Son dönemin maçlara en iyi başlangıçlarını yapan şampiyonluk adayı Başakşehir için Kadıköy’de bunu tekrarlamak hiç kolay olmayacak. Demba Ba’nın yokluğuna rağmen Aleksic, Robinho, İrfan Can gibi santrfor arkasında Crivelli’yi destekleyecek özel oyuncular, formda santrforun yokluğunu hissettirmezler. Diğer taraftan rakiplerine göre daha az kredisi olan Fenerbahçe için Kadıköy’de oynadıkları coşkulu oyunda başrol alması muhtemel Vedat Muriç, Kruse ve Rodriques’in bitiricilik becerileri de çok belirleyici.

Dirar-İsla kilit nokta

Açıkçası form durumlarına bakınca Başakşehir, maçın Kadıköy’de olduğu düşünüldüğünde Fenerbahçe ağır basıyor. Bir diğer detay ise çabuk kanat oyuncularına sahip Başakşehir’e karşı Dirar-İsla ikilisinin defansif anlamda ne yapacakları çok önemli.

Başakşehir, Galatasaray deplasmanında tempoyu düşük tutarak istediğini almayı başarmıştı.

Savunmada Başakşehir

Ancak Fenerbahçe oyunu içeride düşük tempolu oynayan bir takım değil. Yani muhtemelen maç Fenerbahçe’nin istediği gibi yüksek tempoda oynanacak ve ayak uydurmaya çalışan taraf Başakşehir olacak.

Forvet hatlarının ve orta sahaların kalitesi birbirine yakın ama işin savunma bloğu kısmında rakibine göre daha oturmuş olan, orjinal pozisyonlarda oynayan oyuncuları, savunma lideri Epureanu’nun varlığı ile Başakşehir gibi gözüküyor.

Yazarımız Erman Özgür, Galatasaray-Çaykur Rize, Türkiye Kupası karşılaşmasını yorumladı:

Galatasaray ilk maçtaki avantajlı skora rağmen yüksek konsantrasyonlu, rotasyonlu kadrosuyla ilk yarıda maçın hakimiydi. Lemina’nın savunmanın önündeki güven veren görüntüsü ile önde yaptıkları baskı işe yaradı. Neredeyse hiç pozisyon vermedikleri ilk bölümde, hücumda Sekidika ve Ömer Bayram’ın çabuklukları ve hareketli oyunları sayesinde Taylan ve Adem Büyük ile fırsatlar da buldular ama gol çıkaramadılar.

Maçın en iyisi Lemina

İkinci yarı ise Galatasaray için tam anlamıyla gel gitlerle geçti. Rizespor’un aradığı bireysel hataları yaparak başlamaları tedirginlik yaratsa da, Adem Büyük’ün penaltısı ile rahatladılar. Okan’ın yaptığı penaltı ve Oğulcan’ın golüyle sıkıntıya düştüler. Maçın en iyisi Lemina’nın golü ile skoru tekrar aldılar. Bu keyifli işler özellikle İsmail Kartal ve Fatih Terim’in doğru zamanlamalar ile yaptıkları hamlelerle bağlantılıydı.

Sekidika rekabete girer

Sonuçta Galatasaray, şampiyonluk yarışındaki rakiplerinden, Başakşehir ve Beşiktaş’ın kupada yaptıkları hatayı yapmayarak işini ciddiye aldı. Şener, Lemina, Ömer Bayram ve Sekidika’nın öne çıktığı rövanşı kazanarak turu geçmeyi başardı. dün geceden benim aklımda ise en çok, Ömer Bayram’ı maçın yıldızı yapan 2 asisti, yeni transfer Jesse Sekidika’nın şu an olmasa bile zamanla forma rekabetine girebileceğinin sinyallerini vermesi, Belhanda’nın yine sahne almak yerine idare ettiği bir maç oynaması kaldı.

Karius’un yediği amatör takım kalecisinin yemeyeceği golle Beşiktaş için zor maç çok zor maç seviyesine geldi maçın başında. Topla çok oynamasına rağmen Sivasspor’un dar alana çektiği oyunda pozisyon bulma konusuna çare bulamayan Beşiktaş, Burak Yılmaz’ı savunma arkasına kaçırmayı denedi. Atiba’nın yaptığı hücum pres ve N’Koudou ile kazanılan frikik gol için neredeyse ilk yarıdaki en ciddi fırsattı. Burak-Ljajic ortaklığı ile gelen gol maça denge getirse de boş alan bulduğunda değerlendirme konusunda ligin en başarılı takımı Sivasspor ağır Beşiktaş savunmasına cezayı bu kez Yatabare ile kesti. 2. yarı daha da hareketli başladı. Avcı’nın Diaby hamlesi, Uğur’un kırmızı kartı da gelince Beşiktaş için maçı çevirme şansı ayağına geldi. Ancak Sivasspor’un stoperlerinin ve Samassa’nın iyi iş çıkarması Umut Nayir hamlesi ile risk Beşiktaş’a maçı çevirme şansı vermedi. Sonuçta Sivasspor oyun disiplinine sadık kalarak İstanbul’dan mutlu dönmeyi başardı.

