Arama

Popüler aramalar

‘’3-2 Fener‘’

Top 16 grupları şekillendiğinde, Play-Off’ta Fenerbahçe’ye çok güçlü bir takım geleceği belliydi. Bu takım, CSKA, Barcelona ya da Olympiakos olabilirdi, yine o ayarda bir takım olan Real Madrid oldu. Geçen yıl 4 kupa birden kazanan bu oyuncular, sezona çok kötü başladı. Hatta normal sezonda bile elenme riskiyle karşı karşıya kaldılar. 10 maçta 5 galibiyet alabilen Real, son anda kendini Top 16’ya attı. Hatta onlara Fenerbahçe hayat verdi diyebiliriz. 3 Aralık’ta Madrid’de oynanan ve Real’in 80-73 aldığı maçı Kanarya kazansa, bu çok da hoşumuza gitmeyen eşleşme belki gerçekleşmeyecekti.

Çekirge iki kere sıçradı

Madrid, Top 16’da da istenilen seviyeye çıkamadı. 12 maçın 6’sını kaybetti, son hafta Khimki’yi geçerek yine elenme riskini fazlasıyla yaşayıp, turu geçmeyi bildi. Çekirde iki kere sıçradı, bakalım üçüncüde sıçrayabilecek mi? Fenerbahçe, her ne kadar Real kadar güçlü takımlarla karşılaşmasa da 24 maçın 19’unu kazanma başarısı gösterdi. Evinde yenilmeyen tek takım. Bu istatistik devam ettiği takdirde, saha avantajı ekibimizde olduğu için üst üste ikinci Final-Four gelecektir.

Çekişmeli maçlar bizi bekliyor

Peki nasıl bir Play-Off serisi bizi bekliyor?... Jan Vesely’nin sakatlığı olmasa, Fenerbahçe’yi net favori olarak görürdüm. Ama şimdi çekişmeli maçlar bizi bekliyor. Pivot pozisyonunda sadece Udoh’a kalan Kanarya, pota altında çok zorlanacak gibi duruyor. Ama Real Madrid de şampiyon kadrodan iki önemli pivot Bourusis ve Slaughter’ı kaybetti. Yerlerini genç Hernangomez, tecrübesiz N’Dour ve Lima’yla doldurmaya çalıştı. Onlarda da Gustavo Ayon tek pivot olarak gözüküyor.

Kısalar müthiş

İki takımın da kısaları oyuna yön veren, skor atan, asist yapan isimler. Real Madrid’de Rodriguez, Llull, Fernandes, Carrol takımın skor yükünü sırtlıyor. Fenerbahçe’de de Bobby Dixon, Bogdanoviç ve Datome aynı görevi başarıyla yerine getiriyor. Ortalama 84.5 sayı atan Real, CSKA’dan sonra ligin en skorer takımı. Fenerbahçe ise 78.2 ile dokuzuncu sırada. Real maç başına 19.8 asist yaparak bu alanda lider. Yani tam bir hücum takımı. Kanarya, normal sezonda İstanbul’da rakibini
77-66 mağlup etmişti. Rakibi 66 sayıda tutan Sarı-Lacivertliler’in bütün seriyi aynı oyun anlayışında oynamaya çalışıp, tempoyu mümkün olduğu kadar kendi belirlemesi gerekiyor.

Fener’i mental savaş bekliyor

Aslında sorunun cevabı basit. Evinde yenilme ve hedefe ulaş. Tabii ki Real Madrid bu seviyeleri nasıl oynaması gerektiğini, deplasmanda nasıl kazanılacağını bilen, tecrübeli, ‘kazanmak için her yol mübahtır’ felsefesini benimsemiş, etik kuralların dışına kolayca çıkmayı huy edinmiş oyunculardan kurulu bir ekip. Fenerbahçeli oyuncuları sinirlendirip kontrolden çıkarmaya ve hakemi etkilemeye çalışacaklardır. Sarı-Lacivertliler’in bu oyunlara gelmeyip mümkün olduğu kadar sakin kalması, onların kural dışı sertliklerine de aynı şekilde cevap vermeleri gerekiyor. Taktik savaşının yanı sıra, Fenerbahçeli oyuncuları mental olarak da büyük bir savaş bekliyor.

