‘’Golden önce faul var, ama...‘’
Hakem Halil Umut Meler’e maçın ilk golüne kadar hiç iş düşmedi. 31.dakikada top Beşiktaş kalesine yakın bir yerde oynanırken; Tunay’ın ayağındaki topu kazanmaya çalışan Tolgay; Tunay’ın sağ ayağına faulü gerektirecek bir temasta bulundu. Hakemin faul kararı vermesi gerekirdi. Kasımpaşa kalesine 85 metre uzakta gerçekleşen bu pozisyon sonrası; hızlı hücuma çıkan Beşiktaş takımı 5 pas sonra golü buldu. Böyle bir hata sonrası gelen bir gol için hakemi çok fazla suçlamam ve golün bütün sorumluluğunu hakeme yükleyemem.
Cenk’e verilen ofsaytlar yanlış
Bu pozisyon özelinde olmadan; maç içerisindeki hakemin faul standardını eleştirebilirim. Faul olan pozisyonları bazen devam ettirmesi veya faul olmayan pozisyonlara oyun genelinde bazen düdük çalmasının, 15 gün sonra kokart takacak bir hakemin kalitesine pek uymadığını söyleyebilirim.
54. dakikada Quaresma’nın golünün ofsayt gerekçesiyle iptali ve 90.dakikada Cenk’in penaltı beklediği pozisyonlarda hakemin devam kararı doğruydu. Yardımcı hakemlerin her iki yarıda birer kez Cenk’in ofsayt olmayan pozisyonlarına bayrak kaldırdıklarını da söylemeliyim.
‘’Skandal büyüyor‘’
FIFA araştırma yapmaz, ihtiyaç halinde bilgi talep eder, kayıtları ister. MHK ise kelime oyunu yapıyor. FIFA’nın talimatı çok açık; ‘En az iki yıl en üst ligde görev alması gerekiyor’ diyor. TFF ise 2 sezonu yeterli görüyor.
Dün gazetemde kaleme aldığım “FIFA hakem listesinde skandal!” başlıklı yazıma, TFF’nin resmi internet sitesinden ‘MHK’den Açıklama’ başlığıyla bir cevap yayınlandı. Cevabı okuduğumda verilen cevabın hangi cümlesine cevap vereceğimi, hangi hatalı bilgileri düzelteceğimi düşünmeye başladım. Aslında yazımda MHK’yi sadece kendi talimatıyla eleştirmiş, olayın uluslararası boyutuna girmemiştim. Artık oraya da girmek kaçınılmaz oldu.
Kelime oyunu
Öncelikle şunu belirteyim. Halil Umut Meler’in FIFA olmasına karşı değilim. Ben de kendisinin başarılı bir hakem olduğuna inanıyorum. Ancak ‘Adalet Dağıtan Kurum’ olarak bilinen MHK’nin bilerek yanlış yapması, adaleti yok sayması, Meler’i FIFA yaparken bir başka hakemin kokart takmasını engellemesi sessiz kalınacak gibi değil. MHK beni yalanlarken Meler’in 2015-2016 ve 2016-2017 sezonlarında görev alarak iki sezon şartını yerine getirdiğini söylüyor. Kelime oyunu yaparak, talimata aykırılık yok demeye getiriyorlar.
Daha 1 yıllık!
Madem kelime oyunu yapmaya kararlısınız. Buna cevabınız ne olur? FIFA’dan 8 Ağustos 2016 tarihinde tüm ülke federasyonlarına gönderilen ‘FIFA hakemlerinin belirlenmesiyle ilgili yöntemler’ başlıklı 1551 nolu sirkülerin 5. maddesi aynen şöyledir: ‘Önerilen hakemler kendi ülkelerinin en üst liglerinde en az ‘İKİ YIL’ düzenli olarak görevlendirilmiş olmalıdır.” (Orjinal metinden bire bir çevrilmiştir. Resmi imzalı sirkülerin tamamı gazetemizde olup, bu yazıyla birlikte ilgili bölümü yayınlanacaktır) Bu maddede açıkça sezondan değil yıldan bahsedilmektedir. Listelerin 2 Ekim 2016’da FIFA’ya teslim edileceği sirkülerde belirtilmiş. Meler’in ligdeki ilk maçını 3 Ekim 2015 tarihinde yönettiğinden hareketle, kendisi henüz 1 yıllıkken FIFA’ya önerilmiştir.
