Arama

Popüler aramalar

‘’Bir gariplik var bu işte!‘’

Şenol Güneş’in, yardımcıları ve futbolcularıyla diyaloglarında bir psikolog, bir mentör havasında ve tam bir uyum içinde olduğunu gözledik. Yerinde esprileriyle, çalışma esnasında taviz vermeyen yapısının ve gereğinde yaptığı sert uyarıların gerginleştirdiği ortamı çok rahat yumuşatabiliyor. Bu durum futbolculara çok net biçimde yansıyor. Çalışma arzularını üst düzeye çıkarıyor. Birbirleriyle tam bir kaynaşma halinde, esprinin de, çalışmanın da hakkını bize göre veriyorlar. -tatlı dil - yılan ilişkisi, yani!- Dağların eteğinde çok küçük diye nitelenebilecek Egerkingen Kasabasında, hava koşulları; izleyenler için pek çekilir gibi olmasa da, çalışmalar için tam istenen şekilde. Çoğunlukla yağmur ve mevsim normallerinin altındaki sıcaklık, futbolcuların bunalmadan antrenmanları tamamlamalarını sağlıyor. Nem hiç yok. -Trabzon’a döndüklerinde bu nedenle uyum sorunu yaşarlarsa şaşmayın!- Yemek sorunları yok, İsviçre’ye götürülen kulübün aşçısı, istediklerinde kuru fasulye -pilav, istediklerinde mercimek çorbası vs mönüden arzuladıklarını eksik etmiyor.İlk hazırlık maçı da gösterdi ki, Trabzon cephesinde değişen bir şey yok. Bu değişimsizliği farklı boyutlarda ele aldığınızda taraftar açısından bir keyif verici, bir de umutsuzluk kaynağı durum ortaya çıkıyor. Keyif veren yönü; sergilenen futbolun kalitesi, mücadele azmi, forma kapma savaşının boyutu gibi faktörler. Bu durumun hakkını Şenol Güneş de verdi zaten, “Geçen yılki performanslarından çok fazla şey kaybetmediklerini memnuniyetle gördüm” diyerek. Aynen biz de katılıyoruz.Değişimsizliğin direk yansıdığı ve taraftarı umutsuzluğa ittiği durum ise transfer. Geçen sezon devre arasında gönderilen Thijs bile zamanında transfer edildiği için büyük bir heyecan yaşatmıştı taraftara. Adem’ in, Celalettin’in kattığı havayı anımsayın. Ya bu sezon; henüz tek transfer. O da, patlama beklenen Tolga’nın yerine. Bu taraftar en yetkili ağızlardan bir beklentiye sokuldu. Teknik direktör, “Kadroyu muhafaza edip, bir kaleci bir santrafor alacağız”, Başkan ve transfer komitesi “Gerekenin en iyisi yapılacak.” dedi. Tolga gitti, bir de stoper ihtiyacı çıktı. Bir kaleci alındı, o da B Planıyla! Forvet ve stoper işinde, “A ve B olmadı, C planı” devreye sokuldu.Önerimiz şu; transferi unutun, en azından şimdilik bu yüzden moralinizi bozmayın ve “eski Trabzonspor’a” bakın! Şenol Güneş de öyle yapıyor çünkü. Böyle bir ortamda, böyle neşeli bir ruh haliBir gariplik var gibi bu işte. Ya da bir bildiği! Umarız bir bildiği vardır.Yoksa, geriye tek olasılık kalıyor: Bir fırtına öncesi sessizliği!Ne dersiniz!

