Arama

Popüler aramalar

‘’Cehennemden kaçış‘’

Euroleague’de 2007-2008 sezonu kuraları dün çekilirken, Fenerbahçe Ülker ve Efes Pilsen, kendilerini Top 16’ya taşıyabilecek bir grupta buldu kendini. Henüz, takım kadrolarının tam olarak netleşmemesi nedeniyle, gelecek için yorum yapmak için erken olabilir ancak kulüplerin bütçeleri, mevcut oyuncuları ve tarihçelerine bakacak olursak güç dengeleri hakkında tahminde bulunabiliyoruz. En şanslı kurayı Efes Pilsen’in çektiğini düşünüyorum. 1. torbadan CSKA ve Panathinaikos’tan kurtulan Lacivert-Beyazlılar, geçen yıl Final-Four oynamasına rağmen ispanya’da çok kötü bir sezon geçiren, bu yıl da şu için Popoviç’i kadrosuna dahil eden Unicaja’nın grubuna gitmesi kendileri için bir avantaj. 2. torbadan da TAU ve Barcelona yerine Maccabi’yi çektiler. Gerçi Maccabi, Terrence Morris, David Blutenthal, Marcuz Fizer, Vonteegoo Cummings transferleriyle kadrosunu güçlendirse de, her zaman iki İspanyol’a tercih edilir. Efes’in altındaki torbalardan gelen Aris, Cibona, Le Mans, Lietuvos ve Armani Jeans Milano geldi. Bu ekipler her zaman tehlikeli ama hiçbir zaman Final-Four’u zorlayacak kapasitede olmadılar. Efes Pilsen’den çok daha güçlü bir ekiple sezona başlamayacakları kesin gibi gözüküyor. Bu nedenle, temsilcimizin B Grubu’nda ilk üçü zorlayacağını düşünüyorum.C Grubu’ndaki Fenerbahçe ise Siena’nın son anda A Grubu’na gitmesiyle derin bir nefes aldı. Kendileri için kabus gibi başlayan kura, makul bir seviyeye geldi. Geçen sezon daha kolay bir grupta Top 16’ya kalamayan Fenerbahçe, son Avrupa şampiyonu Panathinaikos, bütçesi 20 milyon doların üstünde olacak bir Barcelona ile eşleşirken, en büyük şanssızlığı 6. torbadan kuraya katılan ULEB Kupası ve İspanya Ligi şampiyonu Real Madrid’le eşleşmesi oldu. Final-Four’un da bu sene Madrid’de yapılacağını düşünürsek, İspanyol ekibi çok iddialı bir kadro ile Euroleague’e girecek. Bu üç takım, grupta ilk üçü paylaşacak gibi gözüküyor. Sırp ekolü Partizan, İtalya Ligi finalisti Roma, önceki sezon Euroleague’de sürpriz sonuçlar alan Bamberg ve ligin acemisi Roanne her zaman orta seviye takımlar oldu ama kesinlikle yabana atılmazlar. Kanarya’nın geçtiğimiz yıl yaptığı hataları tekrarlamayacağını umarsak, Bamberg ve Roanne’ı altına alması yüksek olasılık. Fenerbahçe de, Partizan ve Roma’yla çekişip geçen yıl kaçırdığı Top 16’ya kalmak için mücadele edecek. A Grubu ise tam bir cadı kazanı. CSKA Moskova, TAU Ceramica ve Olympiakos’un yanı sıra alt torbadan gelen iki İtalyan Siena ve Virtus Bologna, flaş transferlerle kadrosunu güçlendiren Prokom, Litvanyalı Zalgiris ve Union Olimpija’yla beraber A Grubu, adeta ateşten gömlek oldu.ULEB CUP’ta dişimize göreGalatasaray Cafe Crown, Beşiktaş Cola Turka ve Türk Telekom’un katılacağı ULEB Cup’ta da gruplar belli oldu. İlk kez 54 takımın yer aldığı bu kupada, oldukça güçlü ekipler var. Telekom, Joventut ile birlikte ilk iki sırayı paylaşacaktır. Beşiktaş ve Galatasaray’ın kadroları hiç şekillenmedi ancak, yapacakları yatırımı gözönüne alırsak, gruptan çıkabilecekler gibi gözüküyor. En zor kurayı ise kesinlikle Hemofarm, Girona ve Charleroi ile eşleşen Galatasaray çekti.

