Arama

Popüler aramalar

‘’Düşündürücü bir sonuç‘’

Ligin en üstüyle dibi (Trabzon – Yeni Malatya), en eskisiyle yenisi (Galatasaray – Giresun) fark etmiyor, herkes benzer oynuyor. Fark, sonucu getiren golde; Trabzon buluyor Giresun buluyor, rakipleri bulamıyor! Dün akşam maçın Galatasaray açısından böyle tecelli etmesi el kadar Işık Kaan Arslan'ın maç başı yaşadığı sıkıntıyla açıklanamaz sanıyorum. Ceza sahası önü ve içine kümeleneceği bilinen Giresun'a karşı topu ayağında tutma konusunda sıkıntı yaşamadı Galatasaray.

Tüm verilerde öndeydi ancak sorun kapalı rakibi savuracak pas, dolayısıyla oyun hızındaydı. "Düşüne taşına oynayınca" oyuna tempo koyma, seri paslarla rakibi şaşırtma konusunda o kadar mahir olamadılar ve işleri "şut"a kaldı! Attılar da (22 şut). Ancak yedisi kaleyi bulsa da golü yapacak olanı atamadılar. Keza kornerlerde de benzer sıkıntı. Oysa rakibin hızlı çıkış planını bozacak kadar faul de yaptılar (18 faul). Pozisyon bulmadılar mı, buldular ve çok önemli fırsatları kaçırdılar ama bilinir, fırsatın en önemli özelliği "kaçabilir oluşu"dur!

Arda bir plan mıydı?

Giresun ise mali açıdan harcama, oyuncu kalibresi, lig tecrübesi gibi parametreler düşünüldüğünde gayet anlaşılır oynadı. Onlar ritmi düşürürken Galatasaray çoğunlukla onlara ayak uydurdu. Maç boyu 34 orta yapmak zorunda kalmış Galatasaray. Oysa aşırı orta da tıpkı aşırı şut gibi futbolun çaresiz yanlarını gösterir. Oyunu akışkan hale getirmenin yolları inşa edilemeyince bu iki seçeneğe başvurulur çoğunlukla ve bunlar da kaleci ile başta stoperler olmak üzere savunmacıları "kahraman" yapar!

Neticede Giresun, erken bulduğu gole karşı rakibine fırsat tanısa da biraz Galatasaray’ın yapamadığı ama daha fazla da kendi yaptıklarıyla maçı kazanmayı bildi. Benim açımdan en tuhaf olan ise 62'de oyuna dahil edilen - ki bu "kurtarıcı dakikası" sayılır bizde – Arda Turan oldu. Bu bir plan mıydı yoksa çaresiz bir hamle mi, anlayamadım. Nereden bakarsak bakalım iki takım arasındaki fark düşünüldüğünde bu, eksikleri olsa da Galatasaray açısından hayli düşündürücü bir sonuç. Acaba sorun nerede? Sadece önde golü yapamayan oyuncularda mı? Yoksa…

09 Ocak 2022, Pazar 07:10
YAZININ DEVAMI

‘’Önder Karaveli ile uzun süreli devam‘’

Beşiktaş, maliyetleri düşürmek için gençleştirilmiş kadroya yönelmek zorunda. Altyapı donanımı nedeniyle genç oyuncularla daha sağlıklı ve uyumlu ilişki için en ideal isimlerden biri Karaveli’dir... Karaveli, kısa sürede gösterdi ki lig seviyesindeki herhangi bir hocadan eksiği yok, fazlası var. Dil, üslup, tavır konusunda ülkeye örnek olacak bir tutum sergilediği de ortada.

Önder Karaveli’yle sadece ikinci devre değil, daha uzun erimli bir sözleşme önerilmesinden yanayım. Nedenlerimi de şöyle sıralayayım:

★ Beşiktaş -elbette tüm kulüpler maliyetleri düşürmek için gençleştirilmiş kadrolara yönelmek zorunda. Bu sayede gelişecek oyuncularla katma değerli satışlar yapıp girdi sağlayarak borçları ödeyip harap edilmiş yapıyı yeniden inşa edebilir. Alt yapı donanımı nedeniyle genç oyuncularla daha sağlıklı ve uyumlu ilişki için en ideal isimlerden biri Karaveli’dir.

