Arama

Popüler aramalar

‘’Del Bosque'nin harmanı Beşiktaş'ın Toraman'ı‘’

Bekleme kararı almamın birinci nedeni; Mircea Lucescu’nun bu oyuncu hakkındaki müthiş ısrarı. Hala çözebilmiş değilim, ancak onun özel alanlar için özel spesyaliteler hazırlama konusunda uzmanlığını iyi biliyorum sadece. Şu anda Beşiktaş’ta en oynamayacağı yerde görev aldığına göre de bekleme sürem uzayacak.İkinci neden de Metin Tükenmez. Toraman’ı benden çok daha fazla izlediği için bana ‘acele etme’ diyenler arasında... Bu da benim için önemli.Kuşkularıma gelince; İlhan Cavcav ile Celal Doğan...Bu iki kurt başkan, ne zaman bir oyuncularını satmaya karar verdiyse, önce ona çok başarılı bir pazarlama tekniğiyle zor ulaşılır süsü veriyor. Arkasından İstanbul kulüplerini kafa kafaya vurdurup, açık arttırmada fazla verenin kucağına bırakıyor. Bu iki başkanın rızası olmadan İstanbul’a gelenler hariç, (Ümit Karan, Ümit Özat) diğerlerinden İstanbul’a ve Türk Futbolu’na kazandırıldığı söylenen değerleri iyi araştırırsanız, eminim ki siz de bendeki kuşkuların en az yarısını paylaşırsınız.Gelelim Beşiktaş’taki son komediye...Bir yönetim, teknik direktörsüz ve teknik danışmansız rastgele bir çuval futbolcu alıp yeni seçtiği şatafatlı teknik direktörünün önüne boşaltıyor. O teknik direktör de, ilk izlenimlerinden sonra tatmin olamadığı bir yığın oyuncuyu kılıktan kılığa sokup, sonuçsuz kalacağı belli harmanlamalarla takımın kimyasını allak bullak ediyor.Aslında Del Bosque, Beşiktaş Yönetimi’ne “Yaptığınız bu transferlerle ben ancak yazı tura atarak ve biraz da fal bakarak, bir takım kurmaktan başka hiç bir şansım yok” demek istiyor.Beşiktaş’ın futbol şubesi sorumlusu ise transferlerin mükemmel, hocanın tartışılmaz olduğunun altını çizip, ‘suçlu oyunculardır’ diye futbolcuları tribünlerin önüne atıyor.O futbolcular silah zoruyla gelmedi. Alan sizlersiniz. Üstelik alırken de imza törenlerinde haklarında binbir türlü övgüleri de peşin olarak ceplerine koyan da...İşte bir tek İbrahim Akın çıktı, o da Mircea Lucescu’nun transferi. Onun da oynadığı yere 5 milyon Euro’ya mal olan Juanfran alındı.Buyrun çıkın işin içinden...

31 Ağustos 2004, Salı 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Beşiktaş kobay değil‘’

Son iki senede nisan ayına kadar Avrupa sahalarında da mesai yapan Beşiktaş’ı altı ayda bu mahalle takımı kılığına sadece son 20 yılın en abuk sabuk transfer harekatı getirmedi. Del Bosque ne yapsa şapkasından çıkan birbirinden farklı tavşanların da, kobaya dönüşen Beşiktaş’taki payı büyük. İbrahim Toraman ve Tümer’den ön libero yaratmaya çalışmak bu işin genetiğine aykırı.Del Bosque, Ronaldo’yu tandemde zorlayacağına Çin işkencesine soksa, daha iyi. Şu anda sadece fiziği düz koşu yapmaya yeterli Sergen’i de 90 dakika forvette tutmak da bir diğer işgüzarlık. Sonucunda bu kepaze futbol ve skor da kaçınılmaz kader oldu. Bir tek İbrahim Akın var. O da bataklıkta yetişen gül misali. Transfer işi kapandığına göre Del Bosque’nin Beşiktaş’ı daha fazla perişan etmeden başvuracağı tek yol, sistemi değiştirmek. Yoksa Beşiktaş kadar kendisinin de durumu bu gidişle pek içaçıcı olmayacak gibi.