01 Temmuz 2007, Pazar 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Yabancı ‘öcü' değil‘’

Basketbol Federasyonu’nun, önceki gün kulüp temsilcileriyle yaptığı toplantıda özellikle yabancı konusunun gündeme gelmesi beklenirken, Beşiktaş Coach’u Ergin Ataman’ın içeri alınmaması, rutin toplantıyı manşetlere taşıdı. Önce, toplantının ana maddesini tartışalım, sonra Ataman’a döneriz.Gerek futbol, gerekse basketbolda yabancı sayısının artıp artmaması sürekli tartışma konusu oluyor. Muhafazakar kesim ve muhafazakar beyinler, “Aman artmasın, milli takım zarar görür” görüşünde. Sanki şimdiye kadar milli takımlarımız, Avrupa ve Dünya’da fırtınalar estirmiş, her şampiyonada derece yapmışlar... Basketbolda milli takım 15-20, futbolda da 25-30 sporcu arasından seçiliyor. Ülke olarak, her şart altında o sayıda kalifiye sporcu yetiştirme potansiyelimiz fazlasıyla var. Şurası kesin ki, yabancı sayısı artarsa milli takımlar, zarar, marar görmez. Bir kere bu bağnaz fikirlerden kurtulalım. Toplantıda başta Efes Pilsen, Galatasaray ve Beşiktaş olmak üzere 7 kulübün yabancı sayısında artırıma gidilmesi ısrarına. Fenerbahçe, Telekom ve Banvit durumdan memnun. Çünkü bütün yerli oyuncuları toplamışlar, tuzları kuru. Oyak Renault ve Darüşşafaka gibi kulüpler de fazla yabancı istemiyor. Onların parası yok, altyapıdan yetiştirdikleri oyuncularla mücadele ediyorlar. Basketbol Federasyonu’nun düşüncesi de mevcut durumun korunmasından yana. Peki, Efes, Galatasaray ve Beşiktaş hem Avrupa Kupaları’nda, hem de Türkiye’de iddialı olmak istiyorlar. Ama nasıl olacaklar? Yatırım yapacaklar, paraları var, harcayamıyorlar. Antalya Belediye de öyle. Kalburüstü yerli oyuncular ya Avrupa’da, Türkiye’dekiler de saydığımız takımlarla sözleşme yaptılar. Gelelim yabancı sayısı artarsa, yani gündemdeki gibi 4+1 olursa, ne olura...(bana göre 6 yabancı, 6 yerli olmalı). Bir kere zirveye oynayacak takımların sayısı, bütün takımların gücü artar. Dolayısıyla ligin kalitesi artar. Çekişme ve heyecan üst seviyede olur, bununla doğru orantılı olarak da basketbolun popülaritesi, ligin değeri ikiye katlanır. Sert, çekişmeli, mücadele dozu yüksek bir ligde oynayan milli basketbolcunun da gelişimi sağlanır. Dolayısıyla milli takım zarar değil, yarar görür. Bakınız İspanya ve Yunanistan örneklerine...Dönelim, Demirel-Ataman olayına... Geçmişe baktığımızda bu tip toplantılara antrenörlerin girdiğini biliyoruz. Örnek, Halil Üner ve Murat Didin. Ama, söz konusu Didin değil, Ataman olunca prosedür farklı işliyor. Federasyona bir tavsiye... Zaten, sürekli “devenin altında buzağı arayan” bir milletiz. Şüpheler ve önyargılarla yaşıyoruz. Geçmişte Demirel ile Ataman arasında yaşanan husümet, kişiselleştirilmemeli. Kavgacı değil, kucaklayıcı bir yaklaşımda bulunmalılar. Daha lig başlamadan koskoca Beşiktaş camiasını karşılarına almayı başardılar. Yapılacak en ufak bir hakem hatasından sonra, “Zaten Federasyon Beşiktaş düşmanı” söylemlerini şimdiden duyar gibiyim. Buna zemin hazırlanmamalıydı.

