Arama

Popüler aramalar

‘’Efes hayata döndü‘’

Anadolu Efes için üst üste üç maç kaybettikten sonra hayati bir maçtı... Limoges grubun zayıf halkasıydı. Efes’in daha motive ve agresif başlaması bekleniyordu maça, öyle de oldu. Heurtel, Bobby Dixon’ı kıskanmış olacak, ilk çeyrekte her attığını sokarak başladı maça. Fransız’ın 10 sayısıyla skor bir anda 20-12 oldu. Maç belki erken kopacaktı ama İvkoviç rotasyona erken başladı. Kenardan gelenler, çıkanları aratınca Limoges oyuna ortak oldu: 20-18. TED Kolej’de, kariyerinin belki de en düşük üçlük yüzdesi ile oynayan Gatens, çizginin gerisinden 3/3 atınca, skor 31-29’a geldi. Bu dakika, maçın da kader anıydı. Efes can havliyle 15-0’lık seri yakaladı ve bu avantajla da maçı kopardı. Limoges, her an dağılacakmış gibi bir izlenim veriyordu ama Lacivert-Beyazlılar, öldürücü hamleyi bir türlü yapamadı.

Gerektiği kadar oynadı

3. periyodun başında Traore ve Diawara ile son kozunu oynayan Fransız ekibi, durumu 59-55 yaptı. Sadece gerektiği kadar oynayan Efes, bu dakikadan sonra yine 11-2’lık bir seri yakaladı (67-55), bir daha da rakibine şans tanımadı. Kaybedilen maçlarda çok eleştirilen Heurtel, 20 sayı 5 asistle oynarken, Brown da 21 sayı 5 ribauntla Anadolu Efes adına en çok katkı veren isimler oldu. Diebler da üçlükleriyle, yakalanan serilerde önemli rol oynadı. Efes kazandı ama yine çok iniş çıkış yaşadı maç içinde. Devamlılık önemli.

21 Kasım 2015, Cumartesi 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Fenerbahçe ‘nakavt' etti‘’

Bir boksör rakibini daha ilk yumrukta ‘nakavt’ eder ya, dünkü Bayern-Fenerbahçe maçı da bu duruma benziyordu. Fenerbahçe çıktı, ilk yumrukta Bayern’i yere serdi. Alman ekibi bir daha da ayağa kalkamadı. O fırsatı hiç vermedi Sarı-Lacivertliler... Bobby Dixon ilk 4 üçlüğün tamamında isabet bulurken, skor şöyle gelişti: 0-11, 2-16, 10-30. Maç da o farkla bitti. Bu salonda Khimki’yi yenen Bayern’e karşı Barış Hersek, Sloukas ve Bogdanoviç gibi rotasyonun önemli isimleri yoktu. Ama Dixon’un yanı sıra, Datome vardı, Vesely vardı, Udoh vardı, Antiç vardı, Melih vardı, en hoşumuza giden ise Berk’in de olmasıydı. Belki istatistiklere çok yansımadı ama süre aldığı her dakikada çok faydalı oynadı genç oyuncu.

Büyükçekmece yenilgisi sonrası, son derece agresif ve saldırgan bir Fenerbahçe izledik Münih’te. İlk periyotta tam 4 blok yaptılar, rakibi 6 top kaybına zorlarlarken, hiç top kaybetmediler. Ne kadar konsantre oldukları bu istatistiklerden de belli oluyordu zaten. 6. maçta gelen 5. galibiyet normal sezonu lider bitirme yolunda büyük avantaj oldu

20 Kasım 2015, Cuma 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Fenerbahçe zirve aşkına‘’

Khimki, ligin en iyi kısa rotasyonuna sahip takımlarından biri belki de. Rice, Koponen ikilisinin yanına NBA’den Shved ve Dragiç’i katan Rus ekibi, Final-Four adayı olarak gösteriliyor. Grupta liderlik açısından çok önemli bir maçtı. Daha önceki maçlarını savunarak kazanan Fenerbahçe, bu kez hücumuyla skoru hep önde götürdü, kazanacak hamleyi ise yine savunma performansı ile yaptı. Khimki üst üste 4 serbest atış kaçırdı, hepsinin hücum ribaundunu aldı, Dragiç’in üçlüğü ile maç berabere oldu. Son hücumda ise Khimki kenardan topu çıkarırken, Sloukas’ın baskısı ve takım savunması ile 5 saniye yaptıran Kanarya, hak ettiği maçı zor da olsa almasını bildi.

