‘’Fener başladı Banvit bitirdi!‘’
Antic’in yokluğunda pota altında rotasyon sorunu yaşayan Fenerbahçe’de, dün Udoh da yoktu. Coach Obradovic, Berk, Hickman ve Barış’ı ilk beşe koyup değişik bir oyun anlayışıyla başladı Banvit maçına. Perşembe günü Kuban’la liderlik mücadelesi verecek olan Kanarya’nın aklının orada olduğunun göstergesiydi belki bu durum. Ama maça öyle bir başladı ki Fener, eksikler hiç hissedilmiyordu.
Üçlükte 20’de 16 kaçırdı
Berk, ilk çeyrekte 5 sayı ve 7 asistle oynarken, Barış da 4 sayıyla skora katkı verdi. Son haftaların formda ismi Bogdanovic de 4/4 üçlük isabet oranı ile oynayınca Kanarya ilk çeyreği 31-10 önde bitirdi, 13. dakikada da 14 sayılık farka ulaştı: 39-25. Ama hiç pes etmeyen bir karaktere sahip olan Banvit’in erken teslim olmaya niyeti yoktu. Coach Selçuk Ernak, alan savunmasına dönünce, Fenerbahçe’nin de bütün hücum ritmi bozuldu. İlk 9 üçlüğün 7’sinde isabet bulan Sarı-Lacivertliler, ardından 20 üç sayılık denemenin tam 16’sını kaçırdı.
14 sayı geriden geldi ama yetmedi
Banvit’te genç Tolga Geçim’in 13 sayı, 6 ribaunt ve 4 asistlik performansı çok değerliydi. Oyun kurucu Fortson’dan haftalardır zarar gören Bandırma ekibi, Slaughter’ı bu pozisyona çekip, alan savunmasını etkili kullanınca, 14 sayı geriden gelip son 3.5 dakikaya 9 sayı (74- 65) önde girdi. Son 3 deplasmanda Giresun, TED ve Konya’yı son saniyelerde yenebilen Kanarya, yine son bir hamle ile 4. kez sıçrama şansını yakaladı. Ama Dixon’un top kaybı sonrası Banvit maçı 76-75 kazanıp, Fenerbahçe’yi Bandırma’da üst üste 5. kez yenme başarısı gösterdi
‘’Süper ikili‘’
Fenerbahçe çok durağan, hücumda çok statik kalarak başladı maça. Bunda Kızıl Yıldız’ın yaptığı kusursuza yakın savunmanın da payı büyüktü. Ama Fenerbahçe öyle bir enerji barındırıyor ki bünyesinde, sadece bu enerjinin açığa çıkması için, fitilin ateşlenmesi gerekiyor. O fitil de, ikinci yarının başında Kızıl Yıldız 10 sayı öndeyken Datome’nin üçlüğü ile ateşlendi. Ondan sonra alev aldı Sarı-Lacivertliler... 14-0’lık seri ile skor 26-36’dan, 40-36’ya geldi, Kızıl Yıldız’ın direnci de her geçen dakika düştü. Oyun kurucular Dixon ve Hickman kötü günlerinde olunca, takım halinde hücum edemedi Fenerbahçe. Böyle zamanlarda, oyuncuların bireysel yetenekleri ön plana çıkıyor. Dün de Datome ve Bogdanoviç çok özel performanslar sergiledi. İtalyan yıldız, 4/6 üçlük isabetiyle 72 sayının 27’sini atarken, Bogdanoviç de 16 sayıyla takım arkadaşına koltuk çıktı. Bu ikilinin ribauntlara da katkısı büyüktü. Datome 8, Bogdanoviç de 7 ribaunt alırken, Vesely-Udoh ikilisini de geçtiler.
Bu yıl fazla süre alamayan Barış’ın da 3. periyotta yakalanan 24-6’lık serideki savunma performansı alkışa değerdi.
Bir takımın bütün sezonu aynı seviyede oynaması beklenemez. Panathinaikos yenilgisi sonrası dün de çok iyi oynamadı Kanarya. Ama alınan galibiyet, büyük olasılıkla ilk ikiye attı takımı. Antiç ve Sloukas’ın da gelmesiyle Play-Off’a kadar takımın performansı tekrar üst düzeye çıkacaktır.
