Arama

Popüler aramalar

‘’Hava kazan futbol kepçe‘’

Beşli savunmasıyla oyuna başlayan, iki stoperine de adam markajı veren Hadzibegiç, takımı golü yedikten sonra geriye yaslanan kanatlarını biraz öne çıkarınca, Beşiktaş orta alanı sahadan silindi. Burak’ın hiç yardım etmediği, Kleberson’un fazla yumuşak kaldığı, solda da İbrahim ve Baki’nin uyumsuz oynadığı orta alanda, Denizli oyunun bütününde hakimiyeti kolay eline aldı. Gerek kanatları kullanarak, gerekse göbekten Yusuf’un bireyselliğinde düşündüğü tüm atakları hayata geçirdi. Beşiktaş ise, Delgado’nun boş alanda, denk düşerse, kritik ara paslarına yönelik atak düşüncesiyle sınırlı kaldı. Bu anlayışla, İbrahim Toraman’ın ilk yarıda getirdiği ve Bobo’ya ‘al da at’ dediği servisin dışında başka üretim gerçekleştiremedi. Bobo-Fahri değişikliği de, Beşiktaş’ın düşen orta sahasına doğru karar olmasına rağmen çözüm getirmedi. Daha sonra savunma gereği Ali Tandoğan’a da ihtiyaç duyuldu. Ancak Beşiktaş, rakibine karşı oyunun bütününde yenik düştüğü ikili mücadelelerdeki güçsüzlüğüyle sahaya istediğini bir türlü yansıtamıyordu. Denizli, ceza alanına kadar taşıyabildiği ataklarda bir son vuruş oyuncusu ihtiyacını çokça hissetti. İlk yarıda zaman zaman Beşiktaş savunmasının ‘timing yanlışları’ onlara şans tanıdı; ama, bu kez kaleci Runje geçit vermedi. Son bölümde İbrahim Akın’ın saç baş yolduran pozisyon harcamaları devreye girmişken, nihayet sonuncusunda Delgado’nun önüne düşen top Beşiktaş’ın galibiyeti perçinlemesine yetti. Baştan sona uyumsuz bir görüntü, çokça pas hatasıyla boy gösteren Siyah- Beyazlılar’da sahanın en iyisi İbrahim Toraman’dı.