Kanarya, 2.5 dakika kala 7 sayı öndeyken, Anadolu Efes gibi maçı koparamadığı için yürekleri ağızlara getirdi ama sonunu iyi oynamayı başardı. Bu yıl ilk kez kafa kafaya giden bir maç oynadı Fenerbahçe... Kritik anlarda Sloukas’ın sakinliği, organizasyon yeteneği ve yaptığı asistler, Fenerbahçe adına sevindiriciydi.

Vesely yine uçuyordu. Fenerbahçe guardları bir ara gözü kapalı topu havaya atıyorlardı. Nasıl olsa Vesely bir şekilde o topu yakalayıp smaç yapacak. Sonuçta öyle de oldu.

Dixon’un hücumdaki etkinliği kadar savunma gayreti de önemliydi. Bir ara Rice’tan çaldığı top sonrası Obradovic sahaya girip onu neredeyse omuzlara alıyordu. Obradovic demişken, bir gün önce de İvkovic’i hücumda ayrı, savunmada ayrı oyuncular kullandığı için eleştirmiştim. Dün de Sırp hoca, son dakikayı böyle yönetti. Savunmada Barış, hücumda Dixon ya da Datome... Bu şekilde oyunculardan verim alınmaz bence. Bir de rakiplere ‘benim oyuncu kalitem bu kadar. Her işi tam yapan oyuncum yok’ mesajı veriliyor.

Bu galibiyetle Top 16 kapısı aralandı. Liderlik için avantaj elde edildi. Zaman ilerliyor ama hâlâ Antiç ve Kaliniç takıma monte olmuş değil. Onların da bir şekilde işin içine çekilmesi gerekiyor.

14 Kasım 2015, Cumartesi 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Hatalar zinciri‘’

Neresinden bakarsanız bakın, elle tutulur bir yanı yoktu dünkü maçın Anadolu Efes açısından... Üst üste iki maç kaybedip Olympiakos karşısına çıkan Efes, yanlış başladığı maçta rakibine 15 sayılık diferansı verdi, sonra geri gelmek için inanılmaz bir efor sarfetti, eline aldığı maçı kendi elleriyle Olympiakos’a verdi. Sezon ilerliyor ama Efes’te hâlâ roller belli değil. Kim ne zaman, ne kadar, nasıl oynayacak İvkovic dahil bunu kimse bilmiyor. Dün de ilk kez yan yana oynayan bir beş sahaya sürdü İvkovic. Sonra, doğru beşi bulmak için uğraştı durdu. İlk yarı 1 sayı atan Granger ikinci yarıda 23 attı. O ve Sariç’in sayıları ile geriden gelip, 9 sayı öne geçti Efes. Tribünler coşmuştu. Herşey bizim lehimizdeydi. Ama maç sonunu oynayamama sorunu yine hortladı. Geçen hafta elindeki maçı uzatmada Laboral’e kaybeden Efes, 1.40 kala 75- 64 önde olduğu maçı Olympiakos’a verdi. İnanılır gibi değil. Spanoulis kariyerinin en kötü oyununu oynuyor. Son bölümde kenarda oturdu. Printezis 5 faul alıp çıktı. Böyle bir takıma yenildi Efes. Savunmada Doğuş’u, hücumda Heurtel’i oyuna sürmek, basketbol maçını ‘Amerikan Futbolu’ maçına çevirmek de, bu seviyedeki bir takıma yakışmıyor. İvkovic diyor ki, “Final- Four hedefi ile kurduğum takımdaki oyuncular yetersiz. Biri sadece savunma yapabiliyor, biri sadece hücum edebiliyor.” Aciziyet göstergesi bence. Obradovic de bunu yaptı geçen sene fazlasıyla, Goudelock savunma yapamadığı için. Her şeye rağmen Efes yine alıyordu maçı ama Heurtel en kritik yerde 2’de 0 faul atınca, Strawberry’nin ikramı ile uzadı oyun. Uzatmanın son topunda yine Heurtel sahne aldı. Elindeki topu rakibine verince, Heurtel kaynaklı bir yenilgi daha almış oldular. Aggelou kenarda çok antipatik duruyor. Hakemlere de öyle geliyor. Bu kaçıncı teknik faulü saymadım. Faydası yok, sırf zarar. Düz hesapla o teknik faulü almasa, Efes de maçı 1 sayıyla alacak.

