Arama

Popüler aramalar

‘’Fenerbahçe'de sıkıntı sürüyor‘’

Geçen hafta alınan ağır Panathinaikos yenilgisi sonrası, takımın Barcelona’ya karşı nasıl bir reaksiyon göstereceği önemliydi. Savunma gayreti daha fazlaydı ama iyi savunma yapıldığını söyleyemeyiz.
Hücumda zaman zaman iyi işler yapıldı ama burada oyun konsantrasyonu çok önemli.

Barcelona gibi bir takımı yenebilmek için belli süreler değil, maçın tamamında iyi oynamak aynı konsantrasyonu göstermek gerekli. Herşeye rağmen maçı kazanma şansı geldi Fenerbahçe’ye bir kaç kere. 3. periyodun ortasında 7 sayı da öne geçtiler ama 1. 20 saniyede 9-0’lık bir seri ile geri düştüler. Geçen sene de böyle 2-3 dakika içinde 10-0’lık, 15-0’lık seriler yiyip kritik maçları kaybetmişlerdi. Geçen yıldan değişen çok şey yok. En azından ilk turda bütün maçları kazanmıştı Kanarya, Top 16’da çökmüştü.

Umarız bu sezon tam tersi olur, olması gereken zamanda çıkışa geçer. Ama bu oyuncu portföyü ile olacak gibi de durmuyor. Obradoviç geleli 1.5 sene olacak hala takımın bir sistemi yok. Hala birebir üzerinden birşeyler yapılmaya çalışılıyor.

Bu yıl da ‘verin Goudelock’a, gerisine karışmayın’ sistemi var. O bire beş oynuyor, diğerleri seyrediyor. Amerikalı müthiş bir yetenek. Ama düzen içinde oynarsa faydalı olur, bu şekilde değil. Dün 16 sayı atmış ama Oleson 2 dakikada onun üzerinden 3/3 üçlük attı. Diğerlerini söylemeye gerek yok. Goudelock’un savunma yapmaya en ufak bir niyeti yok.

En çok eleştirilen isim Hickmann 5 dakika kala kenara gelirken yuhalandı. Faulden başka hiçbirşey yapmayan Kenan’ın yerine tekrar girince kahramanlığa soyundu. Psikolojisi de bozulmuş. Önce onun,
ardından Emir’in yanlış tercihleri son dakikada Fener’i galibiyetten etti. Semih maça çok iyi başladı, niye bir daha girmedi hiç anlamadım...

Zoric hücumda attı ama ikili oyun savunmasında yine sınıfta kaldı...

Top 16 öncesi en azından bir oyun kurucu transferi Fenerbahçe’nin bazı sorunlarını çözer ama Obradoviç’in takım savunmasını halletmesi gerekiyor.

