‘’Kaleci idmanları‘’
Rutin kaleci idmanları vardır. Yan top çalışması da bunlardan biridir. Kaleci hocasının yaptığı ortayı, kaleciler çıkar alır. Birde “Benim” diye bağırdılar mı, aferin alırlar. Tablet değil sözlü olarak. Kalecilerin ezbere çıkışlarını engellemek için hocalar bazen orta yapmaz, kaleye şut atarlar. Son maçlarda yediği gollere bakarsak, Volkan’ın yan orta değil, yan şut idmanına ihtiyacı var. Gelişen futbolda artık ortalar şut gibi. Emenike’ye gol çalışması yaptırmaktansa kalecilere iyi idman vermek daha faydalı. Çalışmayla golcü olunmaz ama daha iyi bir kaleci olunur. Diego, nihayet Fenerbahçe’ye uyum sağladı. Katkısı daha da artacak. Kanarya transfer çalışmalarını yaparken Diego’yu gözardı etmemeli. Duvar olabilen, boş koşularıyla alan yaratabilen bir forvetin arkasında Brezilyalı yıldız tavan yapar. Ama kim gelirse gelsin Webo kalmalı. Gole bu kadar yakın bir oyuncu bulmak zor. Değerini bilmeleri lazım. Alternatif olması bile büyük avantaj.
Maçın adamı...
Sivasspor’u seyretmek keyiflfli. Batuhan’ın ikili mücadelelerdeki başarısı, Chahechoue’nun futbol zekası, Burhan’ın driplingleri büyülüyor. İbrahim’in çabukluğu defansı biraz toparladı ama yan toplardaki sıkıntılar devam ediyor. Fiziki yetersizlikleri ve alternatifsiz kadrolarıyla hem ligde hem de kupada zorlanıyorlar. Sergen’in cesur futbol anlayışına henüz hazır değiller. Birkaç takviye ve hoca istikrarı ile Sivasspor büyük başarılara imza atacaktır. Kimsenin şüphesi olmasın. Maçın gizli kahramanı Egemen. Batuhan’a ‘dur’ diyerek ve her yan topta rakip defansı ezerek takımını sırtladı. Bir defans adamı daha iyisini yapabilir mi? Çok zor.
‘’Hoca şefkati‘’
Futbolumuz top ayağında olana odaklıdır. Topsuz alanda yangın çıksa haberimiz olmaz. Belki de bu yüzden çimlerimiz yanmaktadır. Bu açıdan Yasin’in oyunda olması Cim Bom için büyük avantaj. Topsuz attığı deparlarla, yaptığı verkaç ve bindirmelerle, müthiş bir ofans katkısı sağlıyor. Bunları yaparken de top ayağında az kaldığından kimse bunun farkında değil. Oyunda kaldığı sürede de takımının en çok koşanı olmasına şaşırmamak lazım. Galatasaray’ın her esame listesinde bir Yasin okunmalı..
Muslera ülkemize gelen en iyi yabancı kaleci. Kısa süreli formsuzlukları, önündeki defans oyuncularının performansıyla ilintili. Defansı zor durumda bırakmadıkça istikrarını sürdürüyor. Takımına bu kadar güven veren bir file bekçisi az bulunur. Selçuk, orta sahanın bütün yükünü çekecek gibi. Yanında kim oynarsa oynasın farketmiyor.
İstikbal vaat etmiyor
Bruma’nın bu oyunuyla bu kadar sahada kalabilmesinin tek sebebi Hamza hocanın içindeki insan sevgisi. Bu şefkati bizim gençlere gösterse Türk futbolu bir çok genç yetenek kazanır. Sayın hocam Portekiz milli takımına oyuncumu kazandıracaksın. Vazgeçme ama kendi haline bırak bu oyuncunu. Belki de kendi farkeder oynadığı takımın büyüklüğünü. Dört elle sarılır formasına. Aşar kendini. Mevcut durumuyla istikbal vaat etmiyor.