30 Ağustos 2004, Pazartesi 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Hazırlık maçları bitti‘’

Ne anlamamız gerekirdi bu açıklamadan... İspanyol teknik direktör takımının teknik kapasitesinin yetersizliğinden yakınıyor ve öncelikteki sıkıntısının bu olduğunun altını çiziyordu.Aynı düşünce ile tercihlendirilen ilk 11, Denizli maçında sanırım iyi bir testten geçti ve inanıyorum ki, Del Bosque’ye de anlamlı mesajlar çıktı. Beşiktaş’ın takımsal sorununun top kendi ayağındayken değil, rakipte iken olduğu gerçeği ortaya çıktı. Teknik kapasiteyi önemseyip, işin koşma ve mücadele boyutu geri plana itildiğinde savunmada ve orta alanda nasıl mahkum olunduğu belli oldu. Denizli maçındaki teknik kapasite, koşma kalitesinden yoksun olduğu için kendini gösteremedi.Herhangi bir takımda yeni bir kurgu, yeni bir düzen aşamasında mantıksal bir öncelik mücadele gücü yüksek oyunculardadır. Bu çoğunluğun arasına pratikte kısa yoldan sonuç alabilecek oyuncularınız da varsa ve katarsanız, başlangıçtaki uyum sorunu çok daha az hasarla atlatabilirsiniz. Beşiktaş’ın elinde şu an Carew gibi her ortamda kolay sonuca gidebilecek bir santrfor var. Bütün mesele bu oyuncuyu fazla hamallık yaptırmadan sonuç alacak pozisyonlarda kullanabilmek. Burada da partnerinin doğru belirlenmesi gerekiyor. Ahmed Hassan, gerek Carew’le oynarken, gerekse o olmadığında, bu partnerliği pek beceremedi gibi gözüktü. Ancak burada bir noktanın altını çizmek şart. Geçen yıl Lucescu da çok eleştiriliyordu onu ilk 11’de oynatmadığı için. İlk 11’de oynattığında, bir de ikinci yarılarda oyuna soktuğunda aldığı verim farklılığını unutmamak gerek. Del Bosque de rakip takım nispeten efor kaybettiğinde Ahmed Hassan’ı devreye sokarsa, belki umutsuzluğa kapıldığı bu oyuncusundan daha fazla yararlanabilir.Gelelim orta alana... Burada da yüksek teknik kapasite ile yaratıcılık düşüncesinden önce takım savunmasını ayakta tutma ilkesi öne çıkmalı. Pancu, Okan, Tayfun, İbrahim Akın takımın savaşan kimlikleri ve savunma yerleşiminde henüz sorunlar varken orta alanda öncelikle yararlanılması gereken oyuncular. Fizik kaliteleri ikinci planda kalan Tümer, Sergen ve şu an için Juanfran da tıpkı Ahmed Hassan gibi ikinci 45 dakikalarda kullanılırsa daha çok verim sağlayabilirler.Del Bosque bence son transferlerin gecikmesi ile ligin ilk 3 maçını da sezon öncesindeki hazırlık maçları kapsamında düşündü. Artık taşlarını doğru yerlerde, doğru zamanlamada kullanma hamlelerini bundan sonra daha az hata ile gerçekleştirecektir.

