‘’Heyecan var futbol yok‘’
Jesus’un tek sürprizi bana göre yaklaşık 2 aydır sahalardan uzak Serdar Aziz’i(kusursuz oynadı) ilk 11’e koyuşu oldu. Onun dışında yine 3’lü defans ile oynayan Fenerbahçe’de kanatların sorumluluğu da Ferdi ve Lincoln’e verilmişti. N’Koudou ve Ghezzal’ın olmayışı Beşiktaş’ı ofansif yönde sıkıntıya soktu. Düşünün ilk 45 dakikada Altay’ın kurtardığı pozisyon yoktu. Fenerbahçe, rakip sahada oynamasına rağmen önde baskılı planını yine uyguladı. Beşiktaş’ın ilk yarıdaki hücum girişimlerinde sürekli ofsayta takılması ve buna çare üretememesi ilginçti. Fenerbahçe’nin ofansif oyuna daha çok ilgi gösterdiği yarıda gol göremedik. Jesus, zengin kulübeye rağmen yine devre arası hamle yapmadı.
Hamleler, hareketlendirdi
Oyunun ikinci bölümünde de Fenerbahçe önde baskılı oyununu sürdürürken, Beşiktaş rakibinin açıklarını kovaladı. Hocalar golsüz giden oyunda son 20 dakikada hamleler yapmaya başladı. Portekizli hoca Crespo, İrfan Can ve Pedro’nun yerlerine Mert Hakan, Osayi veBatshuayi’yi oyuna aldı Ofansif oyunda geride kalış ve taraftar isteği ile Valerien İsmael’de hamleler yaptı. Ghezzal (Muleka), Tayfur (Salih) Gedson (Delle Alli) değişikliklerini yaptı. Bu hamlelerden sonra en azından Beşiktaş ofansif kıpırdanmaya başladı. Ghezzal’ın sahneye çıkmasıyla Beşiktaş rakip kale önünde net pozisyonlar buldu.
Kazaya uğramamak için...
Fenerbahçe’de kazaya uğramamak adına kontrollü oynamaya başlayınca heyecanı bol ama futbolu tatmin etmeyen ezeli rekabet başladığı gibi bitti. İki tarafında beraberliğe fazlaca üzüldüğünü sanmıyorum. Ancak Jesus’u göklere çıkarmak için böyle ciddi maçları ve sonuçlarını görelim derim.
‘’Herkes mutlu, ya Arda?‘’
Size önce Jesus’la ilgili bir tüyo vereyim. Sarı-Lacivertli futbolcular bilsin ki, bir maçta ne kadar iyi oynarlarsa oynasınlar, jeneriklik gol de atsalar, ertesi maçta kesik yiyebilirler. Rennes maçının başarılı takımından 8 oyuncu Alanya maçında sahaya çıkan ilk 11’de kendine yer bulamadı. (Osayi, İsmail, İrfan Can, Mert Hakan dahil.) Tribünlerde ilk 11 muhabbeti yapılırken, maç başladı. Maçtan önce Alanyaspor’un rakibiyle başa çıkamayacağını söylemiştik, öyle de oldu. Öncelikle rakip teknik sorumlusu Farioli dersini hiç çalışmamış. Neden bu takımın başında anlaşılmaz. Fenerbahçe’nin önde baskı yapacağını bile bile, oyunu ısrarla geriden kurdurdu. Kendi sahasından çıkmakta zorlanan Alanyaspor defansı da sürekli hatalar yaptı ve ilk 45 dakikada kalesinde 3 gol gördü. (Pedro bir de penaltı kaçırdı.) Fenerbahçe Kadıköy’de seyircisinin önünde çok istekli, arzulu oynuyor. Skor ne olursa olsun, hep golü düşünüyor, skoru yeterli bulmuyor.
