Arama

Popüler aramalar

‘’Federer'in Yakın Geleceği (II) ?‘’

Dünkü yazımı bitirirken Nadal oynamadan 1 numara olabilir mi? Demiştim. Yanıtı Evet. Buyrun okuyun.

Geçen yıl Federer burada şampiyon olmuştu. Nadal ise çeyrek-finalden bir tur önce yani 4. turda ezeli rakibine elenmişti (yani koruyacağı pek bir puan yok). Dolayısıyla Federer’in orada kazandığı şampiyonluk puanını (1.000) düştüğümüzde burada henüz oynamadan Nadal’ın 310 puan gerisinde kalıyor.

  • Yani Federer burada yarı-finale gelemezse Rafael Nadal oynamadan 1 numara oluyor.
  • Eğer Federer burada yarı-finale gelir sonra yenilirse doğal olarak 1 numarada kalacak ama bu kez haftaya Miami’de finale kalması gerekecek (olduğu yerde barınabilmesi için).
  • Burada finalde kaybederse Miami’de en az çeyrek-finale kalması gerekecek (1 numarayı muhafaza edebilmesi için.)
  • Indian Wells şampiyonu olacak Roger Federer ise ta İtalya Açık’a kadar kayda değer hiç bir sonuç elde etmese de 1 numara olarak kalır.
  • Eğer Indian Wells ile Miami’den birinde şampiyon diğerinde ise finalist olursa Nadal onu toprak kort sezonunun sonuna kadar yakalayamaz (Monte Carlo’yu kazansa bile).

Bana göre Federer iyi bir fikstür çekti. Birinci çeyrekte ona tehlikeli sayılabilecek yegane raketler Thiem ile Shapovalov (Bu adama dikkat edin). Ama onlar da Federer’e gelmeden birbirleriyle oynuyor. Zaten fikstüre baktığımda ilk tepkim yahu kim var bu turnuvada Federer’in karşısında oldu! O denli bana boş geldi fikstür. Niye mi?

Indian Wells’de bu yıl erkekler fikstürü yokları oynuyor. Olmayan yıldızlar olanlardan çok! Murray, Nadal, Wawrinka, Tsonga, Goffin, Gasquet…Hiçbiri yok. Djokovic çift ameliyattan dönüp geldi. Ne yapabileceği meçhul.

Yine Federer’in tarafında Berdych ile Chung da bibirleriyle oynayacak. Ama onlar da hiçbir zaman İsviçre’liye rakip olamadılar. Dimitrov ile Rublev bir altta yine birbirleriyle oynayacak. Kyrgios ise ona gelene kadar elenecektir kanısındayım.

ABD’li Tiafoe ile Alexander Zverev bir diğer çeyrekte. Zaten hepsi fikstürün ikinci yarısında toplanmış. Schwartzmann, Del Potro, Nishikori, Djokovic, İsner, Cilic hepsi orada. Durumu maçlar ilerledikçe daha ayrıntılı analiz edebileceğiz.

Kadınlar mı hiç sormayın? Erkekler yokları kadınlar varları oynuyor. Dünyada kim varsa herkes orada. Serena doğum izninden döndü. Bu kadına helal olsun dememek elde değil. Şimdiye dek başına gelmedik kalmadığı gibi şimdi de yaşamının en güzel anında çocuğunu dünyaya getirirken ölüm tehlikesi geçirdi.

Burada da çektiği fikstür zor. Sıralamada düştüğü için (22) seri-başı bile olamadı. Önce Kazak Diyas sonra Hollandalı Bertens ve kardeşi Venus. Bunları inşallah aşarsa tekrar konuşuruz.

Ama bir 4. çeyrek var ki tam bir gayya kuyusu. THY, Kerber, Vesnina, Azarenka ve Stephens. Gerçi her çeyrek birbirinden zor. Çok güzel maçlar bizi bekliyor. Bir tahmin beklemeyin. Kadınların arasında ben aklımı peynir ekmekle yemedim! Hoşkalın.

10 Mart 2018, Cumartesi 06:30
YAZININ DEVAMI

‘’Federer'in Yakın Geleceği ?‘’

ABD Medyası tarafından sürekli Tenis Dünyasının 5. Grand Slam’i olarak pompalanmaya başlanan Indian Wells başladı. Bu nasıl acımasız bir güruhtur ki kendilerinden başka hiçbir canlının varlığına, bekasına ve gelişmesine tahammülü yoktur. Evet “Kızılderili Kuyuları” gerçekten mükemmel bir tesis. Dört dörtlük bir organizasyon. Çölün ortasında tam anlamıyla bir Spor Vahası. Bunların birini bile tartışacak akli melekeleri yerinde kimse yoktur. Hal böyleyken doğru dönen bir düzeni çomaklamanın bir anlamı var mı?

