‘’Beklenti büyüyor‘’
“İstanbul Büyükşehir Belediyesi Trabzonspor maçı, sıralamayı etkilemeyen, “önemsiz maç” kategorisinde olduğu, bu nedenle bir gün önce oynandığı için biir...
Yayıncı kuruluşun, Trabzonspor’un dışında kaldığı sırasıyla Şampiyonluk, Şampiyonlar Ligi ve UEFA - İnter Toto gibi Süper Lig’in vitrini olan dereceleri ilgilendiren maçların oynandığı illerle canlı bağlantılar, söz konusu kulüplerin yönetici, teknik adam ve futbolcularıyla söyleşilerde yer almadığı için ikii...
Hafta sonu yapılacak maçta Trabzon’a olan ilginin Trabzonspor’dan değil, Fenerbahçe’den kaynaklandığı için üüüç...”
... şeklinde başlayıp, “kahroluyoruz, bu durum kanımıza dokunuyor!” diyen çok sayıda elektronik posta, sms ve dost sohbetleri yakınması aldık, dinledik bordo mavili renklere gönül verenlerden.
Ortak final; “bu duruma neden olanlardan!” başlayıp, “bu durumu değiştirmeye talip olanlarda” birleşiyor.
Dolayısıyla bu final, “bu durumu değiştirmeye talip olanlar” konumundaki mevcut Başkan Sadri Şener ve ekibini bağlıyor.
Yakınma sahipleri, kamuoyuna yansıyan gelişmeler ışığında fikrimizi soruyor, söyleyelim: Teknik direktör konusu Trabzonspor’da noktalanmış. Taraftar üzerinde büyük kredisi olan Ersun Yanal ile devam edilecek. Bu kredi çok önemli, zira lig başında bir iki olası kötü sonuç, “kıyımı” gündeme getirmez.
Eksik mevkiler için kamuoyuna yansıyan isimler, ihtiyacı karşılayacak düzeyde. Gerçekleşme oranı ne düzeyde olacağını görmek için 10-15 gün daha beklemek durumundayız. Oran yüzde 80’lerde olsa bile giderek büyüyen beklentiyi karşılar düşüncesindeyiz.
Bekleyip göreceğiz.
‘’Çağdaş mimar!‘’
Hedeflerinden daha ilk yarı sonunda uzaklaşmış bir takım konumundaki Trabzonspor, ikinci yarı boyunca oynadığı maçların büyük çoğunluğunda taraftarına adeta işkence çektirdi. Bu durum akıllara, “Takımın hedefi olmayabilir tamam ama futbolcularında mı hedefi yok?” sorusunu getirdi. Bunun yanıtını nihayet İstanbul Büyükşehir Belediyespor maçında aldık: “Hayır hedefleri henüz bitmemiş.”
İddiasız iki takımın bu maçının futbolseverleri ilgilendiren yönüyse şuydu: Acaba yaptıkları işi seviyorlar mı? İşlerinin hakkını verecekler mi? Bunun da yanıtı, “Evet seviyorlar ve hakkını da verdiler.”
Bu iki sorunun pozitif yanıtları maçın genel havasını net biçimde yansıtıyor. Kazanma arzusuyla dolu iki takımın futbolcuları da, mücadele azmi yüksek, kaliteli oyun sergilediler, güzel goller, çok önemli pozisyonlar ürettiler. Her ne kadar Adriano’nun golünde rakibi topa yükselirken Hüseyin çömelse de, Umut’unkindeyse Sancak ve Volkan kendisini izlemekle yetinse de, genel olarak futbolcuların kapasitelerinin üzerindeki performansları keyif vericiydi. O kadar hata kadı kızında da olurdu yani!
