Arama

Popüler aramalar

‘’Cim Bom havlu attı‘’

Galatasaray’dan izlemeye alışık olmadığımız bir maç vardı dün Kaunas’ta... Tamam Arroyo ve Ender gibi iki oyun kurucu sakattı. Mariç ve Erceg de hastalıktan çıkmıştı ama Barcelona ve Real Madrid gibi deplasmanlarda direnen, oyunun içinde kalan Galatasaray’ın, Zalgiris gibi bir takıma bu kadar erken teslim olması, kabul edilir gibi değil. Maç 20 sayılardan tek hanelere indi ama bu durum Galatasaray’ın mücadelesinden ziyade, Zalgiris’in kötü bir takım olmasından kaynaklandı.

Ergin Ataman ve Sarı-Kırmızılı oyuncular, Top 16’yı kafalarda bitirmiş gibi başladı oyuna. 5.5 dakika bir basket bile atılamadı, 8. dakikada skor 20-3 oldu.Geri kalan 32 dakika ise berabere bitti. Vurdumduymaz başlamının sonu lige havlu atmak oldu. Devre sona erdiğinde Galatasaray’ın sadece 8 basketi vardı. 4’ü Sinan’dan, 3’ü Kerem Gönlüm’den geldi. Takımın geri kalanı ‘sıfır’ katkı verdi.
Bu kadar eksik varken diğerlerinin iki kişilik oynaması gerekir. Geldiği günden beri hiçbirşey oynamayanlardan Mariç, dün gerçekten oynamadı, Pocius ‘sıfır’ sayı attı, Young ise ‘bir’. Micov da turnikeleri kaçırıp 6 sayıda kalınca, 3 kişiyle de Zalgiris’in yenilmeyeceği gerçeği görüldü. Bırakın iki kişiyi, yarım kişilik bile oynamadılar. Bu mağlubiyetle Top 16 Galatasaray için bitti. Hiç katkı vermeyen yabancılarla lig de çok uzun sürmez...

27 Şubat 2015, Cuma 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Bir kupanın anatomisi‘’

Galibiyetler sıradandı sevinilmezdi, zamanla kupalar ve şampiyonluklar da sıradanlaşmaya başlamıştı onlar için... Sürekli kazanınca, sevinçler de, biraz tebessüm, birbirlerini tebrik etme şeklinde geçerdi. Fotomuhabiri arkadaşlar gazeteye şampiyonluk fotoğrafı almak için neredeyse oyuncuları zorla sevindirirlerdi... Nereden nereye... Efes, son lig şampiyonluğunu 2009’da, son Türkiye Kupası’nı aynı yıl, son Cumhurbaşkanlığı Kupası’nı ise 2010’da kazanmış. Son 9 yıla baktığımızda ligde sadece 1 şampiyonlukları var.

Fener’e ‘angarya’ geldi

Gaziantep’e en ‘aç’ gelecek takımın Efes olacağını görmek tuhaf bir ironiydi... Bazıları ‘nasıl olsa kazanamam’ havasındaydı, son şampiyon Karşıyaka yine çok istiyordu ama Fenerbahçe maçının
2. yarısını çok kötü oynayınca eve döndüler, Fenerbahçeli oyuncularda ‘bizim burada ne işimiz var’ havası vardı bütün maçlarda. Sarı-Lacivertliler için sanki ‘angarya’ymış gibi oynandı Türkiye Kupası. Efes için ise ulaşılması gereken bir ‘hedef’ gibi. Nitekim de isteyen kazandı Kupayı... Maç sonrası sevinçleri, sevinç gibiydi... Uçakta beraber döndük. Oyuncular şarkılar söyledi, Efes marşı haline gelen ‘senden daha güzel’ şarkısı uçağı inletti, tüm yolcular da onları cep telefonlarına çekti. Şampiyon gibi kutladı Efes bu şampiyonluğu...

