Arama

Popüler aramalar

‘’Kimseye yaramadı‘’

Tümer ilk dakikalarda sakatlanıp çıkınca, Tigana bundan önceki Gaziantepspor maçında beğenmeyip değiştirdiği ilk yarı onbiri ve düzenine sarıldı. Okan da 4 gün önceki Kupa maçında ne ise, hiç istifini bozmadan devam etti, bıraktığı yerden.Verimsizdi Beşiktaş... Yine pas trafiği allak bullak seyrediyordu, bir tek Kleberson bu kargaşayı düzeltme uğraşındaydı. Cordoba da, Evren’in ‘adet yerini bulsun’ türünden vurduğu topu olmayacak cinsten içeri buyur edince, 3 gramlık futbol oynama tadı da rafa kalktı Siyah-Beyazlılar’da.İlk yarı Tigana burnundan soluyarak gitti yine içeriye. Antep’te Tümer’i seçerek ikinci yarıya damga vuran Fransız teknik adam, Malatya karşısında bu kez oyunun rengini Sergen’le değiştirmeyi deniyordu. Sergen’in, Tümer kadar olmasa da, sahaya ayağının değdiği belli oldu. Beraberlikte payı vardı. Bobo’nun kısmeti yoktu bu kez. Kartal’ın yine gole en yakın girişimcisi, denediği 4-5 pozisyonda şanssızlığını kıramadı.Malatya, hiç gol pozisyonuna girmeden 2 gol buldu. Bu sayılarında da, Cordoba ve Çağdaş’a müteşekkirlerdi. Çok da inanmışlardı 3 puana, son dakikada ellerinden uçup gidince yıkıldılar. Son haftalarda inişe geçen Gökhan, Malatya’nın umutlarını söndürüverdi. Malatya’ya kümede kalma, Beşiktaş’a ise lig üçüncülüğü yolunda hiçbir karı dokunmayan maçta, 4 puanın güme gittiği bir 90 dakika izlemiş olduk sonuçta.

09 Nisan 2006, Pazar 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Tümer'in iki yüzü‘’

Üç gün önce Ankaragücü maçında oyuna giren bir Tümer var. Buluştuğu ilk 6 topun 5’ini rakibe atıyor ve ilginçtir ki, en öne çıkan özelliği ‘teknik kapasitesi’ adına sizi, küçük dilinizi yutacak kadar şaşırtıyor. Üç gün sonra yine ikinci yarı dahil olduğu oyunda bu kez tek başına sazı eline alıp skora ve oyuna damga vuruyor.Sezonun bütününde Ankaragücü maçındaki Tümer performansı ile Gaziantepspor karşısındaki Tümer kesitlerini toplayıp, böldüğünüzde karşınıza eşit sayıda değerler çıkıyor. Şöyle düşünebilirsiniz; adam bir robot mu ki, tümüyle bir sezonu Gaziantep maçındaki olumlu istatistikleriyle tamamlasın... Elbette biz de o kadar acımasız değiliz, ama mesele başka. Tümer’in tavanı ile tabanı arasında çok kısa sürede hızla değişen grafikleri söz konusu. Bir teknik direktörü, gece uyutmayan yegane futbolcu tipi ‘Tümer benzerleri’dir. Futbolcu çalışır, oynar, form tutar ve o çizgisi belli bir sürede periyodik olarak devam eder. Normali budur... Her kişiye özgü organizma yapısına göre bu form süreleri de değişken olabilir. Ama sonuçta sizi üç gün ya da bir hafta arayla gece ile gündüz farkı kadar yanıltan cinsten değildir. Hele ki, oyun düzeniniz için takımınız böylesine bir oyuncu tipine bağımlı hale gelirse, işte o zaman işiniz çok zorlaşır.Tümer, Tigana’nın yararlanabileceği bir futbolcu. Direksiyon tam anlamıyla Tigana’nın elinde olduğu sürece. Ancak Tümer gerçek bir profesyonel gibi ödün vermediği, “Ben statülü oyuncuyum” egosundan kurtulabilir mi, işte o çok zor...Bobo’da hayat varTransfer edildiğinde isminin şirinliğinin dışında kaale alınmayan Bobo şimdi çok farklı bir konumda. Özellikle de son iki maçta gerçek anlamda sergilemek istediği özelliklerini sunma fırsatı buldu. Araştırıcı yönünün çok güçlü olması en büyük avantajı. Vuruş tekniği, bu genç yaşına rağmen hayli olgun. Bu zaten her Brezilyalı’da olması gereken bir vasıf olduğundan, çok da önemli değil!Asıl değerli olanı, doğru yerlere yaptığı koşular, boş alanı seven oyun anlayışı ve güçlü fuleleriyle kaleyi düşünen oyunculuk yorumu. Tigana ile bir sezon başı geçirdiği takdirde önümüzdeki dönem gelişme kaydedecektir. Beşiktaş, Bobo’yu takıma kazandırmada karar kılsa da forvet birikimi adına bu yeterli değil elbette. Beşiktaş bu iki genç ve umut vaat eden hücumcularına tecrübeli ve kariyerli bir santfor eklediği anda birikimini tamamlar ve Bobo ile Gökhan Güleç’in gelişimlerini de hızlandırır.

