknik üstünlüğünün suya takılması hep Cluj’a avantaj yaratan faktörler oldu. İki top yapmanın imkansız olduğu ortamda Galatasaray’ın şansı uzun toplar ve duran toplar olabilirdi ancak. Bu sahada Cim-Bom’un golü bulabileceği en kolay yol İtalyan hakemin çaldığı penaltı düdüğü idi. Bu fırsatı da, topun başına Selçuk varken neden geldiğini anlayamadığımız Melo çöpe atınca 10 kişi kalmış Romenler’in direncini yıkacağımız en büyük şansı da yitirmiş olduk. 76’da Romen duvarını yıkan Burak’ın golünde kaçan penaltının acısını daha derin hissettik. Attığı golden sonra maçın sonuna kadar sahasına gömülen Romenler sadece tek gole geçit verince G.Saray bu ligdeki 3. maçında da hak ettiği 3 puanı bulamadı. Ama sarı-kırmızılı ekip bu koşullarda verdiği mücadele ile takdiri hak etti.
‘’Gitti, geldi...‘’
Nitekim Başkent ekibi bekleneni daha ilk 45 dakikada verdi. Sarı-Kırmızı cephede ise milli travmanın izlerini taşıyan bir görüntü vardı. 14-15 kişilik milli ürün sunan bu yapı lige verilen 10 günlük arada oldukça yıpranmış göründü. Gençlerbirliği rakibini çalışıp beklemiş, Galatasaray ise maddi manevi törpülenip de gelmişti. Bu görüntü akıllara bir yorum klasiği getiriyordu: Milli ara çok oyuncu veren takımlara yaramıyordu. Galatasaray ilk yarıda bir pozisyon bile üretemedi. Eboue; Tosic karşısında çok zorlandı. İlk golde rakibini seyretti. 45 dakika sona erdiğinde Galatasaray’ın skor dezavantajını nasıl lehine çevireceği soru işaretinden öteye gitmiyordu. Ancak Sarı-Kırmızılılar klasik soyunma odası sihrinden(!) etkilenip geldiler sahaya. Fatih hocanın 2. yarıda Hamit’i onun bölgesine çekip yerine Aydın’ı alması G.Saray’ı ofansta hareketlendirdi belki; ama savunma zaafiyeti o kanatta daha da arttı. Elmander’in bir sihirli dokunuşu, üstüne bir de mükemmel vuruşu Galatasaray’ı kendine getirdi derken, üst üste gelen şok goller aşırı güven zaafiyetini yine belgeledi. Özellikle 2. Gençlerbirliği golü öncesinde başta Amrabat olmak üzere takım savunma anlayışına yakışmayan laubalilik oldukça pahalıya patladı. Puanlar yine uçuyor derken, Hakan Balta adamlığının ödülünü attığı golle aldı ve gemisini kurtaran kaptan oldu. Maç iki tarafa da gitti geldi. Sonucu yine küçük ayrıntılar belirledi. Galatasaray, yakaladığı galibiyeti kontrol aklını kullanamayarak elinden kaçırdı.
‘’Sıkıntı!‘’
Dün gece de Arena’da Aksihar maçının dörtlüsü vardı. Bu görüntünün bize verdiği mesaj da açık ve netti: 1- Ujfalusi’nin önemi. Ki bu oyuncunun yeri dolmadı. 2-Semih Kaya’nın son iki maçlık performansı sınıfı geçememişti. 3-Hakan Balta’ya alternatif yaratılmaya çalışılması.
Sondan başlarsak; solbekte Riera bu seçeneği kapatacak görünümde değil ne yazık ki. İspanyol oyuncu çok top kaybı yapıyor. Savunma anlayışı ise yetersiz. Arkasını Dany topluyor. Hatta bir pozisyonda Muslera bile Riera’nın kademesine girdi. Dengeleri bir türlü tutturamayan bu savunma aynı zamanda topu da 3. bölgeye doğru şişiriyor genelde. Bu da Galatasaray’ın ayağa pasla atağa kalkmasına en büyük ihanet oluyor maalesef. Dün gece Selçuk, özellikle Hürriyet zaman zaman da Veysel ve Alper’in baskısı altında kaldı.