Ivkovic’ten alınacak ders

Kariyerinde bu kupalardan onlarca var İvkovic’in... Yaşı 70’e gelmiş... Belki de son kulübünü çalıştırıyor. Ama yüzündeki ifadeyi görmek gerekirdi. İşini yapmış olmanın verdiği huzur ve mutluluk gözlerinden okunuyordu. İlk kazandığı şampiyonluk kadar değerliydi belki de Türkiye Kupası onun için... Zaten aynı heyecanı halen hissetmese, bu yaşta en üst seviyede coachluk yapması imkansız olur. Genç coachların ondan alması gereken en büyük ders bence, ‘Her antrenmanı sanki ilk antrenmanlarıymış gibi aynı heyecan ve konsantrasyonla yaptırmaları, her maçı sanki kariyerlerinin son final maçıymış gibi yönetmeleri’ olmalı...

Royal Halı’nın ev sahipliği

Türkiye Kupaları daha önce bir çok şehirde, bir çok değişik sponsor eşliğinde yapıldı. Bu kez yer Gaziantep, sponsor ise Royal Halı’ydı... Anadolu insanı misafirperverliği ile bilinir. Ama Gaziantep ve Royal Halı yöneticileri, görevlileri kupa için neredeyse 24 saat mesai yaptı. Antep’e gelen takımlara, federasyon görevlilerine, biz basın mensuplarına, basketbol camiasından şehre gelenlere ilgiyi bir an olsun eksik etmediler. Bu organizasyondan alınlarının akıyla çıktılar.

24 Şubat 2015, Salı 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Ivkovic farkı!‘’

Birbirlerini çok iyi tanıyorlardı... Bütün silahlarına önlem almışlardı... Bazı oyuncular da formsuz dönemlerindeydi... İki takım da potayı görmekte çok zorlandı, ama daha az attıran, daha çok isteyen taraf kazandı Gaziantep’teki Royal Halı Türkiye Kupası’nı...

Son Euroleague maçında son anları daha iyi oynayan taraf Fenerbahçe’ydi... Bu kez Efes bütün maçı domine etti ama Fenerbahçe Üker hala oyunun içindeydi. Ama bu kez kritik anlarda hatayı yapan Hickman’lı Fenerbahçe oldu...

Goudelock 10’da 1’le şut attı. Son anlarda top kullanmayı çok seven Amerikalı, bu kez ürküp bir kenarda saklandı. Hickmann sorumluluk almak istedi ama eline yüzüne bulaştırdı. Zizis bu anları oynamak için transfer edildi ama Obradoviç onu yanında tutmayı tercih etti.

İvkoviç, son maçta uzun süre 4 kısa oynayıp galibiyeti rakibine verirken, bu kez devrenin sonlarına doğru 4 kısayı denedi, fark hemen kapandı bir daha da 2 uzundan vazgeçmedi. Bu yılki ilk iki maçta pota altında ezilen Efes, bu kez rakibinden 9 fazla ribaund aldı, Krstiç ve Sariç fark yaratan oyunculardı. Ama asıl farkı Heurtel yarattı. Oyunun sıkıştığı anlarda gerek ikili oyunları çok iyi oynadı, gerekse birebirlerle basket buldu Fransız yıldız.

En önemlisi ligin skor potansiyeli en yüksek takımı Fenerbahçe’yi iki sayılık atışlarda yüzde 38, üç sayılık atışlarda ise yüzde 15’te tuttular. Fenerbahçe’nin hücumu yönlendiren oyuncuları Emir, Goudelock, Hickmann ve Kenan’ı durdurup, potalarında sadece 60 sayı gördüler.

Fenerbahçe, finale zaten zar-zor gelmişti, finalde de çok farklı bir görüntü çizmedi.

Turnuvaya daha çok motive olan, daha iyi hazırlanan ve hakeden taraf Anadolu Efes kazandı... Yıllardır ne Türkiye’de, ne de Avrupa’da birşey kazanamıyorlardı. Bu onlar için çok sevindirici oldu. İvkoviç de, daha ilk yılında farkını gösterdi...