FIFA araştırma yapmaz
Bu açıklamadan sonra yıllarını bu işlere vermiş, 4 kişi ile konuştum. Tamamı açıklama ile ilgili şaşkınlık içerisindeydiler ve hepsi şu cümleyi kurdu: “Keşke bu açıklama hiç yapılmasaydı ve MHK bu gülünç açıklama ile TFF’yi zor durumda bırakmasaydı.” Tarafıma cevaben yapılan açıklamada “Yavuz hırsız ev sahibini bastırır” misali, “FIFA bizim listemizi onayladı” deniliyor. Listenin FIFA tarafından onaylanmış olması, talimata uygun olduğu anlamına gelmez. Bu işin içinde olan herkes bilir. FIFA o kadar naif davranır ki; kuralı koyar, çerçeveyi belirler ve ülke federasyonlarına güvenir. FIFA araştırma yapmaz, ihtiyaç halinde bilgi talep eder, kayıtları ister.
Hepsine cevap var
Ayrıca FIFA’ya üye tam 211 üye ülke ve 3600’den fazla FIFA hakemi var. Her bir hakem için böyle bir sorgulama yapması, bizzat ülke federasyonlarının kayıtlarını incelemesi mümkün değildir. Gönderilen listeler ülke federasyonunun kendi sorumluluğundadır. MHK’nin açıklamasındaki her cümleyi çürütecek bilgiye sahibim. Yer sıkıntısı dolayısıyla uzatmayacağım ama katılacağım programlarda her kelimesine de ayrı ayrı cevap vereceğimi belirtmek isterim.
İŞTE MADDE
Önerilen hakemler kendi ülkelerinin en üst liglerinde en az ‘İKİ YIL’ düzenli olarak görevlendirilmiş olmalıdır.
‘’FIFA hakem listesinde skandal!‘’
Futbol Federasyonu ve Merkez Hakem Kurulu’nun gelecek beklediği ve ileride çok daha iyi yerlere geleceğini düşündüğü Halil Umut Meler yılbaşı itibariyle göğsüne FIFA kokartı takacak. Avrupa arenasında boy gösterecek. Çok uzak değil; daha geçtiğimiz yıl bu günlerde Meler için konuşulanlar, Deniz Ateş Bitnel için konuşuluyordu. Ne kadar yetenekli, genç ve başarılı olduğu anlatılıyordu. Maalesef Bitnel bugün hakemlik bile yapamıyor! Umarım beklentiler boşa çıkmaz ve ikinci bir Bitnel vakası yaşanmaz.
FIFA Hakemi olma koşulları
Bu yazdıklarım bir tarafa; ben başka bir noktaya dikkat çekmek istiyorum. MHK talimatının “Hakem Kadroları” başlıklı 39. maddesinin “FIFA Hakemliğine Giriş” bölümünün ‘e’ bendinde aynen şöyle yazıyor: FIFA hakemi olabilmek için en az toplam 2 sezon (mazeret süresi hariç) “Süper Lig Hakem” kadrosunda görev yapmış olmak.
Çiçeği burnunda FIFA hakemimiz Halil Umut Meler 23 Temmuz 2015 tarihinde Süper Lig Hakem (o zamanki adıyla Üst Klasman Hakem) kadrosuna terfi etti. Henüz 1.5 sezonu dahi tamamlamadı. Yani FIFA hakemi olacak kriterleri henüz yakalayamadı. Bu benim şahsi yorumum değil! TFF’nin resmi sitesinde yukarıda verdiğim bilgilerin halen yer aldığını göreceksiniz.
MHK talimattan habersiz mi?
Bu durumda şu sorular gelebilir.
1-) Neden talimata uymayan bir hakem FIFA hakemi yapıldı?
2-) Madem yapacaktınız, şimdiye kadar talimatı neden değiştirmediniz?
3-) Yoksa siz Halil Umut Meler’in FIFA hakemi olmasının talimatlara aykırı olduğunu bilmiyor muydunuz?
Yarın Deniz Ateş Bitnel ya da köprüleri yakmış bir hakem Tahkim Kuruluna müracaat etse ve “Şu an halen yürürlükte bulunan MHK talimatına aykırı olarak bir hakem FIFA oldu, aslında FIFA olmak benim hakkımdı” dese... Yukarıda yazdığım o madde orada öylece dururken Tahkim Kurulu buna “hukuki bir ret” cevabı verebilir mi?