Akhisarspor’daki futbol oynama isteği bir çok eksiğini kapatıyor. En kötü maçlarında bile gol pozisyonlarına girebiliyorlar. Attıkları şut sayısı da az değil. Süper lige renk kattılar. Artık, Akhisar denince akla sadece köfte gelmiyor. Acıkınca başka tabii ki...
‘’Futbol klasiği‘’
Sakata gelmiş Karabükspor defansına karşı Beşiktaş’ın pozisyon bulması kolay. Çift santrforu benimseyen Kartal’da Gökhan’ın driplingleri ve Sosa’nın akıllı pasları ayrı birer tehdit. Son paslardaki başarısızlık golü geciktirse de Serdar’ın müthiş ortası düğümü çözdü. Ortayı Atiba’ya yapması da çok doğru tercih. Çünkü Atiba tam bir Karakartal. Yükseldiğinde rakibin şansı sıfır.
Waterman’ın hakemlerden önce takım arkadaşı Erdem’e sitem etmesi lazım. Ayak dışı ile kaleciye yapılan geri pası her zaman risklidir. Waterman’ın ceza sahası dışında yatarak yaptığı müdahale, riski ikiye katlayınca Karabükspor için en kötü senaryo gerçekleşti. Yedek kaleci içeri, Viola dışarı. Karabükspor’un maçı kazanma umudu kontrataklara kaldı. Sorun yok çünkü Ahmet İlhan var. Fuleli adımları mesafe katetmesini sağladığından defans arkasına attığı her koşu tehlike yaratıyor.
Atamayana atarlar
Duran toplarda bütün dünya, alan savunmasına dönerken Beşiktaş’ın adam savunması yapması garip. Franco takım arkadaşlarıyla çarpışınca Musa bomboş. Ön direğe Günay’ın çıkması da zor olunca sonuç kaçınılmaz. On kişi kalınca daha iyi oynayan Karabükspor. Necip de atılınca beraberliği yakalıyor.
Hakan, Beşiktaş defansını dörde bir yakaladığı pozisyonda pası iyi verse, Karabükspor altın değerinde bir galibiyet alacaktı. Ama futbol, klasik lafını, Cenk Tosun’un kafasıyla söyledi: Atamayana atarlar...
‘’Esas adam‘’
Santrfor olacaksan Pierre Webo gibi ol. Kafan matematiğe değil gole çalışsın. Atamıyorsan attır. Banknotları da bankaya yatır. Hem sen kazan, hem takımın kazansın. O topu ağlarla buluşturamıyorsan nafile. İstediğin kadar süratli ol. Kuvvetli ol. Emenike ol. Hiç bir zaman esas adam olamayacaksın. Hep asistan kalacaksın...Sağlam defansı ve top kullanmayı bilen orta sahası ile Fenerbahçe için skoru korumak çocuk oyuncağı. Yeter ki forvet golleri sıralasın. Emre’nin yüksek pas isabet oranı ile Mehmet Topal’ın pozisyon almadaki becerisi bir araya gelince Kanarya’nın göbeği hiç şişmiyor. Hem defansına konuyor, hem de forvetine uçuyor. Katkısız, doğal destek. Moussa Sow, Fenerbahçe’nin en çok koşanını ikiye katlar. Çünkü onların koşularını hem topla yapıyor, hem de topsuz. Mehmet Topuz, eski günlerine dönme sinyalleri verirken sakatlanması büyük talihsizlik.
Süper Lig’e ara verilmeli
Fenerbahçe oyunun son bölümünü eksik oynaması, böyle bir Rizespor’a karşı hiçbir şeyi değiştirmezdi. Ama ne yazık ki futbolumuz her geçen gün değişiyor. Pompalı tüfekle bir futbol kafilesine planlı saldırı. Spor kültürümüzde yoktu, artık var. Bunun adı futbol fanatizm değil bu canilik, caniler bulunana kadar Süper Lig’e ara verilmeli. Ufak tefek sokak kavgaları, taşlı sopalı saldırılardan cinayete teşebbüse kadar geldik. Artık yeter demenin zamanı çoktan geçti.
