‘’Akıllı oyun haklı galibiyet‘’
Denizli karşısında izledikleri Beşiktaş’ın yüzünü döndüğünde çok etkili olabileceğini gördüklerinde bu bilinen oyun karakterlerini özellikle ilk yarıda Beşiktaş’ın pas trafiğini presle önleyerek gösterdiler. Yine de ne Gençlerbirliği, Fenerbahçe karşısındaki Gençler, ne de Siyah-Beyazlılar Denizli karşısındaki Beşiktaş’tı. Geçen haftanın serbest oyundaki ofansif artı gücü Ahmed Hassan’ın, Ayman ile yakın takibe alınması, forvete yapılması gereken servisi de aksattı. Ali Güneş ile kenardan getirdiği birkaç atak dışında Beşiktaş pozisyon bulamadı sayılır. Adem Dursun’un Denizli karşısındaki oyuna katılış gücünden yoksun kalışı da, Beşiktaş’ı ofansif düşüncede yetersiz bırakan faktördü. Youla’nın forvetteki girişimciliği, Kleberson’un da yine sade ama yararlı oyunu ile Okan’ın çalışkanlığı, Beşiktaş’ın oyun gücünü farklı tutan etkenlerdi. Ali Güneş’e ayrı bir paragraf açmak istiyorum. Bu kez Beşiktaş’ın sağ kanadındaki savunmadan sorumlu bu oyuncu, gecenin en iyisiydi. Özellikle geçen hafta Adem Dursun ile soldan gelen ataklar, bu kez Ali Güneş ile sağ kenarda değer kazandı. Birkaç bireysel hata dışında Siyah-Beyazlı savunma pozisyon vermedi sayılır. Rıza hoca dün gece takımının fiziki koşullarını bildiğinden bu kez tempoda zorlamadı. Bu akılcılığının yanısıra oyuncu tercihleri doğruydu. Gol ustası Ailton görevini yaptı, Rıza hoca da onu kenara alarak doğruyu. Serdar Tatlı’ya fazla iş düşmedi. Tatlı’yı zora sokacak bir maç değildi. O da normal bir 90 dakika çıkardı.
‘’Okan'la bir tabu yıkıldı‘’
Yeni sezondaki seyirciyle ilk buluşmasında, tünelin ucunda kaptanlık pazubandı Okan’da göründüğünde, ‘tribünlerden bir homurtu çıkar mı’, kuşkusu belirmişti bizlerde. Olmadı... Olmadığı da güzel oldu. Şunu anlamalıyız; futbolda artık “Sen bize ait değilsin” mantığı töre olmaktan çıkmalı. Yerine, “Madem içimize geldin. O zaman artık bize aitsin” kavramı yerleşmeli. Bu yönü ile Okan’ın taktığı bant, hayırlı oldu. Bir tabunun yıkılması açısındandır, bu hayır. Bu tasarrufu kullanan yönetimi ve Rıza Çalımbay’ı kutlamak gerekir.Görüldü ki, pazubantlı Okan, çok daha özverili. Bir kitle tarafından benimsendiğinize inandığınızda, sırtınızdan kalkan tonlarca yükle kuş gibi hafifler, daha fedakarca ve daha samimice karşılık vermek adına kendinizi paralarsınız. İnsana ait bu maya kabarmasını, akıldan çıkarmamak gerek.Yüksek adrenalinBeşiktaş taraftarının takımını sahiplenme içgüdüsü ile ateşleme yeteneği, geniş çevrelerce kabul görmüş bir gerçek.Beşiktaş yönetimi, duyguları doruklarda yaşamaya alışmış kitlesine iki değerli hediye sununca, ortaya çıkan coşku da heyecan vericiydi. Daha ilk maçta çok işin yolunda gitmesi, umutları yükseltti. Okan’ın benimseniş biçimine verdiği karşılık, Ahmed Hassan’ın yeni katılan yıldızların gölgesinde kalmama savaşı, sahadaki Beşiktaş’ı ateşleyen unsurlardı...