07 Kasım 2014, Cuma 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Kel erken göründü!‘’

Fenerbahçe ve Efes, bütçe şampiyonları olarak başladıkları Euroleague macerasında erken bir uyarı aldı dün gece...
Takke düştü, kel biraz erken göründü...
Nasıl ki geçen sene ilk turda alınan CSKA ve Barcelona galibiyetlerinin bir önemi olmadığını söylesek de, erken havaya giren Fenerbahçe TOP 16’da şamar yediyse, dünkü Panathinaikos hezimetinin de skor olarak çok anlamı yok. Daha derenin altından çok sular akacak.
Ama sıkıntı; geçen yıldan bu yana gelen sorunların katlanarak büyümesi ve ilerisi için en ufak bir ışık görünmemesi. Euroleague’de Final-Four oynayacaksan bir kere iyi savunma yapacaksın. Emir’le, Goudelock’la, Semih’le, Oğuz’la, Hickman’la, Kenan’la, Bogdanoviç’le, Bjelica’yla, Zoriç’le, Serhat’la, Melih’le, (geriye az oyuncu kaldı herhalde) iyi savunma yapamazsın. Geçen sene alınan yenilgilerde takım ortalama 85-90 sayı yemişti, dün 91 sayı yedi. (Panathinaikos son çeyrekte 9 sayıda kalmasına rağmen)
Tamam Atina ekibi ilk 16 üçlüğün 14’ünde isabet bulup sıradışı bir gece yaşadı ama şutörleri boş bırakırsan, o üçlükler de girer. İçeriden de Batista ilk çeyrekte bizim üç uzunu birden denize döktü.
(3 yıl önce Batista’nın yerine Baraç’ı tercih edip Final-Four’dan olan, Olympiakos’un şampiyonluğuna yol verenler bir kez daha oturup düşünsün basketbolu ne kadar bildiklerini zannettiklerini!)
Bu takım savunma yapamayacak anlaşıldı. O kadar skoreri kim oynatacak peki??
İki yıldır yazıyorum. Bu takımın en önemli eksiği oyun kurucu ile sert ve kalın bir pivot.
İkisi de olmadığı için Obradoviç dünkü maçın ve geride kalanmaçların büyük bölümünü oyun kurucusuz ve pivotsuz oynuyor. Taşıma suyla da değirmen dönmüyor.
Obradoviç bu takım kurulurken neredeydi, ya da takım mühendisliği yapsın diye getirilip tonla para verilen Gerardini ne işe yarar??? Ben söyleyeyim; kulübün paralarını çöpe atmasına!.. Aynısı Anadolu Efes için de geçerli...
Tuncay Özilhan’ın umurunda değil belki boşa harcanan paraları ama son 10 yılın uzak ara en başarısız Genel Menaceri Engin Özerhun hala takımın başında, Draper, McGrath gibi oyun kurucular almakla meşgul.
Real Madrid’in üçüncü oyun kurucusu ile Final-Four oynanmaz. Nitekim dün Draper maç topunu rakibe verdi. Bir Amerikalı, bir de veteran Milli oyuncusu olan üç kuruşluk Kaunas, basketbol bilgisi ile milyon dolarlık İvkoviç’li Efes’i İstanbul’da devirdi...
Doğuş ve Draper hiçbirşey oynamazken, kurtarıcı diye gelen oyun kurucu McGrath sahaya bile giremiyor.
Vah Efes’im vah....
Daha önce de belirtmiştim... Türkiye coach ve menacerler için bir çiftlik. Yöneticiler zaten basketboldan anlamıyor. Ne taraftar baskısı var, ne de medya baskısı... Herkes futbolun peşinde. Bunlar da arada çarklarını döndürüyor...
Hayat onlara güzel...

31 Ekim 2014, Cuma 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Fener'i yıldızlar sırtladı‘’

İki devin ezeli rekabeti Türkiye’ye ilk kez bir Euroleague şampiyonluğu getirmişti geçen sene. Bize Euroleague finalinde Türk derbisi izlettirme gururu yaşatan ezeli rakipler, bu yıl da kaldığı yerden devam edecek. Geçen yılın 3 kupalı şampiyonu Galatasaray Odeabank, tarihe geçen kadrosundan önemli kayıplar yaşadı. Işıl ve Torrens’ten sonra yönetim acizliğinden Zellous da ayrıldı. Galatasaray’da Lyttle ve Nevriye de izinli olunca, tamamen farklı bir beşle ABD Milli Takımı’nın as oyuncusu Tina Charles takviyeli tam kadro olan Fenerbahçe karşısına çıkmak zorunda kaldılar. Kağıt üstünde Fenerbahçe ağır basıyordu. Ama kurt çalıştırıcı Ekrem Memnun’un takımı, piyangodan çıkan coach Jacek Winnicki’nin Fenerbahçesi karşısında bir şekilde oyunda kalmayı başardı. Kanarya’da, ABD Milli Takımı’nın iki yıldızı Charles ve McCouguhtry 56 sayının 36’sını atıp ezelini rakiplerini yıkan isimler oldular.

Kanarya, sadece 5 oyuncudan sayı bulup şampiyonluğa ulaştı. Nevriye ve Lyttle dönünce, güçler dengelenecek gibi görünüyor. Ama Galatasaray bir oyun kurucu daha almaz, bütün sezonu Martinez ile geçmeye çalışırsa geçen yılki başarılar onlar için hayal olur. Hayal demişken, skor 38-34 Fenerbahçe lehineyken, Dubljeviç’inattığı basket öncesi çalınan hayali faul sonrası skor 34-49 oldu. Tabii ki bütün maçı baştan sona önde götüren Fenerbahçe, bu düdükle kazanmadı ama fark 2’ye inecekken olmayan bir faul sonrası 15’e çıkması ilginç bir istatistik oldu.

