‘’Finali Fener yaptı‘’
Fenerbahçe, geçen yıl 3 maçta da çok rahat yenip elediği Real Madrid'i, bu sezon ilk kez ağırladı. Bogdanoviç'ten sonra Antiç de yoktu Fenerbahçe'de... Bütün maçı 7 kişi ile tamamladılar ama sonunu müthiş oynadılar.
Nunnally, bu yılki en harika performansını sergiledi. İtalya Ligi'nin MVP'sinde bu potansiyel var. Sadece ortaya çıkması gerekiyordu. Kolay ndeğil. Düzenin oturduğu, dişlilerin işlediği hazır bir takıma gelip kendine rol bulmak... O da dün ilk şutunu soktuktan sonra özgüvenle oynadı, 9 şutun 7'sinde isabet bulup 18 sayı attı. Serbest atışların ikincisini kaçırması da çok akıllıcaydı. 4.
periyoda Fenerbahçe çok kararlı başladı. Normal şartlarda oyun kopabilirdi ama Randolph inanılmaz bir maç oynadı. 4/4 üçlük attı. Hepsi de 23 saniye harika yapılan savunmanın bitiminde geldi. Moral bozucu, direnç kırıcı üçlüklerdi. Ama 7 kişiyle oynayan Fenerbahçe'nin coşkusu buna izin vermedi. Ligin en skorer ikinci takımını 70'lerde tutmak yine savunma zaferiydi. Baskonia ve Maccabi yenilgileri sonrası takımın gösterdiği reaksiyon harika. Özellikle savunma konsantrasyonu ve isteği...
Alışım olmadığımız türden!
Bu yıl son topa kalan ve Fenerbahçe'nin kazandığı 3. maç oldu bu. Yine savunarak kazandı Sarı- Lacivertliler... Hakemler maç içinde stantardı sağlayamadı. Benzer pozisyonlarda Fenerbahçe'nin attığı basketler sonrası ekrana bakmaları, benzer faullerde farklı kararlar vermeleri, (örneğin Sloukas'a çalınan faulü hareket halinde olarak değerlendirmeyip, son dakikada Llull'a yapılan faulu atış halinde olarak değerlendirmek) taraftarın ve kenar yönetimin de haklı tepkisini aldı. Nunnally'ye son saniyede çalınan faul pek alışık olmadığımız türdendi. Ama maçı farkında olarak seyretmek, doğru tepkiler vermek bazen hakemleri de çaresiz bırakabiliyor!!!.
‘’Fener'in oyunu belirleyici olacak‘’
Baskonia ve Tel Aviv’de alınan ağır yenilgiler, sezona rehavet içinde başlayan Fenerbahçe’yi biraz olsun silkeledi. Galip gelinen maçlarda bile ‘nasıl olsa’ kazanırım havası sezilen Sarı-Lacivertliler, son 3 resmi maçın özellikle savunma yönünü çok ciddi oynadı. Evinde 100’lü sayılar atmaya alışık Milano’yu 70’de, Büyükçekmece’yi 60, Balıkesir’i de 57 sayıda tutan Fenerbahçe, Euroleague’in en skorer ikinci takımını ağırlayacak. NBA’e giden Sergio Rodridguez’in yokluğunda Llull çift kişilik performans sergiliyor belki ama İspanyol ekibi, geçen yıldan daha güçlü değil. Sadece daha tempolu ve hızlı oynuyorlar. Sarı-Lacivertliler’in onlara istediği açık alanı ve ritmi vermemesi gerekecek. Kanarya, kendi basketbolunu kabul ettirir, maçı yarı saha basketboluna çekebilirse galibiyete yakın taraf olur.
‘’FIBA-Euroleague anlaşacak mı?‘’
Avrupa basketbolunun en büyük sorunu ‘iki başlılık’. FIBA’nın yıllar önce acizliğinden yararlanan ULEB, kendi hükümdarlığını ilan etti. FIBA da şimdi, eski gücüne ve haklarına kavuşmak için mücadele ediyor. Ortada güç ve para var. Euroleague de elinde bulundurduğu bu gücü kimseyle paylaşmak istemiyor.