07 Nisan 2006, Cuma 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Bobo ciddi ya siz...‘’

Son haftaların Beşiktaş’ı savunması krizde olan bir ekip hüviyeti taşıyordu. Dün gece bu savunmaya oyunun iki yönünü de vasıfsız kullanan bir orta alan eklendi. Özellikle de Veysel’in golüyle geriye düştükten sonra Beşiktaş orta alanı ne kendi savunmasından dönen ilk toplarda, ne de rakip savunmanın çıkardıklarında ilk hamle sahibi olamadı. Aybaba’nın tek forvet Veysel’in arkasında kullandığı solaklar; Lazarov-Ekrem ikilisi gezegen ve dripling özellikleriyle kullandıkları kanat akınlarında Beşiktaş’ı teslim aldılar. Ahmed Hassan’ın son haftalardaki formsuzluğu Beşiktaş’ın ofansif yaratıcılığında da etkendi. Okan’ın kötü oluşu ise Kleberson’un da bozulmasına nedendi. İşte Tigana bunu gördü... Tümer’i oyuna aldı, Ahmed Hassan’ın görevini ona verdi. Ahmed Hassan’ı da Okan’ın görev bölgesine yolladı. Yeni görev yerlerinde bu iki oyuncunun işbirliği 56.dakikada beraberliği getirdi. Antep demorolize olurken, Beşiktaş ikinci yarı kimliğiyle oyundaki üstün taraf oluyordu. En azından Ahmed Hassan-Tümer-Kleberson üçgeninde kendi savunmasından ve rakip savunmadan dönen toplarda Beşiktaş hakimiyeti başlamış, pas grafiği yükselmiş, sıkı bir ekonomi sağlamıştı. Bu da en çok araştırıcılığı ile Ankaragücü maçından sonra dün gece de varlığını sürdüren Bobo’nun işine yaradı. Önce galibiyet golünde ustasından aldığı pası çok usta bir vuruşla takımını öne geçirdi genç Brezilyalı... Sonra da Tümer’in ortasına harika bir koşu ve şık bir kafa vuruşu yaptı ve transfer planlaması yapan Beşiktaş yönetiminin de sanırız kafasını bir hayli karıştırdı.

