Arama

Popüler aramalar

‘’Yürüyedur...‘’

Şampiyonlar Ligi öncesi, ee güzel diyelim 2012 de! Maçtan 4 saat evvel Hamit’in rahatsızlığı Aydın görevde. Antalya önünde talihsiz geçen bir sezon nostalji yaparsak. Gözler Cris’te, ben iyi buldum kim ne derse desin.

Elmander’le başladı perde sonra akşamın en arzulu kramponu Amrabat, gerisini biliyorsunuz zaten beklentimin her daim olduğu Burak ve Umut’tan imzalar. Kimse darılmasın bu takımın ileri ikilisi Burak ve Umut’tur. Elmander’e nankörlük yapıyorum zannetmeyin ama bu böyle. Aslında prova niteliğinde bir maçtı Çarşamba gecesi öncesi bir sakatlık olmasın telaşıyla. Kırmızı kart rahatlattı bu mealde. Yekta’nın kullanılması mantıklı. Ama o şansı kullandı mı genç adam tartışılır. Çağlar’ a nihayet diyebilirim. Muslera’ya pek iş düşmedi fakat Uruguaylı da düşüş var aman aman bir terslik çıkmasında.

Çok bilmişler bu Galatasaray bir tökezlesin diye bekliyor. Yanlış tanımladım özür. Futbolun fosil ulemaları dillerine dolamışlar Beşiktaş maçının 2. yarısını, tutturmuş penaltı ve Burak. Bakın bugünde aynı futbolcuya faul yapıldı düşmedi. Bunlara fırsat vermeyeceksin, sinek küçük mide bulandırır misali. Devam Burak hep böyle. Evet lider yola güzel başladı. ManU çok önemli bir siftah. Ben inanıyorum bu delikanlılar bizi o gece bırakın utandırmayı hepimizi sevince boğacaklar. Aralarında belki efsane yok ama taşıdıkları arma bugüne kadar öyle efsanevi skorlara imza attı ki.

16 Eylül 2012, Pazar 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Bir dost...‘’

Unutulmazlarda Metin Kurt anılıyor nur içinde. Sene 1970 ilk kez maça gitmiştim Mithatpaşa’ya (Bugünkü İnönü). Metin Kurt havalandırmıştı Göztepe ağlarını, işte o günden sonra çocukluk kahramanım olmuştu rahmetli. Ne de olsa ilk maç, ilk heyecan. Bir unutulmaz da gitti neyse ki o hayatta, ama nankör duygularla uğurlanan, sanırım kimden söz ettiğimi anlamışınızdır. Geçen sezon özellikle deplasman maçlarında takımını ipten alan, kazanılan şampiyonlukta bazı arkadaşlarının terinden belki bir damla daha fazla olan Necati Ateş satıldı! Evet satıldı. Bir şey demiyorum yorum sizin...

Arena yine kapalı gişe. Beklenti maksimumda. İlk 45’de Umut’un fırsatçılığı alışılagelmiş o kadar. Oyun olarak oldukça kısır. Avrupa yorgunu Bursaspor değil sanki ev sahibi. Konuk takımın zaman zaman verdiği rahatsızlık yadsınamaz. Pas hataları ve kontrolsüz hareketler sürüsüne bereket. Hamit hala beklenenin altında, keza Elmander’in de farkı yok. Zamana bırakacağız çare yok Edirne ötesini düşünerek...

60 dakika sonra taraftarın ve tüm Galatasaraylılar’ın istediği onbir. Amrabat ve Burak antresi için Musa’nın kendi takımı adına attığı golün beklenmesi. Sonrası tufan işte istenen Floryalılar. Önce Amrabat’ın yaratıcılığıyla öne geçiş sonra da Burak’ın imzası yine Fas’lı dan nefis bir asist. Arkadan bir soğuk duş daha, eski bir tanıdıktan. Golleriyle heyecanıyla nefis bir 90 dakika ve futbolun tartışılacağı 1000. galibiyet. Ama Şampiyonlar Ligi arifesi bu kadar acemice gol yememek ve bu kadar kolay pozisyon vermemek gerek. Yoksa o beklentiler boşa gider ve gerçekten yazık olur. Bir dost...

