Arama

Popüler aramalar

‘’Fırsatı teptik‘’

Yıllardır İspanya basketbolunun en önemli temsilcisi. Organizasyonu, yaptığı yatırım, salonu ve taraftarları ile Euroleague’in bu yıl da en büyük Final-Four adaylarından.Böyle bir takıma karşı oynadı dün Efes Pilsen. Geçen hafta Le Mans karşısında sürpriz bir yenilgi alan ekibimiz, bir başka sürpriz gerçekleştirmek için Baskonya’nın başkenti Vitoria’da Buesa Arena’ya çıktı. O sürprizi gerçekleştirmeye de ramak kalmıştı Efes Pilsen için. Sadece iki oyun kurucuyla oynamak zorunda olmaları böylesine zorlu bir deplasmanda handikaptı Efes Pilsen için. Üstüne üstlük Cüneyt’in ilk yarı sona ermeden 3 faul alması, tuzu biberi oldu. Barış da beklenen performansı sergileyemeyince maçın önemli bir bölümünde Drew Nicholas, mecburiyetten guard pozisyona geçmek zorunda kaldı. Bir de TAU tam saha baskı yapınca Efes Pilsen hem topu çıkarmakta, hem de oyun kurmakta zorluk çekti. Birçok hücumda 24 saniye dolarken topu ellerinden fırlatmak zorunda kaldı Efes Pilsenli oyuncular.Rakibe birçok hücum ribauntu verildi, top kayıpları had safhadaydı. Fenerbahçe maçının bir başka kahramanı Haislip, dün etkisiz elemandı. Üç kez farklı geri düştü Efes Pilsen oyunda. Ama her seferinde ayağı kalkmayı başardı, bir şekilde karşılık verdi. Tüm bu olumsuzluklara rağmen, son hücumda da şans ayağımıza kadar gelmişti, ama o top kayıplarından bir tanesi de gerçekleşince, fırsat tepildi. Sonuçta Efes Pilsen, iyi oynamamasına ve eksiklerine rağmen, kadro olarak kendisinden çok güçlü bir takıma, hem de binlerce taraftarı önünde galibiyete son saniyeye kadar ortak oldu.Tau taraftarı ise basketbolu bir coach kadar biliyor. Hakemi ve rakip takımı bu kadar baskı altına bir seyirci topluluğu başka kentte yok. Efes moladan iki saniye geç dönse bile binlerce kişi ayağa kalkıyor. Her pozisyonda tepkilerini büyük bir uğultu ile gösteriyorlar. Buradan galibiyet çıkarmak hiçbir takım için kesinlikle kolay değil. Hakemler, her ne kada direnseler de, bu atmosferden etkilenmemeli mümkün değildi, dün de öyle oldu.

