‘’Aslan nasıl ayağa kalkar?‘’
Galatasaray taraftarı son yıllarda hiç bu kadar ümitsizliğe düşmemişti. Fenerbahçe’nin, son golünü Ali Sami Yen’de bundan 5 yıl önce attığı ve galip geldiği maçı hatırlayın. Fenerbahçe akın bile yapamamışken, bir serbest atışta baraja çarpan top gol olmuştu. Ama bu pazarki yenilgi ile o yenilgi arasında dağlar kadar fark var. Tamam centilmenlik güzel de, maçı kazanmak için hırs lazım. Oysa Galatasaray pili bitmiş, enerjisi tükenmiş ve inançsız bir 90 dakika oynadı. Taraflı tarafsız hiç kimse Fenerbahçe galibiyetine gölge düşürecek bir söz söyleyemedi. (Fatih Altaylı hariç) Hani bir söz vardır; “Bükemediğin bileği öpeceksin.” Gerçekten Fenerbahçe, Milan bozgunundan sonra Ali Sami Yen’den futbol olarak da skor olarak da büyük bir moralle ayrıldı.Rakipler sizinle oynamasın!Ancak benim kafama takılan, Galatasaray’ın saha içi başarızlığı değil. Çünkü futbolda zaman zaman iyi kadrolar bir araya gelir ve büyük başarılar elde edilir. Sonrasında uğraşırsınız ama bir türlü istediğiniz ve özlediğiniz ekibi kuramazsınız. Bunlar her takımın yaşadığı normal seyirlerdir. Ama takım olarak başarısızlığınızı kulüp olarak yaşamaya ve rakiplerin sizinle oynamaya başladığı zaman durum ‘vahim’ demektir. Bugünkü Galatasaray manzarası bana göre böyle. Fenerbahçe bundan önceki hükümet zamanında “Sandıkta görüşürüz Mesut Bey” diye pankart açıp, sporun siyasal gücünü ortaya koyuyor. Trabzon’da Tayyip Erdoğan, Fenerbahçe’yi destekler demecinden ötürü yerel seçimlerde Belediye Başkanlığı’nı CHP’ye kaptırıyor. Ama koskoca Galatasaray 100. yılında bir stat projesini dahi hayata geçiremiyor.Çifte standarda dikkatSevgili başkanın dürüstlüğünden, centilmenliğinden kimsenin şüphesi yok. Ancak Ali sami Yen’i, şehrin trafiğini etkiler düşüncesiyle yasaklayan ve projeyi durduran zihniyet, hemen yanı başına Avrupa’nın en büyük alış veriş merkezini açtırıyor. Daha bitmedi. Levent’e Dubai Towers diye 5 milyar dolarlık yatırıma onay veriyor. Artık Sevgili Özhan Canaydın’ın masaya yumruğunu vurma zamanıdır. Bence şerit değiştirip, oyunu kuralına göre oynamalı. Bence büyüklük ve güç budur. Fazla söze gerek yok! Galatasaraylılar Canaydın’dan bunu istiyor.
‘’Heyecanın dönüşü!‘’
Bursaspor, Ordu deplasmanında ilk kez yenilgiyle tanıştı... Antalya’nın düşüşü Karşıyaka önünde de sürdü. Sakaryaspor İstanbul’a kaybetti, Altay 3. sıraya yükseldi. A Kategorisi’ne bu hafta bambaşka bir heyecan geldi.Birilerinin, birilerine ‘hop arkadaş nereye gidiyorsunuz?’ demesi gerekiyordu. Çünkü bu hızla giden Bursaspor ve Antalyaspor, ligde ne heyecan ne de zevk bırakacaktı. Ve ilk darbeyi iki hafta önce Antalya, Yozgat’ta tatmıştı. Bu hafta ise yenilgisiz lider Bursaspor, bu ünvanını Ordu’da bırakmak zorunda kaldı. Bu arada aşağıdakilerin yukarı doğru tırmanışı da sürüyor. Anlaşılan ligin ikinci yarısında ilk 6 için büyük bir mücadele yaşanacakOrduspor-BursasporEvinde bu sezon ilk defa taraftarının karşısına çıkan Orduspor, gerçekten bileğinin hakkıyla Bursaspor’u devirdi. Yücel İldiz, anlaşılan öğrencilerine bu maç için hafta arasında iyi bir terapi yapmış. Hani derler ya, ‘Sabaha kadar oynansa, Orduspor kazanır’ diye. İşte öyle bir maçtı... Gerçekten Karadeniz ekibi, iyi motive olmuş. Bursaspor ise tahminlerinin üstünde bir rakip bulunca, sahadan boynu bükük ayrıldı. Timsahlar hem gününde değildi, hem de Orduspor iyi olunca, kaçınılmaz son geldi. Bence Bursaspor bu maçtan iyi bir ders çıkarmalı. Çünkü lig, uzun bir maraton ve bu köprünün altından çok sular geçecek. 