‘’Rast, evinde mutlu‘’
Bu kez de güçlü ve aslında klasik uzmanı olan RadioShack- Leopard’dan Gregory Rast günün kazanan ismiydi. BMC’den Mathias Frank ise genel klasman liderliğini yine kimseye bırakmayarak sarı mayosunu korudu. 186.1 km’lik etapta kaçış grubunda yer bulup finişi ilk geçen İsviçreli Rast, bu sezon en önemli başarısını da kendi evinde yakalamış oldu. 10 senedir İsviçre Turu’nda yarışan 33 yaşındaki Rast’ın kariyerinde 2002’de U23, 2004 ve 2006’da elit kategorisinde elde ettiği 3 Ulusal Şampiyonluğu bulunuyor. Astana’dan transfer edildiğinden bu yana 3 yıldır RadioShack forması giyen Rast’ın, haziran sonunda başlamasını heyecanla beklediğimiz Fransa Bisiklet Turu’nda da 2009’da kazandığı bir etap zaferi var. 14 ülkeden 30 bisikletçiyi kadrosunda bulunduran RadioShack’te Rast, 2009’da İsviçre’de kazanan Fabian Cancellara’yı taşıyan kritik isimlerden biri olarakta biliniyor.
‘’Usya'ya 2. kutlama‘’
4.kategoride 5 tırmanışı aşan sporcuların mücadelesi sonucunda ise genel klasman değişmedi. Kazalarında yaşandığı etap sonunda BMC’den Mathias Frank sarı mayosunu bir gün daha korumayı başardı. 2012 Londra Olimpiyat Oyunları’nda bronz madalyayı boynuna takmış olan Norveçli sporcu, böylece bu seneki 5. ve en büyük zaferini yaşadı. 2007, 2009 ve 2011 ‘de 3 Ulusal Şampiyonluğu da bulunan Kristoff, BMC’den sonra transfer olduğu Katusha takımıyla yeni başarılara imza atmaya devam ediyor. İyi bir sezon geçiren Kristoff bu başarısını Rus halkıyla da paylaştı. Rusya’nın global bisiklet projesi olan Katusha takımının en önemli sprinterlerinden biri olan ve çok sevilen Kristoff, böyle bir sevinci Rusya’nın Bağımsızlık Günü’nde yaşayıp, kutlama için ikinci bir neden yarattığından dolayı da gurur yaşıyor. Hayalinde Milan-Sanremo ve Fransa Bisiklet Turu’nda etap zaferi kazanmak olan başarılı bisikletçi, şu an geldiği noktadan ve formundan da oldukça memnun...
‘’Son hamlede‘’
21 yaşındaki genç bisikletçi, yokuşların da olduğu ancak sprint finişiyle son bulan 161 km’lik 5. etapta son virajdan sonra yaptığı akıllı son hamlesiyle Orica GreenEdge’ten Matthew Goss ve Garmin-Sharp’tan Tyler Farrar gibi tecrübeli isimleri ardında bırakarak zafere ulaştı. FDJ’den Yoann Offredo ve William Bonnet, Demare’yi finişe taşıyan en önemli isimlerdi. 2011 Kopenhag’da 23 yaş altı Dünya Şampiyonluğu’nu elde ederek ciddiye alınmasını gerektiğini o günlerde ispatlayan Demare’yi klasiklerde çoğu kez görme şansı yakalamıştık. Bu yıl dört günlük Dunkirk’te hat-trick yapan Demare, World Tour kapsamında aldığı bu etap zaferiyle de gelecek vaad eden önemli genç yeteneklerden biri olduğu vurgusunu bir kez daha yapmış oldu. Tırmanış etaplarıyla bisikletçileri zorlayan 9 etaplık yarışta ana grupla finişe ulaşan BMC’den Matthias Frank ise sarı mayosunu korumayı başardı. Frank’in 23 saniye ile en yakın takipçisi ise 2008’de İsviçre’de kazanan Saxo-Tinkoff’tan Roman Kreuziger.. Bir önceki etabın galibi olan bir diğer başarılı genç bisikletçi Peter Sagan ise 4. etapta yedincilikle yetindi. Genel anlamda yarışa baktığımızda görünen profil, bütün bisikletçilerin Fransa Bisiklet Turu’ndan önceki son Dünya Turu kapsamındaki yarış olan İsviçre kendilerini test edebilmek, challenge’a girebilmek için son şansları... O yüzden alınan her galibiyet, oluşturulan her kaçış grubu takımlar ve sporcular için ayrı bir anlam kazanıyor.