28 Haziran 2007, Perşembe 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Hesaplar iyi yapılmalı‘’

Öncelikle sezon başına dönelim. Transferler yapıldığında yazdığım bir yazıda, Solomon, İbrahim, Kambala, Mirsad, Mrsiç gibi yıldızların olduğu takıma bir topun yetmeyebileceğini, Aydın Örs’ün belki de hayatının en zor sezonunu geçireceğini, ama bu egoları üst düzeyde olan birbirinden değerli oyuncuları da ancak Örs’ün bir takım haline getirebileceğini belirtmiştim. Halen de fikirlerimin arkasındayım. Fenerbahçe’nin elinde çok değerli oyuncular vardı, ama onlardan bir takım yaratabilmek her babayiğidin harcı değildi (geçmişte de bunun örneklerini çok gördük), ama Örs’ün harcıydı. O da, çoğu antrenörün başaramayacağını başardı, 16 yıl sonra şampiyonluğu Fenerbahçe’ye getirdi.Kısacası Aydın Örs, herhangi bir antrenör değildir, o Türk basketbolunda, hatta Türk sporunda bir değerdir. Fenerbahçe yönetiminin de Basketbol Şubesi’nin başına Aydın Örs’ü getirerek bu değeri, daha da değerli kılma yolunda bir düşüncesi olduğu belirtiliyor.Ama kafalarda da soru işaretleri yok değil. Yani Aydın Örs, tam yetkili olacaksa antrenörünü de kendi seçmeli bence. Ama görünen o ki, bu kararı yönetim veriyor şu an için. Bu durum Örs’ün değerini arttırma operasyonu mu, yoksa bir nevi pasifizasyon mu? Ya da sayın Aydın Örs, bu teklifi kabul edecek mi? Bekleyip, hep birlikte göreceğiz.Sonuçta profesyonellikte duygusallığa yer yoktur. Yönetimin de her türlü değerlendirmede bulunma hakkı vardır. Tanjeviç de, basketbol birikiminden şüphe edilmeyecek, oldukça kariyerli bir antrenördür. Fenerbahçe’ye katacağı şeyler olabilir. Ama basketbolda istikrar da önemlidir. Tam taşlar yerine oturmuş, işler yoluna girmişken yapılacak bir değişiklik Fenerbahçe’yi nasıl etkiler. Bunun hesabı iyi yapılmalıdır.