Yönetimi ve teknik kadrosu son dönemde transfer çalışmalarına yoğunlaştığı, Fenerbahçe maçının ardından da gideceklerin belli olacağı Trabzonspor’da sergilenen futbolu bu duruma bağlamak, bizce haksızlık olur. Zira Yanal’ın kalan iki maçtaki performanslarına bakarak değil, şimdiye kadar gidecekler kalacaklar konusunda kararını verdiğini düşünüyoruz. Dolayısıyla Umut’un, Musa’nın, zaman zaman Adnan ve Yattara’nın, özellikle de Çağdaş’ın diğer arkadaşlarından öne çıktığının altını özellikle çizmeliyiz. Çağdaş, attığı gol ve Adriano’nun vuruşunda çizgiden çıkardığı topla, lig 6. lığını hemen hemen garantileten galibiyetin de adeta mimarı oldu.
‘’Başka yok!‘’
Kazım Koyuncu’nun acısı hala Trabzonsporlular’ın yüreğinde, başka Kazım Koyuncu yok. Bordo Mavi dostu, çok fazla Sunay Akın, Volkan Konak yok. Başka İbrahim Can, Fuat Saka da yok.
Trabzon’un, başka Trabzonspor’u da yok.
Konu malum; Karayemiş!
Önce tanıyalım: 1546 yılında bir Fransız tarafından Trabzon Kirazı olarak adlandırılan karayemiş, aynı yıl İstanbul üzerinden İtalya’ya, 1574’de başka bir yabancı tarafından Viyana’ya oradan da Fransa ve İngiltere’ye gönderilmişti. Meyveler çekirdekli, sulu ve 6-25 mm boyundadır. Antioksidan özelliği sayesinde, karayemiş tüketimi, alzheimer, diyabet, doku ve cilt hastalıkları, kanser, kalp-damar hastalıkları ve romatizmal hastalıklarına iyi geliyor.
Sorun, bölgenin tadına doyulmaz meyvesi karayemişte değil, adının verildiği, arsası 29 yıllığına Trabzonspor’a ait Kartal’daki tesislerde. Son günlerde Trabzonspor ve o arsa üzerindeki Karayemiş Tesisi’nin sahibi, Sanatçı Volkan Konak’ın da ortağı olduğu Saray AŞ ile ciddi bir polemik yaşanıyor. Tarafları dinledik. Herkes kendini tartışmasız “doğru” buluyor.
Yargımız şu: Trabzonspor, buradaki taleplerinde genel olarak haklı, kurumun çıkarları söz konusu zira. Vaktiyle yapılan malum anlaşmaları ticari kaygıyla koz olarak kullanmak konumunda kaldı Volkan Konak. Ancak, Gençlerbirliği maçında yaşanan pankart skandalı Trabzonspor’un haklılığını gölgeledi. Volkan Konak da, o pankartları her şeye rağmen asla hak etmedi.
Yapılması gerekene gelince: Para-pul bizim işimiz değil, girmeyiz. Volkan Konak, dedi ki basın toplantısında, “Vizyon olarak şehri küme düşürmekteyiz. Oysaki Trabzon bir medeniyet trenidir. Zaman zaman kaçak binenler olabilir. İlk durakta onları indirmeliyiz.”
Trabzon imajının çok büyük hasar gördüğü şu hassas dönemde, Trabzonspor ile Trabzon’un bağrından çıkmış, bu kötü imajı silmenin bayraktarlığını yapan Volkan Konak arasındaki polemik, en çok, o trene kaçak binenlerin işine yarar, nitekim yaradı da. Öyle çoğalırlar ki onlar, trende asıl bulunması gerekenleri, malum güçleriyle durağı dahi beklemeksizin indirmenin fırsatını kollarlar.
Başka Trabzonspor, başka Volkan Konak yok.
Haklılığa-haksızlığa değil, çözüme bakın.