13 Kasım 2015, Cuma 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’İçine kapalı bir lig‘’

Euroleague, Fenerbahçe ile Anadolu Efes’in aralarında bulunduğu 11 takımla, 10+10 yıllık sözleşme imzaladı ve 2016-2017’deki yeni formatını açıkladı.

FIBA’nın atağına karşı bir adım olarak nitelendirilen değişiklik, basketbol camiasında çok fazla olumlu karşılanmadı...

Çünkü mevcut formata gelen en büyük eleştiri, Euroleague’in Avrupa’da birkaç ülkeyi kapsamasıydı. Şimdi tamamen içine kapanık bir hal aldı

FIBA’dan sonra, Euroleague de benzer bir format açıkladı. FIBA’nınki biraz daha kapsayıcıydı belki ama ULEB’inki tamamen kapalı lig konseptinde. Mevcut formata gelen en büyük eleştiri, Euroleague’in birkaç ülkeyi kapsaması, Avrupa’yı kucaklamıyor olmasıydı. Şimdi tamamen içine kapanık bir hal aldılar. Futboldaki Şampiyonlar Ligi neden herkesi ilgilendiriyor. Çünkü, Faroe Adaları’ndan tutun, Lüksemburg, Arnavutluk temsilcisinin bile orada olma ihtimali var. Gruplarda onlarca Avrupa ülkesinden takım bulunuyor.

Nasıl popüler olacaksın!

Gelelim yeni Euroleague’e... 11 A Lisanslı takım. Türk, İspanyol, Yunan, Litvanya, Rusya, İtalya ve İsrail takımları. Kalan 5 takım da, Fransa, bir tane eski Yugoslavya ülkesi, Polonya ve Almanya’dan gelsin, etti sana 11 ülke. Sadece onbir... Avrupa’da 64 ülke var. 50’den fazla ülke halkının, Euroleague’le alakası olmayacak. O heyecanı yaşamayacaklar. Senin ürünün nasıl gelişecek, nasıl büyüyecek, nasıl daha popüler olacak?. Olamaz.

Türk sponsorlar olmasa...

Ne ilgi, ne maddi gelir olarak futbolun yanına bile yaklaşamazsın bu şekilde. Euroleague bir şirket. A Lisanslı kulüpler de buna ortak. Tek amaçları daha çok maç yapıp, daha çok televizyon geliri, daha çok tribün geliri elde etmek. Yani tek amaçları para kazanmak. Ama kazanamıyorlar yıllardır. Böyle giderse de kazanamayacaklar. Türk sponsorlar olmasa, maaş ödeyemez hale gelirler.

Sıkıcı bir format

Gelelim formatın teknik konularına. 16 takımlı, 30 haftalı bir lig. 30 hafta sonunda 8 takım Play-Off’a kalacak. Zaten 15 hafta sonra ilk 6 aşağı yukarı şekillenir. İddiası kalmayan en az 5-6 takım olur. Bunlar nasıl tribün dolduracak, nasıl reklam geliri alacak. Televizyondan da kimse izlemeyecek. Sıkıcı bir format açıkçası. Eskisinde son haftaya kadar bir iddia oluyordu. Play-Off’a kalan takımlar 5 maç üzerinden eleme oynayacak. Sonrası Final-Four... Yani normal sezon 30 maç. Çeyrek final 5 maç. Yarı final ve final bir maç. O gün iki oyuncun ‘ishal’ olsa, koskoca yılın emeği boşa gidecek. O zaman yarı final ve finali de 5 maçlık seri gibi, yani normal bir lig gibi oynat, bir anlamı olsun.

