Şampiyonlar Ligi'ne girmek demek futbolda sınıf atlamak demek. Dün gece Trabzonspor ayağına gelen bu fırsatı değerlendirmek için sahaya çıktı. Evet maç öncesi ortam, tribünler her şey çok güzeldi tam bir zafer ortamı vardı aslında. Abdullah Avcı’nın 11’ine baktığımızda Antalya mağlubiyetinde forma giyen Trezeguet ve Hugo’yu kestiğini gördük. İlk 20 dakikadaki baskımız rakip kalede önemli pozisyonlar getirdi. Telaş yapmadan sabırlı pas organizasyonlarıyla hazırlanan set hücumlarda Djaniny, Cornelius ve Bardhi gole yaklaşan isimlerdi. Bütün bu baskıya rağmen rakip soğukkanlı ve iyi savunma yaptı. İlk yarı biterken kalemizde golü görebilirdik neyse ki Uğurcan iyi yer tuttu ve tehlikeyi önlemeyi başardı. Olumlu tabloya rağmen bana göre ilk yarıdaki en büyük zaafımız ceza alanı dışından şut ya da serbest atış şansı bulamamızdı.

Tecrübe işimizi zorlaştırdı

İkinci yarıya daha baskılı başlarız diye düşündük ancak rakip müsaade etmedi. Özellikle yaptıkları baskıyla bizi uzun pasa zorlayıp pozisyon bulmakta zorlandık. Abdülkadir yerine Trezeguet değişikliği ofansif yönden etkili oldu. Son 20 dakika artık sabır ve kontrollü futboldan ziyade risk alıp golü bulma zamanıydı. Rakibin Avrupa kupalarındaki tecrübesi son 8 deplasmanda kaybetmeyen bir takım olması işimizi zorlaştıran faktörlerdendi. Gerçekten güzel başlayan gece buruk bitti. Yolumuza Avrupa Ligi'nde devam edeceğiz. Kaçan balık büyük oldu.

İstanbul’da taktik disipline bağlı iki takımın maçını izledik. Moda deyimle teknik direktör takımları diyebileceğimiz iki ekip ilk yarıda birbirlerini tarttılar. Emre hoca güçlü kadrosuna güvenerek Kayserispor karşısında önemli bir rotasyon yapmıştı. Kaleden başlayan tercihlere rağmen sahada mücadele eden 11 aynı oyun formatını başarıyla uyguladı. Aslında aynı rakibi gibi topu kendisinde tutan anlayışa sahip Kayserispor bu yarıda tutmaktan çok topu kovalayan taraftı. Genelde orta alanda oynanan karşılaşmadan birbirlerinin hatasını aradı iki takım da. Zaten tek gol de böyle geldi. Başakşehir set hücumunda topu kısa paslarla dolaştırdıktan sonra Carole’ün arkasına atılan çapraz pasta Chadli’nin nefis kafasıyla öne geçti.

Telafi mükemmel

İkinci yarı hocaların futbolcu hamlelerini gördük. İlk yarıya benzer bir mücadele izledik, skoru koruma ve skoru bozma çabasıydı. Ancak ev sahibi ekip Berkay ile 2-0’ı buldu. Konyaspor karşısında son dakikada atamadığı golü bu defa Kayserispor önünde nefis bir vuruşla telafi etti Berkay...

Mesut ilk kez

Transfer yasaklı Kayserispor’da teknik direktör elindekilerle çözüm üretmek istese de rakibiniz güçlüyse bir yere kadar. Ev sahibi kadro zenginliğini oyun kalitesiyle birleştirip rahat bir galibiyet almayı başardı. Tabii ki gecenin bir başka önemli notu da Mesut Özil’in yeni takımında ilk defa forma giymesiydi.