16 Kasım 2006, Perşembe 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Reytingi bol derbi‘’

Mirsad ile Haislip arasındaki kavga nedeniyle Basketbol Ligi maçı ana haber bültenlerine konu olurken, ertesi sabahın da ilk gündem maddesiydi. Karşılaştığım herkes ve hatta yurt dışından arayan gazeteci arkadaşlarım, kavganın nasıl olduğunu büyük bir merakla soruyordu. Tahmin edilmesi güç bir keyif yaşanıyordu aslında. Profesyonel boks maçlarına olan tutkunun nedenini şimdi daha iyi anlayabiliyordum. Oysa kavga dışında da derbide konuşulucak ve merak edilecek bir çok unsur vardı. Efes Pilsen'in daha ilk periyotta 31 sayı atması, ilk devrede toplam 15 asist yapması, Fenerbahçe'nin iki ayrı devrede iki ayrı basketbol oynaması, Fenerbahçe taraftarının takımına nasıl destek verdiği ve itici güç olduğu, Efes Pilsen'in 24 sayı farktan rakibine yakalanmasına rağmen panik yapmayıp, ayakta durabilmesi gibi. Ama kavga bütün bunların önüne geçti, basketbol reytingde tavan yaptı. Şimdi herkes Mirsad ve Haislip'in kaç maç ceza alacağını konuşuyor. Bence Basketbol Federasyonu, basketbolun ve ligin tanıtımını yapıp reytingini artıran, herkese maçı konuşturan, derbiyi ana haber bültenlerine taşıtan bu ikiliye, ceza değil ödül vermeli (!). Fenerbahçe'nin Efes Pilsen'e mağlup olmasıyla Türk Telekom zirvede yalnız kaldı. Başkent ekibi, Alpella'yı da geçip altıda altı yapan tek takım olma başarısını gösterdi. Haftanın bir başka derbisi de Akatlar'da oynandı. Efes Pilsen gibi son iki lig maçını kaybeden Galatasaray, Beşiktaş'ı deplasmanda yenip kötü gidişe dur dedi. Cim Bom, yaptığı iyi savunma ile sonuca giderken, iki derbide de kazanmaya daha çok gereksinim duyanlar, yani yaralılar galip geldi. Telekom'dan sonra bir başka Başkent ekibi TED Kolej de Beykoz'u farklı yenip 6. maçında 4. galibiyetini aldı, 3. sıraya kadar yükseldi. Kolej, ligin yeni takımı olmasına rağmen, sezon başında gösterdiği bu üstün performans takdire değer.Ligin bir başka yenisi Selçuk Üniversitesi de Karşıyaka'ya karşı patlama yaptı. Kaybettiği günlerde bile iyi basketbol oynayan Konya ekibi, ikinci galibiyetini alırken özellikle evinde kolay kolay maç vermeyeceğini gösterdi.İyi bir kadro olmasına rağmen sakatlıklar nedeniyle sezona kötü başlayan Mersin, geçen hafta Tofaş'ı yendikten sonra bu kez de Oyak Renault'yu devirip ilk deplasman galibiyetine imza atarken, çıkışa geçmeye başladı. Beykoz'u farklı yenen Banvit de, ilk dört sırayı zorlayacak gibi gözüküyor. İlk hafta kazandıktan sonra 5 maç kaybeden Darüşşafaka'da ve henüz galibiyeti bulunmayan Tekelspor'da işler iyi gitmiyor. Ancak her iki takım da, dönem dönem rakipleri zorlamasına rağmen sonunu getiremiyorlar. Sonuç itibariyle yine herkesin, herkesi yenebileceği bir sezon geçiriyoruz. Güç dengesizliklerinin fazla olmadığı lig, keyifli mücadelelere gebe.Bugünden itibaren Avrupa maratonu yeniden başlıyor. Geçen haftayı 5 erkek takımımız da yenilgiyle kapamıştı. Umarız bu hafta işler tersine döner.

14 Kasım 2006, Salı 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Ayın takımı Türk Telekom‘’

Geçen yılki başarılı kadronun iskeletini koruduğu için sezona en avantajlı başlayan takım olarak belirtmiştik Başkent ekibini. 4. hafta geride kalırken de Fenerbahçe ile beraber ligin tek namağlup takımı olarak zirveye yerleştiler. Coach Ercüment Sunter için, "her zaman doğru yabancıları seçiyor" tespitinde bulunmuştuk. Bu yıl da fazla adı sanı duyulmayan Alman Jagla, lige damgasını vuracak gibi. 2.13'lük dev, pota altı hakimiyetinin yanı sıra iyi bir atlet. Fast break'e koşuyor, üçlük atıyor, blok yapıyor. Kenardan gelmesine rağmen takımın en skorer oyuncusu konumunda. Geçen yıl ligin MVP'si olan Dudley kadroda kalırken, kariyeri başarılarla dolu Derrick Alston ve Umut Görür'le beraber pota altı rotasyonu oldukça güçlendi Telekom'un.Ligin en tecrübeli oyuncularından ve müthiş bir basketbol zekasına sahip olan Haluk Yıldırım'ın, eşdeğeri Alper Yılmaz da yuvaya dönünce, Telekom'un gücü bir kat daha arttı. Tutku Açık, Muratcan Güler ve Mutlu Akpınar'la beraber zirveyi sonuna kadar zorlayacak gibi gözüküyor Ercüment Sunter ve oyuncuları.Telekom ilk dört maçını kazanırken, büyük de hakimiyet kurdu rakiplerine. Fazla zorlanmadılar galibiyetlere ulaşırken. Ankara seyircisi de ilgilerini biraz daha artırırsa, Başkent'teki bütün maçlar basketbol şöleni halinde geçebilir.Galatasaray, takımın neredeyse yarı skorunu atan Fitch'siz çıktı Telekom'un karşısına. Diğer ABD'li Mitchell da takımın kullandığı 53 şutun 15'ini kendi deneyip, sadece birinde (o da smaçla) isabet bulunca farklı yenilgi de kaçınılmaz oldu Sarı-Kırmızılı ekip için.Haftanın en önemli maçı ise Akatlar'da oynandı. Takımın ilk üç hafta itibari ile en önemli oyuncusu olan Thomas'ın yokluğunda, güçlü Efes Pilsen'i yenmeyi başardı Beşiktaş. Reese, Tekelspor'daki günlerine dönünce, Beşiktaş taraftarı ile beraber coştu. Cevher'in kritik üçlükleri, son kozlarını oynayan Efes'in guardını düşürdü. İyi savunma yapan, takım ruhuyla mücadele eden Siyah-Beyazlılar, taraftarının da desteği ile yine Akatlar'ı rakiplerine dar edecek bu sene de. Efes, Prokom maçında böyle bir yenilginin sinyalini vermişti. Granger ve Mustafa'dan yoksun olan Efes'te, takımın ikinci guardı Prkaçin de fizik olarak istenilen seviyede olmadığı için hiç hazır gözükmediler sezon başı itibariyle. Yeni transfer edilen iki sayı kralı Jenkins ve Nicholas da, henüz devreye girmiş değil.

