‘’Ofsaytı bozan Tigana‘’
Ofsayt taktiği denen yüksek risk bazen Balili gibi süratli bir oyuncuyu 10 pozisyonda pasifize edebildiği gibi kimi zaman da Kezman türünde süratini yitirmiş, ama tecrübesi baki bir oyuncuyu da elini kolunu sallaya sallaya defansın arkasına sarkıtıp, gol imkanı verebilir. Beşiktaş, “Artık yuttum” dediği ofsayt taktiğinin kurbanı oldu yediği tek pozisyonda. Delgado’nun bir hafta ara vermesi bile nispeten Beşiktaş’a sağladığı katkısından çok şey alıp götürmüş. Siyah-Beyazlı ekibin en can alıcı atak başlangıcında ezdiği toplarla, takımının tek merkeze endeksli hücumlarına da imkan tanımadı. Beşiktaş’ın hücumda çabuk kaybetiği topları Fenerbahçe hiç rahatsız olmadan kolay topladı ve yüzünü çok rahat döndü rakibe. Sahanın bütününü isabetli paslarla Beşiktaş’a oranla çok daha verimli kullanan taraftı Sarı-Lacivertliler. Ricardinho’nun yatay oynamaktan öte takımına sağlayacağı fazla bir yararı yoktu; Fenerbahçe’nin de bulduğu golün üstüne ikinci sayıyı isteyecek niyeti. Ama doğrusu iyi kapandılar, Beşiktaş’ı çizgiye indirmediler. Burak kenardan gelecek servislerin tek kaynağıydı, ama o da fazlaca bulduğu toplarda verimli olamadı. Nobre savunmanın önünde kazanamadığı ve kolay yitirdiği toplar nedeniyle orta alandan gelebilecek desteği de bulamadı ve Beşiktaş serbest vuruştan oluşacak karamboller dışında pozisyona giremeden maçı bitirdi. Fenerbahçe bu kez üstün götürdüğü oyununda yakaladığı skor avantajını da korumasını bildi. Kadıköy’de Beşiktaş, İnönü’de Fenerbahçe üstünlük gelenekselliği bir kez daha tecelli ederken, bu kez Fenerbahçe’nin kazanımı büyük oldu. Beşiktaş için artık şampiyonluk çok uzak. En büyük başarıları lig ikinciliğini yitirmemek olur. Tigana’nın dün geceye kadar ittire kaktıra getirebildiği yaratıcılığı kısıtlı, kırılganlığı fazla düzenin elbette bir sonu gelecekti. Bu düzenin hiç şansı olmadığını da nihayet Fenerbahçe rakibine göstermiş oldu.
‘’Kaybeden yıkılır‘’
“Bu geceki derbiden mağlubiyetle ayrılan taraf, büyük bir olasılıkla ligi ikinci sırada da bitiremeyebilir. Böyle bir ortam son yılların en büyük heyecanını yaratır”1- Bu maçı Beşiktaş kazanırsa ne olur? Fenerbahçe kazanırsa ne olur? Berabere biterse ne olur?Bu geceki derbide şampiyonu belirleyecek tek kesin ve net sonuç 3 puanı Fenerbahçe’nin alacağı bir skordur. Beşiktaş kazanırsa, şampiyonluk yolunda elbette en büyük adımı atar, ancak yüzde 100 şampiyon oldu dedirtemez.Sarı-Lacivertliler kazanırsa, geriye kalan 3 haftada iki beraberlik ya da bir mağlubiyet kredisi daha sağlamış olur. Beşiktaş’ın kazanımı halinde ise, sadece tek beraberlik hakkı kalır ki, bu da Fenerbahçe için önemli bir avantajdır.Yalnız işin ilginç yanı şu: Bu geceki derbiyi kaybeden taraf, büyük olasılıkla ligi ikinci de bitiremeyebilr ve sezonu üçüncü sırada tamamlama tehlikesiyle karşı karşıya kalabilir. Gelelim son olasılığa... Eğer Beşiktaş’la Fenerbahçe yenişemesse, Galatasaray haftayı üç puanla kapattığı takdirde, bu yarışa bir büyük ortak daha katılır ki, böylesi bir ortam da son üç hafta son yılların en büyük heyecanını döker ortaya.2- Genelde şöyle bir düşünce hakim: Kadıköy’de Beşiktaş, İnönü’de Fener kazanır? Sizce bu teamül devam eder mi?Son dönemde geleneksel bir hal alan, Kadıköy’de Beşiktaş, İnönü’de Fenerbahçe üstünlüğünü, kupa maçının ilk ayağında Beşiktaş bozdu. Bu geceki maçın atmosferi geçmişe oranla çok çok farklı olacağından, Beşiktaş’ın İnönü’de ezeli rakibine karşı üst üste ikinci galibiyeti alma olasılığıyla, Fenerbahçe’nin