Arama

Popüler aramalar

‘’Fernandes oynadı, oynattı‘’

Milli motivasyon sahaya yansıdı. Gönül isterdi ki, Ersan da sahada olsun. Ama belli ki, Ersan’ı geçen sezonki performansından dolayı aldı, yoksa son 2 lig maçı ve Tromsö maçını düşünürsek...!

Bilic’in en çok takdir ettiğim yönü kafasındaki şablonu oyuncularına benimsetmiş olması. Öyle ki, üst üste 5 resmi müsabakada sol kanat hariç, sıkıntı aksama yok. Yalnız oradaki sıkıntıyı Atiba’yla kapatmak istemesi ne derece sağlıklı olacak onu da ilerleyen haftalarda göreceğiz. Ama görünen o ki; Atiba’nın sol defansa yerleşmesi, geçmişteki Veli-Atiba uyumundan çok uzaktı. Fernandes’e Allah sıhhat versin. Bu sezon, ışıklar altındaki gece müsabakalarında harikalar yaratıyor. Oynuyor, oynatıyor. Aman dilimizi ısıralım! Defans için de aynı duyguları maalesef paylaşamıyorum. Atiba’nın sola geçmesi, ilk topta müdahale edici olmaması defanstaki hastalığı nüksettirdi. Antepli Cenk eğer Sivok ile Escude arasında uçurtma uçuruyorsa işte o zaman vah ki vah... Herkes Cenk gibi cömert olmaz. Kısacası, Bilic macera aramasın. Ersan, Atiba’yı orada harcamasın.

Dakika 34; Fernandes’e faul var mı, yok mu çözemedik. Bir de içeride mi dışarıda mı? Zor karar. Yani şunu söylemek istiyorum: Ali Palabıyık, genç ve yeni bir arkadaşımız. İki gündür ağabeyleriyle konuşuyorum. Taraftardan etkilenir mi diye. Büyük takım, küçük takım sıkıntısı yaşatır mı diye. İnşallah ezilmez dediler. Beşiktaş’ın bu sezonki başlangıcı herkese hoş geliyor heyecan veriyor. Ali kardeşim kafaları karıştırma, kafan da karışmasın. Kumaşın iyi.

02 Eylül 2013, Pazartesi 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Umut yok!‘’

UEFA’yı, CAS’ı gerdi, gerilmek öyle olmaz böyle olur dedi. Sizler bu yazıyı okurken CAS zaten bunu söyleyecek. Hiç umudum yok bugün açıklanacak karardan. Onun içindir ki, dün geceki müsabakayı iyi bir hazırlık maçı diye izledim. Bilic’in kadro istikrarına saygı duymak lazım, bu istikrar ligde tamam ama dün biraz fazla oldu. Serdar, Sivok, Escude, Ersan... Önlerinde Veli, Atiba... Üstüne gelen kimse yok. Bir kişiye altı kişi. Sana gol lazım... Dünkü görüntüde Veli-Atiba’dan birini yanında tutmalıydı. Oğuzhan’ı, Kayseri maçında aradık. Dün ilk 11’de olmalıydı.

Aslında bugün ne olacağı belliydi, onu yukarıda yazdım. Dün karizmayı çizdirmeme maçıydı. Dedik ya, karizmanın çizilmemesi için gol lazım. Bir 45 dakika Tromsö yarı alanında oynandı. 3 direk arasına top girmedikten sonra neye yarar, mutlaka ikinci yarı kilidi açacak bir hamleyi yapması gerekiyordu. O da yanındaydı. Oğuzhan... Ersan kemendi yedi Oğuzhan sahada. Nitekim, art arda gelen önce Almeida sonra Oğuzhan’ın golleri tribündeki yaklaşık 60 bin kişiyi mutlu etmişti. Sadece o kadar. Şimdi sıkı durun. Bu sabah dün gece klübe gelen faksla kuraya gelmeyin deniyordu. Bu üç beş yöneticinin paylaştığı bir şey ama Atatürk Olimpiyat Stadı’ndaki 60 bin kişi ve evindeki milyonlarca Siyah-Beyazlılar mutluydular ve dua ediyorlardı. Neyse bu takım şu andaki gidişiyle huzur veriyor ama ümit var mı derseniz. Biraz karışık. Şunu da not olarak söyleyeyim... İlerde paylaşacağım... Beşiktaş’a Beşiktaş’tan başka dost yok. Klübün içinde Fenerbahçeliler Galatasaraylılar maaş alarak cirit atıyor. Bu ayıpların en büyüğüdür. Dünkü mutlu günden sonra, bunu paylaşmasaydım haksızlık etmiş olurdum. Bu konuda karizma da çizildi. Bu işleri yapacak klübünü seven bulamıyoruz hep ithal ediyoruz. Neyse ligimize dönelim.