09 Nisan 2016, Cumartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Strasbourg deplasmanda kazanıyor ama...‘’

Galatasaray Odeabank-Gran Canaria eşleşmesinden çıkacak takımın, Eurocup şampiyonu olacağını belirtmiştim. Trento finale daha yakın duruyordu ama Strasbourg yine evinde kaybedip, deplasmanda kazanarak Galatasaray’ın karşısına dikildi. Sezona Euroleague’de başlayan ve bütün Fransız takımlarının olduğu gibi yine ilk turda elenen Strasbourg, grup maçlarını Galatasaray gibi 4 galibiyet ve 2 yenilgi ile bitirdi. Finale çıkarken de çok ilginç bir yol izledi Fransız ekibi.

Hem Oldenburg’a, hem Nizhny’e hem de Trento’ya evinde yenilmesine rağmen deplasmanda kazanarak hedefe ulaştı. Ama bu istatistik, bence finalde geçerli olmaz. Abdi İpekçi’deki atmosfer Avrupa’da yok. Eğer Strasbourg yine ilk maçı evinde kaybederse, ‘papaz bu kez pilav yemez’. Fransa Milli Takımı’nı da çalıştıran Collet’nin başında olduğu Strasbourg, Fransa Ligi’nin lideri. NBA’de sakatlıklar nedeniyle aradığını bulamayan Beaubois, tecrübeli ABD’liler Weems, Collins, Campbell, Howard’ın yanı sıra Lelloup, Lecombe, Fofana ve Duport gibi lokal yıldızlarla kurulu, dengeli, doğru basketbol oynayan bir takım. Euroleague’de evlerinde Fenerbahçe’yi farklı yenmişlerdi.

Fırsat bulurlarsa, havaya girdikleri takdirde çok tehlikeli olabiliyorlar. Ama sadece 3 galibiyette kalıp sonuncu olarak Euroleague’e veda etmişlerdi. Galatasaray buraya kadar emin adımlarla geldi. Sezon başında belirledikleri hedefe artık çok yakınlar. Aynı konsantrasyon ve arzu devam ederse, Strasbourg’u iki maçta da yenebileceklerini düşünüyorum.

08 Nisan 2016, Cuma 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Sakin kal turu geç‘’

Galatasaray Odeabank, tarihi bir maça daha çıkıyor bu gece. Cim Bom, 14 sayılık farkın rövanşında, Eurocup’ın favorilerinden Gran Canaria ile deplasmanda oynayacak.

Güçlü bir takımı 14 farkla yenmek tabii ki avantaj ama her şey bitmedi. Gran Canaria’nın son iki sezonki performansına baktığımız zaman, bu tip farkların üstesinden gelebildiğini gördük. Rakibe oranla dar bir rotasyonla oynayan Cim Bom’un dikkat etmesi gereken birkaç faktör var.

En önemlisi Lasme’yi mümkün olduğu kadar koruyabilmek. Gerek Bayern serisinde, gerekse Gran Canaria ile oynanan ilk maçta takımın tek pivotu olan Lasme, rakip devlere karşı çok zorlandı ve hep faul problemine girdi. Omiç, Savane ve Pasecniks gibi üç uzunu olan İspanyol ekibi, yine Lasme’yi faul problemine sokup, pota altı üstünlüğünü eline almak isteyecek.

Gran Canaria fark için tempoyu artırmak ve açık saha basketbolu oynamak isteyecek. Galatasaray’ın onlara istediği alanları vermemesi, tempoyu elinde tutması gerekiyor. Bunun için top kayıplarına çok dikkat etmesi gerekecek ve rakibin net savunma ribaundu almasına engel olmaya çalışacak. En önemlisi de çok iyi geri koşması gerekecek.

İlk maçta Lasme’nin yanı sıra Sinan da erken faul problemine girmişti. Ama kenardan gelen Davis ve Göksenin’in kendi standartlarının üzerine çıkması, bu ikilinin yokluğunu aratmamıştı. Kenar katkısı tabii ki çok önemli ama as oyuncuların da mümkün olduğu kadar oyunda kalıp, sezon istat istiklerini yakalaması gerekecek.

İlk maç öncesi de yazmıştım. Coaching faktöründe Galatasaray bir adım önde. Reneses çok tecrübeli ve kariyerli bir coach. Ama daha çok sistem adamı ve maç içinde çok fazla atraksyon yapmayan, yapmayı da çok iyi beceremeyen bir isim. Ergin Ataman ise tam tersi. Gerekirse 5 kısaya bile dönebiliyor, her türlü riskleri alabiliyor. İşler kötü gittiğinde, Ataman faktörü ön plana çıkıp oyunun rengini değiştirebilir.

