‘’Penaltıyı ve kırmızıyı atladı‘’
Maçın 45. dakikasında Fenerbahçe’nin beraberlik golü öncesi yaşananları, üç aşamada değerlendirmek gerekir.
- Ozan-Deniz mücadelesinde, her ne kadar Ozan topu rakibinden kurtarıyor olsa da, kontrolsüz şekilde rakibinin ayağına basıyor, ayağını hiç sakınmıyor. Burada net bir faul vardı, beraberinde Ozan’a bir de sarı kart gerekirdi.
● Kurala göre Fenerbahçeli oyuncuların topu dışarı atma gibi bir zorunlulukları yok ancak topu dışarı atmış olsalar; sportmenlik ve fair-play adına şık bir davranış olurdu.
● Hakemin iki defa eline fırsat geçmesine rağmen oyunu durdurmaması, bir FIFA hakemi için kabul edilebilir gibi değil. Çağdaş hakemlik anlayışında hakemin burada oyunu durdurması beklenirdi. Hakem kendi problemini kendisi yaratmış oldu. Oyunu durdurmuş olsa bu tartışmaların hiç birisi yaşanmayacaktı.
Zamanla ilgili sorun yok
Maçın 70. dakikasında Meler, bir diğer önemli hataya imza attı. Kayseri ceza sahasında Kana Bıyık, Janssen’nin savunmasız bölgesi, arka alt baldırına; kramponunun çivileriyle acımasızca bastı. Kana Bıyık bu pozisyonda kırmızı kart görmeli ve Fenerbahçe lehine penaltı kararı verilmeliydi. Son saniye golünde zamanla ilgili bir problem yoktu. Meler faul düdüğünü çaldığında kronometre tam 94.00’ı gösteriyordu. Böyle durumlarda hakemlerden serbest vuruşa izin vermeleri istenir.
‘’Özkahya Bero'yu es geçti!‘’
Hakemi zora sokabilecek birçok pozisyon yaşandı. 9.dakikada Yusuf Yazıcı’nın şutunda Denayer’in eline gelen topta penaltı yoktu. Oyuncu kollarını sakınarak, vücuduna iyice yaklaştırmıştı. Devam kararı doğruydu.
Sarı bile çıkmadı
Hakem maçtaki en önemli hatasını 32.dakikada yaptı. Bero’nun bu dakikada Fernando’ya acımasız faulünün karşılığı kırmızı kart olmalıydı ancak sarı kart dahi çıkmadı. Bu pozisyonda Bero; hız alarak, ayakları havada, kramponun çivileri rakibe dönük, dizi gergin ve rakibinin ayak bileğinden üst kısmına ciddi bir faul yapmıştı. Seminerlerde örnek olarak gösterilebilecek kadar net bir kırmızıydı.
Hakem bekleneni yaptı
İlk yarının sonunda ise saha karıştı. Olcay ve Feghouli kırmızı kart gördü. Halis Özkahya bu pozisyonda çok doğru kararlar verdi. Böyle olaylarda hakemden beklenen, mümkünse eşit bir cezalandırma uygulamasıdır. Ateşe benzin dökenler tespit edilip, iki takımdan birer oyuncunun cezalandırılması istenir.
Olcay’ın tam Ndiaye’ye yaptığı hareketten dolayı sarı kart görecekken; Ndiaye’nin üzerine giderek olayları büyütmesi, kırmızı kart için yeterliydi. Diğer taraftan Feghouli’nin uzaktan koşarak gelmesi, Olcay’ı şiddetlice itmesi, Olcay’ın karşılık vermesinden sonra bu defa onu çenesinden itmesi, sakinleşecek ortamı alevlendirdi. Yani Feghouli de kırmızı kartı hak etti.
Ndiaye geç atıldı
Maçın 83.dakikasında bir serbest vuruş sırasında topsuz alanda yere düşen Trabzonsporlu Pereira’yı Ndiaye yerden kaldırmak için anlamsız şekilde iki eliyle tutarak silkeledi. Daha o dakikada Ndiaye ikinci sarı kartı görerek oyundan atılmalıydı.