‘’Sagan, göz kırpıyor...‘’
İsviçre Bisiklet Turu’nun 3.etabında 4 kişilik grupta yer alıp finishte agresif yapısını sergileyen 23 yaşındaki genç bisikletçi aldığı etap zaferiyle moral bulurken yine favorilerden biri olduğunu gösteriyor adeta... Sir Wiggins’in şampiyon olduğu 2012’de Fransa’da kazandığı 3 etap ile hünerlerini sergileyen Slovak sporcu Korsika’dan başlacak Tur’da yeni etap zaferlerine hazır gibi... Wiggins’in de sakatlığı nedeniyle bu yıl Fransa Bisiklet Turu’nda yarışamayacağını hatırlatalım. Wiggins’in takımı Sky, Criterium du Dauphine’de zafer elde eden Chris Froome ile bu zorlu 3 haftada başarı için pedala basacak.
Sagan, 3.etabın zorlu finisinde kendini ilk sırada görmekten dolayı şaşkın olduğunu belirtse de, form grafiğinin bu düzeyde olduğunu gösterebildiği için de bir o kadar mutlu... Yokuşun ardından son sprintte yorgun olsa da bu direnişi gösterebilmesi özgüveni açısından da çok önemliydi. Sagan’ın bu anı yaşadıktan sonra da kalan etaplarda yine rakipleri zorlayacağı ve her şansı kullanacağı aşikar..
Geçen yıl Giro’nun galibi ve Garmin-Sharp ile sözleşme yenileyen Ryder Hesjedal üzerindeki kara bulutlar ise can sıkıyor. İtalya’da iyi başlasa da yine de istediği performansı sergileyemeyen ve hastalığı nedeniyle tıpkı Wiggins gibi yarıştan çekilmek zorunda kalan sporcu, İsviçre’de 3. etapta düşerek hastaneye kaldırıldı. Garmin’in en önemli silahlarından biri olan Hesjedal sezonun en büyük yarışı Fransa Bisiklet Turu’na nasıl bir formla gelebilecek, bu da kafalar da soru işareti bırakıyor.
‘’Geri dönüşler sürüyor‘’
Fransa Bisiklet Turu’na 20 gün kala çok önemli bir hazırlık yarışı olan Dauphine’de, 7.etapta Sanchez’in 16 saniye gerisinden 7.sırada finish gören Team Sky’dan Chris Froome genel klasman liderliğini korudu. 5 tırmanışın yer aldığı bu zorlu etaptaki parkur ile bu yıl Fransa Bisiklet Turu’nda da karşılaşacağız. Özellikle son 3 km’de çok zorlanan İspanyol bisikletçi Sanchez için ise bu etap zaferi yine bir geri dönüş hikayesi... Tıpkı bir önceki etabı kazanan Voeckler gibi.. Voeckler yaşadığı kazalar ve bu süreçte katılamadığı yarışlardan dolayı etap zaferiyle moral bulmuştu. 35 yaşındaki tecrübeli sporcu Sanchez de, bir yılı aşkın bir süre önce Pais Basco’daki başarısının arkasına bişey koyamamıştı. Aynı şekilde takımı Euskatel de bu yıl sadece 2 başarıyla güldü ancak onlarda Dünya Turu kapsamındaki yarışlar değildi. İtalya Bisiklet Turu’nda da istediklerini alamamışlardı. Bu etap zaferi hem Sanchez’e hem de takımına çok iyi geldi. 2008 Olimpiyat Şampiyonu Sanchez, profesyonelliğe geçtiğinden bu yana, 13 senedir İspanya’nın Bask bölgesi takımı Euskatel ile yarışıyor. 2008’de ilk kez katıldığı Fransa Bisiklet Turu’nu genel klasmanda 6.bitirmişti. 2011’de ise dağların kralı unvanını alarak kırmızı benekli mayoyu sırtına geçirmişti. Ancak Sanchez bu yıl Fransa’da koşmayacak isimlerden, dinlenmeye çekilecek... Sanchez için bu zaferin başka bir anlamı da var. Takım arkadaşı Victor Cabedo geçen Eylül ayında antrenman sırasında aracın çarpması sonucu malesef hayatını kaybetmişti. Cabedo’nun ölümüyle zorlu zamanlar geçiren Sanchez ve takımı bu zaferi genç yaşında hayata veda eden arkadaşlarına da adamış oldular...