31 Ekim 2006, Salı 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Euroleague panorama‘’

İlk üç maçını kazanmıştı Fenerbahçe, Türkiye Ligi'nde rakiplerinden daha yüksek yüzdeyle şut attığı için. Ancak Euroleague'de savunmalar daha da sertleştiği için 58 sayıda kaldı Fenerbahçe, ribaunt alamayıp rakip potaya gidemediğinden dolayı. Kadrosu yapısı itibariyle, daha hızlı ve tempolu oynaması, potaya atılan şut adetini çoğaltması gereken Sarı-Lacivertliler'in, savunma ribauntlarını alamayınca hücumları da aksıyor. Bir an önce takım olarak bu soruna çözüm bulmalılar, yoksa Euroleague'de başları oldukça ağrıyacak gibi gözüküyor. Takımda çok hücumcu var gibi gözükse de, Aydın Örs'ün ekibi iyi de savunma yapıyor aslında. Belki üst düzey bir seviyeye ulaşmadı ama takım savunma yapmak için çaba sarfediyor. Ancak ribauntlar alınamayınca, o gösterilen çaba da boşa gidiyor maalesef. Her şeye rağmen, yine de Aris maçını kazanacak noktaya geldi Sarı-Lacivertliler. Basit atışlar girmedi, kritik anlarda çok top kaybı yapıldı, Solomon ve Mrsiç gibi iki skorer de gününde değildi. Zaman biraz ilerledikçe, Fenerbahçe'de Euroleague'e ısınmaya başladıkça, galibiyetler de arka arkaya gelecektir. Sakatlık sorunlarıyla boğuşan Efes Pilsen, bu sezon biraz daha iddialı bir kadro kuran Prokom Trefl'ı yenerken zorlandı. Sezon başı olduğu için Efes de hazır gözükmedi. Ancak 6 maçta da yendiği rakibine tecrübesi ile 7. kez de şans tanımadı Lacivert-Beyazlılar. Granger ve Mustafa'nın yokluğunda üzerindeki yük artan Cenk Akyol, bu sorumluluğu taşıyabileceğini gösterdi. Hem skora katkı yaptı, hem ribaunt aldı, 3 de top çalıp görevini yerine getirdi. Haftanın en başarılı ülkesi Yunanistan oldu. Kadrolarını oldukça güçlendiren ve favoriler arasında yer alan Panathinaikos 24 sayı geriden gelip Joventut'u deplasmanda yenerken, Olympiakos da güçlü TAU Ceramica'yı adeta ezdi geçti. Fenerbahçe'yi deviren Aris'le beraber komşu, üçte üçle haftayı kapadı.Haftanın kaahramanıİspanya Milli Takımı'nın da ikinci oyun kurucusu olan Cabezas, Maccabi Tel Aviv deplasmanında kendini aştı. 32 sayı, 6 ribaunt ve 6 asistle oynayan Cabezas'ın çabası ancak maçı uzatmaya götürmeye yetti, kazanan İsrail ekibi oldu.En iyi 5Will Bynum (Maccabi)Solomon'un yerine NBA'den gelen Bynum ilk Euroleague maçında 29 sayı ve 4 asistle oynarken, tam 10 kez de faul kazanıp, en iyi oyun kurucu oldu.Alex