★ Beri yandan Karaveli kısa sürede gösterdi ki, lig seviyesindeki herhangi bir hocadan eksiği yok, fazlası var.

★ Yine aynı sürede dil, üslup, tavır konusunda ülkeye örnek olacak bir tutum sergilediği de ortada. Kalıcı olmaları sağlanmalı

★ Bence en önemli tercih nedeni bambaşka... Ligde ağırlıklı olarak futbolculuktan gelen teknik adamlar görev alıyor ya da bu model tercih ediliyor. Karaveli ya da Zeki Murat Göle gibi isimler ise bu akımın dışında ağırlıklı olarak teknik direktörlük formasyonunun hakiki yanlarına ağırlık vermiş isimler. Şöhretleri yok... Tek kurtuluşları daha fazla çalışmak, her gün, her saat yeniden öğrenmek. Hiçbir neden değilse bile bu gerekçeyle kalıcı olmaları sağlanmalı. Yaşamda yeni bir yol açmak için yeni tavırlar belirlemek gerek. Beşiktaş ve Fenerbahçe tam da bu eşikte. Ya doğru adımı atıp bu iki ismi “teknik direktör” olarak tescilleyerek yeniyi kuracaklar ya da eskiyi tekrar edecekler. İkincinin sonu belli. Tercih de yöneticilerin...

En uygun genetik Beşiktaş’ta

Kuşkusuz ki Beşiktaş’ın şampiyonluk şansı düşük. Kendi yapacaklarından daha çok önündeki takımların yapamayacaklarına bağlı bu ihtimal. Ancak bu düşük ihtimali, geleceğin inşası için bir fırsata çevirmeli, kulüp politikasını buna göre ayarlamalılar. O zaman, kaybettiğini düşündüğü anda kazanmanın yollarını döşemiş olur Beşiktaş. Ki, “Üç İstanbullu” arasında buna en uygun kültür ve genetik onda...

Güven Yalçın'ı oynat

Beşiktaş, transferde hiçbir bölgeye hiç kimseyi almamalı! Bu transfer yapma çaresizliğinin düşüncesi bile savurgan. Beri yandan kendi kaynaklarına güvensiz bir yaklaşım da... Madem elinde onarımı sağlayacak öz kaynak yok, o kadar tesis o kadar antrenman niye yapılır? O kadar çocuğun hayali neden yıkılır? Bunu yapmaya kimin hakkı var? Stoper arıyorsan işte orada Serdar Saatçı. Forvet diyorsan, geliştir en az paraya oynayan Güven Yalçın’ı, oynat.

Necip en kıymetli örnek

Oğuzhan kenara konulmuşken Önder Karaveli döneminde “pas repertuvarını” hatırlamaya başlamadı mı? Olmadı Can Bozdoğan yok mu? Transferci yaklaşım sadece paraları buharlaştırmakla kalmayıp, takımın en çalışkanlarından Necip’i sıradanlaştırıp yedeğe mahkum etmedi mi? Oysa “saf yeteneğe” karşı gayretin, çalışkanlığın, azmin, metodun en kıymetli örneğiydi Necip. Hâlâ da öyle... Bu nedenle bu kadar borcu olan, o kadar parasının kaybolduğu iddia edilen bir kulüp çözümünü kendi olanaklarından yaratabilmeli...

Altınordu örneği ortada...