27 Ağustos 2004, Cuma 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Üç Büyükler'in orta oyunu!‘’

Bazı düşüncelerde reçetenin 10 numara eksiği olduğu sabit. Bir kısmında da savunma oyuncularının yetersizliği.Konu şu; Üç Büyükler ve seyrettiğim takımların içerisinde bir de Malatyaspor, bazı Avrupa ülkelerinin Avrupa Şampiyonası’nda devreye soktuğu 4-4-2’nin yeni versiyonunu güncel düzen olarak yerleştirmeye çalışıyor.Bu modelde 10 numara yok. Yerine eski tabirle iki 6 numara var. Yani dörtlü alanın ilk ikili grubu hem savunmanın dalgakıranı, hem de oyunu yönlendirmekle sorumlu. Diğer ikili ise yine eski dönem tabiriyle sol açık - sağ açık tipi orta alanın çizgi görevlileri.UEFA’nın, sıkışan oyuna ve pozisyonsuzluktan dolayı düşen futbol zevkine karşılık, futbolun üst düzey akademisyen düşünürleri ile karşılıklı arayışlarında denedikleri yeni bir uygulama...Gelelim bize... Bu düzenin alt yapısı yok ve sisteme uygun özellikteki oyuncu kısıtlılığından dolayı sancı çok. Yine de sorgulamada bilgisiz duruma düşmemek için iki yol var: Ya baştan modeli tartışacaksınız, ya da eleştiriyi o modele uygun oyuncu ve görevleri çizgisinden fazla uzaklaşmadan yapacaksınız.Önce modele bakalım, sonra uygulamada yeterli miyiz, değil miyiz, siz karar verin...Bu mimarinin kuruluşundaki kolon ve kirişler, tandemi çok iyi bilen iki stoper, orta alanın savunma önü ikilileri, çizgiye inerek kenarları kullanan diğer iki orta saha oyuncusu, bir de gezegen santrfor... Modele en uygun takım; Galatasaray... Tandemi bilen stoperleri, rezervinden çıkarabileceği en az dört tane savunma ve oyun kurucu özellikleri taşıyan ön libero, Baliç ve Sabri gibi çizgiye inebilen iki kenar açığı ve Hakan Şükür gibi de gezici bir santrfor... Yetersizliği Baliç’in fizik gücü, hazır olmayanı Conceiçao, yanlışı hiç bir sisteme ait olmayan Hasan Şaş’ı...Fenerbahçe bu düzeni daha geçen seneden denemeye aldı. Orta alanı da bundan dolayı da çok eleştiriye uğradı. Çünkü tandemi bilen stoperleri, yeterli ön liberosuna rağmen orta alanın çizgi kenarları forvetten bozma Tuncay ve Serhat’tı. Çizgiye inip orta kesme görevlerinde zorlandıkları gibi, forvette oynama alışkanlıkları, orta alan görevlerini yerine getirmelerinin önüne geçti. Alex’in katılımı bu sezon biraz daha sisteme sadakat açısından sorun çıkarabilir. İstanbulspor maçına savunmanın önündeki ikilide başladı. İkinci yarı rakip İstanbulspor olduğu için forvete yanaştırılmakta sakınca görülmedi. Daum, Avrupa’da 4-5-1 oynatacaksa, dönüşümlü iki sistem, Fenerbahçe’nin iki ayrı kıyafeti olabilir....VE BEŞİKTAŞGalatasaray ile Fenerbahçe bu modele uygun kılık-kıyafetini dörtte üçten fazla takıp takıştırmayı başarmışken, Beşiktaş gömlek ve kıravatını takmış, ayakkabılarını giymiş, ama ayağında pantalon, sırtında ceket olmadan dolaşıyor gibi... Geçen yıla ait kadrosu yarıdan fazla yenilenmiş, yine geçen yıla ait sistem siyahla beyaz kadar değişime uğramış, üstüne üstlük 13 yeni transferin Del Bosque’nin uygulamaya çalıştığı güncel modele uygun özellikte olanı 2 ya da 3...Değil Del Bosque, hiç bir kuvvet şu anki Beşiktaş kadrosunda tandem oynayacak yeterli bir ikiliyi bulamaz. Kurgunun en stratejik bölgesi, savunma önündeki ikili için ise, transfer dahi düşünülmedi. Ayrıca yeterlilikleri tartışılsa da Yasin ile Ümit gönderildi. Bu ayıklamadan sonra belki bir nebze yaraya merhem olur diye son dakikada Tayfun getirildiyse de, rezervde çok abuk bir birikim oluştu. Şu an baktığımızda bu bölge için en az 3-4 kişilik stok bulundurmanız gerekirken, bir tek Tayfun’u (o da biçilmiş kaftan değil) görebiliyoruz. Buna karşılık yalnızca bu sistemde kadroda yer bulamayacak Ahmed Hassan, Sergen ve Tümer fazlalığı ile karşı karşıya kalıyoruz. Ahmed ve Sergen, Del Bosque tarafından tek çıkar yol olarak forvette deneniyor, ama bu da boş bir arayış. Tıpkı Tümer’den savunma önü ikilisinden biri olarak yararlanma düşüncesi gibi.Transfer döneminde ‘sağa adam yığıldı, sol taraf ıssız kaldı’ deniyordu. Son aşamada bu durum da enteresan bir hal aldı. Sağda modelin çizgiye inecek kenar oyuncusu yok, solun ise İbrahim Akın ve Fran’ı var. Bu kadar transferden sonra ilk iki hafta Kaan Dobra’nın sonra da Tayfun’un o bölge arayışına itilmesi, sağa adam yığıldı düşüncelerini de boşa çıkardı.Ben de bu uzun yazı ile sıktığımın farkındayım, ama özet şu: Del Bosque gibi bir marka, demode kalmayı belki içine sindiremiyor, ama şunu bilmesi gerek ve bence bal gibi de biliyor; oynatmayı düşündüğü sistemde elinde iskeleti oluşturacak 7 oyuncunun ancak 4’ü var. Forvette Carew, orta alanın önünde Tayfun, sağda Okan (çizgiye inişi pas geçilecek) ve solda da İbrahim Akın ile Fran’dan sadece birisi... Fran’ın da plaj kıyafetlerini çıkarıp sonbahar - kış kolleksiyonuna geçmesinin biraz zaman alacağını düşünürsek, tabii ki İbrahim Akın.Ya da sadece bambaşka bir sistem...

