Arama

Popüler aramalar

‘’Ne sevinçti ama!‘’

Ancak Ziya Doğan'ın sakladığı (!) şu Trazonspor'un bile standardının üzerindeki Gökdeniz'in performansını hesaba katmadılar. Buna ve skora rağmen alkışı hak ettiler.Trabzonspor'da Nuri Albayrak'ın başlattığı "neşter vurma" operasyonuna Ziya Doğan da uydu. Bordo-Mavililer'de bir çeşit moda oldu bu durum: Önce yanlış planlama, yanlış hesaplarla operasyonluk hale getirinceye kadar bitir, sonra "neşteri" vur. Ama faturaları hep başkaları ödesin. Başkanın faturası Trabzonspor'dan, Divan Genel Kurulu'nda açıkladılar: 22 milyon YTL'lik bütçe açığı. Doğan'ın faturası genç Cem Demir'e. Eskişehirspor'a tam 27 dakika "efelendi" Ziya Doğan. Rakibin üçüncü dakikadaki golü ve 20. dakikadaki ciddi pozisyonu, işin şakaya gelir tarafı olmadığını gösterdi. İkisi de Trabzonspor'un sol tarafından geldi bu akınların. Sonra ikinci gol de buradan. Ama, daha üçüncü bölgeye top taşınamadığından ve bu durumun doğal sonucu olarak topla buluşamadığından olacak, yenilerin en genci Cem Demir günah keçisi seçildi. Meğer Trabzonspor asıl kozunu yani Gökdeniz'i rakipten saklamış! Öldürücü darbe, bu oyuncuyla ikinci yarı vuruldu. Gökdeniz, 5 dakika içinde bir attı, bir attırdı. Sonra penaltı yaptırdı, yine attırdı, birkaç tane de hazırladı ama kaçtı. Sonra yine "efelenen" bir Trabzonspor. Fark oldu ya, iyilerden Marcelinho alkışlattırıldı, genç Enis'e yerini bırakarak. Musampa 90 dakika oynadı, Marcelinho ve Ferhat gibi gayretli, arzuluydu. Ama bu maçta, Umut gibi özellikle ikinci yarıda çok daha üst düzeyde verimli olmalıydı. Aslında bir düşük kategorideki rakiple oynanılan maçlarda görevini iyi yapanlar değil, yetersiz kalanlar konuşulmalı, örneğin Fatih ve Celalettin gibi. Bir not daha: Trabzonspor'da, ikinci gol ve maç sonrası sevinç gösterileri, bize Liverpool, İnter, Barcelona, Aston Villa vs zaferlerini anımsattı. Ne sevinçti ama!

09 Kasım 2006, Perşembe 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Destek zamanı‘’

Almanya Kampı’nda, “Bu takım çalışmıyor” dedik, hoca, “Brezilya modeli bu” dedi, onlar kandı bize yüklendiler, “önyargı” yorumunu yaptılar.“Yönetimler geçicidir, yöneticilerin kendi işleri güçleri var, her an olaya vakıf olamıyorlar, kurumsallaşmayı engellemeyin, destek olun” dedik, profesyonellerin gitmesine göz yumdular, yerlerine yenilerini almadılar. Kulübün kritik işlerini, şirketlerinin elemanlarına gördürdüler, futbolcu izletmeye, izleme komitesinden değil şirketlerinden adam gönderdiler. “Bu kadronun belli mevkilerinde çok ciddi sıkıntıları var, böyle gitmez” dedikçe, onlar kendilerine uzatılan her mikrofona, zengin, alternatifi bol bir kadro oluşturduklarını iddia ettiler.“Bir kulüp böyle yönetilmez, böyle bir transfer politikası olmaz” dedikçe onlar, “Doğrularımızı, dünya görüşümüze karşı olanlara kabul ettiremedik, sadece bu nedenle yıpratılmaya çalışılıyoruz” dediler. “Bu kadroyla şampiyonluk hayal, teknik direktör değişikliğinin sağladığı hava geçici, kadro zafiyeti var ve iddialı söylemlerle taraftar büyük beklentilere sokulmamalı” dedikçe onlar, bir iki galibiyetle şampiyonluğun en önemli adayı olduklarını söylediler.Bunları eleştirdik, avukatlara koştular, yazılarda suç unsuru aradılar. Halbuki, “Kötü niyetlisiniz, çalıyorsunuz çırpıyorsunuz” demedik ki, böyle bir iddiamız zaten yok, suç işlemiş olalım. “Tamam iyi niyetlisiniz ama deneyimsizsiniz. Tabi ki Trabzonspor’un bir kuruşuna dahi tenezzül edecek değilsiniz ama yanlış planlamayla kurumun paralarını boşa harcıyorsunuz” dedik, anlatamadık.Divan Kurulu üyeleri kaygılarını dile getirdi, onları da kınadılar. Eleştirmesinler mi bu savurganlığı? “22 milyon YTL açık var” dedi Mali Sekreter. Fatih’ten gelen 15, yayın geliri 18, reklam gelirleri 5 milyon YTL’yi ekleyin bakalım bütçe nereye fırlıyor, sormasınlar mı bu paranın nereye harcandığını?“Her şeyi doğru yaptık”, “Alternatifi bol zengin bir kadro oluşturduk” şeklindeki söylemleri, puan cetvelindeki konum tekzip ediyor. Sıralamadaki yer 12. lik. Liderle puan farkı 11, küme düşme hattındaki takımla fark 2. Şimdi de, “Çıkıp biz mi oynayalım?” popülizmi, yarın kim bilir nelere gebe! Doğrudur; Trabzonspor’da zaman, birlik olma zamanıdır. Her Trabzonsporlu’nun şu kritik dönemde takıma, yönetime, teknik kadroya sahip çıkıp destek olması gerekmektedir. Ama sorgulanmasın mı bütün bunlar, sümen altı mı edilsin? Kurumu yönetenler bunca yanlışa karşın artık, “Benim doğrularım” dayatmasından vazgeçmelidir. Birliğin sağlanmasının olmazsa olmaz koşulu budur.

