‘’Hodziç'in kariyeri‘’
Kötü başladığı maçta iki farkı M. Hanefi’nin ayağının kayması ve Kamber’in pozisyon hatası nedeniyle yakaladıktan sonra Trabzonspor, skor şaşkınıydı adeta. İlginçtir; iki farkla öndeyken bile çok kontra yedi bordo mavililer. Bunda kendi evinde ummadığı bir skorla karşı karşıyayken bile oyun disiplininden kopmayan Kayserispor’un hemen her atağı organize biçimde gerçekleştirmesinin rolü büyüktü ama bu kontralarda Trabzonspor’un az adamla yakalanmasının izahı yoktu. İlk iki gol öyle geldi, Halilhodziç izledi.Penaltıda top yerine rakibe dokunan Erdinç, ikinci golde yanından geçen topu Gökhan’a bıraktı. O Gökhan ki Halilhodziç’in kariyerini kupada Trabzon’da ilk zedeleyen adamdı. İzleyici Halilhodziç, demoralize olmuş Erdinç’i, takım iki gol daha yedikten sonra oyundan almayı düşündü.Sol taraf tam felç. Celalettin ve Adem inanılmaz kötü oynuyor. İki gol buradan geliyor. Ertuğrul Sağlam uyanık, burayı yol geçen hanı gibi kullandırıyor. Halilhodziç izliyor.Tabi tüm faturayı sadece ona kesip de durumu geçiştirmeyelim. Üçüncü kaleci Hasan Sönmez’i bile aratan Ahmet Şahin’in inanılmaz hatası, Ömer Rıza’nın Yattara’nın yokluğunda yakaladığı şansı kullanamaması, iki golün mimarı Fatih Tekke’nin bunun dışında etkisizliği, Szmkowiak’in en çok ihtiyaç duyulan anlarda kayboluşu gibi faktörler de hezimetin nedenleri arasında sayılmalı.Büyük vaatleriyle rakiplerinin iki katından fazla oy alarak göreve gelen yönetimin, bırak yıldızı istediğin transferleri yapamadı. Eksik dediğin kadroyu inanılmaz kötü kullandın. Görev verdiklerin yanılttı, izlemekle yetindin. Uyan Halilhodziç uyan, kariyerin bitiyor! Yine şikayet etme lütfen.
‘’Hakem hataları üzerine‘’
Devre arasında yapılan seminerde de bu durum yeterince gündeme geldi, tartışıldı. Ancak olayın, “Hakemler de hata yapar!” savunmasıyla geçiştirilemeyecek bir boyuta vardığı gerçeği göz ardı edildi. Bu nedenle ikinci yarıya yönelik kaygıların tümüyle ortadan kaldırıldığı söylenemez. Bilindiği gibi futbolumuzda dün yeni bir dönem başladı. Haluk Ulusoy, kendi tabiriyle “Bir süreliğine ara verdiği!” görevine geri döndü. Dünkü seçimin sonuçları, futbol adamlarının siyasilere net üstünlüğüyle sonuçlandı denilebilir. Yani Federasyon’un siyasilere yönelik bir borcu söz konusu değil, bağımlılığı da yok. Sırtlarında artık “Başbakan’ın takımı, bakanın bölgesi, bilmem hangi milletvekilinin kartviziti, iktidara yakın kişi, çok oy alınan, çok milletvekili çıkarılan bölgenin takımına kıyak beklentisi” gibi yükler yok. Dolayısıyla aynı bağımsızlığın sağlanacağı MHK’nin bundan sonraki atamalarında daha dikkatli davranıp, hakem hatalarına yönelik önlemlerin daha sert alınması, hata yapana, bedelini kim olursa olsun ödetilmesi konusunda daha cesur davranabileceği kanısını taşıyoruz.