Acker (Olympiakos)Bynum gibi ilk kez Avrupa'ya gelen Acker, TAU karşısında 25 sayı, 13 ribauntla ve 1 asistle oynadı, çabuk uyum sağladığını ilk maçta kanıtladı.Kenny Gregory (Le Mans)O da ilk Euroleague maçına çıktı. Takımı, Bologna'yı devirirken, 9/11 isabet oranı ile 20 sayı atıp, 8 ribaunt ve 3 asist yaptı.Nelson Spencer (Benetton)Geçen yıl Bamberg'de dikkat çeken ABD'li, 6/7 gibi müthiş bir üç sayı isabet oranı ile 26 sayı üretip, Zalgiris'i yıkan isim oldu.Mike Batiste (Panathinaikos)Ligin en değerli uzunlarından olan Batiste, takımı 24 sayı düşmesine rağmen ayakta kalan ilk isim oldu. 25 sayı ve 7 ribauntla oynadı.Haftanın takımıLe Mans (Fransa)Euroleague'in yeni takımlarından olan Fransa şampiyonu, deneyimli ve güçlü rakibi Climamio Bologna'yı üstün bir oyundan sonra haftanın en çarpıcı sonucunu elde etti. Diğer Fransız Pau Orthez de, Barcelona'ya kök söktürürken, ligde hiçbir takımın kolay lokma olmayacağı daha ilk haftadan anlaşıldı.SayıİSİM TAKIM ORTCABEZAS UNICAJA 32.00 BYNUM MACCABI 29.00 NELSON BENETTON 26.00 BATISTE PANATHINAIKOS 25.00 ACKER OLYMPIAKOS 25.00RibauntİSİM TAKIM ORTMASIULIS PROKOM 14.00 MİRSAD FENERBAHÇE 14.00 ACKER OLYMPIAKOS 13.00 MASSEY ARIS 13.00 PEROVIC PARTIZAN 12.00AsistİSİM TAKIM ORTZISIS BENETTON 8.00 VUJCIC MACCABI 7.00 PENN OLYMPIAKOS 7.00 EDNEY CLIMAMIO 6.00 CABEZAS UNICAJA 6.00Toplu sonuçlarEfes Pilsen-Prokom: 71-67Le Mans-Climamio Bologna: 82-71 Olympiakos-Tau Ceramica: 97-78 Dynamo Moskova-RheinEnergie: 75-68 Lottomatica-Partizan: 65-60 Maccabi-Unicaja: 106-101 DKV Joventut-Panathinaikos: 79-82 Eldo Basket-CSKA Moskova: 64-74 Aris-Fenerbahçe Ülker: 66-58 Pau Orthez-Barcelona: 66-72 Benetton-Zalgiris: 95-82 Cibona-Union Olimpija: 77-61A GRUBUTAKIMLAR O G M A Y P1-Olympiakos-1 1 - 97 78 22-Le Mans-1 1 - 82 71 23-D.Moskova-1 1 - 75 68 24-Efes Pilsen-1 1 - 71 67 25-Prokom-1 - 1 67 71 16-R.Energie-1 - 1 68 75 17-Climamio-1 - 1 71 82 18-Ceramica-1 - 1 78 97 1B GRUBUTAKIMLAR O G M A Y P1-Cibona-1 1 - 77 61 22-Lottomatica-1 1 - 65 60 23-Maccabi- 1 1 - 106 101 24-Panathinai-1 1 - 82 79 25-Joventut-1 - 1 79 82 16-Partizan-1 - 1 60 65 17-Unicaja-1 - 1 101 106 18-Olimpija-1 - 1 61 77 1C GRUBUTAKIMLAR O G M A Y P1-Benetton-1 1 - 95 82 22-CSKA Mos-1 1 - 74 64 23-Aris 1 1 - 66 58 24-Barcelona-1 1 - 72 66 25-Pau Orthez-1 - 1 66 72 16-Fenerbahçe-1 - 1 58 66 17-Eldo Basket-1 - 1 64 74 18-Zalgiris-1 - 1 82 95 1