07 Kasım 2006, Salı 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Kolay yedi, kolayları atamadı!‘’

Çünkü Sarı-Kırmızılılar, Süper Lig standardının çok çok üzerinde bir futbol sergilediği ilk yarıda öylesine iki basit gol yedi, buna karşılık, en azından bu maç için son vuruş becerileri inanılmaz düzeyde kısıtlı forvet elemanlarıyla, öylesine basit goller kaçırdı ki; “pes” yani! Susiç, bir çok yerli meslektaşının aksine “kazanan takım bozulmaz” ilkesine sadık kaldı. Geçen hafta Trabzon’daki gibi kalabalık adam bulundurduğu savunmasından çıkarılacak uzun toplarla sonuca gitmeyi planladı. Planı, konuk ekibin de yardımıyla tuttu. Çünkü Sarı-Kırmızılılar, daha maçın başında adeta ayaklarına top değdirmedikleri rakiplerini küçümseyip, önlem almamanın bedelini ağır ödedi. Sahanın kısa boylularından Serhat, iki kule Song ve Tomas’ın arasından kafasını uzatmakla yetindi. İkinci gol daha kolay ve komik: Bir uzun top, ağır Dia Cire’nin kontrolünde girdiği ceza alanından bir türlü çıkarılamadı, oluşan karambole son noktayı Hasan Uğur koydu.Sonrasına durum, Galatasaray açısından, “Şimdi aylıkla pirincin taşını” moduna büründü. Arda’nın, Tolga ve Emrahla tıkanan kulvardan başarıyla taşıdığı her top, rakip ceza alanını karıştırdı. Hasan Şaş, arkadaşlarına her koşulda adeta zorunlu kıldığı kendisine pas atma direktifiyle buluştuğu her topu ceza alanına doldurdu. Ama özellikle Hakan Şükür, doğru yerlerde bu topla buluşamadı, buluştuklarında da, en acemi santraforlar kadar kötü vuruşlarla skor üretemedi.Galatasaray gibi bir takım böyle kolay gol yememeli, ikinci yarıda da, tüm kozlarını kullanırken Hakan’ı, Hasan’ı, Arda’sı ve Necati’siyle böyle fırsatlar kaçırmamalı, eğer kolay yer ve beceriksizce kaçırırsa sonu bu olur.

