‘’At sahibine göre kişner‘’
Galatasaray-Antalyaspor maçı... Hakem Özgür Yankaya... Antalya’nın nizami golü faul gerekçesiyle iptal ediliyor. Oysa ki pozisyonda faul yok. Galatasaray maçı kazanıyor. Özgür Yankaya ertesi hafta görev alıyor...
Kayserispor-Beşiktaş maçı... Hakem Hüseyin Göçek... Atiba’yı atması gerekirken oyunda tutuyor, Kayserili Mabiala’yı haksız yere ihraç ediyor. Beşiktaş kazanıyor. Hüseyin Göçek ertesi hafta maçını alıyor.
Fenerbahçe Aytemiz Alanyaspor maçı... Hakem Alper Ulusoy... Fenerbahçe, Emenike’nin hareketinin penaltı olduğunu iddia ediyor. Ulusoy’a söylemediğini bırakmıyor. Fenerbahçe puan kaybediyor. Alper Ulusoy ertesi hafta görev alamıyor. Sadece bu fotoğrafı gören bir hakemden etkilenmemesini ve sahada büyükler lehine düdük çalmamasını bekleyebilir misiz? Konyaspor-Fenerbahçe maçında Bülent Yıldırım, Konyaspor’un penaltısını vermedi ya... Bekleyelim bakalım bu hafta hangi maçı alacak?
Orası İngiltere!
Her ortamda İngiltere Ligi’ne hayranlığımızı dile getiririz. Hakemlerin oyunu sık sık kesmediğinden bahsederiz. Basit faullere düdük çalınmayan ve hızlı oynanan futbolun güzelliklerini saymakla bitiremeyiz. Atılan bir golün güzelliğini seyre dalar, futbola eğlence olarak bakar; gol öncesinde ne oldu bitti onunla ilgilenmeyiz. İngiliz Ligi’ne bu kadar hayranken, hakemlerimize, “Bak! Onların hakemleri nasıl da ‘çatır çutur’ oynatıyor” diye akıl verirken, golden önce kaleye 70 metre mesafede yapılmış ikili mücadeleye elli açıdan bakıyoruz. Faul var mı yok mu derken, hakemi idam ediyoruz. O, İngiltere Ligi’nde hayran kaldığımız gollerden birine imza atan Aboubakar’ın golü aklımıza bile gelmiyor. Orta sahada bir faulün bu kadar tartışıldığını gören hakemlerimiz; pozisyonun devamı gol olur kaygısıyla, her faul beklenen pozisyonda düdüğünü ağzına götürüyor. Bilin istedim!
Hakemler sakata geldi!
Geçtiğimiz hafta oynanan iki maçın yardımcı hakemleri, açıklandıktan sonra sakatlandıkları gerekçe gösterilerek değiştirildi. Şu güne kadar Halis Özkahya’nın sakatlığı bir türlü geçmek bilmedi. Sezon başı sakat olan Serkan Çınar ve Fırat Aydınus ilk atletik testle katılamadılar. Aynı testte 3 Süper Lig Yardımcı hakemi, 3 A Klasman hakemi başarısız oldu. Hakemlerdeki bu fizik kondisyon olarak geri gidiş; Fırat Aydunus ve Bülent Yıldırım’ın atletik testte başarısız olup FIFA kokartlarını kaybetmesiyle başladı. Mete Kalkavan’ın katıldığı turnuva öncesi atletik testi geçemeyip, maç dahi yönetmeden Türkiye’ye dönmesiyle devam etti. Geldiğimiz noktada sorunların hâlâ devam ettiği aşikâr. İngiltere Ligi’ni örnek alan(!) Sayın Yusuf Namoğlu, fizik kondisyon olarak ne zaman İngiliz hakemlerini örnek alacak bilinmez.
