‘’Gol bienali‘’
‘Form geçici, klas kalıcıdır’ sözünü ilk kez Alex Ferguson’dan duymuştum, Şenol Güneş de Ferguson ile hem fikir: Everton’daki maç eksiği nedeniyle Andorra maçında olduğu gibi Moldova’da da Cenk formu düşük başladı. Ancak buna rağmen Güneş’in Cenk ısrarı ve sabrının sebebini 38’de attığı süper golde daha iyi anladık. Bu arada o golde Dorukhan’ın asisti de çok kaliteliydi, büyük ihtimalle Nebil Evren bile o pası çok beğenmiştir! Moldova’ya karşı ilk gol kilitti, kapı açılınca gol bienali başladı: Deniz Türüç’ün çok akıllıca yere çarptırarak attığı harika frikik golünde Nebil’in kulakları bu kez iyi anlamda çınladı. Yusuf Yazıcı ise gol bienalimize bir başka başyapıtla katılarak gecemizi mükemmelleştirdi.
Gecenin sorusu
Cengiz Ünder ve Burak Yılmaz gibi forvet hattımızın en önemli iki gol silahı yokken deplasmanda 4 atmak çok iyi değil mi?
Maçın starı
Hangi oyuncumuzu seçsem, diğerine ayıp olur. Cenk’in golleri çok değerli ama asıl en değerli olan bireysel yeteneklerin toplamından daha yetenekli bir takım olmamız.
Maçın olayı
Milli Takımımız’ın maçın yüzde 90’ını muazzam bir oyun disiplini ile oynaması, bu sayede de hiç yorulmaması.
Kısa mesaj
Bu kadar kısa sürede Türkiye Milli Takımımız’ın bu konuma yükselmesinde emeği geçen herkese çok teşekkür ederim. İnşallah artık her turnuva yılı 2002 ve 2008 gibi olacak!
‘’Saçmalığın kıyısından dönmek‘’
Andorra maçından önce bu elemelerde oyun kurmaktan çok rakibin oyununu kırıp hatalarından faydalandığımız oyun sekanslarında başarılı olduk. Fransa zaferi bunun zirve noktasıydı, İzlanda yenilgisi ise dip noktası olmuştu çünkü rakip İzlanda zaten kendi sahasında ağırladığı takımın oyununu kırarak sonuca giden bir takım. Andorra şüphesiz iki rakibimizin çok gerisinde bir ekip. Daha çok topun arkasına geçip mümkün olduğu kadar az gol yemek A planı olan hatta B ve C planı da aynı olan Andorra karşısında mutlaka erken bir gol bulmak gerekiyordu.
Kalecilerinin şutlar karşısında topu en az iki hamlede kontrol edebilmesini de hesaba katarak Şenol Güneş oyuncularımıza “Kaleyi görünce şut atın” talimatı vermiş. İlk yarıda maalesef oyuncularımız ilk iki kelimeyi duymamış gibi çoğu zaman rakip savunma kalabalığında kaleyi bile görmeden şut kastılar. İlk 45’in büyük bölümünü böyle harcadık.
2. yarıda daha da saçma oynamayı başardık.
Günün sorusu
Gole ihtiyaç varken Enes ve Deniz Türüç gibi iki ofansif oyuncu sahaya girmeyecekse neden kadroya alındılar?
Maçın starı
Andorra teknik direktörü Koldo Alvarez.
Maçın olayı
Andorra’nın ilk kez Euro elemelerinde bir deplasman maçında 89 dakikayı gol yemeden oynaması.
Kısa mesaj
Artık milli takımımızın hocası kim olursa olsun zamanını ligdeki yabancı sınırı tartışmasıyla harcamasın!
‘’Bir de geç kalınmasaydı!‘’
Aslında Burak sakatlıktan döndüğünde Beşiktaş’ın gayet iyi bir ilk 11’i olacak: Karius; Gökhan, Vida, Ruiz, Caner; Elneny, Dorukhan veya Oğuzhan, Ljajiç; Diaby, Burak, N’Koudou. Yani yapılan transferler kâğıt üstünde hiç de kötü değil ama transferde bu kadar geç kalınması ve alternatif santrfor alınmaması kötü.
