Trabzonspor’da daha emniyetli kabul edilebilecek üçlü savunma ve ceza sahasında kolay çoğalabilecekleri çift santrforlu yeni bir diziliş var fakat bu sistemle ilgili oynama pratiği yok. Sahada hazır olmayan genç iki bek var fakat Trabzonspor için başka seçenek yok. İki yeni transfer var fakat arkadaşlarını daha antrenmanda bile görmüşlükleri yok. Nwakaeme sahada isim olarak var ama oyunda yok. İşte bu detaylar yüzünden ilk yarıda Trabzonspor sahada bir var bir yok. Geçen hafta 5 gol yemiş Denizlispor’da ise maçın başındaki hareketlilik, 1-2 cılız pozisyon getirse de oyunun genelinde en azından Trabzonspor’a oyun üstünlüğünü vermeyişleri önemliydi. 2. yarıya Afobe ve Nwakaeme’nin hareketliliği ile başlayan Trabzonspor’da Abdülkadir Ömür’e tanınan serbestliğin işe yaraması, topa daha fazla hakim olmakla doğru orantılıydı. Sacko’nun girer girmez atılışı ile Trabzonspor’un iyi başladığı 2. yarıdaki avantajı daha da fazlalaştı. Ancak hücum organizasyonları maç boyunca istenilen düzeyde olmayınca, bu avantajı da kullanamayan Trabzonspor, Newton da garantici tavrından vazgeçmeyince, 2 puan kaybeden taraf oldu

Gecenin sorusu

Baker ve Afobe nasıldı? Çok özel oyuncular oldukları kesin ama Afobe’nin bu takımın kalitesi arttığı anda iyi iş yapacak bir forvet olduğunu hissettirdiğini düşünüyorum. Yine de bu bahsettiğimiyi iş geçen sezon Sörloth’un yaptığı işe yakın olur mu? Biraz zor.

Maçın starı

Edgar Ie’nin gösterişsiz ama hatasız oyunu dikkat çekiciydi. Bana göre savunma 4’lü oynarken de bu performansı sergilerse sancılı stoper mevkii için en iyi alternatif olabilir.

Maçın olayı

Newton’ın rakibine oyun üstünlüğünü aldığı 2. yarıda bir de bir kişi fazla olmasına rağmen 3 stoperden birini alıp, öne bir hamle yapmaya cesaret etmesi bitime 5 dakika kala oldu.

Kısa mesaj

Denizlispor için sezonun hedefi bu oyuncu kadrosu üzerinden çok belli. O yüzden alınan puan bu oyunla gayet iyi.

Trabzonspor geçtiğimiz sezonun travmaları olan; kaçırılan şampiyonluk ve Avrupa’dan men cezasının belirlediği transfer politikasının etkilerini daha sezonun ilk maçında iliklerine kadar hissetti. Bilen bilir kaliteli oyuncuları transfer etmek kadar o yıldızları Trabzon’da yaşamaya ikna etmek ve takımı sahiplenmesini sağlamak kolay değildir. Bu kriterlere sahip oyuncularla kurulu kadro yakalamak, önemli bir başarıdır.

Şartlar denebilir ama...

Fakat Trabzonspor Yönetimi, geçtiğimiz sezon yakalanan kadroda liderlik yapan, takımı şampiyonluğa oynatan hatta yanlarında oynayan arkadaşlarının değerini arttıran saha içi liderlerini (Sosa, Novak ve şimdi de Sörloth) teker teker kaybederek adeta takımın kalitesini 1-2 seviye aşağıya çekti. Elbette şartlar bazı durumlarda kabul edilebilir ama giden oyuncuların yerini mütevazı transferler yaparak doldurabilmek mümkün olmadığı gibi bu politika yönetimi, bu transferler üzerinden sizi başarısız da gösterir.

