Arama

Popüler aramalar

Yabancı ‘öcü' değil

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Basketbol Federasyonu’nun, önceki gün kulüp temsilcileriyle yaptığı toplantıda özellikle yabancı konusunun gündeme gelmesi beklenirken, Beşiktaş Coach’u Ergin Ataman’ın içeri alınmaması, rutin toplantıyı manşetlere taşıdı. Önce, toplantının ana maddesini tartışalım, sonra Ataman’a döneriz.Gerek futbol, gerekse basketbolda yabancı sayısının artıp artmaması sürekli tartışma konusu oluyor. Muhafazakar kesim ve muhafazakar beyinler, “Aman artmasın, milli takım zarar görür” görüşünde. Sanki şimdiye kadar milli takımlarımız, Avrupa ve Dünya’da fırtınalar estirmiş, her şampiyonada derece yapmışlar... Basketbolda milli takım 15-20, futbolda da 25-30 sporcu arasından seçiliyor. Ülke olarak, her şart altında o sayıda kalifiye sporcu yetiştirme potansiyelimiz fazlasıyla var. Şurası kesin ki, yabancı sayısı artarsa milli takımlar, zarar, marar görmez. Bir kere bu bağnaz fikirlerden kurtulalım. Toplantıda başta Efes Pilsen, Galatasaray ve Beşiktaş olmak üzere 7 kulübün yabancı sayısında artırıma gidilmesi ısrarına. Fenerbahçe, Telekom ve Banvit durumdan memnun. Çünkü bütün yerli oyuncuları toplamışlar, tuzları kuru. Oyak Renault ve Darüşşafaka gibi kulüpler de fazla yabancı istemiyor. Onların parası yok, altyapıdan yetiştirdikleri oyuncularla mücadele ediyorlar. Basketbol Federasyonu’nun düşüncesi de mevcut durumun korunmasından yana. Peki, Efes, Galatasaray ve Beşiktaş hem Avrupa Kupaları’nda, hem de Türkiye’de iddialı olmak istiyorlar. Ama nasıl olacaklar? Yatırım yapacaklar, paraları var, harcayamıyorlar. Antalya Belediye de öyle. Kalburüstü yerli oyuncular ya Avrupa’da, Türkiye’dekiler de saydığımız takımlarla sözleşme yaptılar. Gelelim yabancı sayısı artarsa, yani gündemdeki gibi 4+1 olursa, ne olura...(bana göre 6 yabancı, 6 yerli olmalı). Bir kere zirveye oynayacak takımların sayısı, bütün takımların gücü artar. Dolayısıyla ligin kalitesi artar. Çekişme ve heyecan üst seviyede olur, bununla doğru orantılı olarak da basketbolun popülaritesi, ligin değeri ikiye katlanır. Sert, çekişmeli, mücadele dozu yüksek bir ligde oynayan milli basketbolcunun da gelişimi sağlanır. Dolayısıyla milli takım zarar değil, yarar görür. Bakınız İspanya ve Yunanistan örneklerine...Dönelim, Demirel-Ataman olayına... Geçmişe baktığımızda bu tip toplantılara antrenörlerin girdiğini biliyoruz. Örnek, Halil Üner ve Murat Didin. Ama, söz konusu Didin değil, Ataman olunca prosedür farklı işliyor. Federasyona bir tavsiye... Zaten, sürekli “devenin altında buzağı arayan” bir milletiz. Şüpheler ve önyargılarla yaşıyoruz. Geçmişte Demirel ile Ataman arasında yaşanan husümet, kişiselleştirilmemeli. Kavgacı değil, kucaklayıcı bir yaklaşımda bulunmalılar. Daha lig başlamadan koskoca Beşiktaş camiasını karşılarına almayı başardılar. Yapılacak en ufak bir hakem hatasından sonra, “Zaten Federasyon Beşiktaş düşmanı” söylemlerini şimdiden duyar gibiyim. Buna zemin hazırlanmamalıydı.