İlk yarının hakem hatalarından en fazla mağdur olan takımlarından biri de kuşkusuz Trabzonspor. Transferdeki yanlış tercihlerle, cezalı ve sakat futbolcuların yoğunluğu nedeniyle oluşan kadro zafiyetine hakem hatalarının neden olduğu kayıplar da eklenince Trabzonspor, şampiyonluk parolasıyla başladığı sezanda çok ciddi hayal kırıklıkları yaşadı. Bu durum önce teknik direktör, sonra da yönetim değişikliğine varan sonuçlara ulaştı. Yeni yönetimin taraftara fazla heyecan veremese de gerçekleştirdiği yeni katılımlar, beklenen katkıyı sağlayabilirse özellikle kadro zafiyetinin giderilmesi açısından önemli bir gelişme olarak değerlendirilebilir. Nuri Albayrak ve ekibinin seçim sürecinde estirdiği fırtınayla beklentiye soktuğu taraftarı yeterince tatmin etmese de bu transferlerden Ahmet Şahin’in kalede, Fatih Akyel ve Stepanov’un savunmada, Aykut ve Ferhat’ın orta alanda, Ömer Rıza’nın da forvette rekabete girmelerinin, kadronun verimini de artıracağı rahatlıkla söylenebilir. Thomas Jun’un gitmesi halinde doğacak yeni yabancı kontenjanının iyi bir golcü için kullanılması işin artısı olur.Söze hakemlerden başladık, Fırat Aydınus’la bitirelim. Aydınus, genç jenerasyonun gelecek vadeden isimlerinden biri. Kendisini Trabzonspor’un Kayseri Erciyes ve Diyarbakırspor maçlarında çıplak gözle izledik. Sadece 3 hafta arayla birinde haftanın en kötü, diğerinde de haftanın en kötü ikinci hakemi oldu. Bu durumu ilk yarının en fazla hakem mağduru olan Trabzonspor için doğal kabul etsek de, kendi çapımızda yaptığımız sınıflandırmada, Aydınus ismini, “Gelecekte hakemliğimizin yüz akı olabilecekler” kategorisinden çıkarmak zorunda kaldığımızı belirterek, ikinci yarıdaki performansıyla bu yargımızı değiştirmesini dileyelim.
‘’Kaygan zeminde özerklik!‘’
Eski Federasyon Başkanı, Anayasa Mahkemesi’nin ilgili yasayı iptal kararıyla yeniden elde ettiği seçilme hakkını kullanmak üzere adaylığını açıklarken, o yasağı koyanlara, sanki başkaları koymuş gibi “bol yağlı!” basın toplantısıyla kendini aştı! Derken anlaşıldı ki; bilgilendirilme yanlış. Bir AKP’li fırça yerken, başka AKP’li Büyükşehir Belediye Başkanı devreye girdi. AKP’li Başbakan’ın yakın arkadaşı sıfatıyla federasyon yıkan kuran bilge kişi safını belirleyerek, Başbakan’ın asıl adresini verdi.Basın toplantısının yağları boşa giderken, bütün bunlardan güç ve moral alan AKP’li Bakan daha sert esmeye-gürlemeye devam etti. İçinde bulunduğu kabinedeki bazı arkadaşlarının, partili bir çok milletvekilinin durumuyla dalga geçercesine tabi bize göre- “Hakkında 40 dosya olan kişi önce aklansın da sonra aday olsun” ısrarını sürdürdü. Ardından belediyelere haber salındı. Çoğunluğu AKP’li belediyelerin başkanları, bir çok kulübün Onursal Başkanı sıfatıyla duruma el koydu, kulüpler gerektiği biçimde “sakın ha!” diyerekten uyarıldı. Uyarı ilk gün 10 kulübün kararını değiştirdi. Peşi gelecek inşallah!Rivayete göre, yandaşlarına, apartman seçimlerinde bile müdahil olmaları talimatı verilen bir partinin Futbol Federasyonu gibi YTL’den bol sıfırlı bütçeye sahip bir kurumda, özerk mözerk, aktif olmamalarını beklemek kadar saflık olamaz. Nitekim aktif oldular, hem de bu kez ap açık, bir nebze olsun saklama gereği bile duymadan.Bütün bunlar sözde siyasetten arınmış Türkiye’nin tamamen Özerk (!) Futbol Federasyonu’nun seçimlerine kısa süre kala son birkaç gündür yaşanıyor. Biri; federasyonun iki yönetimini yıkan, diğeri; olaylı İsviçre maçlarından namlı gölge siyasilerden birini sağına, diğerini de soluna alan, kalanları da verilecek listeyle tamamlayacak olan en güçlü aday, eğer bu kaygan zeminde