06 Nisan 2006, Perşembe 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’‘Agali'biyete yetmedi!‘’

Yağmurun ağırlaştırdığı zemine karşın 90 dakika önemli pozisyon zenginliği ve mücadele içinde geçti, özellikle de ilk yarıda. Bu zemine uygun durmayan kimlikler, iki takımın da savunmasının göbeğini oluşturan, ağır stoperlerdi... Hele ki, Kenan'ın henüz ısınırken sakatlanması ile, Guaye ve Mehmet Polat'tan oluşan Samsun defansının ortası, kelimenin tam anlamı ile maç boyu Agali'nin oyuncağı oldu. Aynı anda güçlü fiziği bu zemin koşullarında onun, maçtaki 22 oyuncunun en çok öne çıkanı yaptı.Samsunspor, özellikle orta alanı ve forveti ile elinden geldiğince iyi mücadele etti. Sadece Celil'in bu saha şartlarına aldırdığı tartışılırdı. Yine bildik, gereksiz driplingler ve suyunu çıkardığı artistik figürler, ne yazık ki, takımına hiç bir katkı sağlamadı.Agali, maç boyu savunmayı dövdü ancak sonuca 57. dakikada ulaşabildi. Erciyes öne geçtikten sonra galibiyeti perçinleyecek şanslar da elde etti. Ancak son vuruş eksikliğine takıldı.Samsun ise; Celil-Ceyhun değişiminden sonra tekrar maça ortak oldu. Ve bizce müthiş iyi niyetle sürdürdükleri çabalarını da ancak sahadan beraberliği çıkararak sonuçlandırdılar.Bu sonuç ligin diğer maçlarında alınan enteresan sonuçlar karşısında değerlenmese de, Samsun'un umutlarını yine de ileriki haftalara taşımaya yetti.

03 Nisan 2006, Pazartesi 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Amatör goller latin figürler‘’

Sonrasında Umut önüne kim geldiyse havadan yerden harmanladı, attı kenara.Zincirin önemli halkası boşken ve Beşiktaş’ın yedek kulübesinde tek bir stoper de bulunmazken Siyah-Beyazlı ekibin koşulları kaçanılmaz olarak ağırlaşmıştı. Beşiktaş’ta hal böyleyken Ankaragücü’nde farklı mıydı sanki. Onlar da çizgi savunma oynarız düşüncesiyle çıkmışlardı güya. Defansta çizgi olarak kalma ile karıştırdılar işi. Defalarca delinen göbeklerinden Bobo yararlanamazken, İbrahim Üzelmez’in mükemmel feyki ancak sonuç alabildi.46. dakika olduğunda skorboard bir maç için tatmin edecek gol sayılarına ulaşmıştı ama bu gollerin üretiminde iki ekibin defasındaki amatör sayılabilecek hatalar başrolü oynamıştı. Bobo, kaçırdığı goller yüzünden morali bozulacağı yerde oyuna daha çok asıldı. Zaman zaman Beşiktaş orta sahasının üstleneceği türde top taşımaları, ikinci yarıda oyundan düşen Beşiktaş adına en değerli çabalardı. Genç Brezilyalı asli görevinde yetersiz kalsa da, son goldeki asistiyle en azından bu çabalarının karşılığını aldı. vatandaşı ve ustası Kleberson ise gecenin zerafet abidesi idi. Bozuk zemine rağmen hemen hemen hata oranı sıfır pasları ile Beşiktaş’ın bölgeler arası iletişimini tek başına sağladı. Son haftalarda yükselen formunu dün geceki performansıyla da tavana taşıdı.Tümer, Ahmed Hassan’ın yerine Beşiktaş, rakip alanda topu tutsun diye görevlendirilmişti. O ise girdiği andan itibaren aralıksız sürdürdüğü top kayıplarını sadece galibiyet golündeki üstlendiği rolle telafi edebildi. Dün geceki maçı şuursuz kalan savunmasına rağmen Beşiktaş kazandı ise bunun ana sebebi Ankaragücü’nün gol yollarındaki beceri noksanlığı oldu.