4 yıl sonra yeni teknik direktör, yenilenen bir oyuncu kadrosu ve yeni sistem oturtma çabası söz konusu: Transferlerin yüzde 90’ı Temmuz’da bitse ve hazırlık kampında adaptasyon süreçleri daha hızlı gelişseydi, bir de en azından lig başlamadan önce Burak’a alternatif bir santrfor takviyesi yapılsaydı Beşiktaş bu yaz daha iyi bir transfer sezonu geçirdi diyebilirdik.
Empati kurabiliriz
Beşiktaş’ın ezeli rakiplerinin spektaküler yıldız transferlerini hesaba katınca özellikle genç taraftarların sosyal medyada transfer konusunda yaptığı eleştiriler ile daha fazla empati kurabiliriz. Ben o gençler kadar bilemeyebilirim ama daha tecrübeli bir abileri olarak her zaman en iyi oyuncuları olanın değil de genellikle en iyi takımı olanın futbolda mutlu sona ulaştığını hatırlatmak isterim. Sadece Feda Sezonu’nu anımsasınlar yeter, Beşiktaş o en az iddialı başladığı sezonda bile uzun süre şampiyonluk mücadelesi vermişti çünkü genellikle Türkiye’de 4 büyüklerin formaları kafadan şampiyonluğa oynuyor zaten.
Takım performansı...
Yazının başında dediğim gibi Burak döndüğünde Beşiktaş’ın gayet iyi bir 11’i olacak, gerisi Avcı’nın Beşiktaş 11’inin toplamından daha yetenekli bir takım performansını nasıl ortaya çıkaracağının sorusunun cevabında. Burak, Gazişehir maçı ya da bir sonraki maça yetişecek gibi duruyor. Diaby geçen sezon 3-5-2’de de olsa santrfor oynadı, tabii en iyi oynadığı rol ters ayak ters kanat mevkisinde sağ ön. Diaby forvet hattında nerede oynarsa oynasın, Ljajiç’in en iyi yaptığı iş olan savunma arkasına derinlemesine paslarla buluştuğu ölçüde daha da etkili olabilecek bir oyuncu. Rizespor maçında Diaby, N’Koudou ve Burak aynı anda sahada olsaydı, skor nasıl olurdu sizce? Sezonun geri kalanını belirleyecek en önemli saha içi faktör bu. Tabii asıl sezonun kaderini belirleyecek ezeli rakipler kadar Beşiktaş yönetimi ve taraftarı arasındaki ilişkinin düzelip düzelmemesi olacak!
‘’Paratoner Uğurcan‘’
Trabzonspor AEK maçından bile kötü başladı. Fenerbahçe ise hücumda iştahlı ve akıcı başlarken tam saha hücum presi tercih etmedi. Trabzonspor neden bilinmez, oyunu kurmaya çalışmak yerine degajlar ve ilk 20 dakikada Fenerbahçe’nin ekmeğine yağ sürdü. 20. dakikaya girerken isabetli pas sayısı 108- 18 Fenerbahçe lehineydi. Gol de bu skorun kaçınılmaz sonucu olarak seri paslar neticesinde geldi. Ancak Fenerbahçe attığı golden sonra 4 dakikada 4 gol pozisyonuna girdiği ilk yarının son 4 dakikasına kadar durakladı. Avdijaj’ın asist olan ortası kaliteliydi lakin golde Fenerbahçe savunmasında Ekuban ile sağ açık Deniz Türüç’ün eşleşmesi ve Ekuban’ın yanı sıra Sorloth’un da demarke vaziyette olması Fenerbahçe takım savunması adına büyük bir hata oldu! 2. yarı çoğunlukla Fenerbahçe hücumcularıyla kaleci Uğurcan arasında geçti. Ancak Fenerbahçe 75’ten sonra yorulunca maç dengelendi.
Gecenin sorusu
Gustavo takıma katılınca büyük ihtimal Tolga Ciğerci ilk 11’den kesilecek. Peki, dün gördüğümüz gibi Emre Belözoğlu normal olarak yorulunca alternatifi kim olacak?
Maçın starı
Uğurcan bir ara Kadıköy’e yıldırım düşse onu bile tutacak kadar harika bir kalecilik performansı sergiledi. Altay’ı da hesaba katmak gerek: İlk kez Türkiye Milli Takımı’nın bu kadar iyi kaleci rezervi var.
Maçın olayı
Arsenal-Tottenham arasında oynanan muhteşem derbiden sonra en azından 75 dakika ligin başındaki “Süper” ifadesine yaklaşan kalitede bir maç izlememiz.
