Arama

Popüler aramalar

‘’Nzonzi ve bekler kilidi açar‘’

Galatasaray’ın bugünkü Konyaspor maçını yazarımız Umut Eken değerlendirdi...

Bir hafta çok kısa bir süre ama Galatasaray için Denizli’deki tüm kötü anıları unutturabilecek bir 90 dakika. O gün alınan yenilginin pek çok somut nedeni vardı. Bugün Galatasaray o problemlerinden arınmış olarak kazanmaya yakın. Tek şart aynı şeyleri yapmamak. Açık alanda yakalanmamak en önemlisi. Konyaspor, geçen hafta Ankaragücü’ne karşı hemen hemen tüm pozisyonları ikinci bölgeyi hızlı geçerek buldu. Luyindama- Donk ikilisi aynı hataya düşmemeli. Onların işini kolaylaştıracak kişi Nzonzi. Konya yarı sahasında kaldıkları, geri koşmadıkları her dakika avantajı elde tutacaklar. Feghouli’nin gelişi, Ryan Babel’in hareketlenmesi vites yükseltmek için yeter. Bu sıçrayış Diagne’nin daha tehditkar olmasını sağlayabilir. Temel sorunun Falcao olmadığını hücum hattının performansı ispatlayabilir.

Fatih Terim’in dönüşü

Her iki bekini ileri sürüp, Nzonzi’yi savunma önünde bir sigorta haline getirmek ise galibiyetin kapısını açar. Elbette Türk Telekom faktörü ve Fatih Terim’in dönüşü... Galatasaray geriye düşse bile kazanmaya çok yakın.

Bu istatistiğe dikkat!

Galatasaray, Süper Lig’de evinde oynadığı 36 müsabakada rakiplerine mağlup olmadı. Sarı- Kırmızılılar, bu süreçte 31 kez kazandı, 5 kez de berabere kaldı. Aslan, sahasında en son 2016-2017 sezonunda Kasımpaşa’ya 3-1 mağlup olmuştu.

Ön plana kim çıkar?

Kulağa hoş gelmiyor ama Diagne. İç saha maçlarında bolca beslenmesi gereken bir pivot santrfor o. Geriye koşmayıp, ceza alanında topla buluşturduğunuz sürece hala ligin en tehlikelilerinden.

Kısa mesaj

Galatasaray’ın hala çift karakterli bir takım olup olmadığının ilk testi. Dışarıda ne kadar kötü olsalar da içeride bambaşka bir seviyeye çıkabiliyorlar. Şampiyonluk için beslendikleri en önemli yerdeler. ‘Türk Te lekom’un sihri’ demek lazım.

25 Ağustos 2019, Pazar 06:01
YAZININ DEVAMI

‘’Beşiktaş hızlanınca..‘’

Avcı belli ki bildiğinden şaşmayacak. Topun sahibi olarak oynamak istiyor. Topla çıkıp, doğru adamı bularak..

Alternatifler de üretmiş. Caner'in bir anda merkeze gelmesi, Ruiz'in sola kaçması. Caner'in topu alır almaz tekrar Ruiz'e aktarması. İlk yarıdaki ısı haritası da bunu anlatıyor. Göztepe gibi önde kalabalık basan takımlar olduğunda ise bu plan sürekli işlemiyor.

Planının işlemeyişinin en önemli sebebi, Beşiktaş'ın dizilişi aslında. Her oyuncu uygun pozisyonda topla buluşsa bile bir sonraki pas için alternatif bulamıyor. Takım arkadaşı ya doğru açıda değil ya da topu buluşturamayacağı mesafede. Beşiktaş'ın belki de asıl sıkıntısı pas oyunu değil, sahaya doğru dizilememek. Mesafelerin çok açık olması. Küme halinde hareket edemiyor oyuncu grubu.

Ama dün özelinde bu sorunu aşacak bir plan buldu Abdullah Avcı. İki direkli, bir gollü devreden sonra plan değiştirmek kulağa iyi gelmeyebilir ama mecbur kaldı. Göztepe, planına sadık kalıp kalabalık bir grupla önde basmaya çalışınca, hızlandı Beşiktaş. Savunmadaki kurgu pasları sonrası çok hızlı oynadı. Güven, Ljajiç, Lens ve oyuna girdikten sonra N'Koudou...

Aldıkları her topta hızlı hareket ettiler. Önde kalabalık, arkada eksik kalan Göztepe savunmasına karşı boş alan ve pozisyonlar buldular. 20 dakika süren bu ısrarın ödülü 2 gol oldu. Sonrasında Göztepe'nin baskısı yarım yamalak kalıp, Beşiktaş ekonomik oynayınca süre eridi gitti.