27 Ekim 2014, Pazartesi 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Galatasaray'da eksik çok!‘’

Geçen yıl bu iki takım 4 final oynamış, 3'ünü Galatasaray kazanmıştı. Özellikle Euorleague finalinde yer alan Galatasaray ve Fenerbahçe, ülkemizin gururları olmuştu. Galatasaray'da o başarılı kadrodan çok fazla kayıp yaşandı. Işıl ve Alba Torrens, Rusya Ligi'ne giderlerken Zellous parası ödenmediği için takımdan ayrıldı. Yaz dönemini çok yoğun geçiren Nevriye ve Lyttle da izinli olduğu için yok. Yani o şampiyon kadronun ilk beşinin şu an için yerinde yeller esiyor. Önemli transferler yaptılar ama Fenerbahçe daha oturmuş ve geniş bir kadroya sahip. Samsun'daki Cumhurbaşkanlığı Kupası'nda Tina Charles ve Angel McCoughrty gibi iki ABD Milli Takımı oyuncusuna sahip. Nevriye ve Lyttle döndükten sonra bu iki takım yine her kupada büyük bir rekabet yaşayacak. Ama gün itibariyle Sarı-Lacivertliler bir adım önde duruyor.

26 Ekim 2014, Pazar 12:45
YAZININ DEVAMI

‘’Para yok huzur var!‘’

Ergin Ataman’ın zor şartların altından kalktığını defalarca görmüştük önceleri. Dün de Nolan, Ender, Kerem Gönlüm sakattı, oyuncular ise paralarını alamadıkları için isyan bayrağını çekmişlerdi. Para yoktu, yedek oyun kurucu, yedek 4 numara yoktu ama huzur vardı dün Galatasaray’da...

Ataman’ın oyuncuları bir kez daha beklenmedik bir reaksiyon gösterdi... Son Eurocup şampiyonu Valencia karşısında işi ilk yarıda bitirdi Sarı-Kırmızılılar... İspanyollar ilk iki üçlükten isabet bulunca, devamlı atacakları hatasına kapıldılar. Takip eden 12 üçlüğün tamamını kaçırdılar. Galatasaray ise ısrarla çembere gitti, her gidişinden de basket çıkardı. Valencia ilk 6 şutu çizginin gerisinden denerken,
Galatasaray ilk 7 basketini turnike olarak attı. Arroyo yönetiminde ikili oyunları müthiş oynadı Sarı-Kırmızılı ekip. Çeyrek bittiğinde çoğu smaç olmak üzere 10 turnike ve sadece bir üçlükle 25 sayı atıp Valencia’nın tüm direncini kırdılar. Micov ve Pocius adamlarını geçerek, uzunlar ise kısalardan aldıkları asistlerle ellerini kollarını sallayarak Valencia potasına gittiler. Aradori’nin üçlükleri ile 18. dakikada fark 28 (45-17) oldu, maç da orada bitti sandı herkes... Tribündekiler, bizler maçın bittiğini düşünebiliriz belki ama oyuncular düşününce olmuyor...

Oyunu kontrol etmek ile durmak arasında büyük fark var. Galatasaray 22 dakika durdu, son 5 saniyeye kadar hücum etmedi, ikinci yarıda sadece 22 sayı attı ama bu performans bile Valencia’yı 7 farkla yenmelerine yetti. 28 sayıdan maç gitme noktasına geldi belki ama burada potayı döven kısaların girmeyen şutlarının ribauntlarını alan Furkan Aldemir, takımına hayat verdi. Ligde iki maçta da ‘double-double’ yapan Furkan, dün de 10 sayı ve 12 ribauntla oynadı, yaptığı 3 blok ise çok kritikti.

Nolan’ın yerine McCalebb ve Gordon’un isimleri dolaşıyor. McCalebb tek başına bir numarada bu seviyelerde yetersiz kalıyor belki ama Arroyo’yla beraber oynarsa, Galatasaray’da çok faydalı bir sezon geçirebilir...

