Arama

Popüler aramalar

‘’Öğrenin, önemli!‘’

Söylenmişti Sayın Başkan, arşivler ortada. Belli ki okumuyorsunuz. Yakın dostunuz Sayın Başbakan gibi sizin de okuma alışkanlığınız yok belki ve adamlarınız size özet sunuyorlar. Tabi sadece görmek istediklerinizi, canınızı sıkacak, moralinizi bozacakları değil.Yoksa, iş yaşamında onca başarıya imza atmış bir kişi olarak eminiz ki görürdünüz, tercihlerinizin neredeyse tamamına yakınında yanıldığınızı. Djokaj’dan başlayan, Marcelinho ile devam eden, Musampa ile tavan yapan yanlışlarınızı. Tek doğrunuz Fatih Tekke’nin satışından gelen paranın üçüne yetmediğini. Djokaj’ın bedelindeki şok artışı, başarılı geçmişine karşın, disiplinsizliğiyle piyasası 1-1.5 milyon Euro’ya düşen Marcelinho’ya “dünya yıldızı” diye 2.5 milyon Euro ödeneceğini öğrenebilirdiniz. (Cebinizden çıkacakmış, resmi yayınınıza göre.) Hepsi tamam da, 5 aydır topa ayak değmemiş Musampa’ya karanlık ilişkiler ve “geldi-gitti-geldi” trafiği sonucu 500 bini peşin, 10 ayda 40’ar binden 900 bin Euro garanti para verildiğini “bilmiyorum” derseniz, ayıp edersiniz. Çünkü garanti para ve 10. haftada 3 maçta 54 dakika oyunda kaldığını görebilirdiniz, izlediniz bu maçları. Yetmedi; 3 ayrı menacerine 80+60+60 olmak üzere toplam 200 bin Euro ödendiğini de bilmiyorsunuz o zaman. Transfer eleştirilerinin varlığını ilk kez Lig Tv muhabirinden duyduğunuz gibi bunu da ilk okuyacaksınız belki de, tabi size sunulursa.Yoksa; sol kulvara yığınak yaparken, sağda alternatif olmadığını da mı söylemediler size. Stoper sıkıntısı varken Erdinç’i, Tayfun’u verdiniz, direk oynuyorlar Trabzonspor’dan çok daha az gol yiyen takımlarında. “Ön liberosu yoktu bu takımın, Adem gitti, bundan da haberiniz yok demek ki.Lazaroni’yi anımsıyor musunuz, hani asbaşkana garip üstünlük sağlayan 2. Başkan Asbaşkan sürtüşmesinin prematüre ürünü 1.5 milyon dolar maliyetli Lazaroni’yi. 2 ay kaldı, gitti o, Ziya Doğan geldi. Ocak’tan bugüne 19 oyuncu aldınız, 18’ini gönderdiniz biliyor musunuz?Son olarak; sadece Trabzonspor’un büyüklüğüyle uğraşan kulüplerin hedefindeki yayıncı kuruluş gelirleriyle, Fatih’in bonservis bedelinden kasanıza 10 aylık sürede 25 milyon YTL’yi aşkın (25 trilyon lira yani) para girdiğini öğrenin, çünkü bu paranın nasıl harcandığı ilk Divan Kurulu’nda sorulabilir size, hazırlıklı olun. Tabi lütfeder, katılırsanız!