Önce tribünler sahayı hareketlendirdi. Sonra da saha tribünleri... Enerji ve kimyadaki doğru buluşma da, Beşiktaş İnönü Stadı’ndaki yükselen adrenalinin somut göstergesi oldu.Bu yüksek adrenalin, hakeme musallat olmamalı. Diğer kulüplere ve başkanlarına yönelen kötü tezahüratlarla, kendine gerekli enerjiyi boşa savurmamalı. Bunlardan arınırsa, ülkeyi sıkan futboldan karamsarlığa düşen futbolsevere yeni bir umut kapısı açılabilir Beşiktaş İnönü Stadı’nda. Belki sonuca meraklı olanlara değil, ancak futbolun içindeki heyecanı arayanlara Kartal’ın evinde sanıyorum iyi servis yapılır.Teknik kapasite yükseldiAilton ve Kleberson ile hatta bunlara Adem Dursun’u da katmak gerek, Beşiktaş’ın yenilenen yüzündeki temel değişim takımın teknik kapasitesinin geliştiğidir. Siyah - Beyazlı ekibin savaşan kimliği hep göz önündeydi. Sorun kazanılan topların isabetli kullanımında ortaya çıkıyordu.Mücadele kabiliyeti yeterli bir ekibin doğru ve adam eksilten pastaki yüzdesi gelişirse müthiş bir enerji tasarrufu da elde edilir ve karşı kaleyi düşünme yüzdesi artar. Rıza Çalımbay, “Daha zamana ihtiyacımız var” derken ulaşmasını beklediği bu durumu özetliyor.Youla’nın tersiile düzüSouleymane Youla için bazı önyargılı düşünceler vardı. Denizli maçının ardından, “Tam da dediğimiz gibi. Yanılmadık” diyenler çıkacaktır. Bence tam tersi. Youla’nın sırtı kaleye dönük oynayamayacağı sabit fikirdi. Yüzü kaleye dönük ra-kibi karşısına aldığında ise etkili olacağı ortak fikirdi. Dikkatle izlendi ise Youla kendinden beklenmeyeni yaptı, bekleneni yapamadı. Yani sırtı dönükken aldığı toplardan sonra yüzünü kaleye döndü. Ancak rakibi karşısına alıp eksiltmeye doğru giderken takıldı. Bu ince noktayı göz ardı etmemek gerek.
‘’Ele avuca sığmaz‘’
Oyunu yönlendirecek ismi yoktu Karakartal’ın. İşte Kleberson... Müthiş bir transfer. Beşiktaş oyun kurmada artık eskisi gibi zorlanmayacak. Okan iyi başladı. Vaduz’daki performansının ardından dün gece de orta alanın en çalışkan ismiydi. Beşiktaş’ın ikinci kısası Ahmed Hassan da, ona çok olumlu ayak uydurunca Beşiktaş bir ofansif, bir defansif çabuk oynama özelliğinde iki oyuncuyla gerek tempoda gerekse ikili mücadele başarısında öne çıktı. Ahmed Hassan da, Ailton’a attırdığı yapılışı güzel golün ardından kendi attığı ikinci golü ile geceye skorer isim olarak adını yazdırdı. Tabii ki iki Brezilyalı henüz yabancı sayılır. Üstelik Ailton fizik olarak da hazır değil. Yakın gelecekte taşlar oturduğunda Beşiktaş hızlı hücumda tüm rakiplere karşı, özellikle İnönü’de müthiş etkili olabilir. İlk yarıdaki yoğun tempo, sıcak hava ve Denizli’nin Türkiye ortalamasının da üzerindeki fizik direnci Beşiktaş’a ikinci yarıda tempoyu düşürmeye zorladı. Dört gün önceki Vaduz maçının da etkileri vardı elbette. Bu normal. Yeni oyuncuların fizik ve maç kondisyonu açısından yeterli hale geldiğinde 90 dakikayı rakip alanda kullanabilir duruma gelecektir Siyah - Beyazlı ekip. Ve Ailton, Ahmed Hassan, Youla gibi seri oyuncularla ele avuca sığmaz bir hücum gücü de oluşacaktır. Gökhan Zan’ın mücadelesi ve özverisine diyecek birşey yok. Ancak dağınıklıktan kurtulmalı ve gereksiz faulerden bir an önce uzaklaşmalı. Koray’ın toparlayıcılığı ve savunmanın en gerisine yönelik muhteşem hamle zamanlamaları olmasaydı Beşiktaş ciddi gol tehlikeleri de yaşayabilirdi kalesinde. Aynı Koray hücuma çıkarak Ahmed Hassan’a attırdığı golle de Kartal’ın tam not alan oyuncularının başında geldi.