Sonuçta maça 14 sayı önde başlıyor Cim Bom. Ekstra bir şeyler yapması, bu farkı eritmesi gereken takım Gran Canaria. Baskı ve stres altında onlar olacak. Hakemi ve taraftarı da işin içine çekmeye çalışacaklar. Galatasaray ne kadar sakin kalabilirse, ayakta kalma ihtimalleri de o kadar artacak.

06 Nisan 2016, Çarşamba 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Aslan tarih yazar‘’

İnanılmaz bir maç izledik Las Palmas’ta. Eurocup yarı finalinin rövanşına 14 sayılık avantajla giden Galatasaray Odeabank, Gran Canaria karşısında müthiş bir mücadele örneği sergiledi, final bir İspanyollar’a gitti, bir bize geldi, sonuna gülen, temsilcimiz Galatasaray oldu.

Eurocup tarihinde ilk defa bir Türk takımı finale kalıyor. Böyle bir yarı final, böyle bir heyecan, böyle bir çekişme yıllardır izlememiştik belki. Uzun süre skoru istediği gibi götürdü Galatasaray. 5 dakika kala skor 68-60’tı. Hücumu sayıya çevirsek iş orada bitecekti belki. Ama boş dönüp bir anda potasında 5 sayı gören Cim Bom, Gran Canaria’yı havaya soktu. Son topta yine her şey istediğimiz gibi gitti.

Gran Canaria’yı köşeye sıkıştırmıştık. Ama Aguliar, öyle zor bir pozisyonda üçlük attı ki fark 16 oldu. 2 saniye kala Micov imdadımıza yetişti, maç uzatmaya gitti. Lasme ve Davis 5 faul almıştı. Hücumda hiçbir şey üretemiyorduk ama savaşmayı da bırakmıyorduk. Atamadık ama yemedik de. McCollum serbest atışlarla takımı sırtladı, son savunmada Micov, Oliver’a şapkayı takınca, Galatasaray sonuna kadar hak ettiği bir finale çıktı.

Kolay değil. 28 üçlüğün tam 14’ünde isabet bulan bir takımı eledi Cim Bom. Korktuk, heyecanlandık, stresi yaşadık ama sonunda zafere ulaştık. Böylesi çok daha güzel oldu.

06 Nisan 2016, Çarşamba 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Bogdan böyle istedi‘’

Dakikalar 26’yı gösterdiğinde sadece 5 galibiyeti bulunan ve kümede kalmak için son kozlarını oynayan Türk Telekom, 62-41 öndeydi. Maçı ise Fenerbahçe 85-83 kazandı. İnanılmaz bir mücadele ve bir Bogdan Bogdanovic klasiği izledik Ankara Arena’da... Giresun’a son saniyede orta sahadan, Daçka’ya attığı son saniye üçlüğü ile Türkiye Kupası’nı Fenerbahçe’ye getiren Sırp şutör, dün de 1.8 saniye kala yaklaşık 10 metreden gönderdiği füze ile Telekom’un hayallarini yıkarken, sıralama açısından takımına çok önemli bir galibiyet kazandırdı.

14 dakikada 45 sayı

Telekom Harris ve Haislip’in olağanüstü oyunuyla maçı sürekli domine etti. Fark da giderek açıldı. 26. dakikada Obradovic, genç Egehan’ı sahaya sürünce Başkent ekibi, rakibin havlu attığını düşündü. Ama Egehan’la başlayan, Antic, Datome ve Dixon’la devam eden bir üçlük yağmuru başladı o anda. 26 dakikada 41 sayı atan Kanarya, kalan 14 dakikada ise 45 sayı üretti.

Obra’nın planı tuttu

Fenerbahçe, adım adım gelirken, Türk Telekom da üçlüklerle yanıt verdi. Ama son çeyreğin yıldızı Bogdanovic başta olmak üzere bu kritik şutlar sonrası geri adım atmadı Kanarya. Nitekim. 1.8 saniye kala Harris serbest atışlardan birini kaçırdı. Mola sonrası Fenerbahçe’de coach Obradovic yine müthiş bir kenar oyunu çizdi. Bogdanovic bir anda bomboş kaldı, o da en iyi yaptığı işi bir kez daha tekrarladı, potalı da olsa üçlükten isabet bulup Fenerbahçe’ye mucizevi bir zafer kazandırdı.