14 Haziran 2007, Perşembe 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Şölene hazır olun‘’

Fenerbahçe ile Efes, final serisinin ilk maçında bugün buluşuyor. İki takımın da birbirlerine oranla artı ve eksileri var. Denk güçlerin mücadelesinde, serinin 7. maça uzama ihtimali oldukça yüksek görünüyor.Sezon başında kağıt üstünde öngörülen final eşleşmesi gerçekleşti ve Fenerbahçe ile Efes Pilsen, 2007’nin en büyüğü olma yolunda baş başa kaldı. Merakla beklenen serinin ilk maçında bugün karşı karşıya gelecek iki en güçlü takım.Sezon içinde ülkemizi Euroleague’de temsil eden Fenerbahçe ve Efes Pilsen, bu kez unvan maçlarına çıkıyorlar. Bir tarafta 16 yıldır şampiyonluğa hasret olan Fenerbahçe, diğer yanda son 15 yılda 14 kez final oynayan, bu seviyelerin en tecrübeli ve en şampiyon takımı Efes Pilsen.Peki final serisi nasıl geçecek ve bu kez ipi kim göğüsleyecek?İki takımın birbirlerine oranla artı ve eksilerine bir göz atalım.Geçen yıl Efes Pilsen’i 4-0’la geçen Ülker’in ilk 5’indeki üç isim İbrahim, Ömer ve Mirsad, yine ilk beşteler. Oğuz ve Clark da takviye güç. Sadece Cüneyt Efes Pilsen’de. Tabii o zamandan bu yana köprünün altından çok sular aktı, bizimkisi sadece bir hatırlatma.Pozisyonları tek tek ele alacak olursak, oyun kurucu ve forvet mevkiilerinde Fenerbahçe’nin alternatifleri daha fazla. Solomon, Mrsiç ve dönem dönem rotasyona giren Hakan Demirel, büyük olasılıkla Rasiç’i tribünde oturtacak ve Cüneyt ile Can’la mücadele edecek olan Efes’e üstün görünüyor. Cüneyt’in sakatlıktan yeni çıkmış olması, Can’ın da ilk kez final oynayacak olması, Lacivert-Beyazlılar’ı dezavantajlı kılıyor.Play-Off’ların en formda ve skorer ismi (ortalam 25.8 sayı) Drew Nicholas, Efes’in en büyük silahı görünüyor. Ancak karşı tarafta da, kısa forvetleri durdurma yolunda usta sayılabilecek iki isim birden var; Ömer Onan ve Edie Basden... Nicholas’ın dışındaki üç forvet Granger, Cenk ve Mustafa Abi, bir türlü istikrar yakalayamadıkları için, formda bir Ömer, Mrsiç, İbrahim ve Basden’a sahip olan Fenerbahçe, burada da daha fazla opsiyona sahip gözüküyor.Uzunlara gelince. Kambala’nın gitmesinden sonra Fenerbahçe, pota altından skor üretmekte büyük zorluk çekiyor. Efes Pilsen ise, Euroleague’de bile birçok takıma üstünlük sağlayan Ermal, Kerem Gönlüm, Prkaçin ve Haislip dörtlüsüne sahip. Dördünün hem savunma, hem de hücumdaki yetenekleri ve inanılmaz tecrübesi, Oğuz ve Semih’in gençlikleri karşısında önemli bir artı. Fenerbahçe’de Mirsad’a büyük sorumluluk binecek bu final serisinde.Efes Pilsen’in bu seviyelerde çok maç yapması, takım oyununu ve disiplini bir an için elden bırakmaması, rakip seyirciden etkilenmemesi, savunma sertliğini en üst düzeyde uygulayabilmesi, bu sezon istikrarı bir türlü yakalayamayışı, Telekom serisinden yorgun çıkmaları, Fenerbahçe’nin şampiyonluğa olan açlığı, taraftarının itici gücü, oyunun kaderini tek başına belirleyebilecek yıldızlara sahip olması, istedikleri zaman üst düzey savunma yapabilme yetileri, Solomon’un iki ucu keskin bıçak olması, çoğu maçta dönem dönem oyun konsantrasyonlarını kaybetmeleri, şampiyonu belirleyecek faktörler olacak.Sonuçta, kesinlikle denk güçlerin bir mücadelesi olarak geçecek bu final serisi ve oldukça uzun sürecek. Türk basketbolseverlerin keyifle izleyeceği maçlar olacağını düşünüyorum. Son bir hatırlatma da iki takım kenar yönetimlerine. Serinin en savunmasız ve en baskı altında tarafı ise hakemler olacak. Ligimizdeki bütün takımların genel inanışı, hakemlerin sürekli kendilerinin karşısında olduğunu düşünmeleri. Resmen paranoya olmuş durumdalar. Haklı ya haksız olsunlar, istisnasız her düdüğe itiraz etme alışkanlığı edinmiş maalesef bütün kenar yönetimler. Medya, coach, oyuncular ve yöneticiler olarak bırakalım bari bir kez olsun rahat ve stressiz bir şekilde düdük çalsın hakemlerimiz, ön plana çıkmasın.

25 Mayıs 2007, Cuma 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Kartal'ın direnci‘’

İlk maçın aksine son derece keyifli ve mücadele dolu bir derbi vardı dün Ahmet Cömert Spor Salonu’nda. Kartal’ın yine kanadı kırık, yaralı bir şekilde ezeli rakibi karşısında direnmeye çalışıyordu. Direndi de son topa kadar. Maçın büyük bölümünü oyun kurucusuz ve 5 numarasız oynamak zorunda kaldı Siyah-Beyazlılar. Buna rağmen coach Ufuk Sarıca, her şeyi denedi rakip sahadan bir galibiyet için zor şartlar altında. Pres yaptı, alan savunması denedi, bol oyuncu değişikliği ile kısıtlı kadrosunu diri tutmaya çalıştı son saniyelere kadar. Nitekim son 5 dakikada 14 sayı geride olmasına rağmen maçı bırakmayan Siyah-Beyazlılar, galibiyete yaklaşmasına karşın o son adımı atamadı. Galatasaray dün farkı açtıktan sonra oyun konsantrasyonunu kaybetti. 20’nin üzerinde top kaybı yapmaları bunun bir göstergesiydi. Mitchell’ın bireysel çabası ile attığı iki kritik üçlük olmasa, bir gün önce Darüşşafaka’nın yaptığı sürprizi dün Beşiktaş gerçekleştirirdi. Aslında eksik ve zor durumdaki takımlara karşı kendi basketbolunu oynamak zordur. Rakip zaman zaman 5 kısayla sahada yer aldığı için mecburen Galatasaray da kendi düzeninin dışına çıkmak zorunda kalıyor. Bunun bir örneğini de yine Fenerbahçe-Darüşşafaka maçında izledik. 5 dışarıda oynayan, savunmayı da yüksekte yapan Darüşşafaka karşısında Fenerbahçe uzunlarını hiç kullanamadı. Onlar da rakibe uymak zorunda kaldı, neredeyse hiç forma şansı bulamayan Rasim’le oynadı uzun süre coach Aydın Örs. Ancak Fenerbahçe’yi sistemi dışına çıkmaya zorlayan Darüşşafaka, haklı bir galibiyete de imza attı. Derbi de seri Akatlar’a taşınıyor. Beşiktaş bu şartlar altında 3 galibiyet alabilir mi? Bence oldukça zor. Ancak, coach Ufuk Sarıca ve forma giyen tüm oyuncular sonuna kadar mücadele edip formalarının hakkını verdiler. Yenilseler bile son ana kadar mücadeleyi bırakmayacakları kesin. Murat Özyer’in Galatasaray’ı, son yılların en başarılı sezonunu geçirdi. Şimdi de yarı finale çok yakınlar. Taraftarlar da uzun yıllar sonra takımına sahip çıkıyor, salonu doldurup büyük destek veriyorlar. Galatasaray takımına ve taraftarına da koca bir alkış. Hakemlerden bahsetmek istemiyorum ama öyle şeyler oluyor ki, mecburen yazıyoruz. ilk maçta eşine az rastlanır bir centilmenlik dışı faul çalan hakemler dün de son anlarda sahneye çıktı. Beraberlik şansını yakalayan Beşiktaş hücum ederken Mithat’ın yerdeki topu ayakla önüne alıp basket atması, üç hakemin de gözünden kaçtı.

