‘’İtirazım var Mehmet abi!‘’
Lider Galatasaray'ın Beşiktaş karşısında mağlup olacağını düşünmeyen, söylemeyen, tahmin etmeyen var mıydı?
Galatasaray kötü takım mı? Asla değil. Ama... Hocası çok kötü... Bir iş yerinde, bir stajyerden ya da işe yeni girmiş birinden müdür olur mu? Tabii ki olmaz. Tudor'dan en azından belirli bir tecrübe elde edinceye kadar büyük takım hocası olmaz! Hayır olmaz.
Mehmet (Demirkol) abi, Ntvspor'da hep ilgiyle dinlediğimiz programında diyor ki, "Bu maç 0-0 da bitebilirdi...Galatasaray'ın çıkardığı bu kadroya itiraz edilmez. Tudor'un kötü bir planı yoktu, Hiç plan sunamadı bize. Bu sadece Tudor'luk bir olay değil"
Mehmet abi... Sana itirazım var. Bu maç 0-0 bitmezdi. 2010'daki Fenerbahçe'nin son hafta şampiyonluğu kaybettiği Trabzonspor maçı bile 1-1 (0-0 da) biter ama bu maç bitmezdi. Tudor'un planı vardı ve çok kötüydü. Belhanda ve Feghouli gibi iki hayaleti aynı anda sahada tutmak, Yasin'i kesmek, Denayer'i 11'e almak. 3'lü savunmayla çıkmak... Hele Beşiktaş'a karşı... Hele deplasmanda...
86'da Denayer'i çıkarıp, Linnes'i almak... Yorum bile yapamıyorum.
Yok Mehmet abi... Bu sadece Tudor'luk bir olay! Galatasaray çok iyi oyuncualara sahip olan çok kötü bir takım. Bu sadece Tudor'luk bir olay.
Hocaları yer değiştirelim. Şenol Güneş'i sadece 1 günlüğüne Galatasaray'ın, Tudor'u da yine 1 günlüğüne Beşiktaş'ın başına geçirelim. Şenol hocanın Galatasaray'ı maçı yine en az 3-0'lık skorla kazanırdı.
‘’Yeni kral Neymar!‘’
222 milyon Euro! Bu yeni bir takım, yeni bir krallık demek... Bu krallığın başı da Neymar olacak. Artık Messi ve Suarez’in arkasında kalmak yok. “İkinci adam mı, üçüncü mü?” tartışmaları yok. 1 numara Neymar! Ballon d’Or mu? Sakatlık yaşamazsa muhtemelen o da yeni kralın olacak. Pogba gibi bu büyük meblağnın altında ezilir mi? Hiç sanmam. Neymar 19 yaşındayken Santos’ta da zaten şov yapıyordu.
‘’Belhanda: Bir ayağında iki Nasri, diğerinde üç Ben Arfa var!‘’
Başlık kimseyi yanıtlmasın. Belhanda tabii ki çok iyi bir orta saha. Allah vergisi harika bir yeteneği var. Ama... Ama'sı biraz fazla...
Balşlıktaki söz, garip bir kişiliğe sahip Montpellier başkanı Louis Nicollin'e ait.
Hatırlarsınız, 2013'te devre arasında Belhanda'yı Fenerbahçe'ye 15 milyon euroya satmaya çalışmıştı. Sarı Lacivertliler, bu 22 yaşındaki çocuğa pek de güvenmeyerek transferi hayırlı biçimde olumsuz noktalamışlardı.
Sneijder falan değil
Kimse Belhanda'dan Sneijder performansı beklemesin! O kadar da değil. Zaten forvette ve orta sahada hangi oyuncuların ona eşlik edeceği de önemli. Gomis ve çok kaliteli kanatlar ile Belhanda büyük katkı sağlar.
Ama... Kağıt üzerinde...
Çünkü Faslı oyuncu biraz içine kapanık, biraz şımarık. Ve... Paragöz. Montpellier'deki güzel performansının ardından büyük kulüpleri reddedip, para için Dinamo Kiev'e gitmişti.
Güvenilir değil
Sporcu hayatı yaşamıyor. Gece hayatını seviyor. Artık kafaca büyüdüyse belki bunları bırakmıştır. Ama bu iş 'belki'lerle olmaz. Güvenilir asla değil.
Nice'te kendine geldi ama (bir "ama" daha) Nice dediğimiz takım Balotelli'yi bile adam etti. Orada tuttu. Burada tutar mı? Belirsiz.
8 milyon euro meselesi
Dursun Özbek'e çok da kızmayın. Belhanda gibi oyuncuları 3 milyon euroya alamazsınız. En azından bu yaşta. Dediğimiz gibi Balotelli de sorunlu, alın o zaman 2-3 milyon euroya... Olmaz!
Galatasaray taraftarının tek yapması gereken Fransızca konuşan Gomis ve Belhanda'nın iyi uyum sağlaması için dua etmek.