5. Grand Slam olacaklarmış çünkü çoğu Grand Slam Turnuvasından daha iyi olanaklar sunuluyormuş. Oyuncular zaten tıka basa dolu takvimden kafalarını kaldıramıyorlar. Sakatlıklar, çekilenler birbirini kovalıyor. Yeterince “yıldız” olmayınca turnuvalar zarar ediyor. Sponsor ve medya şikayetçi oluyor…Çünkü izleyici azalıyor. Hadi bir de 5. Grand-Slam! Bunun olamayacağını kendileri de farkında ama öyle sinsiler ki! Artık vahşi-kapitalizmin bile bir sınırı olmalı diyesi geliyor insanın. Yeniliklere, gelişmeye hele doğru değişikliklere hiç ama hiç karşı değilim ama salt kendi çıkarını gözeterek, tüm bir sistemin allak bullak edilmesine ve bu uğurda güzelim bir spor branşının merhametsiz yatırımcıların çıkarlarına kurban edilmesine de karşıyım. Amaçları 5. Grand Slam olabilmek değil aslında. Fransa Açık (Roland Garros)’ın yerine geçmek.

Yanlarında ancak kendi vatandaşlarını yani “ABD Açık” turnuvasını bulurlar. Başta Fransızlar sonra da Avustralyalılar buna toptan itiraz şerhini koyarlar. İngilizler bile geleneksel tutuculuklarını sahiplerine göre haykırmaktan önde tutacaklardır. Kendilerine göre haklı yanları olabilir. ABD’deki sermaye ve medya hiçbir yerde yok. Doğal olarak bazı konularda üstünlükleri olacaktır. Ama bu üstünlükleri bu sporun köklü çınarlarını yok etmeye çalışarak kullanmak çok çirkin. Yegane amaçları “Fransa Açık”ın bir türlü çözemediği sorunlarını öne sürerek kendilerini ön plana çıkarmak.

Ama yukarıda yazdığım gibi orası ABD. Kendilerine göre bir mantıkları var. Bakınız yıllarca dünyanın en çok satan haftalık haber dergilerinden biri olan Newsweek’in editörü Tina Brown’a emekliye ayrılırken soruyorlar : “Size göre nasıl oldu da Trump gibi biri başkanlığı kazandı?” Aldıkları yanıt şu oluyor : “Onun albenisinde fazlasıyla Amerikanvari faktörler var…Günün sonunda Trump altından bir köşkü, kocaman bir uçağı ve manken karısı olan biri. Amerika’da bunun bir başarı öyküsü olarak algılanması o denli kolay ki!”

Gelelim İndian Wells turnuvasının kendisine. Herkesin dilinde Haşmetmeablarının ne yapacağı. 38 yaşına adım atmakta olan bir adam tüm tenis camiasını peşine takmış maşallah gittikçe gidiyor. Başka konuşulan hiçbir şey yok.

Yahu kadınlar fikstürü son zamanların en ilginci…Serena dönüyor, Azarenka olacak. Kerber, THY, Halep hatta Sharapova hepsi var! Hayır varsa yoksa Federer acaba yine kazanacak mı? Nadal’la arayı açacak mı? Bir numara da kalacak mı yoksa ?

Pekiii, alın size bir soru : Nadal oynamadan 1 numara olabilir mi? Ama yanıtı yarına.

Eh hastahane odasından da bu kadarcık muzipliğimi hoş görün lütfen. Sağlıcakla kalın…

07 Mart 2018, Çarşamba 19:00
YAZININ DEVAMI

‘’Sonuç‘’

Tek erkekler finalinden Roger Federer’i 20. Grand-slam zaferiyle çıktı. 5 sette yendi rakibini. Ekselansları 2. ve 4. sette rakibini kırmış, kendi servisiyle de durumu iki farka çıkarmışken birden bire buz kesti. Bu filmi daha önce birkaç kez izlemiştik! Cilic te hem 2. hem 4. setlerde kendisine altın tepside sunulan bu armağanın tadını çıkararak maçı iki kez eşitledi. Hele 4. setin sonlarında Ekselansı adeta sahadan siliyordu.

Halbuki Federer kazandığı setlerde fevkalade bir tenis örneği verdi. Alçak slice toplarla 2 metrelik Cilic’i çok rahatsız edecek toplar attı. Rakibinin çivi gibi vuruşlarını erken alıp, en çabuk şekilde geri göndererek onun ayarını, dengesini bozdu. Servisleri de iyiydi. Ama Cilic boş adam değil. Böylece son sete geldiler. İsviçreli molasını aldı.

