‘’Video hakem de insan!‘’
Video hakemlik gündemimizden hiç düşmüyor. “Video hakem (VAR) gelecek, dertler bitecek!” gibi bir hava esiyor. Bir konuyu atlamayalım. Video hakemler de her pozisyonu doğru bir şekilde çözemeyecek. “Hakem de insan, hata yapar” diyoruz ya, video hakemler de insan olacak, hatırlatırım.
Hakemlerin haberi yok
Daha önce Mart ayında denenmeye başlayacağı duyurulan sistem, henüz başlayamadı. Pazar akşamı en yetkili ağızdan “Nisan’da başlıyoruz” cümlesini duyduk. Anlaşılan henüz hangi ligde ve hangi sıklıkta deneyeceğimiz belli değil. Denemeye başlanacak olması, sistemin emeklemeye başlaması anlamına geliyor. Çünkü IFAB’ın bu konuda vereceği izin, tespitlerin kayda alınmasına dayalı. Sadece hakem hataları tespit edilecek ve bu kayıt altına alınacak. Sahadaki hakemin bundan haberi olmayacak.
Seneye başlamaz
IFAB bu denemeleri takip edecek. Görüntü bulma, izleme, karar verme sürelerini ve yetilerini kontrol edecek. “Siz bu aşamayı başarıyla geçtiniz” derse ancak o zaman sistem sahada denenmeye başlanacak. Oysa ki ligimiz 9 hafta sonra bitiyor. Dolayısıyla “önümüzdeki sezon bu sistemi hayata geçireceğiz” açıklamaları bana çok gerçekçi gelmiyor. Daha yememiz gereken çok fırın ekmek var ancak henüz biz fırını yakamadık bile.
‘’Aboubakar'ın kırmızısı‘’
Bu hafta Aboubakar’ın kırmızı kartı çok fazla tartışma konusu oldu. Doğru diyenler de vardı, benim gibi yanlış diyenler de. Olayı netleştirmek için bize yol gösterecek yegâne kaynak Futbol Oyun Kuralları kitabıdır.
Kitapta aynen şöyle yazıyor: “Bir oyuncu, kalecinin topu elinden çıkarmasına engel olursa veya topu elinden çıkartırken topa vurur ya da vurmaya teşebbüs ederse, aleyhine bir endirekt serbest vuruş verilir.”
Kitapta ifadeler çok net. Eğer bir oyuncu yukarıdaki bu ihlali yapıyorsa, kart verilir demiyor, sadece “Endirekt serbest vuruş verilir” diyor.
Sarı kart için daha fazlası gerekir. Nedir bunlar?
1-Aynı oyuncu bu davranışıyla oyun kurallarını sürekli ihlal ediyorsa,
2-Sportmenlik dışı davranışta bulunuyorsa (Umut vaat eden atağı önlüyorsa, oyuna karşı saygısının olmadığını gösteriyorsa, rakip oyuncunun dikkatini sözel olarak dağıtıyorsa, yaptığı ihlali kontrolsüz bir şekilde yapıyorsa)
Görüyorsunuz. Bazılarının ifade ettiği gibi “Kalecinin elindeki topu oyuna sokmasına engel olmanın cezası sarı karttır” diye bir ifade kesinlikle kuralda yok. Dolayısıyla Aboubakar’ın sarı kartının mantıklı bir dayanağı da yok.
Hakemler yıpranıyor!
Bu hafta benim gündeme getirdiğim bir konu vardı. Fırat Aydınus bu sezon Fenerbahçe’nin 5. kez bir maçında görev yaptı. Maçların tamamının iç saha maçı olması da farklı bir konuydu. Çeşitli istatistikler yayınlandı. Aydınus Kadıköy’de, birçok Fenerbahçeli futbolcudan daha fazla süre almıştı!
Bir diğer dikkat çekici açıklama da Antalyaspor Başkanı’ndan geldi. “Mete Kalkavan Beşiktaşlı damgası yemiş bir hakem” dedi. Mete Kalkavan’ın yönettiği maçlarda verdiği hatalı kararlardan bu sonuca varmış olduğunu düşündüm.