Kamil Novak, geçtiğimiz günlerde bir toplantı yaptıklarını, tam anlaşmak üzereyken Euroleague yönetiminin masadan kalktığını belirterek, “24 takımlı bir Euroleague için 10 yıllık kontrat teklifi yaptık. Elenen takımlar ve diğerleriyle ikinci kupayı FIBA olarak biz organize edecektik. Önce ‘tamam’ dediler. Sonra 32 takımın, ardından da 40 takımın kendilerine bağlı olmasını istediler. İsteklerin sonu yok. Biz çok iyi bir teklif yaptığımıza inanıyoruz. İkincil turnuvalar olan Eurocup ve Şampiyonlar Ligi şampiyonlarının, gelecek yıl Euroleague oynamasını da önerdik. Herkese eşit şans tanınmasını istiyoruz. Ama bu onlara yeterli gelmedi. Şimdi asıl soru, ne yeterli olur?” dedi.
Yasadışı kontrat yapılıyor
Novak, Eurocup’a katılan takımlar hakkında ülke federasyonlarına baskı yapılıp, yapılmadığı konusunda ise, “Ortada yasadışı bir durum var. Euroleague, bir takımı turnuvasına alırken, o ülkeden birkaç takımı daha bağlayıcı kontratlarla Eurocup’a almaya çalışıyor. ‘Yasa dışı kontrat’ diye tanımladığımız durum bu. Bu şartlarda basketbola yeni yatırımcılar getirmemiz imkansız” diyor.
Haksız da sayılmaz. Bir takım İtalya ya da Türkiye Ligi şampiyonu oluyor. Seneye Euroleague oynayamıyor. Örneğin bu yıl Galatasaray ya da Beşiktaş, Türkiye’de şampiyon olsa seneye Euroleague oynayamayacak. Sponsor, yatırımcı neden desteğini sürdürsün ki. FIBA, takımların kupalara anlaşmalarla değil, sportif kritelerle katılmasını istiyor. Futbolda yapılan da bu. FIBA Avrupa Başkanı Turgay Demirel de, Euroleague’in Avrupa’nın bir kaç ülkesini kapsadığını, kapalı bir lig haline geldiğini belirterek, “Futbol yıllardır aynı statü ile gelirlerini sürekli artırarak organizasyonunu yapıyor. Çünkü, Avrupa’nın her ülkesinden, her takımın o lige katılma fırsatı var. Basketbolda, örneğin bir Danimarkalı neden Euroleague izlesin. Danimarka televizyonu neden Euroleague’in yayın haklarını alsın. Danimarka gibi onlarca ülkenin Euroleague’de oynama şansı yok” dedi.
Avrupa’nın yüzde 16’sı
Euroleague bu yıl 16 takımlı. Son derece keyifli, üst düzey mücadelenin olduğu, tribünlerin dolduğu, NBA ayarınca bir lig haline geldi. Ama baktığımız zaman sadece Türkiye, İspanya, Yunanistan, İtalya, Rusya, Almanya, Sırbistan ve Litvanya temsilcileri bu ligde oynuyor. Sadece 8 ülke. Avrupa’da 49 ülke olduğunu gözönüne aldığımızda koca kıtanın sadece yüzde 16’sını direkt olarak ilgilendiren bir lig durumunda. Tabii ki bu ülkelerin çoğu basketbol olarak geride, üst düzey takımları yok belki ama bu sistemle yeni yatırımcıların, yeni takımların ortaya çıkmasına da imkan yok...
Bir şekilde orta yol bulunmalı. Euroleague yine kendi ligini organize etsin ama en azından Eurocup yerine ‘Basketbol Şampiyonlar Ligi’ tek ve ikinci lig olarak kalıp, 16 takımın dışında kalanların da kendilerini temsil edebileceği bir ortam oluşsun.
‘’Galatasaray geliyor‘’
Bazı anlar vardır, verdiğin bir karar bütün bir sezonu etkiler. Ergin Ataman da, önceki hafta Smith ve Dentmon’u ‘kadro dışı’ bırakma kararı alıp, kangren olmak üzere olan bir ayağı kesti belki. Ama Sarı-Kırmızılılar, topallayarak da olsa, önce Darüşşafaka, ardından Beşiktaş, şimdi de Barcelona gibi üç önemli rakibi devirdi, hiç oyun kurucusu olmadan...
Smith ve Dentmon gibi son derece gereksiz, Euroleague oyuncusu olmayan iki isim oynamayınca, yine bunlara benzer hücum gücü yüksek ama oyun bilgisi kıt, savunması ‘sıfır’ olan Daye’in dakikaları azalınca, Galatasaray Odeabank da savaşmaya, mücadele etmeye, savunma yapmaya, kısacası ‘basketbol oynamaya’ başladı... Her ne kadar Barcelona, ligin en kötü hücum eden takımı olsa da, potasında 100’lü sayılar görerek sezona başlayan Galatasaray Odeabank’ın rakibi 60’larda tutması son derece önemliydi.