03 Eylül 2012, Pazartesi 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Aferin çocuk‘’

Süper Kupa sahibi, havalı, taraftar daha fiyakalı, 50 bin mi, 52 mi matematikle aram hiç iyi olmadı, hesabını siz yapın. Kasımpaşa’dan gelen haberler de hiç fena değil yaptığı transferler, izlediği rota güven verici hiç değilse jenerikte...

İlk yarım saat nasıl derler salla pati. Top kayıpları, gereksiz verilen pozisyonlar. Özellikle merkezde bir kaos anlaşılamayan. Hayırdır diyelim. Hayır, çünkü bir kez daha anlaşıldı ki, Hamit’ten ön libero olmaz. O’nun yeri belli, maceraya gerek yok. Akşamın sürpriz sanatçısı Aydın, bir anlaşılamayan konuda burası, garip, sustum... Bayram, bayram gerek yok kalp kırmaya. Son 15 ise beklenen baskı kendine geliş. Mektubu gönderen Emre, Umut’tan akıl dolu bir imza...

İkinci yarı tempo devam ama kısa soluklu. Vites düşüklüğü pahalıya patlayan. İlhan’ın cevabı aynı tarzdan. Amrabat, Melo ve Sercan antresi. Alınan maksimum risk, merkezi öksüz bırakan. Kabir eziyeti mi desek, son ana kadar. Issakson’un direnişi, Umut’un inadı ve kafası bayramı zehir etmeyecek cinsten. Zor maç olacağını söylemiştik öyle de oldu. Hele beklenti büyük olunca her daim stres olacak bu böyle biline. Emre Çolak’a ayrı cümle, aferin çocuk helalinden. Tabi ki Umut, diyecek söz var mı bilemiyorum. Diğerlerine de bir şey söylemiyorum maçtan sonra bir düşünsünler. Teknik direktör Metin Hoca’ya da alkışgerek, iyi takım yapmış...

21 Ağustos 2012, Salı 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Hak edenin...‘’

Ne yalan söyleyeyim sarısı bir değişik olan renkleri sahada görünce şimdi yeni sezona girdiğimizi anladım. Onlarla bir başka hayat, bir başka futbol. Birlikteliğin adı Galatasaray-Fenerbahçe olunca heyacanı da, stresi de ‘Süper’ bir akşam, Kupa’nın adıyla özdeşleşen...

Öyle bir ilk yarı ki her şey var Floryalılar adına. Pres, arzu, yardımlaşma, rakibini hataya zorlama, yok yok yani. Yalnız kaçan kaçana... Umut Bulut, Hamit Altıntop ve Elmander’de bonkörlük maksimumda. Saç baş anlayacağınız... Umut’un imzası olmasa emeğe yazık diyeceğiz. Gerçi yazık da oldu.

Öncelikle sahaya atılan meşaleler, Engin’in gereksiz hareketleri ve öylesine kurulan bir baraj, top ağlarda. Anlamıyorum ilk şutunu 34. dakikada bulan Fenerbahçe, Alex’ten devrenin sonunda beraberliği buluyor, akıl dolu bir imzayla... Atamayana atarlar misali...

İkinci 45, hakem beşlisinin iki tarafa da gol sevinci yaşatması. Önce Kuyt’a yapılan faul, sonra Baroni’nin eli; oldu mu 2-2.

Bonus Engin’in kızarışı. Avrupa’da havalı beyefendi, burada görüyorsunuz resmen çuvallama tanımını siz yapın. Sonrası penaltı çizgi hakeminin doğru kararıyla, imza karşılaşmanın en iyi kramponu Selçuk’tan. Süper Kupa hak edenin özellikle ilk yarıda oynadığı oyunla son şampiyonun oldu. Hayırlı olsun...

13 Ağustos 2012, Pazartesi 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Jenerik şık...‘’

Şimdi ise Fatih Hoca ve yaklaşık 40 bin kişi Fiorentina’yı ağırlıyor şık bir şekilde. Dikkatinizi çekerim 28 derece, Ramazan, saat 22.00 üstelik hazırlık maçı ve 40 bin kişi yorum sizin...