Mola sonrası Federer sanki geri gelmiş ve bir kez daha en kritik yerde vites büyütmüştü. Bu adamın oynadığı tenisi eleştirecek biri olduğunu sanmıyorum. Ama tecrübesini kullanmasına da ilaveten şapka çıkarmak gerek.

Cilic ise aynen maçın ilk başlarında olduğu gibi sinirine ve heyecanına hakim olamıyor, hata yapıyor ve rakibinin başta servisi olmak üzere vuruşlarını yanıt veremiyordu. Göz açıp kapayana kadar 3-0 oldu. Sonra 4-1. Sonra 5-1. Ve Roger Federer maç için servis atıyordu. Attı da 6-1 !

5 setlik maçın son seti yarım saat sürdü. Cilic rakibinin elini sıkarken adeta ne olduğunu anlamamış bir ifadesi vardı.

20. Grand-Slam başarısı haşmetmeablarının. Bu rekorun kırılabileceğini hiç sanmıyorum. Yarın açıklanacak sıralamalarda yarı-finalde sakatlık nedeniyle çekilmek zorunda kalan Nadal’ın ardından 2. olarak kalacak. Ama aralarındaki farkı asgariye indirdi. Cilic ise kariyerinde ilk kez 3. sırayı alacak.

Evet Avustralya Açık’ta artık sona ulaştık. Bu turnuvayı herkes anımsayacak. Hem iyi hem de organizasyondaki bilhassa teknik aksaklıklarla. Ama en unutulmayacak olan iki hafta boyunca karşılaşılan sürprizler olacaktır.

Böyle bir turnuvayı bize yansıtan Eurosport’a da teşekkür etmek gerek. İzlediğimiz fevkalade maçların yanısıra çekici ve anlamlı reklamları unutmak zor…Başta Kerala, eğitim ve THY’nin görüntüleri olmak üzere. Umarım ülkemizde bunlardan esinlenecek olanlar çıkar. Diğer milletlerle alay ederek reklam yaptıklarını sananlara bu sözlerim!

Avustralya Açık’ın Gençler Kategorisinde mücadele eden Yankı Erel ikinci turda fikstürün ve ITF’in gençler sıralamasının 1 numarası Rus Skatov’a 06, 75, 63’lük bir skorla yenildi. Dolayısıyla onun haricinde bir büyük turnuvada daha yokuz. Hadi büyükleri geçtik. Onlar elemelerden çıkamadılar. Ama geçtiğimiz yıl bu turnuvada başarılı sonuçlar elde eden diğer gençlerimiz ne oldu? Hani gençlerde başarıdan başarıya koşuyorduk? Hani yılın her haftası uluslararası turnuva organize ediyorduk ta gençlerimiz yıldızlaşacaktı ? Hani Akdeniz Bölgemiz tenisçilerimiz için bir tenis havzası haline gelmişti ve oradan pıtrak gibi tenisci doğacaktı? Hadi canım sizde. Hani bir laf vardır : “Olsayı bulsaya vermişler, hiç doğmuş!”

Önceki ve bilhassa bu Avustralya Açık ile ilgili yazılarımın çoğunda uzakdoğulu raketlerin son hızla tenis sıralamalarının zirvelerine yerleşmeye başlayacağını vurguladım. Bakınız aşağıda Avustralya 2018 ile ilgili tüm sonuçlar var. Neredeyse her kategoride bir Uzakdoğulu [Çin(CHN), Taipei(TPE), Kore(KOR), Papua Yeni Gine(PNG)] raket göreceksiniz. Finalde yoksalar da en azından çeyrek/yarı-finallerde varlar…Unutamayacağımız Hyeon Chung ve kadınlarda Hsieh gibi.