Hakemin takımı olmaz
Ne Aydınus’un, ne de Kalkavan’ın gönlünde bir takım olduğuna inanmam. Hakemlerin gönlünde olan tek şey başarılı olma, hatasız maç yönetme arzusudur. Fakat MHK’nin yanlış uygulamaları, atama yanlışları hakemleri bu şekilde tartışılır kılmaktadır. Bu sezon tek bir Beşiktaş maçı yönetmemiş Aydınus’u, 5. kez bir Fenerbahçe maçına atarsanız; hakeminizi zor durumda bırakırsınız, kafasını karıştırırsınız ancak bunda hakemin bir suçu yoktur.
Sürekli aynı hakemi aynı takımın maçına vermek ya da sürekli göz önündeki maçları aynı hakemlere yönettirmek, onları yıpratır ve kamuoyu nezdinde kredilerini çabuk tükettirir.
Yük 6 hakemin omuzunda
Mesela Namoğlu döneminde 3 büyük takım maçına ilk defa atanan yeni bir isim olmadı. Namoğlu hiçbir yeni isme bu büyük maçlardan birini verecek cesareti gösteremedi. Hakemlerin yıpranıyor olması umurunda olmadı ve yola hep eski isimlerle devam etti.
İşin daha ilginci; sezon başından beri 3 büyük takım maçına 75 görevlendirme yapılırken; bu görevlendirmelerin 50 tanesinde sadece 6 hakemin ismi var. Ali Palabıyık 11, Cüneyt Çakır 9, Hüseyin Göçek 8, Bülent Yıldırım 8, Fırat Aydınus 7, Mete Kalkavan 7 defa 3 büyük takım maçına atanmış.
Namoğlu rahat ediyor
Böylesine zorlu maçlarda sürekli aynı isimleri gören seyirci, yorumcu, futbolcu, yönetici ve teknik direktörler; bu isimleri, önceki hatalarını da konu ederek tartışıyorlar. Hakemlere “Eyyamcı, tetikçi” gibi sıfatlar yakıştırılıyor. Bu isimlerin tecrübeli olması eleştiri oklarını Namoğlu’nun üzerinden alıyor ve o, fazlasıyla rahat ediyor. Hakemlerin ömrü kısalıp, çok fazla yıpranırken; yarınlar için yeni isimler vitrine koyulmadığı için de, Türk hakemliğinin geleceği dibe doğru gidiyor!
‘’Aboubakar'a anlamsız kırmızı‘’
Antalya ’da çok güzel bir hava ve dolu tribünler önünde; ligimizin güzel futbol oynayan iki ekibinin mücadelesinde, hakemi zora sokacak hiçbir pozisyon yaşanmadı. Hakem de maçta rahat ve kendinden emin tavırlar sergiledi. Bir sarı kart hariç, gösterdiği diğer sarı kartlarda haklıydı. Ne var ki; bütün gidişat hakemin lehine olmasına rağmen, 64.dakikada anlaşılmaz bir karara imza attı. Aboubakar ’ı ikinci sarı kartı göstererek oyundan ihraç etti. Gösterilen sarı kartın bir sebebi olmalı ancak ben bu sarı karta bir anlam veremedim.
Diyelim ki, Abaubakar ’ın hareketi bir faulü gerektiriyordu ve hakem faulü verdi. Peki, sarı kartı neden gösterdi? Beşiktaşlı oyuncu bu hareketiyle oyunun imajını mı bozdu, başlayacak çok güzel bir atağı mı önledi, Beşiktaş savunması eksik yakalanmıştı da; takımına bu şekilde avantaj mı sağladı, kaleciye kontrolsüz bir hareket mi yaptı? Görüyorsunuz; bu sarı kart, bu maddelerden hiçbirisini kapsamıyor. Sözün özü: Hatalı bir kırmızı çıktı. Göğsünde FIFA kokartı taşıyan bir hakeme bu kart hiç mi hiç yakışmadı.
‘’Penaltı ve kırmızıyı atladı‘’
Trabzon’da 41 bin kişi önünde oynanan, atmosferi yüksek ve ikili mücadelelerin çoğunlukta olduğu bir maç izledik. Halis Özkahya’yı uzun zamandır ilk defa böyle istekli ve çok koşarken gördüm. Pozisyonlara yakındı, her iki takım için eşit düdükler çalmaya gayret etti. Trabzonspor galibiyeti sonuna kadar hak etti ancak hakemin de bazı hataları oldu.