Kendileri çalıp, oynayacak

Pınar Karşıyaka, Türkiye Ligi şampiyonu oldu. Efes ve Fenerbahçe’yi eledi. Avrupa’nın en zor liglerinden birinde zirveye çıktı. Lütfen alın Euroleague’e... İsrail’de Hapoel Jerusalem, Maccabi Tel Aviv hegamonyasına son verdi ama onlara sıra gelmedi. Bir takım kendi liginde herkesi yenip şampiyon oluyor, ama Şampiyonlar Ligi oynama ihtimali bile bulunmuyor. Eleme oynat bari, o da yok... Sonuçta, kendileri çalıp kendileri oynayacaklar. Bu formatın çok uzun soluklu olmayacağını düşünüyorum.

Hangi takımlar katılacak?

Euroleague’in yeni formatında A lisansı bulunan 11 takım, bir önceki yılın Eurocup şampiyonu ve 3 tane doğrudan katılım hakkı bulunan lig şampiyonu yer alacak. Ancak bu ligler henüz belli değil. Ayrıca 8 takım arasında yapılacak eleme maçları sonucu 1 takım daha turnuvada yer alacak. Bu şekilde 16 ekipli bir lig oluşturulacak. Ligde ilk 8 sırayı alan takımlar Play-Off’a katılacak. Çapraz eşleşmeli Play-Off’lar 5 maç üzerinden oynanacak ve serileri kazanan 4 ekip Final-Four bileti alacak.

12 Kasım 2015, Perşembe 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Nefes nefese‘’

İki Euroleague takımı, ligde karşı karşıya geldi, Anadolu Efes, Pınar Karşıyaka’nın namağlup unvanına son verdi: 91-87. İki takım arasındaki maçlar son yıllarda inanılmaz çekişmeli ve keyifli geçiyor. Dün de böyle oldu. Sezon başındaki Cumhurbaşkanlığı Kupası finalinde rakibini son salise basketi ile deviren Lacivert- Beyazlı ekip, dün de 4. periyotta 12 sayı öne geçti ama taktik faullerle kazanabildi. Karşıyaka’nın inatçı karakterini bir kez daha gördük dün gece. Justin Carter’in sakatlanması onların hücumlarını kısırlaştırdı ama öteki Carter, sakat olanın yokluğunu aratmadı.

Ribauntlarda da büyük üstünlük kuran İzmir ekibi, çok düşük yüzdeyle şut atınca, ligdeki ilk yenilgisini aldı. Anadolu Efes adına Cedi Osman’ın performansı çok sevindiriciydi. Sakatlıktan çıkan milli yıldız, 4/5 üç sayı isabet oranı ile 13 sayı attı. Skor 86-83’ken Granger’in yaptığı hatalı yürüme sonrası attığı baskete itiraz eden Ufuk Sarıca’ya ‘neden teknik faul’ çalınmıyor itirazını yapıp sahanın ortasına kadar giren İvkoviç’e çalınan teknik faul, maçın kaderini de değiştiriyordu. Zaten görülmeyen hatalı yürüme sonrası basket bulmuşsun, niye itiraz ediyorsun anlaşılır gibi değil.

Karşıyaka, bir sayıyla kazansa ya da maç uzatmaya gitse, İvkoviç nasıl bir açıklama yapardı, çok merak ediyorum. Sonuçta bütün maçı daha iyi oynayan, daha iyi şut atan Efes kazandı. 24 üçlüğün 13’ünde isabet buldular. İki sayılık atışlarda da yüzde 50’nin üzerine çıktılar. Yaptıkları 24 asist, ne kadar doğru hücum ettiklerini gösteriyordu. Euroleague, Karşıyaka’yı ritimden çıkarmış gibi. İlk kez ark arkaya bu seviyede maç yapıyorlar. Alışmaları zaman alacak gibi gözüküyor.