Bu oyuncular, lideri tamamlar

Eldeki oyuncuların da transferler gibi bu büyük boşluğu doldurması zor. Guilherme’den bu takıma organizatör, Ekuban’dan ise tek santrfor olmaz. Ancak bu oyuncular lider oyuncuları tamamlarlar. O yüzden ekonomi ne kadar müsaade eder ya da Sörloth’dan ne kadar gelir elde edilir de transfere harcanabilir bilmiyorum ama takımın kalitesini arttıracak üst düzey 3 oyuncu alınmazsa bu takımın şampiyonluk yarışına girmesi hiç kolay olmayacak.

Maçın başında topla daha fazla oynayan Trabzonspor, sahneye çıkması beklenen özel oyuncuları için neredeyse kayıp ilanı verecekti. Guilherme, Ekuban, Nwakaeme ve Abdülkadir Ömür, adeta gezinip durunca ceza sahasına giremeyen pozisyon bulamayan ama istatistiklere göre maçın tek hakimi gibi görünen Trabzonspor oldu. Beşiktaş tarafında ise durum daha vahimdi. Üç pası bir arada yapamayan, çabuk çıkamayan sahaya yayılmayı beceremeyen Beşiktaşlı oyuncular topun arkasından koşarken ceza sahasına girmeden Boyd’un körün taşı misali attığı tek şutla skoru da almayı başardılar. Bu gol adeta ilaç gibi geldi kötü oyuna. Trabzonspor’un oyunu geniş alanda oynamaya başlaması ile daha rahat alan bulan ve pas yapan Beşiktaş 2. yarıda Flavio’nun penaltı yaptırıp atılmasıyla Mensah’la golü bulup skor olarak da rahatladı. Lens, fişi çekti. Abdulkadir’in golü ise Trabzon’a ilaç olamadı. Sonuçta gerektiği gibi oynadığı maçta Trabzonspor’un büyük güç kaybetmiş kadrosunu önce durdurup sonra vurmayı başararak sezona çok önemli bir galibiyetle başlayan taraf Beşiktaş oldu.

Gecenin sorusu

Hangi takım daha hazır gözüktü? Skordan bağımsız olarak iki takımında sezonun geneli için hazır olduğunu söylemek zor. Oynanan oyunda skora odaklı Beşiktaş için yarışta şampiyonluk adayı olunacaksa daha baskın bir oyun oynanaması gerektiğini düşünüyorum.

Maçın starı

Oyun umutsuz giderken attığı gol ile varlığını hissettiren Boyd, oynadığı oyunla olmasa da maçın kaderini belirleyen oyuncu olmayı başardı.

Maçın olayı

Trabzonspor’da Sosa, Novak ve Sörloth bu takımın yüzde 70’iymiş. Geri kalan yüzde 30’u ise görünen o ki çok fazla takviyeye ihtiyacı olan bir kadro demek.

Kısa mesaj

Beşiktaş için Trabzonspor’u ilk hafta hazırlıksız yakalamak tam bir fikstür avantajı.

Galatasaray geçtiğimiz sezon neredeyse hiç göremediğimiz kadar uyumlu görüntüsü ile maça iyi başlayan taraftı. Arda Turan'ın serbest oyuncu profili ile futbola döndüğünü ilan edişi, Emre Kılınç'ın doğru transfer olduğunu haykırışı ve Taylan Antalyalı'nın boşuna aramayın dercesine istekli görüntüsü dikkat çekiciydi. Savunma arkası koşular, ikili oyunlar derken 3 golün çıktığı 40 dakikada iş çözüldü. 2. yarıya hamlelerle dönen Gazişehir Andre ile gelen güzel gole rağmen hikayenin değişmesi için gerekli olan derli toplu görüntüyü maçın hiçbir bölümünde veremedi. Diğer taraftan sadece Falcao maç boyunca attıklarından fazlasını kaçırırken Günay da takımı adına hezimeti engelleyen adamdı.