İşler şimdilik iyi gidiyor
Jesus oyundan ve skordan memnun ise saha içi hamlelerini geç yapıyor. (İrfan Can ve Lincoln’u son 25 dakikada oyuna aldı.) Taraftarını skor ve oyun olarak memnun eden Fenerbahçe’nin şimdilik tek eksiği, defansının arkasına atılan toplarda yaşadığı sıkıntı. Bakalım Jesus bir sonraki Beşiktaş maçında da 3’lü defansla oynayacak mı? 90 dakikanın öne çıkan isimleri de şüphesizCrespo, Emre Mor, Ferdi ve oyuna girdikten sonra yine beceri dolu bir gol atan İrfanCan oluyordu. Fenerbahçe’de şimdilik işler iyi gidiyor. Başkan, yönetim, Jesus, taraftar, futbolcular, kısacası herkes mutlu. Ya Arda Güler? Skoru yakalamışsın, maçı koparmışsın. Tribünlerin sevgilisi Arda Güler’i son 10 dakikaya saklamak niye ?
‘’Favori Fener‘’
Avrupa’dan moralli ve iddialı dönen Fenerbahçe, Kadıköy’de yeni bir “kapalı gişe” oyununa çıkıyor. Öncelikli hedefi ”şampiyonluk” olan Sarı-Lacivertli ekipte tüm planlar galibiyet üzerine... Rakip Alanyaspor bu maça gelene kadar deplasmanda sadece Başakşehir’e kaybetti. Genç ve heyecanlı teknik adam Francesco Farioli’nin takımı İstanbul’da sükseli bir oyun ve sonuç için sahaya çıkacak. Jesus’un Fenerbahçe’si buna izin verir mi, hiç sanmam.
İlk 11'i kestirmek zor
Oyunu genelde geriden başlatan ve 3’lü savunma ile oynayan Alanyaspor’un rakibinin baskılı oyunundan kurtulması kolay değil. Portekizli hocanın sahaya süreceği 11’i kestirmek yine zor. Takımın bankoları kim derseniz, sayalım. Kalede Altay, Gustavo Henrique ve Szalai. Geri kalan 8 oyuncuyu Jesus bilir. Alioski, Osayi, Ferdi ve İrfan Can da ilk 11’e yakın isimler. Kadro nasıl olursa olsun, Fenerbahçe’nin evinde agresif ve baskılı oynayacağı kesin.
Kurtla, kuzunun kapışması
Oyunu kendi alanında kabul edecek misafir takımın ofansif futbolunu ne derece sahaya yansıtacağı merak konusu. Kısacası yaşlı kurt Jesus ile genç kuzu Farioli’nin taktik savaşını bakalım kim kazanacak? Benim favorim Fenerbahçe. Bakalım kurtla kuzunun takımlarının kapışmasında neler yaşayacağız. Bekleyip, görelim...
‘’Teslim olmadı‘’
Grubun liderliğine aday iki ekibin kapışmasını zevkle heyecanla izledik. Jesus, uzun bir aradan sonra Osayi’yi sahaya sürmüş (iyi ki sürmüş, sahanın yıldızı idi) 3’lü defansın önüne de İsmail Yüksek ile Mert Hakan’a görev vermişti. İrfan Can ve Batshuayi de formayı kapmışlardı. Methini çok duyduğumuz Rennes ilk 45 dakikada Fenerbahçe’den yediği baskıdan ne oyuna hakim olabildi, ne de kaleye Altay’ı tehdit edecek tek şut atabildi. Hele maçın hemen başında Batshuayi, kale önünde topu kaleciye nişanlamasa, maçın çok farklı bir hikayesi olacaktı. İrfan Can’ın attığı golün VAR’a takılması da onun adına şansızlıktı.
Devre golsüz bittiğinde Jesus bu defa hamle yapar diye düşündük. Çünkü Lincoln, King ve Batshuayi etkili olamıyordu.
Sevinmeli mi, yoksa...
Zengin kulübeye rağmen Jesus ikinci yarıya da aynı 11’le başladı. Halbuki maçın gidişatını değiştirecek isimler (Ferdi, Crespo, Zajc, Pedro, Valencia) yanı başındaydı.
