‘’Belgrad fatihi‘’
Günlerdir konuşulan, her iki tarafın da gerginliği düşürmeye çalıştığı gün, korkulan olmadı. Kombank Arena’da biraz küfürlü tezahürat vardı, biraz Ergin Ataman’ı ıslıkladılar, o kadar. Bu gergin ortam Kızıl Yıldız takımını bence daha fazla etkilemiş. Baskı altında onlar kaldı. Çoğu boş pozisyonda 12’de 3 üçlük attılar. Ellerinin titrediği hissediliyordu. Galatasaray Liv Hospital ise tecrübe farkını ortaya koydu.
Coach Ergin Ataman da, bir deplasmanda nasıl oynanması gerekiyorsa takımı öyle oynattı. Carlos Arroyo, Vladimir Micov, Kerem Gönlüm, Mariç, Pocius, Ender Arslan kalite ve tecrübelerini sahaya yansıttı. Kızıl Yıldız Başkanı Coviç, maçtan önce yaptığımız röportajda, ‘Erceg eski Partizan’lı. Onun için zor bir atmosfer olacak. Ama Micov çok tecrübeli. Baskının altından kalkmayı bir şekilde başarır’ demişti. Dediği de çıktı. Micov o kadar soğukkanlıydı ki, Galatasaray’ı ilk üç periyot maçın içinde tuttu. Kenardan gelen Ender ve Pocius kritik üçlükler attı. Maça damgayı ise ilk kez Euroleague oynayan Carter vurdu. Son 5 dakika adeta şov yaptı Amerikalı. Her aldığı topta çok da zor pozisyonlarda basketi bulup, tribünleri de susturdu.
Bu galibiyet zorlu grupta ilk dört için Galatasaray’a büyük avantaj sağladı. Özgüven ve moral de kazandılar. Yeni transferler Mariç ve Carter’ın katkı vermesi, dar rotasyonla oynayan Sarı-Kırmızılılar için önemliydi. Ataman’ın ekibi yine bir çok zorluğun altından kalkıp takıma yine çeyrek final oynatabilecek mi, bekleyip göreceğiz.
‘’Beceriksiz Efes uyanık ULEB!‘’
Efes, hücum gücü sınırlı bir takım. Ama bir savunma takımı. Kötü de oynasa, savunma yaparak bir şekilde oyunun içinde kalmayı başarıyor. Dünkü maçta da benzer şeyler yaşandı. Ama Efes hücumda kötü oynamayı biraz abarttı. Son zamanlarda gördüğüm en kötü hücum performanslarından biriydi. 40 yakın mesafe şutunun 25’ini kaçırdılar. 22 üçlüğün de 15’inde karavana attılar. En az kendileri kadar kötü hücum eden, Sony Weems’ten yoksun oynayan, kullandığı ilk 8 üçlüğü de kaçıran Teodosiç’li CSKA Moskova’ya İstanbul’da yenilip önemli bir fırsatı teptiler. Efes’in Perperoglou dışındaki bütün kısaları felaket bir günündeydi. Jeninng 0/5 isabet oranı ile maçı 0 sayıyla tamamladı. Yedeği Furkan da öyle... İki pivot Krstiç ve Lasme sahada yoktu. Sadece 4 numaralar Sariç ve Bjelica katkı verdi, Efes zar zor 66 sayı bulabildi. Olumlu tarafından bakacak olursak, böyle kötü hücum günleri çok nadir görülür. Önemli olan savunma alışkanlığıdır. O da Efes’te var. Ama bir galibiyet ilk iki yolunda Efes’in yolunu fazlasıyla açacaktı, olmadı... Hakem yazmıyayım diyorum ama bazen olmuyor. İstanbul’daki bütün kritik maçlara ULEB’i yöneten İspanyollar, iki İspanyol hakem yolluyor. Fenerbahçe-CSKA maçında da akılları sıra çaktırmadan 3-5 düdük çaldılar, maçı CSKA’ya verdiler. Dün de iki İspanyol maç içinde ince ince çalıştı, bitime 2 dakika kala skor 64-66’yken Draper’a uydurdukları faul sonrası gelen teknik faulle maçı bitirdiler. Maç içinde de en az 4-5 pozisyonda Efes’i doğradılar. Lasme’ye, Vorontsevich’in yaptığı bir faul var, futbolda olsa hakem tereddütsüz penaltı noktasını gösterir, dünkü İspanyollar ‘devam’ dedi. Euroleague’in iki sponsoru var. THY ve Efes Pilsen... Hem bizimkilerden parayı götürüyorlar, yetmiyor diğer yandan da cebimizden puanları çalıyorlar. Hayat onlara da güzel!!!