bir kazaya uğramasa, hedefine ağır ağır ilerliyor.Yaşasın Türkiye’nin Özerk Futbol Federasyonu.Burada olan Trabzonspor’a oldu. İki Trabzonlu’nun birbirine girmesi, AKP’li Başbakan’ın çok yakın arkadaşı Trabzonspor Başkanı’nı zor durumda bıraktı. Artık hükümetin gözünden düşmüş adaya kalan Trabzonspor, bu konudaki kararlılığını net biçimde açıklayarak en doğruyu yaptı. Ama Başbakan’ın, bir tarafta arkadaşı, bir tarafta bakanı olduğu için çok sıkıntı çektiği Trabzonspor kongresinden büyük zaferle çıkan Sayın Başkan, Başbakan’a kendinden daha yakın kişiyle, AKP’li Büyükşehir ve kulüplerin onursal başkanlarına yenik düştü. Bir gerçek var ki Trabzonspor, federasyondan yana skoru tayin eden golü yedi.Özerklik mi dediniz? Eee kaygan zeminde ancak bu kadar özerklik olur. Demokrasi anlayışıyla tamamen ilintili bir durum bu. Demokrasi; yani bizim asla kullanmayı bilmediğimiz, ya da işimize geldiği biçimiyle, kadarıyla kullandığımız.
‘’Çelişkiler yumağı!‘’
Kulüpler Birliği’nin desteğini aldıktan sonra adaylığı için temaslarını yoğunlaştıran Ulusoy’a ilk tepki Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin’den geldi. Şahin, CNN Türk’te Uğur Tenekecioğlu’nun Spor Özel Programı’nda, Cemal Ersen ve Atilla Türker’in sorularını yanıtlarken Ulusoy için şunları söyledi: “Hakkında açılmış 23 dava var,. Önce bunları temizleyeceksin. Bu davalar duracak, sen ortaya sütten çıkmış ak kaşık gibi çıkacaksın. ‘Bana oy verin’ diyeceksin. Önce davalarını temizle, sonra gel.”- Dün bir kez daha esmiş gürlemiş sayın bakan. Belli ki, içinde bulunduğu kabinedeki mahkumiyeti kesinleşmiş arkadaşlarının durumunu unutmuş. Ya da hakkında dosya olanların milletvekili ve bakan olmalarında sakınca yok, federasyon başkanı olmaları sakıncalı ama neyse, konumuz bu değil!”Buna karşın Ulusoy, çok cesur (!) bir kararla adaylığını açıklarken, “Baskı iddiaları tamamen gerçek dışıdır. Bu iddialar aynı zamanda başta başbakanımız olmak üzere hükümet üyelerine karşı yapılmış saygısızlık olup süreç demokratik ortamda gelişmektedir.” diyerek, sözde kendisine siyasi müdahale olmadığını iddia ediyor. Hadi Bakan Şahin’in açıklamalarını yok sayalım. CNN Türk’e o gün izlemedik, ertesi gün de gazeteleri okumadık diyelim. Sonra devam ediyor Ulusoy: “Başbakanımızın önderliğinde ülkemizin son dönemde özgürlükler, demokrasi, ekonomi, turizm ve Avrupa Birliği gibi alanlarda yakaladığı başarıya futbolu da dahil etmek, federasyonumuzun ana hedefi olacaktır.” Bu sözleri ancak AKP Genel Başkanı ya da yardımcıları veya parti sözcüleri söyler. Ama TSYD’deki basın toplantısını televizyonlardan naklen izledik, bizzat duyduk. Ulusoy’u AKP Sözcüsü konumuna getiren neden nedir merak ediyoruz. Hakkında açılmış davalar konusunda Sayın Şahin gibi fikir yürütmeyi düşünmüyoruz, onlar yargının işi. Ama adaylık hakkı elinden alındığında mağdur olduğundan ve Mehmet Ali Şahin’in kendisiyle ilgili açıklamaları yüzünden, mücadelesine alkış tutuyorduk, hata yapmışız yanıldık. “Siyaset yok” derken, kendi siyaset yapıyor. Bugün bu taviz, yarın kim bilir neler? Siyasi müdahale dedik de aklımıza geldi. Zamanında “Trabzonspor’a siyaset bulaştırılma gayretlerini” gündeme getirdik diye bize olmadık suçlamalar yönelten birileri de, Başbakan Erdoğan ile Haluk Ulusoy’u buluşturan kişi olarak Trabzonspor Başkanı Nuri Albayrak’a methiyeler düzüyor şimdi. Üstelik Albayrak, “Yok böyle bir şey” diyerek iddiaları Trabzonspor’un resmi internet sitesinden yalanlarken, çok garip.