Arama

Popüler aramalar

‘’Heyecan verici‘’

İnşaatçılık, baba mesleğimiz... Devlet ihaleleri, özel inşaatlar, lojmanlar, Anadolu Yakası’nda 5 bine yakın konut ve halihazırda da 700’e yakın konutla inşaa halinde olan bir şirketin içindeyim. Dedim ya, baba mesleği... Daha doğrusu, futbolun dışında, birinci derece ilgi alanımız.4 gün önce Ümraniye Tesisleri’nde saat 18.30 itibariyle Yıldırım Demirören ile görüşmek üzere randevulaştık.O anda Fulya Süleyman Seba Projesi’nin ihalesi sonuçlanmıştı. Toplantı salonundan dışarı çıkan herkeste bir mutluluk, bir heyecan...Sadece İhale Komisyonu’nun heyecanı değil bu... İhaleyi alan Aşıcıoğlu firmasının sahibi, sevgili dostumuz Yaşar Aşıcıoğlu’nda da o heyecanı görebiliyordum.Alkışlar Durusoy’a...Yukarıda da söylediğim gibi, 50 yıllık baba mesleği olan inşaat sektöründe yüzlerce kat karşılığı sözleşme protokolü içinde bulundum. Bir taraf istediğinden fazla aldığı için daha mutlu, diğer taraf biraz daha az kar edeceği düşüncesiyle mutsuzdu. Çoğunlukla da müteahhitler bu mutsuzluğu yaşarlar. Zaten müteahhitin ağlamayanını da hiç görmedim! Yaşar Aşıcıoğlu’ndan başka... O da istediğini elde etmişti. İşveren Yıldırım Demirören bey de istediğini elde etmişti. İyi bir teklifti. 20 yıllık süreç içerisinde Beşiktaş’a iyi bir nakit akışı gelecek. İnşaat bitiminde büro ve konut kısmı dışındaki alan, metrekare ve gelir itibariyle bana göre İhale Komisyonu tarafından çok iyi hazırlanmış, iyi bir çalışma yapılmış. Burada İlhan Durusoy ve ekibinin hakkını da teslim edelim.Ürün pazarlaması da...İhale sözleşme imzalanması aşamasında bir süre boşluk vardı. Bu boşlukta ürün pazarlamadan sorumlu Murat Ürünsak’ın yeni sponsor Umbro, Cola Turka ve İleşitim Sektörü ile ilgili çalışmalarını dinlerken de heyecanlandım. Tam bir kalite... Malzeme de kalite... Yakında sunumu yapılacak ürün ismi de kalite...Ve buradan da Beşiktaş’a mükemmel bir nakit akışı olacak. Bu nakit akışının sağlanabilmesi için, katkının büyük payı da taraftara düşüyor. Ürün satışlarından, korsanlardan uzak durmalılar.Edirne’den Kars’a kadar tüketicinin ayağına kadar gidecek olan Mobil Satış Mağazaları ve büyük şehirlerde kurulacak olan Storelar’dan Beşiktaş tescilli ve armalı ürünleri almak, hem Beşiktaş’a büyük fayda sağlayacak, hem de korsan zihniyetin beline iyi bir darbe indirecek.Ailton muhbirleri...Sözleşme arasındaki boşlukta kasaya bu kadar para girdiğini, ancak hala Beşiktaş’a heyecan getirecek bir ismin alınmadığının eleştirileri vardı.Yerinde duramayan bütün yönetim kurulu üyelerinin hepsinin içleri kıpır kıpır...Bizim eleştirilerimize cevap vermek istiyorlar, “Ailton gelecek” diyecekler, ama veremiyorlar.Sansür var...Ne hikmetse, oradaki mevcut yöneticilerin Beşiktaş’ın değerleri açısından alınan kararlardaki tutarlılık açısından susmaları, maalesef orada olmayan yöneticilerin tarafından anında medyaya sızdırılıyor. Başkan’ın tüm uyarılarına rağmen ertesi gün gazetelerde Ailton manşeti ve heyecanı vardı.Yönetim içindeki bu muhbirleri ayıklamak da Başkan Yıldırım Demirören’in işi. Zaten kendisi de bu konudan çok rahatsız.Altyapı da heyecanlıİşte bütün bu güzelliklerde sıkıntının büyüğünü altyapı yaşayacak. Bir iki gün içinde Fulya’ya kazma vurulma heyecanı, altyapıda çalışan gençler, personel ve yarışmacı kadroları aşırı stres ve heyecana sokmuş durumda.Onlardaki belirsizlik de kafaları çok karıştıyor.Ama buna da çözüm Yıldırım Demirören’den geldi. Mevcut kamp binası yıkılıp arkadaki 500 metrekarelik alan da katılarak mükemmel 4 katlı yeni, kullanışlı, deprem korkusu olmayan binanın temelleri atılıyor.Aşağıdaki çim sahanın daha çok takımın ve daha çok futbol takımındaki oyuncuların çalışması için suni çime dönüştürülmesi, Adnan Keçeli tarafından özverili bir çalışma ile önümüzdeki hafta başlanarak 45 gün içinde Beşiktaş’a teslim edilecek.Altyapıdaki bu tesis yapılaşması, 7 yaşındaki futbol okulundaki Barış’tan, 70 yaşındaki Bahattin Baydar ağabeyimize kadar heyecan veriyor.İnşallah bu heyecanlanmanın sonuçları olumlu bir şekilde Beşiktaş ailesine yansır.