‘’Efes dibe vuruyor‘’
Euroleague tarihinin belki de en kolay grubunda erkenden havlu attı, Euroleague’in en pahalı takımlarından biri olan Anadolu Efes. Bundan sonrası mucizelere bağlı ama İvkoviç’in Efes’i her geçen gün dibe vuruyor. İvkoviç’in yaşına, kariyerine, geçmiş coachluğuna saygımız sonsuz ama, geldiği günden bu yana Efes’e en ufak bir katkısı olmadı, çok şey aldı götürdü... Sezonun kalan maçlarında da İvkoviç’in artık Efes’e verebileceği bir şey kalmadı. Efes yönetiminin yol yakınken geleceği düşünmesi gerekiyor artık.
En basiti dünkü maç
Lokomotif Kuban, sezon başından bu yana savunmada her pozisyonda, her perdelemede adam değiştiriyor. Cümle alemin bildiği bir şey. İvkoviç, bu savunmayı çözebilmek için neredeyse hiçbir şey çalışmamış. Kuban uzunları çok hareketli olduğu için kısaları geçilmeden savunabiliyor. Efes her topu kısanın savunduğu uzuna geçirmek için didindi durdu. Ters eşleşmeyi kullanmayı denedi, bir kere bile topu içeri indiremedi. Bu sevda yüzünden bütün hücum ritmi kayboldu. Maç başına 84 sayı atan takım, 61’de kaldı. Yarı saha hücumunda hiçbir şey üretemiyolardı, tempoyu değiştirmek için de hiçbir şey
yapamadılar. İvkoviç’in sınıfta kaldığı bir maç daha izledik dün Abdi İpekçi’de. Efes kalan 5 maçı kazanacak, Kızıl Yıldız kalan 6 maçta sadece 2 yenilgi alacak. Ölme eşeğim ölme!
‘’Avrupalı Aslan‘’
İzmir’de Pınar Karşıyaka’nın 3 farkla kazandığı maçın rövanşında, Galatasaray Odeabank Abdi İpekçi’de çok üstün bir oyundan sonra turu geçti. Maçın başında Karşıyaka yarı saha basketbolu oynayıp, tempoyu düşürmeyi planlıyordu. Galatasaray ise tam sahada tempoyu kendi belirlemek istiyordu. İlk
dakikalarda sahada Karşıyaka’nın istedikleri oldu. Taa ki, ikinci periyodun başında Galatasaray alan savunmasına üst üste 3 üçlük bulana kadar. Oyun
üstünlüğünün Galatasaray’a geçmesinde pota altında oyuna çok etkili başlayan İverson’un da erken üç faul alıp kenara gelmesinin rolü vardı.
En iyi hücum eden takım
İzmir ekibi sürekli kombine savunmalar denedi ama ne yaptıysa Sarı-Kırmızılı ekibin hücum ritmini bozamadı. Türkiye’nin en iyi hücum eden takımlarından biri Galatasaray. Sahaya çok iyi yerleşiyorlar, pas açılarını çok iyi ayarlıyorlar ve set hücumlarını akıcı ve hızlı oynayabiliyorlar. Nitekim 22’si asist üzerinden olmak üzere tam 93 sayı buldular. McCollum, Micov, Schilb hiç zorlanmadan sayıya gidiyor. Sakatlıktan dönen Green’in ve yeni transfer Davis’in de her geçen gün katkı vermesi, Ergin Ataman’ın da elini rahatlattı.
Agresif savunma
Cim Bom, iyi hücum ettiği kadar savunmada da çok agresifti. Birebirde kolay yenilmediler, geçildiklerinde de sürekli yardım geldi. Karşıyaka’yı her iki
maçta da 60’lı sayılarda tutmaları, sezon başına göre savunma performanslarının da ilerlediğinin göstergesi. Pınar Karşıyaka’nın bazı oyuncuları kafa
olarak maça hiç gelmemişler. Özellikle de oyun kurucu Lazeric Jones. Takımın oyun kurucusu 12’de 1’le oynadı. Sürekli saçma sapan denemelerde bulundu. Karşıyaka’nın hücum ritminini bulamamasındaki birincil faktör Jones’un oyunuydu. Sezon başından bu yana daha bir tane maçı olmayan Carter, 31 dakika oynadı, yine ‘sıfır’ çekti. Wright’ın da en ufak bir katkısı olmadı. Üç ABD’li faydadan çok zarar verince, Karşıyaka’nın hiç şansı kalmadı.