İyi bir hafta dilerim. Hoş kalınız.
-----------------------------------------------
Tek Kadınlar: Wozniacki (DEN)]
Tek Erkekler: Federer(SWI) vs. Cilic (CRO)
Çift Kadınlar: Babos (HUN) & Mladenovic (FRA)
Çift Erkekler: Marach(AUT) & Pavic(CRO)
Karışık Çiftler: Dabrowski(CAN) & Pavic(CRO)
-------------------------------------------------------------
Gençler
Kızlar: Liang (TPE)
Çiftler: Liang (TPE) & Wang (CHI)

Erkekler: Korda (USA) (Finalist>Tseng (TPE))
Çiftler: Gaston & Tabur (FRA)
-------------------------------------------------------------------

Tekerlekli Sandalye
Kadınlar: De Groot (NED)
Çiftler: Buis(NED) & Kamji(JPN)

Erkekler: Kuneida(JPN)
Çiftler: Houdet & Peifer (FRA)
------------------------------------------------------------------------

28 Ocak 2018, Pazar 15:39
YAZININ DEVAMI

‘’Erkekler Finali Öncesi‘’

Roger Federer – Marin Cilic. Avustralya Açık erkekler finali. İsviçreli raket herkesin favorisi. Ama kazın ayağı pek öyle değil. 2014 yılının Amerika Açığında Hırvat tenisci onu bir güzel yenmişti. Tekrarlanmaması için hiçbir neden yok.

Güzel bir final bizi bekliyor. Her iki sporcu da formda ve bir sakatlıkları yok. Sosyal medyada rakibinden epey arka planda kalmayı tercih etmiş olan Cilic son günlerde adeta bir atak yaptı. Mütevaziliği bırakıp en iyi müdafa hücumdur düsturuyla 2014’ü tekrarlamaya çalışacağını her platformda üzerine basa basa tekrarlıyor.

Anımsayalım o maçı. Cilic uzun bir süredir grand-slam şampiyonu olamamış rakibini hiç bir şekilde oyuna sokmamış onu servis çizgisinin ardında oynamaya mecbur etmişti. Böylece İsviçreli oyuna hakim olamamış ve yönetememişti. Onun böyle durumlara fena halde sinirlendiğini ve bunun da basit-hatalarını arttırdığına epey kez şahit olduk.

Cilic’in ilk servisleri roket gibi. İkinci servislerinde de rakibi saha dışına atabiliyor. Bu servisler tutarsa haşmetmeablarının işi çok zor olur zira Hırvat raket onun ikinci servisine yüklenerek oyun kapmaya çalışacaktır.

İsviçreli ise baştan itibaren oyunu domine etmeye, Cilic’i sağa-sola koştururken voleye gelip puanları mümkün olduğu kadar kısa tutacaktır. Çabucak Hırvat’ın bu maçtan ümidini kesmeye çalşımak bir başka hedefi olacaktır. Zira Cilic’in ümit görmediği maçları çok çabuk bıraktığı biliniyor…Pek sebatkar ya da ısrarcı biri sayılmaz.

Federer’in finale gelene kadar hiç yorulmamış olması, özgüveninin tavanda olması ve tabî inanılmaz yeteneği ile her an vites büyütebilmesi onun favori kabul edilmesinin başlıca unsurlarıdır.
İzleyip göreceğiz. İyi bir Pazar günü dilerim. Hoşkalınız.

27 Ocak 2018, Cumartesi 15:55
YAZININ DEVAMI

‘’Kadınların Finali !‘’

Dün yazımı şöyle bitirmiştim :

Kadınlarda yarın final var. Halep-Wozniacki. Kim kazanırsa bu ilk grand-slam şampiyonluğu olacak. Kim kazanırsa Dünya 1 numarası olacak.
Halep çok daha zor maçlar oynayarak buraya geldi. Kortta kaldığı süre ise rakibinden çok fazla. Üstelik daha turnuvanın başlarında ayak bileğinden sakatlanmıştı. Dolayısıyla fiziksel olarak ibre fazlasıyla Danimarkalıdan yana. Ancak Halep gibi atik, çabuk ve kortu iyi kapsayan ikinci bir raket te yok.
Her ikisinin de ikinci servisleri bu seviyedeki tenisciler için feci ! Birinci servislerde ise yine Danimarkalı çok ağır basıyor. İkisinin de konsantrasyonu pamuk ipliğine bağlı. İyi götürdükleri maçı anında yitirebiliyorlar. Onun için maça hükmedecek olan yukarıda belirttiğim gibi servisleriyle ilgili iki unsur olabilir. Açıkcası kontrol kimdeyse bu maçı o kazanacak. Yapılan tahminlerin büyük bir çoğunluğu THY’nin güzelinden yana. Benim tahminim ise güce değil beyne yönelik. Gönlüm Halep’ten yana.
Evet kortta ki 2 tenisci de 1 numara. Ama tek bir grand-slam kazanamamış iki 1 numara. Bu konuda yorumda bulunanların göz ardı ettiği bir gerçek var. Tenis tarihindeki onca 1 numaranın yarısından fazlasını çoğumuz anımsamaz bile. Ama bir grand-slam şampiyonu her zaman akılda kalır. Buradaki raketlerin ikisi de esasen şanslı. Bu maçın sonunda biri kesin anımsanacak. Ama bu kez diğeri de unutulmayacak ! Zira rakibinin nihayet gerçekleştirebildiği bir zaferin finalistidir.

