Arama

Popüler aramalar

‘’Sebat'ın Doğuşu‘’

Sebatspor 1923’te kurulmuş bir ekip. Cumhuriyetimiz ile yaşıt olan Akçaabat’ın temsilcisi, son yıllarda Türk futbolunun gündemine fazlasıyla oturdu. Önce amatör kümeye doğru yol alırken o zaman ki Başkan Selami Yardım’ın alıp Süper Lig’e çıkarttığı dönemin o muhteşem öyküsünü gazetemizde sizlerle defalarca paylaştık. Ama geçtiğimiz sezona damgasını vuran şike ve şaibeli maçlar olaylarında da baş aktördü Karadeniz temsilcisi. Haklı veya haksız, kararı kamuoyu verecek ama adı hep birinci sıradaydı Sebatspor’un. Gittiği kentlerde yüz kızartıcı suç işlemiş insanın utangaçlığını yaşadılar. Ama onlar köklü bir kulüptü. Her takımın geçmişinde sıkıntılı, karanlık günler olabilir. Önemli olan karanlıktan aydınlığa çıkabilmektir. İşte Sebatspor bu sezon bunu başarmanın peşinde. Napolyon’un ünlü sözünü unutmayalım: Savaşı kaybeder veya kazanırsınız ama cesaretinizi kaybederseniz herşeyinizi kaybedersiniz. Karadeniz ekibi, cesaretini hiç kaybetmedi ve düştüğü A Kategorisi’nde temiz bir sayfa açmaya karar verdi. Takımı silbaştan yenileyen Kırmızı-Beyazlılar, Trabzonspor’un da büyük desteğiyle belki de uzun yıllar örnek olabilcek bir takımın temellerini attı. Ekibin başına da Şenol Güneş’in milli takımda yardımcılığını yapan Mehmet Kulaksızğolu getirildi. Trabzonspor’un altyapısından yetişen, birbirinden yetenekli gençlerin yaş ortalaması 20... İçlerinde ‘abi’ olarak Ali Asım Balkaya ve Bülent Üçüncü var. 77 doğumlu Barış Bayram’ın kişiliğiyle ve performansıyla Türk futbolunun önemli profesyonellerinden olduğunu herkes bilir. İşte böyle gencecik bir ekiple yola çıkan Sebatspor’u Türkiye’nin yakından izlemesi gerekir.Maddi sıkıntıları varBu satırları geçtiğimiz hafta Sakaryaspor deplasmanında galip geldikleri için yazmıyorum. Bu satırları gerçekten bir ekibin bunca yıpranmışlığa rağmen yılmadan verdikleri inançlı mücadeleden ötürü yazıyorum. Ama iş burada bitmiyor. Şu anda biliyorum ki maddi anlamda gerçekten sıkıntılı bir dönemdeler. Bu takıma verilen destek boyutu istenilen seviyede değil. Başarı ödüllenirse istikrar sağlanır. Bu ekip bir şekilde kendini aklama mücadelesi veriyor. Belki de geçmiş yıllarda yakalayıp kaçırdığı prestiji ve sempatiyi tekrar kazanacak. Ama en önemlisi yıldızlarıyla, lige verdiği rengiyle Türk futbolunun simgesi olacak.Kulaksızoğlu büyük şansÖnemli olan kaybetmek değil, kazanmaktır. Sebat cesaretle mücadeleyi seçip kazanmaya oynuyor. Ama herşey bir yere kadar. Şu andaki manzara çok olumlu ama desteğe kesinlikle ihtiyaçları olacak. Bu destek de bana göre büyük abi Trabzonspor’dan gelmeli. Takımın kuruluşunda yaptıkları katkıyı Bordo-Mavililer artırarak devam ettirmeliler. Çünkü bunun dönüşümü bir şekilde kendilerine de olacaktır. Trabzonspor’un altyapısından yetişen bu yetenekleri fışkırtan Sebatspor, bu desteği hak ediyor. Açan bu çiçekler kurutulmamalı ve sulanmalı. Üstelik başlarında da Türk futbolunun idealistlerinde Mehmet Kulaksızoğlu gibi bir kurmayları var. Ben kilometrelerce uzaktan bu ışığı görüyorsam sanırım Trabzonlular burunlarının dibindeki bu oluşuma kayıtsız kalmazlar.