22 Ekim 2006, Pazar 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Normal sonuç‘’

Musa, 25. saniyedeki gol öncesi topu kafasıyla aşırtarak pas yaptığı Mehmet Çakır’dan iki de çalım yiyince, yarım saat bu olayın şokundan kurtulamadı, gelen geçti kendisini. Ersen, Ömer faktörü nedeniyle yine yalnız adam. İki bekin kulvarları yol geçen hanı. Daha 20. dakikada 3 değişiklik hakkını kullanması gereken konumdaki bir Trabzon. 35’te Umut girdi, ilk pozisyon 45’te onunla geldi. Bu arada kalede bir gol, 3 gol tehlikesi...İkinci yarı aynı kadro. Gol, eşitliği arayan Trabzon kalesinde. Celalettin bir metreye pas yapamadı, taçtan gelen topa kısa düşen geri pas, geç kalan Jefferson, oluşan karambol ve ikinci gol. Jefferson ilk golde çıkmadı, çizgide çakılı, bunda da geç kaldı.Ziya Doğan, diğer iki değişikliği, Musampa ve Szymkowiak’la 62. dakikada tamamladı. Marcelinho, tek tük top atıyordu yine, bu nedenle arandı. Zira Musampa, “Ben zaten hazır değilim ki, nasıl kurtarıcı olayım!” dedi. Celalettin’in yeri boş kaldı, fark etmedi. Başka sağbeki yoktu zaten ama solunda yığılma vardı bordo mavililerin. Biri kulübede diğeri tribündeydi. Stepanov, geçen hafta yokluğu, dün de varlığıyla sorundu. Trabzon’un 2 kulvarının yanı sıra risk aldıktan sonra göbeğini de iyi kullanan Gençler’in 3. golü jeneriklik, Trabzonspor’un durumuysa trajikti. Ankara ekibi tarihi farkı kaçırırken, 2. yarıyı da pozisyonsuz tamamladı. Hüseyin Göçek bu maçı da kaldırmakta zorlandıysa durumunu gözden geçirmeli. Rakiplerini tekme tokat marke eden Draman’ı tek sarı kartla 55. dakika idare etti de, Mesut Bakkal “yeter” dedi. Faullerde standardı yoktu, yardımcılarının ikisi de ona uydu, kalkması gerektiği zaman yerde olan bayrakları birkaç kez gereksiz kalktı.

21 Ekim 2006, Cumartesi 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Normal sonuç‘’

Musa, 25. saniyedeki gol öncesi topu kafasıyla aşırtarak pas yaptığı Mehmet Çakır’dan iki de çalım yiyince, yarım saat bu olayın şokundan kurtulamadı, gelen geçti kendisini. Ersen, Ömer faktörü nedeniyle yine yalnız adam. İki bekin kulvarları yol geçen hanı. Daha 20. dakikada 3 değişiklik hakkını kullanması gereken konumdaki bir Trabzon. 35’te Umut girdi, ilk pozisyon 45’te onunla geldi. Bu arada kalede bir gol, 3 gol tehlikesi...İkinci yarı aynı kadro. Gol, eşitliği arayan Trabzon kalesinde. Celalettin bir metreye pas yapamadı, taçtan gelen topa kısa düşen geri pas, geç kalan Jefferson, oluşan karambol ve ikinci gol. Jefferson ilk golde çıkmadı, çizgide çakılı, bunda da geç kaldı.Ziya Doğan, diğer iki değişikliği, Musampa ve Szymkowiak’la 62. dakikada tamamladı. Marcelinho, tek tük top atıyordu yine, bu nedenle arandı. Zira Musampa, “Ben zaten hazır değilim ki, nasıl kurtarıcı olayım!” dedi. Celalettin’in yeri boş kaldı, fark etmedi. Başka sağbeki yoktu zaten ama solunda yığılma vardı bordo mavililerin. Biri kulübede diğeri tribündeydi. Stepanov, geçen hafta yokluğu, dün de varlığıyla sorundu. Trabzon’un 2 kulvarının yanı sıra risk aldıktan sonra göbeğini de iyi kullanan Gençler’in 3. golü jeneriklik, Trabzonspor’un durumuysa trajikti. Ankara ekibi tarihi farkı kaçırırken, 2. yarıyı da pozisyonsuz tamamladı. Hüseyin Göçek bu maçı da kaldırmakta zorlandıysa durumunu gözden geçirmeli. Rakiplerini tekme tokat marke eden Draman’ı tek sarı kartla 55. dakika idare etti de, Mesut Bakkal “yeter” dedi. Faullerde standardı yoktu, yardımcılarının ikisi de ona uydu, kalkması gerektiği zaman yerde olan bayrakları birkaç kez gereksiz kalktı.