09 Temmuz 2005, Cumartesi 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Transfer şart‘’

Yeni sezonun ilk hazırlık maçını, İnter Toto Kupası’nda deplasmanda Belçika’nın Lokeren takımını 4-1 yenerek rövanş için büyük avantaj elde eden İsviçre Süper Ligi’nin önemli takımlarından biri konumundaki Young Boys ile oynayan Trabzonspor, aşırı yorgunluğuna rağmen üst düzey mücadele anlayışı ile beğeni topladı.Şenol Güneş’in, “Geçen sezonki performanslarından pek fazla kayba uğramadıklarını” söylediği futbolcuları, Young Boys maçında rakibe özellikle ilk yarıda net bir üstünlük kurdu. Ciddi diye değerlendirilebilecek tek pozisyon verdi. Ama Yattara’nın rakipten yediği tekmelere gösterdiği centilmenlik dışına taşan hareketiyle oyundan düşmesine kadar çok sayıda fırsat yakaladı.Mehmet Yılmaz’a alkışHücum girişimlerinde özellikle Yattara’nın sağdan, Volkan’ın da soldan taşıdığı toplarla sürekli pozisyon bulundu. Gökdeniz - Mehmet Yılmaz ikilisi de çapraz koşularla rakip savunmanın dengesini bozup sürekli hataya zorladı. Mehmet Yılmaz, kanatlardan gelen ortaların hemen hepsinde topla buluştu. Attığı gol de güzeldi ama kıl payı ofsayta yakalandığı için gol değeri kazanmayan vuruşu ayakta alkışlanacak cinstendi ve seyirci de hakkını verdi.4-4-2 doğru tercih Orta alanda Symkowiak bildik temposuna ulaşamadı. Hüseyin burada tek başına yükü üstlenince yoruldu. Maça, 4-3-2-1 sistemiyle başlayan Şenol Güneş’in agresif davranışlarla sarı kart gören iki oyuncusu Yattara ve Symkowiak’ı oyundan alarak İbrahim Ege ve Hasan’la orta alanı dörtleyip, 4-4-2 sistemine geçişi doğru bir tercihti. Yorgun Trabzonspor’a oranla daha hazır ve organize olan rakibe bu alanda top yaptırılmadı ve son dakikalara kadar pek pozisyon verilmedi. Rakibin az da olsa Trabzonspor kalesine yaklaştığı anlarda Erdinç - Özgür ikilisinin bocaladığı ve bu iki oyuncunun uyumu için zamana gereksinim olduğu net biçimde ortaya çıktı.Tolga’nın bölgesi sıkıntılıBelli ki, Tolga Seyhan’ın yokluğunda burada bir süre sıkıntı yaşanacak. Kenarlardaki Emrah ve Celalettin geçen sezonki performanslarına yakın bir tempoyla maçı tamamladı. Bu noktada bir parantez genç kaleci Tolga Zengin için açmak gerek. Döneminin en iyi kalecisi Şenol Güneş, kendisinden bu sezon boşuna patlama beklemiyor. Kalede hiç de deneyimsiz gibi durmadı. Uzun boyuyla özellikle hava toplarına ceza alanında hakim oldu. Refleksleri iyi. Zamanla hocasını mahcup etmeyecek havası verdi.İnce hesaplar yapılıyorOynanan futbol ve alınan sonuç keyif verse de, Şenol Güneş’in bu hazırlık maçında eksik mevkiilere geçen sezonki kadrodan alternatif üretmeye çalışması, transfer çalışmalarında yaşanan hayal kırıklığını bir kez daha anımsattı. Karel D’haene bırakılacak, Petkovic yok ve Tolga Seyhan gitti. Gençler dışında bir katılım yok ve Süper Lig’de oynayabilecek kapasitede en fazla 15-16 oyuncunun bulunduğu bu kadroyla, 3 cephede birden mücadele edilecek. Şenol Güneş, dünkü basın toplantısında alternatif fazlalığının rekabeti, rekabetin de kaliteyi doğuracağını söyledi. Ama böyle giderse Trabzonspor, sakatlıkların ve cezaların söz konusu olduğu dönemlerde bırakın rekabeti, kadro kurmakta zorlanacak. Beri tarafta transferde hâlâ küçük hesaplar yapılıyor. Kaçan balık öyle büyük olacak ki fark edilmiyor.