28 Ekim 2006, Cumartesi 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Değişen Galatasaray‘’

Bu yıl ise bambaşka bir Galatasaray izliyor basketbolseverler. Takımın bu duruma gelmesindeki en büyük faktör hiç kuşkusuz coach Murat Özyer. Yıllarca yardımcı antrenörlük yaptıktan sonra geçen sezon ortasında Ülkerspor’u devralan ve Efes Pilsen’i 4-0’la geçip şampiyon yapan genç coach kısa sürede rüştünü ispatlamıştı. Ardından büyük bir talihsizlik yaşadı kendisi açısından. Ülkerspor kapandı, ama yolu Galatasaray Cafe Crown’la kesişti Özyer’in. 3 kupa, 3 de lig galibiyeti elde eden Galatasaray, belki çok önemli takımları yenmedi ama kazanma alışkanlığını yeniden yakaladı. Bu bir takım için çok önemli. Mersin Büyükşehir Belediyesi maçında da 15 sayı öndeyken rakibe yakalanmalarına, baskı altında olmalarına ve seyirci dezavantajına rağmen ayakta kalmayı başaran Sarı-Kırmızılılar, psikolojik olarak rakibi yenmeyi, direnç göstermeyi başardılar. Bu da o kazanma alışkanlığının elde edildiğinin bir göstergesi oldu.Takımlarına inanmayan Galatasaray taraftarı da, basketbol salonunun yolunu unutmuştu uzun zamandır. İstanbul’daki ilk maçta tribünlerin geçmiş yıllara oranla dolu olmasını bekliyorum. Bu hafta Telekom’la Ankara’da karşılaşacak Cim Bom. Başkent ekibi ligin en güçlü kadrolarından biri olmasının yanı sıra, en hazır takımı. Bu nedenle işleri zor. Favori Telekom ama Galatasaray kaybetse bile, son ana kadar mücadeleci bir basketbol sergileyecektir.Galatasaray’la başlamışken Gerald Fitch ile devam edelim. Sayı atmak için yaratılmış adeta. Her şartta skor üretmeyi başarabiliyor. En önemlisi, kendisi için yaratılan pozisyonlar dışında, kendi pozisyonunu üretebilen, yani dripling sonrası şut atabilen, içeri penetre eden, ayrıca bol miktar faul yaptıran bir oyuncu. Taşlar yerine oturdukça, takım uyum sağladıkça Galatasaray, çok daha iyi basketbol oynayacaktır.Bir de yıllardır oturmaktan pas tutan Fatih Solak, Özyer’le beraber adeta yeniden doğdu. Dünya Şampiyonası’nda büyük tecrübe kazanan, mental olarak da hazır hale gelen Fatih takımına çok faydalı oluyor bu sene. Oynama dakikalarını iyice arttıran, hücumda da kendini göstermeye başlayan blok profesörü Fatih, artık güvenilen bir oyuncu ve Türkiye’nin en iyi 5 numaralarından biri olma yolunda ilerliyor. Eurolegue’de heyecan bugün yarın başlıyor. Fenerbahçe, Aris’e Selanik’te konuk olacak. Kadrolara baktığımız zaman Fenerbahçe’nin kazanma şansı yüksek. Ancak hiç kuşkusuz Avrupa’nın en zor deplasmlanlarından birini oynayacak ekibimiz. Taraftar tabiriyle, “cehennem” gibi bir salondan çıkmaya çalışacak Sarı-Lacivertliler. Ertesi gün Euroleague’in gediklisi Efes Pilsen, Prokom Trefl’ı ağırlayacak. Her iki takımımıza, önlerindeki bu zorlu maraton öncesi başarılar dilerim.