‘’Kozlar el değiştirdi‘’
Fenerbahçe 70 dakika süreyle Gökhan Gönül ve Uğur Boral’lı ama kanatsız, Aurelio ve Maldonado’lu ama ön liberosuz, Alex’li ama oyun kurucusuz, Deivid ve Kazım’lı ama üçüncü bölgeye top taşıyacak isimlerden yoksun, Kezman’lı ama santrforsuz oynadı. Dolayısıyla Galatasaray savunması hiç sıkıntı çekmedi, orta sahası istediği gibi oyunu yönlendirdi, kanatları koridor gibi kullandı, forveti pozisyon üstüne pozisyon üretti. Bütün bunlar yetmiyormuş gibi, Galatasaray ataklarına adeta tek başına direnen Volkan, Edu’nun pozisyonunu bozmasıyla, Nonda’ya kariyerinin en rahat golünü attırdı.
Ali Sami Yen’deki bir yenilginin şampiyonluk rüyasından uyanmak anlamına geldiğinin bilincinde olan Zico, Semih’le çift santrfora döndü, sonra da Wederson’la rakibin etkili geldiği sol tarafa destek sağladı. Ancak oyunda dengeyi sağlayan asıl değişiklikler Galatasaray’dan geldi. Olası galibiyetten ‘nasiplendirilmesi’ amacıyla olacak ‘kral!’ oyuna alındı. Rakip savunmayı hırpalayan Nonda kulübeye. Yetmedi, Ümit Karan’ın yerine Song’la savunma güvenliğinin artırılması planlandı. Tek santrforlu kötü Fenerbahçe’ye özenildi. Böylece Fenerbahçe’nin etkinliği sağlandı. Ancak bu durum ne Galatasaray savunması ne de Aykut hata yaptığı için sonuç getirmedi.
Ülkenin günlerdir adeta kilitlendiği derbi, futbol kalitesi olarak üst düzeyde geçmese de -ki çok normal- bütün kozları şampiyonluk yolunda çok büyük avantaj sağlayan Galatasaray’ın eline verdi. Bundan sonrası kolay olmalı, zira son iki haftada Sarı-Kırmızılılar ne yaparlarsa kendilerine yapacaklar.
‘’Bu maddelere dikkat‘’
Trabzonspor’da yeni tüzük hazırlıkları, her ne kadar üyelerin fikir öneri düzeyinde katılımı tüm çabalara karşın yeterli düzeye ulaşmasa da sürdürülüyor.
Geçtiğimiz günlerde, hazırlanan taslakta Tüzük Tadilatı Genel Kurulu’na sunulma aşamasına getirilen bazı maddelerle ilgili düşüncelerimizi kamuoyuyla paylaştık. Ancak daha sonraki çalışmalarda netleştirilen iki maddenin daha üzerinde durmak istiyoruz. Biri tüm sporseverleri, dernek ve kulüpleri, diğeri de özellikle Trabzonspor’a gönül veren gençleri direkt ilgilendiriyor. Ortak Hükümler Madde 31/d: 5149 Sayılı Kanun Hükümleri’ne aykırı fiillerde bulunup İl Güvenlik Kurulu’nca cezalandırılmış olanlar, Genel Kurul toplantılarına katılamaz, kulüp organlarına seçilemez. Yani; salon ya da stadyumlardaki müsabakalarda olay çıkaranlar, üyelikleri devam etse de, seçme seçilme haklarını kaybediyorlar.
Eğer gerçek taraftarsa ve hareketlerinin nedenini bununla ilgili açıklamaya çalışıyorlarsa o kişilere verilecek en büyük ceza budur. Bu madde her spor kulübüne örnek olmalıdır.
Sicil Kurulu Görev ve Yetkileri Madde 40/m: Kulüp sevgisini aşılamak ve yaymak amacıyla, 15 yaşını bitirmiş, 26 yaşından gün almamış olanlara kulüp taraftar kartı düzenleyip verme esaslarını belirler. Bunlarla ilgili kalıcı kayıtların tutulmasını sağlar. Yani; Bordo Mavi renklere gönül vermiş ama kulüple bağını üyelik düzeyinde kurmaları ekonomik nedenlerle kuramamış gençler, taraftarlık kartı alarak gönüldeşliklerini resmileştirmiş olacaklar. Bu madde aynı zamanda Trabzonspor taraftarlarının sayısının belirlenmesi konusunda fikir verici bir unsur olacak. Kulüp de ulaşılan sayıyı, bugünlerde yeniden tartışılmaya başlanan yayıncı kuruluş gelirleri ve birçok kulübün hem hakkı hem de haddi olmadığı halde temcit pilavı gibi gündeme getirdikleri “büyüklük” konusunda koz olarak kullanabilecek.