Arena bıraktığımız gibi. Özellikle basın tribününün hali bu modern stada hiç ama hiç yakışmıyor. Olaya o kadar uzağız ki burası sanırım stadın yabancılaştırma efekti. Hâlâ monitör yok. Ayıptır... Şimdiden söyleyelim bir hatamız olursa affola. Terim, pazar akşamı Fenerbahçe karşısında olamayacak Ujfalusi ve Burak’ı düşünerek bir kadro sürmüş İtalyan takımının önüne. Yenilerden ilk 11’de Hamit ve Dany’yi görüyoruz. Dany’yi çok beğendim. Hamit’in gelişi en çok kulvarında değişimli oynadığı Eboue’ye yaramış. Hamit’in ilk 45 olmasa da ikinci yarıda oynadığı oyuna şapka... Ve bu sezon taraftarın sevgilisi olmaya aday oyuna sonradan giren Amrabat. İstek ve arzu maksimumda Faslı kramponda ama uyum konusunda ilacı zaman...

Yenilerden Umut’un girişi ve golü yine aynı isimle buluş... Doğru transfer. Burak konusunda ahkâm için erken. Bu ekibi kimse yenemez, hele ki rüya takım falan geyiğine hiç girmeyeceğim. Ama şu bir gerçek ki, Galatasaray geçen sezondan daha iyi, hele bu mevsimde! Geniş kadrosu alternatifli kramponlarıyla bize futbol adına çok güzel anlar yaşatacaklar bundan kimsenin kuşkusu olmasın...

09 Ağustos 2012, Perşembe 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Hazım ve kıskançlık...‘’

Geçen sene toplama denilebilecek kramponlarla ki çoğu Fatih Terim’ in inisiyatifi dışında alınmıştı. Ama o Terim hiç itiraz etmeden tecrübesini ve zekasını birleştirerek, daha önce sokakta birbirlerini görseler selam bile vermeyecek futbolcuları ivedi bir şekilde takıma adapte etmiş ve başarıyı yakalamıştı. Bu sezon ise salt hocanın istedikleri alındı. Türk futbolunu tanıyan ve rakibini ısıran karakterli isimler...

Her takıma lazım hem kişiliğiyle, hem de futbolculuyla zirvede yer alan Hamit Altıntop. İleri uçta olmasına rağmen her daim merkeze ve defanstaki arkadaşlarının imdadına yetişecek Umut. Hakan Şükür’den beri kral eksiliğine dur diyecek bir Burak Yılmaz. İzleyenlerin göz zevkini okşayacak star futbolcu adayı genç Amrabat. Play-off serisinde de hepinizin gördüğü üzere üst düzey maçlarda Semih’in aksamalara pansuman olacak bir Danny. Hepsi mantıklı, hepsi paranın sokağa atılmayacağı ve kıskanılacak transferler...

Evet kıskanılacak. Çare yok, futbol kuralları dışında elden bir şey gelmez Cumhuriyet’in en pahalı takımını durdurmaya! Napacaksın o zaman, çamur atacaksın, karalayacaksın palavralarınla. Sen transferi gerçekleştirememişsen eğer, o basiretsizliğini bu tür yalanlarla kamufle edeceksin. Neymiş, Fatih hoca gurbetçi futbolcu sevmezmiş. Sözde Hamit, Aykut Kocaman’la görüşmek için futbolcu arkadaşına rica etmiş. Çüşş derler adama atın atın da biraz destekli olsun. Hamit’in Aykut Hoca’yla görüşmesi için aracıya mı ihtiyacı var. Bu tip haberlere üzülüyorum. Hazım sorunu ve kıskançlık sendromu diyelim geçelim.

Bir lafım da Sadri Başkan ve onun gibi düşünenlere. Siz değil miydiniz daha bir hafta önce Sayın Başkan, “1.5 milyon için Galatasaray Burak’ı elinden” kaçırdı diyen. Ne oldu, şimdi de 500 kusür senelik bir kültür abidesi Galatasaray Lisesi’ne bile ders koydurmaya kalktınız, taraftarı birbirine sokacak cümleleri de ekleyerek. Galatasaray güvenilmezmiş diyen Şakar, yıllardan beri futbolcularla yaptığınız sözleşmeler sizin için çok mu güvenilir ki hepsi birer birer Florya’nın yolunu tutuyor. Son olarak ‘çuvaldız’ derim size, konuyu da kapatırım...