Sorumlu hesap vermeli
Bu durum MHK için çok büyük bir ayıptır. Hiçbir hakemin Tahkim Kurulu’na itiraz etmemesi ya da etmeyecek olması MHK’yi sorumluluktan kurtarmaz. Kurumunu ilgilendiren talimattan habersiz olmak veya bile bile talimata aykırı hareket etmek; kurumsallıkla izah edilemez. Böyle bir durum hem MHK’nin hem de federasyonun güvenilirliğine ve inanılırlığına gölge düşürür. Bu hatayı yapanların, bunun hesabını vermesi gerekir.
Ne ilk oldu, ne de son olacak!
Mevcut Namoğlu MHK’si 3. kez görev başı yaptı. Aynı Namoğlu MHK’si ilk göreve geldiklerinde, 2012 yılı FIFA hakem listesini FIFA’ya göndermeyi unuttukları için; o sezon Türkiye’nin FIFA hakem kadrosu yenilenememişti. Anlaşılan o ki, bizim köyde değişen bir durum yok. O gün listeyi göndermeyi unutanlar; bu gün de talimatta ne yazdığına bakmayı unutmuşlar!
‘’Kural açık iptal doğru‘’
Kurala göre makas (röveşata) vuruşu sırasında rakibe fiziksel temas varsa, direkt serbest vuruş ile cezalandırılan ihlal haline gelir. Sow’un golünün iptali doğru karardı. Senegalli’nin diğer pozisyonunda penaltı var ama...
Maçta 4 ayrı penaltı tartışması yaşandı. Bunların üçünü izlediğimde yapılan müdahalelerin penaltı için yeterli olmadığını gördüm. 54. dakikadaki Sow-Diego mücadelesinde ise; Diego’un topa net bir şekilde temas ettiğini ve pozisyonun penaltı olmadığını anlık yorum yaptığım Fanatik Tv’ye de açıkladım. Yayındaki spiker arkadaşımın uyarısıyla pozisyonu yavaşlatarak ve farklı bir açıdan izlediğimde Diego’nun sol ayağıyla Sow’un ayağına temas ettiğini, sonrasında topun Sow’un ayağına çarparak uzaklaştığını gördüm. Bu açıdan bakıldığında penaltı kararı verilmesinin daha doğru bir karar olacağı kanaatine vardım.
Kafaya temas var
Maçın en çok tartışılan anı ise Sow’un röveşatadan attığı golün faul gerekçesiyle iptal edilmesiydi. Oyun kuralları kitabında şu yazıyor: “Hakemin görüşüne göre rakibe tehlikeli olmamak kaydıyla makas veya bisiklet (röveşata) vuruşuna izin verilir. Eğer fiziki bir temas varsa, hareket bir direkt serbest vuruş ile cezalandırılabilen bir ihlal haline gelir.” Top kafayla oynama mesafesinde ve Antalyalı oyuncunun da oynama alanı içerisinde. Kurala göre, Antalyalı oyuncunun kafayla oynayacağı bu pozisyonda, Sow’un ayakla oynaması ve Antalyalı oyuncunun kafasına temas etmesi net bir şekilde faulü gerektiriyordu. Hakemin gol iptali doğru bir karardı.
‘’Penaltı kararı hatalı‘’
Maçın tecrübeli hakemi Bülent Yıldırım, aslında maça çok iyi başladı. Kontrolü eline aldı ve faullerde ve kartlarda belli bir standardı yakaladı. Ne var ki; 45. dakikada yaşananlar, bu dakikaya kadar süregelen mükemmel yönetimi bir anda yerle bir etti. Marcelo’nun kramponları ile Harun’un ayağına basması acımasız ve yaralayıcı bir hareketti. Marcelo, kırmızı kartla oyundan ihraç edilmeliydi. Kasıtlı basmadı ya da niyeti kötü değildi diyenler olabilir. Futbol Oyun Kuralları Kitabı’ndan “Kasıt” ifadesi çıkartılalı 10 yılı aşkın bir süre geçti. Yani yapılan bir müdahale “Yaralayıcı mı, değil mi?” ona bakmak gerekir. Kasıt ve niyet değerlendirme kriteri değildir.
Müdahale dışarıdaydı!
