‘’TFF 1 maç ceza verebilir!‘’
Halis Özkahya, 90 dakikada kendisine aşırı itiraz eden Emre’yi söylediği sözlerden değil, el kol hareketlerinden dolayı ikinci sarıdan attı. Bakalım TFF, daha önce dudak okumadan Caner’e verdiği ceza gibi Emre’ye de verebilecek mi?
90. dakikada Emre Belözoğlu faul kararına aşırı itiraz edince sarı kart gördü. Bu karta; hem el kol hareketleriyle hem de sözle tepki veren Emre ikinci sarı kartla ihraç edildi. Bu pozisyonda Emre’nin söylediği sözler değerlendirilip, direk kırmızı kart gösterilmesi gerekirdi. Özkahya belli ki söylenen sözleri değil Emre’nin hareketlerini değerlendirdi. Özkahya raporuna “Emre’yi İkinci sarı karttan ihraç ettim” diye yazacaktır. Dolayısıyla Emre’nin sadece bir maç ceza alması muhtemeldir!
İptal kararı doğru
Hatırlarsınız, Caner’in Mete Kalkavan’a sırtı dönükken ettiği küfürler sonrası TFF, Disiplin Talimatını değiştirmiş ve dudak okuma yöntemiyle ceza vereceğini duyurmuştu. O gün, günü kurtarmak üzere talimat değiştiren TFF’nin, Emre’ye ceza vermeye cesareti olacak mı, göreceğiz? Öte yandan 7. dakikadaki pozisyonda Jahovic’in golünün iptal edilmesi doğruydu. Jahovic, kaleci Volkan’ın kollarına haksız bir müdahalede bulunuyor.
‘’İki kırmızıyı atladı‘’
Mete Kalkavan dün başarısız bir maç çıkarttı. Oyun genelinde faul ve kart standardı hiç yoktu. Göstermediği kartları izah etmek pek mümkün değildi. Henüz 27. dakikada İssah, Valbuena’yı düşürdü. Hakem sadece faul çalmakla yetindi. Sarı kartını göstermiş olsa İssah ikinci sarı kartı görerek oyundan atılacaktı. Burada İssah kendisini geçmiş rakibini başka türlü durdurma şansı yokken, sportmence olmayan şekilde dizini kaldırarak durduruyor. Bu sarı kart için yeterli bir müdahaledir. Dolayısıyla İssah’ın oyundan atılması daha doğru bir karar olurdu. Bu kart çıksa maç uzun bir süre 11’e 10 oynanacaktı.
Alakasız sarı kart!
Maçın son dakikasında Sessegnon, Isla’nın kavalına; topun üzerinden ve kramponunun vidalarıyla acımasız bir darbede bulundu. Bu müdahalenin karşılığı net bir kırmızı karttı. Kalkavan bırakın kırmızı kartı göstermeyi, faulü yapan oyuncuyu bile tespit edemedi. Sessegnon’a kırmızı kart göstermediği gibi pozisyonla alakası olmayan Deniz’e sarı kart gösterdi.
‘’Meler'den büyük hata‘’
Meler’in devam dediği Pepe-Stancu mücadelesinde penaltı kararı verilmesinin daha doğru olacağını düşünüyorum.Lens Behich mücadelesinde ise Hollandalı oyuncuya kırmızı kart verilmesi gerekirken,Meler sarı kartını dahi çıkarmadı ve büyük bir hataya imza attı.
21. dakikada Beşiktaş ceza sahasında Pepe- Stancu mücadelesinde Stancu yerde kaldı, Meler ‘devam’ dedi. Böyle pozisyonlarda itmenin şiddetini hareketli oyunda çözmek çok kolay değildir. O yüzden bu pozisyonda Meler’i çok fazla eleştiremem. Fakat ekrandan izlediğimizde ben penaltı verilmesinin daha doğru olacağını düşünüyorum. 48’de Lens-Behich mücadelesinde faulü çalan hakem kartına Pozisyonda Lens’in müdahalesinin şiddeti ve rakibinin dizine yansıyan yoğunluğu kırmızı kartı gerektiriyordu. Meler kırmızı kart gerekirken, sarı kartını bile çıkartmayarak önemli bir hataya imza attı.
