Arama

Popüler aramalar

‘’Avcı'dan Tudor'a hocalık dersi‘’

“Beş, beş, beş, beş” diye tezahürat ediyordu tribündeki taraftarlar! Ve tezahüratı yapanlar Galatasaray taraftarları değil, Başakşehir’i tutanlardı... Tudor, geçen sezon Başakşehir deplasmanına gelen takımın Barcelona maçına gider gibi endişelendiğini anlatmıştı. Tudor’un kendi kurmadığı ve şikayet ettiği kadrosu 4 yemişti, kurduğu gerçekten kaliteli kadro ise 5 yedi! Mariano, Maicon, Denayer, Latovlevici, Belhanda, Ndiaye, Fernando ve Gomis sahadaydı. Bu şunu gösteriyor Tudor iyi bir teknik direktör değil, sabit fikirli ve rakip analizi de yapamıyor.

Kanat oyuncusu yok!

Geçen haftaki yazımın finalini, “Başakşehir maçına Eren ve Gomis’le birlikte başlamak intihar olur” diyerek bitirmiştim. Tudor’un müthiş bir futbolculuk kariyeri var da, teknik direktör olarak yetersiz. Çift santrforun var ama kanat oyuncun yok. Eren ve Gomis orta sahaya yardım da etmeyince top Başakşehir’deyken ev sahibi hep 1 kişi fazla oynadı. İnat edip, rakip analizinde bu kadar zayıf kalıp kumar oynayan Tudor bari iyi bildiğini oyuncularına öğretsin. Her yan top Muslera’nın kalesinde yeni bir kriz. Kafayı illa ki rakip vuruyor! Takım alanı da, adamı da savunamıyor! Hadi duran top savunmasını yaptıramıyor, bari bire bir savunmayı öğretsin. Üçüncü golde Adebayor topa vuracakmış gibi yapıp çektiğinde Denayer uçup gitti. Stoper dediğin ayakta kalır. Onu da öğretemiyor...

Üstünlük kurdu

Top durdu, Adana Demirspor’dan ön libero olarak alınan ve Avcı’nın elinde tam bir jokere dönüşen Attamah vurdu. O andan itibaren de maçın kaderi sanki belli oldu. Adebayor, Denayer’e bariz bir üstünlük kurdu. Visca’nın attırdığı golde Adebayor’un yaptığı koşu ve kafa şutu maçı bitirdi. Kriz yönetmeyi bilmeyen Özbek ve takım yönetmeyi bilmeyen Tudor’la Galatasaray nereye gider bilmiyorum ama Abdullah Avcı takımını şampiyonluğun en iddialı takımlarından biri haline getirdi. Finali de yapabilirler. Galatasaray’ın bir kanat oyuncusuna ve kulübede akla ihtiyacı var...

19 Kasım 2017, Pazar 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Belhanda ile güle oynaya‘’

İlk gol 14-15 pasta geldi. 7-8’i defansta yapılan ön hazırlık pası, sonrakiler Belhanda’nın kalite kattığı paslar. Gomis savunmacısının yanından pası yaparken, Uğur, Eren’i takip etti, oynadığı her maçta sağ kanat oyunculuğu dersi veren Mariano, Uğur’un boşalttığı bölgeden golü yapıverdi. O’nu takip etmesi gereken Serdar, ‘Top ayağıma gelse de bir bacak arası atsam’, ‘Güzel bir orta yapsam’ derdindeydi. Beşiktaş ve Başakşehir’i sabırla, sağlam savunmayla geçen Gençlerbirliği erken gol yiyip, defansı ileri çıkartarak oynamaya çalışınca Galatasaray’ın işi çok kolay oldu.

Orkestra şefi

Sneijder kadar görkemli bir kariyer ve taraftar sevgisine sahip olmasa da Belhanda’nın duran top organizasyonlarında en az Hollandalı kadar başarılı olduğunu söyleyebilirim. Tamam ligdeki pek çok golcüden çok gol atan Maicon, toplara şahane gidiyor ve zamanlaması çok iyi ama Belhanda da topu tam onun istediği bölgeye kesiyor. İlk kafa şutunun direkten auta gidişi ise Maicon’un talihsizliğiydi. Kesin bir şey daha var Sneijder assolist, Belhanda orkestra şefi... Eren bir tane Rodrigues’e mükemmel ara pası yaptı, 3. golün başında müthiş bir koşu yapan Belhanda’ya güzel bıraktı, golden hemen sonra Gomis’e gollük bir pas attı, en sonunda bir Tolga’ya asist yaptı. Açıkçası Gomis’in sırtından çok yük aldı.