07 Temmuz 2005, Perşembe 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Zorunlu kadro‘’

Transferin en sessiz takımı konumundaki Bordo - Mavililer’de giden Tolga Seyhan, bırakılan Petkoviç ve ameliyatı nedeniyle İsviçre kampında sadece düz koşu yapan Fatih’in yerlerine zorunlu olarak geçen yılki kadrodan alternatifler üretildi. Güneş, kalede bu sezon bir patlama beklediği genç Tolga’ya şans verdi. Belli ki, kamp sonuna kadar bu şansı sonuna kadar kullandıracak. Eğer Tolga kullanırsa da Brezilya’dan gelecek olan Jefferson’un işi zor olacak.Emrah sağ tarafta, Celalettin solda, Erdinç de merkezde banko. Sorun Erdinç’in yanında kim oynayacağıyla ilgili. İlk hazırlık maçında Özgür’ü burada kullanan Güneş, hem Özgür’ü, hem de Tayfun’u bir rekabete sokacak yeni bir stoper arayışının sonuçlandırılmasını bekliyor. Ortada Symkowiak ve Hüseyin de rakipsiz isimlerden. Solda Volkan, ilk hazırlık maçında Lee’den aldığı formayı ne kadar koruyacak bekleyip göreceğiz. Bu maçın ilk onbirinde hücum bölgesinde Yattara, Mehmet Yılmaz ve Gökdeniz kullanıldı.Maç öncesi son antrenmanda futbolcuları yormamak için kaleci Tolga’ya karşı bu kadroya rakipsiz taktik çalıştıran Güneş, sık sık uyarılarda bulundu. Özellikle savunmadan çok çabuk hücuma çıkma ve rakip ceza alanına yakın bölgelerde topu iyi kullanma konularında futbolcularının daha dikkatli olmalarını istedi. Güneş, oyuncularına ellerine her zaman geçmeyecek fırsatların da iyi kullanılması uyarısını yaptı.Transferdeki sessizlik Şenol Güneş’i zorunlu olarak takım içinden alternatif üretmeye itti. Bakalım bu kadro Şampiyonlar Ligi Ön Elemelerinde beklentilere ne ölçüde yanıt verecek. Hedefe ulaşılamadığı takdirde de, transferdeki başarısızlığın buradaki rolü ortaya çıkarsa bakalım bu durumun hesabını kimler nasıl verecek? Bekleyip göreceğiz!

06 Temmuz 2005, Çarşamba 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Bir karar verin artık!‘’

Zurih Havaalanı’na yaklaşık 100 kilometre uzaklıkta, Zürih ile Bern şehirlerinin hemen hemen tam ortasındaki Egerkingen Kasabası’ndaki çalışmaların ilk iki gününde Şenol Güneş’in, kendi ifadesiyle transferdeki gecikmeler dışında keyfi çok yerinde. Özellikle dün 2 saat süren ağır antrenmanda futbolcularla kurduğu diyalog ve yaptığı espriler söz konusu eksiklikten -yani transferdeki gecikmelerden söz ediyoruz- rahatsız olan bir insanın ruh haliyle oldukça çelişik bir hava verdi. Bu durumun öncelikle ve özellikle altını çizelim ve Trabzonspor’un bu sezonki transfer çalışmalarının kısa bir analizini yapalım.Bilindiği gibi bu kulübün önünde yeni sezon için her zamanki gibi büyük hedefler var. Şampiyonlar Ligi, Süper Lig Şampiyonluğu ve Türkiye Kupası gibi. Türkiye’de 4 büyük kulübü açıklasa da açıklamasa da, geniş taraftar kitleleri zaten bu işin adını kendiliğinden koyuyor. Yani bu hedeflerden birinde üst düzey konuma gelemedin mi, derecelendirmede başarısız damgasını yiyorsun. Bu hedeflere ulaşmak için Şenol Güneş’in, dün de açıkladığı gibi 2 talebi vardı. Bir kaleci ve bir santrafor. Tolga gidince de bir stoper.Aylardır süren izlemeler, temaslar ve bunların sonucunda varılan kararlar gereği öncelik Zurawski’ye verildi. 3 milyon ya da biraz daha yukarısı ücret, yaşı nedeniyle fazla geldi. Brezilya’da santraforun genci bulundu, bonservisi el yaktı. Stoper arayışı tam bir kargaşa. Kaleci desen, Vieri olmadı, Jefferson’a imza attırıldı.Halbuki doğru olanı neydi biliyor musunuz: Şenol Güneş bu takımı tanıyor, 25 dolayında maç oynattı. Eksiğini belirlemiş. Aylardır yapılan araştırmalardan bütçene uygun olanı seçer, ardı sıra imza attırır, bunca spekülasyona meydan vermezdin. Şimdi kimi alsan, iyi de olsa, O’na “Bu paraya bu kadar” damgasını vurdurmaktan kurtulamazsın. Jeferson iyi kaleci ama Vieri’den sonra geldiği için kafalarda soru işaretleri oluştu. Diğerleri de öyle olacak. Şimdi kafalarda şöyle bir soru işareti olabilir: Trabzonspor yönetimi ve Şenol Güneş bu işi düşünemiyor muydu? Asla böyle bir iddiamız yok. Mutlaka düşünüyorlardır ama onların elini kolunu bağlayan ve çabuk karar vermelerine engel olan çok önemli özel durumları var. Şöyle ki;Yönetim, “Borsadan gelecek parayı transferde kullanıp çar- çur edecekler!” söylemlerinin etkisi altında kalıyor. Para harcamaya, futbolcuya yatırım yapmaya korkuyor. Şenol Güneş, profesyonelce davranmayıp Trabzonsporlu’luğunun etkisinde kaldığından kararsız davranıyor. Elini masaya vuramıyor.Bakmayın neşesine, iki arada bir derede O!Ama farkında mısınız olan Trabzonspor’a oluyor ve maalesef bu durum büyüklüğüyle çelişiyor. En önemlisi Şampiyonlar ligi yine tehlikeye giriyor! Dün iyi niyetlerinden asla şüphe edemeyeceğimiz Nevzat Şakar, Süleyman Atal gibi isimler “Trabzonspor’un 5 kuruşunu boşa harcatmama!” kararlılığını gösterdiler. Ziya Doğan sesini bir iki kez çıkardı, geri adım attı. Önce Şampiyonlar Ligi, sonra onlar gitti. Bugün Şenol Güneş ve diğerleri var, onlar da yarın gidecek ve sonuçta taraftar da yaşadığı hayal kırıklıklarıyla kalacak.Bir karar verin artık!