‘’Fenerbahçe'den gövde gösterisi‘’
Obradovic’in bir iki hamlesi ile son iki maçta çok fazla gelişme gösterdi Fenerbahçe Ülker... Goudelock’un maça kenarda başlaması, ya Zizis ya da Emir’in, bazen ikisinin birden sahada olması, hücumların daha akıllı oynanmasını sağlıyor. En önemlisi ise savunmada çok agresif ve saldırgan bir takım izliyoruz son iki maçtır.
Nizhny’i 60, Beşiktaş’ı da 59 sayıda tutan bu savunma Top 16 için sevindirici. Umarım bu iştahlı savunma alışkanlık haline gelir Fenerbahçe Ülker’de.. Bir başka sevindirici nokta ise Kenan’ın üzerindeki ürkekliği atması ve bir şeyler yapmaya başlaması oldu. Yarım sezonu sadece topu rakip sahaya getirip forvete vererek geçirmişti Kenan. Şimdi gelişmeye başladı. İstatistik hanesinde hiçbir şey olmuyordu, Dün 9 sayı, 3 asist, 2 ribaunt, 1 top çalma ile her şeyi yaptı. İlk yarıda atılan 19 basketin 12’sinin asist üzerinden gelmesi, dakika alan 12 oyuncunun da skor üretmesi Fenerbahçe’nın artı hanesine yazılan diğer faktörler oldu. İlk çeyrek, alan savunması karşısında zorlanan Sarı- Lacivertliler, ikinci periyottaki 30-7’lik inanılmaz seri ile maçı bitirdi. Beşiktaş’a bir tane bile kolay basket imkanı vermediler, her topa el gösterdiler, her pozisyona hamle yaptılar. Hal böyle olunca Siyah-Beyazlılar 59 sayıda kaldı.
Beşiktaş’ın savunması için tehlike çanları çalıyor. 4 gün içinde 202 sayı sayı yediler. Kerem Tunçeri’nin yokluğu, Engin’in bütün maç oynaması onları olumsuz etkiliyor ama ne Karşıyaka karşısında, ne de dün Fenerbahçe önünde en ufak bir direnç gösteremediler. Yeni oyun kurucu bazı sorunlara çözüm olabilir ama Ahmet Kandemir’in savunma düzenini gözden geçirmesi gerekecek.
‘’Fener ve Efes'te söz savunmanın‘’
Son yıllarda eşine az rastlanır bir ‘geri dönüş’ yaptı Anadolu Efes. 15 sayılık farkı sadece bir periyotta kapatıp öne geçtiler. Savunma alışkanlık işi. ‘Hadi savunma yapalım’ dendiğinde yapılmıyor bu meret.
Efes, ilk yarı potasında 49 sayı görmesine rağmen ikinci yarı öyle bir müdafaa yaptı ki, Malagalı oyuncular bırakın basket atmayı, potayı bile görmekte zorlandılar. 16 hücum ribaundu vermeseler maç buralara kadar bile gelmezdi. 3. çeyrekte yapılan müthiş müdafaa ve o moralle atılan 7/8 üçlükle gelen 23-8’lik seri, Efes’i ipten aldı. Cedi’nin son çeyrekte üst üste attığı 8 sayı, Jenning, Draper ve Perperoglou’nun üçlükleri takıma hayat verdi. Büyük umutlarla gelen Heurtel yine etkili olamadı. Efes için ‘savunma takımı’ diyoruz. Heurtel ise hep hücum takımlarında oynadı. Hızlı basketbolu seven bir tarzı var. Yarı saha basketboluna alışması zaman alabilir. Bir de savunma yapamayınca, Draper ve Doğuş’un önünde değil, arkasında kaldı. Son derece keyifli bir maç ve Efes izledik. İvkoviç, karakterini takıma yansıtmış. Son derece inatçı ve pes etmeyen bir takım görüyoruz bu sene. Kötü de oynasalar, hep oyunun içindeler...
