Arama

Popüler aramalar

‘’Ne yaptın Süleyman ağabey?‘’

Yalçın Sürmeli, Seba’ya karşı adaylıktan vazgeçmişti ancak Süleyman Abi, ‘Sürmeli yandaşı, Yalçın Karadeniz’ isminin üzerine ‘çizik’ atıvermişti!

Bu nedenle de Yalçın Karadeniz ısrarlı istemine karşın hiçbir zaman Süleyman Seba yönetimlerinde yer alamamıştı! Efsane başkanın, bu kez Yalçın Karadeniz ismini işaret etmesinin nedeninden önce Hasan Arat’ın başına gelenleri anımsamakta yarar var! Süleyman Seba, 2000 yılının mart ayında gerçekleşen kongrede görevini bırakırken ne demişti? “Bir tek oyun var, o da Hasan Arat’ın…” Böylece farkında olmadan sonun başlangıcına start vermişti!

‘Seba ekolünü’nden gelen Hasan Arat’ın kesin gözüyle bakılan başkanlığı, kısa cümle ile başlamadan sona ermiş, Serdar Bilgili, Seba’nın koltuğuna oturmuştu. Sonrasında yaşanan ‘Lale Devri’ hepimizin malumu! Süleyman Seba neden Beşiktaş kongre üyelerinin kafasını karıştırdı? Kendisi de bilincinde
değil mi, divan kurulundan, kulüp başkanlığına geçişin ‘kitabına uydurulsa’ da etik olmayacağının? Diyorlar ki, “Süleyman Seba, eski başkan ile silah arkadaşı Mekki Başak’ın ısrarlarına daha fazla karşı koyamadı, efsane başkan sonunda razı edildi…’ Ne yaptın sen Süleyman Ağabey? Benim mi anımsatmam gerekli? ‘Tarih tekerrürden ibarettir!

Listesinde Mekki Başak’a yer verecek divan kurulu başkanı Yalçın Karadeniz, Beşiktaş’ın olağanüstü kongresinde ‘en az oyu olan’ ya birinci ya da ikinci başkan adayı olacaktır. Bundan hiç kuşkum yok, üstüne üstlük eminim! Oysa, Beşiktaş’ın efsane başkanından beklenen, tek adayı işaret etmesi değildi.
Başkan adaylarını bir araya toplayıp akılcı çözüm üretmek, çıkmazın çıkarını gösterecek deneyimini paylaşmaktı. Beşiktaş’ın sorunları bu kez ; Ne Profesör Oktay Çokyüksel, ne İsmail Ünal, ne de Tahsin Akıncı’nın ev tapuları ile bankadan kredi alınarak aşılacak gibi değil, ne yaz ki... Ayrıca artık ‘56 Arazisi’ de yok! Ne yaptın sen Süleyman ağabey?

14 Mart 2012, Çarşamba 21:20
YAZININ DEVAMI

‘’Tek kazanan Jorge Mendes!‘’

Ligde rakip kaleleri en az havalandırma başarısızlığını gösteren ikinci ekip ayrıcalığına haiz Orduspor’un Beşiktaş’a gol atması, elbette ki sürpriz değil... Kaldı ki, ev sahibi takım ilk bölüm sona ererken bulduğu gol öncesi üç önemli pozisyondan da yararlanamadı. Kimine son vuruşlardaki beceriksizleri, kimisine ise Rüştü olanak tanımadı. Orduspor’un Stancu ile bulduğu gol için ‘Rüştü zamanlama hatası yaptı’ demek, kolaya kaçmak olur. Rüştü ileri çıkmayıp da ne yapsın? Önünde oynayan ‘bostan korkuluğu Sidnei’e mi güvensin? Yoksa nerede oynadığına kendisi de şaşırmaya başlayan Ekrem’e mi? Ekrem’i yermek anlamsız zira dün önünde oynayan Holosko sayesinde özgüveni pekişti ve ileri çıkmaya başladı. Beşiktaşlı oyuncular Ordu deplasmanında sağ kulvarı daha fazla kullandılar. Sanıyorum bundan de en fazla keyfi, sahada ‘lütfen’ oynayan Simao aldı! Carvalhal ikinci bölüme etkisiz Holosko yerine Edu ile başladı. Edu de uzaklardan yaptığı harika vuruşla eşitliği sağladı. Doğrusu orta alanın çöktüğü, kanatların çalışmadığı, ileri ucun suskun kaldığı Beşiktaş’ın golü başka türlü bulma şansı da yoktu. Öyle ya da böyle, Beşiktaş iki önemli puanı da Orduspor deplasmanında bıraktı. Yitirmeyi kanıksadı, kötüsü kanıksattırdı! Beşiktaş’ta tek kazanan var. O da Portekizli futbolcuların menajeri Jorge Mendes! Beşiktaş ister kazansın, ister yitirsin Mendes sürekli kazanan taraf oluyor... Mendes, Beşiktaş’tan kaç milyon Euro kazanmıştır?