23 Şubat 2015, Pazartesi 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’İki ayrı Fenerbahçe‘’

Ankara’daki yarı finalin rövanşında, bu kez kazanıp finale çıkan Fenerbahçe Ülker oldu

İki takım arasında müthiş inişçıkışların yaşandığı iki ayrı devre izledik. İlk yarı Karşıyaka, hücum düzenlerini takır takır oynarken, Fenerbahçe basketboldan başka bir şey oynuyordu. En önemlisi Fenerbahçeli oyuncuların suratlarında bir mutsuzluk, bıkkınlık ifadesi vardı. Angarya bir iş yapıyor havalarındaydılar. Karşıyaka ise tam tersi, coşkulu, istekli ve mutlu olan taraftı. Bu durum skora da yansıdı. Son şampiyon 12 asist üzerinden 40 sayı üretirken, 4 asiste kalan Fenerbahçe, skorda da 28’de kaldı.

Sadece 15 dakika sonra ise bütün roller değişti. Burada farkı yaratan Emir Preldziç oldu. Yıldız oyuncu 3. çeyrekte 5, Fenerbahçe takım olarak 6 asist yapıp, savunmayı da sertleştirince 27-13’lük seriyle farkı kapayıp öne bile geçti.

4. periyotta herşey baştan başlıyordu. Ama geriden gelmenin getirdiği ivme ile yoluna devam eden Kanarya, Karşıyaka’yı oyundan düşürdükçe düşürdü. İlk yarı 5 üçlük atan Kaf-Kaf ikinci yarı hiç üçlük isabeti bulamadı. İlk yarıda 5 top kaybetmişlerdi, ikinci yarıda 10 top kaybı yaptılar. Hal böyle olunca da sadece 29 sayı üretebildiler.

Fenerbahçe’yi uyandıran Emir, 10 sayı ve 10 asistle müthiş bir performans sergilerken, Bjelica, Kenan, Oğuz ve son dakikaları çok iyi oynayan Zoriç’in katkısıyla finalist oldular.

Son şampiyon Pınar Karşıyaka belli ki iyi hazırlanmış. Ama devre sonunda ‘kazandım’ havalarına girmeleri, takımın beyni Dixon’un oyundan düşmesi, (Fenerbahçe’nin yaptığı en iyi işlerden biriydi Dixon’u savunmak), kritik anlarda çok top kaybı yapmaları onlara pahalıya mal oldu.

Fenerbahçe oyuncu kalitesi ve ikinci yarıda yaptığı agresif ve kararlı savunma ile sonuca gitti.

21 Şubat 2015, Cumartesi 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Heurtel böyle istedi‘’

Galatasaray, Arroyo’suz, Anadolu Efes ise 10 saatin üzerinde süren bir yolculuk sonrası yorgun gelmişti Gaziantep’e... Ama yorgunluktan, daha az rotasyonla oynayan Galatasaray etkilendi...

3. periyot 59-59 geçilirken, son periyotta 20-14’lük seriyle kazanan ve yarı finale kalan Efes oldu. Bu bölümde 4 kısaya dönen Galatasaray, beklediği verimi alamazken, Fransız yıldız Heurtel, Türkiye’ye geldiği günden bu yana en iyi performansını sergiledi, ilk yarı 4/4 üçlük, 2/2 ikilikle 10 dakikada 17 sayı attı. Son çeyrekte de kritik anlarda sorumluluk alan, hem atıp hem attıran Heurtel, Sariç, Perperoglou, Lasme’nin skora hiç katkı yapmadığı maçta takımını sırtlayan isim oldu.

Galatasaray, Arroyo’nun yokluğunda ilk dakikalarda Doğuş’un da Ender’e baskı yapması ile organize olmakta çok zorlandı ama bu sorunu çabuk aştı. İşin mücadele kısmını çok iyi yapan, pota altında ve ribauntlarda sahanın en yaşlısı Kerem Gönlüm’le fark yaratan Cim Bom, Sinan ve Ender’le oynadığı ikili oyunlardan sayı bulunca üç periyot maçın içinde kaldı. Ama dördüncü periyotta yorgunluk ve Efes’in savunma konsantrasyonu, onları tekrar düzenden çıkarınca, sürpriz gerçekleşmedi. Arroyo yoktu, diğer yabancılardan Mariç ve Pocius uzun süredir var ama yok. Bu şartlar altında iyi bile mücadele etti Sarı-Kırmızılılar.