Kısa mesaj
İlk 75 dakikası çok zevkli bir maç izledik. Uğurcan yerine ortalama bir kaleci olsaydı, Fenerbahçe maçı kazanabilirdi. İki takımın da son transfer hamlelerini çok dikkatli yapmaları gerekiyor.
‘’Yetmedi‘’
Beşiktaş, Rize karşısında Abdullah Avcı yönetimindeki resmi maçlardaki en iyi ilk 45 dakikasını oynadı. Ancak gol yollarındaki verimsizlik nedeni ile bu iyi 45 dakika da devreyi galibiyetle kapatmaya yetmedi. Aksine sağ açık mevkisinde görevli olan Boyd’un savunma kademesinde son adam kaldığı pozisyonda Rizespor ilk şutunda golü atan taraf oldu. Bu yenilen gol, Avcı’nın idealindeki oyun sistemi ile eldeki mevcut kadro arasındaki en önemli uyumsuzluk belirtilerinden birisi: Beşiktaş kadrosu hücumda 3-2-5’e evrilen Avcı 4-1-4- 1’inde geride çok eksik ve biçimsiz yakalanabiliyor. Beşiktaş geriden oyun kurarken sahte bek rolüne bürünüp merkez orta sahaya eklemlenen Caner yine eski en verimli olduğu kanat bek rolünde Vida’ya süper bir erken orta açarak skoru 1-1’e taşıyan asisti yaptı. 2. yarının kalanında Beşiktaş yine topa hükmetti ama topa hükmettiği oranda tehlikeli pozisyon geliştiremedi. 1 puanı son anda direk kurtardı.
Gecenin sorusu
Boyd, Başakşehir’deki Visca’nın katkısını yapması amacıyla transfer edildi. İlk 3 lig maçında sizce geçen sezonki Visca bir yana Ankaragücü’ndeki Boyd’un katkısının yarısını bile neden veremiyor? Tek sebep sadece kontratak-set oyunu farkı mı?
Maçın starı
İlk maçın en kötülerinden Caner üst üste ikinci maçta en iyi bildiğini oynayarak Beşiktaş’ın en verimli oyuncusu oldu. Rizespor’daysa Attamah çok iyi bir maç çıkardı.
Maçın olayı
Beşiktaş’ın topa hükmettiği oranda tehlikeli gol pozisyonu geliştirememesi. 80. dakikada Beşiktaş 36 kez rakip ceza alanında topla buluşmuştu. Süper Lig’de şampiyon olmak için icabında topla daha az oyalanacak daha direkt gole gideceksin.
Kısa mesaj
Milli maç arasında Abdullah Avcı daha radikal hamleler yaparak hem takımı, hem de oyun planını güncellemeli.
‘’Kırmızı alarm‘’
İlk 45’te top yüzde 75 oranda Galatasaray’daydı. Fakat Belhanda’nın yokluğunda 2.5 bölge diye tabir edilen akınların tehlikeye dönüştüğü alanda, toplar yeterince seri şekilde ayaklardan çıkmadı. Donk ve Nzonzi sade ve direkt paslarla takımı geriden çıkarsa da Emre Mor halen yetenekli olmak ile verimli oynamak arasındaki önemli farkı anlayamadığı için Galatasaray ilk 45’te topla oynamaktan çok topla oyalandı!
Fatih Terim haklı olarak ikinci yarıya Emre Mor’u oyundan alarak başladı. Çok daha fazla pozisyon bulan bir Galatasaray izlemeye başladık. Nzonzi’nin gönderdiği uzun diyagonal top sonucu Babel perdeyi açtı. Ancak Galatasaray golden sonra frene bastı. Seri’nin kırmızı görmesiyle daha fazla frene basmak zorunda kaldı tabii ama 90 artılardaki topla hiç çıkamadan geriye gömülmek çok pahalıya patladı!
Gecenin sorusu
10 kişi kalınca frene basmak anlaşılır. Ancak Galatasaray üstelik de evinde oynarken 90 artılarda nasıl olur da hiç paslaşarak çıkamaz, geriye bu kadar ezbere gömülür?
Maçın starı
Babel, Beşiktaş’ta da olduğu gibi gole en çok ihtiyaç olan anda sahneye çıktı. Ancak Denizli’deki dağınık Galatasaray’ı maç 11’e 11 oynanırken toparlayan Nzonzi’nin katkısı oldu.