24 Ekim 2014, Cuma 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Fenerbahçe forvetlerin eline bakıyor‘’

Oyunun sıkıştığı anlarda bireysel yetenekler ön plana çıkıyor. Bu yetenekli oyuncular da fazlasıyla var Fenerbahçe Ülker’de. Organizasyon yönünü eleştirdiğimiz ve kritik anda yaptığı top kaybıyla takımını geri düşüren Hickmann’ın, ardından da Goudelock’un tamamen kişisel oyunla attıkları iki üçlük, galibiyeti Fenerbahçe’ye getirdi. Euroleague’in ilk tur formatını biraz eleştirmek lazım. 24 takım, 10’ar maç yapıyor, sonunda elenen yok. Sadece Eurocup’a devam edecek 8 takımı belirlemek için 120 maç oynanıyor. Tabii ki gelir, basketbolun yayılması çok seyredilmesi vs gibi hususlar da var ama, ilk turu biraz daha cazip hale getirmek gerekiyor.

Geçen yıl buralarda alınan galibiyetler fazla anlamlandırılmıştı Fenerbahçe Ülker adına. İlk tura biraz da hazırlık gözüyle bakan devler Fenerbahçe önünde diz çökünce erken havaya giren takım Top 16’da gerçekle yüzleşince, hayatın onlar için toz pembe olmadığı anlaşıldı.

Dün sezonun ilk maçı, geçen yıl Fenerbahçe Ülker’e fazlasıyla acı çektiren Milano’ya karşı oynandı. İlk 15 dakika akıcı, tempolu, göze hoş gelen bir oyun vardı, kalan 25 dakika da ecel terleri döküldü.

NBA’den gelen Brooks aldığı her topu potaya atmaya çalışınca, Milano’nun oyunu basketboldan başka herşeye benzedi. Bu durumu iyi değerlendiren ekibimiz 14 sayı öne geçse de, Brook’suz oynayan İtalyan ekibi dengeyi kurdu. Dediğim gibi belirleyici faktör oyunun sıkıştığı anlarda Goudelock’un yaratıcılığı oldu. Fenerbahçe adına ilk maçtaki olumlu şeyler, kazanma arzusu, savunmada verdikleri mücadeleydi.

Eksikler, geçen yıl olduğu gibi oyun konsantrasyonunu 40 dakikaya yayılmaması, çok fazla iniş-çıkış yaşanması oldu. 14 sayılık fark bir anda kapandı. Yine oyun kurucudan değil, forvetler üzerinden birşeyler üretilmeye çalışıldı. İki oyun kurucu Hickmann ve Can toplam 1 asist yaparken, forvetler Goudelock, Bogdanoviç ve Emir 11 asist yaptı. Rakibe tam 19 hücum ribaundu verildi. Basketbol klişesidir. “1 ve 5 numaralar”ın iyiyse başarılı olursun. Bizim 1 numaralar 1 asist yaptı, 5 numaralar rakibe tonla ribaunt verdi. Geçen yıl da Bogdanoviç ve Emir ne kadar iyiyse, Fenerbahçe o kadar iyiydi. Ama Top 16’da bu ikiliye çözüm bulununca, takım da durmuştu. Daha erken ama bu oyun sistemi uzun sürede başarılı olacak gibi durmuyor...

18 Ekim 2014, Cumartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Bir iyi bir kötü‘’

Takımın en büyük eksiğinin oyun kurucu olduğunu söylemiştik sezon öncesi. Draper dün 16 sayı, 4 asist ve 3 top çalma ile oynadı.

Umarız bütün sezonu böyle geçirir ama ‘gazozuna’ maçlar ile ‘Top 16’ maçları arasında dağlar kadar fark oluyor. Benden uyarması!

Kazan yüzde 54.3 ile iki sayılık atış kullanmış, Efes yüzde 46.9 ile. Kazan yüzde 47.1 ile üçlük atmış, Efes yüzde 35.3’le. Ama kazanan temsilcimiz oldu, rakibinden daha iyi serbest atış kullandığı, 8 fazla hücum ribaundu aldığı, 7 az top kaybı yaptığı için.

Rakibinden çok daha düşük yüzde ile hücum ettiler ama 14 adet fazla top kullandıkları için iç saha maçını zor da olsa kazandılar. Burada farkı yaratan Nenad Krstiç oldu. Tecrübeli pivot 17 dakika oynamasına rağmen istatistiklere damga vurdu.

Aslan hazır değil

Galatasaray Liv Hospital biraz toplama takım havasında. Coach Ergin Ataman bütün yaz takımın başında yoktu. Jawai’yi de sayarsak tam 7 yeni transfer var. Eskilerden sadece Arroyo, Erceg, Furkan ve biraz da Sinan oynadı.