Gecenin sorusu

Anlatsana biraz neden Karius? Eğer elinde potansiyeli yüksek genç bir kaleci varsa Karius için yedek bekletmeye değmez. Elinde genç bir kaleci yoksa neden Karius’u yedekleyebilecek bir 2. kaleci alınmamış bu da ayrı bir merak konusu.

Maçın starı

Beşiktaş’ın bizde olmaz diye kiralık verdiği sol bek ya da sol stoper Fatih Aksoy, Çalımbay’ın o’nu defansif orta saha oynatmaya başlaması ile her geçen gün üstüne koymaya devam ediyor. Savunma başarısının yanında Yatabare’ye yaptığı harika asist ile maça damgasını vuran oyuncuydu.

Maçın olayı

Beşiktaş’ın kadro kalitesi tartışılır mı bilmem ama Beşiktaş kadrosunun yarısı kadar kaliteli olmamasına rağmen futbolda yardımlaşmanın, koşu temposunun ve ezbere oynadığı oyunun karşılığını alan Sivasspor oyun kalitesi anlamında ders verdi.

Kısa mesaj

Beşiktaş’ta ayakta kalan oyuncuların başında yine Gökhan Gönül vardı.

İki takımın puan sıralamasındaki durumlarından dolayı temkinli oyunları, forvet hattında oynayan oyuncuların bireysel anlamda vasat kalışları ve yine iki tarafın kazandığı topları iyi kullanamaması ile pozisyon kısırı bir ilk yarı izledik. Konuk Konyaspor’un Thuram ve Miloseviç ile denediği, gole yaklaştığı anlar ise Ankaragücü savunması tarafından savuşturulunca oyunun hakkı skor tabelaya da yansıdı ilk yarının sonunda.

Ankaragücü yorulunca...

İkinci yarıya baskılı ve Alper hamlesi ile başlayan Ankaragücü’ne karşı iyi savunan Konya 60’tan sonra oyuna hakim oldu. Aykut Kocaman’ın Miya hamlesi ile gelen oyun üstünlüğü Ömer Ali ve Miya ile çok net pozisyonlar getirmesine rağmen futbol şansı yanlarında değildi. Ankaragücü’nün yorulması nedeniyle buldukları boş alanlarda topa daha fazla hakim olan deplasman takımında Aykut Kocaman’ın hamleleri devam etti.

Hamleler işe yaradı

Bajic’ten sonra oyuna giren Shengelia duraklamalarda direnci iyice düşen Ankaragücü’ne cezayı harika bir plase ile keserek hem takımına sezonun en değerli galibiyetlerinden birini getirdi hem de sezonun ikinci yarısına iyi başlamasını sağladı. Maçın kahramanı ise doğru zamanlarda yaptığı hamleler ile önce iyi savunup sonra maçı koparıp alan Aykut Kocaman oldu.

Beşiktaş’ta 2. yarı öncesinde hem sezonun geneli hem de zorlu Sivas maçı özelinde sinyaller hiç iyi değil. Özellikle saha ya da iklim şartları ne olursa olsun alt lig takımından yenen 3 gol, defansif sıkıntıların hala devam ettiğini gösteriyor. Elbette bu takımın lider ve özel oyuncuları Atiba, Burak Yılmaz, Ljajic ve Gökhan Gönül’ün Sivas maçında oynayacak olmaları kaliteyi arttıracaktır. Ancak topu kazandığı anda rakip kaleye direkt giden ve bu konuda Süper Lig’in en iyisi olan Sivas’a karşı bu kolay gol yiyen takım görüntüsü tedirgin edici. Beşiktaş sahasında ya da dışarda gol bulmakta zorlanacak bir takım değil. Mesele topun rakibe geçtiği anda savunmaya çabuk geçemeyişinde. Yoksa işi zor...

Sahasında bile olsa topu zaman zaman rakiplerine bırakarak oynadığı ve savunma konsantrasyonunu yüksek tuttuğu maçlarda seri yakalamış Beşiktaş’ın oyun kalitesinden ziyade sonuca yönelik bir strateji ile hem Sivas maçını hem de sezonun genelini oynayacağını düşünüyorum. Çünkü formda oyuncu sayısının azlığı kalitenin istenilen seviyeye gelmesini gittikçe zorlaştırıyor. Eğer Beşiktaş istenilen oyun kalitesine ulaşacaksa Atiba, Caner, Gökhan gibi oyuncularının yanına Burak, Ljajic, N’Koudou ve Oğuzhan’ı da eklemeli. Aksi takdirde hiçbir kulvarda başarılı olmak mümkün değil.