21 Ekim 2006, Cumartesi 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Kimlik üzerine!‘’

Sonra yöneticilikten ayrıldı Trabzonlu Gürsoy ve “yazmaya” başladı. “Yazar Gürsoy!”, Aziz Yıldırım, “Bu futbolcu bizim kapımızdan giremez” dediği, Beşiktaş da yabancı istediği için devreye girmiş. Trabzon kamuoyunu yoklamış, Albayrakla görüşmüş, o da soğuk bakmamış. Ama Canaydın ve Polat vazgeçmiş. Yazar Gürsoy, sonuçta ilgililerin yüreksizliğini de kınamış. Hey gidi mesleğimiz!Gürsoy’un bu çabası bize, Yavuz Saltık’ın Güne Bakış’taki bir yazısını anımsattı: Doğduğu, ait olduğu, kimliğinin bir parçası olan şehirlerini beğenmeyenler vardır. Adeta kaçarcasına kimliklerini reddeden, böylece kendine yabancılaşan... İyi tanımak gerekir onları. Mehmet Bekaroğlu’nun da deyimi ile sıradan bir futbol rekabetinden öte anlamlar taşıyan ve bu sınıf mücadelesinde, Trabzonlu olup safını İstanbul’dan yana kullananların ruh halinin iki açıklaması olabilir. Ya Trabzonlu olmaktan ve bir taşra takımını tutmaktan utandıkları için onları tutarlar, böylece sınıf atlamaya çalışırlar ya da güce taparlar ve ezilmişlik komplekslerinden bu şekilde kurtulmaya çalışırlar. Zorla veya bin bir entrikalarla onların kulüplerinde bir yerlere girerler. O yerlerin asıl sahipleri tarafından asla sevilmez ve kabul edilmezler. Onların kırk yıllık insanı gibi davransalar da bilirler ki o dünyaya ait değillerdir. Kimileri kendilerini kabul ettirmek için olmadık kahramanlıklar, şaklabanlıklar yapar. Transferde çıkarlar ortaya. İster aktif görevde olsunlar ister pasif. Konu Trabzon’dan bir çivi sökmeyse devreye sokulurlar. Onların ne vizyonlarına ne misyonlarına ihtiyacı vardır İstanbul takımlarının. Onlar sadece kullanılmak içindir, aklı olanın aklını, parası olanın parasını alır. Oysa Trabzonspor’u tutmak böyle değildir. Zordur varlığı İstanbul takımlarının varlığına bir tehdit olan Trabzonspor’u tutuyorum diyebilmek. Sermayenin karşısında emek olmaktır. Kısacası öteki olmaktır Trabzonsporluluk. Zordur oralarda bütün sermaye, para, medya, siyaset, iktidar, meşru, gayri meşru tüm güç ilişkilerine rağmen dik, her şeye rağmen Trabzonsporlu kalabilmek...Biz yazarlığıyla ilgili etik yönüne bakacaktık Gürsoy’un sözde, Saltık’ın öngörüsü öylesine denk düştü ki!

19 Ekim 2006, Perşembe 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Teşhisi iyi koymak gerek!‘’

Günümüz teknik adamları jenerasyonunda genel olarak “başarılı” statüsüne rahatlıkla koyabileceğimiz Doğan, açıkçası nedenini kendisinin bile hala çok net bilmediği bir ayrılık olayı yaşamasına karşın, camiaya pozitif elektrik vermiş, iddialı bir teknik adam. Bu unsurlar çok önemli. Göreve geldiğinde “yeterli” bulduğunu söylediği, bize göre de haklı olarak yakındığı kondisyon sorununuysa, arada büyük ölçüde gidermiş durumda. Bu durum doğal olarak beklentileri de artırdı. Bir süredir yöneticilerin, dün de başkanın, “Şampiyon olacağız!” söylemi, bunun ürünüdür.Dikkati çekmeye çalıştığımız nokta, pozitif elektrik ve iddialılık unsurlarıyla güçlü dediğimiz Doğan’ın bu durumuyla çelişen bazı uygulamaları. Galatasaray ve Beşiktaş maçlarını ayıralım ve oynattığı 3 lig ve 2 UEFA Kupası maçında 4 beraberlik bir de galibiyet almış Trabzon. Bu maçların 4’ünün ortak özelliği, rakiplerin öne geçmesi ve Trabzon’un 3’ünde beraberliği, 1’inde de galibiyeti geriden gelerek elde etmesi. Bir başka özelliği de bu maçların; 4’nde de Ersen Martin’in tek santrfor oynaması. Osasuna’ya karşı 2-0’dan maç, Umut ve Ömer Rıza ile üçlenen forvetle geldi. Lig sonuncusu Ankaragücü karşısında skor tek forvetle 1-2 iken, 4 savunmacı 3 ön liberodan, 3 savunmacı, 2. yarıda biri Szymkowiak olmak üzere 2 ön libero ve 4 hücumcunun birlikte oynamasıyla beraberlik kurtarıldı, galibiyet kaçırıldı. Bir başka lig sonuncusu Erciyes maçı da tek forvetten 24. dakikada vazgeçildiğinde döndü.Özel durumları olan maçlar vardır ve bunlarda farklı stratejiler uygulanabilir. Ama bazıları da vardır ki; güç dengesi olarak bakıldığında kazanma şansınız yüksektir. Sorun, Trabzon bu tür maçlara da savunma güvenliği abartılı bir kadroyla çıkmasında. Rakip kalabalık savunma yapıyor (ki, Doğan Erciyes maçında bunun olabileceğini söyledi), bu tür savunmalar tekniği ve son vuruş becerileri yüksek oyuncularla aşılabilir. Rakip öne de geçince daha abartılı olan rakip savunma güvenliği, bu tür özellikleri olan oyuncular sahaya sürüldüğünde kırılabiliyor.Bu bilgiler ışığında, “Trabzon bu sezon 6 maçta geriden geldi ve 2’sinden galip, 4’ünden de beraberlikle ayrıldı!” söylemi, alkışlanmalı mı, eleştirilmeli mi? Teşhisi doğru koymak gerek. Hele işler tam da arzulanan düzeyde olmasa bile “iyi gidiyor” denilebilecek böyle bir ortamda bu teşhis çok önemli.