Beşiktaş, sadece alt yapılardaki oyuncuları değil, ülkenin dört bir yanındaki potansiyel oyuncuları da takip edecek bir ağ kurmalı ivedilikle. Böylece sadece kendi kaynağını değil ülkenin kaynaklarını da aktif hale getirmeyi hedeflemeli Beşiktaş. Ülkede marifet sanılan şampiyonluk rekabetinin yıkıcılığı yerine, üretken politikaların yarışmacı niteliğini öne koymalı. Yani, Altınordu örneğinin yarışmacı kimliğe bürünmüş halinden söz ediyorum... Yeni yılda futbolda bir şeyler değiştirip, toplumsal umudu yükselteceksek yarından tezi yok, kolları sıvamalı. Herkese mutlu yıllar...

02 Ocak 2022, Pazar 09:45
YAZININ DEVAMI

‘’Yavaş yavaş ama güvenle!‘’

Kupanın olumlu anlamda dengeli ancak çoğunlukla olduğu gibi sıkıcı maçlarından birinde Beşiktaş, caza sahası önündeki Altay savunmasına çarpıp durdu. Devre boyunca sadece 'Oğuzhan inceliği'nden gelen pas beklentinin büyük olduğu Batshuayi'yi pozisyona soktu, olmadı. Altay, kentdaşı Göztepe ile birlikte oynadıkları oyuna göre ligin en anlamsız bölgesindeler! Öyle ki, bu maçta Souza / Atiba iş birliğinden gelen Beşiktaş golünün önünde ve ardında daha net iki pozisyonu kullanamadılar. İki takım da harcadıkları enerjiye göre verimsiz kaldıkları maçta özellikle 60. dakikadan sonra dengesiz arayışlara girince oyuna da bir renk geldi! Ancak Önder Karaveli 82'de Teixeira ve Larin'i oyuna atarak 1- 0'lık avantajı ön alanda baskı ve tehditle koruma kararı verdi ve Altay’ı baskı altında tuttu.

Oynamayı sevdiğini hatırladı

Beşiktaş açısından görünen şu ki; takım yavaş yavaş eğlenmeye, oynamayı sevdiğini hatırlamaya başladı. 'Kazanma baskısı'ndan uzaklaşma, yedek kulübesiyle uyum, sahada olana ya da kenarda bekleyene saygı… Maç sonunda Önder Karaveli'nin bu memlekette futbolun en önemli fenomenlerinden Mustafa Denizli'ye saygı ve hürmetle sarılışı… Sonuç ne olursa olsun futbol kuşaktan kuşağa bilgiyle, öğrenmeyle, saygıyla geçiyor. Yani, 'Ah Güzel İstanbul'un' finalinde Haşmet İbriktaroğlu'nun (Sadri Alışık) sevgilisi Ayşe Goncagül'ün gelecek kaygısını (Ayla Algan) gidermeye çalıştığında söyledikleri gibi; "Korkma! Dünyada her zaman inanılacak sağlam şeyler bulunur."

31 Aralık 2021, Cuma 07:29
YAZININ DEVAMI

‘’Hata kollama oyunu‘’

İlk 15 dakika içinde Beşiktaş'ın Pjanic'in arkadan hazırlayıp önde Oğuzhan'ın örgütlediği oyunlar sonuçlanmadıkça lig ikincisi Konya bir süre sonra durumu oyun olarak eşitledi. Ancak onlar da ilk 20 dakikada ülkenin 'hakeme itiraz'dan sonraki en büyük hastalığı olan orta yapma krizine tutulunca etkisiz kaldılar. Bu dakikaya kadar sekiz isabetsiz orta yaptılar. Devamında benzer biçimde devam eden karşılaşma bir tür karşılıklı 'hata kollama' oyununa döndü.

Dengeli bir maçtı

Orta yapma sayısını azaltan Beşiktaş önde baskıyı da artırdığı anlarda hücumda çoğunluğu sağladıysa da beklenen etkiyi yaratamadı. Ta ki, 60'taki en arkadan başlayan kombine hücuma kadar. Üst üste gol olabilecek üç pozisyonu kullanamadılar. Akabinde Beşiktaş'ta önemli iki değişiklik oldu. İki gedikli iki gençle değişti. Onlardan biri, Güven 73'te ciddi bir zorlamanın aktörlerindendi. Ne var ki yine Beşiktaş sahnesinde tahmin edilebileceği gibi Vida vardı! Gitti, halledemedi ve Konya golü buldu! Dengeli bir maçtı ve ligi şimdiye kadar yüklenen Konya öyle ya da böyle maçı kazanmayı bildi. Düzenini ve temkinini koruyan Konya yoluna devam ediyor.