24 Ekim 2006, Salı 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Sıra gelsin Aris'e‘’

Taraftar gibi oyuncular da maç seçiyor doğal olarak. Rakip kısmen güçsüz olduğu için geçen haftaya oranla az, geçmiş yıllara oranla çok taraftar vardı tribünlerde. İlk çeyrekte hücumda organize olamadıkları için sadece 13 sayıda kaldı Fenerbahçe, ancak rakibe de sadece 13 sayı imkanı tanıdı. İkinci çeyrekte Mirsad, Ömer ve Semih’in canlandırdığı Fenerbahçe havaya girince yine göze çok hoş gelen, tempolu basketbol oynadı. Sadece 5 dakikalık iyi basketbol 20 sayılık farka yetti. Üçüncü çeyrek ise Kambala ile Oyak Renault çekişmesi halinde geçti. Oyak’ın Letonyalı pivotu savunacak fizikte hiç oyuncusu olmadığı için birebirde çok rahat basket bulan Kambala aldığı her topu sayıyla sonuçlandırdı. Mirsad sadece 16 dakika oynamasına rağmen neredeyse double double yapıyordu. (10 sayı, 9 ribaunt). Solomon diğer maçların aksine sadece 4 top kullandı, ama 8 asistle bu alanda lig liderliğini kimseye kaptırmayacağını gösterdi. Sonuç olarak Fenerbahçe kazanacak kadar oynadı ve istediğini aldı. Böyle maçlarda 40 dakika aynı konsantrasyonu göstermek neredeyse imkansız. Ancak Fenerbahçe istediği zaman ne kadar potansiyelli ve tehlikeli bir takım olduğunu Aris sınavı öncesi gösterdi.Oyak Renault’nun hücum alternatifleri çok kısıtlı. Bir de geçen hafta 40 sayı atan Morrison’dan sakatlığı nedeniyle yeteri kadar faydalanamadılar. Böyle olunca da özellikle ilk iki çeyrekte sayı bulmakta oldukça güçlük çekti konuk ekip.Kanarya, ilk kez ribauntlarda yenilmedi, ama yenemedi de. İki takım da 36’şar ribaunt aldı. Oyak Renault gibi bir takıma kendi evinde 15 hücum ribauntu verilmesi, Euroleague maçları öncesi ciddi bir tehlike olarak gözüküyor.Ancak bu tip lig maçlarının da bir ölçü olmayacağı da bir gerçek. Selanik deplasmanında alınacak bir galibiyet, ilerisi için büyük moral olacak. Bu da Aydın Örs ve talebeleri için çok zor olmasa gerek. Kendine güvenen, takım için oynayan ve kısa zamanda birlik beraberlik içinde hareket eden yıldızlardan kurulu Fenerbahçe kısa zamanda önemli yol kat etmiş gibi gözüktü.Hakemler böylesine bir maçı bile germeyi başardılar. Kendilerini tebrik ediyorum! “Sercan papucu yarım, çık dışarı oynayalım” tekerlemesi nedeniyle, kötü tezahüratta bulunulmaması için anons yaptıran hakem üçlüsü, salonda bulunan herkesi güldürmeyi de başardı.

21 Ekim 2006, Cumartesi 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Çok isteyen kazandı‘’

Gerçekten de üst düzey oyuncular yetiştirmeye başlamıştık. İtiraf etmek gerekirse sıkılarak izlediğimiz bayan maçlarını şimdi takip eder olduk.Dünkü Cumhurbaşkanlığı Kupası finali de üst düzey bir mücadeleye sahne oldu. Tabiri yerindeyse “erkek” gibi oynuyordu artık kızlarımız. Savunmadaki sertlik, yardımlaşma, direnç, hücumda çok akıllı top çevirmeler ve yüksek yüzdeli şutlar... Beşiktaş, rakibine oranla daha kısıtlı bir kadroya sahip olmasına rağmen daha çok istedi ve kazandı. Bütün maçı 6.5 kişiyle tamamladılar ama ilk periyot hariç oyunun her anında maça ağırlıklarını koydular. Özellikle oyun kurucu Tuğba’nın performansı göz kamaştırıcıydı. İki Amerikalı Lovelace ve Hayden’ın yanı sıra Yasemin de pota altında büyük üstünlük sağlarken, Esmeral ve Şebnem da takıma önemli katkı yaptılar. Coach Aziz Akkaya da takımını mükemmel yönetti, Siyah-Beyazlılar tarihlerinde ilk kez kazandıkları bu kupayı da sonuna kadar hak etti.Fenerbahçe WNBA yıldızlarının yanı sıra Türk Milli Takımı formasını giyen yerlilerle beraber kağıt üstünde favoriydi. Onlar da bu havayla maça çıkmışlar. Fark 15 sayı olduktan sonra oyunu çevirmeye çalıştılar ama yetmedi. Özellikle de Birsel Vardarlı’nın performansına yazık oldu Fenerbahçe açısından. İnanılmaz yetenekli, yürekli, aynı zamanda çok zeki bir oyuncu Birsel. Dün yüzde yüzle şut attı, 6 ribaunt, 2 asist yapıp 4 de top çaldı. Takım arkadaşları biraz ona yardımcı olabilseler sonuç farklı olabilirdi. Fenerbahçe’nin iki ABD’lisi Brown ve Pondexter WNBA’in de önemli oyuncuları. İki beyaz yabancısı Moody ve Frohlih ise daha çok takım oyuncusu gibiler, dün gereken katkıyı yapamadılar.Milli takımın da oyun kurucusu olan Nilay dün toplam 6 top kaybı yaptı. Belli ki gününde değildi, ancak 26 dakika sahada kaldı. Beşiktaş daha çok istedi ve kazandı dedik. Savunmada gösterdikleri gayretin yanı sıra 9/20 (Yüzde 45) gibi bir yüzdeyle üçlük attılar. Erkek takımları bile bu yüzdeyi göremiyor. Fenerbahçe ise ilk üçlüğünü 34. dakikada bulabildi. O ana kadar potayı dövmüşlerdi 14’te sıfır üçlük atarak.Daha sezon başı, her iki takım da tam olarak hazır değil. Fenerbahçe ve Beşiktaş’ın bu sezon Avrupa Kupaları’nda da önemli başarılar elde etmesini bekliyorum. Dünkü mücadele gerçekten keyif verdi. İki ezeli rakibin bu zirve iddiası bayan basketboluna olan ilgiyi de arttırıyor. İki takıma da tebrikler.