22 Temmuz 2005, Cuma 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Bürokratın dramı (2)‘’

Öncelikle belirtmeliyim ki, yazının büyük bölümünde politikanın spora karıştığını vurgulamak istemiş. Halbuki ben, daima sporun politikasının içinde oldum. Hayatımın hiç bir döneminde siyasi rantın peşinde koşmadığım gibi, bugünkü gücümü de herhangi bir siyasi etkinlikten almadım. Kısacası, siyasetten hiç anlamam. ‘12 müdür gördüm’ dedim, ama o an aklıma 4’ü gelmişti.Benim asıl işim amatörler; Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş değil.Ancak bahsettiğim bu bölge müdürlerinin çoğu, bu 3 büyük kulübe hizmet etti. Bu konuyla ilgili bir şey aktarmak istiyorum:Amatör olan herkesin yanında varım. Ve herkes de biliyor ki; hakemlerle, amatörler tek vücuttur. ‘100 gönüllü 100 tesis’ projesiyle manşetlerden düşmeyenler, yaldızlı sözlerle basından hak etmedikleri payeleri alanlar, profesyonel camialara hizmet verdiler. Bu isimler, o camialardan siyasi ve ekonomik rant sağlayabilirler, fakat hakem ve amatörlerin böyle bir şansı yok. Benim bildiğim devletin görevi tesis yapmak. Oysa o dönemde hakemler, devlete tesis yaptı.Adresi belli: Zeynep Kamil’de... İsmi de: Haluk Ulusoy Hakem Derneği Binası...Haluk Ulusoy diyorum, çünkü onun isminden rahatsız olan, senin sahip çıktığın müdürümüz, hakemlerin kendi paralarıyla yaptırdığı binadan sırf siyasi iktidara şirin gözükmek için gecenin saat 3’lerinde Haluk Ulusoy isminin yazılı olduğu tabelaları indirdi.Asıl işimin amatörler olduğunu söyledim. O dönemlerde çim sahaları gazete sayfalarında ve kartpostallarda görüyordu amatörlerimiz. Bu nedenle yazının başlığı aslında ‘bürokratın dramı’ değil, ‘hak etmeyenin dramı’ olmalıydı.1974’ten bugüne kadar gelen 12 ismin 4’ünü yazmamda hiç bir art niyetim yoktu. Şimdi anladım ki, o ismi yazmamakla ne kadar da iyi yapmışım.Bir şey daha var; Beşiktaş’ın dışında profesyonellerle hiç işim olmaz. Minik, yıldız, A Genç, B Genç ve PAF Takımları... Türkiye’nin neresinde olursa olsun, karşılıksız bu gençlerimizin hizmetindeyiz.Ben, Ercan ağabeyin sitem dolu bir karşılık verdiği yazımda, bölge müdürüm Tamer Taşpınar’ı, amatörlerim adına çok iyi hizmetler verdiği için motive etmek, onurlandırmak istedim. Karşılığını da aldım... Dayınızın adını taşıyan Namık Sevik Stadı’nın, Mehdi Sancak Stadı’nın, Anadolu Hisarı Spor Akademisi’ndeki iç ve dış saha statlarının ve Beşiktaş’ın Fulya Çim Stadı’nın suni çime dönüştürülmesi projeleri hayata geçti. Bu bana yeter de artar bile.İyi ki varsın Tamer Taşpınar.

