Jesus, Fenerbahçe’yi sahaya sürerken bir önceki maçı hiç dikkate almıyor. Her maç kafasına göre bir 11’i sahaya sürüyor. Dikkate alsa, Austria Wien maçının yıldızları İrfan Can, Crespo, Osayi ve Alioski’yi sahaya sürerdi. Konyaspor dirençli bir takım ancak maçın Eskişehir’de oynanması onlar için dezavantaj olmuştu. Fenerbahçe maça 3’lü defans ile başladı. Pereira 3’lü oynattığı zaman onu eleştirmeyen kalmıyordu. Jesus olunca 'çıt' çıkmıyor. Maç başladı, iki taraf birbirini denerken Valencia rakibiyle top yokken dalaşınca kendini dışarıda buldu (Kırmızı kart çok ağırdı). Sonra oyunun gidişatı değişti. Fenerbahçe 4’lü defansa döndü. Ferdi ve Lincoln de defansa yardıma gelince eksik Fenerbahçe rakibinin üzerine gitmekte zorlandı. Topa sahip olan Konyaspor’da bir 45 dakikayı boşa geçirdi, her hücum girişiminde ofsayt’a yakalandı.

Formda olan oynamalı

Devre arası hamle yapmayı sevmeyen Jesus, baktı işler sarpa saracak Emre Mor (sahada yoktu) ve Lincoln’ü dışarı alıp İrfan Can ve Osayi’yi sahaya sürdü. Maça orta alanda başlayan Ferdi, önce sağ kanat savunucusu sonra da sol kanat savunucu oldu. Osayi oyuna girer girmez, ilk atağında rakibi Adil’i dışarı attırdı. Sahaya sayısal eşitlik gelmişti ama golü Muhammed ile bulan Konyaspor oluyordu. Sahada ne oynadığı belli olmayan Fenerbahçe sonunda ağır bir yara aldı. 2-3 maç kazanınca (rakipler çok zayıftı) Jesus’a methiyeler düzenleri uyaralım. Biraz bekleyin. Papatya falı açmakla Fenerbahçe 11’i belirlenmez. Kim formdaysa o oynar, torpilliler değil. Jesus’a ilk ciddi uyarı Konyaspor’dan geldi. Umarım ciddiye alır...

Austria Wien’nin daha ilk maçta Fenerbahçe’ye rakip olamayacağını görmüştük. Viyana’daki maçın skor rahatlığı ve rakibin kapasitesi yüzünden rövanş oyunu Fenerbahçe adına idman niyetinde geçti. İlk yarı biterken Martins’in attığı kafa golüne takılmayın. Ben yıllardır her hücum girişiminde ofsayta yakalanan bir Avrupalı takım görmedim. Skor avantajı Jesus’a rotasyon yaptırmış, 3’lü defans Lemos-GustavoPeres’ten oluşmuş, önlerine Crespo ve İsmail’i koymuş, kanatlara da Osayi ve Alioski’yi atmıştı. Önde baskıda, rakibin düşük kalitesi yüzünden Fenerbahçe oyun içinde hiç zorlanmadı. İlk 15 dakika dolmadan İsmail’in kaleye yolladığı top rakibe çarpıp şandele dönüşünce önde olan kaleci avlanıverdi. İsmail Yüksek demişken devam edelim. İyi niyetli, mücadele ediyor ama girdiği her ikili mücadele riskli ve tehlikeli.

Galibiyet güzeldir

Maçın 2. golü, uzun bir aradan sonra formasına kavuşan İrfanCan’dan geldi. Oyunun öne çıkan isimlerinden biriydi. Mükemmel servisler yaptı.Hele attığı 2. gol tam jeneriklikti. İrfanCan gibi, Crespo ve Alioski de 'yerimiz kulübe' değil dediler. Bakalım Jesus haftaya onlara ilk 11’de yer açacak mı? Jesus mecbur kalmadıkça hamle yapmayı sevmiyor. Sahaya sürdüğü 11’e uzun süre el atmadı. Zaten kurt hoca da sahadaki oyunun idman gibi geçtiğini hepimizden önce görüyordu. Son 15 dakika sahaya sürülenlerden en mutlusu Mert Hakan oluyordu. Oyuna girer girmez, attığı mükemmel golle adeta dönüşünü kutladı. Rakip kim olursa olsun, galibiyet güzeldir.Hele bu galibiyetler ülke puanıma katkı yapıyorsa... Tebrikler Fenerbahçe, yolun Avrupa’da açık ve şanslı olsun.