Maç başladı ve Woz öne geçti. Hem de farklı olarak. Eyvah dedim kendi kendime. Bu maç uzun sürecek. Zira sahadaki bu kadınların tenis sporunda yapamadıkları yegane şey dişli rakipler önünde farklı ileri geçtiklerinde maçları bitirememek.

Rahmetli Özal’ın devrinde kıymeti kendinden menkul bir sürü işadamı kılıklı genç peydahlanmıştı. Esasen çoğu Amerikan çürümüşlüğünün kötü birer örneği idi. İnek yalamış saçlı bu civanların en sevdiği tabir de “iş-bitiricilikti”. Makyavelizm ile iş-bitiricilik onlar için eş-anlamlıydı. Çoğu artık anımsanmıyor bile. Tarihin en kirli sayfalarına gömüldü. İşte bunların tabiriyle bu hanımlar “iş bitirici değil”!

Aynen öyle oldu. Wozniacki İlk seti kolayca alabilecekken son anda eli ayağına dolaştı ve tie-break oldu. Zoru seviyor. Oradan aldı seti. Herhalde ilk seti alınca maçı da aldığını sandı ki durdu. İkinci seti Halep fazla uğraşmadan 6-3 alarak maçı eşitledi.

Aldıkları mola sonrası Woz yine atak oynamaya başladı. 3-1 yapınca yine durdu. Şimdi iyi oynamaya başlayan Halep ti. Önce durumu yine eşitledi (3-3). Sonra da ikinci kez servis kırarak 4-3 yapınca Wozniacki sol-baldırı için sağlık-molası aldı.

2’35” sonra ilk kez ileri geçince Halep bacaklarının da artık alarm vermesiyle bu kez tam durdu. Gidemiyordu artık. 4-4 oldu. Sıra Danimarkalıdaydı. Önce kendi servisini aldı Woz (5-4). Şimdi rakibinin servisinde maç için oynuyordu. Böylesi onun için daha kolaydı! Hiç olmazsa servis atmayacaktı. Titremeyecekti.

Halep olmadık bir topu takınca iş kendiliğinden bitti. 2012 yılında Azarenka’ya kaptırdığından bu yana Wozniacki ilk kez bir numara oluyor. Hem de tüm kariyerinde ilk kez bir grand slam kazanarak. Hem de ülkesine ilk kez bir grand-slam şampiyonluğu armağan ederek.

Tüm alkışlar ikisine birden. Maalesef teniste iki şampiyon birden olamıyor. Yoksa ikisi de bunu haketmişti. Hoşkalınız.

27 Ocak 2018, Cumartesi 14:50
YAZININ DEVAMI

‘’Dede-Torun!‘’

“36 yaşındaki Roger Federer ile 21 yaşındaki Hyeon Chung karşılaşması Avustralya’da en merakla beklenilen mücadelelerden biri olacak şüphesiz. 58.sıradaki Koreli genç adam Djokovic ve Federer’e imrenerek büyüdüğünü açıklamıştı bir gün önceki basın toplantısında. “Birini yendim, bakalım öbürüyle ne yapacağım?”. Tam 14.5 yaş fark var aralarında. Tenis tarihinin en farklı yaşlardaki 4 karşılaşmasında biri olacak bu mücadele. Hani dede-torun demek biraz abartı oldu ama böyle bir karşılaşma için bukadarını da hoş görürsünüz artık.

İsviçrelinin bu maça epey atak girerek rakibini sindireceğini düşünüyorum. Haşmetmeabları sıralaması bu denli düşük rakiplerin oyunda ona sürpriz yapmasını pek sevmediğini biliyoruz. Büyük turnuvalarda birkaç kazası var böyle rakiplere karşı. Onun için baştan itibaren ona yerini göstermeye çalışacaktır!

Ama Koreli de buradaki maçlarını neredeyse hatasız oynadı. Üstelik fevkalade bir fizik yapısı var tenis için. İçinde ne varsa ortaya koyuyor. Sahayı da iyi kapsıyor. Kısacası işi pek kolay olmayacak diye düşünüyoruz İsviçrelinin.”

İşte dünden aynen böyle hazırlık yapmıştım bugünkü maçın giriş yazısı için.

