Bu tabii ki onore edici bir sonuç. Fakat Obdarovic’in çok da hoşuna gideceği söylenemez. Sırp hoca, kimin, neyi, ne amaçla söylediğini, neyi baskı unsuru olarak kullandığını gayet iyi biliyor.

Fenerbahçe, 24 Euroleague takımının genel menacerinin tamamı tarafından ‘Final-Four’ adayı olarak gösterildi. Yüzde 100 oy alan Fenerbahçe’yi yüzde 95 ile CSKA Moskova izlerken, coach Obradovic de, ‘En iyi antrenör’ kategorisinde yine zirveye oturdu. Tabii ki hem Obradovic’i hem de takımı onore edecek bir sonuç. Fakat, Sırp coachun çok da hoşuna gideceği söylenemez. Yılbaşında kendisiyle yaptığım röportajda, “Diğer ülkelerdeki basketbol adamları ve yabancı basın üzerimizde baskı yaratmak için bizi favori gösteriyor. Biz gerek bütçe, gerekse kadro genişliği olarak şampiyonluk favorisi değiliz” demişti.

Bu sonuç doğal

Obra, çıkan bu sonucu da oyuncular üzerinde bir ‘baskı’ olarak algılayabilir. Kendisi çok ama çok tecrübeli. Kimin, neyi, ne amaçla söylediğini, neyi baskı unsuru olarak kullandığını gayet iyi biliyor. Onun çekincesi oyuncularının bu durumdan olumsuz etkilenmesi ve kendilerini favori görüp rehavete kapılması. Ama şöyle bir gerçek de var; Obradovic’in yaptıkları... Euroleague’i en çok kazanan, en çok Final-Four oynayan coach olduğu için doğal olarak onun takımları da herkes tarafından, her zaman favori görülüyor. Yani baskı kaçınılmaz oluyor.

Maça 14-0 gibi enteresan farklarla başlamak her zaman tehlikelidir. Oyuncular maçın hep böyle gideceğini düşünür ama öyle olmaz. Nitekim dün de, Panathinaikos farkı yavaş yavaş eritti, öne bile geçti ama önce Udoh’un herşeyi yapması, ardından Dixon’un son bölümleri harika oynaması ile kaza kurşunundan kurtuldu Fenerbahçe. Vesely’nin erken faul problemine girmesi, Kaliniç, Sloukas, Hickmann gibi yabancılarından hiç verim alınamamasına karşın, Türk oyuncuların rotasyona girememesi de enteresandı.

Udoh sahadayken 15, Dixon sahadayken 16 sayı fark yaptı Fenerbahçe. Datome, Bodganoviç, Antiç ve Vesely de önemli katkılar verdi ama bu ikilinin yeri bambaşkaydı dünkü Fenerbahçe’de... Panathinaikos, normal sezonu inişli çıkışlı geçirdi. Hâlâ takım olma yolunda sorunlar yaşıyorlar ama çok önemli oyunculara sahipler. Kazanmanın yanı sıra 7 fark da olası ikili averaj açısından bir avantaj sayılabilir. Top 16’ya galibiyetle başlamak güzel. Ama 40 dakikayı çok kopuk kopuk oynadı Sarı-Lacivertliler.

Uçurumun kenarında dolaştı

Anadolu Efes, can havliyle kazandı Kızılyıldız karşısında. Sırp ekibi 30 dakika boyunca elini kolunu sallaya sallaya Efes potasına gitti. En ufak bir dirençle karşılaşmadı. Bütün ikili oyunlardan sayı buldular. Zirbes bütün Efes uzunlarını denize döktü. 12 dakika kala fark Kızılyıldız lehine 15 sayıydı. Onlar atarken, İvkoviç de basketleri seyretti durdu. Ama sonuçta Efes galip geldi. Son bölümde Granger’in verdiği enerji, takımın biraz savunma yapmayı hatırlaması ve bitime 3 saniye kala Sariç’in şutu, Efes’i uçurumun kenarından aldı ama bu oyun Final-Four adayı bir takımın oyunu kesinlikle değildi. Özellikle de savunması.

Derbiye, Green’in sakatlık haberi ile başlayan Galatasaray’ın zaten o pozisyonda sıkıntıları olduğu için zorluk çekmesi beklenebilirdi. Ama dar rotasyonla oynamaya alışık olan hatta seven Ergin Ataman ve takımı hiç ama hiç zorlanmadı.

Maça Lasme-Dorsey ikilisi ile başlayan, ardından biraz da mecburiyetten 4 kısaya dönen Cim Bom, öldürücü darbeyi de o anda yaptı. Beşiktaş’ın, alan savunması yaptığı, daha doğrusu yapmaya çalıştığı anlarda üst üste 4 üçlük bulan Galatasaray (3’ü Schilb’den geldi), skoru 45-26’ya getirip, maçı da bitirdi.