Melo’nun güçsüzlüğü 44’te yakaladığı şansa verdiği tepkide görüldü. İlk yarının tek konuşulacak G.Saray pozisyonu Selçuk’un frikiği idi. Kapananan, alan savunması yapan takımlar karşısında Sarı-Kırmızılılar’ın zorlanacağı gerçeği dün gece de gözlemlendi. Yanal’ın ekibi bu taktikle başarılı oldu. G.Saray da 'sıkıntı' yaşadı. Ta ki Dede’nin büyük hatasına kadar. Burak’ın golü sonrasında Cim-Bom rahatladı.Üzerinden baskıyı attı, maçta daha geniş alanlar buldu. Bu da çok daha fazla gol şansı yakalamalarına neden oldu. Maçı farka götürecek goller kaçtı. Ama son dakikalarda kontrol yerine ille de bir gol daha atayım tutkusu başta dikkat çektiğimiz savunma zaafını 89. dakikada iyice ortaya çıkarttı. Selçuk gereksiz topla oynadı. Ardından da Muslera Erkan beraberlik golünü atarken yalnızları oynadı. Bir tek Cris ona yardımcı olmaya çalışırken Riera ve Dany seyre dalmıştı.
‘’İşimizi zora soktuk‘’
Galatasaray ne yazık ki Devler Ligi’ndeki ikinci maçını da puansız kapattı. Maç boyunca Hamit’in yokluğunu hissettik. Hem bu seviyedeki deneyimi, hem top kontrolü hem de mevkisinde iki sol kanat ağırlıklı adamı denemek zorunda bıraktırması bu zorlu 90 dakikanın handikapı oldu. Braga fizik gücü, hücuma çıkarken temposu ve süratiyle maçı domine eden taraftı. Savunmada hatasıza yakın oynadı. Galatasaray iyi mücadele etti. Ama skora yetecek kadar futbol şansı yanında olmadı. Hak ettiği golleri bulamadı. Maçın bizce öne çıkan aşağıdaki dakikaları aynı zamanda geceyi de yorumluyordu:
00.49: Riera ilk top kaybını yaşattı. Hakan Balta yerine tercih edilmişti. ”Acaba mı?” dedirtti. Ama Dany’nin de desteği ile bu kanat Galatasaraya’a sıkıntı yaşatmadı.
01.45: Melo dengesizliğinin bedelini erken gelen sarı kartla ödedi. Ve maç bitene kadar ayağını rakibine uzatırken hep dikkat etmek zorunda kaldı.
17.00: Tribünler marşa erken başladı: Dağ Başını Duman Almış.
20.00: Amrabat sağ kanatta ilk kez adamını eksilterek ortaladı ve önemli bir tehlike yarattı. Onun dışında ayağında çok top ezdi, çok top kayıplarında bulundu. Ordu’da olduğu gibi yaslanan rakipler karşısında etkisiz elemanı oynadı. Nitekim Fatih hoca ikinci yarıda yerine Aydın’ı oyuna aldı.
27.00: Dikkat dediğimiz Eder yediğimiz golün yaratıcısı oldu. Burak Yılmaz’ın arkasına bakmadan bıraktığı 2. topla Braga yola çıktı ve öne geçti. Semih ve Dany, Eder’i kontrol edemedi.
35.00: Riera, Braga yarı sahasından kalecisi Muslera’ya dönerken tabelada topla oynama yüzdesi Galatasaray yüzde 63, Braga yüzde 37 gösteriyordu.
58.45: Maçın Galatasaray için en önemli ilk fırsatı kaçtı. İlkti, kritikti ve Burak, Aydın’ın pasında düzgün ama kalecinin üzerine vurdu.
76.15: Aydın Yılmaz’ın mükemmel vuruşu çatalın tozunu aldı. Gecenin estetiğine imza attı.
90+: Gol beklerken skoru belirleyen golü de yedik. Grupta işimizi iyice zora soktuk.
‘’Braga nasıl yenilir?‘’
Cluj’a yenilen Braga, genel kanıda çantada keklik modunda. Ama sahaya çıktığında o çantayı yanında taşıyamadığın da bir futbol gerçeği! Ordu maçında da olduğu gibi. Ama bu geceki sınav çok daha önemli. Çünkü Braga kaybederse şansının biteceğini biliyor.
