Fenerbahçe yaptığı savunma bölgesi transferleri ve Krunic’in gelip İsmail Yüksek’in biraz öne çıkarak oynamasıyla önemli problemlerini çözdü. Rakip Antalyaspor Sergen Yalçın ile çıkışa geçmiş, kadrosu güçlü ve Adam Buksa gibi önemli bir santrfora sahip. Stoper konusunda İsmail Kartal’ın yapacağı seçimler özelinde oyuncuların form durumları, rakip santrforun özellikleri önemli olsa da şu an için ilk yazılacak oyuncu son maçtaki görüntüsüyle Alexander Djiku. Serdar Aziz maç içerisinde kırılgan. Çağlar Söyüncü’nün hazır olması için zamana ihtiyacı bulunuyor. Leonardo Bonucci ise tecrübesiyle bu konuda Fenerbahçe’de savunmanın garantisi gibi.

İlk tercih Bonucci

Her bölgede olduğu gibi savunmada da top ayağına geldiğinde takımını sakinleştiren ve bireysel hatayı az yapan İtalyan savunmacı, eğer sakatlığını tamamen atlattıysa bana göre Djiku’nun yanındaki ilk tercih olmalı. Fenerbahçe için tempoya, girilen pozisyon sayısına bakarsanız son dönemde tek problem bitiricilikte. Eğer Edin Dzeko, Sebastian Szymanski ve Dusan Tadiç bu konuda biraz kendilerine gelirse, Antalyaspor her ne kadar güçlü bir takım olsa da Fenerbahçe bu deplasmanı kayıpsız geçebilir.

Travmatik bir dönemi bitirebilmek hem takım olarak iyi konsantre olmaktan hem de takımın yıldız oyuncularının durumdan rahatsız olmasına bağlıdır. İlk yarı özelinde de 6-7 oyuncu disiplinli oyunda standartlarını zorladılar. Özellikle Visca, Bardhi ve Enis Destan hücum organizasyonlarında hareketli ve zaman zaman da olsa etkiliydiler. Bardhi ortasında ön direğe yaptığı koşu ve arka direğe yaptığı kafa vuruşu ile golü atan Enis Destan, istekli görüntüsünün karşılığını alıp Trabzonspor’u soyunma odasına önde götürdü.

Ateş, yangına dönüştü

Fakat ikinci yarı Kasımpaşa’nın maça iyi başlaması Trabzonspor’un tüm falsolarını ortaya çıkardı. Harika bir sezon geçiren Aytaç’ın 5 Trabzonspor’lu savunma oyuncusunun arasından attığı gol ile yaktığı ateş, kırılgan Trabzonspor’un oyun disiplininden kopması, Hajradinoviç penaltısı ve Da Costa golü ile yangına dönüştü! Trabzonspor’un bitmeyen çilesi yediği gole tepki veremeyiş ve az sayıdaki kaliteli ismin kayboluşuyla travma büyüdü. Bordo-Mavililer’in kulübesinde de bu işi çözecek oyuncu olmayınca, skoru çaresizce kabul edildi.

Fenerbahçe gibi oyunu rakip sahada oynamak isteyen takımın stoperleri için yapılacak en ölümcül hata, top rakibe geçtiği anda santrfora uzak kalmaktır. Bu hatayı yapan Serdar Aziz, işi başlatan Sowe, penaltıyı kazandıran da Cephas oldu. Tolga Ciğerci golü ile geri düşen Fenerbahçe hemen tepki verdi. İnanılmaz bir hücum iştahı başladı. Dzeko, Serdar A., Mert Müldür, Krunic kaçırdılar ama kaçırmayan ve ekmeğini taştan çıkaran Cengiz Ünder oldu. 2 gol ile Fenerbahçe’yi yaşanabilecek sıkıntıdan kurtardı. 2.yarıda da hücum iştahı ve arayışlar devam ederken Dzeko’nun fırsatları harcamaya devam etmesi maçın kopmasını önledi. Fenerbahçe’de dikkat çeken bir ayrıntı da Fred’in yokluğunda 8 numaraya geçen İsmail Yüksek’in yüksek eforlu oyunuydu.