‘’Dzeko uçurur, Fernandao ilaç olur‘’
Model belli. Golcü özelliği olan, pivota yakın, sahaya hakim, takım oyuncusu... Forvette bireysel yeteneğe hapsolan Fenerbahçe’nin başka bir seçeneği yok. Emenike, Sow, Kuyt gibi bire birde etkili, adam eksiltebilen, deparı kuvvetli oyuncu elde çok. Dolayısıyla farklı tarz oyunculara yönelmek zorunluluk.
Türkiye’nin en iyi iki beki Fenerbahçe’de. Sağdan soldan yapılan orta sayısında sıkıntı yok. Emre gibi, Diego gibi santrforu besleyebilecek oyuncular da mevcut. Duvar olabilen bir santrfor Diego’nun da performansını artıracak, şut şanslarını çoğaltacaktır. Duran toplarda Alves, Egemen ya da Bekir ile sağlanan üstünlük de ikiye katlanır.
Fenerbahçe’nin forvet tercihindeki en büyük etken sıralamadaki yeri olmalı. Eğer şampiyon olup Şampiyonlar Ligi’ne doğrudan katılırlarsa harcama yapmaktan kaçınmamak lazım. Artık 3 büyüklerimiz taraftarıyla ya da taktıkları yıldızla yetinmemeli.
Devler Ligi için dev oyuncu lazım
Avrupa’da başarı olmazsa, seyirciniz azalmaya devam edecek. Marka değerimiz düşecek. Bugünlerimizi de özleyeceğiz. Sadece derbilerin heyecanı yetmiyor. Devler Ligi’nde oynayacaksan dev oyuncun olacak. Galatasaray, Hagi’yle Avrupa’da kupa kaldırdı. Fenerbahçe, Roberto Carlos ve Alex’le Şampiyonlar Ligi’nde çeyrek final gördü. Beşiktaş Demba Ba ile daha ilk senesinde Avrupa Ligi’nde çeyrek finalin kapısından döndü. Bu açıdan bakarsak, Fenerbahçe’nin 1 numaralı tercihi tabi ki Edin Dzeko olmalı. Bunun aksini herhalde kimse düşünmüyordur. Ancak olayın mali boyutlarına bakacak olarsak, Fernandao da önemli bir seçenek. Fiziği güçlü, uzun boyuna rağmen top tekniği yüksek ve belki de en önemlisi ligimizi yakından tanıyor. Fernandao, Fenerbahçe’nin ligde başarı sağlamasına yetecek bir futbolcu.
Hedefe göre transfer
Eğer hedef ligse, Fernandao kesinlikle sorunlara ilaç olur. Ancak Şampiyonlar Ligi’nde başarı hedefleniyorsa, şu da bir gerçek ki Atletico Madrid’in, Leverkusen’in, Monaco’nun savunma oyuncusunun Dzeko’dan duyacağı korkuyla Fernandao’nunki bir olmayacaktır.
‘’Mucize‘’
Bu 3 günlük milli takım arası, Beşiktaş’a ilaç gibi gelecek...
Sakatların iyileşme sürecine olan katkısının yanında irtifa kaybeden moral ve motivasyonun tekrar yükselmesi için son fırsat olacak. Takıma yapılacak olan eleştiride, sezonu başlangıcından itibaren, kısaca bir hatırlamakta fayda var. Kartal’ın keskin gözlerinin nasıl olup da göremediği defanstaki sıkıntının giderilmesi için alelacele yapılan devre arası takviyeler ne yazık ki derde deva olamadı.
Opare’nin sık sakatlanmasına rağmen her iki bekte de gösterdiği performans, yine de ümit verici. Sivok’un eksikliğinin bir türlü doldurulamaması sonucu denenen her seçenek soru işareti olarak kalmıştır. Pişmesi için alınan Pedro Franco, gördüğü kırmızı kartların etkisiyle nar gibi olmasına rağmen halen servise hazır değildir. Ne zaman hazır olacaktır? Beşiktaş’ın stoperi midir? Bu ağırlığıyla Avrupa Futbolu’nda bir yeri var mıdır?