İkinci yarının başında rakip 10 dakika içinde 2 gol bulunca hesaplar karıştı. İrfan Can’ın bu gollere gecikmeden cevap verdiği, alkışlanacak golü Fenerbahçe’yi yine maça ortak etti. Jesus geçikmiş hamleleri son 25 dakikada geldi. Pedro (Batshuayi), Valencia (King) ve Emre Mor’u (Lincoln) sahaya sürdü. Ondan sonra Fenerbahçe maçın tek hakimi oldu. Gitti denilen maçı, son dakikalara sığdırdığı Valencia penaltısı ile kurtardı ve teslim olmadı. Fenerbahçe 2-0’dan maçı kurtardığı için sevinmeli mi, yoksa böyle bir rakibi yenemediği için üzülmeli mi?
‘’Hoş geldin Batshuayi‘’
Bu Dinamo Kiev’i bırakın dün sahaya çıkan takımı, Fenerbahçe’nin kulübesindekiler bile yener. Soruyorum size, Dinamo Kiev’den kimi alır, Fenerbahçe 11’ine koyarsınız? Gel gör ki, Jesus’un takıntıları var. Doğru seçimler yapamıyor.
Bu da onu kenarda sıkıntıya sokuyor. Maçın genelde nasıl geçeceğini hepimiz biliyorduk. Sahaya futbol oynamaya ve bir an önce sonuç almaya çıkan Fenerbahçe ile, rakibinin sinir uçları ile oynayan, sertlik yapıp, kendi alanında oyunu kabul eden bir Dinamo Kiev vardı. Maçın ilk bölümünde Fenerbahçe’nin kapalı defansları açacak çilingirleri (İrfanCan, Osayi, Valencia, Lincoln) kulübede olunca, fazlaca gol pozisyonu izleyemedik. Gol de duran toptan geldi. İlk devre cılız bir skorla bitmişti.
Golü yedikten sonra...
İşte Jesus böyle durumlarda takıma el atmıyor. Rakip ilk atağında, Altay’ın da hatasıyla golü bulunca Portekizli hoca kulübedekileri hatırlıyor. Son 25 dakikada Batshuayi (Pedro), Valencia (King), İrfan Can (Rossi) oyuna girince maçın hareketlendiğini gördük. Rakibin oynamadan çok oynatmadan maçı bitirme sevdası da amacına ulaşmadı. Yeni transfer Batshuayi ilk resmi maçında attığı şık golle, hem Jesus’u, hem de Altay’ı eleştirmekten kurtarıp, galibiyete imza attı. O zaman 'Hoş geldin Batshuayi'.
‘’Kazanırsa problem yok!‘’
Jesus yine beklenen rotasyonunu yapmıştı. Konyaspor maçının bankoları (Lemos, Zajc, Lincoln, Emre Mor, Rossi) ve cezalı Valencia dışarda kalmış; Gustavo, Crespo, Alioski, İrfan Can, King ve Pedro formayı kapmıştı. Dolu tribünler önünde Kayserispor’un rakibine kafa tutup, tutamayacağını merak ediyorduk. Maç başladı, dakikalar geçti, sahada topu alan oynayan Fenerbahçe ile rakip kaleye gitmeyi aklına bile getirmeyen bir Kayserispor vardı. Düşünün ilk 45 dakikada tek şut atmayan, korner kullanmayan, bir takım izledik. Fenerbahçe’nin 3’lü defansını da teraziye çıkartamadık? Oyunu sadece geriye paslarla oynayan Kayserispor 35 dakika dayanabildi. Yeni transfer Pedro’nun beceri dolu golü izlenmeye değerdi. Pedro demişken devam edelim. Hırslı, ayağına hakim, inatçı ve son top vuruş ustası. Çok can yakar. Oyunun ikinci bölümü de ilk bölümün kopyası gibiydi. Hele bu yarının başında şahsi becerisiyle King farkı ikiye çıkartınca maçta, ”Bundan sonra kaç gol olur?” diye tribün toto başladı.
Şimdi bakalım Kiev'e
Ardından da Jesus’un hamlelerini gördük. King yerini Rossi’ye, İrfan Can da Mert Hakan’a bıraktı. Sadece sahasında kapanmayı düşünen Kayserispor’un ilk atağını ve ilk şutunu son 15 dakikaya girerken izledik. Gole izin vermeyen ise mükemmel refleksler ile Altay oluyordu. Yabancı kuralına takılan Osayi de son bölümde oyuna dahil oldu. Zayıf rakibi karşısında zorlanmadan maçı kazanan Fenerbahçe için methiyeler düzecek değiliz. Zaten kazandın mı, 'No problem'. Şimdi bakalım Dinamo Kiev maçına ve Jesus’un sahaya süreceği 11’e.