Ndiaye’nin uzatma dakikalarında ikinci sarı kartı görerek atıldığı pozisyonda ise bana göre sarı karta gerek yoktu. Ndiaye topa vurmuştu, kayarken ayakları yerdeydi. Sarı kart gerekmezdi. Bir anlamda eğrisi doğrusuna denk geldi.
‘’Penaltıyı atladı‘’
Maçın 42. dakikasında ceza sahası içinde topla buluşan Quaresma, topu kurtardıktan sonra Welinton’un müdahalesiyle yerde kaldı. Karar penaltı olmalıydı ancak hakem devam dedi. Maçın hakemi Yaşar Kemal Uğurlu, kariyerinde ikinci kez Beşiktaş’ın lig maçını yönetti. Oyun genelinde bir kaç sarı kart hatası yapmasının yanında, Beşiktaş’ın bir de penaltısını vermedi. Beşiktaş’ın maçı kazanmış olması, yaşanacak ciddi tartışmaların da önüne geçmiş oldu. Aksi durumda Caner olayıyla gerilen Beşiktaş-TFF ilişkileri, hakem tartışması üzerinden farklı noktalara gidebilirdi. 16. dakikada Talisca’nın eline gelen topta Alanyasporlular’ın penaltı beklentileri gereksizdi. Talisca’nın kolları açık değil, vücuduna bitişikti.
Welinton’u takip etseydi...
Maçın en çok tartışılan pozisyonu, 42. dakikada yaşandı. Ceza sahası içinde topla buluşan Quaresma, topu kurtardıktan sonra Welinton’un müdahalesiyle yerde kaldı. Welinton, Quaresma’nın önüne uzattığı ayağıyla topa dokunamamış ama Quaresma’yı düşürmüştü. Karar penaltı olmalıydı ancak hakem devam dedi. Bu pozisyonda, Quaresma’nın biraz abartarak düşmesi, hakemi yanıltmış olabilir. Hakem Quaresma’ya odaklanmadan, Welinton’un hareketlerini takip etseydi, rahatlıkla penaltı düdüğünü çalabilirdi.
‘’Bu ceza hukuksuz‘’
Öncelikle şunu ifade etmeliyim. Bu yazdıklarımdan sonra; kimse benim Caner’in eylemlerini savunduğumu, hakeme hakaretlerini tasvip ettiğimi düşünmesin. Ben sadece doğrunun peşindeyim ve Caner’e verilen cezanın hukuksuz olduğunu düşünüyorum.
Bana göre TFF Hukuk Kurulu, toplumun gazını almak, vicdanları rahatlatmak adına; en temel hukuk ilkelerinden biri olan ‘Kanunsuz suç ve ceza olmaz’ ilkesini yok sayarak, Caner’i disipline sevk etti. Aynı hataya ortak olan Disiplin Kurulu da Caner’e 6 maç ceza verdi.
Bu ilke, cezalandırma yetkisinin sınırsız ve keyfi biçimde kullanmasını önleyerek, bireye güvence sağlar.
Keyfi bir uygulama
Dolayısıyla bu ilke gereği; hiç kimse kanunun açıkça suç saymadığı bir fiilden dolayı ceza-lan- dırıla-maz!
Ayrıca ceza veren mercii; bir kişi tarafından işlenmiş olan, fakat açıkça suç sayılmayan bir fiili, suç olarak düzenlenmiş başka bir fiile benzeterek ceza veremez.
Hukuki ifadelerle, bu yazıyı okunmaz hale getirmek istemezdim ancak Caner Erkin’e verilen cezanın temelden hukuksuz olduğunu başka türlü izah etmem mümkün değildi.
Bu cezada Disiplin Kurulu cezalandırma yetkisini alenen keyfi biçimde kullanmıştır. Dudak okuma yöntemiyle ceza veremeyeceğinden, Caner’in yaptığı fiziksel davranışları değerlendirerek, “kıyas” yoluna giderek bu davranışları “sportmenliğe aykırı” ve “hakaret” olarak değerlendirilmiştir.