‘’Köprüye hangi takımın bayrağı asılacak?‘’
Geçmişten gelen ve artık bir gelenek olmuş her uygulama Türkiye'de değersizleştirilmeye devam ediyor. Bunlardan sonuncusu da köprüye, köprülere bayrak asmak.
Önceden futbolda Süper Lig şampiyonunun bayrağı eski adıyla Boğaziçi, yeni adıyla 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'ne asılırdı. Avrupa'da her sene kupa kaldırmadığımız için de çok fazla "bir başka kulüp bayrağı" tarışması olmazdı.
Bu sene ise bayrak asma işini biraz abarttık. Köprüden geçenler bir Göztepe, bir Fenerbahçe, bir Beşiktaş bayrağı görüyor. Bazen ikisini, bazen birer birer...
Sivas ve Malatya değil de neden Göztepe?
Fenerbahçe Avrupa Şampiyonu, Beşiktaş Süper lig... Mantıklı... Peki Göztepe bayrağının Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nde işi ne? TFF 1. Lig'in şampiyonu Sivasspor, ikincisi Yeni Malatya... Bu takımların bayrakları hiçbir köprüye asılmadı. Üçüncü olan ve play off finali oynayıp Süper Lig'e yükselen Göztepe'nin bayrağı var. O da ikinci köprüde... Neden 1 değil de, 2. köprü mesela?
Garip değil mi? Bu işin bir ağırlığı vardı, onu da laçkalaştırdık. Her takımın her bayrağı, her köprüye asılıyor.
Şimdi de Türkiye Kupası sahibi Konyaspor'un bayrağı FSM Köprüsü'ne (2. Köprü) asılacakmış. Seçim günündeki sokaklara döndü köprüler. Bayraktan geçilmiyor.
İstanbulspor, Erzurumspor, Ankaragücü?
Nerede o zaman, bir İstanbul takımı olan ve şampiyonlukla TFF 1. Lig'e yükselen İstanbulspor'un bayrağı? Nerede yine Göztepe gibi play off finali kazanan Erzurum BB'nin bayrağı? Ya da Ankaragücü? Ya da hem Avrupa hem Dünya şampiyonu olan Vakıfbank kadın Voleybol takımı...
‘’Nerede Passolig, nerede Jandarma!‘’
Fanatik.com.tr editörü Hakan Ateşler, Eskişehirspor-Göztepe mücadelesinde yaşanan olayları ve karşılaşmayı değerlendirdi.
Futbol heyecandır, gerilimdir, bağırmaktır, isyan etmektir, deşarj olmaktır.
Futbol asla tiyatro gibi sessiz, oturarak, sadece alkışla izlenemez.
Meşale mi? Evet görüntüsü bazen güzel. Işıl ışıl, dumanlı, yanıyor.
Ancak... Yıl olmuş 2017! Statlar artık modern, tribünler 80'ler ve 90'lar gibi koltuksuz değil. Isıtmalı, üstü kapalı, güzel, janjanlı...
Beğen ya da beğenme sen. Durum bu.
Yaşlılar, kadınlar, çocuklar, aileler maçlara gidiyor.
Böyle bir ortamda sen meşale yakamazsın. Oradaki insanlara nefes darlığı çektiremezsin.
2011'de İstanbul'da modern bir statta zengin bir "burjuvanın" içki şişesini sahaya atıp, küçücük bir çocuğun hayatını söndürmesini eleştirip, iki kaleciye tepeden onlarca meşale atamazsın!
Buna isyankâr "takılmak", takımına destek olmak diyemezsin...
Maç mı? Bir zamanlar Beşiktaş'ta forma giyen Tanju Kayhan bir tane düzgün orta yapamadı, her çalımı yedi. 4 milyon 750 bin euroluk Tarık Çamdal da ne oynadı ama!
"Fenerbahçe'ye gitsem 3 sene üstüste şampiyon yaparım" diyen Yılmaz Vural, dâhi Mustafa Denizli açık açık, saklamadan "Penaltılara kalalım da, yenilsek de 'Penaltılarda yenildik' deriz" diye çıktı sahaya...
Böyle bir ortamda hangi Passolig, hangi güvenlik kamerası, hangi modern stat, modern çim ve Avrupa'nın 5. büyük ligi?
Madem 90'ları yaşayacağız o zaman bırakın Passoligi, çağırın Jandarmayı'da -zaten çağırdılar- toplasın şu çocukları...
Tebrikler Göztepe, hoşgeldin İzmir.
‘’Başakşehirliler kavga etmedi ki, tartışma yaşadılar!‘’
Ne zaman "Çok şey söylendi. Daha fazla yazmaya ne gerek var!" desek, bu ülke karşımıza yepyeni bir skandalla geliyor.
