‘’Beşiktaş basın Rize çaresiz...‘’
Ülke için yeter seviyede oynayan Beşiktaş, çoğu maçta önde kurduğu baskıyla rakiplerini bezdirmeyi başarmıştı. Dün akşam da öyle yaptı. İlk 30 dakikada Rize’nin iki beki Baiano / İsmail Köybaşı üzerinden yürüttüğü akınları ceza yayı üzerinde anlamlı hücumlara çevirdikçe Rize savunması darmadağın oldu. Art arda gelen şutlardaki çaresizlikleri de ceza alanı içindeki onca oyuncunun Ghezzal’ın çalımlarını ve N’Koudou’nun gol vuruşunu öylece izlemeleri de bu bezmişlikten kaynaklanıyordu sanırım. Rize takımının çıkmaya çalıştığı anlarda ise akın başlangıçları her defasında Josef De Souza engelinde eriyip gitti.
Futbol ilginç bir oyun
İkinci devre de farklı başlamadı… İlkinde olduğu gibi rakip ceza sahasına sızan ya da kimi zaman yerleşen Beşiktaşlılar çoğu pozisyonda en garantili golü ararken pozisyonları harcayıp durdular. Ancak Gökhan Töre 57. dakikada topu kaşla göz arasında en deneyimlediği kanada taşıyıp golü yaptı. Maç boyu çaresiz görünen Rize ise birkaç kontra yaptıysa da oyun hep rakibin elindeydi. Ancak futbol ilginç bir oyun. Bir takım biraz gevşetince diğeri fırsatları tepmezse oyunu değilse bile skoru dengeye getirebiliyor. Rize iki dakikadaki iki golle bu dengeye yaklaştı ama sağlayamadı.
Maç sonlarını oynayamıyor
Beşiktaş son dört haftada ligin zor bilinen takımlarıyla oynayacak. Ve biliniyor ki, epeydir maç sonlarını doğru oynayamıyor ve bu durum örneğin Ankaragücü maçında hayli pahalıya mal oldu. Yine de maçların genelindeki problem çözme iradeleri takipçilerini umutsuzluğa itecek gibi görünüyor.
‘’Lige kıymet katıyor‘’
Ligin sonu yaklaşırken bahaneye yer yoktur. Hayıflanmak yerine eldekilerle en iyisini yapmaya çalışmak temel ödevdir. Beşiktaş, şimdiye dek eksik oyuncu sorunlarını saha içindeki yer değiştirmelerle çözmeye çalıştıysa da pek başarılı olamadı. Ancak bu kez taşlar eski yerindeydi. Yeniler ise olmayanların yerinde! İlk devre boyunca hücum örgütlenmeleri gayet iyiydi. Lakin sorun öndeki Gökhan Töre’ye uygun olmayan atak yönündeydi. Sol kanat! Gerçi, ikinci golü oradan buldular ama Töre’nin solundan taşınan toplar sol ayaklı oyuncuyu pozisyon almakta hayli zorladı.
Etkisi kırılınca...
Zaten bölgenin acemisi olan Töre de ya ofsaytta düştü ya da topu etkisiz alana taşımak zorunda kaldı. Oysa bu durumda ideal hücum yönü sağ kanat olmalıydı. Ancak Ghezzal’ın etkisizliği Rosier’nin de oyuna dahil olmasını bunu engelledi. İkinci yarının başındaki Kayseri etkisi kırılınca ilkinde olduğu gibi N’Koudou üzerinden akın sürekliliği peşine düştü Beşiktaş. Gökhan Töre baştan sona alanda yer bulamadıkça da yük Josef De Souza/Necip ikilisine bindi.
Daha da karmaşıklaşacak
..Ve nihayet ilk doğru sağ kanat organizasyonda üçüncü golü bulup rahatladılar. Devamındaki merak, "kontrol oyunu"nu becerip beceremeyecekleriydi, onu da hallettiler. Görünüyor ki Sergen Yalçın bundan sonra her hafta şapkadan tavşan çıkarmak zorunda kalacak. Bu maç çıkarmayı başardı. Ancak her maç problemlerin daha da karmaşıklaşacağı muhakkak. Yine de sonuç onlar adına ne olursa olsun, bu denli problemli bir sezonda Beşiktaş’ın lige kıymet kattığı da bir gerçek...