21 Ağustos 2006, Pazartesi 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Zamana ihtiyaç var‘’

1-Ricardinho transferini nasıl buldunuz?Beşiktaş Yönetimi sol kanat yerine süper solak bir oyuncuya, Ricardinho’ya yöneldi. Güçlü ve enstrümanları tamamlanmış bir takım hedefinden biraz ödün vermek bu... Oysa aynı tarzda bir Delgado transfer edildi ve bu yeterli olmalıydı. Amaç Sergen ve Tümer’in boşalttığı karizma açığını kapatmak mı, yoksa Fenerbahçe’ye her alandaki misillemelerden bir tanesi daha mı diye düşünemeden edemiyor insan. Bu seçimin Tigana’yı da ne kadar tatmin ettiği ayrıca merak konusu. Eğer çift forvetten ödün vermezse Ricardinho da takıma dahil olduğunda Beşiktaş’ın takım savunması sorunlar yaşayabilir. 2-Nobre’nin Türk vatandaşlığına geçmek için başvuruda bulunduğu ve özel izinle Türk statüsünde oynayabileceği söyleniyor. Sizin bu konudaki düşünceniz nedir?Aurelio’nun Türk vatandaşlığına kabulü ile bu avantajı şimdilik sadece Fenerbahçe’nin kullanacak olmasından dolayı diğerlerinin elini kolunu bağlayıp beklemesi zaten düşünülemezdi. Bugün Beşiktaş saldırıyor, yarın diğerleri de sıraya girer. Şu veya bu şekilde federasyon bir karar aldı ve makul ölçülerde de çerçevesini çizdi. Şimdi bunu sulandırmama görevi de yine federasyona düşüyor. Bize öyle geliyor ki Beşiktaş yukarılardan bir tüyo almamış olsa bu denli zorlamaz bu işi... Yine de ilk belirlenen normların dışına taşılmaması gerekir. Bu ülkede 5 yılını tamamlamış bir oyuncu için iyimser olabiliriz ama dikkatli olmazsak iyi niyetli bu girişimin kaosa dönen yüzüyle uğraşırız sonrasında. Yakın gelecekte FIFA’nın önünde Türkiye’den gelen Brezilya dosyaları kabarırsa bu işin iyice cılkı çıkar.3-Ligdeki 2 maçın ardından Beşiktaş’ı nasıl buldunuz?Tigana maçtan sonra son 20 dakikadaki telaş ve paniğin nedenini bildiğini ve bunu takımına izah edeceğini söyledi. Bu durumun çok gizemli bir sebebi mi vardı sanki, ya da Beşiktaş Tigana yönetiminde böyle bir geri çekilme sendromunu ilk kez mi yaşıyordu. Yoksa bizzat kendi eliyle bulaştırdığı yanlışların çıkan faturasını ört-bas etme yolunu mu seçti. Beşiktaş’ın gole ve santrfor değişimine ihtiyacı mı vardı ki 70.dakikada iki farklı skoru elde etmişken yıpranmamış ve 2 golde imzası olan Bobo’nun yerine Gökhan’ı tercih etti Tigana. Yine takım savunmasının yükünü tek başına üstlenen İbrahim Üzülmez’in yerine, ne oynadığının hala farkında olmayan İbrahim Akın tercihiyle doğacak boşluk Tigana’nın öngörülerine dahil değil miydi. Neydi Baki Mercimek’teki ısrar. 70 ve 73’te, 3 dakika ara ile alelacele ofansa dönük iki futbolcuyu oyuna dahil etmek neyin açgözlülüğüydü iki farka rağmen... Yorulan Nobre’ye 5 dakika sonra değişiklik hakkı doğmuştu. İbrahim Üzülmez’in çıkışı ile Kleberson, Akın ve Delgado’ya kalan frensiz orta alanı Gaziantep’in kısa sürede işgal etmesi ile Beşiktaş savunmasının zorunlu olarak geriye yaslanması gecikmedi. Delgado, Burak ve son olarak Nobre oyundan çıkmış, Fahri, Serdar, Nobre’nin yerine İbrahim Akın tercihi gerçekleşmiş olsaydı, Tigana belki genelin farkına varmadığı sırrı olan yetersizlikten bahsedebilirdi. (Yani bahsetmeye gerek kalmayacaktı.)4- Gelenler oldu, gidenler oldu... Şu anda Kartal’ın eksikleri nelerdir?Baştan veri söylediğimiz iki eksik var. Sol tarafı kullanabilecek ofansif yönü güçlü bir oyuncu ve savunmanın göbeğine kaliteli bir yabancı. Tabii bu sezon başındaki planlamanın doğru yapılması ile ilintili bir olaydı. Şimdi Nobre’yi Türk yapmak istemelerinin altında yatan gizli sebebin savunmaya bir yabancı transferi yapmak istemeleri olduğunu duyuyoruz. Biraz geç anlaşıldı. Artık yeniden düşünmek için devre arasını beklemek gerek... Bu arada kaleci Runje’nin de et mi, balık mı olduğu bu sürede ortaya çıkacaktır.