Bir başka kritik pozisyon ise maçın 52. dakikasında yaşandı. Gökhan Gönül, Bursaspor ceza sahasına girerken John ile girdiği ikili mücadelede yerde kaldı. John’nun Gökhan’a faulü gerektirecek bir teması yoktu. Eğer bir faul varsa bile, o müdahale de ceza sahası dışındaydı. John’un sol koluyla Gökhan’a olan teması da penaltıyı gerektirmezdi. Çünkü rakibini tutmuyordu, çekmiyordu ve itmiyordu. Yıldırımın oyunu devam ettirmesi gerekirdi.
İkinci penaltı doğru
84. dakikada Merter, Gökhan’ın ayağına bastı. Yıldırım’ın faul dahi çalmadığı bu pozisyonda faul ve sarı kart gerekirdi. Daha önceden sarı kartı olan Merter bu dakikada kırmızı kartla oyundan atılmalıydı. Bunca hatalı karar içerisinde hakemin kritik tek doğru kararı Merter’in Oğuzhan’a müdahalesine çaldığı penaltı düdüğüydü.
‘’Lens'e yapılan net penaltı‘’
İspanyol hakem David Fernandez Borbalan 43 yaşında bir elit hakem. İspanya’nın UEFA’daki 3 elit hakeminden biri konumunda. 20’nin üzerinde Avrupa ve Şampiyonlar Ligi maçı, 10’a yakın milli maç yönetmiş; atmosferi yüksek maçlarda görev almış, tecrübeli bir hakem. İspanya Ligi’nin üst düzey maçlarında senelerce görev yaptığını belirtmeye gerek yok sanırım. Tüm bu tecrübe ve kariyere sahip İspanyol hakem; maça başlarken belli ki konsantrasyonunu tam sağlayamamış. Oyunun henüz başında 11.dakika oynanırken savunmanın hatasından faydalanan ve topu kapan Lens hızla ceza sahasına girdi.
Topu rakibinden kurtardığı anda da kendini yerde buldu. Pozisyon net bir penaltıydı ancak hakem devam diyerek büyük bir yanlışa imza attı. Neyse ki verilmeyen bu penaltıya rağmen Fenerbahçe istediği sonucu alarak sahadan ayrılmayı bildi.Bu penaltı pozisyonu dışında; maçta hakemi zorlayacak başka bir pozisyon yaşanmadı. Geri kalan bölümde birkaç faul ve kart hatasıyla maçı tamamladı.
‘’Derbide Hüseyin Göçek'e tam not!‘’
Hep hakem diyoruz ama gözlemcileri de unutmamak lazım. Sezon başından beri, her biri başka telden çalıyor. Örnek mi? Hüseyin Göçek derbiden önce Gaziantepspor-Konyaspor maçını yönetti. Son dakika Rajtoral’ın Douglas’a tekmesine sadece sarı kart gösterdi. Gözlemci Yunus Yıldırım belli ki o tekmeyi raporunda görmezden geldi.
Göçek’in bir sonraki maçı Fenerbahçe-Beşiktaş derbisi oldu. Gözlemcisi de 30 gözlemci arasından yine Yunus Yıldırım... Ben, hakemlik tarihinde aynı gözlemcinin aynı hakemi üst üste iki kez izlediğine hiç şahit olmamıştım. Bu durum gözlemci atamalarını yapan, çok bilen(!) MHK üyesinin gözünden kaçmış! Ya da, “Bize, gören gözlemci değil, görmek istemeyen gözlemci lazım!” demiş.
Anlaşılıyor ki; Rajtoral’ın tekmesini göremeyen(!) göz; bu kez Van Persie ve Tosic’i de görememiş! Göçek’e tam not vermiş! Görev tamamlanmış.
Riva’da beş yıldızlı tatil!
Maçlarda hatalar tam hız devam ediyor. Düzelen hiçbir husus yok. Aynı hatalar, aynı hakemler tarafından ısrarla yapılıyor. Kararlarda standart bir türlü sağlanamıyor.
Sadece tek bir örnek vereceğim. Fazla uzatmadan...
Kasımpaşa-Galatasaray maçında Hakan Balta’nın kapalı koluna çarpan topa çalınan penaltı; Kayseri-Trabzon maçında “harmandalı” oynayan oyuncuların eline gelen topa çalınmayan iki penaltı...
Bu kadar tezat olmaz! Olamaz! Olmamalı!