24 Ağustos 2004, Salı 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Del Bosque'nin kerametleri...‘’

İspanyol teknik adam ünlü gözdelerinden vazgeçmemişti. 2 haftadır takımı 10 kişi oynatan Ahmed Hassan ile yeni sistemde tandemde oynayamayacağını haykıran Ronaldo ilk 11’deydi. Beşiktaş ne ileride ne de gerideki gediklerine, bu nedenle yama tutturabildi. Bununla da kalmadı Del Bosque’nin arayışları. İlk kez lig maçına çıkan Tümer, orta alanda savunma amaçlı görevdeyken, geçen hafta tam yararlı bir transfer bulundu diye seyrettiğimiz Tayfun ise ne hikmetse sağ kanada kaydırılmıştı. İşte Juanfran, Tümer ve sağ kanatta esaret altında kalan Tayfun’un yüzünden Beşiktaş ancak yürüme kapasitesine sahip bir orta alanla mücadele etti. Del Bosque’nin sayesinde de okkalı bir fatura ödedi. İkinci yarı oyuncu değişikliklerinde Beşiktaş’ın verim alması çok zordu. İbrahim Akın’ın tecrübesizliği, Sergen’in de henüz hazır olamayışı, Beşiktaş’ın maçı çevirmesine olanak tanımayan sebeplerdi. Kazanılan penaltıyla gelen beraberliği 1 dakika dahi koruyamadılar. Kaleci Murat hem şanssızdı, hem de hatalarıyla yenilgiye zemin hazırlayan aktörlerden biri oldu. Giray Bulak ve Denizlispor’u kutlamak lazım. Mükemmel bir taktik disiplin ve yardımlaşma ile Beşiktaş’ı sahadan sildiler. Fizik olarak da rakiplerini ezdiler. Kalelerinde pozisyon görmediler sayılır. Daha farklı da bitirebilirlerdi. Oktay Demiray da hiç acemi bir görüntü çizmeden başarılı bir yönetim gösterdi.