Doğru karar

Ancak yine de Galatasaray bu iki santrfora uygun top oynamadı. Çizgiye inip ceza alanına yüksek top göndermek lazım. Bu da Denayer, Tolga ve Rodrigues’li sol kanatla pek mümkün gözükmüyor. Başakşehir’e karşı çift santrfor başlamak ise intihar olur. Tudor’un Trabzon’da 52’de aldığı Gomis’i sahada tutması doğru karardı! Yan toplardan verilen pozisyonlar ve yenilen gol ise çözümsüz bir dert gibi duruyor.

Galibiyet küçümsenemez

‘Suni’ puan farkı tartışmalarına nokta koymak gerekiyor. Taraftarların küçümsediği, puan cetveline bakıp rakibi küçük görme eğiliminde olduğu takımlar sağlam çelmeler takıyor. Mesela geçen sene Başakşehir geçen sene küme düşen Rize, Adana ve Gaziantep’e 6 puan yitirdi. Şampiyon Beşiktaş’la puan farkı 4’tü. Gençlerbirliği galibiyeti dahil hiçbir galibiyet küçümsenemez. Elbette Tudor’un bu kadroyla şampiyonluğa oynayan takımları da ‘oyunla, taktikle’ geçme sorumluluğu var. Güveni ancak öyle kazanacak.

04 Kasım 2017, Cumartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Bursaspor'un sırrı disiplin‘’

“Cumhuriyet bu ülkenin çimentosudur” diye yazmıştı bir arkadaşım. Maç güzeldi, maçın 64. dakikasında Antalyaspor taraftarlarının da dahil olduğu ve stadyumdaki herkesin katıldığı “Ne mutlu Türküm diyene” sloganları maçtan da güzeldi. Bursaspor maçı tekniği ve kalitesi ile değil, oyun disiplinine sadakatiyle kazandı. Hücum silahları açısından ülkenin en zengin takımlarından Antalyaspor’a karşı 65 dakika pozisyon vermeden oynamak ba∫ka türlü mümkün olmazdı zaten. Üçlü savunmanın uyumu, kanatlardaki Behich ve Barış’ın pozisyon almadaki becerisi, Agu ve Badu’nun çalışkanlığı, Batalla’nın oyun aklı, Kembo’nun ekstra becerisi zor maçı kolaya çevirdi.

Bilinçsiz savunma

Gol ise duran toptan geldi. Batalla çok güzel yere kesti, alan savunması mı, adam savunması mı yaptıklarını bilemeyen Antalyasporlu oyuncular çil yavrusu gibi dağılınca Agu bomboş yükseldi ve Boffin’i çaresiz bırakacak şekilde güzel vurdu. Devre biterken Sandro, Kembo’ya yaptığı kırmızı kartlık faulle oyun dışında kaldı ve Antalyaspor’un puan umutları belki de o an sonlandı. 11’e 11’ken tek pozisyon vermeyen Bursaspor bu avantajı elinin tersiyle itmezdi, itmedi...

İkinci devrenin hemen başında ceza alanı dışına uzaklaştırılan topu çatala gönderen Aziz Behich maçı erkenden bitirdi. Kembo’nun attığı 3. gol ise tek kelimeyle şahaneydi. Kontrolü, kafasını kaldırışı, gürüşü, Boffin’i terse yatırışı, mükemmel. Taraftarın sevgilisi Batalla’ya da gol yakışırdı. Top resmen Batalla’yı buldu ve o da kendine yakışır şekilde vurdu.

Adalet sıkıntısı!