Yazacak pek bir şey yok. Federer beklenildiği gibi başladı. Diğer maçlarında zorlanmaya başladığında yükselttiği vitesini burada baştan kullandı. Açıkcası ilk puandan itibaren öyle bir çark kurulmuştu ki, Koreli ne yaparsa yapsın bu dişlilerden kurtulamayacaktı. Sakatlık üzerine faraziyeler yürütmek hele teniste pek akıl kârı değil ! Onun için susmak en doğrusu. Gerisi falcılığa giriyor.

Bana öyle geliyor ki ekselansları rakibinin rahatsızlığının da farkında oldu. Zira o cıva gibi genç adam daha ilk setin sonlarına bile gelmeden köşelere erişmeyi bırakmıştı. Bunu da Federer gibi bir kurtun farketmemesi olanaksız.

Bence taşlar yerine oturdu. Koreli kazansaydı sürpriz diyecektik. Şimdi ağır-abiler kozlarını paylaşacak. Federer’in Cilic üzerine 8-1’lik bir üstünlüğü var ama bilhassa son maçları hep çok çekişmeli geçmiş. Gerek 3 set gerek 5 set. Yorulmadan geçtiği yarı-finalden sonra İsviçreli daha ağır basıyor ama hep ikinci planda kalmayı tercih etmiş olan Hırvat raket verdiği beyanatlarla artık fena halde göz önüne çıkmayı arzuluyor. Göreceğiz.

Kadınlarda yarın final var. Halep-Wozniacki. Kim kazanırsa bu ilk grand-slam şampiyonluğu olacak. Kim kazanırsa Dünya 1 numarası olacak.

Halep çok daha zor maçlar oynayarak buraya geldi. Kortta kaldığı süre ise rakibinden çok fazla. Üstelik daha turnuvanın başlarında ayak bileğinden sakatlanmıştı. Dolayısıyla fiziksel olarak ibre fazlasıyla Danimarkalıdan yana. Ancak Halep gibi atik, çabuk ve kortu iyi kapsayan ikinci bir raket de yok.

Her ikisinin de ikinci servisleri Allahlık! Birinci servislerde ise yine Danimarkalı çok ağır basıyor. İkisinin de konsantrasyonu pamuk ipliğine bağlı. İyi götürdükleri maçı anında yitirebiliyorlar. Onun için maça hükmedecek olan yukarıda belirttiğim servisleriyle ilgili bu iki unsur olabilir. Açıkcası kontrol kimdeyse bu maçı o kazanacak. Ben güce değil beyne şans veriyorum. Bu nedenle gönlüm Halep’ten yana.
İyi izlenceler. Hoşkalınız

26 Ocak 2018, Cuma 14:30
YAZININ DEVAMI

‘’Güzel Maç : Halep-Kerber‘’

Günün ilk maçı Wozniacki ile Mertens arasındaydı. Wozniacki 180km. civarında dolaşan ilk servislerinin müthiş etkisi ile ilk seti kolayca bitirdi. Belçikalı’nın raketini koyarak ancak karşılayabildiklerini de o kolayca sağa-sola gömebiliyordu. Mertens’in burada yegane umudu bu ilk servislerin tutmamasıydı. Zira Wozniacki’nin ikinci servisi ancak 130km’lerde dolaşıyordu. Bunları da Mertens için karşılamak ve puana çevirmek zor olmuyordu. Ama umduğunu bulamadı ilk sette 6-3 bitti. Ayrıca bir ralliye girdiklerinde de Wozniacki çok iyi yaptığı paralel vuruşlarla doğrudan puan alabiliyordu. Belçikalı ise önceki maçlarına nazaran çok tutuktu.

2. set başabaş başladı ama 2-2’de Danimarkalı yine kırdı rakibini (2-3). Sonra 5-4, 30-0’a gelen maçı kapatacakken titreyeceği tuttu…İki çift hata ve gereksiz bir fileye çıkışta geçilerek set berabere duruma geldi 5-5. Sonra oyun öyle bir hale geldi ki Danimarkalı vereyim, Belçikalı almayayım diyordu. Bu minvalde tie-break’e gelindi. Belçikalı’nın hala almayayım modunda olduğunu görünce de Wozniacki tie-break’i 7-2 aldı. Artık bu maçı o mu aldı yoksa rakibi mi verdi önemli değil… Anlayacağınız Wozniacki kadınlarda ilk finalist oldu.

Sıra ağır-ablalarda veya bir başka deyişle erken finaldeydi. Kısa bir süre önce kadınların 1 numarası olan Alman Kerber ile güncel birinci Rumen Halep.