22 Ağustos 2004, Pazar 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Gençler tekme tokat‘’

Bu sezon durum değişmiş Başkent ekibinde... Karşı tarafı sindirmedeki yeni metod, ilkel ve yabanice tekme tokat düzeni. Futbol erkek oyunu tamam da, ancak bu türü asla erkekliğe sığmıyor. Hadi gelin isterseniz ismini koyalım: Bunun adı kompleks. Yabancıya, flaş transfere, takımını terketmişe basacaksın tekmeyi, anlayacak dünyanın kaç bucak olduğunu. Ne var ki, bu durum biraz da cesaret istiyor. Yani arkan olacak. 19 Mayıs’ta İlhan Cavcav’ın gözleri önünde “Sıkıyorsa at bakalım” bir iki Gençlerbirliğili oyuncuyu da, versinler lisansını eline. Geçen hafta Youla’nın bariz kırmızı kartı nasıl buharlaştı ise, bu hafta Uğur Boral ve Sedat’ınkiler de aynı akıbete uğradı. Mustafa Gürsel mi diyeceksiniz? O garip de zevahiri kurtarmaya uğraşan Demirlek’in kurbanı oldu.Bosque’nin yanlışlarıVicente Del Bosque’nin çırpınışları boşuna... Oynatmaya çalıştığı düzende savunmanın göbeğine koyacağı tatmin edici ikili maalesef kadroda yok. Youla koşarken, Ronaldo duruyor gibi zannediyor insan. Aynı şeyler Ahmet Yıldırım için de geçerli. Savunmanın dalgakıranlık görevini Tayfun elinden geldiğince götürüyordu. Del Bosque onu zamansız oyundan aldı ve yerine yanlış oyuncu koydu. Görüldü ki, Youla da Tayfun çıktıktan sonra kulvarlarını net bulup Beşiktaş savunmasını dut ağacı gibi silkeledi.Mircea Lucescu’nun kulakları çınlasın. Ona Okan Koç ve Ahmed Hassan konusunda saplantılı diyenler şimdi kafaları önde dolaşıyor. Gerçek onun düşündüğü gibiydi. Ahmed Hassan ve Okan’ın en lüzumsuz transferler olduğu artık gün gibi aşikar değil mi?Radikal çözüm şartBeşiktaş Yönetimi müthiş uğultu koparacağına inandığı transferleriyle bu görüntü konusunda amacına ulaştı. Ne var ki, hedefine asla ulaşamaz. Çünkü yarım kaldı. “13 tane adam aldık. Artık yapacak bir şey yok” düşüncesi sabitse, en tehlikeli yaklaşım bu olur. Çünkü 13 oyuncudan direkt oynayacak olan asiller 5 ya da 6 kişi gibi görünüyor. Esas bu yük taşınmaz ve geriye kalan 8 oyuncunun, yedek ya da kadro dışı kaldığı konumdan doğacak polemiklerin yıpratıcılığı çekilmez. Ronaldo, Ahmed Hassan ve Cordoba’nın yabancı kontenjanındaki yüzde 50’lik payı yeniden gözden geçirilmeli. Çözümün anahtarı bu noktada. Üçünden en az ikisi gönderilip hiç olmazsa maliyeti düşük ama işe yararlılığı tartışılmaz bir yabancı stoper ile ön libero transferi gerçekleştirilirse, Beşiktaş’taki kara bulutların dağılması da sanıldığından kolay olur.