Yüksek skorlu kazanabilirdi

Presi başlatan, topu iyi kullanan İsmail Yüksek Fenerbahçe için skordan bağımsız gecenin en iyilerindendi. Fenerbahçe’nin kenar organizasyonları, maçı kazanması ve çok fazla pozisyon üretmesine yetti. Savunmada maçı koparacak gol gelmemesine rağmen Djiku ve Serdar Aziz, 2. yarı çok daha yüksek konsantrasyonlu ve rakiplerine yakın oynamaları Fenerbahçe’nin tedirgin olmasını engelledi. Sonuçta Fenerbahçe çok daha yüksek skorlu kazanabileceği Ankaragücü maçını, Cengiz Ünder’in harika performansı ile kazanmayı başardı.

Fenerbahçe ilk 10 dakika sonrasında oyunu hakimiyetine aldı. İsmail Yüksek Fred’in pozisyonunda, Krunic 6 numarada, Serdar Aziz ise sakat Bonucci’nin yerinde başladılar. Başakşehir rakibinden çekinmeden pas yapmaya çalışsa da her geçen dakika Fenerbahçe topu daha çabuk geri kazanmaya başladı. Baskıya rağmen ilk yarıda sezonun kötü maçlarından birini oynayan Fenerbahçe Tadiç, Djeko ve Serdar Aziz denemelerinde Volkan Babacan’ı geçememesine rağmen ilk yarının sonunda kendini çift sarıdan attıran Figueredo sayesinde ikinci yarıya büyük bir avantajla çıktı. Fakat Fenerbahçe’nin son haftalarda yakalandığı gol kaçırma hastalığı zirve yaptı.

İmdada Onur yetişti!

Baskıya rağmen Szymanski, Djeko, Fenerbahçe çift santrfora döndükten sonra Cengiz Ünder ile girilen net fırsatlar kaçtı. Başakşehir’de Keny hamlesi de bırakılan boş alanlar için Başakşehir adına iyi bir hamle oldu ve zaman zaman Fenerbahçe’yi bu hamle ile tehdit ettiler ama golü bulamadılar. Oyun kötü olmasa da kaçırılan her pozisyon Fenerbahçe’yi rakipten daha çok bozdu. Ve son dakikada imdada Szymanski’nin şutunda topu koluyla kesen Onur yetişti! Kazanılan penaltıyı gol yapan Batshuayi çok daha büyüyebilecek bir sıkıntıyı bitirmiş oldu.

Okan Buruk’un maç başlangıcı seçimleri ilk yarıda karşılığını buldu. Sol bekte Kaan Ayhan seçimi Visca’ya karşı daha emniyetli, aynı pozisyonda oynayıp çok hata yapan Barış Alper’in sağ önde tercih edilmesi ise daha üretken bir görüntü verdi. Aynı zamanda kenarda istenileni veremeyen Zaha’nın santrforda iyi iş çıkarması ve attığı gol Galatasaray için taşların yerli yerine oturduğu bir oyunla tabela avantajını da getirmiş oldu. Trabzonspor’da oyun anlamında orta saha ve forvette etkisiz, savunmada ise kolay pozisyon verilen bir görüntü vardı ki bu bana göre tamamen oyun grubunun rakibe göre kalite anlamında eksik olmasıyla alakalıydı. Mertens ve Zaha girdikleri pozisyonları atabilseler ilk yarıdan iş bitebilirdi. Aradaki kalite farkı değişikliklerde de hissedildi. Galatasaray en iyi savunmacısı Abdülkerim sakatlandığında oyuna Davinson Sanchez’i alma lüksüne sahipken, Abdullah Avcı oyunun kaderini değiştirmek için oyuna ligin belki de en sıradan beklerinden Mehmet Can’ı aldı. 2. yarının başından itibaren de kalite iyice ağır bastı ve oyun Galatasaray’ın oyunu oldu. Zaha ve Kaan golleri ile maçı çabuk çabuk garantiye alan Galatasaray’da Kerem son noktayı enfes bir gol ile koydu.

Rakibin kaybettiği baz alındığında…

Enis Destan golü attı ama bana göre bu gol takımdan çok Enis’in kişisel olarak daha iyi hücum edebilen bir takımda daha iyi iş çıkarabileceğinin sinyaliydi. Takım halinde genel temposunun üzerine çıkan ve iyi oynayan Galatasaray’da Kerem D., Zaha, Kaan A. ve Torreira ön plana çıktılar. Son anda attığı golle Kerem Aktürkoğlu noktayı koydu. Fenerbahçe’nin yaptığı kayıp düşünüldüğünde Trabzonspor deplasmanından alınan bu net galibiyet çok çok değerliydi.

Futbolda ayrılıklar, oyuncu performansları iyi olmadığında iki taraf için de çok kârlı olmuyor. Kadro dışı kalan Umut Bozok’un ayrılmak istemesi normal ama kendisine bonservis ödemiş Trabzonspor’a ‘bonservisimi bedava verin’ demesi bir tuhaf.