Fener hayata döndü
Obradoviç, bazı doğru hamleler yapınca Fenerbahçe, zorlu Rusya deplasmanından zaferle döndü. Obradoviç, Fenerbahçe’nin başında Top 16’da ilk deplasman galibiyetini aldı. Goudelock maça kenarda başlarken, Zizis’in yanında oyun görüşü olan ikinci isim Emir sahadaydı. Nitekim Emir 3 asist yaparken, hücumda katkı verdi. Takımın birinci skor opsiyonunun Bogdanoviç olması, Goudelock’un dakikalarının azalması gerektiğini belirtmiştim. Kenardan gelen Goudelock, ara sıra 1’e 5 hücum etse de, daha doğru zamanlarda topla buluştu, savunması yine evlere şenlikti ama bu kez zarardan çok faydası oldu. CSKA’yı 74, Nizhny’i de 60 sayıda tutmak savunma konsantrasyonunun göstergesi. Fenerbahçe’nin başarılı olabilmesi için savunmadaki bu kararlılığı ve motivasyonu her maç üst düzeyde sergilemesi gerekiyor. Çünkü onlar Efes gibi savunma yapma alışkanlığına sahip bir takım değiller. 14’te 5 serbest atış oranını açıklamak imkansız. Bu nedenle CSKA maçı kaybedildi. Hadi Vesely’den umudu kestik ama ya diğerleri!!!
‘’Galatasaray'ın sorunu savunma‘’
Galatasaray’ın birçok sorunu var en önemlisi savunma yumuşaklığı... Oyuncu yapısı olarak, üst düzey savunma yapmaları zor. Ama Top 16’da bir şeyler yapmak istiyorsa, müdafaya biraz daha fazla konsantre olmalı, agresifleşmeye çalışmalı Sarı-Kırmızılılar. Real Madrid’i deplasmanda yenebilmek için atarak değil, müdafada değişik işler yapıp onların işleyen düzenlerine çomak sokmak gerekir. Evinde 90’ın üzerinde bir ortalamaya sahip olan Real’e karşı, kora kor oynamaya çalışıp, savunmada hiç direnç koymazsan bir devrede 55 sayı yersin... Deplasmanda 20 dakikada 55 sayı yediğin bir maçı da kazanamazsın...
Maç aslında al gülüm, ver gülüm şeklinde başladı. Her iki takım da güle oynaya basket atıyordu. Taa ki Galatasaray öne geçip, Real’i uyandırana kadar. Galatasaray, 11. dakikada Erceg’in üçlüğü ile 27-25 öne geçti, maç da orada bitti. Bir anda savunmada canlanan Real, 1.5 dakikada tam 11- 0’lık seri yakaladı. Galatasaray savunma yapmıyor, üstüne üstlük geriye de koşmuyordu.
1.5 dakikada 11, ikinci çeyrekte yenilen 30 sayımaçı da özetledi. Galatasaray ikinci yarıda savunmaya daha konsantreydi ama 20 sayılık farka ulaşan İspanyollar’ın rehavete girmesinin de bunda payı büyüktü. Yapılan 20 top kaybı, ikinci yarıda Ender’in üçlükleri ile farkın 10 civarına inmesinin ardından verilen hücum ribauntları (14) yenilgide etken oldu. Takıma sonradan katılan Young, Mariç ve Carter’ın katkısı sıfırdı. Onlar, bir işe yaramayıp takımdan ayrılan isimlerin yerlerine geldiler. Biraz fark yaratmaları gerekiyor....
Tofaş maçında bile Göktürk ve Ege’ye şans vermeyen, 7 kişilik rotasyonla üst üste 4-5maç oynayan Ergin Ataman’ın, Real deplasmanında gençleri sahaya sürmesine şaşırdım. Bu dar rotasyonla bütün bir sezon geçmez. Ataman’ın Göktürk ve Ege’yi mutlaka rotasyona sokması gerekiyor. Özellikle de Türkiye Basketbol Ligi’nde...