-Yaşasın kral!” Gelelim Trabzonspor’a: Halilhodziç, bizim de izlediğimiz Antalya’daki basın toplantısında, “İstediğim oyuncular alınmadı. Bu nedenle düşünceliyim. En az 3-4 kaliteli oyuncuya ihtiyacımız var” demişti. Sonra Trabzonspor Yönetimi’nden yetkili ağızlardan ardı sıra farklı demeçler. Başkan Yardımcısı İbrahim Hacıosmanoğlu: “Hocamızın sözleri yanlış anlaşıldı, öyle demek istemedi.” Asbaşkan Haşim Sayitoğlu: “Haklılık payı kısmen de olsa var.” Başkan Nuri Albayrak: “Herkes işini yapsın.”En yukarıdan aşağıya doğru durum böyle. Tam bir çelişkiler yumağı. İyi de biz ne yapalım, hangi birinizin sözüne itibar edelim?
‘’Trabzon göründü‘’
Dikkat ettik, Halilhodziç tarz değiştirdi. Bu kez futbolcularına sahip çıktı üstelik, “çalışmalarına şapka çıkarıyorum” diyerek. Sonra taraftara: Bana güvendiler, beklentileri var. Sezon sonuna kadar duracağım Bu sözlerden şu anlamı çıkardık: Beklentisi gerçekleşmedi Halilhodziç’in, sezon sonu gidici. Haa! Bu arada ikinci yarının başlarında Gökdeniz’siz, Yattara’sız, sakat Fatih’li kadroyla işler kötü giderse, kendi de gidici. Hem de bombayı onca iddialı söylemle iktidarı ele geçiren yönetimin kucağına bırakarak. Pamuk ipliğiyle bağlı demiştik ilişkiler, en azından süresi konusunda fikir verdi. Hareketli son günün akşamı da takımı huzura çıktı Halilhodziç’in, devre arası çalışmalarındaki ilk ve tek maç için. Kadro da ilginç ve mesaj doluydu, oyuncu değişiklikleri de. Fatih Akyel’i ilk planda ne için düşündüğünü gördük: Savunmanın merkezinde Erdinç’le partner. Tayfun ve Ufukhan’dan ise iyi birer joker. Fatih Akyel, en geride bir lider gibiydi. Arkadaşlarını sürekli konuşarak yönlendirdi, kötü de oynamadı ama talihsizliği ters vuruşu oldu. Kadroyla en ilginç mesaj, ileri ikilide Ali Güzeldal ve Ergin Keleş’in birlikte oynatılması oldu. “Bakınız!” diyor Halilhodziç: “Bu kadrodan iki santrafor böyle çıkıyor.” Tabi iki genç isim de böyle bir şeyi beklemiyor, ikisi birlikte yetersiz kalıyor. Sonra Gökdeniz giriyor, Ali Güzeldal, deneyimli bir isimle daha bir güven kazanıyor. Gökdeniz deyince şunun altını bir çizelim: Genk güçlü bir takım, bu nedenle bu maç, Kayserispor maçı için bir anlamda çok önemli prova. Gökdeniz ilk 4 hafta yok, bu maçta var, ilginç. Bu da bir mesaj galiba.Kalecilere bakalım: Tolga serbest vuruştan yedi golü, Jefferson, ters vuruştan. Çok da fazla iş düşmemişti onlara aslında. Dikkat etsinler Hasan Sönmez olmadı ama Ahmet Şahin onların tahtını ellerinden alabilir. Tayfun savunmanın sağında başladı, Emrah’la değişti, kulübede beklerken 5 dakika sonra Fatih’in yerine savunmanın merkezine girdi. Bu durumu bir sakatlık korkusuyla açıklamak mümkün mü? Halilhodzic ve yardımcıları öyle dedi ama bize göre başka anlamı da var, geçelim.Sonuç: İlginç bir gün geçirdi dün Trabzonspor, karamsarlığın daha da arttığı, moralsizliğin özellikle üst düzey kesimde, had safhaya ulaştığı. Umarız sonrası iyi olur.