30 Ağustos 2013, Cuma 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’İlaç gibi geldi‘’

Bu onun suçu değil. Önder Özen’e tavsiyem: Daum, 97’li Enes’i oynatıyor, korkmuyor. A2’de en çok milli forma giyen sol bek Beşiktaş’ta. Ümit Karael. En azından Ersan’ın düştüğü durumlara düşmez. Özen, Bilic’e bu konuda baskı yapmalı. Fuat Çapa oyuncularına madeni göstermişti. Rakibin sol tarafını kullanın yeter diye.

Escude, Sivok ve Serdar çok ağırlar. Topa ilk hamleyi yaptılar. Tolga’nın Allah yardımcısı olsun. O da bir yere kadar dayandı. Devre bitiminde ambulans ile sahadan ayrıldı. Çapa, Serkan Atak’ı; Fernandes’e yapıştırmış, ne oyna, ne de oynat.. Serkan’ın verimi hocasını ilgilendirir ama Fernandes Beşiktaş için çok şey değil her şey. Muhammed’in girmesine sevindim. Ama bir Oğuzhan vardı, yere göğe sığdıramıyorduk hani nerede son 10 dakikalık oyuncu mu? Nerede derken aklıma Gökhan Süzen geldi. 35’lik Ekrem, Erciyes’te harikalar yaratırken, 4 sezon yedeği olan Gökhan paraları almış yatıyor. Ha biri daha var; Sezer Öztürk.. Sahi o nerede. Karakolda sabahlamıştı, attılar mı? Sadece bu iki örnek transferdeki ayıpların göstergesidir.

Dün Beşiktaş fazla terledi ama bu galibiyete Tromsö maçı öncesi çok ihtiyacı vardı. Bir sıkıntı da iki haftada iki kayıp. Mustafa ve Tolga. Acaba sezon öncesi kurban kesip kan akıttı mı! Umreyi kapı komşusu yapan yöneticilerin batıl inançları vardır! Serkan Çınar’ı tebrik ederim problemsiz maç çıkardı.

27 Ağustos 2013, Salı 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Soğuk duş!‘’

Bizzat zemine inip kontrol ettim. Kimseye kızmıyorum. Gerçekten ayakta durmak zor. Bu olumsuzluklara rağmen erken gelen gol içimizi ısıttı.

Bilic, sakat olan Mustafa hariç sahaya Trabzon kadrosunu sürmüş. Onbirde Almeida vardı. Norveç ekibinin mazisinde, Chelsea ve Galatasaray’ı elemişliği var. Dünkü görüntü de ortada. Beşiktaş kalitesinde olmasa da, mücadeleci bir takım. Hutchinson’ın lig maçından sonra izliyorum. Bu oyuncunun varlığı en çok Fernandes’e yaradı. Hem Almeida rahatladı, hem de Fernandes. Suni çime rağmen top kontrolü ve pas trafiğinin de sıkıntılı olması, Beşiktaş’ın topa sahip olma yüzdesini sıkıntıya soktu.

Hastalık yine belli. Serdar Hilbert’in açığını kapatmış. Ama Ersan’ın bölgesi sırıtıyor. Ersan da zaten yerini sevmediğini her halinden belli etti. İlk hareketi yaptı yaptı. Yapamadığı zaman işte penaltı ortada. Dentinho ile Gökhan Töre arasında seçim yapmak gerekirse, Gökhan’ı her zaman tercih ederim.

Tam ‘işler iyi gitti’ derken eski hastalık türedi. Bu kez Escude’nin kaptırdığı topta, Tolga’nın yapacağı bir şey yoktu. Almeida’nin attığı gol tur için ümit. Bizim asıl ümidimiz CAS’tan gelecek haber. Tur sorun olmaz. Hayırlısı...

23 Ağustos 2013, Cuma 20:00
YAZININ DEVAMI

‘’Halis'e rağmen!‘’

Aylardır, eğitim görüyorlar. Şiddetli faul. ‘99 metre’ demiyorum, en az 100 metre uzaklıktan pozisyonları takip ediyoruz. Colman’ı bir değil, iki değil, üç sefer affetti. Üçü de kırmızı kart. Mustafa Akçay Halis Özkahya’dan daha dikkatli; kementi attı, kırmızıdan kurtardı. Halis Özkahya hâlâ bulunduğu yerde! FIFA’ymış, boşversene!