Derbinin mutlak hakimiydi Sarı-Kırmızılılar... Her oyuncudan maksimum katkı aldı. Son çeyrekte 4/4 üçlükle oynayan Micov’un performası da alkışlanacak cinstendi.

Beşiktaş ise bir kaç dakikalık saman alevi gibi süren performanslar hariç, en ufak bir direnç gösteremedi derbide. Özellikle savunmaları ‘yol geçen hanı’...

Alan savunmasına döndükleri anda, Galatasaray birinci pas sonrası bomboş üçlükler buldu. Antrenmanda bile bu kadar rahatsız edilmeden pozisyona giremezlerdi, dündü derbide bol bol girdiler. Öyle ki, ikinci periyot biterken Beşiktaş faul bile yapmamıştı.

Düşünün sertlikten, savunma konsantrasyonundan ne kadar uzak olduklarını. Takım kimyası olarak, sert savunma yapacak oyunculardan kurulu değiller. Yağızer Uluğ, artık transfer yapamayacağına göre, takım içinde bu sorunu çözmesi gerekiyor. Aksi takdirde maç başına 90’lı sayılar yiyerek bir yere varamayacakları ortada.

Evinde 90’lı sayıları rahat bulan Khimki’yi 68 sayıda tutup kazanan Fenerbahçe, dün de Trabzon karşısında savunma alışkanlığını sürdürdü, çok iyi oynamasa da kazanmayı bildi. İlk yarı iki takım da savunma müthiş konsantreydi. Birebirde geçilmediler, çok iyi yardımlaştılar, pas açılarını kapadılar. Devre de 28-24 sona erdi.

Kulig’in üçlükleri yetmedi

İkinci yarının başında Fenerbahçe, aynı savunma istikrarını sürdürdü, kolay sayı bulamayan Trabzon’un müdafadaki direnci de düştü. Kanarya, bu bölümlerde Dixon ve Bogdanovic’in üçlükleri ile 40-28’lik üstünlük sağladı. Kulig’in üst üste 3 üçlüğüle 11-0’lık seri yakalayan Trabzon birden geri geldi, skor da 45-43 oldu. Ama son bölümde sahanın yıldızı Datome’nin yanı sıra Dixon ve Bogdanovic ile atmaya devam eden Sarı-Lacivertliler, savunmada biraz yumuşasa da rakibini 70 sayıda tutup kazanmasını bildi. Udoh’un 4. çeyrekteki hücum performansı da, galibiyette önemli rol oynadı.

Avrupa Ligi Top 16’da, 3 tane Türk takımı aynı ve kolay grupta yer aldı. Yan gruptaki künyelerinde tam 5 Euroleague şampiyonluğu bulunan takım var. Real Madrid, Barcelona, CSKA, Olympiakos, eski günlerinden eser olmasa da, geleneği olan Zalgiris Kaunas. Ayrıca bu yıl çıkış yapan Bamberg, Shved ve Dragic gibi NBA oyuncularıyla takviyeli Khimki, yine Final-Four’ların gediklisi Laboral. Bu sekiz takım, ilk dört için müthiş bir yarış verecek.

Grupta favori gösterilen rakip yok

Bizim tarafa bakacak olursak, Türk takımları dışında sezon başında favori olarak gösterilen takım yok. Şampiyon olmuş bir tek Panathinaikos var, o da güç bela kendini Top 16’ya attı. Kızılyıldız ve Cedevita’nın gücü belli. Beklenin çok üstünde performanslar sergileyen Lokomotiv Kuban ve Unicaja Malaga da her ne kadar ilk turu harika oynasalar da, kadro itibari ile Final-Four adayı değiller.

Daçka’nın son 8 yapması sürpriz sayılır

Bizim takımlar, 14 maçın 9’unu İstanbul’da oynayacaklar. Bu da bir avantaj olarak gözüküyor. Darüşşafaka Doğuş’un ilk yılında Top 8 yapması sürpriz sayılabilir ama Fenerbahçe ve Anadolu Efes’in bu gruptan çıkma ihtimalleri çok yüksek. Önemli olan ilk ikiye kapat atmak. Şunu da unutmamak gerekli tabii, gruptan hangi sıradan çıkacak olursak olalım, çeyrek finalde bizi ya CSKA Moskova, ya Real Madrid, ya Barcelona, ya da Olympiakos gibi yakın zamanda şampiyonluk yaşamış, bu yıl da şampiyonluk adayı takımlar karşılayacak.

Fenerbahçe için Top 16 öncesi zorluk derecesi yüksek bir maçı, hedefi olmamasına rağmen kazanmak çok önemliydi. Liderlik garantiydi, Khimki’nin ikinci olması için kazanması gerekiyordu. Tıklım tıklım salonda müthiş bir karakter ortaya koydu Obradovic’in oyuncuları. Hedef olmasa da, amaç hep kazanmak olmalıydı, öyle de oldu.