Açıkcası Halep’in rakibi üzerinde böylesine bir üstünlük kurabileceğini öngörmemiştim. Çok atak başladığı maçın ilk setini 6-3 gibi bir skorla hem de rakibini bir değil iki kez kırarak geçti. Atletik üstünlüğü ile rakibini tüm toplarını toplamaya muvaffak oldu.

2. sette Halep yine iyiydi. Ama Kerber’in de peşini bırakmaya hiç niyeti yoktu. Halep’in bilhassa 2-1’i 3-1 yaparken oynadığı oyuna şapka çıkarılır. Kadınlarda kortu Halep kadar iyi kapsayan bir ikinci raket olduğunu sanmıyorum. Ama buradan sonra sanki biraz duraladı. Ve Kerber’de boş geçmiyordu bu seti. O da hemen rakibini kırdı ve sonra kendi servisini alarak seti eşitledi 3-3. İzleyiciler uzun bir maçın kokusunu almaya başladılar yerlerinde duramıyorlardı.

Halep bu maçı ve bu kupayı çok istiyordu anlaşılan. Atak oyununu hiç bozmadı ve kendi alamadığı puanlarda rakibini hataya zorladı hep. En iyi müdafa hücumdur diyordu baskı altında kaldığında bile. Ama Kerber “senin ki kadar benim de amacım var” diyor ve asılıyordu maça. Önce Halep 5-4’te iki kez maç topu attı. Sonra Kerber iki kez maç-topu attı. Onları da Rumen çevirdi. Sonra durum 7-7 olduğunda Halep rakibini kırdı ve finalde Wozniacki’nin rakibi oldu (63,46,9-7).

Final maçını kim kazanırsa şampiyonluğun yanısıra 1. sıranın da sahibi olacak.

Erkeklerde bugünkü yarı-finalin raketleri Hırvat Cilic ile İngilizlerin sürprizi Edmund idi. Anglo-sakson dayanışmasıyla izleyiciyi de arkasına alan İngiliz çok çabaladı. Performansını diğer maçların üzerine çıkarmaya çok çalıştı. Biraz sakatlık ta yaşadı ama devam etti.

Ancak rakip ağır-abi çok tecrübeliydi. Açıkcası Cilic onu hiç oyuna sokmadı. Her set bir kez onun servisini kırdıktan sonra önce kendi servislerini garantiye aldı sonra da sağa sola bazukalarını salarak rakibini defansta kalmaya mecbur etti. Dolayısıyla İngiliz bu cendereden çıkmak için risk almak zorunda kaldı ve hata yapmaya başladı. Cilic pek fazla ödün vermeyerek buradaki ilk Hırvat finalist oldu (62,76,62).

Hoşkalın.

25 Ocak 2018, Perşembe 14:40
YAZININ DEVAMI

‘’Hakem Rezaleti!‘’

Bize göre sabahın erken saatlerinde, ABD gibi bir kez daha bir tenis etkinliğini hayal kırıklığıyla terketti. Önce Alman Panzeri Angelique Kerber 51 dakikada derledi ABD’li Monica Keys’i. Öyle bir hızla oyuna girdi ki Alman oyuna, karşısında sert vuruşlarıyla tanınan ABD’li Keys savunma bile yapamadı. Adeta aciz kaldı. Zaten skor da bunun başlıca kanıtı (61,62).

Ardından sürpriz erkekler çıktı sahaya. Koreli Hyeon Chung ve ABD’li Tennys Sandgren. Bu Koreli uzun rallilerin adamı. Ne Djokovic ne de Sandgren önünde rallilerin büyüyk bir çoğunluğunu kazanmayı bildi. Anımsadığım kadarıyla 37, 35, 29, 25 vuruşlu puanların hepsinden baskın çıktı. Hele son puanlardan birinde tenisseverlere “slice” nasıl vurulur dersi verdiler. Merakla bekliyorduk ne zaman yitirecek diye. Olmadı. ABD’li 6 kez maç topu çevirdi ABD’li ama Çinli maçı da çevirmesine izin vermedi. Bir mucizeye imza atmıştı bu ABD’li ama rüya burada bitti.