kazanma şansını yüzde 50 diye değerlendirmek bana en adil tahmin gibi geliyor. Tabi iki tarafı da eşit tanıdığımız galibiyet şansına, beraberlik sonucunu da ilave edebiliriz.3- Bu maçın Beşiktaş açısından kilit adamları kimler olur?Büyük derbilerin kimi zaman hafızalardan kolay kolay silinmeyecek türden bir oyun hikayesiyle sonuçlandığı oldu. Ve o maçlarda çok sürpriz isimlerin oyun kahramanı olarak da öne çıktığını gördük, 2 yıl önceki Pancu örneğinde olduğu gibi. Ancak bu maç için sürpriz isimlerden çok bilinen aktörlerin performansının etikili olacağını düşünüyorum. Runje, Tuncay, Delgado, Alex, Bobo, Tümer bunlardan bazıları. Öne çıkabilecek tek sürpriz isim ise, tam oynamasa da İbrahim Akın olabilir.4- Fırat Aydınus doğru seçim mi? Ondan nasıl bir yönetim bekliyorsunuz?Merkez Hakem Kurulu riske giremezdi ve bu yönde bir seçim yaptı. Daha formda hakemler olmasına karşın, daha güvenilir bulduğu büyük maç tansiyonu ve gerilimi en iyi kontrol edebileceğini düşündüğü Aydınus’ta karar kıldı. Fırat Aydınus’un da son olarak Beşiktaş-Fenerbahçe kupa maçının ilk ayağındaki yönetim tarzına benzer, disiplinli ve olası hiçbir polemiğe yol açmayacak bir yönetim anlayışı sergileyeceğini bekliyoruz bu geceki maça.
‘’Tigana tarzı‘’
Tigana’nın teknik direktörlüğüyle ilgili polemikler her geçen gün artıyor ve Beşiktaş genel çerçevede oynadığı futbolun adı olmadan zirve yolunda mesafe katediyor. Garip bir durum bu... Bu oyundan seyredenler kadar oynayanlar da pek memnun değil. Çünkü Tigana’nın sisteminde yaratıcılık sınırlı, risk fazla. O yüzden Beşiktaş’ınkine kısaca ‘koşulları zorlama mücadelesi’ deyip, geçebiliriz. İsterseniz, açalım bu koşulları zorlama meselesini biraz... Tigana savunma beklerini orta sahayı geçmeyin diye her maç en az 10 kere uyarıyor. Ama forvetinin sadece kenar ortalarıyla sonuç alma özelliği yüksek. Orta alandaki iki 10 numarasının fizik güçleri vasatın altında, onların özelliği de hızlı koşu yapabilen forvetlere derin paslar atmakla hücuma çıkan bekleri oyuna sokmak... Bekler oyuna çıkmıyor, forvetler splinter değil. Bu iki durumdaki koşulların açmazı Siyah-Beyazlı oyuncuların pas hatalarını olduğundan çok yükseğe çıkarıyor ve fizik kalitesini üstün bulduğumuz Beşiktaş maçın bir saatlik bölümünden sonra doğal olarak yorgunluktan oyundan düşüyor. Pas ekonomisinin berbatlığında oyun kalitesini de istediği seviyede tutamıyor. En çok savunması metediliyor ama o da ya ofsayt taktiğiyle çok riskli başlıyor. Ya da sözünü ettiğimiz oyundan düşmenin sonucunda tüm yükü üstüne aldığından rakibe pozisyonlar verebiliyor.Bunun sebebi sezon başına ait yanlış bir kurulumun payı... Ama dönüşü yok, geri kalan maçlar da böyle tamamlanacak. Eğer Tigana, Beşiktaş’ı lig ikincisi bile yapsa bu futbolun mantığına uymayan bir kanalından başarıya ulaşması demek olacak.Maçın kaderine etki etmekBir 90 dakikaya ait tüm olup bitenlerin muhasebesini yapmadan maçın ‘kader adamı’ olarak hakemi belirlemek bugün en saygın yorumcuların bile büyük çıkmazı...Her maçın ayrı bir hikayesi olduğu gerçeğini öne almamız gerek. Tabii ki her iki takımın teknik direktörünün tüm oyuncularının ve de hakemin bireysel ve taktiksel bütün verilerini de... Bu noktada Fenerbahçe-Beşiktaş kupa maçının hakem verilerine baktığımızda Selçuk Dereli’nin ligin geri kalanında hele ki kritik maçlarda bir daha asla görev almamasının altını çizmek zorundayız. Ama Fenerbahçe’nin turu geçememesinin altı sadece ve sadece hakem olarak çizilirse biz bu futbolu boşuna konuşmayalım...