15 Ağustos 2006, Salı 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Sakarya'da çıt çıkmadı‘’

Çoğu yeni bir takım kurmuş Süper Lig ekipleri henüz sahaya futbolu indiremedi. Aşırı sıcaklarla uyumsuzluğun kol kola girdiği görüntüler var. Sanırım biraz daha da sürecek. Dün gece Sakarya’da da özellikle de ilk yarıda futbol adına söylenecek bir şey yoktu. Konuk Antalya Coşkun , Levent ve İlyas gibi tecrübelilerle kontrollü oyunla ev sahibinden bir adım önde seyretti. Sakarya, ofansa dönük koz olarak M’Bayo’yu bir türlü oyuna sokamadı. Yılmaz Vural yorulan İlyas ve Levent’i oyundan aldıktan sonra orta alanı biraz boşlar gibi oldu Kırmızı-Beyazlılar. Yine de maçın can alıcı iki net pozisyonundan yararlanamayan taraf Antalyaspor oldu. Straka ve son saniyelerde Taner’in gole çeviremediği ataklarla 3 puanı kaçırdığına yanan Antalya, beraberliğe sevinen taraf da ev sahibi oluyordu. Antalyaspor’un yeni transferlerinin görev bilinci yüksek oyunculardan seçildiğini gördük. Gerek Polonyalı stoperler gerekse önlibero Souza Antonues yararlı oyunları ile göz doldurdular.

14 Ağustos 2006, Pazartesi 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Delgado uyuttu kanatlar uçurdu‘’

Basit bir hamleydi Tigana’nın ki, İbrahim Toraman’a Burak ile arasındaki mesafeyi sadece biraz kısaltmasını öğütlemişti o kadar. Toraman-Burak ikilisi de sol kanatta kademesiz kalan Sinan Demircioğlu’nun üstüne yüklendikçe yüklendiler. “Ceza alanına orta gelse de Beşiktaş’ın santrforlarının marifetini görsek” diyenler bu kez de servis bolluğunda Nobre ve Bobo’nun üretimsizliklerini izlediler. Basit zamanlama hataları ile son vuruşta takılıyordu Siyah-Beyazlı forvetler. Ve sadece Delgado’nun frikiğinde direkten dönen topu Bobo’nun tamamlaması ile teselli buldular, 3-4 sayı çıkarabilecekleri ilk yarıdan.Sıcak doğal olarak etkilemişti. Beşiktaş da bir vites tempo düşürerek başladı ikinci yarıya. Bu kez sahanın en çalışkan ismi İbrahim Üzülmez Bobo’nun şık golünde asisti üstleniyordu. Tigana iki farklı skordan sonra oyunu bitirdiğini zannetti. Burak-Serdar değişikliği ne kadar doğru ise İbrahim Üzülmez-İbrahim Akın değişikliği bir o kadar yanlıştı ve Beşiktaş’ın henüz çok kırılgan bir yapısı olduğunu 80. dakikada yediği golden sonraki 10 dakikalık bölümde yaşadığı sıkıntı ile kendini belli etti. Gaziantep ilk yarıda tek tük de olsa kontrataklardan bulduğu iki net pozisyonun dışında son bölümdeki baskısıyla etkili oldu. Sahanın en iyisi Nobre’nin son dakikadaki kırmızı kartı Beşiktaş’ın 3 puan kazanımının değerinde bir kayıp oldu.

12 Ağustos 2006, Cumartesi 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Zurna ile peşrev olmaz‘’

Üretimde kısıtlı, serviste kısır bir ekibi, sonuç almaya yönelik iki santrforla donatmak, teknik adam öngörüsü olarak, cılız kaldı. En azından sonuç açısından lige iyi başlaması gereken takımının hassasiyetini gözönüne alarak, Nobre ile tek forvetli bir düzenle başlayabilirdi, oyuna...İbrahim Toraman’ın önünde sağ kanada Ali Tandoğan tercih edilip, Burak da daha çok serbest oyuncu görünümünde Nobre’nin arkasında yer alsaydı, tam temkinli bir teknik direktör portresinden söz edebilirdik. Bu şekilde sağ kenarı kullanmak için hiç istekli olmayan Fahri’nin oyun kimyası bozulmamış, Kleberson kalabalık yüklenen Manisa orta alanına karşı dengesiz yakalanmamış, Burak da sağ kanat çok boş diye sürekli kendini bu bölgeye atıp, yerini kaybetmemiş olabilirdi.Tabi ki başta da söylediğimiz gibi, bunlar küçük günlük oynamalarla sınırlı... Tigana özdeki politikasında transfer için ısrarlarını sürdürmeli. Beşiktaş yönetimi de başladığı işi yarım bırakmamalı... “Sekiz transfer yaptık” diye, bu işin sadece sayısallığını abartan eleştirilere kulaklarını tıkamalı... Unutulmasın ki, Beşiktaş kadrosunda yapılan temizlik, az - buz bir eylem değildir. Harfiyat kalkmıştır kalkmasına da, doğan boşluğun hakkını verecek bir çevre düzenlemesinin tamamlanma gereği vardır.Şu anki yapıda Beşiktaş takımında savunmanın iki kenarı stoper özellikli oyunculardan kurulu... Sol öndeki İbrahim Üzülmez’in gerçek yeri ise savunmanın solu... Sağ kanadı, gerek savunma gerekse ofansif kullanmak için en son düşünülecek isim: Fahri...İşte bu görünen şekliyle, zorlama bir takım hüviyeti açıkça hissediliyor. Geriye iki seçenek kalıyor; ya yönetim transferi tamamlayacak ya da Tigana elindeki oyuncu özelliklerine daha uygun başka bir sisteme yönelecek.