‘’Kazasız belasız‘’
Bu artılara karşılık Çalımbay’ı da şaşırtan Beşiktaş’ın tek negatif unsuru Ali Tandoğan oldu. Ligin ilk maçındaki olağanüstü disiplinsizliğinin ardından dün gece de oyun aktörü olarak sınıfta kaldı bu oyuncu. Onun kanadındaki ihmali, Vaduz’un sol kanadını son derece aktif kullanmasına yol açtı. İlk yarıda Bohori de Roberto Carlos oldu çıktı! Okan ve İbrahim Toraman, Ali Tandoğan’ın arkasını toplayayım derken, normal görevlerini aksattılar. Finalde de Cordoba vardı, bu bölümde Siyah-Beyazlı kaleye girmesi muhtemel golleri önleyen... Siyah-Beyazlılar’ın ofansif yönüne döndüğümüzde Veysel’in olağanüstü top ezmeleriyle karşılaştık. Rakip alanda duvar olup arkadaşlarını pozisyona sokması beklenen Veysel, bu görevinde umulanı veremedi ne yazık ki... Yeri gelmişken böyle bir rakibe karşı da olsa ilk kez resmi maça çıkan Gökhan Zan ve Adem Dursun’un performansını beğendiğimizi söyleyebiliriz. Koray da her zamanki yönlendiriciliği ile görevini layıkıyla yaptı. Ancak dün geceki maçın Cordoba’dan sonra en verimli ismi Okan’dı kuşkusuz. Gerek orta alandaki presi, top çalmaları ve attığı gol ile Beşiktaş’a en önemli katkıyı getirenlerin başında Okan vardı.
‘’Kleberson'a Avcı gerek!‘’
Kleberson, çok iyi ve yerinde bir transfer. Bir de denildiği gibi, Manchester’da tam anlamı ile hazırlık kampını tamamladıysa, bu da büyük avantaj... Oyunu yönlendirmede önemli sıkıntıları olan Siyah - Beyazlı orta alan, bu oyuncu liderliğinde toparlanabilir. Ayrıca Brezilyalı’nın ‘mobil oyuncu’ özelliği ile hücuma katkıları da fazla olur.Sıkıntı, partnerinin kim olacağı?Kadroda en uyumlu ikili, kuşkusuz Koray Avcı - Kleberson buluşması ile gerçekleşir. Ancak Çalımbay’ın savunmasında çabuk ve oyun kurucu özelliği bulunan başka oyuncusu olmadığından, bu ikiliyi orta alanda buluşturmayacak gibi gözüküyor.Kayseri’de gördük... Koray savunmada da, görevini en iyi yerine getiren oyuncu konumundaydı. Ancak orta alana geçtiğinde, takıma yararlılık açısından bu bölgede çok daha fonksiyonel olacağını gösterdi.Beşiktaş’ın en sorunlu bölgesi savunması... Tüm stoperlerinin sadece kesici özelliği var. O da sınırlı... Hepsi ‘vur ileriye’ci... Bu da hava hakimiyetinde yetersiz kalacak forvet birikimi için dezavantaj... O halde, savunmadan çıkacak gelişi güzel topların çoğunluğu rakibe gidecek.Koray’ın savunmada oynaması bu durumu kökten değiştirecek sihirbazlıkta olamaz.O zaman Beşiktaş orta alanının top saklama, oyunu tutma düşüncesi zaafa uğrar. Müthiş transfer denilen Kleberson da bu anlayışta başarılı olamaz.Oysa Beşiktaş orta alanı; Youla - Ailton forvetine sonuç aldırabilmek için bu bölgenin hakimiyetini mutlak sağlamak zorunda. Hem defansif hem ofansif, çift yönlü oynayabilecek, bunun yanında çabuk ve isabetli pasta başarılı olabilecek ‘sacayak’ Koray - Kleberson - Tümer üçlüsü olur...Bana göre Pancu artık havada asılı kaldı. Gerek isteksiz hali ve keyfi oyunu, gerekse taktik gereği artık gerçek bir mevkiisinin kalmaması, aslında Beşiktaş’a Pancu’nun yabancı bir stoperle takasını işaret ediyor. Vaduz’a dikkatArtık söylemeye gerek yok. Biraz boşladın mı, ismi Avrupa’nın esame listesinde olmasa da küçümsediğin takım geliyor, senin sözümona beklentileri büyük ekibinin tozunu atıp, gidiyor...İşte Trabzonspor’un hali... Kaldı ki, o Trabzon gerek geçen seneden oturmuş kurgusu ve gerekse de etkili gol ayakları ile; elendi gitti...Şu anki hali ile ciddi boyutta ulaşım ve iletişim sorunları bulunan Beşiktaş, bu yüzden çok dikkatli olmak zorunda...