Maç öncesi 11 tercihleri her iki teknik adamın da önce mücadele ve savunma güvenliği mesajını verdiğini gördük. Trabzonspor’un üçlü orta alanında savaşan bir kurgu göze çarparken Abdullah Avcı’nın kanat tercihi de ilginçti. Kouassi, Abdülkadir ve Yusuf Erdoğan sağ kanatta yer almazken, Djaniny bu bölgede iki görev yapmaya soyunmuştu. Çünkü maç öncesi Kopenhag maçını düşünerek Cornelius’u riske etmez deniyordu Avcı İçin.

Antalyaspor cephesinde de orta alanda Fredy sürprizi gördük Nuri Şahin’den. Tabii ki Ömer Toprak ve Soner’in sakat olması da Şahin’i böyle bir 11’e zorlamıştı. Trabzonspor rakip savunmanın arasına atılan toplarla gol ararken ev sahibi ekip kanatları kullanmayı tercih etti. Ancak gol orta alandan Fernando’nun ayağından nefis bir şutla geldi. Golden sonra Trabzonspor’dan beklenen reaksiyonu göremedik. Üstelik oyun üstünlüğünü ele alan ayağa paslarla göstere göstere hücumlar yapan Antalyaspor tartışmasız bir penaltı ile farkı 2’ye çıkarttı.

Mesajı verdi!

Skordan bağımsız ilk yarı performanslarına baktığımızda Trabzonspor’un yetersizliği göze çarptı. Özellikle orta alandaki zafiyet Abdullah Avcı’yı devre bitmeden 42’de iki değişikliği birden yapmasına neden oldu. Kısaca takımının gösteremediği reaksiyonu teknik direktör olarak Avcı gösterdi. Bardhi ve Abdülkadir ile topa sahip olup kaliteli kullanmayı hedeflemişti bu kararıyla. Nitekim bu ikiliden gelen gol adeta bir hayat öpücüğüydü ikinci yarı için. Abdullah Avcı ikinci yarıya da Hugo’yu alıp yeni transfer Bartra’yi dahil edip, başladı. Bence Avcı bu üç değişiklik ile iyi oynamayan hata yapan kimsenin gözünün yaşına bakmam mesajını verdi takıma.

Son sözü söylemek için...

İkinci yarı oyunda denge vardı hatta Trabzonspor’un daha kararlı ve kontrollü futbolu vardı diyebiliriz. Son 20 dakika Denswill yerine Siopis’in girişiyle baskıyı artırma çabası ve rakibi hataya zorlayıp beraberlik golünü bulmaktı Trabzonspor’un amacı. Nitekim gecenin yıldızı yeni transfer Bardhi harika bir vücut çalımının ardından kendisinin ve takımının 2. golünü attı. Rakamlar bu golün habercisiydi ve Trabzonspor kadrosunun kalitesini ve kulübesinin gücünü sahaya yansıtıp çok önemli bir geri dönüş yapmayı başardı. Ancak Antalyaspor son sözü ben söylerim dercesine forvet hamlesiyle geçen sezonki puansız yolladığı Karadeniz ekibini Gökdeniz Bayrakdar’ın golleriyle devirmeyi başardı. Bana göre gecenin özeti; maçı 2-0 dan 2-2’ye getiren moral üstünlüğü yakalamasına rağmen Trabzonspor kalesinde 5 gollü tarihi bir yenilgi aldı. Antalyaspor ve Nuri Şahin’i kutluyorum müthiş bir galibiyet aldılar ve ligde biz de varız dediler.