‘’Davulun sesi‘’
Transferin en sesiz takımı Trabzonspor. Çok söz var, az iş. Yok denecek kadar az yani. Fatih Akyel’le ilgili spekülasyonlar konuşuldu o kadar. Ali Güzeldal ve Ergin Keleş’in geri dönüşleri sessiz sedasızdı. Ama transferde gerçekleşme olasılığı az olan çok şey konuşuluyor. Başkan bir ileri iki geri. 2 Ocak’ta her şey bitmiş olacaktı, olmadı. Bir ara “bu takımın transfere ihtiyacı yok” aşamasına geldi, sonra fikri değişti, “Gereken yapılacak merak etmeyin” dedi. Yıldız işinden vazgeçildi, daha doğrusu verilen sözlere karşın öyle büyük bir beklenti yok, takımın eksik yönlerine işi görecek takviye talepleri bile askıda kaldı. Seçim sürecinde konuşulanlar mı? Eh olacak o kadar! Bekara eş boşamak kolaydır örneği.“İyi teklif gelirse Fatih’i de, Gökdeniz’i de satabiliriz!” gibi bir veciz sözün ardından Başkan susuyor, belli ki “pardon, sayın başkan, sen satmaya değil, almaya gelmiştin, karıştırma!” uyarısı yapılıyor- Başkan Yardımcısı sazı ele alıyor, “-cağız, -ceğiz” sözleri, umut pompalamalar vs. Asbaşkan en temkinlileri. İşin içinden gelme, çekirdekten yetişme, alaylı yani. Başkan ve yardımcısı da işin içinden gelme ama onun avantajı camiayı iyi tanıması. Kırk düşünüyor, bir konuşuyor. Onlarınkinin tersi. Biliyor ki bir sözü kendini bağlayacak, insanlarla Trabzon’da en fazla da o muhatap olacak.Transferin söylentisi çok, kendisi yok ya Medya da artık işi kanıksadı ya zArtık öyle eskisi gibi her ortaya atılan isim manşetlere çıkmıyor, ana haber bültenlerine girmiyor. Dolayısıyla da Trabzonspor sessiz takımlar kategorisine giriyor.Gelelim devre arası çalışmalarına. Bakınız her takım iki günde bir rakip bulup maç yapıyor. En iyi antrenman maçtır anlayışı yani. Efes Cup, Akdeniz Kupası, özel maçlar derken Antalya’da medyadaki arkadaşlarımız hummalı bir çalışma yapıyor. 150 kilometrelik mesafede bir o tarafa gidiyor, bir bu tarafa geliyorlar. Trabzonspor burada da sessiz. Maç filan yok, kendi kabuğuna çekilmiş, çalışıyor. Bir maç var 10 güne sığdırılan o da yarın Genk ile. Maç izlesek, kafasını da anlayacağız biraz Boşnak hocanın. Örneğin Fatih Akyel’i savunmanın sağında mı, merkezinde mi kullanacak, sizleri bilgilendireceğiz. Ali Güzeldal’ın, Ergin Keleş’in, genç Aykut’un durumu nedir, bilgi aktarcağız. Ama yok. Bir bildiği var demek ki. Emrah’ın, Volkan’ın, Hasan Sönmez’in hakkında son yargısı ne, öğreneceğiz ama yok. Ser veriyor, sır vermiyor adam.Biraz da gergin sanki, çaktırmıyor ama! Haklı da yani. Geldiği günden beri eksik diye yakındığı kadrodan Eller, Kürşat, Özgür gitti. Üçü de savunmadan, en çok sıkıntı çekilen yerden yani. Yerlerine gelense, bir Fatih Akyel. Jun kayıp. Gökdeniz Mart, Yattara Şubat’ın ortasına kadar yok. Mehmet Yılmaz’ın kafası hala karışık. İçinden çıkılmaz bir durum. Tam 10 gündür Trabzonspor’la ilişkileri pamuk ipliğine bağlı Boşnak hocanın. Koptu kopacak. Sanki her an kopacak.Hedef, “Dünya takımı gibi” büyüktü, bugün Trabzonspor sorunlarıyla boğuşan, kendi içinde sıradan. Ah ah ah, davulun sesi dışardan insana ne de güzel geliyor.