‘’Bir acayip durum!‘’
Yeni transfer Ali Tandoğan daha maçın 15. dakikasında takımını eksik bırakıyor. Ortada fol yok, yumurta yok. Sırf düşüşünü yemediği için yardımcı hakem Alper Ulusoy’a küfür ediyor. Rıza Çalımbay ve yönetim de Ali Tandoğan’ın savunmasını yememeli. Yoksa Beşiktaş takımı kısa sürede hergele meydanına döner. Tandoğan atılıyor, Okan çene yapmaya devam ediyor. Bir iki ikaz, dayanamıyor Arzuman, ikinci bir gereksiz kart daha çıkıyor takıma.10 kişilik Beşiktaş’ta Youla tek forvet. Buluştuğu uzun toplarda arkasındaki en yakın arkadaşıyla mesafesi, en az 30 metre. Çalımbay çözüm arıyor, Ahmet Dursun kenarda, Ali Güneş oyunda. Bu hamle biraz da Erciyes’in solunu paylaşan ikilileri Timuçin ve Ömer Ateş’i frenlemek için. 420 bin Euro’luk Agali’yi durdurmak için ise Kartal’ın arka balataları hayli zorlanıyor. Pancu akşam sefası sanki... Güneşin çekilmesini bekliyor. Bu Beşiktaş geçen sezonun ikinci yarısında bıraktığımızdan bile çok gerilemiş görüntüler veriyor ilk maç da olsa... Bildiğini unutandan tutun da, bilmediğini bilmeyenlere kadar çok kozmopolit bir topluluk olmuşlar. Cenk’in attığı ilk golde ne kadar da net gözüktü bu durum. Bir Koray’ı ayrı tutuyorum. En eski Beşiktaşlı gibi oynayan oldu. En akıllısı ve en özverilisi de. Bu 1 puan lütuftur, çok eleştirilen Sergen’in bile kurtarıcı olduğu bu takıma... Erciyes yepyeni bir oluşum. Timuçin’in tecrübesi, Emre ve Kürşat’ın enerjisi ve Agali’nin savunma yıkıcılığı ile yettiler Beşiktaş’a... 3 puanı tecrübesizlikten kaçırdılar.