02 Nisan 2006, Pazar 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Kardeş payı‘’

Daha 4. dakika bitmeden bir gol bulmuştu ev sahibi, bir de Mehmet Yılmaz ile yüzde 100’ünü kaçırdı. Üçlü forvete yakın bir düzende sakınca görmemişti Nurullah Sağlam... Üstelik Yusufsuz takımda çok daha ofansif bir anlayış öne çıkabilmişti. Ne var ki, saman alevi ile yetindi bu anlayış. İşin doğrusu, bu da Beşiktaş’ın şansı oldu.Siyah-Beyazlı orta alan, ilk yarıda yine savunmasına hiç bir katkısı olmayan hüviyeti ile boy gösterdi. Selahattin, Levent ve Keçeli’nin sol kanattaki işbirliği, en çok Ali Güneş’i harcıyordu.Bobo ile Gökhan Güleç statü gereği kadro dışında kalınca İbrahim Akın ile Jun, Beşiktaş forvetinde mecburen 11’e alınıyordu. Tigana’nın öngörüsünde eğitimli bir beceriksiz ile becerili bir eğitimsizin ortaklığı gol arayacaktı. Birbirlerinin dilinden hiç anlamadılar doğal olarak...İkinci yarıda roller değişti. Bu kez Beşiktaş başlar başlamaz golü bulan taraftı. Kleberson aylar sonra yeniden aşka gelmişti. Hemen arkasından Oliveria Denizli’nin, Jun da Beşiktaş’ın aynı dakikada öne geçme şanslarını teptiler. İbrahim Üzülmez-Okan değişikliğinden sonra Ahmed Hassan’ı sola ve biraz da öne süren Tigana, golün de ardından Denizli yarı alanına daha fazla soktu takımını. Ali Güneş de ikinci yarıda yarı sahasını defalarca geçme talimatı almıştı. Oyun sonuna kadar da birinci devrenin aksine ikinci yarının üstün takımı Beşiktaş oldu.Oyuncu değişikliklerinde Denizli’nin görev adamlarına Beşiktaş’ın ise hücumcu alternatiflerine ağırlık vermesi, takımlar arası oyun terazisinin kefelerini değiştirmişti, ancak skorboarda bir katkısı olmadı. Maç da iki tarafın fazla üzülmediği bir sonuçla bitti.

30 Mart 2006, Perşembe 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’İş bitirmiş kafalar!‘’

Mükemmel bir futbolla haklı bir galibiyet alıyorsun. Peki iş bitti mi? Daha 9 maç var. O zaman Konya karşısındaki halin ne? Ya da Kayseri’ye niye bu kadar asılıp çok heveslendikleri UEFA yolunda onlara çelme takıyorsun. Klasik Türk tipi takım mantalitesi. Denizi geçiyorsun, derede boğuluyorsun. O zaman senin çok abartılan Kayseri zaferin de bu şekilde çöpe gidiyor. Özellikle de ilk yarıda Konyaspor üç forvetle oynar gibiydi. Okan ve Bebbe’ye Beşiktaşlı Çağdaş da yeterince eşlik etti sayılır. Saha içi görevleri konusunda son derece hassas davranan Tigana’nın ilk yarıda burnunun dibinde seyrettiği Çağdaş’ı inandığı hangi futbol kriterlerine göre 90 dakika sahada tuttuğu da bir muamma oldu, çıktı. Son haftaların formda Beşiktaş’ında en güvenilir bölge olan savunma çektiği yükün bezginliğinden olsa gerek tel tel döküldü. Ve Konya forvetlerinin beceremediği golü elbirliğiyle kendi kalelerine atmayı başardılar. Son 5 maçın yükselen Beşiktaş’ın da Ahmed Hassan’ın özel bir katkısı vardı. Tigana onun hafif performans düşürüşüne stepne yaratıcı güç olarak Tümer’i alternatif diye düşünmüştü. Bu ikilinin umulan yaratıcılığı kağıt üstünde kaldı sadece. Bobo-Jun değişikliğinden sonra Beşiktaş rakip ceza alanını biraz karıştırdı, o kadar. 15 dakika süren bu rüzgarın ardından geri kalan bölüm doldur boşaltlarla geçti. İbrahim Akın ve Ahmet Dursun’dan da gelecek hayır ne kadar doyurucu olabilirdi ki. Ve Beşiktaş son derece kötü bir oyundan sonra hakedecek golü ve puanı bulamadan ayrıldı sahadan. Altı eksikli Konya’nın en büyük şansıydı önündeki maçın rehavet içinde yüzen Beşiktaş olması. Haftalardır kötü oyun ve sonuçlarla umduğunu bulamayan Yeşil-Beyazlılar Beşiktaş piyangosuyla altın değerinde üç puanı alıp gittiler evlerine.