17 Temmuz 2012, Salı 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’İstinyeliler...‘’

Elalem kendi futbolcusunu uluslar arası bir maçta milli marşını söylemediği için ulusal takımından ışık hızıyla kovuyor. Ya siz İstinyeliler? Gazeteci arkadaşımıza efelik yapan, ‘Baba‘ filmi özentisi kramponları değil kovmak, bir de baştacı yapıyorsunuz. Öte yandan İtalya’da şike patlıyor. Devlet Başkanı “3 sene futbolu durduralım” diyor, üstüne üstlük İtalya Milli Takımı hocası sayılı günler kalmış, “Avrupa Şampiyonası’ndan gerekirse çekiliriz” diyor .Ya siz İstinyeliler? Emniyetin, adaletin ve de vatandaşınla dalga geçiyorsun adeta, geleceğimizi karanlığa atarak...

Olan kime oluyor, bize, size, sonuçta hepimize, özellikle Galatasaray’a ve de Galatasaraylı gibi yol alanlara. Uzun zaman sonra Şampiyonlar Ligi’ne direkt katıl, ama belki de seni bağlamayan bir hiç yüzünden engellen. Elinde tüp patlasın yok yere! Milyonlardan ol, Avrupalı itibarından da. Geçen gün sevgili
Ali Gürsoy’la konuşuyorum. Başkan keseyi açmış, abartmıyorum sonsuz krediyle, yıldız futbolcularla
bir takım görüşmelerin sonuna gelinmiş. Bir taraftan Bülent Tulun diğer taraftan Ali Gürsoy saldırıyor, sonuç: zero! Ali aynen şunları diyor, “Abi elimiz kolumuz bağlı. UEFA’nın kararını bekliyoruz, tıkandık, sen olsan ne yaparsın?” Haklı ne diyebilirim ki...

İstinyeli arkadaşların amaçlarını çözmek hiç de zor değil: “Biz nasılsa yandık Galatasaray da yansın. Aksi takdirde öyle bir büyürler ki kimse engel olamaz.” Hatırlayın UEFA Kupası kazanılan dönemde Ali Şen ne
demişti, “Bu Galatasaray bir şekilde durdurulmalı.” Ali Başkan hiç değilse bunu açıkça söylemişti rekabet çizgisinde. Ya bunlar, sinsice içten içe... Yine de umudum var. Edirne’nin ötesi elmalarla armutları karıştırmaz diye tahmin ediyorum. Son olarak UEFA Başkanı Platini çıkıp İstinyeliler’e, “Ateş üfleyerek
sönmez” derse inanın hiç şaşırmam. Not: Bilmeyenler için Türkiye Futbol Fedarasyonu binası İstinye semtindedir, etrafında yaşayan vatandaşlar alınmasın lütfen, iyi pazarlar...

03 Haziran 2012, Pazar 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Gözyaşlarımla...‘’

İlk on dakika operasyon tamam, tüp turizm helal.. Çok önemliymiş ya bu arkadaş, hakkında methiyeler yazılmış... Neymiş, kasetler alıp izlermiş... Gitsin bu maçın ilk on dakikasını izlesin, ülkemizin en büyük düdüğü, işlem tamam!

Tam bir sinir harbi ve onun getirdiği kör döğüşü. Ev sahibi daha baskın, özellikle Elmander’in sakatlanışından sonra dümene geçiş... Floryalılar sakin, skora göre oyun şekli... Gömülü, açık bekleyen kurt misali. Son derece risk, inanılmaz tehlike, sürekli ‘gel üzerime’, nereye kadar...

İkinci 45 başrolde Muslera... Dakika 60, Necati’nin çıkıp Aydın’ın girmesi 4-5- 1’ e dönüş... Eminim baştan da böyle çıkmayı istemiş ama gurur meselesi yapmıştır hoca... Ama doğrusu buydu. Terim’in haklı harekatı. Dia’nın kızarışı... Günah çıkarma... Sonrası kavga anlamsız... Bır kırmızı da Ujfaluse’ ye, helal sana Avrupalı.
Ve final... Beklenen final...’Galatasaray şampiyon’ dedik, ’adalet’ dedik, ‘hak’ dedik, sonunda oldu... ‘Kutlu olsun hepinize, hepimize, helal olsun’ diyeyim, gözyaşlarımla...

13 Mayıs 2012, Pazar 12:00
YAZININ DEVAMI