Necip’e yeniden öğretilmeli
“Ayakta kal! Çift dalma! Arkadaşını yalnız bırakma!” tabelalarını futbol oynanan her yere diktiren Ersan kardeşimizin kararlılığı karşısında dünya futbolu çaresiz kalmıştır. “Necip sezona stoper olarak mı devam edecek” sorusuysa şu anda en ivedi cevabı beklemektedir. Zira maçın 90. dakikasında sağ taraftan bindirerek yetişemediği topun, ani bir kontratakta Moussa’nın yarı volesi olarak kendi ağlarıyla kucaklaşmasını uzaktan seyretmek bir stoper duruşu değildir. Necip’e stoper mevkisinin gerekleri yeniden öğretilmeli, ihtiyaç duyulursa Hz. Musa’nın asası hatırlatılmalıdır. Çünkü Beşiktaş’ın defansına bir mucize gerek..
‘’Sil baştan‘’
Az da olsa skor avantajı olan Brugge, kendi sahasına çekilmiş bekliyor. Ne gelen var ne giden. Koca bir ilk yarı rakip kaleye atılan iki şutun dışında bir gol girişimi yok. Duran toplarda rakip savunmayı aşmamız imkansız. Tolgay girmiş stoperlerimizin arasına oyun kurmaya çalışıyor. Zaten rakip kendi sahasındayken oyunun nesini kuracaksın? Yaklaş forvetlerine bekle... Necip zaten o topu atar. Beşiktaş defansının top ayağındayken değil, rakipteyken yardıma ihtiyacı var. Bire birde zayıflar. Arkalarına atılan topları yakalamaları imkansız. Ofansa katkılarına diyecek yok. Ama uluslararası arenada önce defans geliyor. Ve biz bir türlü savunmayı öğrenemedik. Kaleci Cenk çok mu yetersiz. Uzun süredir sakat olan Tolga’nın dönüş karşılaşması bu maç mı olmalı! Geri paslar da her zaman sıkıntılı. Yan toplara çıkmıyor.
Çok şey kaybetti
Derbide Cenk oynarsa, hangi moralle oynayacak. Beşiktaş bu maçta sadece turu değil, çok şey kaybetti. Olcay’ın kötü gününde olması, Gökhan’a rakibin aldığı önlem ve Mustafa’nın fiziki yetersizliği Kartal’ın ofans gücünü sıfırladı. Beşiktaş her mevkisinde sil baştan yapabilir. Beşiktaş’ın kötü oyununa odaklanıp Brugge’ün başarısını göz ardı etmemeli. Duarte defansını toparladı. Simons’un tecrübesi büyük avantaj. De Sutter hareketliliği ve takipçiliğiyle pozisyona doymuyor. Ne yazık ki bizim defans tam ona göreydi...
‘’Öp bizi Necip!‘’
Garip bir skoru koruma telaşıdır futbolumuzu kemiren... Sıcakkanlılığımız mı buna sebep yoksa skor mu kemirgen... Gökhan Töre’nin ipe mandalladığı rakiplerinin terleri yere süzülürken; neydi bu pas hataları Kartalım? Niye koruyamadık avantajımızı? Koruyacak bir şey olmadığına göre rakip sahada bir gol atmanın avantajını kullanmak lazım. Yemeden atılan tek gol turu getirir. Sonra bir de Ada turu yaparız. Sağolsun taraftarımız her Avrupa zaferinden sonra İstanbul’da basmadık yer bırakmıyor. Ne de güzel oluyor değil mi!.. Cenk, kalesinde güven veriyor. Necip’in jokerliği defanstaki sıkıntıları çözdü. Atiba’nın varlığı orta sahaya dinamizm getirir. Forvet imrendiriyor. 70 bin taraftar da var. Öyleyse bir slogan da eski gol kralından: Benzin de ucuzladı Kartalım... Sokaklara dök hepimizi... Sadece hocana mı buse vereceksin ? Öp bizi Necip, öp bizi..