07 Mayıs 2007, Pazartesi 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’İçi boş derbi‘’

Beşiktaş'ta iki Amerikalı Reese ve Harvey iyileşmelerine rağmen riske girmemek için maça çıkmıyor nedense! Sakat sakat oynayan Cevher ise takımının en iyisi. Kartal'ın tek yabancısı Mac Farlin biraz basketbola da yabancı. Gerçi kendisi NBA patentli... Hiç beğenmediğimiz Sales ve Ostojiç'in yerine getirildi Beşiktaş'a. Bir kez daha haklı çıkmış eskiler, "gelen gideni aratır" derken. Böyle bir kadro ile çıktı Beşiktaş ezeli rakibinin karşısına. Bir de Barış Güney erken faul problemine girince uzun süre oyun kurucusuz oynadı Siyah-Beyazlılar. Yine de direnmeye çalıştılar güçlü rakipleri karşısında. İlk yarının sonlarına kadar başa baş geçti maç. Ta ki, Zafer Yılmaz'ın, Mac Farlin'e çaldığı centilmenlik dışı faule kadar. Sinirler gerildi, ardından teknik fauller geldi. Bu akıllara zarar karar, zaten direnci kırılacak olan Beşiktaş'ın oyundan kopmasını birkaç dakika önceye aldı sadece.Galatasaray, belki de beklemediği kadar kolay kazandı. Ligimizin sayı kralı Fitch dün yine döktürdü. Ribauntlarda da büyük hakimiyet kuran Cim Bom, salondan istediğini alarak ayrıldı.Bundan sonra ne olacak?Reese ve Harvey efendilerin keyfi yerine gelir oynama kararı alırlarsa, kalan maçlarda çekişme yaşanabilir. Aksi taktirde Galatasaray, dün olduğu gibi çok kolay bir şekilde turu geçen taraf olur.