Ataman özüne döndü!
Oyun kurucuların yokluğunda Sinan yine büyük iş yaptı. Emir ona yardımcı oldu. Micov çok kritik üçlükler attı. Geçen yılın kahramanlarından Schilb, eski günlerinden bir eser sundu. Pleiss ilk beşe oturduktan sonra her geçen gün daha büyük katkı veriyor. Avrupa’nın en pahalı ve etkili pivotlarından Antiç’i sahadan sildi. Rice, 22 sayı attı ama 15 dakika sahada kalan Göksenin oyundayken hiç atamadı. Enteresan bir istatistik yakaladı Amerikalı guard. Ama sadece onun çabası, takım halinde oynayan Galatasaray’ın görkemi karşısında gölgede kaldı.
Ergin Ataman da kadro dışı bıraktığı oyuncuları sayesinde ‘özüne’ döndü. Kendini sürekli 12 kişiyi de kullanmak zorunda hisseden ve kaybeden Ataman, artık rotasyonu 9 kişiye indirdi. Eksiklere rağmen, rakipleri iyi analiz edip üst üste çok kritik üç galibiyet aldı tecrübeli coach. Daha yolun başı. Sezona kötü başlandı belki ama alınacak ‘akıllı’ bir oyun kurucu ile herşey telafi edilebilir.
‘’Efes'in '100'ü gülüyor‘’
Anadolu Efes, savunmada sıkıntılar yaşasa da, iki maçtır müthiş hücum performansı ile sonuca gidiyor: 100- 79. Dün de Kızılyıldız karşısında defalarca farkı çift hanelere çıkaran ancak oyunu bir türlü koparamayan Lacivert-Beyazlılar, rakibin son hamlesine 20’ye 4’lük seriyle karşılık verdi, Sırp ekibinin bu kez geri dönecek vakti kalmadı. Efes’in kazanmasında en önemli faktörlerden biri, ribaunt üstünlüğü oldu. 43’e 22’lik fark skora da fazlasıyla yansıdı. Her ne kadar savunma konsantrasyonu istenilen seviyede olmasa, Efes kopuk kopuk müdafa hamleleri yapsa da, rakibe verilen sadece 4 hücum ribaundu gecenin güzel yanlarından biriydi.
Huertel faktörü
Bryce Cotton geldiği günden bu yana en etkili oyununu sergileyip, 17 sayı atarken, Brown son haftalarda performansını sürekli yukarı çekiyor. 3/3 üçlük isabeti ile oynayan Cedi, kritik anlarda sahne alırken, Heurtel’in atılan 100 sayıda katkısı büyüktü. Kızılyıldız, Jenkins ve eski Beşiktaşlı Woters’la dördüncü periyotta farkı 5’e (80-75), indirdikten sonra alınan mola maçın da kırılma anı oldu. Honeycutt ve Dunston’ın yaptığı iki blok sonrası hızlı hücumlar bulan Lacivert-Beyazlılar, maç boyu bulduğu üçlüklere de devam edince, farklı galibiyete ulaştı.
Savunma hücum gibi olsa...
Efes, atletik oyuncuları ile açık alanlar bulduğu zaman hücumda durdurulamaz bir güç haline geliyor. Ancak, savunma becerileri aynı seviyede değil. Hatta çok geride. Konsantre oldukları zaman bunu yapabildiklerini gösterdiler ama maç içi devamlılıkları şu an için en büyük sorun olarak göze çarpıyor.
‘’Kartal seriye bağladı‘’
Ülkemizi Basketbol Şampiyonlar Ligi’nde temsil eden takımlardan Beşiktaş Sompo Japan, grubundaki altıncı maçta Macaristan’ın Szonlaki Olaj takımını 89-74 yenip, namağlup unvanını sürdürdü. Mücadeleye tutuk başlayan Kartal, sadece bir galibiyeti bulunan rakibi karşısında 7. dakikada 19-10 geri düştü. Devre 20-24 sona erdikten sonra Stimaç ve Strawberry ile etkili olan Beşiktaş, rakibini yakaladı. Roll’un basketi ile 30-28 öne geçen Kartal, devreyi de 44-41 önde bitirdi.
