‘’Talisca ceza almaz‘’
Maç bitimi yazımı yazarken Fenerbahçe’nin golünden hiçbir şekilde şüphelenmedim. Golle ilgili tartışmalara şahit olunca, değişik açılardan golü tekrar izledim ve halen gol kararı verilmesinin doğru olduğunu düşünüyorum. Daha önce kural yorumu şöyleydi: “Topu tutmak için kollarını kaldıran kalecinin şarj bölgesi ortadan kalkar. Şarj bölgesi olmayan kaleciye nizami de olsa şarj yapılamaz.” “Kalecinin kale sahası içinde dokunulmazlığı vardır.” efsanesi de buradan türemişti. Bu yorum ve kural kitabındaki benzer ifadeler artık yok. Kaleci de oyuncu gibi. Her şartta omuz ve üst kol kullanılarak (vücuda yakın tutulmak üzere), kaleciyle de adil fiziksel mücadeleye girilebilir.
O kural değişti
Kural kitabında eklenen şu ifadeye dikkat çekmek isterim: “Kararlar, sağduyuya sahip olan hakemin karar yeteneğine ve oyunun ruhuna göre verilir.” Bu pozisyonda ne Fabri’nin, ne de Beşiktaşlı diğer oyuncuların bir tepkisi ya da beklentisi yok. Sağduyu ve oyunun ruhu bu faulü beklemiyor. Ben de hakemle aynı fikirdeyim ve Emenike’nin temasını nizami şarj olarak görüyorum. Birisi çıkar da: “Emenike’nin şarjı nizami değil, gereğinden fazla güç kullanıyor, faul olmalı” derse, katılmam ama ona da saygı duyarım.
Volkan demirel görülmedi!
Volkan’ı hukuk müşavirliğinin PFDK’ya sevk edeceğini düşünmüyorum. Çünkü bugüne kadar gözlemci ve temsilci raporlarında yazılmayan bir sözlü eylem, dudak okuma yöntemiyle cezalandırılmış değil. TFF uygulamalarında bunun bir örneği geçmişte yok. Talisca’da ise durum farklı. Yapılan hareketi hakem görmedi. Gözlemcinin ve temsilcinin de görmeleri ve rapor etmesi çok zor bir ihtimal. Eğer sevk olursa, bu ancak görüntülere göre yapılacak demektir. Görüntüden sevk yapılabilmesi için: “Hareketin hakemlerin görüş alanı dışında olması, mutlaka yayıncı kuruluş kameraları tarafından tespit edilmesi ve olayın tartışmaya açık olmaması gerekiyor.”
Talisca, sevk edilmez
Bu olayda yayıncı kuruluş Talisca’nın hareketini net olarak çekmiş ve hareket tartışmaya açık değil. Tartışılacak konu: “Olay hakemlerin görüş alanında mı, değil mi?” İşte burada hukuk müşavirliğinin yorumu devreye girecek. “Hakemlerin görüş alanında olan bir olay” derse sevke gerek görmeyecek. “İhlal hakemlerin görüş alanı dışında oldu” derse sevk yapacak. Ben olayın hakemlerin görüş alanında olduğunu ve dolayısıyla Talisca’nın suçlu olduğu halde sevkine gerek olmadığını düşünüyorum. TFF Hukuk Kurulları’nın geçmiş uygulamalarını hatırlayınca da, “politik” bir karara imza atabilecekleri ihtimalini de göz ardı etmiyorum.
‘’Başarısız!‘’
Fırat Aydınus, maçın başından başlayarak uzun süre kartlarını çıkarmadı. Talisca’nın orta parmak işareti kırmızı kart, Hasan Ali’nin, Babel’e yaptığı penaltıydı. Gidişata göre düdük çalan Aydınus, başarısız bir maç yönetti.
Dün akşam oynanan maçın ilk dakikasından itibaren; Fırat Aydınus kartlarını kullanmak yerine, oyuncularla konuşarak ve ortamı yumuşatarak kontrolü sağlamaya çalıştı. İlk yarı süresince; 5’de Tolgay’ın Hasan Ali’ye, 7’de Atınç Lens’e, 13’te Oğuzhan’ın Robin van Persie’ye, 17’de Alper’in Tolgay’a, 21’de Tolgay’ın Alper’e yaptığı faullerin ardından sarı kart çıkmalıydı, ancak Aydınus elini cebine atmadı. 27’de Volkan kendisine orta parmağını gösteren Talisca’ya sinirlenince, itirazdan sarı kart gördü. Aydınus bu hareketi görse Talisca’yı oyundan atması gerekirdi. Kartı gören Volkan ileride birine bir şeyler söyledi. Aydınus tecrübesindeki bir hakemin olacakları öngörerek, hemen sırtını dönüp gitmemesi ve bu sözlerin gereğini de yapması gerekirdi.