12 Mart 2012, Pazartesi 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Emek hırsızı Quaresma!‘’

Futbolda tüm sonuçlar doğal karşılanmalı. Ülke sınırları dışında, rakip sahada oynanan maçlarda alınan ve ‘hezimet’ diyebileceğimiz farklı yenilgilerse çok da fazla abartılmamalı. Kimi zaman skoru belirleyen ‘şans’ faktörü ise Beşiktaş dün gece Madrid deplasmanında hem şanslı, hem de şanssızdı! Şans Beşiktaş’tan yanaydı, ilk yarı 3-0 yerine çok daha farklı, 6-0 gibi farklı skorla tamamlanabilirdi. Şanssızdı zira, Carlos Carvalhal’ın ‘tahtadan tüfek, keçi bokundan fişek’ enleminde Veli’den savunma elemanı yaratma ütopyası ‘facia’ ile noktalanıverdi. Göle çalınan maya misali, zaten tutma olasılığı yoktu!
Futbol tutkunları, atılanı-yenileni televizyon ekranlarından şifresiz olarak özgürce izleyebildikleri için o kısmı geçiyorum! Takılı kaldığım, Ricardo Quaresma’nın oyundan alınmasının ardından Beşiktaş’ın toparlanması oldu.
Bunun tek nedeni yerini yadırgayan, doğal olarak da pozisyon hatası yapan Veli orta alana dönerken, İsmail Köybaşı’nın savunmadaki yerini alması değildi. Kuşkusuz bunun da payı vardı Beşiktaş’ın canlanmasında ancak ‘ayrıcalıklı’ futbolcu Quaresma’nın oyun dışında kalması, Siyah-Beyazlı futbolcuların yitirdikleri istemlerini geri getiriverdi. Quaresma için söylenecek tek söz ‘emek hırsızı’ olsa gerek. Canı isterse oynuyor, istemezse dolanıyor. Varsın böyle yıldızı olmasın Siyah-Beyaz’ın, göğe bakınca o kadar çok var ki! Beşiktaş ikinci bölümdeki oyununu, karşılaşmanın geneline yayabilseydi İstanbul’a yengiyle döner, bu da yansızlar için dahi sürpriz sonuç olmazdı. Bir yandan Quaresma, diğer yandan Carvalhal diğerleri ne yapsın! Kötünün iyisi bu olsa gerek. Yine de Beşiktaş yandaşı şükretmeli; ya Carvalhal Rüştü Reçber’den forvet elemanı yaratmaya kalksaydı!

09 Mart 2012, Cuma 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Carvalhal havlu attı‘’

Konuk Trabzonspor, ilk yarıda Olcan ve Burak ile uygun pozisyonları değerlendiremedi, ayrıca ikinci bölümün başında Burak neredeyse ‘yüzde yüz gol’ olarak tanımlanacak pozisyonu da cömertçe harcayıverdi. Akabinde de Almeida kendisinden beklenmeyecek vuruşla golünü atıp, Beşiktaş’ı öne geçirdi. Oysa, o dakikaya kadar gole daha yakın taraf Trabzonspor’du. Objektif aktarımla; Trabzonspor gol yollarında rakibine oranla çok daha fazla etkiliydi. Özellikle de Volkan Şen’in Olcan ile kanat değiştirdiği dakikaya kadar. Volkan, sol kanadı kusursuz kullanıp, art arda ortalar yaparken, sağ kanada geçip yerini Olcan’a bırakmasının mantığını çözemedim! Ancak onlar Beşiktaş’ı çözüp, eşitlik golünü Burak ile buldular. Sonrasında da baskılarını artırdılar. Ve Colman’ın şutunda Sidnei’ye çarpıp Cenk’i yanıltan topla da öne geçiverdiler. Beşiktaş’ı çözmek zaten sorun olmaktan çıktı artık, sıradan lig ekipleri için dahi! Neredeyse her maçta Ersan’ın oynadığı kanat ‘yol geçen hanı’ deyişi ile örtüşüyor. Şayet Sidnei sahada ise rakip takımın teknik adamı tarafından onun ‘bostan korkuluğu’ olduğunun altı çiziliyor. Beşiktaş’ın kanatları kullanmaktan aciz olduğu özellikle vurgulanıyor. Geriye Quaresma ile Fernandes’i ekarte atmak kalıyor ki, o da çoğu kez sorun olmuyor! Beşiktaş ligdeki en kötü sezonlarından bir tanesini daha yaşamakta. Beşiktaş yandaşı neye üzülsün? Lig mücadelesine havlu attıklarına mı, Fernandes dışındaki Portekizli futbolcuların ‘fos’ çıktığına mı, gelen geçene yenilmelerine mi, borç batağındaki kulüplerinin durumuna mı? Beşiktaş ve Carvalhal lige havlu attı, gerisi teferruat!