17 Temmuz 2005, Pazar 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’İyi ki varsın Taşpınar‘’

1974’te Sami Yavrucak’tan başlamak üzere; Yusuf Şehirli, Erdenay Oflas, Sabri Sadıklar, İrfan Karakaş ve bugün görevde olan Tamer Taşpınar...12 Beden Terbiyesi İl Müdürü gördüm.Dile kolay...Neler yaşadık, neler...Bugün, İstanbul Amatör kümesinde 14 bine yakın resmi müsabaka oynanıyor. Bu maçların çoğunun yükünü de Beden Terbiyesi İl Müdürlüğü statları çekiyor.Bu durumdan Beşiktaş da nasibini aldı. Yusuf Tunaoğlu, Fulya Tesisleri, Nevzat Demir Tesisleri... Hepsinde de Beden Terbiyesi teşkilatının destekleri, yatırımları var.Söz buraya gelmişken, 2005-2006 dönemi yatırımları gözüme çarptı. Tamer Taşpınar yine kolları sıvamış. Göreve geldiğinden bugüne kadar 51 projeye imza atmış. 2005-2006 sezonunda da 21 proje hayata geçirilecek.Burada, işin kaymağını Sarıyer bölgesi yiyecek gibi!İstinye’de 2 bin 500 kişilik kapalı spor salonu, çim yüzeyli futbol sahası...Sarıyer Yusuf Ziya Öniş Stadı’nın aydınlatılması...Sarıyer Toprak yüzeyli futbol sahasının sentetik çime çevrilmesi...Sarıyer çim yüzeyli futbol sahası ve çevre duvarının yapılma işi, yaklaşık 4 trilyon civarında.Şimdi hep bir ağızdan söylüyoruz; iyi ki varsın Tamer Taşpınar...En azından amatörlerin yüzü gülüyor ve hepsi de mutlu.Bunu neden söyledim?Amatörlerin bırakın çim sahayı, toprak sahalara bile girmesi zorlaşırken, 2004 - 2005 sezonunda İstanbul’un bütün finalleri, tüm yaş kategorilerindeki final maçları, Üçüncü Türkiye Ligi’ne terfi müsabakaları, B Gençler Türkiye Şampiyonaları, Minikler Türkiye Şampiyonaları için tesislerin kapıları ardına kadar açıldı.Tabii ki, bu arada Yıldırım Demirören ve Sinan Vardar’a da teşekkür etmek gerekir.Onlar da Minikler ve Yıldızlar Türkiye Şampiyonası’nda Fulya Çim Tesisleri’ni Federasyon’un emrine verdi.Vermeyenler utansın...Gelelim asıl konumuza... Tamer Taşpınar’ın yaptıkları ortada. Ancak Taşpınar’ın 2005-2006 sezonunda düşündüğü yatırımlara bazı itirazlarımız var.Biraz da destek olmasını istiyoruz.Niye mi?Yapılan tesislerin çoğu, il hudutlarının en uç yerlerinde... Sarıyer, Çatalca, Silivri, Sultanbeyliği’nde...Merkeze yatırım istiyoruz Sayın Taşpınar, merkeze...Nerelere mi?Namık Sevik Stadı’na, Mehdi Sandak’a çim istiyoruz.Beşiktaş Yusuf Tunaoğlu Stadı’na suni çim istiyoruz.Fulya’da geçen dönem PAF Takımı’nın oynadığı yere de suni çim istiyoruz.Selimiye Stadı’na suni çim istiyoruz.Çakmak Stadı’na suni çim istiyoruz.Kazım Karabekir’e suni çim istiyoruz.Yazmakla bitmez...Tamam, Tamer Taşpınar reklamı pek sevmiyor, yatırımlar hep uzaklarda...Fakat bizler merkeze de biraz yatırım yapılmasını istiyoruz.Bu konunun takipçisi de olacağız.Sayın Ahmet Taşpınar’dan da cevap bekliyoruz.Ama öncelikle, kendilerine ait olan Yusuf Tunaoğlu ve Fulya’nın alt tarafındaki bölgeye suni çim istiyoruz.Çok şey istemiyoruz değil mi Sayın Müdürüm?İsteyenin bir yüzü kara...