Madde sonradan eklendi
Bu yaşananlar üzerine, TFF yönetim Kurulu, futbolda huzur ortamını sağlayacak(!) yeni bir maddeyi, Disiplin Talimatına ekledi: Aynen yazıyorum: “Sözlü olarak gerçekleştirilen disiplin ihlallerinde, resmi yayıncı kuruluş görüntüleri, izleyen kişiler tarafından ihlal olarak algılanacak tarzda söz için de delil olarak kabul edilebilir.”
Bu maddeyi okuyunca ilk tepkim şu oldu: “Metni kaleme alan her kimse, okul yıllarında Türkçe dersleri “boş” geçmiş olmalı.” Dil bilgisi açısından sorunlu ve tartışmaya açık ifadelerle dolu bir madde.
FIFA talimatlarına aykırı
1- Şimdiden kafama takılanları sormak istiyorum “İzleyen kişilerce” ifadesinde bahsi geçen “İzleyen kişiler” kim? Mesela ben dâhil miyim? Bu kişileri kim belirleyecek? Komisyon mu kurulacak?
2- Bir ihlali tespit etmesi gereken, TFF’nin hukuk birimleri ve hukukçuları değil midir?
3- 3 büyük takımın oyuncusunun dudak hareketleri ekrana gelip cezalandırdığında, daha az kamerayla ve daha özensiz yayınlanan Anadolu maçlarında yakalanamayan ihlaller ne olacak? Cezada eşitlik ilkesi esas değil midir?
4- Irkçılık ihlalleri dışında “dudak okumaya” izin vermeyen FIFA talimatlarına aykırı hareket ettiğinizin farkında mısınız?
‘’Kaderi kendi elinde‘’
Beşiktaş-Fenerbahçe derbisi... Ardından Galatasaray-Fenerbahçe derbisi... Hakem kararlarının hararetle konuşulduğu maçlar oldu. Bu haftaki Trabzonspor-Galatasaray maçının, bu derbilerden hemen sonra oynanacak olması Özkahya için büyük dezavantaj. Çünkü seyircisi, yöneticisi, teknik direktörü, futbolcusu barut gibi. Patlayacak yer arıyor. Hakeme fatura çıkartmak en kolay yol olduğu için, en ufak bir hatada Özkahya’nın da bundan nasibini alması muhtemel...
Fazla seçeneği yoktu
Bu maç öncesi Namoğlu’nun çok fazla seçeneği yoktu. Son haftalarda hem performansı yüksek hem de bu maça uygun hakemi olmadığından; performansa göre değil de, hakemin genel kariyerine bakarak bu atamayı yapmış görünüyor. Genel perspektiften baktığınız zaman; FIFA kokartlı, uluslararası tecrübesi olan, ligimizin kalburüstü hakemlerinden biri olan Özkahya bu önemli maça atanmış... Bilgisi, tecrübesi, yetenekleri bu tür maçları rahatlıkla yönetebilecek düzeyde.
Önemli yanlışları var
Özkahya’nın bu yılki performansına baktığınızda, durum pek iç açıcı değil. Her ne kadar bu sezon yönettiği maçlarda fazla toz kalkmamış olsa da; özellikle ciddi faullü oyun (sakatlayıcı müdahaleler) ve penaltı kararlarında önemli yanlışlara imza attı. Yani hakemlerimizin sezon başından itibaren süregelen, geneline yayılmış performans düşüklüğü, Halis Özkahya’ya da fazlasıyla yansımış durumda. Halis Özkahya genel kariyerine yakışan bir maç yönetirse maçı sorunsuz tamamlar ancak bu sezonki performansına uygun bir maç yönetirse, o zaman “Sıkıntı büyük olur!” diyebilirim.
Deplasmanda Özkahya sıkıntısı
Galatasaray’ın ligin geneline bakıldığında Halis Özkahya yönetiminde kazandığı kaybettiğinden çok! Ancak, deplasmanda ve Trabzonspor’a karşı bu istatistik değişiyor. Sarı-Kırmızılılar, deneyimli hakemle çıktığı son 6 deplasmandan; sadece 6 puanla ayrıldı, 12 puan bıraktı. Bordo-Mavililer’e 2 maçta da kaybeden Cim Bom, üst üste 6 karşılaşmanın 3’ünden beraberlikle, 2’sinden puansız döndü, tek galibiyetini Bursaspor karşısında 5-0’lık farklı skorla aldı.