‘’Fenerbahçe seriyi sürdürdü‘’
Her ne kadar Antiç ve Sloukas olmasa da, kadro yapıları itibariyle kazanmak için ekstra bir şeyler yapmak durumunda olan Galatasaraydı. Fenerbahçe normal oyununu oynamaya çalıştı, Galatasaray savunma değişiklikleri, özel hücum organizasyonları ile ki Ergin Ataman bu tip şeyleri çok sever, maça tutunmaya çalıştı. İlk 10-15 dakika, sahada daha çok Galatasaray’ın istediği şeyler oldu. Atina’daki Panathinaikos maçından sonra 48 saat geçmeden derbiye çıkan Fenerbahçe’de, Obradoviç oyuncularını hesaplı kullanmaya çalıştı. O da, 4 kısayla sahada kalıp, Vesely ve Udoh’u değişmeli kullanmayı planlıyordu oyunun başında. Ne zaman ki, Udoh-Vesely ikilisi yanyana geldi, her iki pota altında da büyük bir hakimiyet kurdu Kanarya... Ribauntlarda 37’ye 24 üstünlük sağlayan Fenerbahçe’nin en skorer iki oyuncusu da Udoh (15) ve Vesely (13) oldu.
Kısalar da çok göze çarpan bir oyun sergilemeseler de, özellikle işin savunma kısmını çok iyi yaptılar. Dönem dönem Melih, Kaliniç, Bogdanoviç ve Datome da skora katkı yapınca, Fenerbahçe bir kez daha Galatasaray’ı Ülker Arena’dan eli boş gönderdi. Dorsey gittikten sonra takımın yegane uzunu pozisyonunda kalan Lasme, belki iki kişilik oynadı ama uzun rotasyonunda bu kadar sıkıntı çeken takımda kısalar da hiç katkı yapmayınca Galatasaray için yenilgi kaçınılmaz oldu.
Obradoviç ve Ergin Ataman 2.5 sezonda ligde 16. kez karşı karşıya geldi, 16. maçı da evsahipleri kazandı. Obradoviç ve Fenerbahçe, bir kez daha bu geleneği sürdürmeyi başardı. Geçtiğimiz çarşambadan bu yana 5. maçına
çıkan Fenerbahçe’nin özellikle mental anlamda ayakta kalması da takdire değer bir durumdu.
‘’Efes eriyor‘’
Anadolu Efes’in kazanması halinde çeyrek final kapısı ardına kadar açılacaktı belki ama Granger’ın yokluğunda sorumluluğu daha da artan Heurtel başta olmak üzere son çeyrekte yapılan top kayıpları, yenilgiyi hazırladı: 91-82. Maçın başından beri savunmasını oturtamayan Efes, ilk çeyreği 24-19 geride kapadıktan sonra özellikle Dunston’ın iki pota altında devleşmesiyle üstünlüğü ele aldı. Amerikalı hem bloklarla savunmayı ayakta tutarken hem de rakip pota altında attığı sayılarla yıldızlaştı. Dunston’a Cedi ve Diebler da üçlüklerle yardımcı olunca devre 46-38 Efes’in lehine sonuçlandı. Üçüncü periyodun başı fazlasıyla belirleyici oldu. Çok fazla top kaybı yapan ekibimiz 5.5 dakikada potasında tam 16 sayı görünce hem Kızılyıldız takımı hem de tribündeki taraftar coştukça coştu. Sariç ve Cedi rakibin bu atağı karşısında ayakta durmaya çalışırken, top kayıpları 4. periyotta da devam etti. Granger’ın yokluğunda sorumluluğu daha da artan Heurtel, sadece 2 sayı atarken, en kritik anlarda tam 6 top kaybı yaptı. Bu top kayıpları ile de 4. periyodun ortasında maç koptu.
Dunston’u unuttular
Takımın en iyisi Dunston, 4 faul alıp kenara geldikten sonra İvkoviç tarafından unutuldu. İvkoviç, 2 dört numarayla sahada kalmayı denerken bu tercih de Efes’e pahalıya mal oldu. Efes’in ilk 4 sırayla arasında artık 2 galibiyet fark var. Kızılyıldız’a karşı ikili averaj da kaybedildi. Kalan 6 maçın İstanbul’da olması, Efes için avantaj gözükse de, gerek oynanan oyun, gerek İvkoviç’in takıma olan hakimiyetinin giderek kaybolması, umutlarımızın da azalmasına neden oluyor.
‘’Fener için sorun değil‘’
Gerçekçi bakmak gerekirse Fenerbahçe’nin grubu, diğer tarafa göre oldukça makul. Geride kalan 7 maçta kazanılan 7 maç oldukça değerli tabii ki ama bir CSKA, bir Olympiakos, bir Real Madrid ayarında bir takımla oynamadı Kanarya. Böyle dönemlerde alınacak bir ya da bir kaç yenilgi, ayakların yere basması için hayırlı bile olabilir.