Ömür’ün durumu ise bambaşka. Abdülkadir bu takımın altyapısından gelmiş, şampiyonlukta katkı yapmış ve gitmek istediğinde yardımcı olunması gereken bir oyuncu. Ayrıca muhtemel de olsa rakiplerine değil yurt dışına gidecek olması, bu oyuncu için hem bir teşekkür hem de ekstra yardımcı olunması gerektiği anlamına gelir bana kalırsa. Bu saatten sonra iyi hizmet etmiş Abdülkadir Ömür gibi örnek bir isime zorluk çıkarmak yönetime yakışmaz.

Savunma, orta saha ve hücum ayırt etmeksizin rotasyonlu kadrosu ile topun Manisa’da kalmasına çok fazla izin vermedi Trabzonspor. Kapanmaya çalışan rakibine karşı oyun üstünlüğünü rahat alırken, Onuachu’nun yokluğunda krizi fırsata çevirmesi beklenen Enis Destan ile tabelayı da aldı. İlk golde asisti yapan, kornerden de 2. golü atan Enis ilk yarıdan maçın kahramanı oldu bile. Manisa’nın kaleye toplam 2 kez gelmesine rağmen, frikikten attığı gol tamamen Uğurcan hatası oldu. Refleksi zayıf kalan Uğurcan, kendisine yakışmayan bir gol yiyerek ilk yarının sınıfta kalan ismiydi.

Enis damga vurdu

İkinci devrenin başında Bordo-Mavili ekip daha kontrollüydü. Biraz daha Manisa’nın topla oynamasına müsaade ettti fakat pozisyon da vermedi. Fark yaratmaya devam eden Enis, oyuna sonradan giren Visca’nın asistinde golü yaparak turu garantiye aldı. Zaten bu golle birlikte de Manisa’nın direnci tamamen kırıldı. Genel anlamda Trabzonspor’da dün şans bulan, ideal kadroyu zorlaması beklenen oyuncular pek buna hazır gözükmediler. En önemlisi ise Galatasaray maçı öncesi Trabzonspor’u hırpalayan, yoran bir maç olmadı kupada. Oyun disiplini maçı kazanmak için yeterli oldu. Kapanışı maçın adamıyla yapalım... Enis Destan sadece Trabzonspor için değil, forvet sıkıntısı yaşayan A Milli Takımımız için de önemli bir oyuncu olabileceğinin sinyallerini verir gibiydi.

Trabzonspor maçın hemen başında dönen topta doğru yerde olan Bardhi’nin pasında çok temiz bir gol vuruşu yapan Fountas ile buldu golü. Bu gol ile kontrollü dolayısıyla temposuz oyun ihtimali ortadan kalktı. Antalyaspor topa sahip olarak oynadığı, ofansif bekleri Güray ve Erdoğan’ı olabildiğince öne çıkarttığı ilk yarıda oyuna hakim taraf oldu. Jehezkel ile direğe, Güray Vural’ın şutunda ise inanılmaz bir refleksle topu çizgiden çıkaran Benkoviç’e takıldı. Trabzonspor ise hem pas yapmakta hem de baskı yediği anlarda oyunun temposunu Onuachu’nun yokluğunda topu önde tutamadığı için ayarlamakta zorlandı. Yine de soyunma odasına önde gitmeyi başardı.

3-4 takviye şart

İkinci yarı biraz daha dengeli başladı. Ancak dakika dakika tempoyu artıran Antalyaspor üstünlüğü tekrar aldı. Hücum konusunda arayışları hiç bitmezken, Jehezkel ile golü bulmayı da başardılar. Trabzonspor maçın hiçbir bölümünde rakibinin oyununa karşılık veremedi, ne öndeyken boş alanları değerlendirebildi ne de skor dengedeyken set hücumu yapabildi. Trabzonspor için oynanan oyuna bakınca 1 puan oldukça iyiydi. Maç sonunda galibiyete yakın taraf Trabzonspor’dan daha yetenekli oyunculardan oluşan, maçı kazanmayı daha fazla isteyen, daha çok koşan Antalyaspor’du. Kısacası 3 puanı kaçırdılar. Trabzonspor tarafı, disiplinli oynamanın daha kaliteli rakiplere karşı yetmeyeceğini ve transferde kaliteyi artıracak 3-4 net oyuncuya ihtiyaç olduğunu bir kez daha görmüş oldu.