Kadınlarda ikinci maç 1 numaranın son iki sahibi arasındaydı. Hislerini hiçbir surette belli etmeyen Çek Pliskova ile tamamen zıt karakterdeki Rumen Halep. Halep’in antrenörü Darren Cahill Avustralyalı olduğu için izleyiciler doğal olarak onun tarafındaydı. Kadın Tenisinin fiziken en güçlü ve en çeviklerinden olan Rumen maçın başlarında kavruktu. 3-0 geri düştükten sonra öyle bir vites büyüttü ki 10 oyun üst üste aldı. İkinci sette 2-0 olduktan sonra Çek maçı çevirmeye çalıştı ama ne yapsa artık tutmazdı. Aradaki fark çok büyümüştü. Halep maçı çok çabuk bitirdi (63, 62). Bu kızcağız artık bir grand-slam haketti. (Teniste isterseniz 3 yıl 1 numaradan inmemiş olun, bir süre sonra sizi kimse anımsamaz. Ama tek bir grand-slam kazanın, insanların hafızasından düşmezsiniz). Bence karşısında kalan yegane rakip Kerber’dir. Halep-Kerber kaşılaşmasının galibi finalde ne Wozniacki tanır ne de Mertens.

Ve karşımızda Haşmetmeabları ile Melbourne’daki en formda raketlerden Çekya’lı Berdych. Bu Çekyalı sürekli ilk 10 raket arasında olmasına ve 2015’te 4’lüğe ulaşmasına rağmen bir türlü arzuladığı zirvelere erişemedi (Ama diyebilirsiniz ki “ben de 28milyon dolar kazanayım da zirveye erişmesem de olur!”).Şimdilerde 20. sıraya kadar inmiş vaziyette. Ancak yukarıda da yazdığım gibi formda ve belki de kariyerinin en etkili tenisini oynuyor. Çeyreğe gelirken Avustralyalıların genç yıldızı De Minaur’u, Del Potro’yu ve Fognini’yi saf dışı bıraktı.

Federer ise başlıca favori olarak geldiği Melbourne’da tam tabiriyle elini koluna sallayarak çıkıyordu Berdych’in karşısına. Tek set vermedi kimseye 4 maçında da. Çok formda.

Maç ile ilgili yapılabilecek başlıca yorum bir hakem rezaletine daha tanık olunmasıdır. En kritik puanlarda şahin-gözün devreye girememesi bir yana, itiraz eden Federer’in bir hakkının yakılması da bir başka yana. Hakemlere haklı olsalar bile oyuncularla tartışmamaları, kritik durumlarda yumuşak geçiş yapmaları ve onların konsantrasyonlarını sarsacak yorumlarda bulunmamaları önerilir. Sonuçta bu sahadaki bir oyundur…Bir garnizondaki tatbikat değil. Oyunun baş aktörleri oyuncular ve izleyiciler de onlar için buradalar. Hakemler için değil.

Burada tüm maç boyu oyuncular yaptıkları her itirazda haklı çıktılar. Başka bir puanda oyuncular verilen kararın saçmalığını işitince birbirlerine bakıp gülmeye başladılar. Bir hakem için ne kadar üzücü bir durum. Ama Fergus Murphy gibi sicili pek de olumlu olmayan ve camia tarafından sevilmeyen, pek te saygı duyulmayan birini bu maça atamaya da artık ne diyebiliriz !? Çuvallamanın böyle bir örneği yoktur herhalde.

Maç için ise söyleyebileceğimiz Federer’in kötü başladığı mücadeleyi kararlılığı ve konsantrasyonuyla çevirdiğidir. Rakibi başlangıçta set-puanı atmasına rağmen oyunu önce çevirdi sonra da bir İsviçre saati gibi hiç sapmadan müteakip setleri de alarak maçı bitirdi (76,63,64). Şimdi karşısında Chung var. Eğer bu Koreli delikanlı heyecan yapmaz ve konsantrasyonunu önceki maçlardaki gibi yüksek tutarsa FEDEX’e epey zor anlar yaşatabilir. Üstelik ilk kez karşılaşıyor olmaları onun için bir avantaj. İsviçreli sürprizleri sevmez… Bozulabilir. Aksi takdirde maç kısa sürer.

Avustralya Açık’ın Gençler Kategorisinde mücadele eden Yankı Erel ikinci turda fikstürün ve ITF gençler sıralamasının 1 numarası Rus Skatov’a 06, 75, 63’lük bir skorla yenildi.

Yarın Melbourne’da önce kadınların yarı-finalleri var. Saat 06:00’dan önce olmamak kaydıyla ilkin (aralarındaki maçlar parantez içinde) Mertens-Wozniacki(0-1), sonra da saat 08:00’den önce olmamak kaydıyla Halep-Kerber (4-5). 11:30’dan önce olmamak kaydıyla da Cilic-Edmund (1-0) sahaya çıkacak. Diğer erkek yarı-final maçı Cuma günü. Cumartesi kadınların, Pazar günü de erkeklerin finali. Ama siz yine de Eurosport’tan teyit edin.

Hoşkalınız.

24 Ocak 2018, Çarşamba 15:40
YAZININ DEVAMI