Gecenin sorusu

Transfer ihtiyacı devam ediyor mu? Taylan'ın oyunu iki yönlü iyi oynamasıyla savunmanın önü için doğru oyuncu olabileceğini ispatlaması Galatasaray adına transferin yönünü değiştirebilir.

Maçın starı

Geldiğinden beri maç kazandıran lider bir oyuncu olması beklenen Falcao nihayet bu role soyundu. Arkadaşlarının servislerini değerlendirmesi dışında Emre Kılınç'a yaptığı asist de usta işiydi.

Maçın olayı

Galatasaray'ın yenileri Omar, Emre Kılınç ve Arda Turan'ın uyum süreci denen zamanı çabuk atlatmaları ve takımlarına katkı vermeye başlamaları gecenin olayıydı.

Kısa mesaj

Fatih Öztürk için yediği golün hatalı olduğunu söyleyebilirim. Şu bir gerçek Muslera'nın yerini doldurmak ne Fatih ne de Okan ile olacak iş değil.

Beşiktaş’ta Sergen Yalçın’ın açıklamalarından benim anladığım santrfor ve sağ bek için aceleye gerek yok, lig başladıktan sonra da çözülebilir. Avrupa kupaları ise bu kadronun nefesi yetmeyeceği için 2’inci planda. Sadece santrfor için maddi anlamda fedakarlık yapılabilir. Bu toplantının üzerine Gökhan Töre transferi de gerçekleşti. Transferde öncelik olmamasına rağmen kanat oyuncularının istikrarsız ve sönük performansları, rekabetin artması gereken forvet hattının kaliteli bir oyuncuya daha gereksinim olması, hem Sergen Yalçın’ın hem de Gökhan Töre’nin bu transferi çok istemesiyle doğru kabul edilebilecek bir hamle olabilir.

Nazım, sıkıntıyı çözer

Beşiktaş kadrosuna bitirici özelliği iyi ve sezonun 30 maçtan aşağı oynamayan bir santrfor almadığı sürece bu transferin de karşılığını alamayabilir. Böyle bir forvet profili ise sağlıklı mı değil mi bilemediğin Aboubakar ya da canı oynamak ister mi diye düşünmek zorunda kalacağın Balotelli değil. Diğer yandan adı geçtiği için Nazım Sangare’nin Sırbistan maçındaki görüntüsü ile takımın sağ bek pozisyonundaki sıkıntısını çözebileceği de gerçek. Yani Sergen Yalçın’ın tespitleri doğru. Eğer yönetim de nokta kabul edilebilecek 2-3 hamle daha yapabilirse en azından hocaya şampiyonluktaki rakipleri ile mücadele edebilmek adına bir fırsat vermiş olur.

Takımımız’ın Macaristan maçı performansı beni ne hayal kırıklığına ne de tedirginliğe sürükledi. Ağır sakatlıklardan çıkmış Merih ve Yusuf, ilk kez ya da yeni Milli formayı giymeye başlamış olan Emre Kılınç, Mert Hakan ve Mert Müldür gibi genç oyuncular, sezon başı kamplarının yorgunluğu ve ilk kez birlikte oynayan bir oyuncu grubu vasat oyun için kabul edilebilir bahaneler.

Skor kadar önemli...

Şenol Güneş için her ne kadar resmiyet kazanmış olsa da hâlâ hazırlık maçlarından hallice olan Uluslar Ligi'nde Kaan Ayhan gibi oyuncuları farklı pozisyonlarda denemesi, Uğurcan ve Mert Günok arasında bir seçim yapmak adına Uğurcan'la oynaması ve bazı oyuncuların bu takım için özellikle Avrupa Şampiyonası'nda olup olmayacağının belirlenmesi en az skor kadar önemli. Sonuçta bizim sezon sonu oynanacak turnuvada Macaristan karşısında sahaya çıkan kadrodan en az 6-7 futbolcu değişebilecek genişliğe ve kaliteye sahip bir oyuncu havuzumuz varken karamsarlığa gerek olduğunu düşünmüyorum.