‘’Futbolsuz maç!‘’
Bir iki kırık dökük Sivas hücumu... Topla daha çok oynayıp pas yapan ancak rakip alana geçiremediği için etkisiz kalıp, şut dahi atamayan Beşiktaş... Özetle ilk yarı böyle. Sivas’ın kendi ceza alanı önüne yığılıp oyunu soğuturken fırsat beklediği, tipik memleket maçlarından biri. Ne analize ne senteze gerek bırakmayan bir vasatlık! Bu oyunla bu takımlar de ki, Şampiyonlar Ligi ya da UEFA’ya gitti. Başa gelecekleri tahmin etmek zor mu?
İkinci yarıya Aboubakar’sız çıkan Beşiktaş işi biraz ciddiye almış görünüyor ama düzen aynı. İlk ciddi pozisyonunu da 53’te Ghezzal/Rosier iş birliğinde yakalıyor, olmuyor. Oyun biraz genişler gibi olunca Sivas hemen sahaya Kayode’yi gönderiyor. Kısa süre sonra da Erdoğan’la gole yaklaşıyorlar ama onun tercihi de en olmayacak oluyor! Ve oyun ülke vasatında yeniden tıkanıp kaldı! Üstelik Sivas faulleri artırdıkça, zaten temposu olmayan maç iyiden iyiye soğuyor ve iş sadece ‘oyuncu becerisi’ne kalıyor. O da işlemeyince futbolsuz maç Fenerbahçeliler’i memnun eden sonuçla tamamlanıyor.
Gecenin sorusu
Kendilerinin bile beğenmediği bir oyunla kazananlar, ‘İyi futbol beklemeyin sonuç önemli’ diyordu. Peki şimdi ne oyun var ne de arzulanan sonuç! Ne yapacağız şimdi?
Maçın starı
Öyle birini göremedim ama Dorukhan Toköz ile Atiba Hutchinson epey çalıştı. Erdoğan Yeşilyurt ile Ahmet Oğuz da öyle ama Erdoğan ciddi iki pozisyonu da harcadı.
Maçın olayı
Takımı şampiyonluğa gidiyor. Aboubakar’ın bir sonraki maçta olup olmayacağı belirsiz. Wellinton’un hareketine faul çalınıyor ama o yerine geçeceğine parmağını sallayıp duruyor. ‘Sarı kart’ ve bir sonraki maçta yok! Oldu mu şimdi?
Kısa mesaj
Avrupa gerildi ama biz zaten 2024 sonrası denklem dışıyız. Bu durumu ülke içinde oyunu düzenlemek için fırsata çevirebilir miyiz yoksa bunun gibi vasat oyunlara yıllarca katlanacak mıyız?
‘’‘Kazandım' demeyeceksin!‘’
Teknolojik destek futbolu tuhaf bir oyuna çevirdi. Olaydan dakikalarca sonra onlarca aksiyonun ardından yavaşlatılmış görüntülere bakarak ‘gerçek zaman’lı bir aksiyon için ‘ penaltı’ kararı verilebiliyor! Görüntüden gerçeklik yaratma sorunu yakında başımıza çok daha büyük işler açacak, benden söylemesi!