05 Temmuz 2005, Salı 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Yarın geç olabilir!‘’

Trabzonspor’un keyifsiz başlayan, bir heyecan vermeyen, vermediği için de teknik direktör Şenol Güneş’in Trabzon’daki yol çalışmalarına daha çok önem vermesine neden olan kampın ilk günlerini değerlendirecektik. Bu duruma, “Trabzon’un yolu da önemli!” açıklamasını getiren Şenol Güneş’e katılmadığımızı, dünkü basın toplantısında kendisi gibi geçmişte “çok mağdur edildiğini” ilan ettiği Başbakan ile Trabzon’da özel bir görüşme yapıp yapmadığını, yapmışsa bu görüşmenin neyi içerdiğini soracaktık. - “Neden basın toplantısında sormadın?” sorusunun yanıtı: Basın toplantısı bittikten sonra yapıldığı iddia edilen görüşmeden haberimiz oldu! -Yarından itibaren milli oyuncuların da katılımıyla daha bir cazip hale geleceğini bizim de düşündüğümüz kampta, kaleci Jefferson’un transferinin heyecan yarattığını, Güney Amerika’dan bir stoper ve bir santrafor da getirildiği takdirde bu heyecanın doruk noktasına ulaşacağını anlatacaktık.Ardından Milli Takım konusuna geçecek, Ersun Yanal’a yapılanların, Dünya üçüncüsü apoletli şenol Güneş’e yapılanların yanında çok hafif kaldığını, artık açılan bu yoldan yeni gelecek teknik adamın - dolayısıyla da Fatih Terim’in - geçmesinin söz konusu olabileceğini, yönetenlerin kendi başarısızlıklarının örtmek için ellerinde her daim bir koz bulundurduklarını, futboldaki bu kozun teknik adamlar olduğunu söyleyecektik.Şenol Güneş göreve gelirken, “Bu işte Başbakan parmağı var!” iddiasıyla eleştirenlerin bugün Fatih Terim’in gelmesi için “Başbakanın duruma el koymasını” istemelerine, bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu diyecektik. Güneş’in de iddia ettiği gibi, vizyon sahibi, adaletli, tarafsız yönetici sıkıntısı çektiğimizi, plan ve program üretme görevini üstlenmesi gerektiği halde hala kaos peşinde koşup ondan nemalanmaya çalışanların varlığını kabul ettiğimizi ifade edecektik. Metin Tükenmez hocam gibi, teşvik primi olayını bahane göstererek Ersun Yanal’ı toplum önüne atanların, “Bu ülkenin hatta dünyanın sayılı takımlarından birinin başındaki defalarca kokain kullanmış birine” neden ses çıkarmadıklarını biz de soracaktık.Hiç biri olmadı, çünkü; birer dakika arayla iki dostum ibrahim Can ve Hakan Kulaçoğlu’ndan gelen iki telefon moralimizi dolayısıyla da bütün planlarımızı bozdu: Kazım Koyuncu’yu kaybettik!Amansız hastalığa kısa bir süre önce yakalanmış, Karadenizli genç ama usta bir sanatçıydı o. Son dönem Karadeniz müziğinin tanıtımında önemli rol oynamış, özellikle “Hayde Hayde”siyle genç kitleleri coşturmuştu. iyi bir Trabzonsporlu’ydu. - Bu vesileyle Trabzonsporluların da başı sağ olsun. - İyi de bir dosttu. Son olarak Trabzon Gazeteciler Cemiyeti’nce Yılın Sanatçısı seçildiğinde kutlamak için aramıştık kendisini. Tebrik etmiştik. çok da mutlu olmuştu. “Yeneceğim bu illeti!” diyordu. 2-3 gün önce aramayı düşünüyorduk, nedense erteledik! Hala daha nedenini bulabilmiş değiliz, kahretsin!Bu da bize ders olsun! Sadece bize değil tüm insanlara ders olsun. Lütfen sevdiklerinizi hemen şimdi arayın, ertelemeyin, zaman geçirmeyin, onları sevdiğinizi bir kez daha söyleyin.Görüyorsunuz, yarın “çok geç” olabiliyor.Nur içinde yat sevgili Kazım Koyuncu.