Oyunda da hesaplaşma

Beşiktaş kazanmak için yapabileceklerini yaptı. Gecikmişti düzen tutturmaya ama ligin en güçlü organizasyonlarından biri karşısında oyunu kazandıysa da maçı kazanamadı. Görünen o ki, iyi yoldalar. Yollarını bozmak 'yönetim iradesi'ne bağlı. Geçmişin olumsuz mirası yeniye yüklenemez… Ya böyle hayal kurup, umut edip, çalışarak yükselmek ya da eski çıkmaz sokaklara saparak, çözümsüz denenmişi yineleyerek geçmişi tekrar etmek! Madem geçmişiyle hesaplaşıyor Beşiktaş sadece bütçe ve yönetimde değil oyunda da geçmişiyle hesaplaşmayı göze almalı! Öyle değil mi?.

28 Aralık 2021, Salı 07:23
YAZININ DEVAMI

‘’Yeter mi? Emin değilim!‘’

İlk devre boyunca düşündüm; ‘’Teknik heyet neleri, nasıl çalıştırmıştı ki Galatasaraylı oyuncular maçta bunları icra edemiyor?’’ Düşünmeyi sürdürdüm; ‘’Acaba, örneğin geçen sezon devre arası gelen Mostafa Muhamed katkısına benzer bir katkıyı mı transfer etmeyi planlıyor Galatasaray teknik ekibi?’’ Öyle ya Selçuk İnan bir önceki maçın sonunda buna benzer bir yol haritasını işaret etmişti. Oysa sahada olan biten pek de ‘’oyuncu/yetenek sorunu’’ gibi görünmedi. Şöyle sorayım o zaman; ‘’Puan cetvelinde Galatasaray’ın üzerinde yer alan takımların oyuncuları daha üst seviye oyuncular mı?’’ Nihayetinde ilk gol de iki özel yeteneğin dayanışmasından gelmedi mi? İkinci devre Antalya gol için öne daha çok ve biraz da hesapsızca çıkınca Galatasaray beklediği fırsatları bulmaya başladı. İkinci golü de buldular ama sonuçsuz da kalsa üst üste benzeri pozisyonları verdiler Antalya’ya.

Daha çok ders var

Bu da gösteriyor ki, her açıdan çalışılması gereken çok ders var Galatasaray için. Beri yandan tribüne taraftar gelmesi için bu haldeki oyun ile maç kazanmak yeter mi, emin değilim! Hem yıllar içinde ‘’sükseli yıldız’’ izlemeye alıştırılmış taraftar tipi hem televizyon sayesinde karşılaştırma fırsatı bulduğumuz Avrupa merkezli oyuna göre hayli yavan kalan ülke futbolu… Üstüne bir de hedeften uzaklaşma eklenince tribünü oyuna dahil etmek mümkün olmuyor. Son olarak… Görülüyor ki, futbolcuların çoğu oyundaki (Ofsaytlar, VAR protokolü vs...) işleyişi kavramış değil.