Başakşehirli trilyoner ve arkalarında her türlü politik, bürokratik kuvveti olan futbolcuların, Rize maçı sonrası tek derdi aylık maaşını alabilmek için görevini "iyi" icra etmek olan bir gazeteciye toplu saldırılarının ardından 5 maçlık ceza da fazla geldi, Tahkim Kurulu indirime gitti.
Kavga değil ki! Tartışma...
Olay kavgaymış. Çift taraflı yani! Bir tarafın diğer tarafa saldırması yok. İki taraflı bir durum. Hatta aslında olay tatlıya da bağlandığına göre biz "tartışma" diyelim.
Sert bir tartışma! Dolayısıyla cezaya da gerek yok. Çiçekler alındı, ziyaretler yapıldı, fotoğraflar çekildi. Hepimiz ikna olduk. Emre'nin "samimi gülüşü", Yalçın ve Ufuk'un "Bakın, özür de diledik ha" bakışları... İkna olduk...
Gazeteci arkadaş empati yapmamış!
Zaten maçta efor sarfetmişler, yorulmuşlar, bir de puan kaybetmişler! Adamcağıza yan baksan bile sinirlenir... Gazeteci arkadaş da az empati yapsa bunlar olmayacak. Zaten bu çocuklar dışarıda melek gibi.. Saha içinde farklılar!
İroniyi bırakalım. Fransa'da para için biribirine giren futbolculardan, dayak cezalarının kaldırılmasına, indirilmesine... Yozlaşmışlık ve çürümüşlük böyle başlar. Sonumuz iyi değil.
‘’Aziz Yıldırım haklıymış‘’
Türkiye Futbol Federasyonu Tahkim Kurulu, Aziz Yıldırım'ın 6 ay 15 günlük cezasında 60 gün indirime gitti ve cezayı 4 ay 15 güne düşürdü. Aslında ortada bir indirim söz konusu değil. Çünkü verilen tek bir ceza yok. Aziz Yıldırım, Adanaspor maçıyla ilgili iki ceza aldı, biri kaldırıldı.
Kaldırılan hangi ceza? Sayın başkanın, Adanaspor maçı sonu stat çıkışında muhabirlere verdiği demeçte söylediği sözlerden aldığı ceza...Yoksa maç içinde, soyunma odası koridorlarında hakeme karşı söylemlerinden dolayı aldığı ceza onandı.
Peki Aziz Yıldırım maç sonu ne demişti? Yani Tahkim Kurulu'nun 'Cezaya gerek yok' dediği sözler nelerdi?
*Sayın Cumhurbaşkanı başta olmak üzere sporla ilgili herkesi göreve çağırıyorum.
*Bu olay, diğer terör olayları gibi bir durum haline gelmeye başladı. Burada hakem terörü var.
*Hakemleri ve TFF'yi eleştiremiyorsunuz. İlkokul talebesi gibi ellerinde sopayla sizi korkutuyorlar, 'Ceza veririz' diyorlar.
*Bu ülkede sayın başbakanın maaşı 25 bin TL. TFF'de kaç kişinin maaşı 25 binin üzerinde ben biliyorum.
---
İşte tüm bu sert sözlerden ötürü Tahkim Kurulu cezaya gerek görmedi. Verilen 60 günlük cezayı kaldırdı.
Demek ki; Aziz Yıldırım yanlış bir şey söylememiş.
Demek ki; ülkede futbol terörü varmış. Hakemler arası gruplaşma varmış.
Demek ki; TFF, aba altından kulüplere sopa gösteriyormuş.
Demek ki; Aziz Yıldırım haklıymış.
‘’Hernanes vezir de eder, rezil de!‘’
Müthiş bir sol ayak, Allah vergisi harika bir yetenek ve tüm hayal kırıklıklarına rağmen İtalya'da, hem de dev kulüplerde tutunabilme şansı...
Evet, Hernanes'in yeteneğini kimse tartışamaz ama futbolculuğu, takımlarına verdiği katkı hep soru işaretleriyle dolu!
Gözünü korkutur ama...
Maç öncesi takım kadrolarına baktığın zaman rakipte Hernanes varsa mutlaka çekinirsin, özel önlem alırsın. Ama çoğunlukla aldığın önlemler boşa gider! Çünkü Hernanes'te öyle bir fren vardır ki, senin onu durdurmana gerek bile kalmaz. O zaten kafada bitirmiştir maçı.
Teodosic gibi!
CSKA'lı Teodosic mesela... Küserse, oyunu işkenceye çevirir. Hücumu bozar. Kritik anda garip yerlerden 3'lük dener. Girmezse... Nokta. Hernanes de böyle! 40 metreden en umutsuz olduğun anda muazzam bir şut çıkarır, golü atar, maç kazandırır. Ama... Rakibi kontratakta yakalamışsın, 3'e 1 gidiyorsun, nereye pas verse bir oyuncun karşı karşıya kalacak. Pası vermez. Şutunu çeker. Gol olmazsa bi' dünya laf söylersin, umrunda olmaz.
Böyledir Hernanes seni vezir de eder, rezil de...