06 Kasım 2006, Pazartesi 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Zengin kadroya maske!‘’

Ersen Martin, kariyerinde ilk kez maskeyle üstelik. Tedirgin, ürkek. Yüzüne gelebilecek olası darbeye önlem için olacak, ellerini sürekli rakiple arasına soktu, maçın en çok faul yapan oyuncusu oldu. Maske yüzünü rahatsız etti ya da görüş açısını engelledi, izin alıp kenarda düzelttirdi. Rakip kaleye 35 dakikalık sürede bir kez gidemeyen takımı, bu şansı ilk bulduğunda ayağı kayan Gökhan’ın kalkarak topu çalan Hüseyin’i ceza alanında düşürmesiyle penaltı kazandı. Topun başında O Ersen Martin. Maskesini bir düzeltti vurdu, Martinez’e takıldı.Hadi yerine oynatacak alternatifiniz yok o “zengin” kadroda. Penaltı atacak bir oyuncunuzda mı yok, vücudunun herhangi bir yerinde kırık çatlak bulunmayan, maske kullanmayan? Diğerleri daha önce kaçırır da çaresiz kalırsınız o başka. Ama sezonun ilk penaltısı bu!Sakaryaspor’un daha atak, daha çok gole yakın olduğu ama tribündekileri, mevsimin şu karlı ilk gününde heyecanlandıracak içlerini ısıtacak -M’Bayo’nun Jefferson’ca çelinen vuruşu dışında- pozisyonsuz bir ilk yarı izlendi. Bu yarıdaki üç kritik karara gelince; Musa Aydın’ın düşmesini, Hüseyin’in düşürülmesini, M’Bayo’nun da kendini yere bırakmasını İsmet Arzuman, bize göre doğru süzdü.Takım sahada sürünürken, kulübedeki “Dünya Yıldızları” belli ki; Ziya Doğan’ı da rahatsız etti, 2. yarıya çıkarken Marcelinho’ya taze kuvvet görevi verdi, Umut’a kulübe piyangosu çıktı. İlginçtir; kulübedeki Marcelinho ile sahadaki arasında pek fark yoktu, Ersen Martin’in durumu da belliydi, Umut’un günahı neydi peki?Trabzonspor ilk kez üçlü savunmayla oynadı. Kenarlardaki Musa ve Mustafa daha öne kaydırıldı, hücuma katkıda bulunsunlar diye. Tutmadı, tutmadığı gibi, üçlü savunmanın yükü kat kat arttı. Hele Musa Büyük, kulvarındaki M’Bayo’yu hiç göremedi nerdeyse, hep arkasına sarktı, kademesindeki Stepanov’un canı çıktı. Kanatlar durunca üçüncü bölgeye top taşıma işi sadece Gökdeniz’e kaldı, ama gariptir 83’te oyundan alındı. Yerine giren Musampa uzatmalar dahil 9 dakikada 8 kez topla buluştu. 6’sını olumsuz kullandı, birinde hakkını verelim kısa pası doğru yaptı, birinde de kendisine faul yapıldı. İşte ikinci Dünya Yıldızı size!Fatih hemen her maçtaki çok ciddi bir hata kontenjanını, bu kez uzatmalarda kullandı ve bu kötü takımın bir puanı bile hak etmediğini söyledi.

05 Kasım 2006, Pazar 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Başkanın doğruları!‘’

Son Divan Kurulu toplantısında her şeyi, Lazaroni’nin getirilip 2 ayda gönderilmesi, Dünya yıldızları Marcelinho ve Musampa dahil ama her şeyi doğru yaptığını, “Trabzon şehrini küçülterek” dile getiren başkanın bütün “Doğru tercihleriyle” donatılmış takımı Trabzonspor, puan cetvelinin sondan ikinci sırasındaki Rizespor’a karşı çıkardığı “kontrollü!” kadrosuyla ikinci yarının başlarında bir gol yedi ki; evlere şenlik... Atlan, Mustafa Keçeli’yi geçti, 3 uzun Hüseyin, Stepanov ve Fatih Akyel’in arasına öyle daldı ki, bir ara kayboldu, sonra topla birlikte ortaya çıktığında yapayalnızdı. Usta işi gol vuruşunda gördük sonra 3 uzunu, Altan’ı izliyorlardı. Mustafa Keçeli ve Jefferson dahil beşi birden yani.Trabzonspor, Hasan ve Umut takviyesiyle çıktığı ikinci yarıda son değişikliğini golü yedikten 4 dakika sonra yaptı. Kulübede ofansif özellikli “başkanın doğrularından” Musampa ve Szymkowiak vardı, giren Polonyalı oldu. Ama çıkan kim olacaktı? Sahadakilerin en sessizi Ferhat tabi ki. Doğal ve haklı olarak ıslıklar. Sonra maç Ziya Doğan’ın kafasındaki modelin tersine döndü, Trabzonspor yüklendi, dakikalar ilerledikçe bu kontrolsüz olacaktı. Susiç kurnazdı, iki çabuk adamı Ferdi ve Jeliç’i soktu. Her atağının sonrasındaki kontratak, Trabzonspor kalesinde daha büyük tehlike oldu, farkın artmamasında, “başkanın doğrularının” değil, Altan’la, Ferdi’nin yanlışlarının rolü vardı.Neyse ki tribünler kontrol altındaydı! “En büyük taraftar, futbolcular sahtekârdı”. Doğrulara imza atanlar ya! Ama ne yapsındı onlar, Trabzon küçüktü!