Maçın olayı
Santradan önce de oyundan çıkarken de Galatasaray taraftarının azımsanmayacak kısmının Diagne’ye iyi durumda olmamasına rağmen desteklemesi. Falcao gelene kadar Diagne’ye destek mantıklı ama Diagne de karşılığını daha fazla vermeye çalışmalı.
Kısa mesaj
Bu maçtan sonra Galatasaray yönetiminin ne yapıp edip, Falcao’yu transfer ederek ilk iki maçta da puan kaybetmenin kötü havasını dağıtması gerek. Ayrıca Fatih Terim oyun disiplini konusunda da ekstra hamleler yapmalı!
‘’Emine Bulut!‘’
Güne o kadar acı bir haberle başladık ki futbolu en çok sevenlerimiz bile bu akşam maç oynansa da oynanmasa da fark etmez diye içinden geçirdi. Santradan önce Emine Bulut’un katledilmesine karşı gösterilen duruş, dilerim futbol sahalarından hayatımızın her alanına yayılır. Emine Bulut’un katledilişine sebep olan tüm faktörler toplumdan bir an önce silinmeli. Herkes görevini yapmalı, o yüzden zor da olsa maçı yazmaya çalışacağım. İlk 45’te Avcı’nın 11’i ile idealindeki oyun sistemi uyumsuzluğu bir sürü top kaybı olarak sahaya yansıdı. Oyun sistemi demişken, şu haliyle Lens’in Beşiktaş’ta verimli oynayabileceği bir oyun sistemi zaten yok. İlk iki gol, oyun sisteminden bağımsız olarak Caner’in en iyi yaptığı şey olan ortalarıyla geldi. Beşiktaş geriden oyun kurarken Caner’in beki bırakıp orta sahaya gelmesiyle değil. Üçüncü gol Ljajiç’in özel yeteneği ile Beto’nun hatasının birleşmesi sonucu geldi. Göztepe’de Beto kadar kötü oynayan en az beş oyuncu vardı.
Gecenin sorusu
Oyuncu malzemesine göre oyun sistemi mi, yoksa oyun sistemine göre oyuncu tercihi mi? Sonsuz bütçesi olan Manchester City dahil tüm başarılı takımlarda ikisi arasındaki karşılıklı etkileşim asıl belirleyici değil mi?
Maçın starı
Gökhan Gönül, Ruiz, Ljajiç ve top kayıpları hariç Caner ile Oğuzhan Beşiktaş’ın en iyileriydi.
Maçın olayı
Beşiktaş’ın kötü bir ilk yarı oynamasına rağmen 2. yarıda toparlanınca farklı kazanması. Bu galibiyetin Avcı’ya daha fazla desteğin yanı sıra zaman da kazandırması.
Kısa mesaj
Futbol afyondur evet ancak afyondan ilaç da yapılır. Asıl yapmamız gereken ilaç ise Emine Bulut’u katleden toplumsal hastalığa karşı yapılmalı.
‘’Ligimizin üstünde bir yıldız‘’
Sakatlık yaşamayan bir Sturridge için ‘Form geçici, klas kalıcıdır’ sözü geçerlidir. Sturridge, dribbling, şut, gol pozisyonuna girme ve son vuruş yetenekleri ile Türkiye lig ortalamasının üstünde bir oyuncu. Sakatlıkların da etkisi ile son yıllarda Liverpool’da az forma şansı bulabildi. Yine de geçen sezon aldığı kısıtlı sürede bile yaptığı katkı ile klasını ve Klopp’un neden onu kadroda tuttuğunu gösterdi.
Altın çağı Suarez’le...
Trabzonspor zaman zaman Sörtloth ve Ekuban ikilisi ile oynuyor. Ekuban şu anda fiziksel olarak Sturridge’in önünde olsa da fizik kondisyon seviyesi restore edilmiş bir Sturridge, Sörloth’la daha da verimli bir ikili oluşturabilir. Sturridge’in altın çağını Suarez’le beraber çift forvet oynadığı zaman yaşadığını unutmamak gerek.
Kolbastıya figür ekler!
En çok o dönemde gördüğümüz, en popüler bilgisayar oyunlarında bile dahi model alınan gol sevinci çok sempatikti. Zaten daha Trabzonspor forması giymeden, Trabzonsporlu gençler bu gol sevincini tekrarlamaya başladılar. Bir de Sturridge, Trabzon’a uyum sağlayıp, gollerine başlarsa kolbastı figürlerine yeni bir boyut ekleyebilir.