05 Mayıs 2007, Cumartesi 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Sürpriz olmaz‘’

Son yılların en çekişmeli normal sezonu sona erdikten sonra, Play-Off mücadelesi bugün başlayacak. İlk turda birbirinden zorlu eşmeler ve maçlar bizleri bekliyor. Gözler hiç kuşkusuz iki ezeli rakibin karşı karşıya geleceği Galatasaray-Beşiktaş serisinde olacak. Ancak, Fenerbahçe-Darüşşafaka, Efes Pilsen-Banvit ve Türk Telekom-TED Kolejliler eşleşmelerinde de oldukça keyifli maçlar oynanacak.FENERBAHÇE (1)-DARÜŞŞAFAKA (8)Ligin ikinci yarısında oynadığı 15 maçı da kazanma başarısını gösteren Fenerbahçe, hiç kuşkusuz ligin en formda takımı. Euroleague'den elendikten sonra tüm konsantrasyonunu lige veren ve sezon başında yaşadığı tüm sorunları aşmış gözüken Fenerbahçe, turun, hatta şampiyonluğun favorisi. Darüşşafaka ise sezonun bir başka en başarılı takımı. Çünkü kadro itibari ile alt sıralarda yer alır gözüyle bakılan mütevazı bütçeli Daçka, Play-Off'a kalarak büyük bir sürprize imza attı. İki kısa yabancısı bulunan, diğer pozisyonlarda genç Türk oyuncularla mücadele eden Altar Tunçkol'un ekibi, asla pes etmeyen bir yapıya sahip. Efes Pilsen'e iki maçta da son saniyelerde yenilen, Fenerbahçe'yi, Galatasaray'ı yine son anlara kadar zorlayan Darüşşafaka, savaşçı kimliğini bu seride de sahaya yansıtacaktır. Sarı-Lacivertliler turu geçecektir ama bu maçlar hiç de kolay olmayacak.Seri tahmini: 3-0 FenerbahçeEFES PİLSEN (2)-BANVİT (7)Efes Pilsen de, Fenerbahçe gibi Euroleague macerasına son verdikten sonra ligde ve kupada mağlubiyet almadı. Antalya'daki Türkiye Kupası'nda üç maçını da zorlanmadan kazanan Lacivert-Beyazlılar, Play-Off öncesi hazır olduğunu gösterdi. Granger'in giderek form tutması, Rasiç takviyesi, diğer oyuncularının hepsinin hazır olması nedeniyle Efes, sezon başından bu yana en güçlü dönemini yaşıyor. Banvit ise ligde istikrarsız sonuçlar almasına rağmen, Türkiye Kupası'nda çok formda olduğunu gösterdi, Fenerbahçe'yi de yenerek güç gösterisi yaptı. Perry, Long ve Radoseviç gibi tecrübeli yabancılarının yanı sıra, Ersin, Bekir, Onur ve Caner gibi yerli yeteneklere sahip olan Banvit de, Efes karşısında sürpriz peşinde koşacak. Telekom'u normal sezonda iki kez yenen Bandırma ekibi de, Efes Pilsen'i sonuna kadar zorlayacaktır. Ancak, gerek Play-Off tecrübesi, gerekse kadro derinliği nedeniyle, Efes gerek İstanbul, gerekse Bandırma'daki maçlarda ecel teri dökecek olsa da tura yakın olan taraf.Seri tahmini: 3-0 Efes PilsenTÜRK TELEKOM (3)-CASA TED KOLEJ (6)Lige fırtına gibi giren, uzun süre liderlik koltuğunu bırakmayan Türk Telekom, Fenerbahçe ve Efes'in aksine, Avrupa Kupası'ndan elendikten sonra düşüşe geçti. Avrupa'da büyük beklentileri olan Başkent ekibi, elendikten sonra motivasyon kaybına uğradı ve oyun ritmini kaybetti. Bu nedenle ligde 1 ay içinde 3 yenilgi alan, Türkiye Kupası'nda da Fenerbahçe'ye kaybeden Telekom, normal sezonu 3. sırada tamamlayabildi. İkinci Lig'den gelmesine rağmen müthiş bir performans sergileyip normal sezonun ilk yarısına damgasını vuran CASA TED Kolejliler de, özellikle Charles Davis'i kaybettikten sonra istikrarını koruyamadı. Kolej de, ligin yeni takımı olmasına rağmen yaptığı doğru yabancı tercihleri ve oynadığı basketbolla sezona kesinlikle renk katan ekipler arasında yerini aldı. İki takımı karşılaştırdığımızda Türk Telekom gerek gücü, gerekse tecrübesiyle rakibine ağır basıyor. Play-Off tecrübesi bulunmayan TED Koleji’nin de kolay teslim olmayacağını düşünsek de, Telekom son haftalarda düşüş içinde olmasına rağmen maç kaybetmeden yarı finalist olmaya aday.Seri tahmini: 3-0 TelekomGALATASARAY (4)-BEŞİKTAŞ (5)Galatasaray son yılların en başarılı sezonunu geçirip ligi ilk dört içinde bitirmeyi başardı. Beşiktaş ise, çok sorunlu bir dönemin ardından rakibinin bir adım gerisinde yer aldı. Her iki ekibe baktığımızda, işler son günlerde hiç de iyi gitmiyor. Galatasaray, son bir ayda sadece Darüşşafaka'yı yenebilirken, sakatlık sorunları ile boğuşan Beşiktaş da sadece 1 kez kazanabildi. Ancak, Play-Off'un ilk turunda derbi maçları oynanacak olması, işin rengini de değiştirecektir. Camia ve taraftarlar için büyük önem taşıyan bu ezeli rekabete, coachlar ve oyuncular da bambaşka bir konsantrasyonla hazırlanacaklardır. Beşiktaş'ta Reese ve Harvey'in durumları belirsizliğini koruyor. İkisi de oynamazsa coach Ufuk Sarıca'nın işi oldukça zora girecek. Galatasaray'da Fitch'in performansı, Beşiktaş'ta ise sakatların ne zaman sahalara döneceği takımlarının kaderlerini belirleyecek. Normal sezonda takımlar rakip sahada birer galibiyet aldılar ve saha avantajlarını kullanamadılar. Ancak, Play-Off'ta saha ve seyirci avantajı her zaman önemlidir. Bu nedenle Galatasaray, rakibine oranla bir adım önde ve tura yakın olan taraf.Seri tahmini: 3-2 Galatasaray