31 Ekim 2006, Salı 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Doğrulma ve suçlama‘’

Divan Genel Kurulu’nun birkaç cümlelik özeti şu: Başkan Albayak’ın katılması, takdir gördü, tansiyonu düşürdü. Konuşmacıların sözleri sadece eleştiriyle sınırlı kalmadı, yol gösterici oldu. Medyada kulübün ekonomik durumuyla ilgili dile getirilen kaygıların doğru olduğu yönetimce teyid edildiyse de, medya, Mali Sekreter’ce “işe çomak sokmakla” suçlandı.Gelelim detaylara: Albayrak, daha işin başında kurmaylarının kurbanı oldu. Elindeki metin, genel kurulda konuşmaların tamamlandığı, Başkan’ın da bunlara yanıt vereceği pozisyona göre hazırlanmıştı. Ama ilk sözü başkan alınca ve metni aynen okuyunca, ortaya garip bir durum çıktı. Henüz konuşmayan diğer konuşmacıları, düzeyli eleştirileri nedeniyle tebrik etti, bazılarının medyadaki “yalan” bilgilere dayalı sözlerini de kınayarak, medyaya bir hukuki takip başlattıklarını söyledi.Başkan’ın kanıt olmadan kulaktan dolma bilgilere dayalı olduğunu iddia ettiği medyadaki iddiaları, Mali Sekreter Emin Kahraman doğruladı. Örneğin 20 trilyonluk açıktan söz ediliyordu, Kahraman’a göre bu daha fazla yani 22 trilyon liraydı. Musampa’nın yıllık bir milyon 200 bin Euro garanti ücreti, 200 bin Euro’luk menacer gideri, Marcelinho’nun 2 milyon Euro’luk yıllık garanti ücreti, yalanlanmadı. Başkana göre Lazaroni tercihi de, gönderilmesi de, yapılan transferlerin tamamı da doğruydu. Menacerlerden yakındı Başkan, Marcelinho’nun menacersiz imza attığını söyledi, ama giderler hanesinde görülen bu oyuncunun menacerine 100 bin Euro’luk ücreti, belli ki dikkatinden kaçırdı. Marcelinho’nun bonservis bedelini Albayrak ailesi olarak ödeyeceklerini söyledi. Ama Denetleme Kurulu raporlarında 625 bin euroluk taksitin kulübün kasasından çıktığı, Başkan’ın söyleminin bir taahhüt olarak görüldüğünün hatırlatılması üzerine Emin Kahraman, “Kulübün kasasından geçirmek zorundayız” diyerek durumu kurtarmaya çalıştı.Yönetimin 10 aylık dönemindeki üç icraatı divan kurulu üyelerinden övgü aldı: Federasyon seçimlerinde Trabzonspor’un dik duruşu, Kartal Tesisleriyle ilgili kararın Büyükşehir Belediyesi Meclisi’nden çıkarılması ve Stepanov’un kulübe kazandırılması.Her şeye karşın Trabzonspor’a yaraşır bir olgunlukla geçen genel kurulda Başkan umut dağıttı: “Bütçe açığını kapatacak kaynakları iki ay içinde devreye sokacağız, şampiyon olacağız.” Ama bunu söyledikten sonra kulübe sahip çıkılması önerisini yaparken, “Biz yolcuyuz belki 2 ay, belki 3 yıl sonra gideceğiz. Kulüp kalıcıdır” diyerek, belki de gidici olduğunu söyleyen ilk başkan sıfatıyla kafa karıştırdı. Bir üye, bu söz üzerine, “Şampiyon yapmadan değil ama!” diye bağırınca da, hakkını verelim, “evet” dedi.