‘’Çok çalışmak lazım‘’
Son iki sezonun lig ikincisi, bir kupa şampiyonu ve iki de Şampiyonlar Ligi Ön Eleme mağduru, bütün bunlara karşın hak ederek aldığı “Gönüllerin Şampiyonu” sıfatına sahip bir takım konumundan, gerek aldığı sonuçlar, gerekse yaşadığı sansasyonlar nedeniyle inanılmaz biçimde “krizlerin takımı” unvanını alan Trabzonspor, yeni yıla hem teknik hem de idari alanda yeni bir sayfa açarak girdi.Şimdi geçmişe dönüp de, iki unvan arasındaki gel-git olayını tartışmanın anlamsızlığını yaşamak ve yaşatmamak için açılan yeni sayfayı irdeleyelim. Madem ki bu yeni yönetim, mevcuduyla “devam” kararı aldı, teknik kadroyu da 2 aylık geçmişine karşın temiz sayfaya alacak tabi ki.24 saatlik statAlbayrak ve ekibi, genel seçimleri anımsatır bir propaganda anlayışını benimseyerek hareket etti ve güçlü rakiplerinin toplamından fazla oy aldı. “Yıldız oyuncu alma” vaadi taraftarı cezbetti. Ancak Albayrak ve ekibi göreve geldikten sonra asıl yıldızın ihtiyaç duyulacak mevkiye yapılacak katkı olduğu gerçeğiyle yüzleşti. Albayrak ve ekibinin, bu vaadinin asla takipçisi olmayız. Çünkü bu vaadi, sadece “seçim kazanma” taktiğinin bir ürünü olarak görürüz ve bu durum hiç etik olmasa da kurumun ekonomik çıkarları uğruna görmezden geliriz. Ama verilen diğer sözleri ne biz unuturuz ne de unuttururuz. Şöyle ki: 2006 yılı bu yönetim ve diğer iki adayın da seçim kozlarından biri olan stadyum projesinin takipçisiyiz. Aslında Trabzonspor’un sorunları belliydi ve 3 aday da Albayrak’ın ekstra yıldız vaadi dışında benzer konulara yoğunlaşmıştı.- Albayrak’ın Trabzonspor’a çok sempatik bakan Gençlik Spor Genel Müdürü Mehmet Atalay’la hem bu durumun hem de hemşerilik bağının avantajını kullanarak stadyum projesinin hayata geçirme kolaylığı söz konusu. Başkan adayı İskender Önal’ın bu konuda kendi çalışmalarını yönetime vererek yardımcı olma sözü de var. 24 saat faal bir stadyum projesi hem Trabzonspor’a kalıcı gelir kaynakları yaratır hem de taraftar-kulüp ilişkisini artırır.Kartal’daki tesisleri Albayrak çözerİstanbul Büyükşehir Belediye Encümeni’ne takılan Kartal’daki tesislerle ilgili projenin de işlerlik kazanması ancak Albayrak ve ekibinin kotaracağı iş. Bu konuda atılacak adımla ulaşılacak sonuç, Albayrak ve ekibinin, “kalıcı ve sürekli gelirler sağlama” sözünün de yerine getirilmiş olmasını olanaklı kılacak. Albayrak’ın Başbakan Erdoğan ile ilişkisi burada en büyük avantajı olacak.Seçim sürecinde zaman zaman bizim de dile getirdiğimiz Albayrak ile ilgili çekincelerimizden biri liman konusu. Trabzon’un ciddi sanayi kuruluşları yok. Çimento Fabrikası ve Trabzon Limanı şehir ekonomisinin lokomotifleri. Eğer Albayrak, limandan Trabzonspor’a bir kaynak yaratabilirse, hem liman-Trabzonspor ilişkisinde kaybettiği prestiji yeniden sağlar, hem de Çimento Fabrikası’nı TMSF’den alan Erçinsan’dan da böyle bir avantajı sağlamak için yol açar. Kaldı ki Erçinsan’ın Yönetim Kurulu Başkanı Lütfi Yücelik de, Trabzon’u ziyaretinde bu konuda her türlü yardıma açık Trabzonspor dostu bir hava verdi. Bu ilişkiyi sağlamada TTSO Başkanı Şadan Eren’den yararlanılabilir.Alt yapı için muhteşem üçlüTrabzonspor Medya