Bursaspor 11’e 10 oynarken önde baskı yapmalıydı, yapmadı. Yapmalı ki, kalite bir tık daha yukarı çıksın. Antalyaspor ise kadro derinliğinin ve kalitesinin sıkıntısını çekiyor gibi... Her koşulda oynayan ve her koşulda yedek kalan oyuncu çokluğu, “Hocanın adaletini” tartışılır hale getirir ve takımı bozar. Bitirirken de söyleyelim: Yaşasın Cumhuriyet

30 Ekim 2017, Pazartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Hazin bir derbi daha‘’

Fenerbahçe’nin her açıdan daha iyi hazırlandığı bir derbi maçıydı. Tudor yine takımın ayarlarıyla oynamış, savunmayı üçlüye çevirmiş, ancak sol ayaklı tek bir oyuncuyu 11’e koymayı düşünmemişti! Sol kanatta boş kalan her Galatasaraylı çizgiye gidip orta yapmak yerine, merkeze döndü, Aykut Kocaman’ın istediği gibi De Souza ile Ozan’ın kapattığı alana! Tudor her hafta savunma kurgusunu değiştirmenin oyunu geliştirmediğini görmüyor belli ki! Ne zaman ki Serdar Aziz sakatlanıp Latovlevici oyuna girdi ev sahibi oyunu biraz dengeledi. Bir handikap Tudor’du, diğeri de aşırı motivasyon! Bu motivasyon zararlı bir öfke, sert fauller ve abartılı itirazlar olarak yansıdı sahaya... Denayer, Jensen’e yaptığı sert faulde sahaya kaldıysa Cüneyt Çakır’a dua etsin... Belhanda ve Fernando itirazdan kartlar gördü, Tudor çılgın gibi itiraz ederken Çakır görmedi! Herkes abartılı bir gerginlik içindeydi.

Penaltı çalmayınca...

Çok ülkede yayınlanan ‘dünya derbimizde’ ‘dünyanın en iyi hakemlerinden’ Cüneyt Çakır, Hasan Ali’nin elle oynamasına penaltı çalmayınca, Tarık Ongun’u kafasından vurdular. Muhtemelen Galatasaray yalnızca 2 puan kaybetmedi, Ongun’u yere seren sorumsuz futbol düşmanı, belki, on binlerce Galatasaraylının sıradaki maçı seyretme hakkını da ellerinden aldı. Dua etsin, Tarık Ongun, “Ben maç yönetecek durumda değilim” deyip soyunma odasına gitmedi... Galatasaray’da takımın en iyisi Maicon’du. Çok ama çok kritik toplar kesti. 3 hafta önce Galatasaray akan oyunda rakip ceza sahasına 5 kişiyle giriyordu, dün Gomis duran toplar dışında arkadaşlarına hasret kaldı!

Hakkı beraberlikti

İlk yarıda sırtındaki iki rakibi geçtiğinde daha iyi vurabilse Kameni’yi mağlup edebilirdi. Fenerbahçe ihtiyacı olan galibiyete Cüneyt Çakır’ın yine tartışmalı bir sarı kartla Belhanda’yı atmasıyla neredeyse ulaşacaktı. Kocaman doğru değişiklikler yapsa da, Galatasaray savunmacıları hata yapmayınca iki takıma da kaybetmemek teselli olarak kaldı. İki takımın da kayıp 2 puan için işaret edeceği bir hakem zaten var! Oyunun hakkı beraberlikti ama 7 gündür bu maçı bekleyen milyonların izlemeyi hak ettiği futbol bu değildi.

23 Ekim 2017, Pazartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’İzmir'de şahane gece‘’

Önce iyi futbol oynatma derdindeki Tamer Tuna ile Susiç’in takımlarının maçından çok gol çıkacağını biliyorduk. Yanılmadık. Futbolu, mücadelesi, temposu, golleri ile harika bir maç seyrettik. Göztepe, Love’a iki kişilik sıkıştırmalarla nefes aldırmazken, orta sahada Selçuk ve Rotman’la Alanyaspor’un bir diğer silahı Emre’yi etkisiz kılıp oyunun iki yönünü de harika oynadı. Jahovic’le birlikte Göz Göz’ün en iyi ikinci oyuncusu olan Tayfur, Love’dan kaptığı topu 40 metrelik harika bir pasla Alanya defansının arkasına attı, Jahovic bomboş pozisyonda fırsatı kullanamadı. 38’de Alanyaspor 3 pasta çok güzel bir kontratak yaptı. Love’ın pasında Emre’nin vuruşu Beto’da kaldı.