17 Ekim 2006, Salı 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Sadece skor‘’

Skor zorunluluğunun ürünü Hasan-Umut değişikliği, maçın seyrini değiştirdi. O ana kadar tek pozisyonu olmayan, kalesinde bir gol gören ve önemli tehlikeler yaşayan Trabzon’da Umutla hücum etkinliği sağlandı, orta alanda birbirini bozan oyuncu sayısı azaldı. Ama yine de üretkenlik yeterli olmadı. Tek pozisyonla devre bitti.Umut’un ısrarla takip ettiği topla kazanılan köşe vuruşunda oluşan karambol kilidi çözdü. İki stoperin birbirini tamamlayan vuruşlarıyla yani, tıpkı Ankaragücü’nden yenilen ilk golün organizasyonu gibi. Ama ilginçtir, ligin en çok gol yiyen, en az galip gelen 4 takımından biri olan Erciyes, kazandığı özgüvenle Trabzon kalesini zorlamaya devam etti. Özellikle Lazarov, kazandırdığı golde olduğu gibi sık sık rakip kalede tehlike oldu. Ta ki, Timuçin’in uzun topları gelmemeye, gelenlerde de Cenk, Lazarov’un işini kolaylaştırmayı kesinceye kadar. Bundan sonra Stepanov’suz S.O.S. veren savunma rahatladı. İşte bu sıralarda Ersen Martin, “maçın kötüsü” damgasını yeme konumundayken, Lazarov’un direkten dönen vuruşunun devamında kötü maçı çevirdi. Sonra da bir Gökdeniz asistiyle Umut, başarılı oyununu golle süsleyerek galibiyeti tartışmasız hale getirdi. Sadece skor dedirtse de.Hakem Halis Özkahya ile yardımcısı Serkan Ok’un 2 kritik kararı tartışılır. Lazarov-Fatih mücadelesinde faul gördük ve Lazarov son adamdı. Musampa’nın Umutla duvar pasında Musa’nın konumuna “ofsayt” bayrağı da Serkan Ok’a eksi puan oldu.