14 haftada toplanan 35 puan hiç de fena değil. Şöyle bir hatırlatma yapayım: Süper Lig’e çıkan Sivasspor ilk yarıyı 40 puanla bitirmişti. Bu demektir ki, daha 3 maçı olan Bursaspor’un bu puanı yakalaması olası. Belki kalan 3 maçtan ikisinin (Antalya ve Sakarya) zorlu deplasman olması, işlerin sanıldığı kadar kolay olmadığını gösteriyor. Ancak kadro gücü ve camia, bu tür şokları rahatlıkla atlatabilecek güçte. Orduspor’u ise bir kere daha bu önemli galibiyetten ötürü kutlarım.Karşıyaka-AntalyasporSon 3 haftayı 1 puanla kapatan Antalyaspor’da yüzler gülmüyor. Üstelik lider Bursa’nın yenildiği bir haftada alacakları 3 puan çok da değerli olurdu. Ancak bu maçın hakemi konusunda fazlasıyla rahatsızlık duyumu aldım. Her zaman söylüyorum, bu kategoride televizyondan değerlendirmelerimiz kısmen subjektif olacaktır. Çünkü herkes olayı kendi tarafından değerlendirerek anlatıyor. Ama bu maçta Antalya’nın sayılmayan bir golü çok konuşuluyor. Ayrıca Karşıyaka’nın verilen ve verilmeyen penaltısı da çok tartışılıyor. Maçın hakemi Sinan Baş’ın, Süper Lig’e hazırlandığını duydum. Eğer A Kategorisi’nde böyle kritik bir maçtan alnının akıyla çıkamıyorsa, vah Süper Lig’in haline... Çünkü hakemden her iki taraf da şikayetçi. Tabii ki, hakemler yavaş yavaş şanslarını kullanarak yükselecekler. Ama takımların Süper Lig yolunda yaptıkları mücadeleye, sekte vuracak hatalar yapmamaları gerek.Dardanelspor-AltayÇanakkale’de gol düellosunu konuk ekip kazandı. Bu maçın hakemi Reşat Gül de ev sahibi ekibin hedefiydi. Dardanelspor’dan iki oyuncuyu kırmızı kartla atan Gül’ün performansından, Dardanelsporlular oldukça şikayetçi. Altay, iki golle öne geçtiği deplasmanda, 3 puan şansını bir anda tehlikeye soktu. Ancak tecrübeli İzmir ekibi, 2-2’lik skoru zor da olsa kalan dakikalarda 4-3’e çevirmeyi başardı ve puan cetvelinde üçüncü sıraya yükseldi.İstanbul Belediye-SakaryasporSon 4 haftanın üçünü yenilgiyle kapatan Sakaryaspor’da neler oluyor, ben de çok merak ediyorum. Belki pazar günü karşılarında güçlü ve formda bir rakip vardı, ama yine de İstanbul gibi kolay bir deplasmandan elleri boş dönmemeleri gerekirdi. Bu yenilgiyle 3. sıradan 4. sıraya düşen Sakaryaspor’un ilk yarı bitimine 3 hafta kala acilen toparlanması lazım. İstanbul Belediye ise istikrarlı çıkışını devre bitene kadar sürdürecek gibi. Hüsnü Özkara’nın talebeleri gerçekten zorlu bir engeli kazasız atlatıp, sıralamada ilk 6’daki yerini korudu.Elazığspor-Kocaelispor7-0’lık Telekom şokunun ardından Elazığspor’un ne yapacağı çok merak ediliyordu. Gakgoş’un hafta içindeki gelişmelerin etkisinden yıpranmaması mümkün değildi. Rakip üst üste 3 maç kazanmış Kocaelispor olunca, zor bir 90 dakikanın onları beklediği kesindi. Nitekim öyle de oldu. Konuk ekip, direkleri geçemeyince sahadan golsüz bir beraberlikle ayrıldılar. Açıkçası Elazığ’da ne şiş yandı, ne kebap!Mardinspor-İstanbulsporSon haftalarda gözle görülür bir çıkış yakalayan Mardinspor’un performansı her maç biraz daha artıyor. Evinde üst sıralardaki rakibi İstanbulspor’u ağırlayan İsmail Kartal’ın öğrencileri, bu gidişle sezon başında koyduğu hedefi yakalayacağa benziyor. Üst üste gelen 3 galibiyet, Mardinspor’un hiç de hafife alınmayacak bir ekip olduğunu bir kez daha gösterdi. Kırmızı-Lacivertliler’in