Koşu yoluna kendisini attı
37’de Babel Fenerbahçe ceza alanında Hasan Ali’yi çalımla geçmiş ve topa doğru hareketlenmişti. Hasan top için mücadele etmeyi ve topa hareketlenmeyi hiç düşünmeden, Babel’in koşu yoluna kendisini attı. Hasan’a takılan Babel de yerde kaldı. Hasan’ın rakibine bu müdahalesi, topla oynama gayreti içindeyken olsaydı; şiddetine ve şekline odaklanabilirdik. Fakat top için mücadele etmezken yapılan bu tür temasların faul ile cezalandırılması gerekir. Dolayısıyla burada hakemin penaltı düdüğü çalması en doğru karar olurdu.
Standartların çok uzağında
İkinci yarıda 65’te Oğuzhan’ın Salih’e, 83’te Quaresma’nın Josef’e hareketleri de sarı kartı gerektiriyordu. Tüm bu sarı kartları göstermeyen Aydınus’un kart standardına göre, Skrtel-Cenk mücadelesinde Skrtel asla sarı kart görmemeliydi. Tüm bunlara rağmen Skrtel’in ikinci sarısı ve Josef’in gördüğü iki sarı kartın da doğru olduğunu belirtelim. Ayrıca Babel’in pozisyonu dışında, Beşiktaş’ın penaltı beklediği diğer pozisyonlarda hakemin kararlarının doğru olduğunu düşünüyorum. Bu kadar kart hatası yapan, oyunun gidişatına göre düdük çalan Aydınus’un; dünya standartlarının çok uzağında, başarısız bir maç yönettiğini söyleyebiliriz.
‘’Penaltıyı atladı‘’
Dün akşam oynanan maç, aslında hakem açısından rahat geçmeye adaydı. Tribünler boştu, hakem üzerinde seyirci baskısı yoktu. Ayrıca hakem sahadaki oyuncuların da baskısını hissetmedi. Bununla birlikte, ikili mücadelelerin yoğunlukta yaşanmaması, hakem için bulunmaz fırsattı. Galatasaray’dan Tolga’nın 10. ve 59.dakikalarda gördüğü iki sarı kart da doğruydu. Hakem bu kararlarında yanılmadı. Hakan Balta’nın maçın son anların da gördüğü sarı kart da doğruydu.
Pozisyon tartışılmaz!
Yankaya’nın, 66.dakikada Sneijder’in Castro’nun ayağına bastığı pozisyonda da sarı kartını kullanması gerekirdi. Hakem adına maçın en kritik kararı 64.dakikada yaşandı. Kasımpaşa ceza sahasında Selçuk’un kafa vuruşu sonrasında top, savunmadaki Abdullah Durak’ın açık olan elinden döndü. Yankaya, “Devam” dedi. Dönen top Kasımpaşa’nın ikinci golünü getirdi. Karar tartışmasız penaltı olmalıydı. Hakemin bu kararı, maçın gidişatını önemli ölçüde değiştirmiş oldu.
‘’Sürpriz ama doğru karar‘’
Aslında Aydınus’un derbiye atanacağına ihtimal vermemiştim. Dün bu sütunlarda şöyle yazmıştım: “Fırat Aydınus şu an Türkiye’nin en formda birkaç hakeminden biri. Normalde bu derbiyi onun yönetmesi gerekir. 2 hafta önce Galatasaray- Fenerbahçe maçında performansıyla parmak ısırttı. Ne var ki, onun için Beşiktaş takımının vetosu var! Geçtiğimiz sezonun 5. haftasında (21 Eylül 2015) yönettiği Gençlerbirliği-Beşiktaş maçının ardından bir daha Beşiktaş maçı yönetemedi.”