Jahovic perdeyi açtı

41. dakikada Scarione’nin kullandığı kornerde Jahoviç 6 pas çizgisinin üstünde yüklenip şık bir kafa vuruşuyla takımının öne taşıdı: 1-0. 52’de Alanyaspor’un kullandığı kornerde Göztepe müthiş
bir kontratak yaptı, Tayfur ceza alanında harika kontrol ettiği topa iyi vuramadı. 65’te, 4 sezon önce TFF 1. Lig’deki teklifleri değil, 2. Ligi seçip Alanya’ya giden ve futbolu bilen Susiç’le vazgeçilmez olan “Atom karınca” Efecan Karaca, skora dengeyi getirdi: 1-1.

20 dakikada 4 gol

Tayfur bu kez 72’de sağdan yara yara geldi şutunu kaleci Riou güçlükle çeldi, dönen topu Castro filelere gönderdi: 2-1. 75’te Sabri adeta resital yaparak sağ kanattan geldi, altı pasa nefis bir top kesti. Jahovic de harika kontrolünün ardından güzel bir vuruşla adeta maçı bitirdi sandık!: 3-1. Trabzon’da 3-0’dan dönen Alanyaspor 87’de M’Billa’nın tamamladığı topla skoru 3-2’ye getirirken, son sözü, 90+2’de harika bir vuruş yapan Fernandes söyledi: 3-3. Bu güzel futbol gecesinin kazananı biz futbolseverler olduk.

21 Ekim 2017, Cumartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Gomis'in gövde gösterisi‘’

Beşiktaş’ın 3 puan yitirdiği haftada seyircisiz oynama cezasını çeken Konyaspor ile oynamak hem büyük bir avantaj, hem de büyük bir fırsattı. Ve Galatasaray fırsatı iyi kullandı. Önce takımın sahaya tamamı yabancı futbolcularla çıkmasıyla ilgili bir not düşelim. Sarı-Kırmızılı kulüp 112. Yılını kutlarken, ‘Ecnebi rakipleri yenmek’ felsefesinden dilerim ‘Herkesi ecnebilerle yenmek’ felsefesine geçmemiştir. İlk yarıda Tudor’un çorbaya çevirmiş olduğu takım Beşiktaş’ın Gençlerbirliği deplasmanında olduğu gibi etkisizdi. Bu kadar yatırım yapan takımın tek pozisyonu Feghouli’nin bireysel becerisiyle ceza alanı dışından vurduğu ve Serkan’ın harika kurtardığı şut olmamalıydı.

Selçuk’un oyuna girişi...

Mehdi, Johnson ve Musa merkezi çok iyi paylaşarak Belhanda’nın etkinliğini neredeyse sıfırlarken, Belhanda bomboş aldığı topları da son derece kötü kullandı. Belhanda’nın kötü oluşu takımı çok olumsuz etkilemekle birlikte, Feghouli ve Maicon dışında kendi standardına yaklaşan bir başka oyuncu daha yoktu. Şüphesiz ilk yarının en faydalı oyuncusu Konyasporlu futbolcuların doğru vuruşlarla gol yapabileceği 2 pozisyonda yaptığı kritik 2 müdahaleyle Muslera’ya rahat nefes aldıran Maicon’du... Selçuk’un oyuna girişi top yapmakta zorlanan Galatasaray’ın oyuna nispeten daha hakim olmasını sağladı. Selçuk’un Gomis’in perdeyi açtığı pozisyonda attığı pas da harikaydı. Tabii Selçuk’un attığı pasa harika dersek, Gomis’in sol ayağıyla çatala gönderdiği vuruşa da rahatlıkla şahane diyebiliriz. Sarı-Kırmızılılar’ın gole aç futbolcusunun ikinci goldeki slalomu ilk golden de güzeldi. Gomis orta sahada ve taç çizgisi kenarında önce Filipoviç’i geçti, driplingi kesmedi, Ali Turan’a attığı çalım ise attığı ilk gol kadar güzeldi. Ali Turan’ın müdahalesine penaltı verir miydim bilmiyorum ama eğer penaltı verdiysem kırmızıyı gösterirdim.