Merkezi’nce yapılan bir araştırmaya göre Süper Lig’deki kulüplerden kadrosunda en fazla alt yapı oyuncusu bulunduran takım Trabzonspor. Demek ki her türlü olumsuz spekülasyona karşın alt yapı iyi çalışıyor. Burayı daha da verimli kılmak için aynı zamanda ASKF Başkanı olan Asbaşkan Haşim Sayitoğlu gibi bir koz da var. Alt Yapı Koordinatörü Mustafa Akçay gibi yetenekli, bu işin yurt dışında yaptığı çalışmalarla kitabını yazan bir isim müthiş fırsat. Artısı, seçimde rakibi de olsa alt yapı çalışmalarının duayeni konumundaki Özkan Sümer gibi bir kişi de her türlü yardımı yapabilecek konumda. Sümer-Akçay ilişkilerindeki soğukluğu gidermek de Haşim Sayitoğlu’nun işi.Taraftar alan değil veren olmalıTaraftarlarla ilişkiler çok önemli. Bu konudan taraftar derneklerinin bir çatı altında toplanması sağlanmalı. Bu oluşumların içinde aklı başında isimler var. Onlardan yararlanmalı ve taraftarlığın “alan değil veren taraf” olduğu bazı çıkar gruplarına anlatılmalı. Bu çıkar gruplarını ve birileri tarafından kontrol edilip yönlendirmeye müsait olanları etkisiz kılmak, bu aklı başında kişilerle mümkün olabilir. Eski yönetimlerde bu iş için kafa yoran yöneticilerden de bu konuda yararlanmak mümkün.Takım performansı düşükse kulüp performansına bakılmazGelelim bütün bu işlerin asıl yapılma nedeni olan takım performansının artırılmasına yönelik çalışmalara... Kulüp performansınız ne olursa olsun takım performansınız düşükse başarısız sayılırsınız. Bu yönetim bu açıdan biraz avantajlı. Çünkü en azından bu sezon için şampiyonluk ya da Şampiyonlar Ligi gibi bir beklenti söz konusu değil.Bu takımı lig üçüncüsü yapacak kadroyu oluşturmak için büyük yıldızdan çok ihtiyaç duyulan mevkilere yetenekli isimler takviyesi yeterli. Eğer önümüzdeki sezon için sözü verilen şampiyonluk hedefine ulaşılmak isteniyorsa ve bu iş için Halilhodziç’ten yararlanılacaksa sözleşmesi uzatılmalı. Halilhodziç’in, Diyarbakır maçında kadro, Rize, Fener ve Ankaraspor maçlarında ise oyuncu değişikliklerindeki tercihleri kafamızı karıştırsa da güvenimizin sürdüğünü söyleyebiliriz. Bu sezon için Fatih Akyel iyi bir tercih. Tepkiler bir şekilde aşılır, hele başarılı olursa bu iş daha da kolay olur. Bu takımın savunmasının merkezine çok acil takviye gerek. Kalede çekincelerimiz sürüyor. Orta alanda alternatif bir oyun kurucu, sol tarafa destek ve Fatih Tekke’nin yükünü hafifletebilecek bir golcü, üçüncülük yarışı için avantaj sağlayabilir.Masaya vurmak değil, masaya vurmak zorunda kalmamak önemliSon 2 sezonda şampiyonluğun kaybedilmesindeki en önemli etkenlerden biri hakem hatalarıydı. Aksi takdirde bu takım, “Gönüllerin Şampiyonu” olamazdı. Albayrak’ın, seçim döneminde kulübün haklarını korumak adına ciddi tartışmalara neden olan “yumruğu masaya vururuz” deyişini de seçim dönemi sözü olarak alıyoruz. Çünkü önemli olan yumruğu masaya vurmak değil, masaya vurmak zorunda kalmamaktır. Yoksa siz masaya vurduğunuzda atı alan Üsküdar!ı geçmiş oluyor. Eğer Albayrak ve ekibi camiada bütünlüğü sağlayabilirse, sadece oluşacak bu güç eli masaya vurmak zorunda bıraktırmaz. Yoksa Atay Akuğ’un dediği gibi sadece o yumruğun acısı yanınızda kalır.