Başka özel oyuncularımız da var

Özellikle de Cenk Tosun, Enes Ünal, Cengiz Ünder, Ozan Tufan, Hasan Ali, Zeki Çelik gibi kadrodaki oyuncular haricinde tecrübesi ile tekrar Milli Takıma seçilme şansı yakalayacaklarına inandığım Gökhan Gönül, Caner gibi özel oyuncular varken. Son olarak Şenol Güneş'in Milli Takımımız dip yapmışken gelip oynattığı oyun, aldığımız sonuçlar ve tekrar hissedilen Milli Takım havasını görmezden gelmek için böyle maçlar yeterli sınavlar değil.

Galatasaray için Lemina ve Seri’nin ayrılışı defansif bir orta saha oyuncusu ihtiyacı çıkardı ortaya. Ancak Babel, Diagne’nin dönüşü, Oğulcan, Arda Turan, Emre Kılınç transferleri de hücum hattında büyük bir rekabeti getirdi. Bu hücum hattının kalitesi, Süper Lig’in genelinde neredeyse hiçbir takımda yok. Ancak Muslera’nın yokluğunda Marcao’nun durumu netleşmemişken ve savunmanın yükünü hafifletmek adına bir savunmacı orta saha transferi gerçekleşmemişken forvet hattının kalitesi bir şey ifade etmeyebilir. Üstelik Diagne gibi sorumluluğun farkına varması gereken, Arda gibi uzun süre sonra futbola yeniden sarılması beklenen, Falcao gibi kalitesi belli olmasına rağmen fiziksel olarak güçlenip istikrarlı oynaması beklenen yıldızlar varken.

2 farklı sonuç var...

Takım için iyi senaryoda Galatasaray, Fatih Terim’in hücum oyuncularını birlikte oynatmayı başaran yapısıyla her takıma karşı pozisyon ve gol üretebilecek bir takım. Diğer taraftan işin savunma kısmındaki sıkıntıları çözemezse sadece bu kalite şampiyonluk için yeterli olmayabilir

Beşiktaş için geçtiğimiz sezonun düşük kaliteli kadrosu yönetimin yaptığı her hamle ile yeni sezon öncesinde daha da sıkıntılı hale geliyor. Özellikle giden oyuncuların yerini doldurmak bir yana dursun, kalite anlamında Gökhan, Caner, Elneny ve Burak Yılmaz’ın yerine oynayan hiçbir isim ilerisi için umut vermedi. Kiralanması muhtemel Montero’nun iyi çıkması durumunda hala kaleci, sağ bek, santrfor konusunda nokta transferlere ihtiyaç var.

Töre iyi iş çıkardı ama...

Gökhan Töre konusu ise evet potansiyeli konusunda şüphe olmamasına ve bir dönem Beşiktaş’ta iyi iş çıkarmasına rağmen takımın 1. dereceden ihtiyacı olan bir oyuncu olduğunu söylemek zor. Tüm bölgelerde eksikler tamamlandıktan sonra kadro genişliği ve kalitesini artırmak için paran da varsa tamam ama her fırsatta maddi açıdan yaşanan sıkıntılardan şikayetçi olan yönetimin önceliği Gökhan Töre olmamalı. Zaten kariyerinde bir dönem iyi oynamış ve düşüşe geçmiş oyuncularla dolu kadronun tekrar o günleri hatırlamasını bekleyen bir isme daha ihtiyacı olduğunu düşünmüyorum.

Fırsat yakalanabilir

Ligin başlamasına aşağı yukarı 2 haftalık bir zaman kalmışken Beşiktaş’ın kadro kalitesini artırması gereken en az 2- 3 oyuncuya ihtiyacı var. Ama görünen o ki şartlar gereği sezona oldukça eksik başlayacak Beşiktaş için eğer şansı yaver giderse ancak transferin son günlerinde birkaç oyuncu için fırsat yakalanabilir.