10 Kasım 2005, Perşembe 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Gakgoş'ta neler oluyor!‘’

Aslında maç öncesi aldığım duyumların doğru olduğuna bu sonuçtan sonra inandım. Çünkü doğrulamak açısında yetersiz kaldım ve yalanlanır diye yazamamıştım. Fakat şimdi açıklamakta bir çekince görmüyorum. Çünkü bu futbol ve alınan sonuç bana göre ancak bu gelişmelerin sonucu olur diye düşünüyorum. Antalya maçı öncesi futbolcuların paralarını alamadıkları için antrenmana çıkmamaları ve bu şekilde gidilen deplasmanda alınan başarısızlık, Elazığspor’da önemli gelişmelerin yaşanabileceğini gösteriyor. Bu olayı iki boyutlu ele almak lazım. Önce futbolcu tarafından bakarsak; bir kere profesyonel anlamda alacaklarını istemek en doğal hakları. Çünkü Türkiye’de özellikle Süper Lig’in altında oynayan futbolcular hem az paraya oynuyorlar, hem de bu paralarını almakta oldukça zorlanıyorlar, hatta alamıyorlar. Ben geçmiş yıllarda böyle bir çok olaya şahidim. Buraya kadar kimseye söylecek bir sözüm yok. Ama sezon başından beri yönetim krizi yaşayan Elazığspor’un tam bu sorunu hallettiği bir sırada futbolcuların başkaldırışını doğru bulmadığımı söylemeliyim. Açıkcası bu bindikleri dalı kesmektir. Tam yarışa ortak oldukları bir dönemde, üstelik 6 puanlık bir 90 dakikayı seçmelerini çok yanlış bulduğumu söylemeliyim. Yoksa alacaklarını istemeleri kadar doğal bir şey olamaz. Ama bunun zamanlaması hem Elazığspor için, hem de kendileri için kötü oldu. Oysa böyle önemli maçta alınacak iyi bir sonuç sonrası ya da prestijli bir yenilgi ardından yapılacak ödeme talebi, çok daha mantıklı olurdu. Tabii ki karar verme tercihi futbolcuların ama profesyonel düzeye gelmiş bu isimlerin daha sağduyulu hareket etmeleri gerekirdi. Son olarak, bu yazımı futbolcuları kınamak için ve polemik konusu olsun diye yazmıyorum. Bu satırları okuyan herkes bilir ki, Elazığspor Yönetimi’ni zamanında en ağır eleştirenlerden ve bu konuda şimdiki başkan Mustafa Yıldız ile mahkemelik bile olan bir gazeteyiz. Ama “Yiğidi öldür hakkını yeme” sözünü unutmayalım ve yapılan eylemin yanlış olduğunun altını bir kere daha çizmek istiyorum.