29 Ekim 2006, Pazar 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Zor maçın kazananı!‘’

Marcelinho Nuri Albayrak ve ekibinin en önemli kozu, transfer yıldızı. Kulüp tarihinin rekor ücreti ödeniyor kendisine. Ankara'da oyunda yoktu, dün akşam da, Gökdeniz'e yaptığı asistin dışında. Kötü oynayanlar vardı, belki sıra ona daha sonra gelebirdi ama teknik direktör onu tercih etti, O da formasını yerle bir. Huy bu, can çıkmadan çıkmıyor. Gel de şimdi o formayı yerden kaldır! Kim kaldıracak?Şimdi maça bakalım: Vestel Manisaspor, bir hafta içinde oynamak zorunda olduğu 3 maçlık periyodun ilk ayağında Sivas’ta umduğunu bulamadı. Sırada Trabzonspor ve ardından Fenerbahçe vardı. Gücünü ekonomik kullanmalıydı. Bu nedenle tempoyu düşük tutup, Trabzonspor'un ciddi savunma zaaflarından etkili oyuncularıyla yararlanmaktı amacı. Trabzonspor bu kez taşlarla oynamadı, olması gerekeni yaptı. Macera aramadı yani. Rakibin gücü ortadaydı, temkinli olmak en akılcı yoldu. Bu faktörler ortaya özellikle orta alanda mücadelesi yüksek zor bir maç çıkardı. İki takımda ciddi pozisyonlar üretti. Trabzonspor'un golü tekniğin, Vestel'inki o bekledikleri savunma zaafının ürünüydü. İki kalede de tribünleri ayağa kaldıran pozisyonların "Gol" sesine dönüşmemesi, çoğunda kalecilerin becerisi, az bir kısmında da, forvetlerin beceriksizliğiyle ilgiliydi. Sonuçta beraberlik Trabzonspor'un işine geldi. Ama Vestel'in kaybı büyüktü. Hem buradaki 2 puanı kupada, hem de Rafael'i Fenerbahçe'ye karşı çok arayacaklar.

25 Ekim 2006, Çarşamba 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Yorumsuz‘’

Amacımız, sorumluluk makamındaki kişilerin aslında daha dikkatli davranmaları gerektiğini iddialı söylemlerinin oluşturduğu büyük beklentilerin, zaman içine nasıl bir hayal kırıklığına dönüştüğünü anımsatmak. "Demedik" diyemezler, çünkü her biri resmi internet sitesinde mevcut.Bakın demeçlere ve ardından gerçekleşen gelişmelere: Asbaşkan Sayitoğlu: Trabzonspor'u yarınlara taşıyacak teknik adam konusunda titiz davrandık. Lazaroni ile doğru bir tercih yaptığımıza inanıyorum.”2 ay sonra gazeteler: Trabzonspor yeni teknik direktörü Ziya Doğan, Asbaşkan ve 2. Başkan'ın refakatinde sözleşme imzaladı.Basın Sözcüsü Kafkas: Başkanımız yıldız futbolcu transferi sözünü yerine getirecek. Şu an itibariyle Ricardinho ve bir kaç yıldız futbolcuyla görüşme halindeyiz.Ricardinho Beşiktaş'ta, yıldız futbolcu kontenjanı Marcelinho ve Musampa ile dolduruldu.Başkan Albayrak: Takımda iyi bir kadro ve iskelet oluştu. Bu takıma 2 veya 3 takviyeyle çok başarılı olacağımıza inanıyoruz. Sporcuları lig başlamadan takıma katacağız. Yıldızlardan biri lig başlarken, diğeri 4. haftada takıma katıldı. 10. hafta geride kaldı, Musampa sadece 54 dakika oynadı.Teknik Direktör Lazaroni: Toplu çalışmada da kondisyon kazanılır. Bu Brezilya yöntemi hazırlık kampı.Trabzonspor'un 8. haftada yapılan lak-tak testleri çok kötü çıktı, Ziya Doğan, "Yarım saatlik bile kondisyon yok. Bir çok futbolcu tatil dönüşü konumunda" dedi.Başkan Albayrak: Trabzonspor'da bir kere dengeler bozuldu. Eğer, biz bir daha bozarsak, kulübün geleceği noktasında sıkıntı yaşarız.Marcelinho 1.3 milyon euro, Musampa'ya 900 bin euro garanti para. Szmkowiak ve Yattara yarısı bile değil. Biri sakat, diğeri formsuz! Genel Sekreter Dülger: Yönetim kurulu toplantılarımız isteyen herkesin düşüncelerini açıkladığı, yapmak istediklerini anlattığı demokratik bir ortam içerisinde geçmektedir. Başkanımız ve Asbaşkanımız da düşüncelerini her zaman kurula açıklamaktadırlar.Bu konuda başkan ve asbaşkan nedense sessiz kaldı.Teknik Direktör Doğan: Futbolcu tercihi benim işim. İnsanlar beğenir ya da beğenmez, saygı duyarım.3 gün sonra Gençlerbirliği maçı, Celalettin ilk, Ömer Rıza da, 45 dakikalık Konyaspor maçından sonra ikinci kez ilk onbirde. Trabzonspor sezonun en ağır yenilgisini aldı.

24 Ekim 2006, Salı 04:30
YAZININ DEVAMI