20 Şubat 2015, Cuma 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Obradovic'in dediği oldu‘’

Kıran kırana, satranç maçı gibi iki coachun da sürekli hamleler yaptığı, sonunda rakibine hata yaptıranın kazandığı bir derbi izledik Abdi İpekçi’de... Bu salonda son oynanan maçı farklı kaybeden Fenerbahçe Ülker, bu kez savunmaya daha konsantre olarak gelmişti. Obradoviç, normal beşle sahaya çıkarken, önlem alan İvkoviç’ti. Doğuş’u ilk beşte başlatıp, Goudelock’un etkinliğini azaltmaya çalışan Efes, nispeten başarılı olsa da, maçta bir çok faktör ön plana çıktı. Fenerbahçe Ülker adına maçı çok isteyen Emir Preldziç, 8 asistle hücumları yönlendiren isim olurken, en kritik anda Janning’den kaptığı topla galibiyetin mimarı oldu. Sarı-Lacivertliler, bu kadar yakın geçen maçta 11 serbest atış kaçırmasına rağmen (kabul edilir bir yüzde değil), kritik anları iyi oynayıp, 4. deplasman zaferine ulaştı. Kanarya 50-45 öne geçtikten sonra İvkoviç’in 4 kısaya dönmesi, maçın da rengini değiştirdi. Obradoviç, bu hamleye karşılık vermezken, 17-8’lik seri yakalayan Efes, 62-58 öne geçti. Obra, yine 2 uzundan vazgeçmedi ama ters eşleşmelerde Vesely avantaj sağlayınca skora denge geldi. Son bölümlerde Heurtel, uzuna kısa kalmanın avantajını birebirlerle kullandı. İvme tam Efes’e geçiyordu ama Heurtel, sahanın en kötülerinden Zizis’in üçlüğünü seyredince kenara geldi. Bu kez savunma hatasını Zizis yaptı,vatandaşı Perperoglou üçlükle Efes’i öne geçirdi. Müthiş bir heyecan vardı sahada. Heurtel’in aksine birebir zorlamaları atamadığı için ilk kez son 3 dakika kenarda oturtulan Goudelock, 39 saniye kala mola dönüşü sahaya girdi ve en iyi yaptığı işi yapıp, Perperoglou’nun üçlüğüne yanıt verdi. Maçı bitiren savunma hamleleri ise Emir ve Bjelica’da geldi. Kapılan iki topla, yani savunma kaynaklı basketlerle galibiyetin yanı sıra 6 sayılık da bir avantaj geldi Fenerbahçe Ülker’e... İki efsane coach ve iki Final-Four adayını izlemek son derece keyifliydi. Fenerbahçe, müdafada daha istekliydi ve hak ettiği bir galibiyet alıp ilk 4 yolunda önemli bir adım attı.

14 Şubat 2015, Cumartesi 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Domino etkisi!‘’

İşleri sezon başından bu yana yolunda gitmeyen, her hafta ‘idman boykotu’, ‘sakatlık’, ‘takımdan ayrılan oyuncu’, ‘takımı mahkemeye veren oyuncu’, ‘maddi kriz’, ‘oyuncu tokatlama’ vs gibi skandal haberleri ile çalkalanan Galatasaray Liv Hospital, bir şekilde Euroleague devleri karşısında oyunda kalmayı başarıyor ama sonunu getiremiyor. Dün de Arroyo girdi-çıktı, Mariç yoktu ama Navarro ile Oleson’un aylar sonra forma giydiği Barcelona deplasmanında 33.30’da farkı 3’e indirdi (71-68) Cim Bom, ama son 6.5 dakika basket atamayınca bir başka fırsatı daha tepti...