09 Kasım 2005, Çarşamba 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Erken koptular‘’

A Kategorisi bütün heyecanıyla devam ediyor” demek istiyorum ama diyemiyorum. Bursaspor ve Antalyaspor’un en yakın rakiplerine 5 ve 6 puan fark atması, daha ligin 11. haftasında oldukça ilginç. Çünkü bu iki takımdan lider Bursaspor yenilgisiz, Antalyaspor ise tek yenilgili ve sadece iki haftada 11 gol atmaları, herşeyi aslında anlatıyor. Anlaşılan bu kateoride ilk 6 savaşı çok çetin geçecek gibi. Diyebilirsiniz ki, “3 puanlı sistemde iki maç kaybettin mi, herşey değişir.” Tamam o konuda aynı şeyleri ben de düşünüyorum. Ama manzaraya baktığımızda Bursa ve Antalya’yı takip eden takımların istikrarsızlıkları, beni açıkcası böyle bir düşünceye sevk etti. Aslında bir gazeteci olarak böyle olmasını istemem. Benim ve futbolseverlerin temennisi, ligin sonuna kadar nefes nefese bir yarış. Tabii ki, bu yarışta eksik olan bir ayak daha var. O da bu maçların naklen yayını. Sevgili Futbol Federasyonu Başkanımız Levent Bıçakcı ve şürekası, bir milli takımdır, bir Süper Lig’dir, gidiyorlar. Her zaman söylüyorum, tabii ki milli takımımızın 2006 Dünya Kupası’na katılması, ülke futbolu açısından çok çok önemli. Ama bu işin yapılmasının bir diğerine engel olmadığını düşünüyorum. Özellikle ikinci ve üçüncü liglerle çok yakından ilgilenen bir kişi olarak, okuyuculardan yüzlerce e-mail, telefon ve mektupla tepki alıyorum. Çünkü insanlar yıllardır her cumartesi ve pazar günleri saat 12.00’de ekranın karşısına geçip, 2. Lig A Kategorisi maçlarını izleme alışkanlığına sahip. Üstelik öyle de güzel bir saat ki, hiç bir naklen yayını engellemiyor. Ayrıca futbol tahmin oyunu ‘İddaa’nın da yaygınlaştığı bir ortamda, bu maçların reytingi inanılmaz boyutta olur. Bunu ben düşünüyorum da, anlı şanlı yöneticilerimiz düşünemez mi? Düşünürler de, tenezzül etmiyorlar. Özellikle TRT’nin yayına sıcak bakılmadığı yönündeki duyumlarım, beni oldukça rahatsız etti. Bugün bu maçları TRT’den başka herhangi bir özel kanalın verme ihtimalinin çok uzak olduğunu biliyoruz. Çünkü özel kanallar bu işin masraflı ve fazla bir getirisi olmayacağını düşünüyorlar. Aslında iyi pazarlanırsa, bir hayli getirisi olur. Ama bu ligi asıl pazarlaması gereken Futbol Federasyonu... Levent Bıçakcı Bey Habertürk’teki söyleşisinde, “Bu ligi de pazarladık, yakında sözleşme yapacağız” dedi. Ben de merak ettim ve baktım ki pazarlamanın meali isim hakkını Spor Toto’ya satmakmış. Şöyle bir gülümsedim ve zaplayıp kanal değiştirdim. Zaten dedim, “Levent Bıçakcı gibi bir atanmıştan, pardon seçilmişten de bu beklenir.” O nedenle sevgili okuyucular bu naklen yayın konusunda fazla bir umudum kalmadı. Ligin ikinci yarısına bile razıyım.Bursaspor-İstanbul BelediyeLider Bursaspor zorlu bir engeli daha aştı. Bursaspor’un cezası nedeniyle Çanakkale 18 Mart Stadı’nda oynanan maçta lider, karşısında gerçekten zor bir rakip buldu. Zaman zaman kalesinde korkulu anlar yaşayan Yeşil-beyazlı ekip, yine de tecrübesi ve takım kalitesiyle kazanmasını bildi. En azından Yunus gibi bir silaha sahipsen, böyle kritik maçları lehine çevirme şansın çok yüksek. Tecrübeli golcü, takımının ilk golünü atıp rahatlatırken belki de Bursaspor, Süper Lig yolunda önemli bir virajı kazasız dönüyordu.Antalyaspor-ElazığsporAntalyaspor rekora gidiyor. 11 haftaya tam 32 gol sığdırmak gerçekten büyük bir iş. Hemen hemen maç başına 3 gol demek. Lider Burasspor’dan tam 12 gol fazla atmış Akdeniz ekibi. Önceki hafta Sebat’ı Akaçaabat’ta 5-0’la geçen Kırmızı-beyazlılar, pazar günü Antalya Atatürk Stadı’nda bu defa taraftarına ikinci bayramı yaşattı. Bu galibiyetin bir önemi de şimdiye kadar deplasmanda hiç yenilmemiş Elazığspor karşısında alınmasıydı. Aslında maç öncesi biraz endişeliydim desem, yeridir. Çünkü bundan önceki Mersin maçında evinde zorlanan Antalyaspor’un, bu maçının kolay geçmeyeceğini düşünüyordum. Çünkü Elazığspor en azından ‘önce berabrelik’ diyecek ve kapanacaktı. Üstelik “Bursaspor’a evinde ilk puan kaybını yaşatan bir takım olarak Antalyaspor’u zorlar” diye aklımdan geçirdim. Ama Süper Lig kalitesinde hatta bazı Süper Lig takımlarından daha kaliteli bir forvete sahip olmanın meyvesini çok iyi alıyor Antalyalılar. Coşkun her zamanki gibi tecrübesiyle, attığı şık gollerle Antalya’da ikinci baharını yaşıyor. Kaptan Taner ise yıllara meydan okurcasına, sanki geçmişten intikam alıyor. Ancak bu takımda bildik isimlerin yanında bir yıldız daha Türk futboluna ‘selam’ diyor. Geçen yıl A kategorisinde şampiyon olan Sivasspor’da pek forma şansı bulamayan genç Onur, üstün formuyla senenin yıldızı olmaya aday gözüküyor. 90 dakikaya baktığımızda anlaşılan; 2-0’lık ilk yarıdan sonra açılan Elazığspor dağılmış. Son 3 golün son 3 dakikaya sığması, oyun disiplinin Elazığ adına iyice koptuğunu gösteriyor. Bu arada maç esnasında orta hakem Fırat Aydınus’a sinirlenip fenalaşan teknik direktör Yılmaz Vural’a da “geçmiş olsun” diyorum. Her zaman esprili kişiliğiyle tanıdığımız Vural’ın daha sakin olmasını ve sevecen tavrını öne çıkarmasını diliyoruz. Çünkü çok başarılı bir dönem geçiren Antalyaspor’un şu anda Vural’a çok ihtiyacı var. Açıkacası sadece Antalyaspor değil, Türk futbolunun vazgeçilmezlerinden olan Vural’a Fanatik Ailesi olarak tekrar “geçmiş olsun” diyoruz.Sakaryaspor-SebatsporHaftanın şok sonucu Adapazarı’ndan geldi. Belki de tüm futbolseverlerin sonuç olarak hiç endişe etmediği ve “Banko Sakarya kazanır” dediği bir 90 dakikaydı. Aslında belki Sakarya için acı ama futbolun güzelliği de bu... Çünkü önceki hafta evinde Antalyaspor’dan 5 gol yiyen Sebatspor için beraberliği bile sürpriz olarak düşünüyordu herkes. Üstelik Sakaryaspor 3. sırada ve gücü ortada. Ama sezon başından beri tanık olduğumuz bir gerçek vardı. O da Sakaryaspor’un iç sahada sıkıntılı olduğu... Kazandığı maçlar da dahil pek tat vermiyordu. Ancak Yeşil-Siyahlılar aldıkları bu yenilgiyle bayramı taraftarına zehir etti. Sebat ise her zaman sürprizlerin takımı olduğunu bir kez daha kanıtladı ve altın değerinde bir 3 puanla Antalyaspor hezimetinin de yarasını sardı.İstanbulspor-AltayAltay önceki hafta evinde yaşadığı Uşak yenilgisini çabuk telafi etti. İzmir ekibi, “ortada” diyebileceğimiz bir 90 dakikada İstanbulspor’u tek golle devirip, zirvedeki yerini korudu. Boliç’in İstanbulspor adına önemli fırsatları heba ettiği maçta, İzmir ekibi disiplinli bir futbolla evine mutlu döndü. İstanbulspor ise 3 haftadır sahadan puansız ayrılıyor. Sarı-siyahlı ekipte kan kaybı, kangrene dönüşmek üzere. Bu kadar tecrübeli kadronun bu sonuçları alması, bana pek normal gelmiyor.Karşıyaka-YozgatsporMustafa Şahintürk’ün yıldızlaştığı karşılaşmada Karşıyaka, Yozgat’ı gole boğdu. Son 3 haftayı sıkıntılı geçiren İzmir ekibi, kazandığı 3 puanla rahat bir nefes aldı. Çünkü bu maçta yaşanabilecek bir puan kaybı, Karşıyaka’yı yarıştan kopartıp, krize sokabilirdi. Ancak korkulan olmadı ve ev sahibi ekip 3 puanı hem de farklı bir skorla elde etmeyi başardı. Yozgatspor ise yeni teknik direktörü Turhan Sofuoğlu ile çıktığı ilk maçında umduğunu bulamadı.Uşakspor-OrdusporSon 5 haftada göz kamaştıran Uşakspor evinde şok oldu. Bu yıl A Kategorisi’ne çıkan iki ekip kozlarını Uşak’ta paylaştı. Deplasman takımı hüviyetini her zaman koruyan Orduspor, 90 dakikayı 4-2’lik bir zaferle bitirdi. Disiplinli ve tempolu bir takım olan ve bunu sezona yayabilen Yücel İldiz’in öğrencilerinin, evindeki 6 maçlık ‘seyircisiz oynama’ cezasına rağmen puan cetvelinde hala üst sıraları zormlamaları, imrenilecek bir başarı gibi geliyor bana. Uşakspor ise Türk futbolunun yaşadığı rehavet hastalığını, Orduspor karşısında yaşadı...Kocaelispor-MardinsporKörfez’de iki takım açısından kritik bir 90 dakikaydı. Gülen ev sahibi oldu. Mardinspor başkanı Süleyman Bölünmez’in, silahlı saldırı sonucu yaralanması güneydoğu ekibinin moralini oldukça bozmuştu. Ev sahibi ekip ise önceki hafta lig sonuncusu Dardanel yenilgisinin moral bozukluğunu atmanın hesaplarını yapıyordu. 90 dakikanın sonunda moral kazanan Kocaelispor oldu ve 6. sıradaki Elazığspor ile arasındaki puan farkını beşe düşürdü. Zaten Kocaelispor’un hesabı da buydu ve tuttu.Telekom-Mersin idman YurduŞimdiye kadar dış sahada tek puan dahi alamayan Mersin İdman Yurdu, başkentten 3 puanla döndü. Hafta içi teknik direktörleri Levent Arıkdoğan ile yollarını ayıran güney ekibi, güçlü Telekom karşısında önemli bir başarıya imza attı.Gaziantep Belediye-DardanelsporPuan cetvelinin alt sıralarını ilgilendiren karşılaşma öncesi, “Acaba Dardanel bir sürpriz yapar mı” diyenler, yanıldı. Antep ekibi çok ihtiyacı olan 3 puanı, iki golle alarak, haftayı moralli kapattı.