Dün gece değişen planıyla Beşiktaş için her şey güzeldi ama Avcı felsefesi, zorlu ve sabır gerektiren bir süreç gerektiriyor.

Diğer yandan -Burak'ın döndüğünü de varsayalım- Beşiktaş süratli oyunculara sahip. Bu durum hızlı bir geçiş oyunu yaratabilir. Avcı'nın planı değişecekse, bu değişim sabırsız tribün ve Beşiktaş'lı futbolcularla ilgili olacak...

24 Ağustos 2019, Cumartesi 06:01
YAZININ DEVAMI

‘’Falcao değil problem‘’

Büyük bir Falcao çığırtkanlığı olacak muhtemelen. Oysa problem, Diagne ya da 3. bölge değil. Galatasaray'ın geçen sezon kimi maçlarda alarm veren defolarının tekrar ortaya çıkışı sorun. Hatta daha fazlasının oluşu.

Luyindama-Marcao ikilisinin açık alanda yakalandıklarında yaptığı sakarlıklar mesela. Mesele, onları rakip hücumcularla karşı karşıya bırakmamak. Bunun yolu da Fernando gibi bir merkez, onun gibi bir akılla mümkün. Nzonzi sonrası çaresi mümkün.

Hücumda üretememek de bir başka problem. Üstelik Diagne'nin dün akşamki ekstra isteğine rağmen. Buradaki en büyük kırılma Feghouli / Jimmy değişiminde elbette. Sezonun en kritik maçlarını hep iyi bir standartta oynayan Feghouli'nin ikinci bir santrfor gibi baskın ataklarda merkeze gelişi ve şutları, ekstra bir zenginlik sağlıyor. Bu nedenle dün akşam en çok aranan da oydu.

Bir başka kısırlık ise ceza sahasına pas atılamaması. Ortadan bahsetmiyorum. Nokta atışlarla santrforunuzu buluşturmaya çalıştığınız toplar kastettiğim. Yazının başındaki Falcao göndermem bu yüzden. Galatasaray'da bugünün sorunu Diagne'nin varlığı, Falcao'nun yokluğu değil yani.

Nzonzi ile inşa edilecek yeni bir merkez ve elbette Seri'nin Belhanda'nın vites yükseltmesiyle başka bir seviye mümkün. Nzonzi'nin varlığı, Luyindama - Marcao ikilisini de direkt rakip hücumcularla karşı karşıya bırakmayacak bir değişim olacak muhtemelen.

Denizlispor'un özellikle hücum performansı büyük alkışlık. Geçen sezon Süper Lig'de kaval kemiğiyle topu durdurmaya çalışan yabancılar gördü bu gözler. Bu bakımdan Denizli, başarılı transfer dönemiyle işin büyük kısmını çözmüş. Çok hareketli bir hücum hattı ile Marcao-Luyindama ikilisine nasıl oynanması gerekiyorsa öyle oynadılar.

Rodallega, kariyerinin olgunluk çağında santrfor eğitimcisi gibi. Trabzonspor'un büyük kaybı, Denizlispor'un ise bu sezonki en başarılı işi.

17 Ağustos 2019, Cumartesi 06:01
YAZININ DEVAMI

‘’Yanal hafızasını tazelemeli‘’

Bayern maçından sonra ‘yeşil’ de olsa Real’e kafa kaldırmak sevindirici. Hücumdaki dörtlünün üçünün tekrar sahada oluşu, Ersun Yanal’ın “Sorunları biliyorum” mesajı.

Bunun yanı sıra Reyes’le başlayıp, Frey’le bitirmek çaresizliğin can bulmuş hali. 24 saatte değişen tek şey ise Fenerbahçe’nin kopuk kopuk da olsa daha önde olabilmesi, doğal olarak pozisyonlar bulması.

Asıl problem varlığını sürdürüyor. Merkezde bir pas trafiği oluşturulabilmiş ve takım ileriye taşınmış değil.

Sağda Murat-Ferdi; solda Dirar- Rodrigues. Kanatların bir önceki günden daha iyi oluşu seviye atlatan neden. Kenarlardaki tebessüm ettiren bu değişim, merkezde karşılık bulamayınca oyunu tamamen ileride oynamak olanaksızlaştı. Kruse de devreye giremedi.

Bir de değişen kural sonrası topu ceza sahası içinde oyuna sokma fantezisi var. 4. Real golündeki gibi karşılığını buldu!

Pas trafiğini devam ettirip, rakip baskısını kıracak merkez ikilileriniz yoksa, fanteziden öteye geçmiyor.