‘’Voeckler geri döndü‘’
Bir önceki etabın galibi Team Sky’dan Chris Froome, Grenoble’da yarışı ana grupta tamamlayarak lider mayosunu korudu. Voeckler’in bu başarısının altını çizmek gerekiyor. Özellikle zorlandığı anlarda, acı çekerken kendine has mimikleriyle yarışırken izlemesi ve takip etmesi en keyifli sporculardan biri olan Voeckler’in, 14 Nisan’da Arden klasiklerinden Amstel Gold Race’de birçok sporcunun karıştığı kazada köprücük kemiği kırılmış ardından talihsizlikler peşini bırakmamış ve ilk geri dönüşü olan Belçika Turu’nda yine kendini yerde bulmuştu. Kara bulutlar üzerinde dolaşırken performansına dair kafasında birçok soru işareti bulunan Voeckler’e, Dauphine’deki bu etap zaferi bir nebze de olsa nefes aldırdı. Sadece O’na değil aynı zamanda takımı Europcar’a da... Voeckler’in takımı Europcar bu yıl Haziran sonunda başlayacak, sezonun en büyük ve önemli yarışı olan Fransa Bisiklet Turu’na diğer iki Fransız takımı Sojasun ve Cofidis ile birlikte wild car ile katılacak. Bu yıl 17 zafere imza atan takımın 34 yaşındaki tecrübeli bisikletçisi, sakatlığı nedeniyle birçok önemli yarışı kaçırdı fakat bu son dönemeçte elde ettiği zaferle özgüvenini tazelerken, daha önce etap zaferleri kazandığı Fransa Turu için de umutlanmış oldu. 2009’da Fransa Turu’nda kazandığı ilk etap zaferiyle rüştünü ispatlayan bisikletçi bu sene 100.’sü düzenlenecek Tur’da yine etap zaferleri için
pedala basacak.
‘’Tabuları yıkan isim‘’
Kolombiya’nın güneyinde küçük bir kasabada doğan Made, spora basketbol antrenörü olan babasından esinlenerek potayla haşır neşir şekilde başladı ama gönlü voleyboldan geçti zamanla..Her iki branşın antrenörü de kavga etti onun için... 17 yaşına kadar her iki sporu birlikte yapsa da karar anında voleybol üstün geldi. Amerika’da askeri psikoloji okudu,kolej liginde oynadı bir süre..28 yaşındaki erkek kardeşi de şu an eğitimini Amerika’da sürdürüyor. 27 yaşındaki kız kardeşi ise Fransa’da 2.ligde voleybol oynuyor, ablasını örnek alarak...Yunanistan’da Aris ve Iraklis takımlarında oynadı. Made, başarısının sırrının çok çalışmaktan ve mental antrenmanlardan geçtiğini belirtiyor. Oyunu önceden kafasında hayal eden ve oynayan başarılı smaçör, en çok blok sayılarından zevk alıyor. Kendi yaptığı defansın takım arkadaşlarından herhangi birinin sayıya çevirmesinden de büyük haz duyuyor. Kubalı Mıreya Luız ıdolü...Rakiplerin kim? peki diye sorduğumuzda ‘büyük savaş var, herkese saygı duyuyorum ve en iyisini vermeye çalışıyorum’ diyerek mütevazi ve çekingen ruhunu da ortaya koyuyor. Made’i bu sene 7 numaralı formayla izleyeceğiz. 7 numaralı formayla birçok başarıya imza attığı için ayrı bir anlam yüklüyor bu sayıya... Fenerbahçe’ye Kim geldiğinde Türkiye Ligi’ni daha yakından takip etmeye başlamış. Galatasaray’ı ilk önce yurttaşı ve çok başarılı bulduğu kaleci Mondragon’un gelişiyle hafızasına yazmış. Rosir Calderon’un takımdan ayrılmış olmasına şaşıran Made, Galatasaray’ın takım formasyonundan, planlarından ve hedeflerinden etkilendiği söylüyor en çok. Rabita Bakü ile Şampiyonlar Ligi tecrübesi kazanmasının da Galatasaray Daikin’de oynarken çok işe yarayacağını belirtiyor. Pasör Lo Bianco’ya olan hayranlığı ve saygısını da özellikle vurgulayan Made, başarılı pasörle oynayacağı için de ayrıca mutlu... Daha önce genelde zirvede olmayan ama zirveye çıkma potansiyeli olan takımlarda boy gösteren voleybolcu, tabuları yıkmak ve belirlenen hedefe ulaşmak konusunda da uzman... Made’nin kariyerinde şimdi sarı kırmızı sayfa açılıyor... Hayırlı olsun demekten başka söz yok.