08 Kasım 2005, Salı 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Futbolda ciddiyet‘’

A Milli Takım’a seçilen Gökhan Ünal, adeta, ‘beni neden aldınız?’ der gibi laubaliydi. Diğer bir başarılı isim, Bülent Bölükbaş ise sanki seçilememenin moralsizliğini yaşıyordu. Açıkcası kişisel tahminim maç öncesinde Kayserispor lehineydi. Çünkü önceki hafta Beşiktaş karşısında izlediğim Ankaragücü’nün yediği kolay golleri görünce, ligin en rahat gol atan ekibi karşısında pek şans vermemiştim ev sahibine. Ama futbol böyle bir oyun. Maçı kazanmak isteyen, hücum yapıp çabuk geriye dönen takım ev sahibiydi. Kayserispor ise, takım ruhu biraz ağır olur ama kazanma ruhunu fazlasıyla kaybetmişti.Oyun içinde tuttuğum dakikalara baktığımda bir sürü pozisyon vardı. Ama Kayseri’nin gol hanesine baktığımda durum sıfırdı. Peki Ankaragücü galip geldi de çok mu iyi oynadı? Başta da söylediğim gibi 3 puanı kafalarına koymuşlardı en başta. Belki atılması gerekenleri atamayıp sürpriz iki golle maçı aldılar ama yine de hak ettikleri bir karşılaşmaydı. Bir de Kayserispor’da kaleci sorunu bulunduğuna şahit olduk. Sakat sakat oynayan İvankov’u son ana kadar Ertuğrul Sağlam’ın oyunda tutması düşündürücüydü. Çünkü Bulgar kaleci çıkmak için işaret ettiği halde, Sağlam, bu değişiklik için direndi. Herşey bir yana, ligin şakasının olmadığını herhalde anlamıştır Kayserisporlular... Şimdiye kadar övgüyle bahsettiğimiz Kayserispor’a dünkü futbol hiç yakışmadı. Konuk ekip adına beni en çok rahatsız eden ise kötü futboldan ziyade ciddiyetsizlikti. Ankaragücü adına olumlu bir faktör ise yaşı ilerlemiş futbolculardan kurulu bu tecrübeli kadro, 90 dakikayı çok ekonomik şekilde kullanmasını bildi.Maçın hakemi Süleyman Abay, hatalı yorumlar yaptı. Ayrıca futbolcuların kendisine göstermiş olduğu tepkileri de cezasız bırakarak zaman zaman otoritesini kaybetti. Özellikle yardımcısı Serhan Malkoç, önemli ofsayt pozisyonlarını süzemedi ve kötü puan aldı.