10 Kasım 2015, Salı 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Aslan'a Uşak şoku‘’

Fenerbahçe’yi harika bir oyundan sonra devirdikten 48 saat geçmeden Krasny Oktyabr’ı Moskova’da yenip Eurocup’ta yoluna namağlup devam eden Galatasaray Odebank, Uşak engeline takıldı: 73-71. Lige çıktığından bu yana herkesi şaşırtan sonuçlar alan Uşak, bu yıl düşme adayı olarak gösteriliyordu. Ama genç coach Ozan Bulkaz, yine lige damga vuracağının sinyallerini veriyor. 4 haftada 3 galibiyet, ikisi Euroleague takımı Darüşşafaka Doğuş ve Galatasaray’a karşı... Şimdiden övgüyü hak ettiler.

Aslan maçı koparamadı

Cim Bom, yoğun haftanın ardından maça çok motive başlayamadı. Uşak’ın atletik Amerikalılar’ı iki Harris ve Harrison’a çare bulamayan Sarı-Kırmızılılar, 17 sayı geri düştü: 39-22. Ama kısa sürede toparlanan ve Micov’la oyuna ortak olan Galatasaray, skoru sürekli geride götürse de oyunun içinde kaldı. 4. çeyreğe ise Galatasaray savunması damga vurdu. Uşak’a uzun süre sayı imkanı tanımayan Cim Bom, Schilb’le 4 sayı kadar öne geçse de, maçı koparamadı. Bitime 5 saniye kala skor 71-71’e geldi ve Galatasaray topu kenardan oyuna sokuyordu. Burada Schilb 5 saniye içinde pas veremeyince, hücum sırası Uşak’a geçti. Ev sahibi, Galatasaray’ın yaptığı bu büyük hatayı affetmedi, Harrison, Birch’i bom boş topla buluşturdu. Kanadalı’nın smacı, Uşak’a zaferi getirirken, Cim Bom bu sezonki ikinci yenilgisini aldı.

08 Kasım 2015, Pazar 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Fener'in ışığı yıldızı söndürdü‘’

Fenerbahçe’nin bu yıl başarılı olması için iyi savunma yapması şart. Nitekim kazandığı üç maçta Bayern’i 67, Real Madrid’i 66, dün de Kızılyıldız’ı 60 sayıda tuttu Sarı-Lacivertliler. Hal böyle olunca 70’lerde kalsa bile kazanmasını bildi Kanarya... Kombank Arena gibi Avrupa’nın en zor atmosferlerinden birinden zaferle çıkmak için, seyircinin sesini erken kesmek gerekiyordu. Nitekim maça 15-2 ile başlayan Fenerbahçe, ortalığı sessizliğe büründürdü. Gerisi ise çok kolay oldu. Başladığı gibi bitti maç. Özellikle pota altı etkinliği, Fenerbahçe’nin zafere ulaşmasındaki en önemli faktör oldu. Antiç, Vesely, Udoh ve Ömer Faruk, atılan 74 sayının 41’ine imzasını attı. İki skorer Melih ve Bogdanoviç toplam 4 sayıda kalmasına rağmen, uzunların müthiş performansı, kısalara çok iş bırakmadı. Alınan 17 hücum ribaundu, Kızılyıldız’ın direnç koymasına engel oldu.

Bu galibiyetle artık Fenerbahçe, nasıl oynaması gerektiğinin farkına varmalı. Tempo ve potaya atılan top sayısı ne kadar azalırsa, Fenerbahçe’nin atletik ve sert oyuncularının özelliği o kadar artıyor. Maç ne kadar yumuşak geçerse, Kanarya’nın kazanma şansı bir o kadar azalıyor. Kazanılan üç galibiyet ve 91 sayı yiyip kaybettikleri Strasbourg maçları, gelecek için örnek olmalı.

07 Kasım 2015, Cumartesi 02:30
YAZININ DEVAMI