‘Kamikaze’ oyun

Özetle, Fenerbahçe’nin oyunu ileride oynaması gerektiğini ispatlayan bir 90 dakika oldu. Yanal’ın eski dönemleri gibi. Öyle ki, Frey bile Real altıpasında iki kafa vurabildi.

Bu tabloda Fenerbahçe’nin ihtiyacı olan şey, Ersun Yanal’ın yıllar önceki ‘kamikaze’ oyunu. Hocanın gözünü karartması. Kısa vadede belki de devamında Fenerbahçe için tek kurtuluş bu.

Ersun Yanal’ın bugün Fenerbahçe kulübesinde oturmasının en önemli sebebi, taraftarda büyük karşılık bulan gözükaralığı.

Hoca eski günlerini hatırlamalı.

01 Ağustos 2019, Perşembe 06:01
YAZININ DEVAMI

‘’Transferden fazlası lazım‘’

Bayern dün gece bir Şampiyonlar Ligi maçına çıkacak olsa, bu 11’le sahada olacaktı. Rakibin gücünü yücelterek sıkıntıları tespit etmek lazım. Öte yanden Fenerbahçe bir Süper Ligi maçı oynasa ve aynı defoları ortaya çıksa, yüksek olasılıkla yine kara bir gece yaşayacaktı.

Dirar, takımı sahada 10 kişi iken formasını giymeye çalışırken, Yanal’ın üç yardımcısı ona bir şey anlatmaya çalışıyordu!

Amatörlerin yapmayacağı hatalar zinciri hemen hemen her dakika yaşandı.

Sorun karşıda Lewandowski, Müller, Coman’ın oluşunda değil yani. Sezileri güçlü herhangi birkaç futbolcu da aynı şekilde cezayı kesebilirdi.

Asıl problem ilerideki 4 yetenekli ayağa bir pas yolu inşa edilememesi. Mehmet Ekici yerini Kruse’ye bırakıp, daha geriye gelince üçüncü bölge ile köprüler tamamen atıldı. İkinci yarıda Jailson-Ozan ile her şey daha da kötü oldu. Fenerbahçe’nin dün geceki organizasyonunda Ronaldo ya da Messi ileride olsa, durum çok da değişmezdi.

Evet savunmacı, sol bek ve başka transferler lazım ama problemin temel kaynağı Fenerbahçe’nin merkezi. Sakatlıklardan bağımsız olarak düşünmek lazım. Fenerbahçe’nin merkez ikilisi kim olacak ve üçüncü bölgeyi nasıl besleyecek?

Josef - Topal ikilisinin yerden yere vurulduğu dönemleri hatırlayın. Dün gece ile kıyaslayın. Zaman az, ihtiyaç çok. Transfer yapılır kadro seviyesi yükseltilir. Asıl sorun temel problemleri çözebilmek.

Tüm bunlardan bağımsız olarak şunu da unutmamak gerek. Önemli olan bu düzeyde turnuvalara davet alabiliyor olmak. Olumlu düşünmek gerekiyorsa, günün sonunda böyle bir gerçek var.

★★★

Organizasyonun iki yüzü

Birincisi örnek olması gereken. Otelde Koreli genç bir kafile gördüğümde, turnuva için geldiklerini tahmin etmemiştim. Onlar da futbolun peşindeymiş oysa ki. Statta azınlıkta da olsalar, tek bir oyuncunun nasıl bir değer yarattığını ispatladılar. Futbol turizmi için hatırı sayılır bir potansiyel var uzaklarda. Tottenham’lı Son ayarında bir yıldıza sahip değil ligimiz, itiraz yok. Ama sanki yabancı sınırı takımlarımıza böyle bir rahatlık sağlamışken, yüzümüzü biraz da oraya çevirmek lazım. Özellikle Takefusa Kubo’yu izledikten sonra..

Organizasyonun kötü tarafı hiçbir şeyin mükemmel olmaması. Ama o vasatlıkta bile bir ders var. Stada girmek zor, trafik berbat, uzun kuyruklar var. Disiplinli Almanlar bile mükemmel yapamıyor bazı şeyleri. O yüzden fazla haksızlık yapmayalım kendimize. Finalde yaşadığımız tatmin önemli olan. Saha içi iyi olsun, her olumsuzluk unutulur.