07 Kasım 2005, Pazartesi 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Misafir Haftası!‘’

Belki biraz erken gibi gelse de, A Kategorisi’nde ilk 3 sıra, rakiplerinden kopmuş gözüküyor. Çünkü bu 3 takımın istikrarını diğerlerinde şu ana kadar göremedik. Bu yarışta olmasını beklediğimiz takımlar, sapır sapır dökülüyor. Tabii ki, bu söylediklerim ilk iki sıra için yapılan mücadele için. Yoksa bu sene uygulamaya sokulan Play-Off için ‘ilk altıya girme’ mücadelesinde daha çok takım göreceğiz. Benim tahminim ilk iki sıra için yarışın daha uzun süreceği yönünde. Ancak yine de itidali elden bırakmayalım. inşallah ilk üç sıranın dışındaki takımlar da atağa kalkar ve daha güzel bir süreç yaşarız.İstanbulspor-BursasporLider Bursaspor kısa bir aradan sonra seriye devam ediyor. Yeşil-Beyazlılar, iki altın golle 3 puanı alıp evine mutlu döndü. Bu galibiyette yine müthiş ikili iş başındaydı. Genç Eser ve tecrübeli Yunus, takımlarını zafere taşırken, taraftarlarını da oldukça rahatlattı. Aslında bu kategoride zorlu fikstür şimdi başladı. Özellikle üst sıralar için savaşan takımlar birbirleriyle kozlarını paylaşacak. İstanbulspor-Bursaspor maçı da bu tip karşılaşmalardan biriydi. O nedenle bu galibiyeti Bursaspor adına önemsiyorum. İstanbulspor’da ise kan kaybı sürüyor. Sarı-Siyahlılar önceki hafta yaşanılan Uşak yenilgisinden sonra, evinde de kaybedip, zirveden uzaklaşmaya başladı.Akçaabat Sebatspor-AntalyasporAntalyaspor dolu dizgin gidiyor. Herkes birşeyler söylüyor ama onlar işine bakıyor. Yılmaz Vural’ın öğrencileri, içerde ve dışarda kayıpsız yoluna devam ediyor. Aslında rakiplerinin, “Antalyaspor’un başarısı” konusundaki araştırmalarını biliyorum. Bu araştırmalarda genellikle ‘şüphe’ var, ‘acaba’ var. Ancak şu unutmalı ki; bir takım ligin 10. haftasında 25 puan toplayıp ikinci sıraya yerleşmişse, kimse karnından konuşmamalı. Açıkcası yazımın başında söylediğim gibi bu ligde, gerçek güçler bu takımların birbirleriyle yaptıkları maçlarda daha netleşecek. Bu nedenle Antalyaspor, Sebat deplasmanında galip dönmesine, “beklenen bir sonuçtu” diyebiliriz. Ancak bu kadar fark yapacağını tahmin etmiyorduk. Çünkü yükselen grafiğiyle Sebatspor’un daha dirençli olacağını düşünüyordum. Ama gençlikle tecrübenin mücadelesinde tecrübe farkı, fark getirdi.Mersin İdman Yurdu-SakaryasporSüper Lig’den bu sezon düşen Sakaryaspor, bu kategoride kalmaya pek niyetli gözükmüyor. Tatangalar, evinde başarılı sonuçlara imza atan Mersin İdman Yurdu karşısında ilk yarı zorlansa da, ikinci yarıda attığı iki golle haftayı kayıpsız bitirdi. Kupa yorgunu Mersin İdman Yurdu, Galatasaray karşısındaki direnci, evinde gösteremedi ve sahadan boynu bükük ayrıldı. Deplasmana uygun futbol anlayışı ve kadro oluşumu ile Sakaryaspor’un dış sahadaki başarılarını bol bol izleyeceğiz gibi geliyor bana.Uşakspor-AltayAslında bu maç öncesi tahminlerimizde “böyle bir sonuç” olabilir diyorduk ama seslendirmekte biraz sessiz kaldık diyebiliriz. Son 4 maçında iki galibiyet ve iki beraberlik alarak çıkışa geçen Uşakspor, İzmir’de de rüzgarını sürdürdü. Hayri Obüs’ten bayrağı devrealan Turgut Uçar, Obüs’ün geçen yılki başarısına göz dikmiş gibi. Daha önce Altay formasını taşıyan ve teknik patronluk yapan Uçar, bu avantajını iyi kullandı. Altay ise “evinde kazanan takım” kimliğini, Uşakspor karşısında aldığı yenilgiyle zedeledi. Aslında çantada keklik gördükleri Uşakspor karşılaşmasını kazansalardı, gerçekten haftayı kazançlı geçirmenin mutluluğunu yaşacaklardı, ama olmadı.Elazığspor-KarşıyakaGakgoşlar’da yüzler gülüyor. Sezona pek istediği gibi başlayamayan Bordo-Beyazlılar’da kara bulutlar dağılmış gözüküyor. Önce deplasmanlarda alınan puan ve yenilgisizlik ardından yönetim krizinin sona ermesi, Elazığspor’u bu yarışta farklı bir noktaya taşıdı. Belki de yaşanan sıkıntılarla erken kopma yaşayabiyecek olan Elazığspor takımını ve teknik kadroyu kutlamak gerek. Çünkü gri ve önü görünmeyen bir ortamda profesyonelce davranıp işlerine bakan Ekrem Al ve öğrencileri, taraftarını mutlandırıyor. Ev sahibi ekip, güçlü rakibi Karşıyaka önünde yenik duruma düşmesine rağmen, skoru lehine çevirerek kalitesini kanıtladı. Kaf-Kaf ise üst üste aldığı seri galibiyetlerle zirveye yaklaşırken, son üç haftada önemli bir düşüş yaşadı.Yozgatspor-İstanbul BelediyeYozgat her zamanki gibi evinde yine hüsran. Gerçekten Yozgatspor’un, bu durumu araştırma konusu olabilir. Kaç sezondur deplasmanlarda rakiplerine kök söktüren ve başarılı sonuçlar alan Kırmızı-Siyahlılar, iç sahada kaybediyor. Ve bu haftada beklenen oldu ve İstanbul Belediye karşısında 2-0 yenildiler. Konuk ekip 3 puanı iki golle alıp en azında geçmiş haftalardaki hesapta olmayan kapıları telafi etmeyi başardı.Orduspor-Gaziantep BelediyeEvinde 5. maçını da seyircisiz oynayan Orduspor, cezasının bedelini fazlasıyla ödüyor. Ligin iki yeni takımı kozlarını Ordu’da paylaşırken maç öncesi ev sahibi favori gözüküyordu. Sakat ve cezalılardan arınmış, tam kadro sahaya çıkan Orduspor, hiç de ummadığı bir sonuçla sahadan ayrıldı. 6 maçlık cezasının sonuna gelen Orduspor, en azından evinde yenilmeyerek buruk bir haftayı geride bıraktı. Genç Antep ekibinin ise böyle bir puana fazlasıyla ihtiyacı vardı ve almasını bildi.Mardinspor-Türk TelekomMardinspor’un cezası nedeniyle Malatya’da oynanan karşılaşmadan galibiyet çıkmadı. Türk Telekom karşına ‘mutlak üç puan’ parolasıyla çıkan Güneydoğu ekibi, amacına ulaşamadı. Telekom ise yavaş yavaş topladığı puanlarla tehlikeli bölgeden kaçışını sürdürüyor.Dardanelspor-KocaelisporÇanakkale’ya bayram erken geldi. Haftalardır 3 puana hasret kalan Dardanelspor, şeytanın bacağını Kocaelispor önünde kırdı. Her iki yarıda attığı gollerle gülen evsahibi ekip açısında bu sonuç, bir anlamda kan kaybını durdurmaktı. Aksi halde ligin dibine demir atan Dardanelspor, iyece umutsuz vaka olabilirdi. Öte yandan tam “çıkışa geçti ve havasını yakalamaya başladı” dediğimiz Kocaelispor ise galibiyet beklediği deplasmandan eli boş dönerek, yine haftayı hüsranla kapattı.