Fenerbahçe için önemli bir test maçıydı. Rakip ilk 2 maçını kazanmış, silahları olan, tecrübeli bir takımdı. Jesus’un sahaya sürdüğü 11’lere bu sene baştan dudak bükecek çok Fenerbahçeli olacak. Ancak sonuçlar iyi olunca, hocaya eleştiri değil, alkış geliyor. Adana Demirspor karşısında Fenerbahçe maça 3’lü savunma (Lemos-SzalaiPeres) ile başladı. Rakibin Onyekuru -tek başına Fenerbahçe defansını dağıttı- gibi kanatları çok iyi kullanan, adam eksilten bir oyuncusu varken, Jesus’un Osayi’yi kulübeye çekmesi şaşırtıcı idi. İlk bölümde topa daha çok sahip olan AdanaDemirspor, golleri bulan Fenerbahçe oluyordu.

Hep söylüyoruz, Fenerbahçe’ye oynayacak geniş alanlar bırakılırsa, fatura ağır oluyor.Hele bir de defans arkasına atılan topları seven, topu ayağına yakıştıran ve yapıştıran bir Valencia’nız varsa...Devre 2 farkla bitince Jesus yine hamle yapmadı. Zajc’ın ikinci yarı başında attığı golle fark 3’e çıkınca, 'Maç bitti' sandık. 3 farktan sonra Onyekuru’nun ateşlediği, gaza getirdiği bir takım sahneye çıktı. Onyekuru önce penaltı yaptırdı, Belhanda attı, sonra yeni transferDzyuba’ya 'Al da at' dedi, o da golü attı.

İşler iyi gidiyor

Jesus, işler sarpa sarınca 3 hamle birden yaptı. Sarı kartlılar; Arao, Zajc ve SerdarDursun’u dışarı alıp; Rossi, İsmail Yüksek ile MertHakan’ı sahaya sürdü. Son bölüm sıkıntılı giderken, önce rakip 10 kişi kaldı, sonra son 10 dakikada oyuna giren Alioski’nin ilk topla buluştuğunda kaleye gönderdiği füze ile maça nokta kondu. Fenerbahçe’de işler iyi gidiyor. İyi gittiği sürece de ne Jesus eleştirilir, ne de futbolcular. Kazanıyorsan, zaten haklısındır.

Austria Wien karşısında Jesus’un sahaya sürdüğü 11’i ne tahmin edebilen çıkardı, ne de şaşırmayan. Kasımpaşa maçının en iyilerini kulübeye çeken Portekizli hoca defansı 3’lü yapıp (LemosSzalai-Peres) önlerine Crespo ile İsmail’i (Kart görme konusunda akıllanmamış) koymuş, sağ kanada Ferdi’yi sol kanada da yeni transfer Alioski’yi monte etmiş, Rossi, Serdar Dursun ve King’i de ileri salmıştı. Eskiden olsa Avusturya takımları bizi ürkütürdü. Fenerbahçe karşısında seyrettiğimiz takım ise kendi evinde oynamasına rağmen, bizi hiç korkutmadı. Genç bir takım, enerjileri yüksek, iyi niyetle oynamaya çalışıyorlar, tek yıldızları yok. Maç boyunca Altay’ı ciddi şekilde rahatsız edemediler. Kısacası iki takım arasında, sıklet farkı vardı.

Rahat kazanır

Fenerbahçe ilk ciddi ani atağında golü King’le erken buldu. Golden sonra bırakın farkı, Fenerbahçe’nin pozisyon bulamayışını da yaratıcı oyuncuların sahada değil, kulübede oluşuna bağladık. Rakibin gücü, kalitesi ve kapasitesi de Fenerbahçe’yi zorlayacak düzeyde olmayınca maç içinde fazlaca sıkıntı yaşanmadı. Jesus genelde devre arası hamle yapmayı sevmiyor. Hamleleri yine son 30 dakikada yaptı. Sakatlanan King’in yerine dün gecenin öne çıkan ismiydi. Lincoln’u, Crespo’nun yerine da Zajc’ı ikisini bir arada oynatmıyor aldı. Sonra skoru koruma adına Gustavo, Novak, Arao oyuna girdiler. Futbol olarak çok keyif vermeyen maç, skor olarak Fenerbahçe’yi güldürmüş oldu. İlk raundu kazanan Fenerbahçe bu sıklet farkıyla, ikinci raundu da rahat kazanır. Not: Bu kadar rotasyona rağmen Arda Güler’e ödül olarak bir yer açmak çok mu zor bay Jesus?