15 Ekim 2006, Pazar 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Tartışmaya gerek yok!‘’

Bir televizyon programında izledik, Bursaspor, Sivasspor ve Gaziantepspor başkanlarını. Levent Kızıl diyordu ki; “.... Bu takım (Trabzonspor) 25 yıl evvel şampiyon olmuş (yanlış, doğrusu 23 yıl olmalı), hala havuzdan şampiyonluk payı alıyor. Olur mu böyle şey? Bunu 7 yılla sınırlamak lazım. Bu takımın büyüklüğü kalmamış ki, ayrıcalığı olsun. Zaten 2008’de kalkacak bu olay...” Sonra Mecnun Odyakmaz: “Sivas olarak havuzdan Trabzonspor’un yarısı kadar pay alıyoruz, haksızlık yapılıyor, daha çok istiyoruz....”Kayserispor Başkanı Recep Mamur da bir sohbetimizde benzer şeyleri söylemiş ve eklemişti: “Bunları Kulüpler Birliği toplantısında da söyledim, Nuri Albayrak sesini çıkarmadı.” Onun iddiasına göre Albayrak suskun kalmış olsa da, Lig Tv yorumcusu Serdar Bali’yle verdiğimiz bazı örnekler, Mamur’un hızını kesmişti.Hedefleri küçük olan, büyük düşünmeyen diğer Anadolu takımları her ne hikmetse ellerine geçen her fırsatta, sadece Trabzonspor’un büyüklüğüyle uğraşıyor. Yani 5. büyük olmak, ya da ondan daha büyük olmak yerine, Trabzonspor’u başarılarını önemsizleştirmeye çalışıyorlar. Peki biz neden “4 büyük belli” diyoruz, verilerle açıklayalım:Kupalar müzede...Kupalar: 6’şar lig şampiyonluğu ve Cumhurbaşkanlığı, 7 Türkiye Kupası, 5 Başbakanlık Kupası. Avrupa Kupaları’nda ciddi başarılar. En iyi dönemlerinde Liverpool, Dinamo Kiev, İnter, Barcelona, Lyon, Aston Villa galibiyetleri. Toplam 37 rakipten 14’ü elenerek bir üst tura çıkılmış.Levent Kızıl’ın başarısız bulduğu 1984’ten beri Trabzonspor’a bir bakalım: 4 lig ikinciliği (birinde Ali Şen bir taşı kullanarak, diğerinde de malum hakemin gayretiyle şampiyonluk Trabzonspor’un elinden alınmış), 6 lig üçüncülüğü, 5 lig dördüncülüğü, 6 kupa finali, 4 Türkiye Kupası, 2 Başbakanlık, bir de Cumhurbaşkanlığı Kupası.Trabzonspor’un büyüklüğünü tartışanlarla, sadece işçi sayısı neredeyse Trabzon’un şehir nüfusuna eşit sanayi kentlerinin temsilcisi takımlara bakalım: Sivasspor ve Vestel Manisaspor daha yeniler. Kayserispor tarihinde ilk kez UEFA’ya katılmış, birkaç kez küme düşmüş, çıkmış. Gaziantepspor, 3-0’dan maç verip yeni bir büyük olma şansını kaybetmiş, küme düşmüş çıkmış, Bursaspor da düşmüş çıkmış, bugünlerde 34 yıl sonra Fenerbahçe’yi yenmekle övünüyor. Adana’nın, Kocaeli’nin ligde temsilcisi yok. Bu takımlar çok önemli maçlarda bile tribünlerini dolduramıyor, Trabzonspor 65 bin kişiyi Olimpiyat Stadı’na topluyor. Trabzonspor’un üye sayısı 18 bine dayandı, büyüklüğü tartışanların üye sayılarının toplamından fazla.Reytinglere bakın!Son UEFA Kupası maçlarıyla ilgili reyting raporu: Kayserispor, zorlu AZ Alkmaar maçıyla bile ilk 100’e girememiş. Osasuna-Trabzonspor maçı, Randers-Fenerbahçe maçıyla çakıştığı halde CSK Sofya Beşiktaş maçını geride bırakmış.İHA’nın haberine göre Süper Lig takımlarımızın değeri: Fenerbahçe: 89.250 milyon Euro, Galatasaray: 71.965 milyon Euro, Trabzonspor: 65.165 milyon Euro, Beşiktaş: 61.988 milyon Euro, Kayserispor: 21.450 milyon Euro, V. Manisaspor: 21 milyon 120 bin Euro.Bir haber ajansı kadar detaylı hizmet veren resmi internet sitesinin aylık ziyaretçi sayısı ortalama 3 milyon. Şimdi gelelim, bunca yaygaraya neden olan havuz gelirleri dağılımına: Levent Kızıl burada demagoji yapıyor. Kendisinin de içinde bulunduğu federasyon yönetim kurulu döneminde havuz gelirleri dağılımında “Başarı Esaslı Statü” geliştirildi ve ilki geçen sezon uygulandı. 51’er puanlı Kayserispor ve Gençlerbirliği ile 52 puanlı, 6 kez şampiyonluk yaşamış, reyting düzeyi ve taraftar sayısı ortada olan Trabzonspor arasındaki fark 7 milyon YTL. “Son 7 ya da 10 yıldan önceki şampiyonluklar dikkate alınmasın” diyenlerin tek hedefi Trabzonspor bu durumda. 7 milyon YTL’lik farkı 14 takıma bölün, 500 bin YTL düşer bir kulübün payına. O da Trabzonspor’un 2-3 maçlık prim miktarıdır. Bunun için bozun bakalım havuzu hadi!En ‘Sağlam’ yanıtBakın size en iyi yanıtı, “Anadolu’dan yeni bir şampiyon çıkar mı?” sorusuna karşılık yeni jenerasyonun en başarılı teknik direktörü Ertuğrul Sağlam nasıl verdi: “...imkansız olarak görmüyorum ama çok zor. Çünkü Anadolu’da ‘TRABZON’ haricinde hakikaten camia olmuş, takımını gönülden destekleyen, kendi şehrindeki takımın birinci takım olduğu başka bir şehir yok. Bugün Kayseri’de 100 kişiye sorun, yüzde 80’i, bir büyük takımın adını verir, “Sonra Kayserispor’u tutuyorum” der. Manisa’ya git orada da aynı şey vardır... Gidin Trabzon’da da böyle bir soru sorun bakalım, ne yanıt alacaksınız?Küçük değil, büyük düşünün ve Anadolu’dan bir büyük daha çıkarın. “4 büyük” belli yani. Trabzonspor’u geri çekmeye değil, geçmeye çalışın, çekemezsiniz, tarih yazmış onu bir kere, silemezsiniz. Gidip bir müzesini gezseniz göreceksiniz.