14 Temmuz 2005, Perşembe 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Havuz klorsuz durumda‘’

Türkiye Futbol Federasyonu, Genel Kurul’da verilen önerge ardından, dayatmalarla yapılan yeni havuz açıklaması görünen o ki, bilhassa 4 büyükler yönünde huzurdan daha çok, huzursuzluk yaratacak gibi. Bu konuda ilk tepkiyi de Yıldırım Demirören koydu. Zaten Demirören, ilk günden beri bu konuda tepkiliydi.4 büyüklere mevcut sistemde yüzde 50’sine yakın havuzdan dağıtım yapılırken, yeni sistemde katılım payı adı altında yüzde 49 bir pay ayrılmış. Bunun da yüzde 35’i 18 takıma eşit dağılımla dayanışma ve de yüzde 14’ü şampiyonlara ayrılması, Ankara hanedanını yine rahatsız etmiş. Bu yüzde 14’lük paya bile göz koymuş. Yani kısacası ‘Allah gözlerini doyursun’.Şimdi oklar Beşiktaş, Fenerbahçe, Galatasaray ve Trabzon’a çevrilmiş durumda. Kararlı, istikrarlı duruşları olmalı. Dik durmalılar. Kesinlikle geri adım atmamalılar. Bu işin bu derece ucuz olmadığını hissettirmeliler. Belki diğer kulüpler buna huysuzluk diyor ama, bu huysuzluk değil hak aramadır. Çünkü kulüplerini teslim değil, temsil etmeliler. Genel kurulları bu yönde onlara yetki vermiş. Yalnız dikkat etsinler, bazılarının tuzu kuru. Her an 4 büyüklerden 3’ü satılabilir. Kısacası havuz klorsuz durumda. Yeniden dezanfekte olması lazım.P.H. bozuk ve dengesiz. Herkes konuşuyor. Haticeye değil, neticeye bakmaları lazım!* * * * *İyi ki varsın Lig TVÖmer Güvenç’in programında Lig TV Genel Müdürü Ömer Kükner’in Türkiye Kupası’yla ilgili açıklamalırın dinlerken keyif aldım. Yıllardır İkinci ve Üçüncü ve hatta Süper Lig’deki bazı takımlar için Türkiye Kupası angaryaydı. Yeni yapılanma ile lig kadar heyecanlı olacak. Bir deplasmanın 5-10 milyar lira olduğu liglerinde son 20 takım arasında kupada kalırlarsa, 100 bin dolar alacaklar. Ayrıca her galibiyetten bir gün sonra, 25 bin dolar kasalarına girecek. Bu birçok takımı rahatlatacak, huzur getirecek. Hele yarı final ve çeyrek finale kalırlarsa, kasalarına hatrı sayılır bir rakam girecek. Şampiyona 3 milyon 250 bin dolar, ikinciye 2 milyon 450 bin dolar, üçüncü ve dördüncüye 1 milyon 250 bin dolar... Artık kupanın hedefi sadece itibar değil. Para, para, para... Düşünenlere, tatbikatlara geçirenlere alkışlar... İyi ki varsın Lig TV!Şimdi asıl sıkıntıyı amatörler yaşayacak. Burada da TFF Yönetim Kurulu’na çok iş düşüyor. Gerek havuzda, gerekse Türkiye Kupası’nda milyonda bir payları bile yok. Buna hakemler de dahil. Halbuki amatörler, olmasa profesyoneller hiç olmaz. Onların altyapıları amatörler.Neyse parayı bıraktım, Lig TV böyle bir atılımın içindeyken, haftada bir saat ekranlarını amatörlere ayırmasını istiyorum. 81 ilde teşkilatlanmış lisanslı sporcu sayısı 500 bini geçen amatörlerin sesine, Lig TV mutlaka kulak vermeli. Bu isteğe Ömer Kükner’in cevap vermesi gerekir. Müşterisinin çoğunu da amatörler kapsıyor. Ne verirsen onu alırsın. Ver bir saat yayını, sat decoderleri, kap üyelikleri.