01 Kasım 2005, Salı 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Altın kafa!‘’

Teknik direktör Sakıp Özberk, ısrarla hücum hattını Saffet-Okan ikilisiyle kuruyor. Oysa Cire ve Gökhan Kaba gibi iki güçlü oyuncuya da sahip. Özellikle Sivas gibi sağlam ve ileri çıkmayan savunmalar karşısında ancak böyle güçlü silahlarla kazanabilirsiniz. Üstelik orta alan ve kanatlar makina düzeninde çalışan Rizespor’da bunu görmemek hakikaten önemli.Sivas’a gelince; geride kalan maçlarda ne yaptılarsa dün de Rize’de aynısını uyguladılar. İçeride-dışarıda aynı taktikle mücadele eden Yiğidolar, ilk yarıda rakibi karşıladılar. Ancak ikinci yarıda Lorant oyuna Mehmet Yıldız ve Balili’yi sokarak forveti üçledi ve galibiyete oynadığını gösterdi. Açıkcası Lorant, gelecek hafta evinde Fenerbahçe ile oynayacağı maçın hesaplarını yapıyordu. Fakat Lorant’ın hesabını Okan’ın nefis kafa golü bozdu. Tabi ki bu golde Fahri’nin al da at dercesine yaptığı ortanın hakkını da yemeyelim. Sonuçta; başta da söyledigim gibi forvete Cire’yi sokan Özberk, Okan’ı rahatlatınca tecrübeli oyuncu da takımını zafere taşıdı. Özetlersek; Rize’de gol atanın kazanacağı bir 90 dakika vardı. İki takım da istedi ama gülen ev sahibi oldu. Hani, Rize biraz da şimdiye kadar Sivas’ın yaptığını yaptı diyebiliriz. Sabırlı ve telaşsız oynayarak maçın sonlarında da olsa kazanmasını bildiler ve Malatya’dan sonra evinde önemli bir galibiyete imza attılar.Müsabakanın hakemi Hüseyin Göçek, başarılı bir 90 dakika yönetti.