Peki neden 30 hafta bekledin
Namoğlu beni yanılttı ancak bugün itibariyle bu maça atanabilecek en doğru ismi de atamış oldu. Aydınus’un bilgi, birikim ve tecrübesi bu derbinin altından kalkacak kalitededir, ancak bunun futbol maçı olduğunu ve sürprizlere açık olmamız gerektiğini de unutmamamız gerekir. Aydınus yaklaşık 600 gün sonra bir Beşiktaş maçına çıkacak. Bu 600 günlük süre zarfında, 10 tane Fenerbahçe maçı yönettiğini, bu sezon Fenerbahçe’nin 7. kez bir maçında görev alacağını da hatırlatalım. Namoğlu’na şunu sormadan geçemem: Madem bu cesareti (!) gösterecektin, Aydınus’u bir Beşiktaş maçına atayabilmek için neden 30 hafta bekledin? İnşallah bu atamanın altında sadece kurulun cesaretli tutumu vardır.
Orada yaşananları anlatamam
Zannediyorum Beşiktaşlılar’ı kızdıran; Kadıköy’de oynanan, Emenike olayının ve Emre-Biliç tartışmasının yaşandığı maçtı. O maçın 4. hakemi bendim. Tabii ki orada yaşananları ve aramızda neler konuşulduğunu anlatacak değilim. Bir gün Aydınus bana cevap verebilecek konuma geçer ve ihtiyaç hâsıl olursa, o gün geldiğinde konuşulur. Bir küçük parantez de 4. hakem için. Arda Kardeşler geçen hafta; sezonun en kötü hakem yönetimlerinden birini sergiledi. 2 penaltı, bir kırmızı kart hatası ve hatalı bir gol iptaline imza attı. Belli ki, Namoğlu Kasımpaşa-Akhisar maçı oynanırken, başka bir maç izliyormuş!
‘’Derbinin önceliği Bülent Yıldırım'da‘’
Bu hafta Merkez Hakem Kurulu’nun işi hiç de kolay değil. Derbiyi yönetmeye aday ve performansı yeterli olan bir hakem ellerinde yok! Evet, yanlış duymadınız. Yok! Dolayısıyla, kimi atarlarsa atasınlar, eleştirilmekten kurtulamayacaklar. Geçtiğimiz hafta Cüneyt Çakır Beşiktaş, Ali Palabıyık da Fenerbahçe maçında görev yaptı. Dolayısıyla derbide düdük çalma şanslarını kaybettiler. İki FIFA hakemimiz Halil Umut Meler ve Alper Ulusoy ise, böylesi zor maçlarda görev yapacak; bilgi, birikim ve tecrübeye sahip değiller. Hüseyin Göçek ise, Gençlerbirliği-Antalyaspor maçında yaşadığı sakatlığı halen atlatamadı.
Aydunus’a veto var
Fırat Aydınus şu an için Türkiye’nin en formda birkaç hakeminden biri. Normal şartlarda bu derbiyi onun yönetmesi gerekir. İki hafta önce Galatasaray- Fenerbahçe maçında da görev yaptı ve performansıyla parmak ısırttı. Ne var ki, onun için Beşiktaş takımının vetosu var! Geçtiğimiz sezonun 5. haftasında (21 Eylül 2015) yönettiği Gençlerbirliği- Beşiktaş maçının ardından bir daha Beşiktaş maçı yönetemedi. Halis Özkahya’nın durumu da Aydınus’tan farklı değil. O da önceki sezonun 6.haftasında (27 Eylül 2015) yönettiği Beşiktaş-Fenerbahçe maçında Adem Gülüm’ü atmadığı ve önceki Meireles olayının birikimiyle, Aziz Yıldırım’dan veto yedi. Son yönettiği Bursaspor-Galatasaray maçındaki başarısız performansını da unutmamak gerekir.
Serkan Çınar’ı atamadı
Tabii ki bir kulübün, bir hakemi istemiyor olması kriter değildir. Olmamalıdır da! Fakat işbaşındaki Namoğlu Kurulu; maçlara hakem atamayı unuttu, seminer için gelen hakemleri havaalanında unuttu ancak vetolu hakemlerin hangi maçlara atanmayacağını hiç unutmadı. Fırat Aydınus’u Beşiktaş, Halis Özkahya ve Özgür Yankaya’yı Fenerbahçe, Bülent Yıldırım ve Cüneyt Çakır’ı Trabzonspor, Serkan Çınar’ı Galatasaray maçlarına hiç atamadı. O yüzden bu standardını(!) bu hafta da bozmaz ve derbiye yasaklı hakem(!) atamaz diye düşünüyorum. Bu şartlarda geriye iki isim kalıyor: Bülent Yıldırım ve Mete Kalkavan. Bu sezonun performansı en düşük isimleri olmalarına rağmen, bu iki hakem derbinin en önemli adayları konumundalar.