Trabzonspor'a uğurlu geliyor
Trabzonspor’un hem Galatasaray’a karşı oynadığı maçlarda hem de sahasında Halis Özkahya ile karnesi oldukça iyi. Sarı-Kırmızılılar’ı Avni Aker ve son olarak Medical Park’taki 2 maçta da yenen Bordo- Mavililer, iç sahada ise 1 kez kaybetti. Özkahya’nın Trabzon’da düdük çaldığı 12 maçın 8’ini kazanan, 3 kez berabere kalan Fırtına, tek yenilgisini 17 Eylül 2011’de 1-0’lık skorla Başakşehir karşısında yaşadı.
‘’TFF'den bir skandal daha...‘’
Bugün akşam saatlerinde TFF resmi sitesinde, Tahkim Kurulu kararları açıklandı.
6 NOLU KARAR ŞÖYLEYDİ:
Beşiktaş Futbol Yatırımları San. ve Tic. A.Ş.'nin, futbolcusu Ryan Guno Babel hakkındaki PFDK'nın 19.10.2017 tarih ve E.2017-2018/238 - K.2017-2018/301 sayılı kararına itirazı incelendi. Yapılan müzakere neticesinde;
- Futbolcu Ryan Guno Babel hakkında rakip takım futbolcusuna yönelik ciddi faulü nedeniyle FDT'nin 43. maddesi uyarınca verilen 2 resmi müsabakadan men cezasının, FDT'nin 13. maddesine istinaden 1 resmi müsabakadan men cezası olarak düzeltilmesine, oybirliği ile karar verilmiştir…
Buradan şu anlaşılıyor: Babel 2 maç cezasını Tahkim Kuruluna taşımış, cezasının indirilmesini talep etmiş. Bu kendisinin en doğal hakkıdır.
Fakat TFF resmi sitesinden Babel’in cezalarını sorguladığınızda, cezanın karşısında “Tahkime Gitmedi” notunu görüyorsunuz.
Yanılıyor olabilir miyim, diye düşündüm. Daha önce ceza almış futbolcuların cezalarını kontrol ettim, Tahkim Kuruluna cezasını taşıyanların karşısında “Tahkime Gitti” yazıyor.
Bunun mantıklı bir açıklaması olmalı. İzaha muhtaç görünen bir konu bu… TFF gibi kurumsal bir yapının “Yanlışlıkla işlenmemiş, gözden kaçmış” gibi savunmaları komik düşer…
Başka bir alternatife de inanasım gelmiyor. Babel Tahkim Kuruluna müracaat etmeden, TFF’de herhangi bir yetkili üzerine vazife hissedip işgüzarlık yapmış olabilir mi?
Sanmam ama bir açıklaması vardır mutlaka…
‘’Çakır, doğru yaptı, Çünkü...‘’
Derbi sonrası Rosetti’nin elle oynamalarla ilgili Riva’da yaptığı eğitimi gündeme getirdiğimde, bazı tartışmalar yaşandı. Konuyu açıklığa kavuşturmak adına elle oynamalarda değişen yorumun yakın tarihini açıklamak isterim…
2016 Haziran öncesi elle oynamalar FIFA ve UEFA Hakem Kurulları tarafından farklı farklı yorumlanıyordu.
Fikir ayrılığı vardı
FIFA Hakem Kurulu: “Oyuncu koşmak, sıçramak ve dengede kalmak için kollarına muhtaçtır. Bu yüzden sağa sola açılan, yere denge ve destek için konulan kolların topun geçişini önlemesi halinde; bu elin doğal konumu kabul edecektir.”
UEFA Hakem Kurulu: “Oyuncular mücadele halindeyken ellerini-kollarını denge unsuru olarak kullanabilirler ancak bunu yaparken de dikkatli davranmaları, ellerini kollarını vücuttan çok fazla açmamaları gerekir, açık kola gelen top penaltıyı gerektirir.” diye yorumluyordu.