Yazarımız Erman Özgür, Trabzonspor’un ilk yarı karnesini değerlendirdi:

Rakiplerine göre sezonu en erken açan Trabzonspor için kısıtlı kadro ile birden fazla kulvarı birarada götürmenin kolay olmayacağı belli bir durumdu. Öyle de oldu. 4 yıl sonra Avrupa Ligi’ne dönüş yapan Bordo-Mavililer açısından sezon öncesi sert rakiplere karşı girilen Avrupa macerası iyi başladı. İlk maçta, Çekya deplasmanında iki farklı geriye düştüğü Sparta Prag maçında 5 dakika içinde dengeyi sağlamaları özgüven kazanma adına önemliydi. AEK deplasmanında da oyunun başında geriye düşmelerine rağmen 3-1 kazanmaları da aynı şekilde. Rövanşta elenmenin eşiğine gelseler de ortaya konan oyun genel anlamıyla pozitifti.

Savunmada alternatif eksikliği

Geçen sezon zaman zaman çalkantılı günler yaşayan, Malatya deplasmanındaki 5-0’lık mağlubiyetin ardından kaptan Burak Yılmaz ile kaleci Onur Kıvrak’ı kadro dışı bırakıp alt yapıdan gelen isimlerin önünü açan Trabzonspor’da bu sezona başlarken de bir taraftan elindeki lider oyuncuları kazanmak, diğer taraftan altyapıdan gelen gençlere yer vererek kadroyu genişletmek hedefler arasındaydı. Kadronun en dikkat çekici özelliği hücum bölgesindeki kalite ve alternatif çokluğunun savunma hattında olmayışıydı.

Sörloth ve Sturridge etkisi

Trabzonspor’da sezon başladıktan sonra kiralık Sörloth ve problemli Sturridge gibi oyuncular ne yapacak merak konusuydu. Haftalar ilerledikçe yavaş yavaş bu soruların cevapları netleşti. Sörloth beklentileri fazlasıyla karşıladı. Ligde 12 gol, 4 asistle oynayan Norveçli oyuncu, Bordo- Mavililer’in zirve yarışında kalmasını sağlayan en önemli faktörlerden biri oldu. Daniel Sturridge sakatlıklar yüzünden beklenen sürede forma giyemese de oynadığı bölümlerdeki katkısıyla takıma fayda sağlayan isimlerden oldu. Ligde 9 maçta forma giyen Sturridge’in 11’de başladığı 6 karşılaşmanın 5’inde asist, skor ya da her ikisinde birden üretkenlik sağlaması yabana atılacak bir şey değil. İngiliz süperstarın ikinci yarıda sağlıklı bir şekilde tüm maçlarda forma giymesi Trabzonspor’a yarışta ekstra güç sağlayacaktır.

Evdeki hesap çarşıya uymadı

Ünal Karaman’ın Sosa, Nwakaeme, Novak, Pereria, Hoesseini, Uğur Can, Sörloth’dan oluşan iskelet kadrosu Abdülkadir Ömür, Abdülkadir Parmak, Hüseyin Türkmen, Advijaj, Kamil Ahmet, Yusuf Sarı ve Ekuban’la desteklenecekti. Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı. Özellikle Abdülkadir Ömür ve Ekuban’ın uzun süreli sakatlıkları ile başlayan kadro darlığı, Sosa başta olmak üzere lider oyuncuların özverili mücadelesi ile bir parça hafiflese de birden fazla kulvar olunca istikrarsız oyun ve skorlar geldi. Avrupa Ligi’ndeki son 3 maçta yedek isimlerin oynatılması, sakatlıklar nedeniyle yaşanan kadro sıkıntısı yüzünden üzerlerine fazla yük binen yıldız isimlerin de dinlenmesini sağladı.

Rakipler kötü olunca...

Şampiyonluk yolundaki rakiplerin çokluğu ve bu ekiplerin sezonun ilk yarısını kötü geçirmeleri Trabzonspor için avantaj oldu. Ünal Karaman’ın Kamil Ahmet gibi bazı sürpriz oyunculardan aldığı ekstra katkıların yanında Sörloth’un yükselen performansı Avrupa’da olmasa da ligde uzun zaman sonra Trabzonspor’u hedefine yakın tuttu. Kısacası zor bir dönemden kısıtlı bir kadro ile başarılı çıkmayı başardı Ünal Karaman. Sonuçta basın önünde yaşanan diyaloglarla görevinden ayrılmış olsa da hedefleri doğrultusunda yarışın içinde bir kadro bıraktı.