Bu durumda zaman; Tüzük Tadilatı çalışmalarının bir an önce tamamlanması ve genel kurulun yapılması konusunda komisyona baskı yapma zamanıdır.
‘’Transfer üzerine‘’
Kulüplerle adı geçen futbolcu isimlerindeki enflasyon, her transfer döneminin olmazsa olmazıdır. Taraftar kitlesi geniş, gözde kulüplerle anılan isimler o kadar çoktur ki, durum kafa karıştırır.
Herhangi bir transfer haberi, okunacak izlenecek aşamaya nasıl geliyor onu irdeleyelim: Menacerler haberlerin baş aktörleridir. İşini layıkıyla yapanları bir kenara koyuyor ve haklarını teslim ediyoruz. Ama büyük çoğunluğu, maalesef futbolcu değil, adeta ‘mal’ pazarlama tekniğini kullanır. Kulüplerin hangi mevkilere futbolcu aradıklarını iyi izler, ulaştıkları Transfer Komitesi ya da Yönetim Kurulu üyelerinden birine kendilerine bağlı futbolcuları önerirler. Bu işin ilk aşamasıdır. Sonra iş bunu medyaya sızdırmaya gelir. Medyada tanıdıklar vardır. Medya mensubu da, ‘atlama’ kaygısıyla, ismi bir yerinde geçirdiği haber yayınlandıktan sonra yöneticiler devreye sokulur. Onlara sorulur, ‘ilgileniyoruz!’ yanıtı alınınca da manşete taşınır.
Sonuç: Bonservis ücreti yüksektir, bonservisi elindedir ama futbolcu çok para ister, izlenen maçtaki performansı düşüktür, vazgeçilir. Ya da genellikle olduğu gibi bunlardan hiçbiri yapılmaz, isim gündemden kalkar.
Menacer boş durmaz, eldeki haberler referanstır. Hedefte popülaritesi daha düşük kulüpler vardır. “Falanca kulüp de istiyor, kaçırmayın!” uyarısıyla yeni kulüplerin, yeni medya mensuplarının peşinden koşulur. Taraftarlar ertesi gün kaç yeni isimle karşılaşacakları konusunda tahmin tartışmaları yapar.
İsmi Trabzonspor’la da son dönemde anılan oyuncu sayısında çok ciddi artış var. Taraftarlar, “Ayni film vizyonda!” yorumunu yapıyor. Oysaki isim enflasyonu konusunda çok hatası olmasa da yönetim, Simon fiyaskosu gibi bazen ‘kaygılara’ çanak tutuyor. İnce eleyip sık dokumaları, kurumun bir kuruşunu boşa harcatmama kararlılığı nedeniyle doğru olsa da taraftar haklı olarak somut gelişme bekliyor.
‘’Sağlam yedekler!‘’
Dağıtılan takım kadroları listesinin yedekler bölümüne bakıldığında, fark ve “Rizespor neden burada?” sorusunun yanıtı kendiliğinden ortaya çıktı..
Buraya kadar tamam da, anlayamadığımız şey şu: Yedekleriyle Rizespor’un zirve mücadelesi yapabileceği Beşiktaş neden bu kadar geriledi? Oysaki büyük kulüpsen, hedeflerin için matematiksel var olan şansını sonuna kadar kovalayacaksın. Eğer motivasyonunu bunun değil de, “Madem kupaya bu kadar asılmışlardı, gösterelim günlerini” şeklinde ilkel bir rövanş anlayışı üzerine kurarsan, sakatlıklar, kadro dışı kalmalar ve garip özel sözleşmeler nedeniyle 18’ini 2 eksikle, 11’ini de PAF desteğiyle tamamlayabilen zayıf rakibine ancak şansla üstünlük kurabilirsin.