‘’Esas çocuk yine Runje‘’
Balili’nin sürat tehdidine göre daha da öne çekilmişti Beşiktaş savunması. Ofsayt taktiği ile de amaca ulaşıldı. Sivas forveti çoğunlukla da Balili ile 15 kez ofsaytta yakalandı. Ama İbrahim Üzülmez’i bile sırtına alıp, taşıyacak güçte Mehmet Yıldız’a, hiçbir önlem almadı. Sivas takımı, forveti ile korku salarken, Nobre ve Bobo hücumda ayaklarına gelen hemen hemen her topu ezerek, Beşiktaş’ın hücum girişimlerini kendi kendilerine önledi...Mehmet Sedefli orta olan, takım direncini nispeten artıran faktördü. Ama Delgado’nun olmaması, bütün toplarda aranan isim Ricardinho’yu öne çıkarmak zorunda idi... Onun da oyun kurmak için her topa istekli olabilecek hareketliliği olmadığından, oyun kurmada güçlük çekti Siyah-Beyazlılar...60. dakikadan sonra yine oyundan düşen taraftı Tigana’nın ekibi... Ayakta kalan tek oyuncusu, üç gün önceki kupa sınavında olduğu gibi bir kez daha Runje idi... Ve gerek ilk yarıda gerek ikinci yarıdaki kurtarışlarıyla, alınan üç puanda büyük payı olan isim olarak, yıldızlaştı...Aslında Beşiktaş’ı, “60 dakika ayakta kalabiliyor” diye eleştirmemiz, galiba insafsızlık. 90 dakikada 60 topu, arkadaşı yerine rakibe atan bir takım, bu skor performansını sürdürüyorsa, bu büyük başarıdır... Böylesi bir takıma ne ekonomi dayanır ne de iktisat...Tek top çıktı Ricardinho’dan, onu da her şeye rağmen yine Allah’ın sevgili kuluymuş ki, İbrahim Akın gole çevirdi; hem arkadaşlarına, hem yönetimine hem de teknik direktörüne kendisini affettirdi...Zirve yolunda kağıt üstündeki en önemli virajı döndü gibi gözüküyor Beşiktaş... Ama gerçek şu ki, dananın kuyruğu önümüzdeki hafta kopacak!..
‘’Muhteşem Aurelio‘’
Tigana hep aynı yanlışı yapıyor. İkinci yarılarda oyundan düşmesini engelleyemediği ekibinde sürekli Ricardinho’yu oyunda tutup, Delgado’yu dışarı alıyor. Vasat rakipler karşısında dahi Delgado-Ricardinho ikilisi lüks gözükürken, Fenerbahçe karşısında bu iki oyuncunun savunmaya katkısı olmaması, tabii ki çok sırıttı. Bu arada Tümer’in muhteşem golü de gelince, geriye düştü Siyah-Beyazlılar ve Bobo oyuna dahil oldu gol umutları için.Forvete servis için bu düzüne Delgado gibi hızlı ve rakip eksilten bir oyuncu mu gerekliydi, yoksa olağanüstü ağır Ricardinho mu? Beşiktaş ikinci yarıda çokca bu yüzden rakip alana taşınamadı. Nobre savunma önünde hiç bir ilk topu alamadı. Oysa Fenerbahçe’nin ikinci yarı ile, Beşiktaş’ı alanına hapseden baskısından Kezman takımına çok yararlı katkılar sağladı. Beşiktaş bu baskıyı beklemiyordu ve sendeledi. Yediği golün dışında üç tane daha yiyebilirdi ki, bunu da gecenin en iyilerinden Runje önledi. Diğer tarafta ise Aurelio tek başına bir savunma abidesiydi adeta... Beşiktaş’ın narin bileklerle kurulmaya çalışan tüm oyunlarını, sürekli bozan isim oldu. Başarılı bulduğumuz Beşiktaş çizgi savunması da, Fenerbahçe’nin ceza alanına yönelen sert yer pasları karşısında çok önemli gedikler verdi. Fenerbahçe muhteşem oynadığı ikinci 45’te turu geçemediyse bunda yarı yarıya gol ayaklarının beceriksizliği, diğer yarısında da Runje’nin başarısı vardı. Fenerbahçe hakettiği oyunu kazanamadı. Beşiktaş’a turu, sahanın en kötüsü Nobre getirdi. Kısaca Kadıköy’de adet yerini bir kez daha buldu. Selçuk Dereli ise son zamanların en formsuz yönetimlerinden birine imzasını attı.