‘’Bir bisiklet turu öyküsü‘’
Olimpiyat şampiyonları, Dünya şampiyonları; Fransa, İtalya, İspanya gibi büyük tur zaferleri olan ve diğer taraftan genç ve çok yetenekli bisikletçiler çevirdi pedalları... İlk gün, muz cenneti Alanya’nın Kalesi yol gösterdi sporculara, Alman sprinter Marcel Kittel güldü bu yolda...
Kızıl Kule’den Antalya plajına zirve el değişirdi. Son metrelerde neredeyse 50 kişinin karıştığı kazadan sıyrılan Aidis Kruopis kariyerine önemli bir başarı ekledi. Deniz seviyesinden 1820 metreye tırmandığımız Elmalı etabında direnç ve adrenaline; kütür kütür elma, külahta helva, gözleme kokuları eşlik etti. 2 sene Dünya Bisiklet Merkezi’nde çalışan 22 yaşındaki Eritreli sporcu Natnael Berhane, ‘başarmayı umduğumdan daha da iyi’ dediği ve 4 aydır görmediği ailesine adadığı zaferiyle ulusal ve uluslararası basının sayfalarında boy boy yer alırken, kariyerli bisiklet camiası yeni bir rakip kazandı.
Tur’a ilk kez ev sahipliği yapan Göcek’ten Marmaris’e uzandığımızda yine çok anlamlı bir zafer geldi. Yarış başlamadan bir gün önce büyükannesini kaybeden Andre Greipel, O’nun için koştu rakip tanımadan... Alman sprinter yorulmamıştı. 24 saat sonra yokuşlarda bile tutunduğu, Tur’un en uzun etabı Marmaris-Turgutreis’te yine altına koştu. Türkiye’de 9., kariyerinde 103.zaferini kazanan Greipel ne kadar formda olduğunu kanıtladı bir kere daha..
Bodrum’dan Selçuk’taki Meryem Ana Evi’ne tırmanışta Torku Şeker Spor’dan Mustafa Sayar bu kez kariyerinin en iyi yarışını koşarak, Türk bisiklet tarihine de geçti. Son 2 etapta ise Marcel Kittel “şampiyon benim ikinci kim?” dercesine yarıştı ve Kuşadası-İzmir; İstanbul-İstanbul etaplarında esti geçti.
Türk zaferi
Türkiye’nin ilk profesyonel bisiklet takımı Torku Şeker Spor, Salcano bisikletleriyle tarih yazdı. Büyük başarılara aç, ama bir o kadar potansiyele sahip olduklarını gösterdiler her etap.. Kaçış gruplarında yer aldılar, tırmanışlarda ön sıraları kolladılar, rekabeti her an hissedip, hissettirdiler. Sadece genel klasman birincisi olan Mustafa Sayar değil, takımın her bireyi ekip çalışmasından kazançlı çıktı Tur boyunca. Madalyalar,lider mayolar geldi peşi sıra... Tabi Türk bisiklet tarihinde de yeni bir sayfa açılmış oldu.
Ekip işi
2008 yılından bu yana herkes yükselen değeriyle organizasyonun başarısından söz ediyor. Türkiye’nin muhteşem havası; gelen takımların kalitesi, uçaklar, transferler, konaklamalar, araçlar, catering, bariyerler, tırlar, yayın araçları ve dahası... Bu kadar kalabalık bir ekibi çevip çevirmek ve dünyanın sayılı organizasyonlarından biri olarak gösterilmesini sağlamak kolay iş değil. Uykusuz ve yorgun ama sonunda mutlu, amatör ruhlu profesyoneller iş başında... Gönlünü koyuyor herkes...
Seneye 50’ncisi düzenlenecek olan Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu’nda bence bizi süprizler ve yenilikler bekliyor olacak. Çıtayı her yıl yükselterek, başarıda istikrarı yakalayan ekibin emeğine sağlık.