Özünde iki takım için de büyük anlam ifade eden bir karşılaşmaydı. Rizespor, kazanamadığı takdirde kümede kalma şansına kendisi sekte vuracak, Beşiktaş da, UEFA biletini kaptıracaktı. Ama Rizespor’un başı kadrosuyla da beladaydı ve bu nedenle stres faktörünün ev sahibi ekibe daha büyük darbesi söz konusuydu. Nitekim, ölü top uygulamasında amatör takımların bile bırakmayacağı arka direk boşluğuyla öne geçmesine karşın, kalelerinde 14 dakikada 4 net tehlike yaşadılar. Sonunda bitik sol tarafından çıkan İbrahim Kaş, Arıca’ya attığı golle “buraya önlem alın” dedi.
Sağlam yedekler ikinci yarıda oyuna girdi. Victoria sol tarafı toparladı. Karşıdaki Delgado, 15. saniyede “sakatlık” korkusu yaşar ve yaşatırken, “maçın kahramanı” demeyelim de, “maçı koparan adam” unvanını alacağını bilmiyordu kuşkusuz. Golü çok şıktı gerçekten.
Sonuç: Beşiktaş UEFA biletini kapma inadını sürdürüyor. Rizespor ise kendisini kümede bırakacak trenleri bir bir kaçırıyor.
‘’Tüzüğe katkı!‘’
Trabzonspor Kulübü Tüzüğü’nün, yeni Medeni Kanun’a uyumlu hale getirilmesi çalışmaları sürüyor.
Yönetimin hukukçu üyesi Trabzon Barosu eski Başkanı Ali Sürmen başkanlığında 7’si hukukçu, diğer 7’si de kulüp organlarının temsilcileri, eski tüzüğün hazırlanmasına katkıda bulunanlar, Dernekler İl Müdürü ve eski yöneticilerden oluşan 14 kişilik komite, bugüne kadar 9 toplantı yaptı. Toplantısının her biri 3-4 saat süren komite, sadece tüzüğün Medeni Kanuna uyumu değil, uygulamada görülen aksaklıkların giderilmesi için de takdir edilecek çalışmalar yapıyor.
Günün koşulları dikkate alınarak yeniden düzenlenen tüzüğün, kişilerin kişisel ego ve çıkarları için kullanılmasının önüne geçilecek olunması, çalışmaların şimdiye kadarki en önemli ürünü. Yani bundan sonra son genel kurulda yaşanan “erteleme rezaletine” tüzük artık engel olacak. Eğer Başkan ya da onun adına bir yönetici, ilan edilen genel kurulu açmaktan şu ya da bu şekilde kaçınırsa, kulüp organlarındaki üyelerden herhangi biri bu görevi yapabilecek.
150 üyenin imzalı dilekçesini alan kişi daha önce Trabzonspor Başkanlığı’na aday olabiliyor ve bu durum spekülasyonlara neden olabiliyordu. Şimdi Başkan adaylığı için Divan Kurulu üyelerinin en az yüzde 10’un imzası gerekecek. Üyelik için giriş ödentisi 500 YTL olacak. Aylık ödenti ise sadece 10 YTL. Yani iki paket sigara parası ve resmi sitede yayınlanan taslak tüzükte en fazla itirazın bu maddeye gelmesi çok manidar! Beklerdi ki Trabzonspor üyeleri, bu miktarı az bulsunlar ve en azından aylık 4 paket sigara parası düzeyine çıkarsınlar.
Sonuç: Trabzonspor Kulübü üyeleri, tüzükle ilgili çalışmaların mutlaka takipçisi olsunlar, görüş öneri ve düşünceleriyle katkıda bulunsunlar.