Belgrad’da 17 bin taraftar önünde oynamak kolay değil. Hücumların oturmaması normal kabul edilebilir. Ama geri koşmazsan, bir periyotta 29 sayı yersen, bu faktörler sorgulanır.

Ender Arslan, Nolan Smith’in oynadığı basketbolu tek eliyle oynar. Sakatlıktan yeni çıktığı için oynatılmadığını düşünüyorum. Smith’in Mike Dunleavy’nin coachluğunu yaptığı Duke Üniversitesi’nde müthiş bir NCAA kariyeri var ama maalesef basketbol zekası yok. Zaten olsa, ilk turda seçilmesine rağmen iki yıldır Avrupa’da oynuyor olmazdı. Arroyo savunma yapmıyor, onun yedeği Smith hiç yapmıyor. Galatasaray’da Smith dışındaki sıkıntılar zamanla giderilebilir. Her pozisyonda fazlasıyla alternatifi ve kaliteli oyuncusu var Cim Bom’un...

Ama yönetim sorunu devam ediyor... Paralar yine ödenmiyormuş... Sonra biri takımdan ayrılırsa arkasından sallayacak kulüp aynı Whalen ve Zellous’da olduğu gibi; Galatasaray’ın büyüklüğü, disiplinsiz davranışlar vs. vs...

Yıllardır yazıyorum... Elin Amerikalısı’nın, Porto Rikolusu’nun, İtalyanın’ın umurunda olmaz bizimkilerin geçmişi, tarihi, kupaları vs... Adam evini barkını bırakmış, 10 bin kilometre uzakta ekmeğinin derdine düşmüş. İmza attırdıysan vereceksin adamın parasını gününde...

17 Ekim 2014, Cuma 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Fenerbahçe salladı ama yıkamadı!‘’

NBA Şampiyonu San Antonio Spurs, Berlin’de beklenmedik bir yenilgi aldıktan sonra dünkü maçı daha fazla ciddiye alarak geldi İstanbul’a... NBA Şampiyonu’nu ağırlamak önemliydi Türk basketbol ve Fenerbahçe Ülker için. Tony Parker, Tim Duncan, Manu Ginobili efsaneleri, tam hazır olmasalar da resital sundular. Özellikle Tim Duncan, 39 yaşına merdiven dayasa da hâlâ ‘buraların kralı benim’ edasıyla 23 sayıyı bıraktı Fenerbahçe potasına.
Fenerbahçe iki kez hamle yaptı, birinde öne geçti, birinde farkı kapayıp maçı çevirir gibi olduysa da, bu anlarda Tony Parker ‘dur’ dedi Sarı-Lacivertli ekibe. 22 sayı atan Fransız, Kanarya’nın umutlarını da tüketen isim oldu.
NBA takımlarının Avrupa’ya gelme amaçları pazar paylarını artırmak, yani para kazanmak. Her ne kadar hazırlık maçı da olsa, bir NBA şampiyonunun üst üste 2 kez Avrupalılar’a yenilmesi onların imajı için iyi olmazdı.
Nitekim Spurs 37 kez faul çizgisine giderken, bizimkiler 11 kez faul atabildi.
O kadar da hakem ittirmesi olacak!... Koskoca NBA şampiyonu hiç iki kere üst üste yenilebilir mi Avrupalılar’a!..
Obradoviç’in hakemlerden sonra en çok kızdığı isim Semih oldu. Semih sadece 7 dakika oynamasına rağmen, Sırp hocanın gazabına fazlasıyla uğradı...
Geçen yıldan değişen birşey yok Semih cephesinde...
Goudelock dün resmen çıldırdı... NBA’e dönüş biletini kesinlikle cebine koydu Amerikalı skorer... Başta Spurs olmak üzere bir çok NBA takımı ‘bu adamı nasıl gözardı ettik’ diyordur kesin...
Emir sakatlanana kadar 11 asist yaparken takımın oyun kurucusu Hickman 3 asist yapmış.
Özel maç, çok fazla ciddiye alınacak yönü yok. Ama kazanılsaydı prestij olacaktı Fenerbahçe Ülker için, olmadı

12 Ekim 2014, Pazar 02:30
YAZININ DEVAMI