08 Ağustos 2006, Salı 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Burak Usta!‘’

Burak’ın, Delgado’nun yerine forvet arkası görevde olması gerekiyor. Oysa o, hep sağ kanadı kullanma hevesinde. Peki uyarılarında haklılık payı yok mu? Var ama, bu görev ona düşmez. Kendisinin yerini kaybetmesi ile Fahri’nin kötü oyunu Beşiktaş orta alanını, Ersun Yanal’ın 3-5-2’li düzenine çok çabuk teslim ediverdi ilkyarıda. Fahri, Baki ve Kleberson’un pas trafiğindeki uyumsuzluğu Nobre ile Gökhan’ın deli danalar gibi sağa sola koşuşturmasından başka seçenek tanımadı Beşiktaş hücumlarına. Bir tek İbrahim Üzülmez maç boyu oyunun iki yönünü oynayabilen ender oyuncu olarak göze çarptı Siyah - Beyazlı ekipte. Tigana’nın ikinci yarının hemen başında zorunlu olarak iki değiişkliğe gitmesi, ilk yarıda işlerin doğru gitmediğinin de kanıtıydı. Serdar’la, Bobo’nun oyuna girmesi, belki de Burak’ın istediği takım düzenine kavuşturmuştu formatı. Ancak bu kez forvet arkasında istediği şekilde üretime soyunması gereken genç Burak, ne yazık ki ikinci 45 dakikada da sahada kayboluyordu. İbrahim Akın’ın girişi de, hücumlara yeterli servis vermekten uzak kalınca Beşiktaş nispeten baskılı oynadığı ikinci yarıda golü üretemedi.Delgado’nun son saniye sakatlığı en çok Tigana’yı etkilemiş. Öyle ki, Fahri ve Burak’la kurduğu orta alanla karmaşadan başka bir şey üretemedi Siyah - Beyazlılar. Delgado’nun yokluğu takımı da olumsuz etkilemiş ki, güvensiz paslaşmalar, finale gidecek pasları hiçbir oyuncunun üstlenmemesi verimsiz Beşiktaş’ın da en ciddi sebebi oldu. Beşiktaş’ın bu düzende sol tarafı çok aksıyor. Baki ile İbrahim Üzülmez’den biri fazla. Transfer kaçınılmaz gözüküyor. Savunmanın solu da İbrahim Üzülmez’in...