05 Mart 2012, Pazartesi 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’'Korkuluk' Sidnei!‘’

İlginç olanı; Quaresma’nın Toraman’a attırdığı eşitlik sayısı, yedikleri golün şablonu olmasıydı. Beşiktaş adına ‘şanssızlık’ nitelemesi yapacağımız pozisyon, Egemen’in sakatlandığı andı. Savunmanın istikrarlısı ve güvencesi Egemen’in yerini alan Sidnei’in maç eksiği, fiziksel yetisizliği nedeni ile hata ya da hatalar yapması kaçınılmazdı, beklenen de oldu! Melo’nun bir kez daha öne geçiren vuruşu, Sidnei’in bakışları eşliğinde ağlarla buluştu. Galatasaray’ın Beşiktaş’a üstün oyun sergilediğini söyleyemeyiz. Galatasaray’ın sadece ileri uçta görev yapan elemanları ‘iş bitirici’ deyimi ile örtüşüyor. Hesaba katamadıkları ise genç Semih’in ters vuruşla topu kendi kalesine göndermesiydi. Forvet oyuncularının son vuruşlardaki beceri noksanlığına karşın Beşiktaş, eşitliği Semih’in ayaklarından çıkan topla buluverdi. ‘Dağıtıcılık görevini başarı ile üstlenen Fernandes’in yokluğunda Beşiktaş yönlenemedi! Querasma’nın art arda yitirdiği toplar da tuz biber ekiverdi. Skoru belirleyen ise Sidnei’in ‘korkuluk’ olarak kale içinde durduğu anda attığı golü ile Elmander oldu. Sevgili başkan Beşiktaşlılar size haklarını mali kongrede helal ettiler. Benim etmem içinse Almeida’yı alıp götürmeniz gerekiyor. İster ülkesine yollayın, ister turşusunu kurun. Üstelik Almeida’yı alana bonus olarak Sidnei ve Alves’i de veriyorlar! Bunca transfere, hovardaca harcanan milyarlara karşın lider ile aradaki 14 puanın mazereti olamaz!

27 Şubat 2012, Pazartesi 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Belki yarın, belki daha da yakın...‘’

Tanju’nun beceri düzeyi, diğer maçlarda fazlası ile belirginleşmiş ve de genç futbolcu çoğu zaman görev yaptığı kanatta ‘kevgire’ dönüvermişti! Beşiktaş’ın ilk maçtaki skor avantajının ardına sığınarak ‘savunma’ ağırlıklı oyun istemi buna bağlı sistemi, sadece tribünlerin değil, Carlos Carvalhal’in de hop oturtup, hop kalkmasına neden oldu. Konuk ekip ilk yarıda Beşiktaş’ın kendi alanından çıkmasını olanak tanımadı. Bu nedenle de Siyah-Beyazlılar rakip kaleye ilk şutu ancak 40. dakikada çekebildi. Braga, özellikle ilk bölümde çok hızlı ve baskılı oynadı. Son vuruşlarda beceri noksanlığı yaşamasalar soyunma odasına iki farkla gidebilirlerdi. Carvalhal’in Necip’i alıp Almeida’yı sahaya sürmesi, kısmen işe yaradı ve Beşiktaş ikinci yarıda hareketlendi. Ve sonuçta Beşiktaş turu geçiverdi. Ya sonra? ‘Benden sonrası tufan...’ dedi sevgili Yıldırım Demirören! Beşiktaş Kulübü’nün borcu almış başını fezaya gidiyor, ‘iflas’ belki yarın, belki yarından da yakın! Başkan yok, pazar gününden itibaren yönetim kurulu da yok. Ancak borçlar baki!.. Son darbe; bir maç daha hanımlar ile çocuklara, bir ceza daha; 240 bin TL tutarında. Merak bu ya, hangi Beşiktaşlı üst tura geçmenin coşkusunu yaşıyor? Beşiktaşlı futbolcular aylardan bu yana alacaklarını deftere not düşüyor. Bu nedenden olsa gerek skor tabelasının değişmesi için çaba harcamıyorlar! Kısa geçmişte, Beşiktaş Avrupa kulvarında bir üst tura yükseldiğinde yer yerinden oynardı. Dün gece ne coşkuya tanıklık ettim ne de coşana. Bireyleri kredi kartları, Beşiktaş’ı krediler tüketti! Vasat oynasalar da Beşiktaşlı futbolcuları kutlamalı, alacaklarını sorun etmeden mücadele ettikleri için...