25 Mart 2006, Cumartesi 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Geçen sezon manzaraları mı?‘’

Geçen yılın bu zamanlarında Rıza Çalımbay’lı kadronun da müthiş bir ikinci yarı çıkışı izleniyordu. Üstüne masalımsı bir Fenerbahçe zaferi de eklenince ayaklar tamamen yerden kesildi. İşte o dönemin romantizmi üzerine inşaa edilen Beşiktaş, kısa bir süre sonra boyunun ölçüsünü aldı. Önündeki sezonu başlamadan bitirdi.Şimdi yine benzer bir Beşiktaş yükselişi var. Jean Tigana’nın kalması kesinleştikten sonra bu çıkış daha da hızlandı. “Sahnede yine geçen sezonun kopyası bir senaryo mu var?” diye düşünenler de çoğunlukta...Peki ne vardı bu senaryoda?Siyah-Beyazlı kadrodaki önemli bir oyuncu çoğunluğunun, ‘Beşiktaş Çiftliği’ndeki rahatı bozulmasın diye yaptığı yatırımlar söz konusuydu.Bu göz boyayıcı performanslar amacına ulaştı. Oyuncular kazandı, Beşiktaş kaybetti.Bugünkü duruma ise şöyle bir soruyla ışık tutmaya çalışalım: Rıza Çalımbay’ın aldandıklarına Tigana da aynı şekilde aldanır mı?Bizce tam olarak asla aldanmayacaktır... Ancak az da olsa etkilenebilir.Tümer’den gelen sinyallerle yolların ayrılacağı gözüküyor. Her iki taraf için de en hayırlı olanı.Ancak Ahmed Hassan için bir belirsizlik varsa, bu da en sakıncalı olanı.Ciddi bir teşekkürü haketmiş olsa da, Mısırlı ile de vedalaşılmalı.Ayrıca gençlik rüzgarının arkasına sığınıp yaşı 25 ve altında olanların kesin kalıcı gibi nitelendirilmesi de yanlış. Başlı başına bir İbrahim Akın sendromu var ki, önce kulüp çıkarları öne alınıp iyice düşünülmeli. Keza, Çağdaş için de olumlu hiç bir izlenim kalmamış olması gerekir. Buna karşılık bir İbrahim Üzülmez var. Yaşı 30’un üzerinde. Kaç genci cebinden çıkarır kimbilir...Tigana, Çalımbay gibi davranmadı. Hem ustalarla yoğun bir kadrodan alabileceği verimi denedi, başarılı sonuçlar aldı. Sonra da takım oyununu çok daha öne aldığı Samsun ve iki Kayseri maçlarında test etti takımını...Vasıflı bireyseller olmadan da ne yapabileceğini gördü. Hem de çağın gerektirdiği yüksek tempoda.Önümüzdeki sezonun inşaası doğal olarak son üç maçın takım felsefesine uygun olan kadro yapısına göre boyut değiştirecek. Her iki kurguda ve farklı oyun düşüncesinde yer alıp da çok başarılı olan tek isim Ahmed Hassan olsa da, bizce bu kez duygusallıktan uzak durulmalı...

24 Mart 2006, Cuma 03:30
YAZININ DEVAMI