Sırada Fenerbahçe var!

İki haftadır kadro kalitesine yakışır futbol oynamadan 6 puanı cebine koyan Galatasaraylı futbolcular artık sıradaki Fenerbahçe maçına bakacak ve kazanması halinde şampiyonluk yarışında daha 25 hafta kalmasına rağmen çok önemli bir avantaj yakalayacak.

15 Ekim 2017, Pazar 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’10 olabilirdi‘’

Tabelaya 10 yazdıracak kadar pozisyon bulan Galatasaray’ın 85’te yediği gole cevap veremeseydi, oynadığı güzel futbolun karşılığını alamamış olurdu. Düşünün dakika 77, skor 2-1 Galatasaray lehine... Mariano sayısız bindirmelerinden birini yaptıktan sonra ceza sahasına gollük bir pas daha yapıyor ve Sarı-Kırmızılılar ceza alanında tam 6 kişi... Öncelikle “Oynamaya” o kadar konsantreler ve bireysel teknik kalite açısından o kadar üst düzeydeler ki seyretmeye doyum olmuyor. Bu iştah çok pozisyon getirse de, güçlü rakipler karşısında çok pozisyon verme ihtimali de bulunuyor. Öte yandan Karabük’ün riskler alması ve Belhanda’nın futbol topuyla yaptığı resital, pozisyon üstüne pozisyon getirdi. Feghouli bir pozisyonda kalecinin üstüne vurdu, bir pozisyonda Gomis vuramadı, Rodrigues’in bir füzesi direkten auta gitti. Belhanda Karabükspor’un maça tutunmasına sebep olan kötü bir pas verse de gerçek bir orkestra şefi. Maicon’un atağı iki golde de paslar ondan geldi, bir pasını Gomis heba etti. Top kazanıyor, kazandığı toplarda da ince işçilik yapıyor, gollük paslar üretiyor. Feghouli’nin ayağına top çok yakışıyor. Attığı gol takipçiliğinin ve çabuk karar vermesinin ürünü. Bire birde kolay adam eksiltiyor. 73’te yaptığı harika çalımın ardından attığı şutun gol olmaması, bir diğer pozisyonda çalımın ardından yaptığı ortada Gomis’in ağları bulamaması şanssızlığıydı. Mariano’nun kasetlerinden küçük montajlar yapıp, altyapılarda seyrettirilerek Türk futbolunun sağ bek problemi çözülebilir. O derece doğru oynuyor. Rodrigues sezon başından beri en etkili oyununu oynadı. Serdar Aziz ve Maicon, Fernando ile müthiş uyum yakaladı. Galatasaray şampiyorluktaki rakipleri dışında zor puan kaybeder.

01 Ekim 2017, Pazar 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Nihayet doğru yaklaşım‘’

Takım sezona harika başladı, Bursa maçındaki radikal hamle ve galibiyet, Tudor’a desteği tekrar sağladı. Ancak bir gerçek var ki; Galatasaray şampiyonluk yarışındaki rakiplerinden hiçbiriyle oynamadı. Tudor’un takım üzerindeki kontrolünü, büyük maçlardaki hamlelerini, kritik virajları nasıl döndüğünü görmeliyiz.

Tudor ligdeki bu başlangıcı pekiştirecek teknik adam dokunuşlarıyla devam ederse sözleşme hakkını zaten kazanır. Canı sıkıldığında oyuncu kovup kulübe yaklaşık 3 milyon Euro zarar veren başkan, seçilme ihtimali olan başkan adaylarının teknik adam seçme hakkını da koruyarak doğru olanı yapıyor.

Tudor ve takımı gümbür gümbür giderse yapılacak yeni sözleşmeye muhtemel başkan adaylarının da zaten itirazı olmaz. Başarısız olursa da tazminat ödemeye gerek kalmaz. Beklemek gerek.

27 Eylül 2017, Çarşamba 02:30
YAZININ DEVAMI