Yani UEFA’ya göre penaltı olan bir pozisyon, FIFA’ya göre penaltı değildi.
Collina, FIFA’ya geçince
Farklı yorumların doğurduğu anlaşmazlıkları önlemek isteyen IFAB, 2016 Haziran’ında Oyun Kurallarına şöyle bir ifade ekledi: “Elin pozisyonu mutlaka bir ihlal olduğu anlamına gelmez.”
Bir anlamda IFAB, FIFA’dan yana tavır koymuştu.
Değişiklik sonrası 2016-2017 sezonunda UEFA Hakem Kurulunun eski alışkanlıkları devam etti. Türkiye UEFA çatısı altında olduğundan aynı durum bizde de geçerliydi.
Ocak 2017’de UEFA Hakem Kurulu Başkanı Collina, FIFA Hakem Kurulu’nun da başına getirilince; aynı başkan, farklı yorum olmayacağından, UEFA yorumu FIFA yorumuna yaklaştı.
UEFA 2017 Haziran’ında değişikliğin standart şekilde uygulayabilmesi için, yeni yorumlarla ilgili görüntüler içeren bir eğitim paketi hazırladı. Türkiye’deki hakemlerin eğitiminden sorumlu olan Rosetti de, sezon başı hakemlerimize bu değişiklikleri görüntülerle anlattı.
Sezon başında değişti
Ancak hakemlerimiz bu değişiklikleri sezon başından itibaren tam manasıyla uygulamadılar. MHK hakemleri yeni değişen yoruma adapte etmek yerine, “Nasıl olsa çalınan düdükler Türkiye’de kabul görüyor.” mantığıyla bu konunun üzerine eğilmedi.
Başakşehir-Trabzon maçında Başakşehir lehine çalınan penaltı buna örnektir. Yeni elle oynama yorumuna göre tamamen yanlış çalınan bu penaltı, herkes tarafından kabul gördü.
8.hafta sonunda Türkiye’ye gelen Rosetti, hakemlerin yeni yoruma adapte olamadıklarını zaten izlediği maçlardan tespit etmişti.
Onları yeni yoruma adapte olmaları konusunda uyardı. Yanlış çalınan penaltıları örnek gösterdi. Doğrusunu sene başında anlattığı gibi tekrarladı.
Özetin özeti:
■Elle oynamalarla ilgili 12.Kural değişmedi.
■Yapılan yorumlar güncellendi.
■“El var penaltı” mantığından farklı bir noktaya gelindi.
■Sene başında bunlar hakemlere anlatıldı.
■MHK değişikliğin uygulanması konusunda ısrarcı olmadı. Eski usul daha çok hoşlarına gitti.
■Rosetti geçtiğimiz hafta hakemleri değişikliğe bir an önce adapte olmaları konusunda uyardı.
‘’Atılmalıydı‘’
Mete Kalkavan oyunu sakatlıkvar diye durdurunca, Caner sinirlenerek protesto maksatlı topa vurdu. Caner’in bu hareketin karşılığı tartışmasız sarı kart olmalıydı, hakem de gösterdi. Mete Kalkavan’ın Caner’in heyecanlı ve agresif yapısını bilmeme şansı yok. Dahası, dersine çalışmış ve Caner’in kart gördüğünde cezalı olacağını da mutlaka biliyordur. Böyle bir ortamda sarı kartı gösterip, kaçar gibi Caner’e sırtını dönüp giden Kalkavan acemiliğin en büyüğünü yapmıştır.
Kim dur diyecek!
O atmosferinde elbette Caner’in arkadan söylediklerini duyma şansı yoktu. Ancak karttan sonra ki elle, kolla yaptığı tepki bile ikinci sarı karttan atılması için yeterliydi. Bu konuda yardımcıları onu uyarabilirdi. Şu iki gündür yaşananları gördükçe eski bir hakem olarak içim parçalanıyor. Bu olaylara kim dur diyecek? Önceki gün hakemi sahada diz çöktürdüler, dün de yerin dibine soktular!









