26 Aralık 2021, Pazar 09:06
YAZININ DEVAMI

‘’Futbol alışkanlık oyunudur‘’

Ülkenin az sayıdaki iyi maçlarından birinin ilk yarısını izleye durduk. Rakibini doğru analiz etmiş, nerede duracağını, nasıl baskı yapacağını bilen Göztepe ev sahibine nefes aldırmadı. Doğrudan kaleye inen İzmirliler’e karşı Beşiktaş'ın kalesinde yaşadığı tüm tehlikelerde başrol çoğunlukla olduğu gibi yine tanıdık bir isimdi: Vida. Oğuzhan'ın kaybettiği topun ardından savunma pozisyonunu kaybedince bir gole neden oldu, bir de partnerinin penaltı yaptırmasına sebebiyet verdi. Sanırım Önder Karaveli’nin, Beşiktaş kariyeri büyük oranda bu, ‘Vida sorunu’nu çözme yöntemine bağlı olacak! Bizim ülkede topu geriye oynamak ayıplanır. Ne var ki Beşiktaş golü Ghezzal’ın geriye taşıdığı topun bir seri marifetle öne aktarılmasından geldi. Peki, ’Göztepe’nin oyuna bu denli el koymasının nedeni neydi?’ diye sorulacak olursa, ’Kanımca De Souza/Pjanic pozisyon değişikliğine bağlıydı’ derim. Önder Karaveli savunmacılarından De Souza’nın kesiciliğini, Pjanic’in oyun kuruculuğuna tercih edince maç onlar için riskler taşıyan bir tür git/gele dönüştü. Bu durumun sahaya çıkan Oğuzhan’ı da gol dışında görünür kıldığı pek söylenemez!

İnce eleyip sık dokumalılar

Ancak ikinci devre başlarında Beşiktaş daha az geçirgen Göztepe ise ilkine göre bir parça daha yorulmuş göründü. Tempo düştü. Nihayet Batshuayi’nin gayreti beceriye dönüşemediyse de topu Ghezzal’a geçirmeyi başardı. De Souza’nın boş koşusu da alanı yaratınca geçen sezondan izler taşıyan bir gol daha izledi Beşiktaşlılar. Futbol alışkanlık oyunundur. Pjanic’in önünde Josef/Oğuzhan gibi ikinci bir oyun merkezi fikri çekici kuşkusuz. Ancak kazanılmış alışkanlıkların toptan değiştirilmesi radikal olsa da sonuç garantili değildir. Dün azalttığı orta sayısına ve harcadığı efora karşın Beşiktaş’ın yaşadığı tıkanıklık sanırım biraz da bu duruma bağlıydı. Değişikliklere bağlı olarak Josef yerine geldikten sonra da ‘aktif dinlenmeyi’ tamamlayan Göztepe, son 10-15 dakikada zorlamayı sürdürdüyse de bu kez Ersin’in performansına takıldılar ve Beşiktaş hayli zorlandığı maçı kazanmayı başardı. Sanırım Önder Karaveli ve ekibi gelecek için bu maçı ince eleyip sık dokuyarak analiz edecektir!

24 Aralık 2021, Cuma 08:12
YAZININ DEVAMI

‘’Ciddi bir özeleştiri gerekli‘’

Bilindik Galatasaray maçlarından biri daha! İlk 30 dakika tempo... Oldu oldu, olmadı mı ardından rölanti ve kontrol oyunu gayreti. 30. dakikaya doğru oyunu eline geçiren Demirspor daha çok Yunus Akgün üzerinden hücumlar örgütlediyse de akınları sonlandıramadı. Futbol esasen 'Kaydetme oyunu'dur da... Ömer Bayram takımı lehine girdiği ilk ciddi pozisyonda Mesut Özil’in o pozisyonlardaki vuruşlarına çalışmış olsa belki de maçın seyrini değiştirmiş olabilirdi. Bir diğer 'Kayıt' konusu ise şu: Teknik direktörler kenara her inildiğinde vara yoğa orta yapma hastalığını tedavi edebilse çizgi oyuncuları da bambaşka boyutlar kazanacak. Bu bağlamda maçın ilk devresi 'Orta saha mücadelesi' biçiminde geçtiyse de atak sayısı ve yoğunluğu düşüktü. İkinci devrenin hemen başında Yunus önce Vargas’ın kontra pasında ardından yine aynı takımdaşının taşıdığı topta, tıpkı Josef De Souza ve nice oyuncu gibi 'Eski takımına gol atma kuralı'nı işleme soktu! ‘Dünya yıldızı’ Balotelli topu bu denli yormasa Demirspor tahmin bile edemeyeceği farklı bir skora ulaşabilecek ritmi bulmuştu o aralar. 75 sonrasında da en arkadaki Demirsporlu Muriç sahne alınca maçın gidişatını değiştirebilecek Galatasaray golü mümkün olamadı. Ligin tepesine tutunan Demirspor bu maçta düzen/tertip/uygulama konusunda rakibinden hayli önde göründü.