Tokat Hanedanlığı
Uilenberg’den sonra hakemlerimizin eğitimini Rosetti üstlendi. Sözleşmesi gereği çağdaş UEFA yorumlarını ayda bir Türkiye’ye gelerek hakemlerimize aktarıyor. Oysa ki, profesyonel sözleşme imzalayan hakemler MHK tarafından her hafta seminere alınıyor. Hakemlerimiz bir hafta Rosetti’yi dinlerken, diğer üç hafta kimi dinliyor? Kim denk gelirse onu... Bazen Namoğlu, bazen Murat Ilgaz, bazen Metin Tokat... Birinin ak dediğine, diğeri kara diyor. Arada kalan hakemlerin de sahada neler yaptığını hep birlikte görüyoruz. Eğitim bölümünde bir de Muammer Tokat var. Ne iş yapar bilmiyorum ama Süper Lig gözlemcilerinin gidemediği maçlara, 2 ve 3. Lig gözlemcisi olmasına rağmen o gidiyor. Gözlemcilerden sorumlu MHK üyesi diyor ki: “Görevlendirme yaparken kariyere bakıyoruz” Ama Sayın MHK üyem; Muammer Tokat’ın kariyerini hepimiz biliyoruz...
‘’Konya'nın penaltısı güme gitti‘’
Bülent Yıldırım’ın Fenerbahçe lehine verdiği penaltı yüzde yüz doğruydu. Ancak 70. dakikada Skrtel’in elle oynadığı pozisyonda da Konya lehine penaltı kararı verilmeliydi. Yardımcısıyla aralarındaki kırgınlık pozisyona yansıdı.
Maçın hakemi Bülent Yıldırım, mücadele içerisinde tartışılacak üç tane penaltı pozisyonuyla karşılaştı. 24. dakikada Lens’in, rakibi Abdülkerim’den topu kurtardığı sırada aldığı darbe penaltıyı gerektiriyordu ve Yıldırım haklı olarak penaltı düdüğünü çaldı. 57. dakikada Emenike’nin ortasında Abdülkerim’in kapalı kolundan dönen topta penaltı beklentileri gereksizdi ve hakemin devam kararı doğruydu.
Kenara baktı, ama boşuna...
Bir diğer penaltı pozisyonu maçın 70. dakikasında yaşandı. 24. dakikada penaltı düdüğünü çalan Yıldırım o pozisyonda ne kadar haklı ise; 70. dakikadaki pozisyonda bir o kadar haksızdı. Top uzak mesafeden ortalanmıştı, hızı düşüktü ve Skrtel için beklenen bir toptu. Skrtel elini toptan kaçıracak kadar vakti olmasına rağmen, elini açarak vücudunu genişletmiş aksine elini topa doğru yönlendirmişti. Karar kesinlikle penaltı olmalıydı. Yıldırım pozisyonda bir ara yardımcı hakemine baktı. Bu, beyhude bir bakıştı. Aralarındaki kırgınlıktan dolayı 2012 yılından beri birlikte maçlarda görev almayan iki hakemin böyle bir pozisyonda anlaşamayacakları belliydi.
Emenike’nin vuruşu nizami mi
Bir parantez de Emenike’nin
penaltısı için açmak istiyorum. Penaltı atışı sırasında Emenike’nin duraksamasının bir ihlal olduğunu söyleyenler oldu. Kural şudur: Vuruşu yapan oyuncu topa doğru yaklaşırken istediği kadar duraksama yapabilir ancak destek ayağını yere koyup tam vuruşu yapacağı sırada duraksama yapamaz. Burada Emenike koşusuna duraksayarak başladı ve topa vuracağı sırada herhangi bir duraksama yapmadı. Dolayısıyla vuruş nizami idi.
‘’Kritik kararlar doğru‘’
Maçın hakemi Barış Şimşek’i en çok sıkıntıya sokan pozisyon maçın 45. dakikasında Beşiktaş’ın kazandığı golden önceki faul beklentilerinin olduğu andı. Bu dakika hakem için şanssız bir an oldu. Pozisyonun devamı gol olmasa idi, bu pozisyonu konuşuyor olmayacaktık. Pozisyonda Tosic kayarak geldi ve Antalyalı’nın önündeki topa temas etti. Evet, ayağı havada idi ancak rakip karşısında değil, yandan geliyordu. Bu tam olarak UEFA tabiriyle “gri alanda” olan bir pozisyondu. Hakemin devam kararının doğru. Galatasaray, Antalya maçında Eto’o’nun faul gerekçesiyle verilmeyen golünden sonra, bu pozisyonda faul bekleyen Antalyalı oyunculara da hak veriyorum.