Önlem alınması gerekiyor
İlk yarıda seyircinin sahaya müdahalesi ve sahaya attığı cisimler Türk futboluna yakışmıyor. Bunun önleminin bir şekilde futbolu yönetenler tarafından alınması gerekir. Hakemin sahaya atılan yabancı maddeler olduğunda yaptığı uygulamalar yerindeydi. Daha fazla yapacağı bir şey yoktu.
‘’Hoca hakem isyanında haklı!‘’
Aykut hocaya katılıyorum. Bahsettiği hususlar; Giresunspor, Trabzonspor ya da bazı maçlar özelinde tartışılacak konular değil. Türk hakemliğinin yapısı, genel hakem performansı iki senedir bu şekilde seyrediyor. Bu süreçte kimin canı yanarsa, anlık olarak canı yananlar konuşuyor. Hatalar hangi takım aleyhine yoğunlaşırsa; o takımlar için ‘bilinçli hatalar’ yapıldığı algısı da ister istemez oluşuyor.
Sorulması gerekenler...
Bugün itibariyle sorgulanması gereken hususlar, sorulması gereken sorular var: “Bir hafta önce Kasımpaşa maçında çok kötü yönetim göstermiş bir hakem, hangi kriterle Fenerbahçe maçına atanır? Bu denli hassas bir dönemde, bu kadar özensiz atama neden yapılır? Bu kadar umursamaz bir MHK yönetimini hak ediyor mu? Bunca yanlışa rağmen kurul nasıl görevine devam ediyor?”
Bir araya gelinmeli
Kocaman gibi aklı başında hocaların, yöneticilerin, spor adamlarının; bir araya gelip, bu soruların cevabını bulması gerekir. O zaman problemlerin
çözümü için adım atmış olurlar.
‘’Kırmızılar artık sarı!‘’
Trabzonspor-Fenerbahçe maçında Palabıyık’ın 3 kırmızı kartı atladığını düşünenlerin oranı hayli fazlaydı. Ben ise bu fikrin belli oranda karşısındaydım. Pereira-Alper ve Fernandao-Abdulkadir mücadelelerinde kırmızı karta gerek olmadığını; Kucka-Alper mücadelesinin ise kırmızı karta daha yakın olduğunu ancak sarı kart gösterilmesinin de fazla yadırganmaması gerektiğini söyledim.
Sarı bile çıkmadı
Şunu ifade etmeliyim. Bu bir hakemin hatalarının üstünü örtme yazısı değildir. Kamuoyunun “kırmızı mı, sarı mı?” diye tartıştığı iki pozisyonda sarı kart dahi çıkartmamıştır. Çıkmayan sarılar bile oyunun gidişatını belli oranda etkilemiştir. Bu haliyle hakemin savunulacak bir yanı yoktur. Kamuoyundan farklı yorum yapmamın dayanak noktası, UEFA’nın en son hazırladığı 2017-2 sayılı eğitim paketi. Bu eğitim paketini gözden geçirdiğinizde; ciddi faullü oyunlarla ilgili UEFA’nın tavrının belli oranda değiştiğini; kırmızı kart limitini biraz daha yukarı çektiğini göreceksiniz.
Risk aldığını bilmeli
Bu pakette “Şiddet Skalası” diye bir tablo oluşturulmuş. Bu skalada sarı ile kırmızı kart arasına “Borderline (limit çizgisi)” diye bir bölüm eklenmiş. Şiddetin ve yoğunluğun limitte olduğu pozisyonlar “Borderline” olarak belirlenmiş ve şöyle bir açıklama getirilmiş: “Bir futbolcu kramponunun çivileriyle rakibinin ayağına aşırı güç kullanmadan basıyor ancak güç nispeten fazla. Burada düşünülecek kart sarı olmalı ancak oyuncu yüksek risk aldığını ve atılabileceğini de düşünmeli.”