A Kategorisi’ne çıkmasında büyük pay sahibi olan Şehmus’un da yüksek performansını, bu klasmanda da sürdürmesi, Kartal’ın önemli kozlarından biri. İstanbulspor ise rakiplerinin de takıldığı haftada farkı kapatma konusunda kritik bir yenilgi aldı.Yozgatspor-T.TelekomsporSezon başındaki silik görüntüsünden tamamen arınan Türk Telekomspor’un, ayak sesleri her geçen hafta daha gür duyuluyor. Geçtiğimiz hafta Elazığspor gibi güçlü bir ekibi, 7 golle yenen Başkent temsilcisi, deplasmanda da neler yapabileceğini kanıtladı. Alt sıralardan kurtulmaya çalışan Yozgat ile zorlu bir 90 dakika geçirdi ama bu kez tek golle de olsa, istediği 3 puanı almayı başardı. Takımı yakından tanıyan Muharrem Uğur’un da ekibin başına geçmesinin ne kadar iyi bir tercih olduğu kısa sürede görüldü. Yozgat için de kırmızı alarm erken verildi. Dibe demir atan Kırmızı-Siyahlılar, eğer kümede kalmak istiyorsa, en azından evinde kazanmalı.Mersin İ.Y.-UşaksporLigin inişli-çıkışlı performans sergileyen iki takımının maçında kazanan taraf, ev sahibi Mersin İdmanyurdu oldu. Uşakspor gibi deplasmanlarda da iyi sonuçlar alabilen rakibi karşısında zaman zaman zorlanan Lacivert-Kırmızılılar, galibiyeti daha çok isteyen takım olduğunu kanıtladı ve haftayı mutlu kapadı. Bu 3 puan Mersin İdmanyurdu için oldukça anlamlıydı. Çünkü olası bir kayıp, Güney ekibini alt sıralara yaklaşma konusunda sıkıntıya sokabilirdi. O nedenle stresi yüksek bir 90 dakikadan zaferle ayrılmak iyi bir iştir.A.Sebatspor-G.Antep BelediyeZirve yarışı nefes keserken, puan cetvelinin altında da kazan kaynıyor. Akçaabat Sebatspor-Gaziantep Belediyespor maçı her iki takım adına da büyük önem taşıyordu. Ev sahibi olmanın avantajını iyi değerlendiremeyen Karadeniz temsilcisi, son düdükle birlikte adeta yıkıldı. A Kategorisi’nde ilk yılını geçiren ve toparlanmanın yollarını arayan Gaziantep Belediyespor için aldığı 3 puan ve oynadığı futbol, gelecek adına iyi bir sinyal. Deplasman başarılarını iç sahaya da taşıyabilirlerse, sıkıntısız bir sezon geçirebilirler. Onlar adına hiçbir şey için geç sayılmaz.
‘’Futbola doyduk‘’
Üst sıraları hedefleyen 2 takım da benzer özelliklere sahip. Hızlı hücuma kalkmaları ve son vuruşlarda usta oyunculara sahip olmaları en belirgin benzerlikleriydi. Ancak ev sahibinin iç sahada kazanamama zaafı yine ortaya çıktı. Sadece Lazarov’a bel bağlayan Antep, karşısında güçlü bir rakip bulunca pes etti, kontrolü kaybetti. Kayseri’nin en büyük kozu ise oyun disipliniydi. Çok çalışılmış organizasyonları başarıyla uyguladılar ve derslerde gösterilebilecek birbirinden güzel 4 gole imza attılar. Sarı-Kırmızılılar’da orta alandaki Mehmet Topuz sahanın yıldızıydı. Bir de ona Yordanov gibi tecrübeli bir futbolcunun katkısı eklenince galibiyet zor olmadı. Ama 3 puanı 2 oyuncuya bağlayamayız. Kaleciden forvete kadar müthiş bir bütün oluşturdular. 2. yarıda Kayseri, rakibini ezdi dersek Antep’e ayıp olmaz. Düşünün; son 15 dakikayı 10 kişi tamamladılar ve ben bu eksikliği hissetmedim. Bu da ligin 14. haftasında Kayseri’nin fizik kondisyonunun seviyesini gösterir. Kayseri, konumunun tesadüf olmadığını, her anlamda kanıtladı. Antep’in yenilgisinde Hacıbegiç’in geçen hafta Beşiktaş’ı deviren kadroyu değiştirmesinin etkisi büyüktü. Özellikle orta alandaki rakip üstünlüğe çare bulamadılar. Ertuğrul Sağlam ve öğrencilerini pozitif futboldan ötürü kutluyorum.