07 Ağustos 2006, Pazartesi 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Zeki, çevik, ahlaklı‘’

Beşiktaş’ı 2006-2007 sezonu öncesinde, yazarımız Basri Baykoç’a sorduk:Eğer bu anlayış korunursa Kara Kartal yeni sezonda, ahlaklı ve mert bir takım kimliğini de çok kolay yakalayacaktırYenilenmiş Beşiktaş’ı nasıl buldunuz?Tigana’nın Beşiktaş’la özleştirmek istediği sert takım kimliği, Süper Kupa maçında yüzünü biraz gösterdi. Bu sertliğin anlamı şu; yere ve rakibe sağlam basma... Hücumdan başlayan pres, rakip topu orta alana taşıdıktan sonra daha da yoğunlaşıyor. Bir Beşiktaşlı oyuncu, (kimi zaman iki kişi) top ayağında olan rakibe basarken, diğer ikisi olası pas alabilecek iki rakip oyuncunun ensesinde... Bu Beşiktaş’taki yeniliklerden en çok göze çarpanı...Beşiktaş geçen sezonu Galatasaray’ın 29 puan gerisinde tamamlamıştı. Tigana’nın Kara Kartal’a doğru reçeteyi yazdığı söylenebilir mi?Tigana’nın futbola bakışını az çok anladık sayılır. Yıldız oyuncu kavramı farklı. Bu takımı al sırtına taşı diye hiç bir oyuncuya haksız muamele yapmıyor. O’nun için, sistemini 90 dakika işletecek görev ve yaratıcılık bütünlüğü önemli. Bu anlamda siyah - beyazlı ekibin üç ayrı bölgesi, üç ayrı şefe teslim... Savunmanın şefi Koray... İkinci bölgede takımı rakip alana çıkarmak için yönetmenliği, Kleberson yapıyor. Son olarak da gol üretimi adına final paslarının mimarı olarak Delgado görev alıyor.Bu üç şefin de 90 dakikadaki devamlılığı yeterli düzeyde. Diğer ortak özellikleri; sessiz oluşları... Bu üçlü yumuşak bilekleriyle, teknik kapasitelerini konuştururken, diğer tarafta hakemle ve rakip oyuncuyla gereksiz diyaloğa da hiç yanaşmıyorlar. Oyundan çalma, idare etme gibi niyetleri de yok. Ayrıca, kendine oynama egoları da, sıfır... Tek amaçları takım organizasyonu için 90 dakika disiplinli bir görev bilinciyle mücadele etmek...Tigana bu şeflerinin önderliğinde, yeni anlayışı muhafaza edip, suistimallere de en küçük bir ödün vermezse, Beşiktaş, hakem ve rakip oyuncu ile muhatap olmayan, kendini yere bırakıp, faul dilenen oyunculardan arınmış, ahlaklı ve mert bir takım kimliğini de kolay yakalar.Kara Kartal’ın flaş transferlerinin dışında göze çarpan isim bulunuyor mu? Siyah-Beyazlılar’ın eksikleri nedir?Galatasaray maçındaki performansıyla Tigana’nın Fahri’yi bu takımın ilk 11’ine kazandırması gerektiğine inandık. Aynı şekilde Demirören’in de sol kanada kaliteli bir transferle son hamleyi yapması gerektiği gibi... İbrahim Üzülmez’in gerçek yeri; savunmanın solu... Öne gelecek transfer de, savunmadan ödün vermeden Beşiktaş’ın ofansif zenginliğini ileri taşır.Gökhan Zan’da gözardı edilemeyecek gelişmeler var. İbrahim Toraman ise, zamanında forvet oynamanın getirdiği avantaj ve güçlü fiziği ile sağ kanatta hiç sırıtmıyor. Sadece Delgado’nun seri düşünen arapaslarını Gökhan Güleç’in yakalamasında bir sıkıntı oluşabilir. Beşiktaş forveti sprinter bir hücumcu ile desteklenmiş olsa idi, Delgado sezonda en az 20 gol pasının kaynağı olabilirdi...Süper Kupa zaferi Beşiktaş’a neler katar?Galatasaray karşısındaki galibiyet, lig öncesi yeni Beşiktaş’ın ihtiyacı olan itici güçtü... Böylesi bir kazanım, moral açısından elbette önemli. Yalnız henüz tüm takımsal birimleri ile siyah - beyazlılar için “hazır” demek, doğru olmaz. Konuştuğumuz yeni bir ekip, sonuçta... İnişleri çıkışları olacaktır. Ancak doğru yolda olduğu da açıktır... Biraz sabır gerek...