17 Ağustos 2004, Salı 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Tecrübelilerin sabotesi‘’

Siyah-Beyazlılar sıkıntılı giden oyunda öne geçmenin morali ile tam derlenip toparlanacakken aksine kendi kendilerini sabote ettiler. Carew-Ahmed Hassan uyumsuzluğu artık belgeli. Bu ikiliyle olmuyor. Savunmanın göbeğindeki ağırlığı dağıtacak alternatif de yok. Bu da Del Bosque’yi kıvrandırıyor. Bu zaaflardan sonra oyunun geri kalan mücadelesinde ise arı bal yapmıyor. Tayfun’un çıkışı erken ve yanlıştı. Çünkü yerine giren Serdar, hem seçildiği bölge, hem de gerilime alışık olmayan gençliği ile ezildi.Her iki takımın da son derece basit ve gereksiz faulleri benimseyen oyun anlayışı futbolu devre dışı bırakan en gerçekçi unsurdu. Bülent Demirlek de bu faul enflasyonunda çok yetersiz kaldı. Mustafa Gürsel’e gösterdiği kırmızı kart onun standardı ise, Ali Güneş ve Uğur’un sahada kalmaları ne anlama geliyordu? Ahmet Yıldırım haksızdı ama burnunun dibindeki faulu görmeyen yardımcı Erhan Sönmez de kırmızı kartla nasibini almalıydı.Kaan’ın 90 dakika sahada kalması, oyuna sonradan girenlerde ilk tercihlerin İbrahim Akın ve Serdar Özkan olması Del Bosque’den ‘Yaşlı, genç ayırımı yok. İyi olan oynar’ mesajlarıydı. Ancak bu kararları dün gece için biraz yersiz ve abartı kaçtı.

16 Ağustos 2004, Pazartesi 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’İşte O KAN!‘’

Santrfor Carewana değil!İspanya’da Valencia... İtalya’da Roma... Sonrasında bir anda direksiyon Türkiye’ye dönüyor ve Beşiktaş. Bir bit yeniği mi var diye kuşkulananlar çoğunlukta. Ancak bu tereddütlerdeki kir ve pasın büyük bölümü ilk izlenimlerde yarı yarıya siliniyor. Gördük ki, Beşiktaş santrforunu sadece rengi için seçmiş değil. İlk maçında başına nöbetçi diye dikilen Ömer Erdoğan’ın 90 dakika boyunca onu itip kakmasına tek faul çalınmaması da, o kadar büyütülmemeli. Carew fizik olarak tam hazır hale geldiğinde (ki bu ancak minimum 3 haftayı alır) kendisini engellemek bu tip el - ense çekmelerle de başarılamaz. Stoperleri sırtına alır; yürür, gider... Yeter ki, İstanbul geceleri aklını başından almasın. Kaldı ki, hakemler de bundan sonra Mustafa Çulcu gibi böyle pozisyonlara duyarsız kalmayacaktır.Kendisinin de samimiyetle itiraf ettiği gibi, golcü kimliğiyle öne çıkarılmamalı. En önemli nokta; Del Bosque’nin yanına monte edeceği partner. Havadan etkinliğine ve fuleli driplinglerine uyum sağlayacak doğru oyuncu bulunduğunda ve orta alandan gelecek ofansif destek kollektif olgunluğa eriştiğinde, Beşiktaş’ın gol sorunu çekmeyeceği aşikar.Planlamadaki boşluklarSiyah-Beyazlılar’ın lige hazır olmadığı ve sabra ihtiyacı olduğu tespitleri doğru. Doğru da, yalnız bu salt 13 kişinin transfer edilmesiyle yeni bir takım inşasına soyunulmanın doğal zorluğu değil. Yarısı buysa, yarısı da transferdeki planlama hatası. Ligin ilk maçında Beşiktaş sahaya kalitesi ve kariyeri belgeli iki ön liberoyla çıksa, ilk 11’inde de sağda Okan, solda Juanfran yer alsa idi, bugün zaman ve sabır konusunda çok daha az cümlelere muhatap olacaktık. Transferdeki bu büyük ihmal, elbette arayışları da peşinden getiriyor. Yalnız bazı durumlarda, perşembenin gelişi çarşambadan belli misali gereksiz ısrarlarda bulunulmamalı. İbrahim Toraman, Beşiktaş’ın ön liberoda zorladığı kişilik olmamalı. Çabukluğu ve hamle yetenekleri şu anki rezervde defansın ortasında oynamaya çok daha müsait.

10 Ağustos 2004, Salı 04:30
YAZININ DEVAMI