04 Mayıs 2007, Cuma 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Zirvedekiler arayı açıyor‘’

Potada 13. hafta geride kalırken ilk dört sıradaki takımlar, ilk kez aşağıdakilerle arayı bu kadar açtı.Telekom, Fenerbahçe ve Efes’in ardından 4. sıraya kurulup, diğerleriyle arasındaki galibiyet farkını 2’ye çıkaran Beşiktaş, şu an itibariyle sezon en başarılı takımı konumunda. Geçen yıla oranla güç kaybeden Siyah-Beyazlılar, buna karşın 13 maçın 10’unu kazanıp, 2006 yılını istediği yerde kapadı. Son olarak hafta içi coach değişikliğine giden Beykoz’u kolay geçen Siyah-Beyazlılar’da, yeni Amerikalı Harvey de ilk kez forma giydi. İyi bir kariyere sahip olan Harvey’in, yerine geldiği Ostojiç’ten takıma daha faydalı olması muhtemel. Haftanın en dikkat çekici sonucunu Darüşşafaka aldı. Sezona çok kötü bir başlangıç yapan Yeşil-Siyahlılar, ligin güçlü takımlarından Galatasaray’ı 14 sayı geriden gelip yenerek çıkışını sürdürdü. Galatasaray da, geçtiğimiz hafta 39 dakika geride götürdüğü maçta Selçuk Üniversitesi’ni yenerken, bu kez tam tersi bir durum ortaya çıktı, Cim Bom, son saniyelerde yediği basketle salondan yenik ayrıldı.Beşiktaş ve Telekom’a yenildikten sonra büyük bir çıkış yakalayan Efes Pilsen arka arkaya 8. galibiyetine Banvitspor karşısında ulaştı. Türk Telekom’a ilk yenilgisini tattıran Bandırma ekibi, Efes Pilsen karşısında bir sürpriz daha kovaladı ancak son periyotta rakibin etkili savunması karşısında potayı bile göremedi. Son haftalarda Cenk Akyol’u kesip ilk beşe yerleşen Mustafa Abi sahanın yıldızı oldu. Savunmacı kimliği ile ön plana çıkan ligin deneyimli oyuncusu, bu kez hücumda da takımını sırtladı. 17 sayı üretip sahanın en skoreri olan Mustafa’nın ekstra performansı, Efes’in galip gelmesine yardımcı oldu.Darüşşafaka gibi çıkışta olan bir başka ekip ise Mersin Büyükşehir Belediye. Sezon başından bu yana sakatlık sorunu yaşayan ve yabancı oyuncularda istikrar sağlayamayan güney ekibinde, kadro oturmaya başlayınca, galibiyetler de gelmeye başladı. 32 sayı atan Homan’ın yanı sıra, Umut Tınay ve Ümit Sonkol istikrarlı oyunlarını sürdürüyor. Ligin en başarılı yerlileri arasında olan ikiliden Umut, 10 sayı, 8 asistle oynarken, Ümit, 12 sayı-11 ribauntla yine “double double” yapmayı başardı.CASA TED Kolejliler, Mersin karşısında sezonun en kötü oyunlarından birini sergiledi. Green ve takımda bir düşüş gözleniyor. Tofaş, Selçuk Üniversitesi’ni devirip haftalar sonra galibiyetle tanışırken, derin bir nefes aldı.

02 Ocak 2007, Salı 03:30
YAZININ DEVAMI