Değil diyene saygı duyarım
Hakemin en belirgin hatası; 77. dakikada sarı kartla oynayan Yusuf Yazıcı’nın, Tolga’nın ayağına basmasına göstermediği ikinci sarı karttı. Bu dakikada Yusuf Yazıcı kırmızı kartla oyun dışında kalmalıydı, ancak hakem faul dahi çalmadı. 57. dakikada Trabzonspor ceza sahası içinde Uğur Demirok; top için mücadele etmiyorken, pozisyon almaya çalışan Selçuk’u kolundan tuttu. Bu tutmayı hisseden Selçuk da kendini yere bıraktı. Penaltı değil diyenlere de saygı duyarım ancak topsuz alanda yapılan bu ihlale penaltı çalınsa bence daha doğru olurdu.
Poldi 2. sarıyı görmeliydi
Sarı kartla oynayan Podolski’nin 53. dakikada Mas’ı arkadan çekerek düşürdüğü pozisyonda hakem ikinci sarı kartını çıkartabilirdi. Umut vaat eden atak yoktu, Galatasaray savunması yerindeydi ancak Podolski’nin topla oynama ihtimali yokken rakibini arkadan çekmesi sportmenliğe aykırı olarak değerlendirilebilirdi.
Özkahya sessiz kalmamalıydı
Uğur Demirok’un arka arkaya gördüğü iki sarı kart da doğruydu. 70. dakikada Rodrigues’in ∫utunu eliyle kesen Okay sarı kart görmeliydi. Pozisyon dı∫ardaydı, penaltı değildi. 88. dakikada Yasin’in rakibinin ensesine onu küçük dü∫ürür ∫ekilde hafifçe dokunmasına Özkahya sessiz kalmamalıydı, sarı kartını kullanmalıydı. 91. dakikada Galatasaray’ın golünde Cem Hanoğlu’nun ofsayt bayrağı da doğruydu.
‘’En büyük artısı tecrübesi‘’
Sakatlığı sonrası hatalı maçlar yönetse de MHK ondan hiç vazgeçmedi. Trabzon’a vetolu hakemleri gönderme cesareti olmayan MHK’nin fazla bir seçeneği yoktu. 40 bin taraftar önünde yüksek atmosferde en büyük artısı kokartı ve tecrübesi olacaktır.
Halis Özkahya sezon başı sakatlığı dolayısıyla ligde görev alamadı. 12. haftada sahalara dönen Özkahya; bir hafta hariç, geri kalan haftaların tamamında görev yaptı. Hatalı maçları da olsa; MHK onu hiç dinlendirmedi. Galatasaray-Alanyaspor maçında Buruma’nın rakibine attığı yumruklara ve Karabükspor-Beşiktaş maçında Quaresma’nın rakibine tekmesine kayıtsız kalan Özkahya çok eleştirilmiş ancak hataları büyük takım lehine olduğu için yoluna devam etmişti.
Vasatın altında
Bu sezon genelde Anadolu maçlarında görev yapan Özkahya, geçtiğimiz hafta yönettiği Rizespor-Antalyaspor maçında da vasatın altında bir yönetim sergilemişti. Yukarıdaki anlattıklarımdan yola çıkarsak; oynanacak olan maça maalesef performansa dayalı bir atama yapılmadığını söyleyebiliriz. Yıpranan hakem kadrosu içerisinde, kötülerin iyisi ve iki takımın da en az tepkisini çekebilecek isim tercih edilmiş görünüyor. Trabzonspor’dan vetolu olan hakemleri Trabzon’a gönderme cesareti olmayan MHK’nın elinde çok da fazla seçeneği zaten yoktu.
Yanlış tercih diyemem
Bu pencereden bakınca, “Özkahya neden bu maça atandı, çok yanlış bir tercih oldu” diyemem. 40 bin taraftarın önünde ve yüksek atmosferde oynanacak maçta; kokartı ve tecrübesi Özkahya’nın en büyük artıları.