31 Ekim 2005, Pazartesi 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Bir kornerle gelen zafer‘’

Süper Lig’de tadı olmayan iki ekip, kozlarını Türkiye Kupası’nda paylaştı. Konuk takıma baktığınızda teknik direktör Ziya Doğan, Fenerbahçe karşısında yenilen kadroyu büyük ölçüde dinlendirmişti. Açıkcası Doğan, “Benim için kupa önemli değil, önemli olan Başkent’teki Ankaraspor maçı” diyordu adeta futbolcularına. Diyarbakırspor ise evinde kazanıp iç saha şanssızlığını kırmak peşindeydi. İşte bu atmosfer içindeki ilk 45 dakika, beklenenden çok uzak bir görüntüde, adeta azaptı. Ev sahibi ekip hücum yapar gibi gözüktü ama yapamadı. Orta alandaki bol pas hatası tüm atakları başlamadan bitirdi. Bu yarıdaki tek pozisyonda Cumhur’un pasında Serdar’ın sert şutu yan ağlarda eridi. Peki Malatya ne yaptı derseniz... Sarı-Kırmızılılar, mücadele etti, hiç pozisyonu yokken devreyi 1-0 önde bitirdi. Sol kanattan kazandıkları kornerde sert gelen topu Bülent Akın’ın kafayla ağlara bırakması ilk yarının skorunu tayin etti.Gerçekten görevli bir spor yazarı için bu maçı yorumlamak çok zordu. Yazacak birşeyler bulmak için notlar aldık ama hepsi abartıydı. İkinci yarı ilk yarıdan farksızdı. Malatya, skorun üzerine yattı ve zorlu Ankaraspor deplasmanı öncesinde moral depoladı. Diyarbakırspor’daki iç saha sendromu ise devam ediyor. Özellikle taraftar yönetime takılmış vaziyette. Bir de, “Bu federasyon bizi düşürür” diye düşünüyor büyük çoğunluk. İşte böyle bir 90 dakika sonucunda gülen taraf konuk ekip oldu. Maçı özetlersek; Malatyaspor bir kornerle zafer kazandı. Artıları eskiye oranla alan savunmasını iyi yapmaları ve dirençleriydi. Ancak hücumda hala yoklar. Sonuçta dostça başlayan maç dostça tamamlandı.