Kalkavan plase olur
Kısacası; performans değil, ‘kulüplerin kabulü’ yine en önemli tercih sebebi olacak. İki takımı da bu sezon yönettiği maçlarda üzmeyen, hatalarını iki takım lehine yapmış olan Bülent Yıldırım öncelikli tercih olacaktır diye düşünüyorum. Namoğlu’nun aklında Kalkavan olsa; 10 gün önce kupada Fenerbahçe maçına vermezdi diye düşündüğümden, onu maçın plasesi olarak görüyorum.
‘’MHK sona geliyor!‘’
Ligin sonu yaklaşıyor. Önceki yıllarla kıyaslarsak, kıran kırana bir lig oynanmıyor. Böyle bir lig, her Merkez Hakem Kurulu’nun hayalidir. Kaybeden takım çok isyan etmez, tartışmalar uzun sürmez, hakemler ve kurul çok fazla yıpranmaz. Ama gelin görün ki, durum hiç de öyle değil. Yusuf Namoğlu başkanlığındaki kurul; gündeme gelmek için mutlaka bir konu buluyor, eleştirilmekten kurtulamıyor. Yapılan hakem hatalarını konuşmaya sıra bile gelmiyor.
Skandal atama!
Merkez Hakem Kurulu, Pazartesi 20.00’da oynanacak Bursaspor-Galatasaray maçının gözlemcisini Sefer Altuntaş olarak açıkladı. Yine aynı kurul, Salı günü saat 16.00’da oynanacak Ümraniye-Denizlispor maçının gözlemcisinin de Sefer Altuntaş olduğunu duyurdu. Bu; akla ve mantığa uymayan, daha önce de örneği olmayan bir atamaydı: “Bursa’daki bir maçta görevli olan gözlemci; maç bitimi toplantısı, farklı bir şehre seyahat, 3 saati aşan gözlemci raporunun yazımı ve hiç dinlenemeden yeni bir maçta görev!”
Yanlışı kabul etti
Belli ki Namoğlu, Bursaspor maçının henüz oynanmadığından habersizdi ve daha önce oynanıp bittiğini düşündü veya Bursaspor maçına Sefer Altuntaş’ı atadığını unuttu. Üçüncü bir seçenek mümkün görünmüyor. Ben ve benim gibi bu işi takip edenler sosyal medya mecralarında bu atamayı eleştirince; maçın gözlemcisi hiçbir açıklama yapılmadan değiştirildi. Bu değişiklikle Namoğlu ve kurulu, hata yaptığını kabul etmiş ve düştüğü yanlışı düzeltmiş oldu.
Bu konuda bile...
Düşünüyorum da... Teknolojiden faydalanmaya bile gerek yok! “Bakkal defteri” tutsanız, böyle bir yanlışa düşmezsiniz. Maçlara hakem atamayı iki kez unutmuş bir kurul için, bu çok önemli (!) bir hata sayılamaz, hatta sıradan (!) bir hata diyebiliriz. Ancak bu hata basit olmayan bir gerçeği bize çok net anlatmaya yetiyor: “Bu kadar temel bir konuda dahi doğruyu bulamayan bir kurul, daha önemli konularda nasıl bir başarı gösterebilir?”
Sadece gözlemci değil
Siz yapılan hataların bu kadarla sınırlı kaldığını mı düşünüyorsunuz? Her hafta yapılan görevlendirmelerden sonra kaç hakem ve gözlemcinin maçı değişiyor biliyor musunuz? Yapılan atama yanlışlarını hakemler fark ediyor ve maça çıkmak istemiyor, maçı iade ediyor. Basın açıklaması yapılmadan görevler değişiyor. Siz onlardan haberdar olamıyorsunuz. TFF yetkilileri arzu ederlerse hangi değişiklikler oluyor, kısa bir araştırma ile bulabilirler. Mesela bir araştırsınlar! Ümraniyespor-Denizlispor maçının sadece gözlemcisi mi değişmiş? Hakemi de değişmiş olabilir mi?