07 Temmuz 2005, Perşembe 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Yine geç kalındı...‘’

Transferler yapıldı: Youla, Adem Dursun, Kürşat, Ali Tandoğan ve Volkan. Ama heyecanla beklenen iki isim var. Bu iki isim için 25 tane isim gazete sayfalarında dolaşıyor. Bir Ronaldinho alınmadı! Öyle ki bu iki isim takımın can damarları. Biri orta sahada, biri de santrfor mevkiinde. 19 yaşında Beşiktaş ailesi içinde yönetici olarak başladım. Bugün 2005-2006 sezonuna girildi. 1 aydır transferlerdeki sıkıntıları kaleme aldım. Ersen Martin ismi hala gündeme gelince saçımı başımı yolmak istiyorum. Çünkü Beşiktaş ailesi heyecanla bekliyor. Kovacevic mi, Biscan mı, kim olacaksa olsun, bir an önce bu iş bitsin. Çünkü Beşiktaş’ın bilhassa ürün satışına ve sponsorlara heyecan getirecek, taraftarı da kombineye yoğunlaştıracak isimlere ihtiyacı var. Yoksa yine hayal kırıklığı olur.Coca Cola’ya teşekkürlerB Genç Türkiye Şampiyonası’na Coca Cola sponsor oldu. Geçen günkü yazımda Coca Cola’ya teşekkür ettik. En azından çok daha değişik alanlarda reklam yaparak, geriye dönüşünün çok daha heyecan verici olması gereken ortamlar olduğu halde onlar B Genç Kategorisi’ni seçip, Türk Futbolu’nun Gençler Ligi’ne önemli bir destek ve katkı sağladılar. Bütün yöneticilerini kutlarım. Ve diğer sponsorları da. Futbol Federasyonu’nun organize ettiği, bilhassa amatörlerin mücadele ettiği Gençler Ligi’ne destek olma konusunda çağrıda bulunuyoruz. Amerika’ya bir takım götürüyorlar. Beşiktaş’tan da 3 kişi var. Geleceğin A Takımı’nın temelini oluşturacaklar. Bülent, Ömer ve Erdem. Amerika’ya giden oyuncu seçimini de ilgililere açıklamak istiyorum. Trabzon’un bu konuda sitemi oldu, benim de sitemim çok oldu. Ama bu tamamen 88’liler ile 89’lular arasındaki tercihten kaynaklandı. Organizatörler 89’luları istediler ama turnuvada hep 88’liler oynadı. Hedef şampiyonluktu. Bundan dolayı o turnuvaya katılan 8 takımdan sadece Galatasaraylı İrfan götürüldü. Buradaki hata kesinlikle Coca Cola’nın değil. Turnuvadan önce kriterlerin belirlenmemesidir. Benim söyleyeceğim tek birşey var: Bu yaş kategorilerine sponsor olan Coca Cola, Nike, Vahap Hastaneleri ve Armada Gözlük’e teşekkür etmek. Başka sponsorları da bekliyoruz...