Ağırlıklı olarak Ankaragücü ’nün beklediği, Beşiktaş ’ın aradığı bir ilk yarı izledik. Beşiktaş, Oğuzhan sakatlanıp çıkana kadar organize görüntüde ise de aksiyon yaratacak pasların çoğu ‘ doğru açı/doğru ayak’ formülüne uygun olmayınca ataklar olgunlaşamadan Ankaragücü ceza sahası önünde eridi. İkinci devre de farklı geçmedi. Ta ki Ankaragücü 2-1’i bulana kadar. Gol sonrası onlarda da atabilecekleri fikri oluşunca öne çıkarak Beşiktaş’ı ürküttüler. Orta sahada Atiba/Josef hattı geçmiş performanslarını gösteremeyince Beşiktaş düşmeye başladı. 80. dakika sonrası iki savunmacı orta sahanın oyuna gönderilmesi tam da bu kaygının sonucuydu. Ancak bu da çözüm olmayınca, Gökhan Töre’nin neden olduğu penaltıyla oluşan skorla Beşiktaş ‘kazandım’ dediği maçı kazanamadı ve lige yeni bir heyecan getirdi.
Gecenin sorusu
Beşiktaş’ın iki golü var ama gollerin asistini yapan yok. Oysa gerek Ghezzal gerek Rosier’nin içeri gönderdiği toplar ‘gol pası’ niteliğinde. Gol var ama onu yaratan pas yok sayılıyor. Tuhaf!
Maçın starı
Ülke vasatını zorlayan maçta öne çıkan biri olamazdı, yoktu da! Ancak skora istemeden de olsa katkı koyan Klusic ile iki penaltıyı gole dönüştüren Paintsil’in adını anmak gerek.
Maçın olayı
Kuşkusuz Ante Kulusic’in kendi kalesine iki gol atmış olması... Bir futbolcunun başına gelebilecek en büyük olumsuzluklardan biri.
Kısa mesaj
Futbolda ‘iyi oynamadan da kazanılır’ inancı tehlikelidir. Ülkemiz futbol vasatı, bu inancı besler ama iyi oynayarak kazanan takım daha çok kazanmak için daha iyi oynamalıdır.
‘’Ghezzal sahne aldı‘’
Kasımpaşa maçında oyuncu yeri değişikliğiyle oyunu da akamete uğrayan Beşiktaş, Josef De Souza’nın yokluğunda o bölgeyi Dorukhan ile ikame ederek ‘’klasik yerleşim’’iyle başladı maça. Karşılığını da maç başında önce Cenk ile pozisyon bularak aldı. Ardından tam da o bölgede iki benzer iş yaparak Atiba ve Ghezzal pasörlüğünde Larin ve Oğuzhan ile golleri buldu. Yetmedi ilk devre boyu aynı bölgeyi zorladı durdu. Belli ki sol stoper Hasan Hatipoğlu üzerine sağ kulvardan bir oyun kurmuştu Beşiktaş teknik heyeti. Esasen ilk devre ülke vasatını aşamadı ama öngörülemez kaleci hataları maçı gollü, haliyle oyunları değilse de sonucu belirsiz hale getirdi.
İkinci devre durağan akarken Cenk’in baskısını takip edip topu kapan Ghezzal aldı sahneyi. Slaloma kalktığında Erzurumlu her oyuncu kendisini izleyince o da uygun açıyı bulup tabelayı bir kez daha değiştirdi. Oyun durağana girmiş ve belirsizlik artmışken o beğenilmemek için fırsat kollanan Necip’in uzun topu Beşiktaş’a maç başından bu yana neredeyse tek sol kulvar hareketliliğini getirdi. N’Koudou’nun pratik tutumu Gökhan Töre’ye golü attırarak maçı da bitirdi.
Gecenin sorusu
Dilimde tüy bitti! Korner atışlarında goller büyük oranda arka direğe vurulan kafa toplarından geliyor. Bu ön direğe adam koyma inadı ne zaman kırılacak acaba? Bence direğe adam koyulmasın ama koyulacaksa bari arka direğe konsun.
Maçın starı
Kim acaba? Atiba mı desem Ghezzal mı? Yoksa az iş? Bir gol, bir asistle oynadı oyuncu çok çalışmış görünen Emrah Başsan mı? Ama kalecilerin olmadığı kesin...
Maçın olayı
İki kalecinin yediği hatalı goller maça elektrik yükledi! Neticede kaleci kurtarışı ihtimali düştükçe futbolcu iştahı artıyor ve maça da - olumsuz anlamda – renk geliyor! Bu maçta öyle oldu.