Fenerbahçe’nin Ümraniye beraberliği, Kasımpaşa’nın iştahını kabartmış olacak ki, maça önde baskı yapmayı planlayarak başladılar.

Ama rakibinin silahlarını ve yıldızlarını hesaba katmadan...

Kapanan rakiplere karşı zorlanan Fenerbahçe karşısında açık oynayan, geride geniş alanlar bırakan, defansta kademe yapmayan bir takım bulunca, zor gözüken deplasmanı tahminlerden kolay kazandı.

King’in maçın başında attığı gol, beceri doluydu.

İlk 15 dakika dolarken, Valencia’yı yaka paça yere indiren Hasan Emre kırmızı kart görünce (Son adam kuralı) ”Maç bitti” dedik, yanılmadık. Sonra sahada adeta 'cirit' atan bir takım izlemeye başladık.

Keyif verdiler

Oyunu dikine oynayan, adam eksilten oyuncuları, (Osayi, Ferdi, Emre Mor, Valencia) duran top ustaları (Lincoln, Zajc) defansif oyunda öne çıkan ayakları (Szalai, Arao) ile Fenerbahçe hem futboluyla keyif verdi, hem de golleriyle maça renk kattı. Kasımpaşa da 10 kişi kaldıktan sonra sahada sadece sahada ”tarihi fark” olmasın diye çırpınıp durdu.

Geçen seneki görüntüsünden eser kalmayan Kasımpaşa’nın gidişatı iyi değil deyip Jesus’a dönelim. Sevgili hoca, perşembe günü Avrupa Kupası maçı var, kulübeye müracaat etmek için neden son 20 dakikayı bekledin?

İlk 11 için her hafta değişiklikler yapıyorsun, bizim gördüğümüz bu takımın olmazsa olmazları, Osayi, Ferdi ve Zajc. Unutmadan Valencia hem atıyor, hem attırıyor. Transferi düşünülen santrafor (gelirse) onu mu keser?

İlk maçtaki 3-0'lık skor olmasa ne Jesus böyle bir rotasyon yapar, ne de Arda Güler'i ilk 11'de sahaya sürerdi. Tartışmasız ilk 11'in en büyük sürprizi, stoper Lemos'un formayı kapışıydı. Jesus'un oyuncuyu resmi bir maçta görmek istemesi pek inandırıcı gelmedi.

Serdar Aziz ve Tisserand olmayınca, taraftar baskısından Gustavo'yu kulübeye, Lemos'u (bir daha oynar mı bilemem) sahaya sürmüştü.

Bruma, Serdar Dursun ve Arda Güler'in ilk 11'i görmeleri, Crespo'nun tekrar formasına kavuşmasıyla oyunu izlemeye koyulduk. İlk 45 dakikada topa büyük oranda sahip olan Fenerbahçe'nin pozisyon bulmakta yine zorlandığını gördük. Bereket rakip, kalite ve kapasite olarak Fenerbahçe'nin çok gerisindeydi. Düşünün; kendi saha ve seyircisi önünde oynayan Slovacko'nun ilk yarıda Altay'ı rahatsız edecek tek pozisyonunu göremedik.

Oynanan futbol ise keyif vermiyordu. Zaten Fenerbahçe'de yaratıcı futbolcular, sahada değil dışarıdaysa, takımın performansı gözle görülür düşüyordu. Skor rahatlığı Jesus'un ikinci bölümdeki hamlelerini geciktirdi.

Pozisyon sıkıntısı çekilirken, Serdar Dursun'un kendi kazandığı topu sert bir şutla ağlara göndermesinden sonra Fenerbahçe kendini biraz oyuna verir dedik ama, Peres kale önünde topa dokunamayınca rakip eşitliği hemen yakaladı. Rakibin cesaretlendiğini gören Jesus sahada gezinenleri (Bruma, Peres) dışarı alıp; Emre Mor, Novak ve Zajc'ı sahaya sürdü. Zajc girince de nedendir bilinmez, Crespo yine kulübeye döndü. Son 10 dakikada ise Arda Güler yerini Lincoln'e bıraktı. Futbol mu? Asla vasatı geçemedi. Öyleyse 'futbolu bırak, tura bak'...