26 Haziran 2005, Pazar 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’B Plânı Muhabbetleri!‘’

Shakhtar Donetsk’in Tolga ısrarı sürüyor. Ukrayna Kulübü son olarak 3 milyon 500 bin dolar önerdi, Trabzonspor 3 milyon 750 bin dolara kadar indi. Tolga medyada, “Gitmek istiyorum. Anlayış bekliyorum” dedi. Aynı Tolga yıllık bir trilyon 650 bin YTL’de diretiyor.Trabzonspor, İstanbulsporlu Güven ile 3 yıllık ön anlaşma imzaladı. Güneş, Güven’i istemedi. Güven Beşiktaş yolcusu.Transferi aylardır sürüncemede, devre arası anlaşma yapıldı, Wisla Krakow fazla istedi diye sezon sonuna bırakıldı. Heyetler defalarca Polonya’ya sefer yaptı. “Trabzonspor “Zurawski’yi “aldı, alıyor” derken Polonyalı oyuncu Celtic’e transfer oldu.Ve Trabzonspor B Planı’nı devreye soktu.Bütün bunlar 27 Temmuz’da Şampiyonlar Ligi’nde Ön Eleme maçı oynayacak olan ve bu ligde başarılı olmak için transfer mevsimine iddialı giren Trabzonspor’dan transfer manzaraları. Emrah, kulübün sözleşmesi biten tek oyuncusuydu ve zor tutuldu. İddialara göre kadrodaki dengeleri bozmasın diye el altından ek ücret verilerek geri döndürüldü. İyi ki sözleşmesi biten oyuncu sayısı fazla değildi!Tolga’nın Shakhtar Donetsk macerası geçen sezondan beri devam ediyor. Şimdi de verildiği söyleniyor. Ama “verdik” diyen yok. Açıklama çok basit; ya “verdik” ya da “vermedik”. Bunu bile demiyorlar, diyemiyorlar.Güven olayı tam bir komedi. Şenol Güneş’in bilgisi dışında bir transfer. İlginç. Madem Güneş reddetti, yapanlar orada ne güne duruyor, nasıl açıklayacaklar, bekleyip göreceğiz.Allah aşkına şu Zurawski için Polonya’ya kaç sefer düzenlendi. Kaç kez masaya oturuldu, aradaki fiyat farkı nedir, neden transfer edilemedi, ya bir kişi açıklasın ne olur? Bir iki satırla insanları bilgilendirin ne olur!Sonra da B Planı devrede ha!Daha kısa bir süre önce Başkan Aktuğ ve Şenol Güneş’e transfer konusunda güvendiğimizi belirtmiştik, şimdilik yanıldık. Umarım mahcup ederler. B Planı devreye sokuluyor şimdi. Yani “umduğumuzu alamadık, bulduğumuzla yetineceğiz!” demek isteniyor. Hata üstüne hata!Takım bu akşam Gerede’ye gidecek. Şampiyonlar Ligi Ön Eleme ilk maçına 40 günden az kaldı. Daha yurt dışı kampının programı belli değil, hazırlık maçı yapılacak rakipler açıklanmadı.Bütün bunlardan şu sonuç çıkıyor: Şampiyonlar Ligi Trabzonspor’un A Planı değildi.UEFA Kupası’na göre hazırlık yapılıyordu. Şimdi planlar yer değiştirdi. O yüzden tüm şu B Planı muhabbetleri. Önemli not: A Planı, A tipi yöneticilerle yapılır!