Diego’nun kartı doğru
Gol sonrası kırmızı kart gören Diego’nun kırmızı kartı gerektiren bir davranışını göremedik. Hakeme “onur kırıcı veya aşağılayıcı bir dil” kullandığını düşünüyorum. Dolayısıyla doğru bir kırmızı kart gösterildiği kanaatindeyim. Tribüne gönderilen yardımcı antrenör Bülent Hoca’ya inanıyorum. “Onur kırıcı” bir söz söylememiştir ancak teknik alanı ihlal ederek sahanın içine giren ve hakemin yanına kadar giden bir yetkilinin oyundan ihracı doğru bir uygulama.
Gökhan Gönül atılmalıydı
Hakem, Gökhan Gönül’ün Motta’ya arkadan yaptığı harekete sadece faul düdüğü çaldı. Gökhan hız alarak gelmiş, Motta’nın savunmasız bölgesine ciddi bir temasta bulunmuştu. Hatta Motta’nın yere basan ayağı çimde kayarak kurtulmasa neredeyse kırılacaktı. Pozisyon net kırmızıydı.
‘’Ofsayt yok ama...‘’
Maçın ilk yarısı Trabzonspor’un attığı tek golle tamamlandı. Atılan o golde ofsayt tartışmaları yaşandı. Bero topla son oynadığı anda golü atan N’Doye ofsayt gibi görünüyordu. Bu yazıyı maç oynanırken kaleme aldığımdan, yayıncı kuruluşun ‘meşhur piero’su!’ ne sonuç çıkartacak habersizim. Çıkartacağı sonucun doğruluğuna tam olarak itimat etmemekle birlikte; yaklaşık 5-6 cm. ofsayt ya da değil çıkacağını düşünüyorum. Nitekim 7 cm. ofsayt değil çıktı. Dolayısıyla direkt olarak ofsayt demek yanlış olur ve yardımcı hakemi eleştiremem. Burada asıl eleştireceğim nokta; yardımcı hakem Hakan Yemişken’in yerinde olmaması ve hizayı kaybetmesiydi. Yanlış açıdan bakarak verdiği karar da, ezbere verilmiş bir karar oldu. Maçın en ilginç anı 35. dakikada yaşandı. Tolga ile N ’Doye’un mücadelesinde, Tolga topu vücuduyla zemin arasına sıkıştırdı. Aydınus düdük çalarak maçı durdurdu. Normal şartlarda Trabzonspor’un oyuna ‘endirek serbest vuruşla’ başlaması gerekirken, oyuna ‘hakem atışı’ ile başlandı. Hakem basketbol oyunundaki ‘paylaşılamayan top’ kuralıyla karıştırmış olmalı(!) diye düşündüm. Oyunun başlamasıyla ilgili yapılmış olan bu hata net bir ‘kural hatası’ ancak oyunun gidişatını değiştiren bir hata olmadığı için maçın tekrarını gerektirecek bir durumun olmadığını da belirtmeliyim. Ayrıca maçın 11. dakikasında Bruma’nın, 42. dakikasında Podolski’nin penaltı beklediği pozisyonlarda hakemin devam kararları doğruydu. 63. dakikada Bruma’ya göstermediği sarı kartla birlikte birkaç sarı kart hatasının da olduğunu düşünüyorum.
‘’Fırat Aydınus şüpheli tercih‘’
Fırat Aydınus ismiyle ilgili birkaç çekincemi ifade etmek zorundayım. Fırat Aydınus; 10 yıl boyunca emek emek biriktirdiği kariyerini son iki yılda erozyona uğratmış bir hakem. Son zamanlarda maçları istediği gibi gitmiyor. Düşünülenlere katılmasam da, kamuoyu birçok maçta verdiği kararların ardında başka sebepler arıyor. Bu konuları MHK dikkate almayabilir ve maç sonu bu konuda yapılacak eleştirilere göğüs germeyi göze almış olabilir.
Hazır olmadığını gösterdi
Bütün bunların yanında Aydınus’un bu sezon yönettiği maçlardaki performansının da vasatın altında olduğunu ifade etmeliyim. Geçen hafta yönettiği Bursaspor-Osmanlıspor maçındaki hataları onun kariyerine yakışmayacak kalitedeydi. Vermediği penaltıları saymayalım ama maçta yaptığı kural hatası onun henüz hem performans hem de kafa olarak bu maça hazır olmadığının göstergesiydi. Hele hele sene başında yapılan atletik teste sakatlığı nedeniyle katılmamış olması ve daha sonra mazeret koşusunun nerede ve ne zaman yapıldığı konusundaki tartışmalar bile, yaşanacak bir olumsuzlukta onu ve MHK’yi ciddi oranda yıpratacaktır.