Maçtan önce Ümraniyespor için ‘kapalı kutu’ demiştik. Ligin yenisini bir yerde hepimiz merak ediyorduk. Kadıköy’de maçın favorisi tartışmasız Fenerbahçe idi. Jesus, son Slovacko maçının başarılı iki ismini kulübeye (Osayi ve Zajc) yenileri de (King ve Luan) sahaya sürmüştü. Jesus hem kazanan takımı bozmuş, hem de saha içi parselasyonunu değiştirmişti. Maç başladı kapalı kutudan sürpriz çıktı. Ümraniyespor hepimizi şaşırttı. Oyuna geride değil, önde başladı, rakibine baskı şansı tanımadı.

Bekler aksadı

Rakibin istekli ve kontrollü oyunu Fenerbahçe’yi zora soktu. Luan solda, Ferdi sağda aksıyor, Rossi , Lincoln, King oyuna fazlaca katkı yapamıyor, Arao top kullanamıyordu. Bereket Emre Mor’un dikine oyunu sayesinde rakip kaleye gidiliyordu. Pozisyon sıkıntısı çekilirken gelen penaltıya rağmen, Ümraniyespor’un gardı düşmüyor, attıkları golle skora denge geliyordu. Devre biterken Fenerbahçe bir ani atak sonucu Valencia ile golü bulunca derin bir ‘oh’ çekiyordu. Sahadaki yerleşim yanlış olduğundan Fenerbahçe maça bir türlü ağırlık koyamadı. Luan sürekli hata yaptı. Jesus, Emre Mor ve Valencia’yı çıkarıp Bruma ve Zajc’ı oyuna alınca rakip defansı rahatlatmış oldu. Son bölümde Fenerbahçe’nin geride geniş alanlar bırakmasıyla Ümraniye bir anda öne geçti. Maç gitti derken, Zajc’ın yarattığı pozisyonla gelen Berisha golüyle Fenerbahçe farka çıktığı maçta yenilmekten kurtuldu. Sonuç mu? Yaptığı yanlış 11 ve yanlış oyun planıyla bu maç tek kelimeyle Jesus’a yazar. Ümraniyespor mu? Kalkın ayakta alkışlayın.

Fenerbahçe’nin yeni sezonda, yeni şampiyonluk yolculuğu başlıyor. 8 senedir şampiyonluk özlemi çeken Sarı-Lacivertli taraftarlar geçen sezonlara oranla bu yıl daha heyecanlı, çok daha umutlu. Takımın başında marka bir hoca var. Onun onayı ile alınan ve kısa zamanda beğeni kazanan oyuncular var. Dinamo Kiev maçında yaşanan şok, Slovacko maçıyla atlatılmış gözüküyor.

Rakip kapalı kutu

Teknik direktör Jesus’un da söylediği gibi Fenerbahçe’nin bu sene olmazsa olmazı, lig şampiyonluğu. Start Ümraniyespor maçıyla veriliyor. Kadıköy kapalı gişe. Rakip ‘kapalı kutu’. Ligin yenisini hazırlık maçlarında gördük ama fikir sahibi olamadık. Yine de sahadaki görüntüyü tahmin ediyoruz. Kendi alanına kapanan, topu rakibine veren ve ani atak kovalayan bir Ümraniyespor izleriz muhtemelen.

Fener’in çilingiri çok

Jesus, son Slovacko maçı 11’ini değiştir mi bilemiyorum ama Emre Mor ve Lincoln Henrique banko sahada olur. Rakibin defansif oynayacağı düşünülürse, Fenerbahçe yine topa sahipken 3’lü defans oynar. Osayi ve Ferdi’yi de kanatlarda, ofansif organizasyonlar içinde görebiliriz. Jesus bu maçta da King’i kullanabilir. Kaybetmemek için rakibe duvar örecek Ümraniyespor defansını aşmak ve kapalı kutuyu açmak için Fenerbahçe’nin çok silahı, çok çilingiri var. Zaten işi bu çilingirler çözer. Kimler mi? Lincoln, Emre Mor, Rossi, Osayi, Ferdi, Valencia, King... Maç mı? Fenerbahçe, Kadıköy’de sürprize asla izin vermez.