‘’Tigana için en zor gece‘’
En güçlü engel Fenerbahçe’yi geçtikten sonra, ‘Nasıl olsa kupayı da alırım’ diye düşünen Beşiktaş, bu geceki rövanşta ‘Elde var bir’ demek için doğal olarak daha çok sabırsızlanan taraf şüphesiz...Fenerbahçe’nin ligde 4 puan önde oluşu, kupada ise ilk raunttaki avantajın Beşiktaş lehinde kalışı, Siyah-Beyazlılar’da en azından ‘kupayı sağlama almam gerekir’ mantığını güçlendirmiş durumda.Ayrıca finale çıkmasının vereceği artı motivasyon Beşiktaş’a ligde de hissedilir bir itici güç verecek. Bu sebeptendir ki, turu geçemezse moral açısından aynı ölçüde daha çok olumsuz etkilenecek ve bu psikolojisi lige de yansıyacak tarafın da Beşiktaş olacağı aşikâr... Siyah-Beyazlılar elendiği takdirde ligde geri kalan yarışında Tigana’ya olan güven daha çok tartışma konusu olacak. Özellikle de oyuncularını ligdeki yarışa motive etme açısından Tigana belki de kariyerinin en sıkıntılı dönemine girecek.Mental açıdan da fazlasıyla kırılgan olduğu son lig maçlarında belgelenen Beşiktaşlı oyuncuların hocalarına olan inançları fazlasıyla yara alacağından kupadan elenme olasılığı gerçeğe dönüşürse lig yarışında Beşiktaş’ın şansının da yarı yarıya azalacağı kuvvetle muhtemel. Tigana da bunu çok iyi bildiği için bu gece belki de Beşiktaş’ın başındaki en zorlu sınavına çıkacak.Potansiyel olarak bugün itibariyle iki hedefi olan Beşiktaş kupayı alır, ligi kaybeder... Kupayı kaybedip, ligi alabilir. Ya da ikisini de alıp, ikisini de kaybedebilir... Bütün bu hedeflerin sonucunda tek gerçek var: Eğer Beşiktaş şampiyonluğu kaçırırsa, şu an itibariyle yönetimde ve takımda yarı yarıya desteği olan Tigana ile yolların ayrılacağı hemen hemen kesindir. Yani; bugüne kadar sürdürülen gerek yönetim politikası, gerek oluşturulan kamuoyu yönlendirmesinde tek sorumlunun Tigana olduğu ilan edilmiştir...
‘’Kaka olabilecek çocuk‘’
Yılmaz Özdil'in dile getirdiği yürek sadece bir organ değil. Eğer Beşiktaş, ola ki şampiyonluk ipini göğüslerse, bunda Murat Şahin'in Antalyaspor maçında yaktığı meşalenin payı tartışılmaz olacaktır. Murat'ın takım arkadaşlarına mesajı kısaca şudur: Herkes daha iyisini yapabilir. Yeter ki ortaya yüreğini koysun... Ben sakat bacağımı gözümü kırpmadan onca kramponun arasına sokuyorsam sizler bunun en az beş misli fazlasını başarabilirsiniz.HHHBir haliyle bakarsanız Beşiktaş hayli kozmopolit bir topluluk. Tornaya soksanız düzeltemeyeceğiniz ayakları, Kaka ayarında teknik virtüözleri, olağanüstü özverili emek savaşçıları ve dünya yansa umurlarında olmayacak gamsızları ile her telden çalıp söyleyenlerin birliği... Bu birlik son iki maçta esaret altında futbolun klibini çekti adeta. Boşverin siz teşvik dedikodularını. İbrahim Üzülmez'den sonra Koray'ın da işe ara vermesidir son 180 dakikada bu takıma bu denli ecel terleri döktüren hadise. Acemi birliğinin iki kıdemli çavuşunun ne kadar önemi varmış hep beraber anladık galiba. Hatta İbrahim Üzülmez'in Beşiktaş'ın aynı anda en güçlü hücum aktörlerinden biri olduğunu da...HHHRicardinho'nun oyuna hükmedişinden son haftalarda pek söz edilmiyor. Ben Brezilyalı ustanın Beşiktaş'ı taşıyacak yıldız oyuncu olduğunu baştan kabul etmemişlerden biriyim. Ancak Siyah-Beyazlılar, bu sezon saha içi örgütlenmesinde sıkıntılar yaşarken Ricardinho'nun