★★★

Meslek ciddiyeti

Neticede futbol bir meslek. Bir sporcunun yaşamının en verimli çağında boy gösterdiği bir arenadan bahsediyoruz. Oynarken, tecrübe kazanırken de öğrenilecek çok şey var. Navas dün genç kalecilerin izlemesi gereken bir performansla sahadaydı. 19, 20 ve 50’li dakikalarda müthiş refleksler gösterdi. Büyük bir travma yaşayan Real’i -hezimet demeyelim- olası çok kötü bir durumdan kurtardı. Konsantrasyon, disiplin ne derseniz. Dün muhtemelen çok kötü bir sonuçta o da payına düşeni alacaktı ama o takımına sarıldı. Kalecin iyiyse, yolu yarılamışsın demektir.

★★★

Content is the king (İçerik kraldır)

‘Çok önemli, çok önemli’ diyerek takipçi sayıları ile teselli buluyor kulüplerimiz. İşin başka bir boyut olduğunu bu tür organizasyonlarla görüyoruz. Fotoğrafta göreceksiniz. Bayern’in medya ekibi küçük bir odada sürekli içerik üretti. Sosyal medya penceresini sonuna kadar açtı. Yayıncı görüntüleriyle yetinmemek lazım. Diğer yandan etkileşimi artırmak için stat içi panolarıyla rehberlik yaptılar. Bu bile başlı başına pazarlanabilir bir şey. Emojilerle yetinmeyelim lütfen.

31 Temmuz 2019, Çarşamba 06:52
YAZININ DEVAMI

‘’Tempo ve enerji lazım‘’

Konyaspor çok disiplinli. Maç 3 gün sürse, dizilişlerini bozmayacaklarmış gibi duruyorlar. Bu doğru duruş sayesinde Galatasaray'a yaşam alanı vermediler.

Oyunun büyük bölümünü istedikleri gibi oynadılar. Galatasaray'ın belli bölgelere kadar topla gelmesine izin verip, sonrasında -hala kaldıysa- tüm alanları daralttılar.

Maç böyle ilerlerken Galatasaray'ın kanatlardan çizgiye inmesi beklenebilirdi. Nadiren Onyekuru ile yapabildiler. Kenar ortalarından uygun fırsatlar da bulmalarına rağmen Diagne ve Fernando ayaklarını biraz daha uzatamadı.

Galatasaray'ın bu sezon sıkça gördüğümüz ceza alanı dışındaki Feghouli şutlarına bile duvar ördü Konyaspor. Kaleyi göstermediler adeta. Bu nedenle 90 dakikanın tamamında Serkan Kırıntılı'yı bulan doğrudan bir şut çıkmadı.

Galatasaray'ın topla oynayacağı alan bu kadar daralmışken, adam eksiltecek Onyekuru'nun kenara alınması kafa karıştırıcı. Mitroglou'nun oyuna girmesi ne kadar doğru ise kaleden uzak kalması o kadar problem. En önemli sorun ise tempo aslında.

Galatasaray topu hızlı çeviremediği, adam eksiltemediği için pozisyon bulamadı. Konyaspor böyle istediği için topla rakip ceza alanına kadar gidebildiler, hepsi o kadar. Üstelik oyunun hiçbir anında Konya hücumcuları tehdit yaratamamışken, Galatasaray takım halinde geriye koşmamışken yaşandı her şey.

Beşiktaş, Rizespor (D), Başakşehir maçları için çok daha fazlası lazım. Daha fazla enerji, daha fazla isyan. Galatasaray son hafta şampiyonluklarını o başkaldırılarla kazanmıştı. Bugünkü tempo ile değil.

Bir soruyla bitirelim. Konyaspor geriye düşseydi, skoru çevirmek için ne yapacaktı? Aykut Kocaman, 11 haftadır neden kazanamadığına kafa yormalı!

30 Nisan 2019, Salı 06:01
YAZININ DEVAMI

‘’Terim zor kararlar alacak‘’

Mental açıdan Galatasaray'ı en fazla zorlayacak mücadeleydi. Düşünün takım otobüsünde stada gelirken Başakşehir'in maçını dinliyorsunuz. Rakibiniz mağlup ama ortalama iki dakikada bir net pozisyona giriyor. Gerçekten yıpratıcı bir seans. Sonrasında 90+7'deki gol haberini alıyorsunuz ve ısınmaya çıkıyorsunuz. Teknik ekip için de oyuncu kadrosu için de çok zor.

Bu tür zamanlarda böyle kaotik durumlar, fiziksel performansınızı da etkiliyor. Üstüne üstlük ölüm-kalım mücadelesine çıkmış bir rakip ve 30 bin kişilik gerçek bir futbol tribününe karşı durmaya çalışıyorsunuz.

Galatasaray'ın ilk yarım saatteki afallamasını bu sebeplere ve daha fazlasına bağlamak mümkün. Taktik dışı bir durum bu.