13 Ekim 2006, Cuma 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Aralık senaryoları-2‘’

Ziya Doğan göreve başladığı gün yeterli bulduğu kadrodan, kurumu ayağa kaldıran skorlara imza atılmasına ve ezeli 2 rakibin iç saha-deplasman demeden devrilmesine karşın kısa sürede yakınmaya başladı; kondisyon yetersizdi, futbolcuların büyük çoğunluğu tatil dönüşü formunda. Almanya Kampı’nın ilk hazırlık maçı ve sonrasındaki antrenman programına dayalı gözlemlerimizi aktarırken, yetersiz çalışıldığına dikkat çektiğimiz ama bazı meslektaşlarımızın ısrarla görmezden geldiği konu yani.Şimdi 15 günlük bir ara var ve Ziya Doğan kondisyon açığını gidermek için fırsat yakaladı. Hakkını verelim; sadece bir gün izin kullandırttıktan sonra bu fırsatı değerlendirdi, arada da bir gün izin verdi. Malta maçı için verilen arayı anımsayın; Lazaroni 3 gün iznin ardından başlattığı çalışmalara 2 gün de ara koymuştu.“Kadro yeterli” demişti Ziya Doğan. Şimdi de, kondisyona yönelik kendi çalışmalarından arzuladığı sonucu alırsa, yani yeni bir laktak testi kendisini mahcup etmezse, özlenen takım ortaya çıkacak demek ki. Bu durumda Erciyes maçıyla çok daha farklı, daha güçlü bir Trabzon izleneceği beklentisi haklı olarak oluştu. Bu da; “Takım performansı yükselecek” demektir.Kulüp performansının, tümüyle takım performansına bağlı olduğu gerçeğinden hareket edersek; böylece mevcut yönetimin kriz döneminin sona erdiğini söyleyebiliriz. Bu nedenle senaryoların ilk bölümünde aralık genel kuruluna yönelik sunduğumuz 3 maddeden 1.’si, yani; yönetim aynı kadroyla görevine devam eder, genel kurul gündemine seçim maddesi eklenmez, görüşü giderek ağırlık kazanır.Bütün bunlara karşın başkan ve asbaşkan, “Yeni bir ekiple yola devam” kararını yaşama geçirmeye kalkarsa, yani 2. maddeyi uygularsa büyük bir sürprizle karşılaşabilir. Çünkü başkanı Trabzonspor üyeleri, “Paralı adayın büyük vaatleri” nedeniyle 2 rakibinden fazla oy vererek göreve getirdiler. Şimdi “Takke düştü, kel göründü!” 4 bin 335 üye, seçim maddesi olasılığıyla 30 Eylül’e kadar aidatını yatırdı. Mutlaka bir hesapları vardır ve kontrol edilmeleri o kadar kolay değildir. İstanbul’dan özel uçak kaldırmak bile yetmeyebilir artık.

10 Ekim 2006, Salı 04:30
YAZININ DEVAMI