Sistemi 4-2-3-1, Eder’e dikkat
Guimares maçını yerinde izleyen Hasan ve Ümit hocalar dosyalarında bilgileriyle döndüler. Portekiz ekibi 4-2-3-1 dizilişiyle sahada yer aldı ve İstanbul provası yaptı. En uçta yer alan Eder ise güçlü fiziği ile öne çıktı. Bu gece defans hattı çok dikkatli olmalı. Son kararı Fatih hoca verecek ama Cris’in yerinde Dany’yi göreceğimizi düşünüyorum. Kamerunlu oyuncu sol kanatta Hakan Balta’nın desteksiz kalma sorununu da giderecek isim. Yine bu gece Melo’nun daha konsantre olacağını, görev alırsa Amrabat’ın kanadının savunma hattına seyirci kalmayacağını, Burak’ın final vuruşlarda daha dikkatli olacağını bekliyorum. Braga taktik anlayışı sahaya çok iyi yansıtan ve makine gibi uygulayan bir ekip. Böylece Galatasaray’ı zorlayacak mutlaka.
Manchester zaferiyle eş değer!
Galatasaray taraftarına da çok iş düşüyor. Mabetlerindeki ilk Şampiyonlar Ligi maçında onlar da kendilerini gösterecektir elbette. Tribün şovları, tezahüratlarıyla Ali Sami Yen’den sonra Avrupa’nın yeni cehenneminin TT Arena olduğunu kanıtlamalılar. Maçın 90 dakika olduğunu unutmadan, son düdüğe kadar sonuç ne olursa olsun desteği bırakmadan. Hem taraftar, hem de oyuncular şunu bilsinler ki bu akşam keklik çantaya ancak 3 puan alınırsa girer! Ve Braga’yı yenmek inanın stratejik açıdan M.United’ı yenmekle eş değer.
‘’Uyku hali‘’
Galatasaray’ın bir çok ders çıkaracağı bir 90 dakika izledik. İlk yarı sonunda soyunma odasında Fatih hoca öncelikli olarak eminim yenilen golü sorgulamıştır. Antalya deplasmanında rakibi uyutarak taç atışından takımının ilk golünü bulmasına neden olan Amrabat’ın kanadı; Ordu’da bu deneyime ihanet edercesine uyku haline daldı. Bu kez bir taç atışından Galatasaray golü yedi. Garcia-Nizamettin işbirliğini Melo-Cris-Hakan seyre dalınca Hasan Kabze’nin mükemmel rövaşatasını izledik. Ordu gibi zorlu bir deplasmanda erken girilen ve neredeyse maç boyu devam eden bu uyku halinin faturası da pahalı oldu. Bu gol Ordu’nun ekmeğine de yağ sürdü. Artık oyun Cuper’in istediği gibi süre gidecekti.
Fatih Terim maçtan önce en az Ordu kadar mücadele etmeliyiz dedi. Hocanın bu uyarısını öğrencileri kulak arkası etmiş gibi sahada gezdi. Karadeniz ekibi kora kor mücadele etti Galatasaray’la. Selçuk’u, Melo’yu rahat bırakmadı, baskı oluşturdu ve rakibinin top yapmasını engelledi. Galatasaray’ı hep kalabalık karşıladılar. Bu da topa hareketlenmeyip, topu ayağa bekleyen Galatasaraylı oyuncuların işini zorlaştırdı. Umbides ve Monje kanatları iyi kullandı. Hem ofansif katkı yarattılar hem de Hakan ve Eboue’nin çıkış yollarını tıkadılar. Galatasaray maçı yakalayacak,hatta öne geçecek kadar fırsat da yakalamadı değil. Ama uyku hali ve vitesi gerektiği kadar yükseltememek,konsantrasyon eksikliği galibiyete yetersiz kaldı. Barış Şimşek mükemmel maç yönetti. Atila-Eboue itişmesini de doğru süzdü. Ardından gelen 2. Ordu golü de maçı bitirdi.
Galatasaray, Braga maçı öncesinde bin nasihata bedel bir musibetle karşılaştı belki. Bu mücadelenin Salı gecesine yetmeyeceğini herkes gördü. İleride telafisi olan bir uyarı aldı.