Fenerbahçe oyuna ve topa hakim başladı maça. Yarı sahayı kolay geçti. Hâl böyle olunca gözler de üretkenlik konusunda beklentilerin yüksek olduğu Kruse ve Deniz Türüç’teydi. Ozan’ın boş sahayı driplingleri ile iyi değerlendirdiği anlardan birinde gol pozisyonu kaçmış olsa da kazanılan frikik Deniz’in enfes vuruşuyla skora dönüştü. Ancak Rize rakibinin önde oynamasına Abarhoun’un kornerden attığı gol ile izin vermedi. Fenerbahçe üretmekte zorlanırken, skordan memnun Rize hücum etmekte daha seçici davrandı. 2. yarıya Rizespor topa daha fazla hakim olmaya başlayıp oyunu dengeleyerek başladı. Ancak horoz dövüşü gibi mücadeleye endekslenen maçta iki takımın yetenekleri saklambaç oynamaya başlayınca iş küçük bir mucizeye kaldı. O mucize uzaklardan füze atar gibi bir şut çıkarıp kaleci Gökhan’ı avlayan Jailson’dan geldi. Takımının deplasman konusunda gördüğü kâbuslardan birini daha yaşamasına izin vermedi. Rakiplerinin kazandığı haftada Fenerbahçe hayati bir 3 puanla Rize’den dönmeyi başardı.

Gecenin sorusu

Kruse’ye deplasmanlarda ne oluyor? İç sahada en azından çok hareketli olan, daha fazla sorumluluk alan Kruse deplasmanlarda adeta hayalet gibi oluyor. Var mı, yok mu belli dahi olmuyor.

Maçın starı

Jailson işin savunma kısmında bireysel hata yapmadığı sürece zaten işini yapmış oluyor. Ama dün akşam attığı gol, güzelliği dışında sezonun en değerli gollerinden biriydi. Jailson’u maçın yıldızı yaptı.

Maçın olayı

Fenerbahçe derbiyi kazandı ama her maçın oyuncusunu, oyununu iyi etüd etmek gerek. Rize maçına galip takım bozulmaz mantalitesi ile çıkmak Jailson’un mucize gibi golü olmasa çok eleştirilebilirdi.

Kısa mesaj

Israrla Fenerbahçe’ye işler kötü giderken işin seyrini değiştirebilecek bir santrfor lazım olduğunu düşünüyorum.

Teknik direktörsüz, moralsiz, lige erken havlu atmaya hazırlanan Kayserispor’a karşı hücum organizasyonlarının denendiği bir antreman yapar gibiydi Trabzonspor. Sturridge ve Abdulkadir Parmak’ın kalitelerinin hissedildiği ilk yarıda Sörloth ve Nwakaeme ile bulunan gollerin dışında 5-6 tane de net fırsatı atamadılar. Kayserispor’un Ömer ile bulduğu gol ise Hasan Hüseyin’in asisti ile beraber, Trabzonspor savunmasının dengesizliğinin dikkat çekiciliğini içinde barındırıyordu. 2. yarı Trabzonspor ciddiyeti yine elden bırakmadı. Orta sahası dahil önde oynayan tüm oyuncular pozisyon buldu. Sturridge’nin organizatörlüğünde hem keyif aldılar hem de izleyenlere keyif verdiler. Hücum hattındaki tüm oyuncuları maçı gol yaparak bitirince de ortaya 6 gollü bir galibiyet çıktı.

Gecenin sorusu

Abdulkadir’in sağ kanat performansı nasıldı? Pereria’nın bindirmelerinde orta sahaya katederek önünü açması, pas trafiğine katkısı, kolay top kaybetmeyişi ve attığı golle çok iyi bir seçenek olduğunu gösterdi.

Maçın starı

Sturridge rahat ve yeteneklerini sergilediği bir maç oynadı. Sosa’nın servis ettiği pozisyonlarda arkadaşlarına fırsat yarattı. 2 gol ile maçın yıldızı olurken taraftarına da bundan sonraki maçlarda sürekli oynasa da izlesek dedirtti.

Maçın olayı

Trabzonspor için şampiyonluk yolundaki önemli detaylar yine hissedildi. Tüm sezon boyunca ilk gol konusunda iyi iş çıkaran Trabzonspor, şampiyonluk yolunda krallığın en büyük adayı Sörloth’a sahip olması ile avantaj yakalayabilir.

Kısa mesaj

Sezonun ilk yarı değerlendirmesinde en değerli oyuncu kesinlikle Sörloth oldu.