Şimdi asıl soru şu: Mevcut Namoğlu Komitesi’nin önünde kritik iki görev var.
1-Önümüzdeki sezon görev yapacak hakem kadrosunun belirlenmesi.
2-Video Yardımcı Hakem sistemine geçiş ve Video Hakem Kadrosunun seçimi.
Masa başında çok basit konularda bile çuvallayan, sağlam bir ajandası ve görev bilinci olmayan bir kurulun; bu çok önemli bu iki konu hakkında icraat yapmasına müsaade edilecek mi? Yoksa sezon sonu gelince TFF yetkilileri Namoğlu’na: “Bize artık müsaade, biz yolumuza yeni bir kurulla devam edeceğiz” diyecekler mi?
‘’Penaltı ve kırmızı atladı‘’
Farklı skorla tamamlanan maç, Özkahya’nın şansıydı. Galatasaray’ın puan kaybetmesi durumunda, maçın hakemi fazlasıyla eleştirilecekti. Çünkü, maç süresince Halis Özkahya önemli hakem hatalarına imza attı. Maçın henüz 23. dakikasında Ertuğrul’un ayağıyla vurduğu top, doğal konumda olmayan kolundan döndü. Bence karar penaltı olmalıydı ancak Özkahya devam dedi.
Bu pozisyonun izahı yok
42. dakikada Faty, Ahmet Çalık’ın kafasına kramponlarının tabanıyla vurdu. Bu hareketi yaparken Ahmet karşısındaydı ve onu görüyordu. Rakibin sağlığını tehlikeye sokan, yaralayıcı ve şiddet içeren hareketler; kırmızı kartı gerektirir. Bu pozisyonun; yorumu, izahı yok! Kesinlikle kırmızı kart gösterilmesi gereken bir pozisyondu ancak hakem sarı kart göstererek önemli bir hata yapmış oldu. Maçın son golü öncesi Yasin-Şamil mücadelesinde Bursasporlular faul beklediler. Hakemin devam kararını çok fazla eleştirmem ve “hakem hücum futboluna prim tanıdı” diyebilirim. Fakat pozisyonu dikkatli bir şekilde izlediğinizde Yasin’in eliyle, Şamil’i başından ittiğini görürsünüz. O yüzden faul kararı verilmesinin daha uygun olduğunu düşünüyorum.
‘’Hatasıza yakın bir yönetim‘’
Haftanın mücadelesi hakemler açısından beklenenden daha rahat geçti. Cüneyt Çakır bir sarı kart hatası dışında başarılı bir maç yönetti.
Maçta tartışılacak, önemli tek bir pozisyon olduğunu düşünüyorum. Başakşehir ’in ikinci golünden önce, golü atan Adebayor, ofsayt pozisyonunda değildi ancak golün pasını veren Visca ofsayt pozisyonunda idi. Bu maçın ardından, önümüzdeki hafta oynanacak olan derbinin önemi arttı. Çakır ve Palabıyık ’ın, Fenerbahçe ve Beşiktaş maçı yönettiklerinden derbide düdük çalma ihtimalleri kalmadı. Hüseyin Göçek ise sakat... H.Umut Meler ve Alper Ulusoy henüz derbi için yeterli tecrübeye sahip değil. Son haftaların en formda hakemi Fırat Aydınus ise; nedendir bilinmez, 21 Eylül 2015’ten beri Beşiktaş maçlarına verilmiyor. Diğer bir aday Halis Özkahya, 27 Eylül 2015 ’ten beri Fenerbahçe maçlarına atanmıyor.
Derbiyi Aydınus yönetir!
Namoğlu inadını yener ve performansa göre bir atama yaparsa; bu maçı Aydınus yönetir, Özkahya plasesi olur. İnadını yenemeyen Namoğlu ’nun Şapkadan tavŞan çıkarma ihtimali daha yüksek görünüyor. Öyle bir durumda son haftanın en baŞarısız hakemlerinden Bülent Yıldırım maçın hakemi olur, plasesi de son haftaların diğer bir baŞarısız hakemi Mete Kalkavan olur.









