Malmö’de rakibin ilk dakikalarda oyuna baskı yapmasını bekliyorduk. İlk 25’te rakibin üstünlüğü vardı ama sonrasında dengeyi kurduk. Aslında kolay bir gol yedik, Muammer biraz da önüne gelen savunma oyuncusundan topa uzanmakta gecikti. İlk yarıda Çalımbay’ın anlayışı doğruydu. Geriden uzun topla değil kısa ve çabuk paslarla topu kanatlara taşımaktı. Nitekim kısa bir türbülanstan sonra bu taktik nefis de bir gol getirdi. Hatta maçı izlerken kafamdan Çalımbay’a bir eleştiri de getirmiştim. Madem hava toplarında hakim bir takıma karşı oynuyorsanız sahada Yatabare olmalıydı diye. Ancak Leke James harika bir kafa ile zihnimdeki soruyu yanıtladı. Devreyi bu sonuçla bitirebilirdik ama rakibin ısrarla ceza alanı yakınında faul alıp serbest atış kullanma planı, soyunma odasına yenik gitmemize sebep oldu. Yine de oyun ve sonuç ikinci yarı İçin umut doluydu.

Kerem ve vücut dili!

Çalımbay, Kerem’i alıp yeni transfer Charisis’i sürdü. Kerem’in oyundan çıkarken vücut dili hiç hoş değildi. Çünkü Çalımbay gibi tecrübeli bir teknik adam seni takıma monte etmiş ve bugün Beşiktaş’a transferin konuşuluyor, o nedenle hocana sarılıp kulübeye gitmelisin. Maça dönersek her şey yolunda giderken yine bir duran top ve kornerden basit bir golü kalemizde gördük. Gerçekten dün gece oynanan oyunla yediğimiz goller hiç örtüşmedi kısaca yakışmadı. Reaksiyon gösterdik, ama biraz şansızlık ve basit gollere engel olamadık. Sivas’ta bu işin bitmediğini Malmö’ye göstereceğimize inanıyorum.

Süper Kupa zaferi ve İstanbulspor galibiyetinin ardından evindeki maça mutlak favori çıktı Trabzonspor... İlk yarıda Bordo-Mavili takımda kanatlar bir türlü işlemedi. Bu arada Visca‘nın talihsiz sakatlığı ve oyundan çıkışı herkesi fazlasıyla üzdü. Hatayspor hakkında ilk haftayı bay geçmesi nedeniyle pek fikir sahibi değildik. Yeni teknik direktörü Serkan Özbalta, Vranjes ve Fallette ile oluşturduğu tandem ve geçen sezonki beklerle iyi bir savunma hattı kurmuş. Orta alanı Riberio, Musa ve Aabid ile kuran genç hoca 4-3-3’le oynamayı tercih etti Trabzon deplasmanında. Topa sahip olarak Trabzonspor’un temposunu düşürme hedefi, ilk yarıda tuttu. Açıkçası Trabzonspor iyi kapanan rakibini açmakta zorlandı ve Corneilus ile orta alan koordinasyonu zayıf kalınca, ofsayt nedeniyle sayılmayan gol haricinde kısır bir ilk yarı çıkardılar diyebiliriz.

Abdülkadir’le çözdü

İkinci yarı Doğucan’ın yerine Abdulkadir Ömür’ü gördük. Abdullah Avcı’nın yaratıcı bir isimle çözüm denemesi, doğru tercihti. Zaten genç yıldız da hocasını mahcup etmedi ve harika golle galibiyeti getirdi. Dün gece, geçen sezonki Trabzonspor’u izledik diyebiliriz. Zaman zaman baskı kurmakta zorlanan ama sakin ve sabırlı oyunla istediğini alan bir takım... Bu oyun geçen sezon şampiyonluk getirmiş olabilir ancak yarışta çok daha fazla ve güçlü rakipler olduğunu düşünürsek, Avcı’nın oyun formatında vitesi yükseltmesi gerekir diye düşünüyorum. Üstelik bir de Avrupa kulvarı var. Yine de iyimser bakalım ve sezon başı diyelim. 3 puan her zaman moraldir, elbette gerçekleri de görerek...