01 Ağustos 2006, Salı 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’İkisi de favori‘’

* İki takım da hazırlık maçlarında çok hazır gözükmedi. Bu şartlarda bugünkü maçta Süper Kupa kime daha yakın?- Hazırlıksızların içinde Beşiktaş biraz daha fazla yol kat etmiş olarak gözüken taraf. Bunun nedeni de daha fazla hazırlık maçı oynamış olması. Tigana her ne kadar bu maçların sonuçlarından memnun gözükmese de Galatasaray karşılaşmasını daha farklı algılayacağı ve takımını buna göre yönlendireceği kesin gibi. Yani Beşiktaş hazırlık döneminde ilk kez bir 90 dakikayı skorboardu önemseyerek oynayacak.Galatasaray oturmuş kadro yapısı yönü ile Siyah-Beyazlılar’a karşı üstün. Ancak takım savunması olarak geçen yıldan kalma sorunları var ve bu açıklarını giderecek bir transfer de yapmadılar. Beşiktaş hem rakibinin bu açığını iyi kullanır, hem de hazırlık maçlarındaki standart temposunu yüzde 20 arttırabilirse rakibinden daha dinamik ve genç olma özelliğiyle sonuca yakın taraf olur.‘Emekleme dönemi...’* Tigana sıfırlanmış kadrosuyla yeni sezona giriyor. Beşiktaş’taki değişimler neler?- Futbol takımlarının süreçlerinde en zor dönemlerinden biridir yenilenmiş kadroları ile attıkları ilk adımlar. Bu yönü ile Beşiktaş henüz emekleme döneminde. Sadece savunmasının birbirini nispeten tanımışlığı var. Bu durum da yeni kaleci ile farklılık kazanıyor.Tigana’nın yeni ekibine özümsetmek istediği en öne çıkan öğretisi ise kollektif yapıyı üst düzeye çıkarmak. Geçmiş dönemin bireysel becerisi yüksek oyuncuları ile ‘tek başına pozisyon üstlenme’yi geride bırakmış Siyah-Beyazlı ekip. Üretimi çoğul düşünüyorlar. Top rakibe geçtikten sonra da yine ortaklaşa bir savunma peşindeler. Ayrıca süslemeden uzak, sade oyun tarzını fazla pasla benimseme yolunda oldukları da dikkat çekiyor.‘Runje kapalı kutu’* Beşiktaş’ın yeni sezon öncesinde eksikleri neler? Hangi mevkilerde açıkları var?- ‘Kanatları işlemiyor’ diye Siyah-Beyazlı ekip için uzun vadeli bir karamsarlık taşımamız yanlış olur. Ancak sadece sol kanatta ofansif üretimi destekleyecek, servisi güçlü, kaliteli bir oyuncu transfer edilirse Beşiktaş’ın çehresi de önemli ölçüde değişebilir. İbrahim Akın kafayı toplamış gözükse de uzun lig maratonu gözönüne alındığında devamlılık açısından kuşkulu duruyor.Bir de kaleci Runje hâlâ kapalı kutu. Umarım, başarılı diye nitelendirilen yakın geçmişteki performansını kısa sürede yakalar.‘Savunma için transfer yapılmalıydı’ tezimi ise hâlâ saklı tutuyorum.‘Finalin yeri Türkiye’* Süper Kupa’nın Türkiye dışında oynanması sizce doğru bir karar mı?- Fortis sponsorluğu, angaryaya dönüşmeye yüz tutmuş Türkiye Kupası’na taze bir kan ve heyecan getirdi. Bu yeni oluşumun düşünce sahipleri, ikinci bir hamle ile geçmişin Cumhurbaşkanlığı Kupası’nı çağrıştıran Süper Kupa ile pekiştirmek istediler bu turnuvayı...Sanırım biraz kendilerinden söz ettirmek, biraz da cazibe katmak için ilk finali yurtdışına taşıdılar. Ama bundan sonrakiler ülke içinde olacaktır. Doğrusu da budur...

30 Temmuz 2006, Pazar 04:30
YAZININ DEVAMI