2. yarıda farkı açtı
22. dakika 48-48 berabere geçildikten sonra 6-0’lık bir seri yakalayan Siyah-Beyazlılar, 54-48 öne geçti ve 3. periyodu da 69-58 galip girdi. Kartal, 4. periyotta ise oyunu kopardı. İyi savunma yapıp rakibin direncini iyice düşüren Beşiktaş, Clark ve Strawberry’nin basketleri ile farkı bir ara 20’nin üzerine çıkardı. Kenardan gelen oyunculardan da katkı alan ekibimiz salondan 89-74 galip ayrıldı ve 6’da 6 yaptı. Sezon başından bu yana sakat olan Doğan Şenli, bu yıl ilk kez Siyah-Beyazlı formayı giydi. Geldiği günden bu yana harika bir performans sergileyen Vladimir Stimaç, dün de iş başındaydı. Sırp pivot Olaj’a karşı 16 sayı ve 10 ribauntla oynadı, bir kez daha ‘double-double’ yapmayı başardı.
‘’Aslan evinde kral‘’
İki oyun kurucusu yoktu Galatasaray Odeabank’ın belki ama Darüşşafaka’dan sonra ligin bir başka güçlü takımı Beşiktaş Sompo Japan’ı da yenmeyi başardı. Maçın başında Galatasaray, Sinan’ın yaptığı 7 asistle skoru önde götürdü. Daha sonra rakibi iyi analiz eden Ufuk Sarıca, oyun kurucusuz oynayan rakibi karşısında tam saha prese başladı. Bu durum Sarı- Kırmızılılar’ı oldukça zorladı. Arka arkaya ntop kapıp turnike bulan Beşiktaş, kontrolü eline almıştı. Taa ki ilk yarıda 17 sayı atan Clark’ın 4 faulle kenara gelmesine kadar. Oyun genelde dengede gidiyordu. Ama Sarı-Kırmızılılar, 4. periyotta Beşiktaş 63-60 öndeyken 4’ü üçlükten olmak üzere 4 dakikada yakaladığı 16-2’lik seriyle, farkı yarattı. Bu kadar başa baş giden maçta bir anda 11 sayı öne geçen Cim Bom, rakibin presi sonrası üst üste 3 top kaybetmesine rağmen 50 saniye kala Diebler’ın attığı zor ve kritik üçlükle skoru 79-73’e getirdi, derbiden zaferle ayrılmayı başardı.
Ribauntları topladı ama yetmedi
Beşiktaş ribauntların tek hakimiydi. 22 hücum, 22 savunma ribaundu aldılar. Topu potaya tam 22 kez fazla attılar. Son yıllarda bu kadar büyük bir diferans görmemiştim. Ama buna rağmen özellikle
iki sayılık atışlarda 18/50 gibi çok kötü bir isabet oranı ile şut attıkları için mağlubiyet kaçınılmaz oldu. Galatasaray az ama öz top kullandı. Savunmada Beşiktaş’tan çok daha agresif ve istekliydi. Ribaunt alamadıkları için bir hücumu 3-4 kere savunmak zorunda kaldılar ama savundular. Galatasaray için galibiyetin kilidi savunma gayretiydi. Sonunda daha çok mücadele eden kazandı.
‘’Fenerbahçe, artık basketboldan vazgeçemez‘’
Obradoviç’le üç yıllık anlaşma sağlanmasının anlamı, Fenerbahçe’nin üç yıl daha Final-Four ve şampiyonluk adayı olacağı anlamı da taşıyor... Kariyeri boyunca çalıştırdığı takımlarda şampiyon olan ve şampiyonluk adayı olan Obradoviç’in çıtayı her zaman yüksek tutacağı aşikar... Yönetim de, Sırp hocanın İstanbul’da bulunduğu 3 yılda ona büyük destek verdi. Yine Obradoviç’e aynı şekilde rahat çalışma olanağı sağlarlarsa, en az 3 yıl daha Fenerbahçe taraftarı, basketboldan büyük keyif alacak. Ülker Arena her maç kapalı gişe. Taraftar, Final-Four’da yer almanın keyfini aldı. Fenerbahçe’de basketbol artık vazgeçilmez ve geri dönülmez bir yola girdi. Ancak bu başarının en büyük mimarlarından biri de Maurizio Gherardini. Onunla da sözleşmenin uzatılması gerektiğini düşünüyorum.









