Konya’da dün gece kâbus gibi bir ilk yarı izledik. Deplasmanda ilk maçta aldığımız beraberlik evimizde bize ye ter turu rahat geçeriz rehaveti diyebiliriz bu sendroma. Aslında Avrupa’nın küçük ülkelerinden birinin takımı karşısında değer ve kalite olarak tartışılmaz bir üstünlüğümüz vardı kağıt üzerinde. Ancak sahaya indiğimizde rakipten beklediğimiz hatalar bizden geldi. Üstelik penaltı golüyle öne geçmenin rahat lığıyla oyunumuzu zenginleştirmeyi planlarken işler tersine döndü. Önce aynı ilk maçtaki gibi bir duran top ve bir kafa ile ağlarımı z havalandı. Ardından Uğurcan’ın büyük hatasını rakip yine affetmedi ve soyunma odasına 2-1 mağlup girdik. Aslında hafta sonu Ankaragücü maçı bize biraz sinyaller vermişti Konyaspor hakkında. Özellikle duran toplarda ve yan toplarda Konyaspor'un ciddi bir zamanlama ve hava topu zaafı var. İkinci yarı biraz ger ilim filmi gibiydi. Rakip morallenmiş ve hızlı hücumlarla Konyaspor’u oldukça hırpaladı. İlhan Palut olması gereken değişiklikleri ikinci yarı yaptı ve keşke bu 11’le sahaya çıksaydık diye düşündürdü bizi.

Acı ders

Ekibimiz o bildiğimiz oyun ezberinden çok uzak ve öz güvenleri olmaya n bir takım görünümündeydi. 3-1‘i yakalayan rakip için 70’ten sonrası skor u korumak ve savunmaya ağırlık vermekti taktikleri. Konyaspor son bölümde rakibin savunma tuzağına düştü, 4. golü de yedi. 90+5'te Hadziahmetovic son sözü söyledi: 2-4. Dün gece aslında Türk futbolu adına acı bir dersti. Süper Lig'de geçen sezon şampiyonluğa oynayan Konyaspor, ligi bile olmayan bir ülkenin takımına elenişi bence düşündürücü. Üstelik Vaduz bize futbol dersi vererek bunu başardı, tebrik ediyorum. Artık ülke olarak aynaya bakıp yüzleşmemiz lazım, kendimizi yıllardır futbol ülkesi diye aldatmanın anlamı yok, kimse kusura bakmasın. Son sözüm de zemine; İslam oy unlarının tarihi belli, Konyaspor’un da maçının tarihi belli o zaman gereken önlemler alınmalıydı. Futbol adına sahaya baktığımızda tablo hoş değildi!

Süper Lig’in yeni takımı Ümraniyespor, Fenerbahçe için kapalı kutuydu. Nitekim dün gece Kadiköy’de Fenerbahçe karşısında bir oyun planı olan bir rakip buldu. Geçen yıl tüm sezonu ilk iki içinde olmayı başarıp Süper Lig’e yükselen İstanbul ekibi, yaptığı mütevazi ama yerinde transferlerle kolay lokma olmayacağının mesajını verdi. Bence kadro mühendisliği farklı bir iş ve Recep Uçar ve yönetim bu konuda mazeret değil çözüm üretmişler. Piyasa değeri 7.5 milyon avroluk bir takım olarak 170 milyon avro değerindeki Fenerbahçe ile başa çıkmak ancak bu üst akıl ile olur. Sonuçta sahaya aynı sayıda oyuncu ile çıktığınıza göre takımınıza uygun doğru taktiğini öğretip oyun ezberi hale getirirseniz ortaya bir başarı hikayesi çıkar. Bütün bunları skordan bağımsız söylüyorum çünkü sezon uzun ve bunu net göreceğiz. Karşılık verdiler... Fenerbahçe açısından baktığımızda transfer sirkülasyonu değişen 11’ler ve mutlak başarı baskısı zaman zaman artı gibi gözükse de bazen rüzgar aleyhinize dönebiliyor. Ama Jesus bir kere çabuk ve dikine oynayan bir oyun mantalitesini takıma oturttu. Top Fenerbahçe’deyken bunu net gördük ancak top rakipteyken zaaflar olduğunu gördük. Duran toptan yenilen gol ve ara pasların savunma arasına atıldığında defansif sıkıntılar gördük. İlk yarının özeti Fenerbahçe taraftarı çantada keklik bir maç olmadığını ve Ümraniyespor’un karşılık verebilecek özgüven yüklü bir takım olduğunu gördü.