‘’Transfer üzerine, yorumsuz!‘’
Dünyaya barış, insanlığa huzur ve mutluluk getirmesini dilediğimiz yılın bu ilk gününde, o yazının tartışmalara neden olan bölümüyle, bazı değerli okuyucular takdir edersiniz ki, hepsini burada verme olanağımız yok-, Başkan, Asbaşkan ve İkinci Başkan’ın değerlendirmelerini yorumsuz veriyoruz: Nuri Albayrak’ın, “Paralı Başkan” olarak seçim kazanmaya yönelik söylem ve vaatlerini bir kenara bırakıp, Trabzonspor’un gereksinimine yanıt verecek akılcı bir transfer politikası izlemesi, kurumun yeni bir maceraya sürüklenmesine engel olur. “Paralı Başkan” sıfatıyla coşmak demek, borçlandırılacak kulübün hüsranı demektir. Seçim söylemlerinin altında ezilip, “Söz verdim yerine getirmeliyim!” hamleleri, kurumun dengelerinin bozulması, yeni sorunların ortaya çıkması demektirÖ Mevcut kadroda gözden çıkarılan, kendi gitmek isteyen ya da varsa kulüplerin renklerine katmak istediği oyuncularla bu takım, geçen sezon Süper Lig’de ikinciliği yakalamış, oynadığı futbolla da herkesin beğenisini kazanmıştı. Eğer iyi kullanılırsa bu futbolculardan aynı verim alınamaz mı? Uçuk rakamlarla riske girmektense, mevcudu verimli hale getirmek, en büyük hedefi lig üçüncülüğü olan bir takım için daha akılcı bir yol değil mi?- Ergun Ata.Yazılarınızı takip ediyorum, elinize sağlık, güzel yazmışsınız, inşallah bu yazınızı yönetim dikkate alır. Ali Osman Karabayır2-3 milyon Dolar ya da Euro verip alınan ve hiçbir işe yaramayan yabancı oyunculardan bıktık. Şota, Yattara ve Szymkowiak dışında o kadar yabancı oyuncunun hangisinden verim aldık. Yabancı transfer Trabzonspor’a yaramıyor. Transferi Ümit Milli takım ve diğer takımlarda geleceği olan oyunculardan yapmak en doğrusudur. -Hasan AydınYurt dışında yaşayan bir Trabzonsporlu’yum. Yazınızda “transfere gerek yok” diyorsunuz. Sayın Albayrak’ı seçim kazanmak için vaatlerde bulunmakla suçluyorsunuz. Madem bu futbolcularda potansiyel vardı, 17 haftada neden ortaya çıkmadı? Takımı için en iyisini yapmaya çalışan bir başkanı provoke ediyorsunuz. Eğer transfer yapılmasa ve takım başarısız olursa, bu kez “söz verdi, futbolcu almadı” diyeceksiniz. Yeni seçilen başkanın icraatları hakkında negatif yorum yaparak, gelecekte doğacak ufak problemlerin dahi büyümesini ister bir tavır sergiliyorsunuz. Biz İstanbul saltanatını 6 kez yıkmışız, Albayrak’la yine yıkacağız. -Yusuf Cirdav.Transfer için acele etmeyin, 2 Ocak’ı bekleyin. Nuri Albayrak, Trabzonspor Kulübü Başkanı. Trabzonspor’un parasını çar-çur etmeyiz. Kendi paramız gibi harcarız. Bu kulübün sokağa atılacak bir kuruşu yoktur. Takımın ihtiyaçlarına ve önceliklere göre en iyi, en uygun transferi yapacağız.-Haşim Sayitoğlu, Trabzonspor Asbaşkanı. Hangi takımda bostanlık varsa bize yakıştırıyorlar. Bostan almayacağız, transfer yapacağız. Kimse merak etmesin, verdiğimiz sözü tutarız. İbrahim Hacıosmanoğlu, Trabzonspor Kulübü İkinci Başkanı.Bugün için sözümüz var, yorum yok!Yeni yılınız kutlu olsun.