05 Temmuz 2005, Salı 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Miniklerin feryadı‘’

Necdet Birinci önce İstanbul’daki Coca Cola B Gençler Türkiye Şampiyonu olan takımlarına yapılan haksızlıktan, sonra da Eskişehir’deki minik takımıyla rakiplerin genç takımlarıyla mücadele etmekten şikayetçiydi.Trabzonlu yönetici Necdet Birinci haklıydı da... Gerek İstanbul’daki B Gençler Şampiyonası, gerekse Eskişehir’deki Minikler Türkiye Şapmiyonası Finalleri’ni yanyana izledik. Yaşananlar bilhassa Eskişehir’de Türk Futbolu’nun geleceği açısından alınması gereken tedbir ve kararlar doğrultusunda çok hayırlı oldu. Sıkıntılar çok. İsterseniz önce Eskişehir’den başlayalım. Aslında TFF Yönetim Kurulu ve Amatör Departmanı’na teşekkür etmek lazım. Tabii ki ilk defa tertiplenen bu şampiyonada aksaklıklar olacak. Ancak maalesef bu aksaklıklar organizasyonda değil, hakemin başlama ve bitiş düdüğü arasındaki geçen zaman dilimindeki sıkıntılardan kaynaklandı. Nelerdi? Ne olması lazımdı? Ne olmalı? Öncelikle kulüp yöneticileri tam sahiplenmeli. Bu konuda en büyük ısrarı da Arıkan yapıyor. Yönetici ortalığı boş bırakırsa; antrenör yarışmacı zihniyetiyle, 10 yaşındaki çocukların karşısına, 15 yaşında da 16 yaşında da, 17 yaşında da oyuncu çıkartır... Evet, bunu abartmıyorum. Birinci kardeşimizin feryadı da bunaydı. Pırıl pırıl, tertemiz bir minik takımın, genç takıma karşı yapacak hiçbir şeyi yoktu. Yapacağı, ilk otobüsle Trabzon’a geri dönmekti.İkinci sıkıntı ise, İstanbul’da yapılan turnuvada şampiyon olan B Gençler’e verilen sözlerin tutulmaması. Bu takımın teknik direktörü Turgut Tura günde 5 kez telefon açıyor: “Coca Cola söz verdi, şampiyonadan oluşturacağı kadroyu Amerika’ya gönderecekti. Ama benim takımımdan Erhan, Ziya, Cengiz, Rahman, Gökhan, Aziz, Hasan, Kadir, Ali ve Ediz’den hiçbiri gitmiyor. Ben şampiyon oldum. Bu nasıl adalet? Bunun hesabını kim verecek, bilmek istiyorum. Haklı da. İşin ilginci o şampiyonada oynayan 8 takımdan toplam 4-5 tane çocuk Amerika’ya götürülüyor. Geri kalanlar kim? Onu ben de merak ediyorum.

30 Haziran 2005, Perşembe 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Ürün sat!‘’

Birinde; iki dönem önce yapılan sözleşmelerdeki maddelerden meydana gelen maddi zararlar ve tazminat sıkıntıları, diğerinde ise aynı tazminat maddeleri söz konusu olmasına rağmen, çok şık bir şekilde sözleşmelerin feshedilip ürünün satılması.Her ne kadar profesyonel takımda kadro eksiltme yönündeki başarısızlık yönetime kesiliyorsa da, aynı yönetimin içinde ürünü satma konusundaki başarı da alkışlanacak cinsten. Tabii ki, başarıda aslan payı da Başkan Yıldırım Demirören ve Murat Ürünsak’a ait.Onun içindir ki, başlığı ‘ürün sat’ olarak attım. Aslında ‘Alkışlar Murat Ürünsak’ olmalıydı.Her gün 24 saat, Başkan’la birlikte gecesini gündüzüne kattılar. Sonuçta Pepsi’den ColaTurka’ya geçişteki kıvraklık, Puma’dan Umbro’ya geçişteki güzellik yaşandı. Avea, Doğuş, Acıbadem Hastaneleri, Kappa, Trendikom, Aktif Tanıtım, Net Hayat, konusunda lider olan Paşabahçe ile yapılan sözleşmeler gereği sponsor ve 890 çeşit ürünle 2005-2006 sezonunda Beşiktaş’ın hizmetinde.Her ne kadar yukarıda belirttiğim şekilde futbol takımındaki sıkıntılar söz konusu ise de, ürün pazarlama, markayı değerinde satma ve tesisleşme yönünde Beşiktaş yine ilklerde.‘Daima ilk’ sloganıyla ve markasıyla yeni sezonda Beşiktaşlı, ‘store’larda artık aradığını bulacak. Şimdi vazife Beşiktaşlı’ya düşüyor. Her ne kadar futbol takımında şu ana kadar ‘oh’ dedirtecek bir görüntü yok ise de, ürünlerde yapılacak talepler başta ‘kombineler’le yapılacak destekle, düşünülen transferlerin oluşumunun ilk harçları olacak.Bu yüzden bu markalara Beşiktaşlı’nın mutlaka sahip çıkması lazım. Yeşilmiş, maviymiş, beyazmış... Bıraksınlar bunları. Ne olursa olsun, Beşiktaş’a, Beşiktaşlı’ya 1 Lira hizmet edene her Beşiktaşlı’nın sahip çıkması lazım.Düne kadar belediye başkanıyken, Sayın Başbakan Tayyip Erdoğan’a inançları yönünde üye yapılmaması için yönetim kurullarında karşı çıkan camialar, bugün kapılarında 15 dakika randevu alabilmek için nöbet tutmaktalar. Kimse hariçten gazel okumasın. Herkes kendi kapısının önüne baksın.Teşekkürler Ali Doğan...Eline, yüreğine sağlık Murat Ürünsak.Hiç bir şey sizi yıldırmasın, yolunuz açık olsun. Senin soyadın Ürünsak değil, ‘Yıldırım gibi Murat Ürünsak!’