24 Şubat 2012, Cuma 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Yeter Yıldırım Demirören!‘’

Beşiktaş’a yaşı geçkin ve de pişkin bu kadar çok sayıda Portekizli futbolcu da yeter sevgili başkan!

Dün gece, ‘Ersan’ın hatası nedeniyle golü yedik’ yanılgısına düşen olduğu inancında değilim, şayet varsa da gülünç olur. Zira Azofeifa ile Hurşut, Beşiktaş savunmasının sol kanadını ‘felç’ etmeyi maçın hemen başında başardı. Ersan’ın hatası olmasa da, ‘gelene geç, gidene geç’ stili ile Tanju’nun görev yaptığı kanattan Gençlerbirliği’nin tehlikeli ataklarla geleceği belirgindi. Beşiktaşlı futbolcular oyunun ilk bölümünde birbirleri ile beceriksizlik yarışına girdiler. Almeida, Necip, Ekrem, Ersan, Tanju ön plana çıkan isimler oluverdi ilk bölümde. Necip-Simao değişimi hareket getirdi, Quaresma’nın savunma elemanına çarpan vuruşu da eşitliği sağladı. Tanju-Mustafa Pektemek değişikliği ise Beşiktaş’a yengi yolunu açtı, Almeida da golünü attı... İlk bölümde ne oynadığı belirsiz Beşiktaş, ikinci yarıda istem dolu mücadelesi ile sahanın hakimi oldu ve şaşırttı. Azofeifa, Cenk’in hatasıyla skor tabelasında eşitliği sağlasa da konuk ekibin coşkusu uzun sürmedi ve Fernandes takımının üçüncü golünü atıp, skoru belirledi. İlk 45 dakika sahadaki işlerini ciddiye almayan Beşiktaşlı futbolcuların ikinci periyottaki tezat halleri, elbette en çok tribünlerdeki yandaş grubunu sevindirdi. Beşiktaş’ın yengiye, bizim de heyecan dolu, bol gollü futbolu izlemeye gereksinimimiz vardı. Ancak Beşiktaş’ın daha fazla borca, dün geceki golleri atsalar da daha fazla Portekizli futbolcuya ihtiyacı olmadığı ortada!

20 Şubat 2012, Pazartesi 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Sevgili Fernandes...‘’

İkinci sarı kartı görerek karşılaşmanın başında takımını eksik bırakan Helder Barbosa’ya mı yoksa Hollandalı hakem Kevin Blom’a mı teşekkür etmeli Beşiktaş yandaşı, bu önemli yengi için? Hakem bizlerin pek de alışık olmadığı doğru kararı cesurca verdi, bu nedenle ‘minnet’ gereksiz. Barbosa da ‘otoriteyi’ aldatmaya kalkışmasaydı! Beşiktaşlılar’ın teşekkür etmesi gereken isim tartışmasız bir kez daha Manuel Fernandes oldu, Portekiz deplasmanında.

Önce köşe atışından Sivok’a attırdı ki, pozisyonda becerinin oranı Sivok tarafında ağır basıyordu. Ancak ikinci golü ‘suskun, bıkkın’ Simao’ya attırmasına, sadece şapka çıkarılır. İlginci, sakatlığının fizyolojik kısmı noktalansa da psikolojik bölümü devam eden, bu nedenle de sahada dolanan Quaresma’nın varlığına karşın Beşiktaş’ın iki farkla önde olmasaydı.

Zaten Carvalhal de dayanamadı duruma ve Ricardo’yu çıkarıp Almeida’yı sahaya sürdü. Ligde puanları hovardaca dağıtan Beşiktaş çok mu iyi oynadı Braga karşısında, tabii ki ‘hayır’ ancak akılcı oynadığı kesin. Carvalhal, ‘nasıl olsa sahaya forvet olarak sürdüklerim haftalardır gol atamıyor, bende forvetsiz oynarım’ dedi ve de haklı çıkıp, yengide pay sahibi oldu! Fernandes attırmaya, Sivok da atmaya alıştı, görünen o ki Beşiktaş’ın ‘sözde forvete’ gereksinimi yok! Sergen Yalçın sonrası Beşiktaş; oyunu yönlendirecek, atakları şekillendirecek ‘eleman’ yoksunluğu fazlası belirgin şekilde yaşıyordu, sorun Fernandes ile aşıldı. Beşiktaş’ın bir de sözde değil de gözde ‘golcüsü’ olsa acep neler olur!

‘Sevgi’ söylemli ve de eylemli günde elbette ki önce ‘Sevgili Fernandez’e, sonrasında tüm oyunculara teşekkür etmek gerek. Beşiktaş yandaşı uzunca aradan sonra keyif alarak Avrupa Kupası rövanş maçı izleyecek.

15 Şubat 2012, Çarşamba 11:00
YAZININ DEVAMI