‘’Kaf-Kaf acele etti!‘’
İki Türk Takımı’nın karşı karşıya geldiği Eurocup, ikinci tur maçında Pınar Karşıyaka, İstanbul’da Beşiktaş İntegral Forex’i çok farklı geçti: 105-77. TBL maçında Lofton’un kendi sahasından attığı basketle rakibine mağlup olan Pınar Karşıyaka, oyunun başından itibaren çok daha agresif, istekli olan taraftı. İki gün önce Anadolu Efes’e karşı çok iyi mücadele eden ama son topta kaybeden Beşiktaş’a karşı İzmir ekibi, 3. çeyrek içinde tam 14 üçlük isabeti bulmuş, 29 sayılık da fark yakalamıştı: 51-80.
Strawberry, Lofton’u sildi!
Beşiktaş’ta yorgunluk gözlenirken, müdafası yol geçen hanı gibiydi. İlk üç çeyrek, 29-25 ve 30 sayı yediler. Strawberry, Beşiktaş’ın skoreri Lofton’u sahadan silerken, Siyah-Beyazlılar’da kariyerinin en iyi maçlarından birini çıkaran Engin Atsür dışında, rakibine direnen ikinci bir oyuncu çıkmadı. Son haftaların formda ismi Diebler, Barış Hersek’in yokluğunda Gabriel, Dixon ve Strawberry üçlükleri Beşiktaş potasına gönderirken, Palacios da ikinci yarıdan itibaren çember altında oyuna ağırlığını koydu. Beşiktaş, hücumları da organize edemezken, birebirler üzerinden skor üretmeye çalıştı. Ancak Karşıyaka, neredeyse bütün basketlerini asist üzerinden buldu. Karşıyaka maç boyu 27 asist yaparken, Siyah-Beyazlılar 11 asistte kaldı.
‘’İnatçı Efes savunmasız Fener‘’
Basketbolda bazı anlar vardır, kelimelerle tarifi zordur. JaJuan Johnson’un pozisyonu da ona benziyor. Şanssızlık mı, beceriksizlik mi, tecrübesizlik mi? Adını siz koyun. Beşiktaş İntegral Forex 73-68 önde, bitime 2 dakika civarı var, Johnson pota altında tek başına. Ters smaç yapmaya çalıştı, beceremedi. Şans onun yanında değildi belki, belki de yeteri kadar becerekli değildi. Ama deneyimsiz olduğu kesin. Kaçan topun ribaundunu alayım derken, ‘Centilmenlik dışı faul’ yaptı, Efes oradan gelip, 75-73 öne geçti, maçı da 78-77 kazandı... Bütün bir 40 dakikayı bir pozisyona indirgemek yanlış belki ama basketbolda öyle anlar oluyor ki, bütün momentum tamamen rakibe geçiyor. Johnson’ınki de öyle bir pozisyondu. Efes’i çok yazdık, Beşiktaş’tan bu yıl fazla bahsedemedik. Ahmet Kandemir, mütevazı bütçeyle gerek Eurocup, gerekse ligde önemli işler yaptı. Dün kazansa, ilk yarıyı belki de lider bitirecekti. Ama ‘Ergin Ataman şansı!’ dün onun yanında değildi. Son saniyelerin adamı Lofton, bu kez biraz acele edince son saniye şutunu kaçırdı, maçı da 1 sayıyla Efes kazandı. Cedi Osman’ın enerjisi, her pozisyonda hücum ribaundu kovalaması, 18 sayı, 6 ribaunt ve 3 asistlik performansı geceye damgasını vurdu. Bir başka genç Furkan da önemli katkılar yaparken, Perperoglou’nun ‘soğukkanlılığı’ Beşiktaş’ı buz kestirdi. Öyle kritik anlarda, hiç tereddüt etmeden öyle üçlükler attı ki tecrübeli Yunanlı, hayran kalmamak mümkün değil.