27 Ekim 2005, Perşembe 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Üç silahşörler!‘’

Puan cetveline baktığımızda ilk 3 sıradaki takımların, büyük bir istikrar içinde yarışı sürdürdüğünü görüyoruz. Ancak bu üç takımın, bu hafta aldıkları galibiyetlerde zorlandıklarını da unutmayalım. Demek ki, daha birbirleriyle oynamayan bu ekiplerin kolay denilebilecek rakipler karşısında zorlanmalarını dikkate almak gerek.Bursaspor-YozgatsporLider Bursaspor, iki haftalık durgunluk dönemini atlatıp, tekrar galibiyetle tanıştı. Yozgatsopr karşısında ilk yarıda golle buluşamayan Bursaspor, sonuca ikinci yarıda gitti. Şu bir gerçek ki, artık bu kategoride kolay rakip, zor rakip diye bir şey yok. Eğer rakibini biraz hafife alırsan canın yanır ve puanlar uçup gider. Bursaspor için bu 3 puan, bence çok önemliydi. Çünkü iki hafta üst üste alınan beraberliklerden sonra kentte bir panik havasının hakim olduğunu hissettik. Eğer bu maçtan çıkacak bir beraberlik dahi Bursaspor taraftarının öfkesini çoğaltacaktı. Açıkçası geçen yılki sendroma dönülecektir. İşte bizim bu düşündüklerimizin hepsini futbolcuların hepsi düşündü ve bu psikolojide maça çıktılar. Dolayısıyla ilk yarı işler istedikleri gibi gitmedi. Ama ikinci yarıda forvetler iş yapmadı, ama iki kanat maçın skorunu ilan etti. Önce sağ kanattaki Ömer Aysan, takımın öne geçirdi sonra da sol kanattaki Frasineanu maçın sonucunu ilan etti. Yozgatspor ise en azından 1 puan umutlarıyla gelmişti Bursa’ya... Ama evdeki hesap ilk yarı tuttu, ikinci yarıda bozuldu.Antalyaspor-Mersin İ.Y.Yılmaz Vural’ın öğrencileri seriyi sürdürüyolrlar. Maç öncesi banko kazanır dediğimiz Antalyaspor bizi yanıltmadı. Evinde yenik duruma düşen Kırmızı-Beyazlılar, Taner ile beraberliği çabuk yakaladı. Ancak galibiyiete ikinci yarıda ulaşan Antalyaspor hiç ummadığı bir 90 dakikada korkulu rüya görebilirdi. Güney ekibi, ikinci sıradaki yerini korurken, ligin artık yavaş yavaş zorlaşacağını anlaması gerekir. Ama Süper Lig yolunda bütün sonuçlara taraftarın da hazırlıklı olmas gerekir. Mersin İdmanyurdu ise deplasmandaki kötü karnesini bu hafta da iyileştiremedi. Ancak yönetim içi sıkıntılar ve belirsiz bir ortama rağmen işini başarıyla yapan ve takımını motive eden Levent Arıkdoğan’ı kutlamak gerek.Sakarya-MardinsporErken gollerle ilk yarıyı önde bitiren Sakaryaspor, Mardin karşısında kazanan taraf oldu. Aslında rakibinin puan cetvelindeki yerine göre daha güçlü olduğunu düşünürsek, Sakaryaspor önemli bir 3 puan kazandı. Mardinspor bu maça yeni teknik direktörü İsmail Kartal’la çıkmıştı. Geçen yıl Sivasspor’u şampiyon yaparak Süper Lig’e çıkaran bir teknik adam olarak ilk maçında puan bekliyordu. Ancak takımını bir haftalık antrenmanla tanımaya çalışan Kartal’ın öğrencileri mücadelelerini puana taşıyamadı. Sakaryaspor ise evinde, deplasmana göre daha çok zorlanan bir takım. İşte bu nedenle de Sakaryaspor, haftayı kayıpsız geçirirken 3. sıradaki yerini korumayı başardı.G.Antep Bld.-AltayLevent Eriş ile ikinci maçını da kazanan Altay, zirve yarışında ağırlığını koydu. 18 puana yükselen İzmir ekibi, puan cetvelinde sondan ikinci sıradaki rakibi karşısında 3 puana ulaşan taraftı. Bu galibiyeti küçümsemek hata olur. Çünkü Antep gerçekten iyi bir takım. Tek sıkıntıları bu ligin acemisi olmaları. Ev sahibi ekip, şimdiye kadar kolay gol atan ve kolay gol yiyen bir takım görüntüsü çizdi. Altay, rakibinin zaaflarından yaralanıp, 90 dakikayı ciddiye alarak bana göre zorlu bir deplasmanı kazasız atlattı.Karşıyaka-A.SebatsporÜst üste aldığı galibiyetlerle zirveye ortak olan Karşıyaka’nın hızı kesildi. Önceki hafta Mersin’den beraberlikle dönen Kaf Kaf, bu hafta da evinde Sebat’a takıldı. Kırmızı-Yeşilliler, öne geçmelerine rağmen genç ve çok koşan Akçaabat Sebat önünde üstünlüklerini koruyamadı. Konuk takım lige ısınmaya başladı. Mehmet Kulaksızoğlu yeni oluşan ekibiyle daha çok sürprizlere imza atcak gibi.İstanbul Bld.-ElazığsporGakgoşlar deplasmandaki yenilmezliklerini devam ettiriyor. İstanbul Belediye gibi bu ligin en iyi kadrolarından birine sahip bir takım karşısında 1 puan iyi sonuç diye düşünüyorum. İyi kapanan ve savunmadan hızlı çıkan oyuncularla hücumu deneyen Elazığspor’un gönlünde belki 3 puan vardı ama alınan beraberliğin de önemli olduğunun altını çizmeliyim. Ev sahibi ekip ise iyi oyununu skora yansıtamıyor. Devre arasına kadar yarıştan kopmadan idare edip, acilen gol bölgesinin takviye edilmesi gerekir. Çünkü İstanbul Belediye’nin en büyük derdi anladığım ve gördüğüm kadarıyla son vuruşlardaki beceriksizlik.Uşakspor-İstanbulsporAşigolar bu sezon çıktıları A Kategorisi’nde geçen yılki başarılı günlerini hatırlar gibiler. İlk haftalarda alışma dönemini yaşan Uşakspor, Hayri Obüs ile yollarını ayırmak zorunda kalmıştı. Yeni teknik direktörleri Turgut Uçar ise takımını uçurtmayı başardı. 4 haftalık Uçar performansı gerçekten çok başarılı. Bursa ve Kocaeli beraberlikleri ile deplasmanda Antep galibiyeti ve de son olarak İstanbulspor karşısında alınan 3 puan... Uşakspor, bence içinde bulunduğu ekonomik şartlar ve futbolcuların aldıkları paralara göre gerçekten çok iyi bir performans çiziyor. İstanbulspor ise içerideki başarısını dışarıya yansıtamıyor. Belki yarıştan kopmadılar ama, tecrübeli kadronun bana göre daha yukarılarda olması gerekirdi.Kocaelispor-OrdusporFuat Yaman ile üçüncü maçına çıkan Körfez ekibi, ilk 3 puanını aldı. Evinde yenik duruma düşen ve hemen taraftarından protesto gören ev sahibi ekip, yılmadı ve kazanan taraf oldu. Orduspor’un deplasmandaki başarılı grafiğini göz önüne alırsak, alınan galibiyetin kıymeti daha iyi anlaşılır. Ancak Orduspor’un çok önemli oyuncularının cezalı ve sakatlıkları nedeniyle bu maçta yer almaması da Kocaelispor için büyük bir avantaj oluşturdu. Ama Kocaelispor’un aldığı galibiyeti küçümsemeyelim. Sanırım ev sahibi ekip, bu galiyetle artık kredisini tükendiği bu ligde çıkışa geçer.T.Telekom-DardanelsporBaşkent’ten beklenen bir sonuç çıktı. Eksiklerine rağmen Türk Telekom, ligin dibindeki Dardanelspor’u evine eli boş yolladı. Gerçekten de ev sahibi ekip yenilse oldukça sıkıntıya düşebileceği bir 90 dakikada 3 puanı tek golle aldı. Dardanelspor’da ise kan kaybı devam ediyor. Eğer önlem alınmazsa durum kangrene doğru gidiyor.

25 Ekim 2005, Salı 04:30
YAZININ DEVAMI