‘’İlki yanlış, ikincisi doğru‘’
Maçın Fransız hakemi Benoit Bastien, maç süresince tartışılacak iki karara imza attı. Arka arkaya Fenerbahçe aleyhine verdiği iki penaltı kararı maçta konuşulacak yegâne iki karardı. İki penaltı golüyle rahatlayan Manchester United maçı kopardı ve oyunun devamında hakemi zora sokacak başka pozisyon yaşanmadı.
Maçın 30. dakikasında Mata ile ikili mücadeleye giren Kjaer; bana göre rakibine temas etmemek için aşırı özen gösterdi ve rakibine penaltıyı gerektirecek bir teması olmadı. Net bir itmesi, çekmesi ve tutması yoktu. Mata’nın kendini kolay bir şekilde yere bıraktığını düşünüyorum. Devam kararı verilmesi daha doğru olacaktı.
Bir kartla bitirdi
İlk penaltıdan 3 dakika sonra hakem tekrar penaltı noktasını gösterdi. Şener’in Martial’e müdahalesini penaltı olarak değerlendirdi hakem. Martial topa vurmak üzere iken Şener’in ayağına teması penaltıyı gerektiriyordu. Bu pozisyonda hakemin kararının doğru olduğu fikrindeyim.
Maç süresince kartına bir kez başvuran Fransız hakem, disiplin konusunda herhangi bir hata yapmadı. Hatalı verdiği bir penaltı dışında başka hata yapmadığını düşünüyorum. Ancak ilk penaltıyı vermeseydi oyunun gidişatı nasıl olurdu onu bilemiyorum.
‘’Kırmızı yanlış!‘’
39 yaşındaki İsrail’li hakem Liran Liany, maçın gidişatına etki edecek önemli bir yanlışa imza attı. Maçın 53. dakikası oynanırken Villarreal atağında Mehmet’in ceza sahası içinde
rakibine yaptığı dikkatsiz müdahaleye penaltı düdüğü çaldı. Ardından Mehmet’i kırmızı kartla oyundan ihraç etti. Verdiği penaltı kararı ne kadar doğruysa, gösterdiği kırmızı kart da o kadar yanlıştı. Çünkü Mehmet’in kademesinde Aykut vardı.
‘’İkinci penaltı çok ağır karar‘’
Maçın Rus hakemi Sergei Karasev en son EURO 2016’da ve Rio Olimpiyatları’nda görev yapan hakem kadrolarında yer almıştı. Yeni yeni Avrupa’da önemli turnuva ve maçlarda boy göstermeye başlayan Karasev EURO 2016’da sadece iki grup maçında görev yapabilmiş, yönettiği ve çok eleştirildiği İzlanda-Macaristan maçında verdiği komik penaltı ve kötü yönetimi sonrası ülkesine gönderilmişti. Rio Olimpiyatları’nda da sadece bir maçta düdük çalabilen Karasev bu maça gelirken performans olarak çok da iyi durumda değildi.
Aboubakar ofsayttan attı
Aslında dünkü maça iyi ve motivasyonu yüksek başlamıştı. Gerçi maçın gidişatı da onu pek zorlamıyordu. İlk yarıyı iki takım için de karşılıklı birer sarı kart hatasıyla tamamlamıştı. İkinci yarıda Napoli lehine verdiği ilk penaltı kararında da çok haklıydı. Kalecimiz dikkatsiz davranışının kurbanı oldu. Karasev’in Beşiktaş aleyhine çaldığı ikinci penaltıya ise katılmam mümkün değil. Bu seviyede bir maçta net bir çekme, itme, tutma yokken bu kadar basit bir penaltı düdüğü çalınması kabul edilebilir bir durum değildi. Daha sonra gelen galibiyet golümüz üzüntümüzü azalttı diyebiliriz. İtalyan rejisinin tekrar tekrar gösterdiği golümüzde Aboubakar ofsayt pozisyonunda gibi göründü. Maçın son düdüğü çalındığında aklımızda kalan hatalardan çok, bir Türk takımının deplasmanda aldığı muhteşem galibiyetti.