Skoru 2-0'a getiren defolar ise çok bariz. İçeride dışarıda fark etmiyor. Marcao-Luyindama ikilisi ileriye çıkıp, geniş alanda oynadıkları anlarda mutlaka bir sakarlık yapıyor. Bursaspor'un ilk golünde Marcao'nun yaptırdığı orta, sonrasında Luyindama'nın yumuşattığı top. Sonrasındaki ikinci gol ise yine Mariano'nun arkası! O gol aslında Galatasaray'ın tekrar oyuna dönmesinin de asıl sebebi.

Maç öncesinde ve yarım saat boyunca mental bir yıkım yaşayan takım, artık silkiniyor. Zira sonrası olmak ya da olmamak mücadelesine dönüşüyor. Tam bu sebeple, bir geri dönüşün fitili ateşleniyor.

Galatasaray ileri gittikçe varolan bir takım. Başakşehir'in yaptığı gibi skoru korumaya odaklı bir ekip değil. Bu bakımdan şampiyonluk yarışındaki rakibiyle bile kıyaslanamaz. Rakibi neredeyse 11 savaşçıyla oynuyor. Terim'in ekibinde ise sonuç ne olursa olsun halı saha kıvamında mücadele edenler var.

Fatih Terim'in istediği bu değil muhtemelen. Galibiyete rağmen ortaya konan mücadeleden memnun olamaz. O da farkında. Ondandır ki, hayati dakikaları forvetsiz oynadı, kontra kovaladı. Güvenmedi çünkü sahadakilere...

Terim milli takım dönüşü zor kararlar alacak. Çünkü bu fotoğraf, hep bahsettiği felsefesinin çok uzağında!

18 Mart 2019, Pazartesi 06:03
YAZININ DEVAMI

‘’Muslera mevsimi‘’

Skor çok görkemli. Bu haftalar için moral ve motivasyon yükseltici. Oyun içinse şüpheler var. Son yarım saat ile ilk 60 dakika birbirine benzemeyen çok farklı iki oyun. Son 30'daki performansın nedeni Antalyaspor'un dağılışı. Özellikle mental açıdan. Bu kadar pozisyon bulup atamayınca bitiyorsunuz!

Tabelayı buraya götüren en önemli sebep ise skor arttıkça 11 Antalyalı'nın birbirinden uzaklaşması.

Bu sebeple Galatasaray'ın çok alan bulup, daha geniş alanlarda yetenekli oyuncularıyla daha rahat oynayabiliyor oluşu maçı noktaladı.

Daha önemli etken ise Muslera'nın varlığı. Uruguaylı, görkemli Galatasaray kariyerinde her sezon bir öncekini aratıyor. Yapmadığı hataları yapıyor ve hatta kimi zaman saçmalıyor. Standardı bulduğu tek şey var. O da final haftaları. İş buralara geldiğinde, 1+10'a çeviriyor Galatasaray'ı. O ve diğerleri. Hem fiziksel, hem psikolojik olarak.

Yaptığı kurtarışlar zaten ortada. Rakip gol diye sevinirken elini uzatabilen bir savunucu o. Sinir bozan, rakip forvete isyan ettiren bir atikliği var. Top, ağlarla buluşmak için ondan izin istiyor adeta! Dün geceki gibi 7 kurtarış yaptığında olayın büyük kısmı bitmiş oluyor. Muslera böyleyken, final haftalarında tek gol yetiyor Galatasaray'a.

Galatasaray için tüm bu zenginliğin yanında temel bir problem var. Antalya forvetleri gibi rakipler, özellikle Marcao'ya ya da 6 oynayan Selçuk, Donk, Fernando, Ndiaye'ye top aldırmadığında takım dibe vuruyor. Belhanda, Feghouli, Onyekuru ve diğerleri etkisizleşiyor. Forvet ile stoperler arasındaki mesafe uzayıp, hücumlar sonrasında dönen toplar alınamadığında da bariz riskler varoluyor.

Kulağa komik gelebilir ama 5-0'lık skora rağmen Galatasaray'ın hücum zaafları yaşadığı bir mücadele izledik. Başta da belirttiğim gibi, Antalyaspor çözülene kadar cılız, devamlılığı olmayan girişimleri vardı. Hatta girişim çabaları. Zira final pasları çok azdı.

Önümüzdeki hafta Bursa'ya gidiyorlar ve bu iç saha performansını orada tekrarlamak mümkün değil. Muhtemeldir ki Muslera yine bir dev gibi kalesinde duracak. Galatasaray atarsa kazanacak atamazsa yarış orada bitecek!

12 Mart 2019, Salı 05:53
YAZININ DEVAMI