Tahmin edilebilir sıkıntılar

Galatasaray ise tam da 'Gençleşme ve tasarruf başlangıç sezonu’da tahmin edilebilir sıkıntılar yaşıyor. Ne var ki, federasyona karşı ajitatif bir tarza meyleden Galatasaray iyileştirme politikaları yerine, 'Hedef şaşırtmaca’yı tercih etmiş görünüyor. Oysa açık seçik görünüyor ki, sorun tamamen 'Zaman’ ve ‘Teknik içerik’le ilgili. Geleceğin inşası açısından takım ve oyuncu ayrıntıları üzerine yoğunlaşmaları şart. Bunun için de 'Dışarıda sanal düşman üreten’ tutumlarını ciddi bir özeleştiriye tabii tutmaları elzem görünüyor

22 Aralık 2021, Çarşamba 08:29
YAZININ DEVAMI

‘’Geçiş oyunu!‘’

Fenerbahçe gergin, Beşiktaş şaşkın! Başlarken hangi takımın nasıl oynayacağını kestirebilmek çoğumuz için mümkün değildi. Yine de örneğin, Beşiktaş için bazı ipuçları vardı. Geçici görünen hoca Önder Karaveli yetiştiği kültür gereği takımını öncelikle ofans ağırlıklı çıkaracaktı sahaya. Öyle de oldu ve ilk devre böyle sürüp gitti. Beşiktaş savunmadan hücuma geçerken ciddi sıkıntı yaşamasa da ‘’olumsuz düzen’’den çok iki öngörülemez ayrıntı nedeniyle iki gol yedi.

İlk devrenin kontrollüsü Fenerbahçe, moda deyimle, ’’geçiş oyunu’’ arayışını bırakıp ikinci devreye hükümran başladı. Ne var ki, o ara tıpkı ilk devre Beşiktaş’ın yaşadığı gibi beraberliğe getiren golü yedi. Beraberliği bozmak için İrfan Can ile Mert Hakan’ın oyuna girişiyle kaybedecekgibi oldukları tempolarını yeniden yakaladılar. Fakat bu kez de Beşiktaş ‘’geçiş oyunu’’ fırsatı kollar pozisyona geçmişti. Son Kayseri maçının ‘’dönüştürücüleri ’’Oğuzhan ile Güven’in sahaya sürülmesiyle fiili değilse de fikri bir tehdit de oluşturdular ama Fenerbahçe düzeni en azından savunma konusunda oturmuştu. Durum böyle oluncada oyunun geri kalanı tehlike yaratmaktan çok bir tür top kapma yarışına dönüştü. Ta ki, son dakikadaki Batshuayi’nin direğe takılan vuruşunu hazırlayan Beşiktaş’ın ‘’geçiş oyunu’’na kadar.

Faturası kesilecek...

Bu maç, genel olarak ülke özel olarak iki takım için, ‘’gençlik’’ yada ‘’öz kaynak düzeni’’nin vücut bulmuş halleri Berke ile Ersin üzerinden çok şey anlatıyor olmalı. Onca hatasına bir yenisini ekleyen Vida’nın yaptığı ve yapacağı tuhaflıkların faturası muhtemelen Önder Karaveli’ye kesilecek. Oysa Rıdvan Yılmaz benzeri genç oyuncuların yaptıkları yada yapacaklarının onun hanesine bir artısının olamayacağı da rahatça tahmin edilebilir!

20 Aralık 2021, Pazartesi 08:14
YAZININ DEVAMI