Beşiktaş’ın en büyük sıkıntısı yine gol. Bilic, defansa sol taraf hariç çare bulmuş. Ama solda sıkıntı büyük. Ersan Gülüm, gidemiyor, gitse geri dönemeyecek, onu biliyor. Mustafa Pektemek formayı hep istiyor. Ama çok bencil. Üstelik topla kavga halinde. Tabii ki bu da Beşiktaş’ın orta sahayı geçmesini önlüyor. Kısacası oyunu kenarlara taşımalı Bilic. Gol gelmeyince Gökhan’ı çizgiye, Almeida’yı gol bölgesine alınca her iki kenarda da istediği pozisyonları dolayısıyla 75. dakikada da golü buldu. Çünkü Mustafa Akçay, defansını çakılı ölü toplar dışında ileri çıkartmadı. Henrique de aynı Mustafa Pektemek gibi yalnızları oynadı. Malouda’nın kalitesi belli ama o da yalnız. Şunu da belirtmek lazım; Gökhan ve Almeida bu takımda her zaman yer bulur.

Yaklaşık 50 bin seyircinin Olimpiyat’ı inletmesi lazım, ne yazık ki altı üstü karma karışık. Destek Beşiktaş’a olmalı. Sizi buraya toplayan Beşiktaş. İbrahim Hacıosmanoğlu çok güzel bir protesto yaptı. Ancak Beşiktaş’ın bu konuda en ufak bir dahli yok. Fikret Orman kapılarını açtı. Beşiktaş taraftarının da Trabzonla bir sıkıntısı yok. Onların da kapısı Trabzon’a ardına kadar açık. Onun içindir ki Beşiktaş seyircisi arasında oturmak hem çok rahat hem çok huzurlu. Çünkü Beşiktaş taraftarlı gönül insanı. Perşembe günü Norveç’teyiz. İnşallah huzurlu döneriz. Görüntü iyi.

19 Ağustos 2013, Pazartesi 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Hey gidi günler hey...!‘’

Bir gece önceden sıraya girerdik. Sabah dayak yiyip, ağlaya ağlaya eve dönerdik. Tam tamına 50 yılı bu mabedde doya doya yaşadım. Dün akşam Barış Şimşek son düdüğü çaldı. 19 yaşında Gazi Akınal başkanımın döneminde Beşiktaş yönetimindeydim. Hiç unutmadığım, unutamadığım bir Zonguldak maçı var. Efsane santrforumuz Tezcan abinin kardeşi, Ercan’ın attığı golden sonra kolumu kırmıştım. Sporcu çıkışından sahaya yedek kulübesine yönetici olarak oturmaya gidene kadar en fazla iki dakikaydı ama bir saat gibi geldi. Vücudum kaskatı! O zaman bilhassa yeni transferlere hak verdim “Ayaklarımız titriyor” dediklerinde.
Bahar aylarını sevmiyorum. Baba Hakkı Yeten’le doya doya bir 3 yıl yaşadım. Şeref Stadı ile Dolmabahçe arası. Vedat Okyar, Şevket Yorulmaz, Yusuf Tunaoğlu, Şan Öktem, Kazım Kanat, Güven Önüç, İlker Ateş say say bitmez. Hey gidi günler hey... Dün gece Gençlerbirliği maçı kimin umrunda. Veda değil açılış maçı gibi. 20 ay sonra yepyeni bir çehrede yeniden buluşacağız Şeref Bey Stadı’nda. Çok daha coşkulu dönülecek.

Dolmabahçe’de deniz kenarı aynı çaydan içilecek. Motorlarla gelinecek. Taksim’den, Şişli’den, Eminönü’nden gelinecek. Çarşı’dan hiçbir şeye karşı olmadan coşkuyla yürüyecekler. Beşiktaş sevgisi, heyecanı yeni ufuklara, yenilenmiş kutsal topraklara daha da heyecanlı.

Tabii ki özleyeceğiz. Yorgun, eski-yeni açık ve kapalıyı. Özleyeceğiz atlı polisleri. Aynen öldükten sonra yaşattığımız bu arma altındaki muhteşem insanları. Büyüklerimizi, Liverpool maçındaki gibi coşkuyu, bu sahada seyretttiğim Pele’yi, hepsinden çok da Taksim’den inişi, Eminönü’nden gelişi, Çarşı’dan gelişi, stadın önündeki köfte kokusunu ve BİBER GAZINI unutmayacağız. Hey gidi günler hey...!