Kanarya, Kuban maçı dahil gruptaki en zor deplasmana çıktı. Eksikleri vardı, çok iyi oynamadı, hatta iyi bile oynamadı ama yine de maçı kazanma noktasına getirdi. 3 takviye ile ikinci tura başlayan Panathinaikos, bir iki tane çok zor pozisyonda bulduğu üçlükle kazanmayı bildi. Kanarya evindeki maçları kazandığı takdirde grubu ilk iki içinde bitirir, saha avantajını elde eder. Fenerbahçe’nin hedefine zarar verecek bir yenilgi değil bu. Önemli olan, bu tip sert maçlarda nasıl reaksiyon göstermek gerektiğini öğrenebilmek.
Güzel ama geç oldu!
Tarihinde ilk kez Euroleague oynayan Darüşşafaka Doğuş, ikinci galibiyetini aldı Malaga karşısında. İddiası olmasa da, kazanmak için oynaması, oyunun hakkını vermesi güzel... Türkiye Kupası’nı son saniye basketi ile kaybettikten sonra böyle bir maç oynamak kolay değildi. Tam kupaya sımsıkı sarılmışken, son saniyede yenilmek oldukça yıkıcıdır. Çabuk ayağa kalkmış Oktay Mahmuti’nin ekibi. Malaga’nın da mutlaka kazanması gerekiyordu az olan şansını sürdürmesi için. Ama Türkiye Kupası’ndan bu yana gelen bir savunma alışkanlığı var Darüşşafaka’nın. O savunma anlayışı dünkü galibiyeti de getirdi. Malaga gibi skorer bir takımı 55 sayıda tutan, hücumda skor katkısını bütün takıma yayan ekibimiz, gerçek bir Top 16 takımı gibi oynadı.
‘’Bileği bükülmüyor‘’
İlk günden itibaren büyük bir heyecanın yaşandığı, galibi son topların belirlediği, sevinç ve hayal kırıklıklarının bol olduğu bir kupa organizasyonu izledik Bursa’da...
İlk şoku Efes yaşadı
Ligde yenildiği Büyükçekmece karşısına çıkan Fenerbahçe, rövanşı alırken çok zorlanmadı. İkinci çeyrek final maçı ise nefesleri kesti. Uzun oyuncularından yeterli katkıyı alamayan Efes’in kısalarına önlem alan Pınar Karşıyaka coachu Ufuk Sarıca, rakibin elini ayağını bağladı. Tempoyu da düşürüp rakibe sevdiği açık alanları bırakmayan İzmir ekibi, 20 üçlüğün 18’ini kaçırmasına rağmen, Efes’i 67’de tutunca, kendi de yarı finalin yolunu tuttu.
Slaughter Aslan'ı eve yolladı
İkinci gün Darüşşafaka, antrenman havasında geçen maçta Trabzon’u 31 sayı farkla yenerken, Bordo-Mavili ekibin coachu Nenad Markoviç de takımının başındaki son maça çıkmış oldu. Galatasaray da erken veda edenler kervanına katıldı. Cim Bom, son 2 dakikaya 8 sayı önde girdi, bu bölümde 3 turnike, 2 de serbest atış kaçırdı. Son 2 dakikada Slaughter (biri son saniye üçlüğü) 2, Moerman’la da 1 üçlük bulan Bandırma ekibi ‘küçük çaplı bir mucize’ gerçekleştirip, Galatasaray’ı evine yolladı.
Çekirge sıçramadı
Benzer bir senaryo Banvit ile Darüşşafaka Doğuş arasındaki yarı final maçında yaşandı. Banvit bu kez son 3 dakikaya 8 sayı geride girdi. Maçı aynı noktaya getirdi ama bu kez Fortson’un son saniye üçlüğü girmeyince, Darüşşafaka 15 yıl sonra finalist olmayı başardı. Fenerbahçe, Pınar Karşıyaka’yı devirirken yıldızları sahnedeydi. İkinci yarıda 5’i Datome’den olmak üzere tam 10 üçlük isabeti bulan Sarı-Lacivertliler, iki yıl aradan sonra tekrar finaldeydi.
Bogdanovic böyle istedi
Final nefesleri kesti. Fenerbahçe kaçtı, Darüşşafaka kovaladı, 15 saniye kala Wilbekın’la öne de geçti ama gecenin kahramanı Bogdanoviç, son sözü söyleyen isim oldu. Bitime 2 saniye kala, gönderdiği üçlükle Darüşşafaka’nın hayallerini yıkarken, Sarı-Lacivertliler’i havalara uçurdu. Bogdanovic de ‘büyük’ oynadığı gecenin hikayesini kendi istediği gibi yazdı.









