Sezon bitecek Pocius bir maç bile oynamadı. Tamam para az belki ama transferde bu kadar çok hata yapılmaz ki. Micov dışında bu yılki 6 transfer de (Jawai, Mariç, Vouguikas, Aradori, Pocius, Smith) tam bir fiyasko.! 6 yabancını da yanlış seçersen, sonuçlarına da katlanırsın!. İlk yarıda yenen 52 sayı, dış adam savunmasındaki beceriksizlik, yenilgideki en önemli etkendi. 16 üçlükten 48 sayı buldu Barcelona ama, çoğu da boş atışlardı. Pota altı rotasyonunda sadece 3 kişiye kalan, bu nedenle dışarıyı riske eden Ergin Ataman’ın kumarı tutmadı maalesef...

Yukarıda saydığım bu skandalların (Transferler hariç. Onların sorumlusu Ataman) sorumlusu aslında takımı final maçına çıkarmayan Ünal Aysal yönetimi... Parasız saadet olmuyor. Takımı final maçına çıkarmayıp, sponsorunu kaybeden Aysal yönetiminin bu kararı sonrası gelen maddi kriz, domino etkisi yaratıp her hafta başka bir olayın patlamasına neden oluyor.

Bu arada ULEB’in, geçen hafta Galatasaray’ı doğrayan Lamonica’yı cezalandıracağına ödüllendirip Zalgiris-Real Madrid maçına vermesi, bizi ne kadar umarsadıklarının tipik bir göstergesiydi.

13 Şubat 2015, Cuma 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’13 bin kişilik savunmayla!‘’

Bu tip maçları oynamak zordur. Oyunu koparamazsan, maç sonu sıkıntı yaşarsın, dün olduğu gibi. Laboral, ikinci pası yapmayan, 5-10 saniye içinde topu potaya atan bir takım. Kendi evinde tempoyu senin belirlemen gerekiyor. Onların temposuna ayak uydurursan, ekmeklerine de yağ sürersin. İspanyol ekibinin savunması son derece yumuşak. Yedikleri sayıdan da belli oluyor. Ama Obradoviç’in, tutmayan savunma planını 40 dakika ısrarla sürdürmesini de anlamış değilim. Sarı-Lacivertliler, her pozisyonda adam değiştirdiler. Laboral, ya turnike attı, ya boş şutu buldu. İlk çeyrekte el üstü üçlükleri de girince iyice özgüven kazandılar, hızlı hücuma çıkarken bile bir kaç kez turnike yerine üçlük attılar.

Adamını geçen potaya giderken, Fenerbahçeli oyuncular, yardıma mı gideyim, kimle eşleşeyim diye şaşkın şaşkın bakındı durdu.

Oyunu yarı saha basketboluna yıkıp, savunmada agresif olabilseler, yani ikinci yarının ilk 5 dakikasındaki gibi güle oynaya kazanacaklar belki. Ama Türk basketbolunun en büyük sorunu maç içi ‘istikrarı’...
Maalesef çok fazla iniş-çıkış yaşıyoruz. 16-5’lik seri ile skor 63-48 oluyor, tam kazandık derken bu kez 15-4’lik seri yiyoruz maç bir anda kafa kafaya geliyor. Orada vurup geçmek gerekiyor, Fenerbahçe bunu yapamıyor bir türlü...

Zor oldu ama galibiyetten çok fazlası oldu Fenerbahçe için. Hem Laboral’le puan farkı açıldı, hem İstanbul’da üst üste 3. kez yenilmekten, yani mental olarak da çökmekten kurtuldu Sarı-Lacivertliler. Maçın kahramanı (14 sayı, 15 ribaunt, 2 asist, 2 blok) Bjelica’nın kritik hücum ribaundu sonrası attığı serbest atışlar ve son topta 13 bin kişinin yaptığı savunma sayesinde...

07 Şubat 2015, Cumartesi 01:30
YAZININ DEVAMI