Oyuncu sahada kalacak!
Anlayacağınız hakeme bir hareket alanı veriyor. Hız içermeyen, şiddetin tartışıldığı, “Sarı mı, kırmızı mı?” düşüncesi olan pozisyonlar için sarı kartı daha uygun görüyor. Olayın ciddiyetinin sınırda olduğu pozisyonlar için “Maçın gidişatını etkilemeyin!” uyarısı da yapıyor. UEFA son yıllarda; seyircinin maçlara, oynanan futbolu ve oyuncuları izlemek için gittiğini belirterek, oyuncuları mümkün olduğu kadar sahada tutmayı önemsiyor. Bunu hakem seminerlerinde dile getiriyor. Kabul edelim ya da etmeyelim bu fikri maçlarda uygulamaya çalışıyor.
Dünya Kupası’nı bekleyin
UEFA hakemlerinden sorumlu Collina, Dünya hakemliğinden de sorumlu bir pozisyona geldi. Bu görevlendirme sonrası nasıl ki elle oynamalarla ilgili yorumlar FIFA’ya yaklaşmışsa ve çıta yükselmişse; kırmızı kartla ilgili yorumların da FIFA’ya yaklaşması ve çıtanın yükselmesi kaçınılmazdır. 2014 Dünya Kupası’nı hatırlayın. Şiddetin seviyesini ve çıkmayan kartları... Şimdi de 2018 Dünya Kupası’nı bekleyin. Böyle pozisyonların çoğuna kırmızı kartın çıkmayacağını göreceksiniz.
Eski mi, yeni mi!
Sözün özü: Ben değerlendirmelerimi en son belirlenen UEFA ve FIFA normlarına göre yaptım. Bu normların Türkiye’de uygulanmaya başlayıp-başlanmadığını, hakemlere bu yeni yorumların anlatılıp-anlatılmadığını bilmiyorum. Eski uygulamalar halen yürürlükte ise, pozisyonlara kırmızı diyenler de haksız sayılmazlar...
‘’3 kırmızı çıkmadı!‘’
Dün akşam oynanan maçta hakem Ali Palabıyık kritik kararlar vermek zorunda kaldı. Verdiği kararlar içerisinde Palabıyık’ın en net hatası, Fenerbahçe’nin golünün geldiği korner vuruşundan önceki kararıydı. Top Alper’den oyun alanının dışına çıkmıştı. Karar aut olmalıydı ancak Palabıyık korner verdi. O korner de gol oldu. Maç genelinde Palabıyık’ın kırmızı kart çıkartması beklenen 3 ayrı pozisyon oldu. 16’da Pereira’nın Alper’e, 36’da Kucka’nın yine Alper’e, 54’de Fernandao’nun Abdulkadir’e müdahaleleri limitte olan hareketlerdi. 3 pozisyonda da kırmızı kart çıksa kabul görülebilirdi.
Sarı bile yok
Kırmızı kart için gerekli olan kriterler: Acımasızlık, şiddet,yoğunluktur... Bana göre 16’daki pozisyonda net bir yoğunluk ve yaralayıcılık yok. Sarı kart yeterliydi ama sarı kart da çıkmadı. 54’teki pozisyonda ise Fernandao’nun hedefinde top var. Rakibe acımasız ve şiddetli bir temas yok. Burada da hakeme saygı duymamız gerekir.
Saygı duyuyorum...