Kısa mesaj
Neresinden bakılırsa bakılsın ligin en kararlı takımı Beşiktaş. Tökezleyince çabuk toparlanıp hedefe kitleniyor. Böylece Emre Belözoğlu’nun "Onlar da kaybedecek" kehanetini boşa çıkarıyor! Ama futbolun yine de ne getireceği hiç belli olmaz...
‘’Türbülanstan çıkış yolu!‘’
Topu kullanmayı seven ve ülke ölçeğine göre iyi kullanmayı bilen iki takım karşı karşıya… Maça yüksek baskıyla başlayıp her topa el koyan Beşiktaş golü de erken buldu. Alanya’nın karşılık vermesi devrenin ortalarını bulurken Beşiktaş maçı koparacak sayıda pozisyon bulmuştu bile. Ancak bilinir, çoğu şey gibi futbol da devamlılık ister. İş taktik savaşına döndükten sonra Alanya da ürettiği pozisyonları gole çevirebilse iyi oynayan Beşiktaş’ı ilk devre için oyundan düşürebilirdi. İkinci devreye başlarken Beşiktaş temkinli görüntüdeydi. Bunu fırsata çeviren Alanya biri sağdan biri soldan yine gol olabilecek iki pozisyon örgütlediyse de sonuçlandıramadı. Haliyle rakibine de silkinmesi gerektiğini hatırlattı ve Beşiktaş da hatırladı!. Son iki maçta türbülansa girmiş görülen Beşiktaş hem skor hem oyunla hem de zor bir takım karşısında buradan çıkmış göründü. Lakin takımın savunma gücünü sırtlayan Josef de Souza’nın Erzurum maçında oynayamayacak olmasını da ihmal etmemek gerek. Çünkü, bazı oyuncuların yokluğunda Beşiktaş oyununun bozulduğuna da şahit olmuştuk.
Gecenin sorusu
Serbest vuruşlarda kurulan barajın arkasında yerde yan yatan bir oyuncu gözlüyoruz zaman zaman. Bu görüntü sadece bana mı tuhaf geliyor?
Maçın starı
Rachid Ghezzal hem oyunu organize edip hem golü atarken takımı lehine hangi etkiyi koyduysa, özellikle ilk devre yaptığı kritik kurtarışlarla Ersin Destanoğlu da benzer etkiyi gösterdi.
Maçın olayı
Maçın hemen başında direkten dönen denemesini 58’de tekrar eden Ghezzal’in golü bulmuş olması. Ghezzal bu golle tedirginlik koridoruna girebilecek takımını oyuna geri alırken Alanya’nın da direncinin kırılmasına yol açtı.
Kısa mesaj
Beklendiği gibi Süper Lig vasatının hayli üzerinde bir karşılaşma izledik. Bu tür takım ve karşılaşmaları çoğaltmak ülke oyununun izlenirliği ve üretkenliği açısından elzemdir.
‘’En başa dönersek!‘’
Maç önünde takımdaki eksiklerden çok hakemin adıyla meşgul olan Beşiktaş'ın sahada neleri yapacağı mucib-i meraktı! İlk yarım saat görüldü ki oynayamayan hakem değil, Beşiktaş’tı. Öyle ki Kasımpaşa, defansif hattını önde kuran rakibinin arkasına sarkıp ikisi net biri ihtimal içeren pozisyonlar bulup bir de gol attı. Larin’in 29’da yakaladığı ilk gol pozisyonu ise hatalı bir geri pasıydı ki, benzerinde Necip’in çıkarken kaptırdığı top kalelerinde gol olmuştu.