formayı aldıktan sonra takımını yönlendirmede olumlu işler yaptığını da kabul sınırlarıma soktum. Son haftalardaki performansı bence kendinden çok yine İbrahim Üzülmez'in yokluğuyla ilintili. Baki'nin sol kenarda çok zorlanmasının, Ricardinho'nun destek vermemesinden dolayı olduğu doğru tespit. Ancak Ricardinho, İbrahim Üzülmez'e de yardım konusunda aynı ölçüde cimriydi. Aradaki fark İbrahim Üzülmez'in güçlü mobil oyuncu kişiliğiyle Baki'nin stoper karakterli statik yapısıdır.HHHŞu haliyle Çek Rosicky hayallerinizi biraz zorladığınızda Kaka ayarında diyebileceğiniz cinsten bu Delgado... Nesi eksik; ürkek. Başka? Devamsız... Ancak en önemlisi, çok kuvvetsiz. Peki eksikleri giderilmeyecek cinsten mi? Hayır... Elbette değil. Yapabiliyorsanız önce alıp karşınıza konuşacaksınız. Yaptığı çalışmanın seviyesinin en az üç kat daha yükseltmesine inandıracaksınız onu ve yüklemeyi yapacaksanız. Tabii yeni sezonda... Kuvvetlendiğinde ürkekliğinin dörtte üçü de gidecektir. Sonra seyredin bakalım fazlalıkları. Zira, Allah her futbolcunun bileklerine çift aks yerleştirip aynı anda şimşek hızıyla düşünen bir beyni ve çok hızlı hareket eden bacakları bir arada çok az koyar da, ondan dolayı bu düşüncemi dile getirmeyi gerekli buluyorum.
‘’Şahin görünümlü Kartal!‘’
Beşiktaş’ın futbol hali mağlum. Kırılganlığı fazla, yaratıcılığı kısıtlı. Dün gece işin içine mümkün olduğunca topu kornere atmama ve kaleciye geri pas vermeme gibi kısıtlılıkları da üstlenmişti Siyah-Beyazlılar. Mağlum ya, Murat Şahin zar zor yürüyebildiği ayağı ile maça çıkmıştı. İçinde barındırdığı özverinin mi desek yoksa mesleğine duyduğu saygıdan mı olsa gerek, bütün maçın önüne geçen ismi oldu Murat Şahin. Onca sözde eli ayağı tutan gence ya da kendine yıldız süsü veren tecrübeliye sakat ayağı ile öyle bir cevap verdi ki, eminim dün gece sahada Beşiktaş formasıyla sahadan utanarak çıkan çok kişi olmuştur. Ön saflara da Tigana’yı yerleştirmemiz gerekir. Bir teknik direktör oyunun birinci yarısını gözlemledikten sonra, ikinci yarı ancak bu kadar ‘allak bullak’ edebilirdi. O da bunu başardı. Burak’ın yerine ikinci yarı Ali Tandoğan ile başlasaydı, sonra kendini bu kadar çelişen eğlemlerin içine atmamış olacaktı. Pişmanlıkları fayda etmedi. Onu belki de ipten tek başına Murat Şahin aldı. Hele Delgado’yu çıkarması, onun teknik adamlığının şu an geldiği seviyesini çok net gösteriyordu. Teknik direktörlerinin hamleleleri boşa çıkınca, doğal olarak Beşiktaşlı oyuncuları da, anormal bir panik sarıp sarmaladı. Bütün ikili mücadeleleri kaybedenler, iki metreye dahi pas atamayanların oluşturduğu karambolle maç bitti. Beşiktaş’ın bu kadar insiyatifsiz, anormal panik sahibi bu oyuncularla bu noktaya gelmesi bile büyük başarı. Unutmadan Delgado’nun attığı sezonun şık gollerinden birini de güme götürmeyelim, aynı anda Serdar Kurtuluşu da adeta t ek başına savaşan can siperaneliğini de yürekten alkışlayalım. Ona sormak lazım en verimli oynadığı (bu kez oyunun iki yönünüde) bir maçtan dışarı alındığında acaba teknik direktörüne olan saygısı nedenli sağlıklı kalabilir. Beşiktaş yine bıçak sırtı bir 3 puanla yola devam dedi. Ama bizden nacizane bir tavsiye; Kalbi ile en ufak problemi olan Beşiktaşlılar, bu sezon bundan sonra İnönü’ye pek uğramasın.