Eğitim mi? Her hafta Riva’da, hem de 3 gün boyunca sürüyor. Bunlar hiç gösterilmiyor mu? Anlatılmıyor mu? Şaşırıyorum... MHK’nin eğitimden sorumlu üyesi Murat Ilgaz. Ne yapıyor, neler anlatıyor acaba? Merak ediyorum. Belki de hakemler eğitim yerine tatil yapıyorlardır Riva’da! Aklıma başka bir şey gelmiyor.
Bir de Bülent Yavuz var. Görevi: “Federasyon yönetimi hakem danışmanı!” Görevi gereği yönetime hakemlerle ilgili rapor veriyor, yol gösteriyor... En azından öyle olmalı... Gerçi kendisi bu ara çok yoğun! Hem TFF’de danışman hem MHK scout ekibinde; hem gazetede yazıyor; hem radyoda, hem de Kıbrıs’ta bir televizyonda program yapıyor. Hakem eleştiriyor. Benimle aynı işi yapıyor yani! Vakit yetişmez ki buna!
Albert Einstein!
Önceki hafta Kayserispor-Alanyaspor maçında verilmeyen penaltılar Hakan Kutlu’yu isyan ettirdi. Bu hafta yine üç; rakamla ‘3’ penaltısı verilmeyince, görevinden ayrıldı. Yani başarısızlığın bedelini ödedi. Sizce buna sebep olan hakem bir bedel ödeyecek mi? Mesela iki hafta evinde oturup maça hasret kalacak mı? Sanmam... Bu maçta 3 penaltıyı pas geçen Serkan Çınar, çok değil bir önceki yönettiği maçta kural hatası yapmıştı. Ödül(!) olarak Kayserispor-Trabzonspor maçına atandı! Hakan hoca meraklanmasın! Alanya maçında penaltılarını vermeyen Ümit Öztürk de bu hafta Bursaspor-Rize maçını yöneterek ödülünü aldı!
Bu MHK üçüncü kez görevde. Diğer dönemlerinde toplam 15 ay görev yapabilmişlerdi. 3. defa geldiler, daha önce ne yaptılarsa yine aynısını yapıyorlar. Hata yapan hakeme inadına maç veriyorlar.
Başarısızlık kaçınılmaz! Bunu ben söylemiyorum; seneler önce Einstein söylemiş: “Hep aynı şeyi yapıp farklı sonuç beklemek, aptallıktır!” Ben de farklı bir sonuç bekleyerek “Aptallık!” yapmıyorum. Peşinen başarısızlığı kabul ediyorum.
‘’Halüsinasyon görmüş!‘’
Maçın İskoç hakemi Craig Thomson, UEFA’nın en seçkin hakem kadrosunda yer alıyor ve 8 yıldır Şampiyonlar Ligi’nde düdük çalıyor. Kariyerinde EURO 2012 finallerinde düdük çalma şansını da yakalamış. Böylesine kariyerli ve tecrübeli bir hakemin maçın 28. dakikasında çaldığı penaltıya anlam veremedim.
Pozisyonda; Kiev’li oyuncu Gonzalez, Beck’i arkadan omuzuyla iterek, düşmesine sebep oldu. Burada bir düdük çalınacaksa Beşiktaş lehine faul kararı verilmeliydi. Ancak hakem, ilave yardımcı hakemi Kevin Clancy’dan gelen manasız yardıma uyarak penaltı noktasını gösterdi ve kendisine faul yapılmış olan Beck’i haksız bir şekilde oyundan ihraç etti.
Değişen kurallara göre, penaltıyla birlikte kırmızı kart da gösterilmişse, bu: “Faulü yapan oyuncunun; rakibini çekerek, iterek, tutarak ya da topla oynama niyeti ve şansı olmadan; bilinçli ve planlı şekilde düşürdüğü” anlamına gelmektedir. Pozisyonu izlediğinizde bunların hiçbirisinin olmadığını görürsünüz. Belli ki maçın ilave yardımcı hakemi Kevin Clancy sahada halüsinasyon(!) gördü!.. Sonrasında Aboubakar’ın kırmızısı yaşanan stresin bir yansımasıydı. 6. Gol yardımcı hakemin Kiev’e armağanı oldu. Gol net şekilde ofsayttı.









