05 Nisan 2016, Salı 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Fener, Efes'in biletini kesti‘’

Euroleague’de kimseye kıyak yok, kolay maç yok. Kazanmak istiyorsan onu hak edeceksin. Fenerbahçe, liderliği garantilemesine rağmen, dün yine çok saygın bir duruş koydu ortaya. Öyle bir maç izledik ki, sanki galibiyete Fenerbahçe’nin ihtiyacı var, Efes ise formalite maçı oynuyor. Ruhsuz, gamsız, içi boş bir takım görüntüsü verdi yine İvkoviç’in takımı sahada. Bir an bile kazanabilecekleri hissini vermediler kimseye.

Euroleague’in en kolay grubunda, bitime bir hafta kala elendiler. Geçen yıl da el yordamıyla çeyrek finale kalabilmişlerdi. bu yıl da Darüşşafaka, Efes için elinden geleni yaptı ama Efes’in kendine hayrı yok bu sene. İki yıl boyunca harcanan tonla para, yapılan onca transfer ve elde var ‘hüsran’.

İvkoviç, kariyeri boyunca biriktirdiklerini bir çırpıda harcadı Efes serüveninde. Emeklilik döneminde torunlarını da rahat ettirecek parayı aldı ve gidiyor. Gerçi gideceğini bilmiyoruz daha ama kendine biraz saygısı varsa ‘başarısızlığı’ kabul edip istifa etmesi gerekiyor Sırp hocanın.

Taraftar baskısı yok. Kamuoyu baskısı yok. Medya baskısı yok. O da iki yıl boyunca alınan her rezalet sonuçtan sonra, “Bu yenilgiden çıkaracağımız dersler var. Çalışmaya devam etmeliyiz” safsatalarıyla oyaladı herkesi. Özellikle de Başkan Tuncay Özilhan’ı...

Bir ton gelecek vaadeden genç vardı elinde. Cedi dışında bu gençlerden hiçbiri gelişim kaydedemedi, aksine geriye gitti İvkoviç’in elinde. Hep aynı menacerden alınan oyuncularla böyle kimyası bozuk bir takım kuruluyor işte. Efes bu kafayla devam ettiği sürece daha çok hüsran dolu sezonlar yaşar.

Fenerbahçe takımını ve Obradoviç’i aldıkları bu galibiyetten dolayı bir kez daha tebrik ediyorum. Evindeki yenilmezlik serisi devam ediyor. Seri 2 ya da 3 maç daha devam ederse yine Final-Four da gelecek.

02 Nisan 2016, Cumartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Cim bom'dan final adımı‘’

Bir tarafta evinde oynadığı 10 maçın 9’unu kazanan Galatasaray, diğer tarafta deplasmanda 10 maçta 8 galibiyet alan Gran Canaria. Sonuçta ‘evin kralı’nın dediği oldu. İki maçlık seride 14 sayılık fark, fazlasıyla mutluluk verici. Daha fazlası olabilir miydi? 35. dakikada fark 19’a çıkmış, tribünler coşmuştu. Galatasaray, dersine çok iyi çalışmış. Rakibin en önemli silahlarını durdurdu. Ama iki 4 numara Baez ve Aguliar’ın çoğu da zor pozisyonda olmak üzere tam 5 üçlük atması, farkın 20’lere çıkmasına engel oldu. Lasme ve Sinan’ın erken faul problemine girdiği, Schilb’in 5’te 0 üçlük attığı maçta Galatasaray’a ekstra katkılar gerekiyordu. Dünün kahramanları ise Göksenin Köksal ve Chuck Davis oldu. Öncelikli olarak savunma için sahaya sürülen Göksenin, 3’ü üçlükten olmak üzere Gran Canaria potasına 13 sayı bırakıp, görevini fazlasıyla yerine getirdi. Bir de Davis...