‘’Bir müddet Görüşmeyelim‘’
Hemen celallenip ‘şu tribünler olmasa, bu futbolu ne kadar da güzel idare ederdik’ boyutuna taşımayalım işi...Üç Büyükler, kendilerine ait stadyumları ‘arena’laştırdıktan sonra tadı - tuzu kalmamıştı bu işin zaten... Misafir seyirciye ayrılan bölümlerin yapısı da nasıl olsa ‘gelmeyin’ mesajı veriyordu.Ne oluyordu?1000-1500 adet insan İstanbul’un bir yakasından karşıya geçmek ya da Mecidiyeköyü’nden Dolmabahçesi’ne taşınmak için sabahın köründe öbek olarak bir meydanda toplatılıyor, 24 saat önceden teyakkuza geçen koyu bir güvenlik çemberinde otobüsün içlerine tıkılıp, kamp esirlerine benzeyen görüntüler eşliğinde misafir olacakları stada taşınıyordu. Onların yolculuk esnasında hurdaya çevirdiği otobüslerin stat önüne gelişinde, karşılıklı taşlı sopalı mücadeleyi, seyircinin maç öncesi ısınma hareketleri olarak kanıksamıştık adeta.Ya içeri girerken ki eziyete, maç esnasında susuz - tuvaletsiz bırakılmalarına bir çözüm mü bulmuştuk sanki!Tribüne değil, kafesleştirilmiş bölmelere tıkılıyorlardı. Evsabihi taraftarın maçboyu tükürük, meşale, cep telefonu atakları karşısında, kafeste çırpınanların hali, bir futbol maçında takımını desteklemeye gelmiş bir gruba ne kadar fırsat tanıyordu ki... Bir de maç bittiğinde mağlupsan...Koca stat boşalıncaya kadar o tükürüklerin üzerinde kurumasını beklemek, anlatılabilir bir ıstırap mıydı?Yine eciş-bücüş otobüslere ve gecenin ertesi güne devrildiği saatte evine...* Ne oldu?- Kadıköy’e, İnönü’ye derbiye gittik..* Ne bu üstün başın? Savaştan mı çıktınız?- Ne olacak ki... Her zamanki halimiz...* Peki, golleri kim attı?- Vallahi hiç bir şey göremedim ki! O arada bize meşale atanlara pet şişe sallıyorduk!Son karar, doğru karar...Orta çağ görüntülerinden, insana ait olmayan muameleden geçici olarak da olsa, muafız... Bir insanlık ayıbına son verildi.Madem misafir etmeyi ve misafir olmayı beceremiyoruz; bir müddet görüşmeyelim o zaman...
‘’Beşiktaş geç kaldı‘’
Yurt dışındaki hazırlık maçlarının ardından son Altay maçı da gösterdi ki, Beşiktaş saha içinde yönlendiricisiz.Yanlış anlaşılmasın... Benim yönlendirici tanımım, 10 numara takıntısı değil.Bu konuda sürekli Alex örnek gösterilse de, bu karşılaştırma yanlış. Futbolda yönlendiricilik artık ikinci bölgenin koordinasyonu. Bakın, Fenerbahçe elinde Aurelio gibi çok önemli bir ön libero barındırırken, yanına 8 milyon Euro’ya kıyıp bir de Appiah’ı transfer etti. Çok ilginçtir ki; Appiah, Alex’ten 1.5 kat daha pahalıya transfer edildi.Galatasaray geçen sezon en çok savunma önündeki dalga kıran ve oyun kurucu yoksunluğundan dolayı sıkıntı çekti. Şu an takımın bu bölgesi hala boş. Bakıyoruz ki; iki 10 numara adayı, Altan ve Iliç’in takımı koordine etme yönünde pek bir katkısı olmadı. Bu da gösteriyor ki, asıl sıkıntı yerini doğru tespit etmek lazım.Beşiktaş’a gelince... Geçen sezonun ortasında gelmesine rağmen Koray’ın transferinin ne kadar yararlı olduğu çok çabuk ortaya çıkmıştı. Çünkü Beşiktaş’ın bu bölgesi boştu. Koray da hem kesiciliği hem de topu oyuna sokuş yönüyle o günkü takım için tatmin edici oldu. Sonuçta Siyah - Beyazlı takımın kollektif zenginliği de arttı.Çalımbay şimdi Koray’ı savunmanın en gerisine çektiğinde, Beşiktaş en başa dönecek. Transferde atması gereken ilk adımı sona bıraktı Kartal. Ve hala bu transfer için ciddi bir girişimi yok.Rıza hoca hazırlık maçlarında oyuncularının performanslarından, takım düzeninden memnun kalmadı. Her görev bölgesi için en az 3 oyuncu denedi, vasatı aşan, çok öne çıkan bir oyuncuya rastlanmadı. Sonuçta yeni bir takımın oturması için önce santralini kurmak gerekiyordu. Beşiktaş santralini kurmadan lige giriyor. O yüzden ilk haftalarda hatların karışması kaçınılmaz olacak ve çoğu oyuncunun saha içinde ne demek istediği pek anlaşılamayacak.