19 Ekim 2006, Perşembe 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Keyif verdi‘’

Dün de beklenildiği gibi oldu. Dönem dönem çok iyi basketbol oynadı Fenerbahçe. Özellikle ritmi yakaladıkları zaman karşılarında kolay kolay hiçbir takım duramaz. Çünkü hepsi ayrı bir değer ve hepsinin müthiş hücum potansiyelleri var. Bu kadar çok yıldızdan verim alınabilmesi için bence potaya atılan top sayısının biraz arttırılması gerekiyor. Örneğin geçen yıl Maccabi’nin oynadığı gibi, hızlı ve tempolu hücum ederek. Savunmada da oldukça istekliydi Fenerbahçeli basketbolcular. Son dakikalarda oyunu bırakmasalar Beşiktaş 60’lı sayılarda kalacaktı. Solomon, hem attı, hem attırdı, hem de savunmada Reese’i sahadan sildi. Hastalıktan yeni çıkan Kambala sanki basketbola aç kalmış gibiydi. İnanılmaz derecede hırslıydı, özellikle ilk yarı Ostojiç ve Brookes’u çaresiz bıraktı. İbrahim, Mirsad, Oğuz da çok yüksek yüzdeyle şut atarken, iki yıl takımın başrol oyuncusu olan Mrsiç, en iyi yardımcı oyuncu ödülünü kazanır dünkü gibi oynamaya devam ederse. Barış’ı iyi savunan veteran guard, gerektiği anlarda sahneye çıktı, üçlükleri Beşiktaş potasına gönderdi. Hakan, Semih, Clark ve Rasim de rollerinin bilincindeydiler. Çok geniş bir kadroya sahip olan Fenerbahçe’de tüm oyuncular, aldıkları her dakikada maksimum verim verme bilincinde olduklarını gösterdiler. Normal maç standartının çok üstünde olan 18 asist ise, ne kadar iyi hücum edildiğinin bir göstergesi. Eksilere gelince. Fenerbahçe’nin iki 5 numarası Kambala ve Oğuz, maalesef iyi ribauntçu özellikleri taşımıyorlar. Karşıyaka maçında rakipten 19 az ribaunt alan Fenerbahçe, dün de ribauntlarda ezildi (26-35). Beşiktaş tam 13 hücum ribauntu aldı. Tabii ki ribaunt sorunu sadece bu iki oyuncudan kaynaklanmıyor. Takım olarak bu problemi çözmeleri gerekiyor. Bir de yine üç numara pozisyonunda sıkıntı çekti Kanarya. Çünkü 25 sayı atan Thomas’la eşleşebilecek bir oyuncu bile yoktu kadrolarında.Beşiktaş, Fenerbahçe’den topu rakip potaya daha fazla atmasına rağmen, düşük bir yüzdede kaldı. Thomas, Reese ve Barış dışında önemli bir skorere sahip değiller. Bu üçlüden sadece biri işleyince, zaten kendilerinden daha güçlü olan Fenerbahçe karşısında fazla şansları kalmadı. Ama son ana kadar mücadeleyi bırakmadıkları bir gerçek. Ribauntlardaki üstünlükleri de bunun bir göstergesi. Kısacası ellerinden geleni yaptılar ama yeterli olmadı.

14 Ekim 2006, Cumartesi 04:30
YAZININ DEVAMI