Geldiği günden bu yana en iyi oyununu sergiledi tecrübeli isim. 18 sayı ve 10 ribauntla oynayınca, ne Sinan’ın, ne de Lasme’nin eksikliği hissedildi. Bu iki performans galibiyet için çok ama çok değerliydi Galatasaray adına. Cim Bom’un tek (o da faul problemine girdi), rakibin ise 3 pivotu olduğu bir maçta ribauntlarda sağlanan 43-34’lük üstünlük, şampiyonluğa ne kadar konsantre olunduğunun, galibiyetin ne kadar çok istendiğinin bir göstergesiydi. 14 sayılık fark büyük avantaj ama final cepte değil. Gran Canaria, tempolu oynayan, kadro derinliği açısından Galatasaray’dan daha üstün bir takım. Cim Bom’un Las Palmas’a bu bilinçle gitmesi, farkı korumak için değil kazanmak için oynaması gerekiyor. Dünkü galibiyetle, finale, hatta şampiyonluğa bir adım daha yaklaşıldı. Umarız devamı gelir.

31 Mart 2016, Perşembe 13:45
YAZININ DEVAMI

‘’Erken final‘’

İki favori yarı finalde birbiriyle eşleşti. Bu seriden galip çıkacak takım Eurocup şampiyonu olacaktır. Galatasaray’ın en büyük avantajı iç saha performansı. Bugün de dolu tribünler önünde rövanş için iyi bir skor almaya çalışacaklar.

Galatasaray Odeabank, Eurocup’ta tarih yazmaya hazırlanıyor. 2008 yılında Torino’da düzenlenen Final Eight’te Beşiktaş’ı yenip yarı finale çıkan Galatasaray, o yıl kupayı kazanan Rudy Fernandes’li Joventut Badalona’ya mağlup olup, final şansını kaybetmişti. 8 yıl aradan sonra fırsat bir kez daha ayağına geldi Galatasaray’ın. Rakip yine bir İspanyol. Geçen yıl bu kupada final oynayıp kaybeden Gran Canaria, bu sezon da Galatasaray’la beraber şampiyonluğun favorisi olarak gösteriliyor.

Deplasmanda çok iyi

İki takımı mercek altına alacak olursak, şanslar eşit gibi... Galatasaray evindeki 10 maçın 9’unu kazandı. Yedisinde çift haneli farklara ulaştı. Ama Gran Canaria da şu ana kadar oynadığı 10 deplasman maçının 8’ini kazandı. Öyle ki Top 16 turu ve çeyrek final serilerini evinde kaybetmesine rağmen tur atladı İspanyol ekibi. Limoges’u ve Stelmet Gora’yı ilk maçlarda deplasmanlarda yenen Canaria, sahasında mağlup oldu ama sayı averajı ile yarı finale çıktı. Çok ilginç ve çekişmeli bir seri bizi bekliyor.

Pota altında onlar üstün

Takımın en önemli isimlerinden biri oyun kurucu Kevin Pangos. Amerikalı guard 14.5 sayı ve 5 asist ortalamaları ile hem atıyor hem attırıyor. Diğer oyun kurucu Oliver da çok tecrübeli ve tempoyu hızlandırabilen bir isim. Galatasaray’ın da bu bölgesi güçlü. McCollum’un yanı sıra Jerrels ve Sinan’ı göz önüne aldığımızda bir denge söz konusu. Kuriç, Newley ve Salin gibi üç keskin şutörü olan Gran Canaria’ya Galatasaray da Micov ve Schilb ile yanıt verecektir. Gran Canaria’yı biraz üstün kılan taraf ise pota altı rotasyonu. Savane ve Omiç gibi iki uzun ve etkili pivota sahip olan İspanyol ekibi karşısında Galatasaray’ın elinde bir tek Lasme var. Bayern serisinde de Lasme burada çok yalnız kalmış ve oldukça zorlanmıştı.

Dengeyi Ataman kuracak

Burada dengeyi bence Ergin Ataman kuracak. Gran Canaria Coachu Garcia Reneses çok tecrübeli, kariyeri başarılarla dolu bir isim. Ama daha çok sistem coachu. Maç içinde çok fazla değişikliklere gitmeyen, prensiplerine sadık kalan bir isim. Ergin Ataman ise, maç içinde strateji değiştirebilen, oyunun gidişatına göre bir çok varyasyon yapan, rakibi şaşırtabilen bir coach. Pota altındaki zaafiyeti bir şekilde lehine çevirmeye çalışacaktır. Sonuçta iki ayaklı bir maç olduğu unutulmamalı. Fark tabii ki önemli ama bunun için acele etmemek, telaş yapmamamak gerekecek. Tribünlerin de bunun bilincinde olması şart. Serideki her iki maçın da çok zor ve çekişmeli geçeceği de bir gerçek.

30 Mart 2016, Çarşamba 02:30
YAZININ DEVAMI