21 Haziran 2005, Salı 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’İyileştirme!‘’

Futbolcu ya da menaceri ile kulüp yetkilileri görüşür ve sonuçta bir anlaşmaya varılır. Süresi genellikle bir ile 5 yıl arasında değişen sözleşmeler yapılır. Belirlenen ücretler konusunda taraflar birbirlerini ikna eder. Yani miktar kimseye silah zoruyla kabul ettirilip de aynı yöntemle imza attırılmaz.Bazı futbolcular 5 yıllık sözleşme yapar ama ücretlendirmenin yıllara göre belirlenmesini talep eder, ona bir sözümüz yok. Burada yaklaşım iyi niyetlidir, “Eğer anlaşamazsak size da para kazandırırım” mantığı yani. Bir sonraki sezonda ise transfer edilen ya da sözleşmesi biten bir oyuncuyla görüşmeler günün koşullarına uygun miktarlarla belirlenir. Son dönemlerde kulüpler sözleşmelerinin bitimine bir sezon kalan ancak tutmayı düşündüğü oyuncularla da masaya oturuyor. Arz - talep meselesi, istiyorsa oyuncuyla sözleşme süresini uzatıyor, oyuncu da ona göre ücret istiyor.İşte bizim kulüplerimizde özellikle de Trabzonspor’da sorun burada başlıyor. Sözleşmesinin bitimine 2 ya da daha fazla sezon kalan oyuncular, yeni sözleşme yapan meslektaşlarının anlaştığı ücretleri baz alarak “başkaldırır.” İşte bunun adına iyileştirme talebi deniyor.Bize özgü bir durum yani. Çünkü profesyonelliğin oturduğu, insanların bu bilince eriştiği ülkelerde böyle şeylerin yaşandığına tanık olmadık, duymadık da.Futbol sektöründe miktarlar artık çok büyüdü. Zaman zaman insan telaffuzda zorlanıyor, YTL hesapları da kafaları iyice karıştırdı. Neyse ki piyasada dolar hakim de bir nebze karışıklık gideriliyor. Futbolcu sözleşme ücretinin düşüklüğünü nedense imza atarken değil, aradan bir süre geçtikten sonra hele de performansı yükselmişse, bu yolla da milli takımlardan birine gidebilmişse fark ediyor. Yeni sözleşme yapan bir arkadaşının parası yüksekse de başkaldırı, pardon iyileştirme talepleri başlıyor. Başka kulüpler devreye sokuluyor. Menacerler el altından gazetelere transfer teklifi haberleri sızdırıyor. Yabancı kulüplerden gelen - geldi iddia edilen iştah kabartan yüksek miktarlarla tekliflerin çoğu, iyileştirmeye zorlama amaçlıdır. Bunu sağır sultan da biliyor. Ya da kendisine kulübünden büyük paralar verilen futbolcunun bonservis bedeli devede kulak kalıyor. Futbolcu, “anlayış bekliyor, olmazsa iyileştirme talep ediyor. Şenol Güneş’i haklı olarak kızdıran iyileştirme olayı budur Bu konunun sürekli gündemde tutulması futbolcunun kafasını karıştırdığı gibi taraftar gözünde yıpranmasını da gündeme getirir ki, en tehlikeli yönü de budur. Bir kez daha anımsatalım istedik. Bütün bunlar bir yana daha bugüne kadar, “Bu sezon performansım kötü, yeterince yararlı olamadım!” diyerek ücretinde indirim talep eden futbolcuya rastlamadık! Akıl işi tabi ki! -Bir insanın akıllı olmasına bir şey dediğimiz yok. Yeter ki; aklını başkalarına kabul ettirmeye kalkışmasın- Eflatun