Sinirli ve gergin ruh hali
Bunun yanında bazı çekincelerimi de dile getirmek istiyorum. Sakatlık sonrası Özkahya maçlarda çok fazla koşmuyor ve tedbirli davranmaya çalışıyor. Belki sakatlığı tam olarak geçmedi, belki de üzerinden sakatlık tedirginliğini atamadı. Özkahya’nın gergin ve sinirli ruh hali de ona bu maçta zarar verebilir. Bu sezon itibariyle hakemlere olan güvenin azalmış olması da, oyuncularla iletişim konusunda onu zora sokabilir.
‘’Genç hakemden hatasız yönetim‘’
Maçın İngiliz hakemi Michael Oliver, İngiltere’nin ve UEFA’nın gözde hakemlerinden. Henüz 32 yaşında olan genç hakeme, hem İngiltere Futbol Federasyonu hem de UEFA üst düzey maçlar vermekten çekinmiyor. Dün akşamki maçta da İngiliz hakem başarılı bir performans göstererek, kendisi hakkındaki olumlu görüşleri pekiştirmiş oldu.
Quaresma’yı indirdi ama...
Hatasız bir maç yönetti. Maçın 35. dakikasında topla birlikte ceza sahasına giren Quaresma, penaltı bekledi. Yunanlı oyuncunun koluyla Quaresma’ya bir müdahalesi vardı ancak bu, penaltı için yeterli değildi. Hakemin devam kararı doğruydu..
38. dakikada Aboubakar topsuz alanda rakibine kafa attı. Hakemin göremediği bu ihlali yardımcı hakem gördü ve hakeme iletti. Tereddütsüz kırmızı kartını çıkartan Oliver kararında haklı idi. Aboubakar yaptığı hatanın farkında olduğundan karara en ufak bir tepki vermedi ve sahayı terk etti.
‘’Namoğlu MHK'sından bir skandal daha!‘’
Bir öğretmenin en öncelikli görevi nedir?
Derse hazırlık yapmak, donanımlı olmak, güncel eğitim materyallerini takip etmekten bile önce; dersi olduğunda derse girmek...
Bir doktorun en öncelikli görevi nedir?
Kendini güncellemek, tıp kongrelerini takip etmek, yeni tedavi metotlarını öğrenmekten bile önce; poliklinikteki yerini almak...
Bir hâkimin en öncelikli görevi nedir?
Dava dosyası hakkında bilgi sahibi olmak, ilgili kanun maddelerini yorumlamak, vicdanı kanaatine göre karar vermekten bile önce; duruşma salonuna gelmek...
Peki, bir MHK başkanı ve üyelerinin en öncelikli görevi nedir?
Hakemlere gerekli eğitimleri vermek, genç hakemler yetiştirmek, maçların sorunsuz oynanması için tedbirler almak, FIFA listelerini yapmaktan bile önce; oynanacak bir maça hakem atamak! Bir öğretmen “Okula gelmem gerektiğini unuttum” ya da bir hâkim “Duruşmam bir anda aklımdan çıkmış” diyebilir mi? Ameliyat masasında can çekişen hastası bekleyen doktor: “Hay aksi! Ameliyat olduğunu unutuvermişim” der mi, diyebilir mi? Dediğini var sayalım... O kişi bir daha o mesleği sürdürebilir mi?
İsterseniz tekzip edin!
Bizim Namoğlu MHK’si, bugün oynanacak 2. ve 3. Lig maçlarına hakem atamayı unuttu! Sosyal medya yoluyla benim hatırlatmam üzerine görevlendirmeleri gece 22.00 itibariyle tamamladı. Bu unutkanlığı daha önce de yapmışlardı. Bu günlerde en temel görevini bile unutan MHK’dan; liglerde hakem hataları olmadan maçları oynatmasını bekliyoruz. Daha çok bekleriz!
Namoğlu yarın “Biz hakem atamayı unutmadık, bu haberler gerçeği yansıtmıyor” diye bir açıklama yapabilir. Ben yanlış biliyorsam (-ki doğru olduğuna eminim), bu daha büyük bir skandaldır; şimdiden söyleyeyim...