Böyle bir maça oyuncuları motive etmek de kolay değildi ama Obradovic ilk önce bunu başarmış. Her ne kadar ilk çeyrekte 26 sayı yense de, kalan periyotlarda Final-Four savunması yaptı Fenerbahçe. Evinde 90’lı sayılara rahat ulaşan, birbirinden değerli ve pahalı yıldızları bulunan Khimki’ye potayı göstermediler. 10 top çalma, 5 blok, savunmanın ne kadar iyi olduğunun göstergesi. Bir de her topa uzanan eller, zıplayan vücutlar var. Blok olmasa bile bir çok şutu bozdu özellikle Vesely ve Udoh ikilisi. Zaten bu ikili Fenerbahçe’nin bütün maç oyunda kalmasını sağladı. Son sözü ise Dixon ile Bogdanovic söyledi.

Rüzgarı arkasına alıp Shved ve Dragiç ile öne geçen Khimki’nin her hamlesine Dixon-Bogdanovic ikilisi yanıt verdi. Shved’in attığı üçlükler sonrası Obradovic’ten bol bol ‘fırça’ yiyen Sırp forvet, Udoh’un kaçırdığı serbest atış sonrası, kısa boyuyla uzunların arasından yaptığı tiple, Khimki’nin işini bitiren isim oldu.

Savunmanın yanı sıra hücumlar da müthiş işledi. Uzunlar bile kendi arasında harika paslaşırken atılan 28 basketin tam 20’si asist üzerinden geldi. Bu yılki en iyi hücum performanslarından birini izledik dün Moskova’da.
Isınma dönemi bitti, asıl Euroleague şimdi başlıyor. Fenerbahçe de Top 16’ya son derece hazır olduğunu dünkü Khimki galibiyeti ile gösterdi.

TBF, Avrupa’nın en güçlü federasyonlarından biri. Bu gücünü de sahaya yansıtıyor. Şampiyona organize etmek, oldukça maliyetli bir durum. Ama Fransa, geçen sene hem elemeleri, hem de finalleri düzenledi. Sponsor, televizyon, reklam vs. gelirleriyle harcadığı paranın fazlasını kazandı. Türkiye, 2001’den bu yana hem kadınlar hem erkeklerde Avrupa ve Dünya Şampiyonaları düzenledi ve bu alanda tek oldu. Aradan 15 yıl geçtikten sonra bir Avrupa Şampiyonası daha düzenleyeceğiz. 2001 ve 2010’da gelen madalyalarla beraber basketbola olan ilgi fazlasıyla artmıştı. Bu dönemde bir çok yıldız oyuncu yetiştirip dünya piyasasına sunduk. Şimdi elimizde bir kaç tane altın jenerasyon var. Bu şampiyona o genç oyuncuların hem madalya kazanmaları, hem de birinci sınıf basketbolcu olmaları için de büyük bir fırsat. Turgay Demirel’den bayrağı devralan Harun Erdenay’ın bu organizasyonu ülkemize getirmesi başarıdır. Umarım, bu fırsatı çok daha iyi kullanmayı da beceririz. Şampiyona’nın daha çok basketbolsever kazandırmasını, daha çok basketbolcunun yetişmesine öncülük etmesini diliyorum.

Euroleague normal sezonunun 9. hafta maçında Kızılyıldız’ı ağırlayan Fenerbahçe, rakibini yaptığı mükemmel savunma ile devirip, son maçlar öncesi Top 16’ya grup lideri olarak çıkmayı garantilerken, Hickman 260 gün sonra salonlara dönüş yaptı

Fenerbahçe, klasik bir iç saha galibiyeti daha aldı. Khimki maçı hariç, Real, Bayern ve Strasbourg’u 60’larda tutup kazanan Kanarya, dün de son 4 karşılaşmasının 3’ünde 90’lı sayıları geçen Kızılyıldız’ı 77-61 yenip normal sezonu lider bitirmeyi garantiledi. Fenerbahçe’nin karakterini sahaya yansıttığı bölümler 3 ve 4. periyotların başlangıçları oldu. Devreye Bogdanoviç’in üçlüğü ile ilk kez öne geçip (39-37) giden Sarı-Lacivertliler, ikinci yarının ilk beş dakikasında hiç yemeden 8 sayı attı, 47-37 ile avantaj yakaladı. 4. periyodun ilk 5 dakikasında yine aynı senaryo yaşandı. Kanarya bu kez yemeden 12 attı, skoru 67-51’e getirip maçı kopardı. Ekpe Udoh’un 4 bloğu tribünleri coştururken, hasta hasta oynayan Vesely’nin ikinci yarıda koyduğu enerji galibiyete etki yaptı. Tam 260 gün sonra salonlara dönen Hickman, potalara basketle ‘merhaba’ derken takımın son sayısını atıp taraftarı da fazlasıyla memnun etti.