13 Haziran 2005, Pazartesi 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Bu kadroyla olmaz!‘’

- Trabzonspor’un, Symkowiak hariç bu kadrosuyla geçen sezon Şampiyonlar Ligi’ne Ön Elemeler’de veda etmek zorunda kaldığı gerçeği zaten bu sorunun yanıtı. Dolayısıyla kadronun çok ciddi takviyelere gereksinimi var denilebilir. Tolga ve Erdinç’in sakatlığı bunun göstergesi. Şimdi ameliyat olan Fatih, belki de ön elemelere yetişemeyecek, alternatif şart. Kaleci konusunda ciddi sıkıntı var. Yeni kaleci arayışları kısa sürede tamamlanmalı. Savunmada alternatif isim eksikliği can sıkıcı. Geçen sezonki duruma düşülmemesi için hem savunmanın merkezine hem de kenarlara takviye yapılmalı. Orta alanda iyi bir oyun kurucu eksikliği hala var. Trabzonspor hücum hattını da alternatif isimlerle zenginleştirmeli. Henüz transferleri gerçekleşmeyen Brezilyalı kaleci Ceni, Polonyalı stoper Glowacki ve yine Polonyalı Zurawski isimleri iyi tercihler. Eğer imza attırılırsa büyük iş başarılmış olur. Transfer çalışmalarında oyun kurucu konusunda bir ses çıkmadı ama bu mevkide Szymkowiak’a bir alternatif gerekebilir.- Şampiyonlar Ligi’ne kalınması halinde buradan sağlanacak maddi getiri futbolcu alımında mı kullanılmalı? - Trabzonspor’da bu tür tartışmalar borsa gelirleri için de yapıldı; “borçlarda kullanılsın mı, kullanılmasın mı?” diye. Kulüplerin bir bütçesi vardır ve genel kurulca seçilmiş yönetim kurulları o bütçeyi nerede kullanacaklarına karar verirler. Çünkü Genel Kurul bu yetkiyi onlara vermiştir. Borsa-futbolcu- şampiyonlar Ligi gibi kaynaklardan sağlanan gelirlerin de nerelerde kullanılacağına dair en sağlıklı kararı yönetim kurulu verir. Kaldı ki Trabzonspor, kurumsallaşmada Türkiye’de kat ettiği yolda da lider durumda. Yönetim Kurulu’nun kaynakların en sağlıklı şekilde kullanılması için danışacağı son derece donanımlı ve becerili profesyonel de bir kadrosu var. Eğer o günün koşullarında transfer gerekliyse o parayı transferde, öncelik başka bir yerdeyse orada kullanmaları kadar doğal bir şey yoktur. - Güneş’in, “Sürekli futbolcuya yapılacak iyileştirmeden bahsederek o futbolcunun kafası karışıyor” açıklamasına yorumunuz nedir?- Futbolcu-kulüp ilişkileri profesyonelcedir. İşin başında bir anlaşma yapılır ve buna süresi boyunca taraflar uyar. Eğer bir sorun çıkarsa karşılıklı görüşmelerle halledilme yoluna gidilir. Trabzonspor’da son dönemlerde bu konuda profesyonelliğin etik kurallarına aykırı gelişmeler yaşanmaktadır. Sonuçta bu bir arz - talep meselesidir. Dolayısıyla aldıkları ücret de fazla olabilir. Bunu gerekçe göstererek devam eden sözleşmenin değiştirilip ek ücret talep etmeyi çok profesyonelce bulmuyorum açıkçası. Ama bazı istisnai durumlar söz konusu olabilir ve yönetim kurulu bunun gereğini yerine getirmek durumundadır. Ancak Şenol Güneş’in de dediği gibi bu konunun sürekli gündemde tutulması futbolcunun kafasını karıştırdığı gibi taraftar gözünde yıpranmasını da gündeme getirir ki, en tehlikeli yönü de budur.

11 Haziran 2005, Cumartesi 04:30
YAZININ DEVAMI