Fener bildiğiniz gibi
CSKA Moskova yenilgisi sonrası, 3 periyotluk Fenerbahçe Ülker savunmasını övmüş, gösterdikleri çabayı takdir etmiştim. Ama savunma devamlılık ve konsantrasyon isteyen birşey. Savunmayı arada sırada değil, sürekli yapmak gerekli. Fenerbahçe’nin oyuncu yapısı da iyi takım savunması yapmak için elverişli değil. Her maç ekstra motivasyon, ekstra gayret göstermeleri gerekli. Ama dün Darüşşafaka Doğuş gibi Euroleague ayarındaki bir takıma ‘sıradan bir lig rakibi’ gibi davranınca bunun cezasını potalarında 95 sayı görerek çektiler. CSKA maçı sonrası ‘bu savunma gayreti devam ederse umutlu oluruz’ demiştim. Dünkü gibi savunma yaparlarsa, Top 16’ya geçen yılki gibi 3’te 0’la başlarlar. Benden uyarması... Efes ve Galatasaray’a son saniyede yenilen Darüşşafaka, dün de 1.5 dakika kala 10 sayı öndeyken maçı yine veriyordu ama Fenerbahçe geç hamle yaptı. 36 yaşındaki Greer’la oynayan, Vidmar, Seibutis, Gordon, Ermal, Dudley, Göksenin, Mehmet gibi Euroleague oyuncularına sahip olan Coach Oktay Mahmuti, iki yenilgi sonrası tecrübesizlikten yakınmıştı. Doğuş, Metin gibi altın madalyalı, Erbil gibi gelecek vaadeden üç genç kadroya bile giremiyor. 36’lık Greer hiç savunma yapmayacak, iki tane şut atacak diye 20 dakika oynuyor, bizim altın gençler kenarda bile oturamıyor. Hiçbir Türk antrenör Dusko Pradanoviç ve İlias Zouros gibi iki skandal ismin TBL’ye gelmesinden şikayetçi olmasın. Onlar da bütün maçı yabancılarla oynuyor, bizim yerli coachlar da... Aradaki farkı İvkoviç ile Obradoviç yaratıyor...
‘’Fener yenildi ama...‘’
Fenerbahçe Ülker kaybetti ama bu yılki en iyi oyununu oynadı bence. İlk periyot hariç savunmada gösterilen çaba, Zizis’in gelmesiyle (Goudelock’un saçmaladığı anlar hariç) hücumların birşeylere benzemesi, bu kadar kısır maçta asist üzerinden yapılan 20 asist bu yıl çok görmediğimiz şeylerdi. Goudelock’ı atsan atılmaz, satsan satılmaz. Ama bence onun dakikaları biraz azalmalı. Bir kere savunmada ‘leyla’ gibi. Hayallere dalıyor, sürekli adamını kaçırıyor. Kafa kafaya giden maçta takım canla başla savunma yaparken, onun dalgınlığında CSKA Moskova kaç tane kolay sayı buldu.
İnanılmaz yetenekli ama bunu basketbol aklıyla birleştirmesi gerekiyor. Son anlarda bütün toplar ondaydı, hepsinde yanlış tercihler yaptı. Obradoviç, son hücumda topu Goudelock yerine Zizis’e verse maç belki uzatmaya kalmazdı.
Savunma umut verdi
Nitekim Yunan oyun kurucu 5 faul alınca, uzatmalarda çok kötü hücum etti Sarı-Lacivertliler... Savunma gayreti üst düzeydeydi ama ribauntları alamamak pahalıya maloldu. Toplam 5 top kaybı yapan Goudelock, son hücumda topu rakibe verip, Fenerbahçe’nin az olan şansını da yok etti.. Obradoviç’in yakındığı serbest atış sorunu dünkü yenilginin en önemli faktörlerinden biriydi. CSKA 25’te 25 atarak başladı, 38’de 33’le bitirdi. Fenerbahçe ise 24’te 15. Uzatmaya giden bir maçta yüzde 62 ile serbest atış atmak bütün emeklerin de boşa gitmesi demek... Toplam 20 top kaybının çoğu basit hatalardı. Bu sayıyı daha aza indirgemek gerekiyor. CSKA, Teodosiç, De Colo, Weems başta olmak üzere bir çok silaha sahip. Geçen yıl Euroleague’in en önemli oyuncularından olan Markoishvili, bile ‘kenar süsü’ olmuş. Düşünün kadro kalitesini... Bjelica ve Bogdanoviç neredeyse bütün maçı oynadı. Bu Obradoviç açısından alışık olmadığımız bir durumdu. Kazanmayı çok istediği Sırp hoca ama olmadı. Galibiyet ile başlamak moral motivasyon açısından çok önemliydi. Zizis ilk maçında çok şey farkettirdi. Bu savunma anlayışı devam eder, Zizis de takıma alışmaya başlarsa kalan maçlarda umutlu olmak için bir çok faktör var.









