‘’Kredisi olmayan golcü‘’
Fenerbahçe her sezon başı olduğu gibi santrfor konusunda da yine sağ gösterip sol vurdu. Birçok golcü adayı arasından Batshuayi seçimi mantıklı. En azından o bizi, biz onu biliyoruz. Beşiktaş’ta oynadığı 33 maçta attığı 14 gol bile onun kredisini yükseltemedi. Akıllarda hep attıkları değil, kaçırdıkları kaldı. Mutlak gol pozisyonları dışında penaltılar da kaçırdı. Belçikalı oyuncu kendi milli takımında başarılı.
Fenerbahçeliler yeni golcülerine baştan büyük destek verecekler. Jesus’un oyun planına uyan, önde baskı yapan bir santrfor. İlk maçlar onun için çok önemli, iyi başlarsa arkası gelir. Kötü ve şanssız başlarsa işi zor. Neden mi? Çünkü sahaya sıfır krediyle çıkıyor.
‘’Rotasyon‘’
Neydi İsmail Kartal’ın geçen sezon sonu yakaladığı başarının sırrı?
Kısa zamanda ideal 11’i buluşu değil miydi?
Fenerbahçe’nin 11’ini bir hatırlatayım.
Altay- Osayi, Kim (Serdar), Szalai, Ferdi - Crespo, Zajc - İrfan Can, Mert Hakan, Rossi - Serdar Dursun (Berisha). Bu takımı her Fenerbahçeli ezbere sayıyordu.
Sezon bitti ne denildi? “Takımın iskeleti belli. 3-4 nokta transferle yeni sezona başlayacağız.”
Yeni teknik direktör de farklı düşünmüyordu: “Takımı 2-2.5 aydır kasetlerden izledim. 3-4 transfer bize yeter.”
‘Vardır bir bildiği’
Sonra ne oldu? Transfer ayı geldi, Fenerbahçe 12 yeni oyuncuyu kadrosuna kattı. Sarı-Lacivertli taraftarlar yaşananları merakla izliyordu. Jesus’a güven tamdı. ‘Vardır hocanın bir bildiği’ denildi. Jesus, kalabalık kadrodan her maça değişik 11’ler çıkardı. Kiev ve Ümraniye şokları sonrasında kafalar karıştı.
Ardından ligde farklı Kasımpaşa galibiyeti ve Avrupa’da Slovacko ve Avustria Wien’i geçmek moralleri yerine getirdi.
Son Konyaspor yenilgisi Fenerbahçe’de ister istemez endişe yarattı. Ligde her takım ideal 11’ini bulmaya yakınken Jesus’un sahaya süreceği takımı tahmin etmek mümkün olmuyor. Gustavo ve Peres stoper olarak alındı. Piyangodan Lemos çıktı, stoper Peres sol bek oldu. 3’lü defans oynatıyor diye Pereira’yı topa tutanlar, Jesus’un aynı defans anlayışına ses çıkarmıyorlar.
Takımın vazgeçilmezi Osayi, sahadan çok kulübede gözüküyor. Sol bek diye alınan Alioski formayı zor kapıyor.
Şimdilik ses çıkmıyor
Geçen yılın başarılı ikilisi Crespo ve Zajc bu sezon bir defa bile yan yana oynamadılar. Jesus önemli bir hoca, bunu kabul ediyoruz. Ancak bir takımın öyle ya da böyle bir iskeleti olur.
Her maç ilk 11’in 5-6 futbolcusu değişmez. Forma adaletli dağıtılmazsa sıkıntılar başlar. Rotasyon her maçta olmaz sanırım. Her Fenerbahçeli bu yıl şampiyon olmak istiyor. Jesus’a saygı duyduklarından da şimdilik sesleri çıkmıyor.
Sırada Kayserispor maçı var. Fenerbahçe’nin bu maça hangi 11’le çıkacağını bilen var mı?