Daha önce yapılması gereken atamaları yapmayıp, maçların oynanmasını tehlikeye düşürecek kadar beklemek, en kibar ifadeyle görevle dalga geçmektir. Bu bilerek ve isteyerek görevinizi yapmadığınız, savsakladığınız, umursamadığınız; hatta ve hatta bilinçli bir şekilde iş yavaşlattığınız anlamına gelir. Hakemlerin seyahatlerini çekilmez hale getirip, maçlara yorgun çıkmalarına ortam hazırlayarak; oynanacak maçlardaki hakem performanslarını sabote etmektir. Uçuşlara 12 saatten daha az kala en üst sınıftan uçak biletleri alındığından, TFF’yi maddi açıdan zarara uğratmaktır.
Başınıza iş almayın sonra!
Dün okuduğum şu haber hayli ilgimi çekti: “TRT’de ‘psikoloji’ programları yaptırılan Zafer Akıncı’nın, fizik eğitimi aldığı ortaya çıktı. Başbakanlık İletişim Merkezi (BİMER), Akıncı hakkında idari ve adli işlemlerin başlatıldığını açıkladı.” Biliyorsunuz MHK yaklaşık iki aydır, “psikolog” Rıdvan Ekmekçi eşliğinde hakemlere mental destek veriyor. Bu kişinin biyografisini inceledim. Beden Eğitimi alanında lisans, işletme alanında doçentlik unvanı almış olduğunu öğrendim. Ekmekçi, Pamukkale Üniversitesi’nde Spor Yönetimi, Rekreasyon ve Organizasyon, Yüzme, Basketbol derslerine giriyor. Uzun yıllar da basketbol hakemliği yapmış.
Şu an Pamukkale Üniversitesi’nde Spor Yöneticiliği Bölüm Başkanı. Tüm araştırmalarıma rağmen psikoloji ile yolu nerede kesişmiş bulamadım. MHK bu şahsı psikolog diye göreve başlattı. Psikolog olmadığını öğrenmiş olacaklar ki önce ‘hakem koçu’, sonra ‘hakem mentörü’ demeye başladılar. Ben bir konuyu çözemedim. Ekmekçi mi ‘psikoloğum’ diyerek MHK’yi yanılttı yoksa MHK psikolog olmadığını bildiği halde, ‘Rıdvan Ekmekçi psikolog’ diyerek federasyon yönetimini mi yanılttı? Umarım yukarıdaki haber birilerine ders olur!
‘’Alkışlar Çakır'a‘’
Tecrübeli hakem, maçta kartlarını tutarlı kullandı. Gösterdiği kartların tamamında haklı idi, verdiği kararlarla tartışmalardan uzak bir maç yönetim sergiledi.
Maçın FIFA kokartlı hakemi Cüneyt Çakır, hafta arası Şampiyonlar Ligi’nde başarıyla yönettiği Napoli-Real Madrid maçının moraliyle çıktığı sahada; çok koştu, pozisyonlara yakın oldu ve çaldığı tutarlı düdüklerle her iki takım oyuncularının da güvenini kazandı. Bir tarafta oynadığı futbolla beğeni toplayan Beşiktaş, diğer tarafta bir Anadolu takımı olarak oyunu bozmadan, sürekli golü ve galibiyeti hedefleyen Kayserispor’un mücadelesinde; ufak tefek temasları devam ettiren ve oyunun tempolu oynanmasına katkı sunan Cüneyt Çakır başarılı bir maç yönetti.
İptal kararı doğruydu
21. dakikada ofsayt gerekçesiyle iptal edilen Kayserispor golünde Tarık Ongun’un bayrağı doğruydu. Umut Bulut ofsayt pozisyonundaydı. Çakır, maçta kartlarını tutarlı kullandı. Gösterdiği kartların tamamında haklı idi, verdiği kararlarda tartışmalardan uzak bir maç tamamladı. Beşiktaş’ın ilk golü öncesi Adriano’nun, Deniz Türüç’den topu kazanırken faul
yaptığı yönünde tartışmalar oldu. Orta sahada gerçekleşen bir faul sonrası, kornerle sonuçlanmış bir atağın devamında, kornerden gelen golde hakemi suçlamak zorlama bir eleştiri olur diye düşünüyorum.









