12 Mayıs 2013, Pazar 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Buyrun santraya!‘’

Ve Eskişehir’e dönelim. Eskişehir’deki maçta mı böyle olacaktı? Bu sezon Beşiktaşlılar “santra manyağı” oldu. 79 kez Beşiktaş takımı santra yaptı. Yani kaleleri kalbura döndü. Defansın arkasına atılan her top gol. Aslında Mustafa Kamil Abitoğlu da böyle mi olmalıydı? Dakika 2, altı pastan Tarık, Mustafa Pektemek’i düşürüyor. Penaltı, kırmızı kart olması gerekirken Abitoğlu arkasını dönüyor. Aynı pozisyonun çok çok ama çok hafiflerini orta alanda zırt pırt çaldı. Kısacası her iki takım adına düdükleri saç baş yoldurdu. Eskişehirspor’un aklı kupada. Necati-Veysel kulübüde. Ersun hoca belli ki çarşambayı düşünüyor. Beşiktaş, Fenerbahçe kupayı alırsa 4. olduğu takdirde UEFA’ya gidecek. Yoksa o da hayal. Yani şunu söylemek istiyorum; mutlak kazanmak zorunda olduğu bir müsabaka. Samet hoca ilk devre Fernandes ve Oğuzhan’ı sahaya sürerek en azından ayağa pas ve pozisyon açısından çok üretken bir 45 dakika izletti. Niang ve Mustafa Pektemek ikilisi Eskişehir defansına çok sıkıntılı anlar yaşatıyor. Ama gel gör ki, ikinci 45 dakika Samet hoca da Beşiktaş’ta frene bastı. Oğuzhan’ın çıkması, Niang, Holosko değişikliği ara gazı olmuştu. Tabii ki, gol de biraz tesadüfe kalmıştı. Tek ümit Fernandes’ti, o da yerden kalkmadı. Eskişehirli futbolcular, Fernandes’i hiç oynatmadılar, o da futbol oyun kuralları dışında. Abitoğlu da bunları hep es geçti. Holosko, açıkça görülüyor! Samet hocanın da bunu açıkça görmesi lazım. Kendisine faydası yok, Beşiktaş’a nasıl olsun. Kısacası Beşiktaş şampiyon olamadı ama santrada şampiyon oldu.

06 Mayıs 2013, Pazartesi 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Anıların getirdiği‘’

Orduspor Başkanı Nedim Türkmen ülkemizin sayılı hesap adamlarından biri. Ordu Süper Lig’e geldiğinde hedefleri büyük, hatta ligin başında liderlik hesapları yapıyordu. Ancak bugün gelinen nokta o hesapların tutmadığı, düşüncelerinin artık hiçbir şeye çare olmayacağıydı. Orduspor’un hesapları maalesef bir başka bahara kaldı.

İşte Beşiktaş kendi evinde bu tür duygular içinde olan Ordu’ya karşı 2-0 kazandı, ama takımın iskeletinin yarısı yok. Oynayan o formayı giyenler de hatırı sayılır bir paraya sahadalar, ama sundukları hizmet tartışılır. Benim merakım, gözüm Dentinho’daydı. Onun için neler söylendi neler. İdmanların yıldızıydı, ama sahanın sinek ikilisi.. Duydum ki Samet hoca ‘Dentinho bugün oynamayacak da ne zaman oynayacak’ diyormuş. Şakayı çok sever. Şaka yapmış herhalde. Çünkü bu Dentinho’yu, Samet hocanın değil, onu Beşiktaş’a ışıyanların ışıkları sönsün e mi! Veda maçıydı dün geceki maç. Seyirci gol istiyordu. Golü de golcün atacak. Halbuki Samet hocanın sahaya sürdüğü 11 de ofansif bir kadro. Ordu’nun da konumu düşünülürse bol gol bekleniyor da. Ama golcüler birbirlerinden bu derece uzak olunca sıkıntı da yok değildi. Ceza sahasına giren oyuncu sayısı ölü toplar dışında bir elin parmağı kadar değil. Ta ki Oğuzhan girene kadar. Asıl sıkıntı Fernandes. Manisa maçında kılı dönmüştü, sahada yoktu. Dün gece sahadaydı, ama faydası yoktu.

28 Nisan 2013, Pazar 12:00
YAZININ DEVAMI