Serkan geçit vermedi

Maçta ikinci yarı önde olmanın moraliyle daha etkili ve daha çok gol pozisyonuna giren bir Fener vardı sahada. Ancak Ümraniyespor’un tecrübeli kalecisi Serkan kritik kurtarışlarla geçit vermedi. Dün gece Fenerbahçe’nin artılarının yanında orta alanda defansif eksiklik göze çarptı. Çünkü Ümraniyespor’un orta alanda savunma arkasına atılan her top Fenerbahçe kalesinde tehlikeli oldu. Açıkçası orta alanın rakibine baskı yapıp bu pasları önlemesi gerekirdi ama yeteri kadar yapamadı sarı-lacivertli orta alan.

Kolay maç beklentisi...

Dolu tribünler ve taraftarın müthiş desteğiyle daha coşkulu bir Fenerbahçe bekliyordum ama sahada bunu göremedim... Son bölümde iki teknik adamın hamlelerini izledik. Ümraniyespor bu konuda hemen meyvesini aldı ve önce beraberlik sonra da penaltıdan galibiyet golünü kazandı. Gerçekten maç öncesi Fenerbahçe için kolay bir maç beklentisini fazlasıyla boşa çıkartan bir 90 dakika ve 3-3 sona eren bir oyun izledik.

Sivasspor, Süper Kupa'yı kaybederken, kötü de bir futbol sergilemişti. Dün Gaziantep FK karşısında evinde taraftarının önünde içinde mahcubiyet duygularınızda yoğun olduğu bir maça çıktı. Rıza Çalımbay’ın ilk 11’inde kalede Muammer ve savunmada Goutas ilk göze çarpan değişikliklerdi. Temkinli ve kontrollü bir futbol ile rakibin hatasını arayan Yiğidolar bir serbest vuruştan topu ağlarında gördü. Maxim vatandaşı Hagi’yi hatırlatan nefis bir frikik ile konuk ekibi öne geçirdi: 0-1. İlk yarıdaki futbolu değerlendirdiğimizde mücadele eden ama bu yetmez dedirten bir Sivasspor vardı sahada. Tek net pozisyonda Goutas kafa ile topa dokunamadı diyebiliriz. Oysa Gaziantep, gol öncesi ve sonrası sahada daha etkili gözüken taraftı. Açıkcası ilk 45 dakikanın skoru oynanan oyunu da doğruluyordu. İkinci yarıda Sivasspor oyunda dengeyi kurdu ve rakibin hücum aksiyonlarını büyük ölçüde kesti. Özellikle Gradel’in bulunduğu sol kanattan gol arayışlarını sürdüren ev sahibi ekibi aradığı beraberlik golünü penaltıdan buldu.

Plan tutmadı

Rakip ceza alanı içinde oluşan karambolde ceza alanı dışına çıkan topa Ulvestad sert vurdu, Haunsek elle önleyince Ali Şansalan tereddütsüz penaltı noktasını gösterdi. Atışı kullanan Gradel kaleci Günay’ı ters köşeye yatırarak skoru 1-1’e getirdi. Oyunun bundan sonraki bölümünde her iki taraf da golü düşünen bir anlayışla mücadele etti. Gaziantep, özellikle sol kanadı iyi kullanırken etkili de oldu. İki teknik adamın oyuncu hamleleriyle dengeyi kendi lehine çevirme planı tutmadı. Geçen sezon da Sivas’ta oynanan maç 1-1‘ik sonuçla bitmişti ve 90 dakikanın sonunda aynı skor çıktı, iki takım birer puana razı oldu.