Önceki maçlarda alan yaratımında zorlanmayan Beşiktaş'ta Ghezzal gibi 'çekilerek oynarken aynı zamanda oyunu tasarlayan' birinin yokluğu belli oluyordu. Efor yüksek ama verim yok seviyesinde düşüktü. Aboubakar’ın yokluğunda Larin’in alan bulması da zorlaştıkça Beşiktaş’ın 'yüksek efor'u sakin kalan Kasımpaşa’yı iştahlandırıp, düşüne taşına oynamalarına olanak sağladı. Beşiktaş, ikinci devrenin başında 'top işçiliği' yaptıysa da yerleşen rakibi hareket ettirmekte zorlandı. Yetmedi bir hızlı hücumda penaltı bile yaptırdı rakibi lehine. Temposu Kasımpaşa tarafından gitgide düşürülen maçta sonuca etki edeceği düşünülen iki yedek oyuncu, Gökhan Töre ve Oğuzhan Özyakup sonrası da oyunda kayda değer değişiklik olmadı.
Hücumlar öylesine...
Sakin kalan Kasımpaşa'nın oyunu tehlike bölgesinin uzağında tutan tarzına bizde 'Topu rakibe bırakarak oynama' deniyor. Sanki topu alabileceklermiş gibi!.. Bu anlayışın bu denli kabul görmesi, doğru hücumlar örgütleyememekten geçiyor. Hücumlar öylesine 'oyuncu becerisi'ne bağlı ki, 'hücum organizasyonu' tanımı da anlamını yitiriyor! Bu nedenle, 'Hangi hoca ne yaptı diğeri ne yapamadı?'yı anlamak da güçleşiyor!
Ve en başa dönersek... Sahi, hakem başka biri olsa oyun/sonuç başka mı olurdu sizce?
‘’Yeni bir hikaye yazabilir‘’
Usta yazarımız Cem Dizdar, 3 soru-3 cevapta Trabzonspor’un hocası Abdullah Avcı’yı değerlendirdi...
‘Baskıyı öngörmüştür’
Abdullah Avcı, baskıyla Beşiktaş’ta tanıştı. Şimdi baskının en üst seviyede olduğu yerde yeni bir meydan okumaya başlıyor. Trabzon’daki baskıyı kaldırır mı?
Bu elbette bilinemez ama sanırım o da bu durumu öngörmüştür. Tersi olsa kabul etmezdi diye düşünüyorum. Beri yandan Abdullah Avcı oyun inşa edemeyeceği bir oyuncu grubuyla çalışmazdı! Sezon başında teknik adam olarak görüşmeye gidildiğinde yaptığı ve yöneticilerin çok etkilendiğini okuduğumuz sunum da kuşkusuz karar vermesinde etkili olmuştur.
‘İmkanlar zaten belli’
Trabzonspor için bu sezon kötü başlayan hikayeyi tersine çevirip yeni bir hikaye başlatabilir mi? Özellikle bu kadroyu kendisinin kurmadığını düşünürsek...
“Kadro kurmak” bir Türkiye ezberi! Kulübün olanakları zaten belli en fazla şu değil de muadili olan diğeri alınabilir. Bu nedenle çalışabileceği ve geliştirebileceğini düşündüğü oyuncular var ki, o da takımın başında. Hikaye tersine döner mi, bilinmez. Bunun için yönetimin, takımın ve kentin katkısı da en az teknik direktör bilgisi kadar önemli. Ama yeni hikayeyi ülkede yazabilecek en güçlü karakterlerden biri Abdullah Avcı’dır.
‘Başlarda zevksiz olsa da...’
Abdullah hocayı yakından da tanıyan bir gazeteci olarak, kısa vadede takımda neleri değiştirmesini ve nasıl bir yol haritası izlemesini bekliyorsunuz ?
Önceliğinin savunma zaafiyetini gidermek olacağını düşünüyorum. Bizde savunma deyince akla ilkin stoperler gelir. Sanırım o, orta sahayı sertleştirerek bu sorunun üstesinden gelecektir. Çünkü, son yıllarda dillere pelesenk olan ‘geçiş oyunu’ için bu bölgedekiler kritik önemdedir. Topu uygun alanda kapmak ve hücuma yönelmek... Bu durum elbette fiziksel yeterliliği talep eder. Takımın durumunu gözlediği için bir sıkıntı yaşayacağını da düşünmüyorum. Oyun başlarda zevksiz görünecek olsa da mutlaka gelişecektir.