Bu üç pozisyon içinde kırmızıya en yakın olan pozisyon 36’da Kucka’nın, Alper’in baldırına bastığı pozisyondu. Çok sınırda olan bu pozisyon için kırmızı kart diyenlere saygı duyuyorum ve itiraz etmiyorum. Ancak UEFA’nın 2018 yılı başında gönderdiği eğitim paketi ve oradaki yorumlara bakınca sarı kartın yanlış olmadığını değerlendiriyorum. Hafta arası bu eğitim paketinin içeriğine yazılarımda değinmek niyetindeyim.
‘’Skandal atama!‘’
İki takım arasındaki son 3 maçı yöneten Ali Palabıyık, 4. kez üst üste Trabzonspor-Fenerbahçe karşılaşmasına atandı. Yusuf Namoğlu eminimin bundan habersizdir! Riva’daki herhangi bir personel bile bu hatayı yapıp, kendisini komik duruma düşürmezdi!
Namoğlu’nun zor maçlara atama yaparken, performansın dışında daha önde tuttuğu; ‘iki takımın daha önce tepkisini çekmemiş, yakın tarihte verdiği kararlardan ötürü iki takım tarafından eleştirilmemiş ve iki takıma da sempatik gelecek isimleri atamak’ gibi kendine has kriterleri var!
Haberi olsa yapmaz
Ali Palabıyık Trabzonspor ve Fenerbahçe’nin arasında oynanan son 3 maçı da yönetmiş bir hakem. Bu maçla 4. kez üst üste aynı takımların kendi arasında oynayacağı maçı yönetecek. Riva’da memur kadrosunda olan herhangi bir personele bu görevi verseniz; aynı maça aynı hakemi üst üste 4. kez atamazdı. Adım gibi eminim, Namoğlu bu atamayı yaparken, bu istatistikten habersizdir. Haberi olsa bu atamayı yapmaz, kendisini bu kadar komik duruma düşürmezdi.
Gerçek dışı sözler!
Namoğlu’nun devre arasında uzatılan her mikrofona: “Türk hakemliğinin geleceğini planlıyoruz!” beyanlarının da gerçeği yansıtmadığını gösteren bir atamadır bu! Neredeyse hakemliğimizin son beş yılında söz sahibi olmuş Namoğlu’nun böylesi maçları yönetecek yeni bir hakemi vitrine koyamamış olması gizli bir gerçek değil. Ayan beyan ortada olan bir gerçek.
Gördüğünü çalarsa...
Atamayı bu istatistikten ayrı değerlendirecek olursak: Ali Palabıyık; göğsünde FIFA kokartı taşıyan, uluslararası tecrübesi olan, bu tür zor maçları daha önce yönetmiş; yetenekli, bilgili, tecrübeli ve kariyerli bir isim. Sağlıklı ve doğru bir maç planı, takımlara sempatik gelme arzusundan uzak, gördüğünü çalan ve berrak bir kafayla bu maça çıkan Palabıyık bu maçın altından rahatlıkla kalkar. Disiplinden taviz veren bir anlayış ve hatalı bir maç planı; maç atmosferini de düşündüğünüzde kendisini hayli zorlayabilir. O zaman başarılı olma ihtimali azalır.
‘’İlk gol ofsayt‘’
Maçın hakemler açısından en kritik anı, 12. dakikada Galatasaray’ın ilk golü öncesinde yaşandı. Eren’in golünde asisti yapan Rodrigues, Yasin’in pasında net ofsayt pozisyonundaydı. Tarık Ongun, gol öncesi hatalı bir devam kararı verdi. 29. dakikada ise Denayer hemen ceza sahası önünde, rakibi Umut Bulut’u arkasından iterek düşürdü. Burada Çakır’ın faul kararı vermesi gerekirdi ancak “Devam” dedi. Pozisyon sırasında Mariano, Denayer’in kademesine girebilecek mesafedeydi ve Umut topa henüz tam olarak hâkim değildi. Bu sebeple Çakır faulü çalsa, Denayer’e sarı kart göstermesi yeterli olacaktı.









