23 Haziran 2005, Perşembe 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Oh ne alâ!‘’

Çok üzülüyorum, çok sıkılıyorum. Aslında beni hiç de ilgilendirmiyor ama... Sonuçta para benden çıkmayacak. Ama çıkan para Beşiktaş’ın. Öyle az buz da değil!Ben yaptım, ben dedim, ben istedim diye bu işler olmaz. Olursa iki gündür Fulya’da gördüğüm manzara gibi, ‘Yarım dönüm bostan, yan gel yat Osman’ misali olur. Herkes, herkesin işine karışmış durumda.Mehmet Ekşi, Haluk Özgerçek, Fikret Demirer, Mete Bozkurt, Ömer Gülen, Halim Oktan, Necmi Mutlu, Tekin Aslıhan, Hakan Yurtvermez, Haluk Turanoğlu, Metin Uzun, Kenan Oktay, Recep Çetin, Adem İbrahimoğlu, Necdet Ergün, Ekrem Örenç, Faruk Şahin, Mehmet Bulduk, Sami Şenol, Önder Karaveli, Necmi Mutlu, Muharrem Önen, Gürsoy Yalçın, Haydar Etik, Oktay Aydaz, Sarp Yiğit ve Cemal Büyükeroğlu... Bunlar ne yeni transferler, ne altyapı sporcuları... Hepsi 5 yarışmacı kadrosu olan Beşiktaş Özkaynak Düzeni’nin teknik kadrosu.Ayrıca mentör Mahir Ünal, 4 masör, 2 idari menacer, 2 sekreter, 5 malzemeci, Fulya’da 7, Ayazağa’da 2, Nevzat Demir’de 2 olmak üzere 11 idari personel. Toplam 52 kişi... Yeni planlamaya göre 2’şer milyar lira maaş düşünülüyor. Ayda toplam 104 milyar, yılda 1 trilyon 250 milyar...5 yarışmacı takımda 10 kaleci var... 10 kaleciye 6 tane hoca düşüyor. Bunun hesabını kimse veremez.Yıllardır altyapılara destek olan ben, bu kadroyla en az 20 tane yarışmacı takım oluştururum.Bu kadro teknik adamlar nezdinde en fazla 8 kişi olmalı, 9 değil.Sonra Mali Genel Kurullar’da, “Altyapı hocalarına 1 trilyonun üzerinde para harcanıyor, neden oyuncu çıkmıyor” denir.Rıza hoca olaya el attı. Çok da iyi yaptı. Düşündüğü isimlere itirazımız yok. Altyapıya son 10 senedir ilk defa bir teknik adamın sahip çıktığını da düşünürsek, Çalımbay’ı kutlamalıyız. Ama kendisinden de rica ediyorum. Ne olur operasyonu hemen yapsın, bu kadroyu indirsin, imkanları güzelleştirsin. O zaman altyapıdan oyuncu da çıkacaktır.Şimdi ne oldu biliyor musunuz? Geçen gün de yazdığım gibi, Fulya Şan Ökten Eski Futbolcular Dinlenme Tesisleri oldu.Sakın ola, bu kargaşada başarı beklemeyin.

19 Haziran 2005, Pazar 04:30
YAZININ DEVAMI