‘’Telekom'dan farklı tarife‘’
Uludağ’ın eteklerinde keyifler yerinde. Dağda yağan kar, otelcilerin yüzünü güldürüyor ama asıl gülen kentin taraftarları. Nasıl gülmesinler ki! Bursaspor geride kalan 13 hafta sonunda hem lider hem yenilgisiz hem de en yakın rakibinden 7 puan önde. Gerçekten A Kategorisi’nde ilginç bir haftayı geride bıraktık. Birbirinden zorlu maçlarda sürpriz sonuçlar ortaya çıktı. Sahasında puan kaybetmeyen Antalyaspor, evinde hem de 90. dakikada vuruldu ve kaybetti. Ama haftanın en şok sonucu Başkent’ten geldi. Elazığspor’un yaşadığı hezimete, maç analizinde ayrıca değineceğim. Ancak görünen manzara; bu ligde köprünün altından daha çok sular akacak gibi. Şu bir gerçek ki; ilk yarının sonuna doğru çok zevkli bir mücadale ortaya çıkmaya başladı.Bursaspor-KarşıyakaLider, yenik duruma düştüğü 90 dakika sonunda sahadan mutlu ayrıldı. Bursaspor sezon başından bu yana göze hoş gelen, çok doyurucu bir futbol oynamıyor. Ama “Bu başarılı tablo nasıl ortaya çıktı?” derseniz, bana göre disiplin. Yeşil-Beyazlılar’ın mücadele hırsı, kötü bile oynasalar, kazanmalarına yetiyor. Ama bu başarıyı da küçümsemeyelim. Bir kere Bursaspor işi, sezon başında sıkı tuttu. Kurulan alternatifli kadro, başarının en büyük faktörü. Takımın hangi bölgesinde sıkıntı yaşansa, kulübede çaresi duruyor. Şimdiye kadar ki Bursaspor performansında, gördüğümüz en somut gerçek bu. Forma savaşı ve kimsenin yerinin garanti olmayışı, Bursaspor’u bugünlere getirdi. Karşıyaka maçında da gördük ki, mağlup durumdayken bile pes etmeyen Timsahlar, güçlü rakiplerini devirmeyi başardı. Altay maçında sahanın en kötülerinden Yunus’un, Karşıyaka maçının kahramanı olması, Bursa’nın gücünü kanıtlıyor. Tabii ki, bir başka önemli olay da, Mehmet Al gibi bir yeteneğin Bursaspor’da işler hale gelmesi. Son Karşıyaka maçında 70. dakikada oyuna giren genç yetenek, attığı nefis golle klasını gösterdi. Bu arada bir başka genç yetenek, Merinos’tan gelen Ömer Kaplan’ın da, bu maçtaki katkısını unutmadık ve onu da yakından takip ediyoruz. Karşıyaka açısından ise kritik bir 90 dakikaydı. Büyük bir avanataj yakaladılar. Bursaspor’da önceki hafta oynanan Altay maçında, sahanın en iyi ikilisi kaleci Yavuz ve Egemen’in ortaklaşa hatasını, Türker affetmedi. Ancak golcü Yunus, fırsatları kaçırmadı ve takımını, olası bir iç saha kazasından kurtardı.Antalyaspor-İstanbul BüyükşehirAkdeniz’de neler oluyor anlayamadım. Önce Yozgat, ardından evinde İstanbul Büyükşehir karşısında alınan yenilgi. Üstelik kendi sahasında şimdiye kadar hiç puan kaybetmeyen Antalyaspor, şok bir mağlubiyetle sarsıldı. Aslında bu maç öncesi benim gibi Yılmaz Vural da, rakibin gücünü çok iyi biliyordu. Çünkü kadro kalitesi olarak oldukça zengin olan konuk ekibin hedefi; Antalya’dan puanla dönmekti. Ama Antalyaspor öne geçmesine rağmen skoru koruyamadı. Rakibin gücüne; karşılık vermesi gereken dakikalarda bunu başaramaması, belki de yenilginin sebebiydi. Yine de kendi sahasında kötüyken bile kazanmalıydılar. Çünkü önemli bir virajda, üstelik Yozgat mağlubiyetinin ardından alınan bu sonuç, Antalyaspor’u demoralize edebilir. Ancak Antalya’nın panik yapmadan bu iki haftalık travmayı acilen atlatması lazım. Çünkü puan cetvelinde halen ikinci sıradalar ve alınan yenilgi lig içinde yaşanabilecek sonuçlardan. Akdeniz ekibi sadece kredisinden yedi. Konuk ekip ise aldığı bu sonuçla “Zirve yarışında ben de varım” mesajını rakiplerine yolladı.Sakaryaspor-YozgatsporTatangalar, evinde iki haftalık yenilgiden sonra rahat bir hefes aldı. Futbol olarak tatmin etmese de, Sakarya’ya Antalyaspor galibiyetinin moraliyle gelen Yozgat karşısında alınan 2-1’lik galibiyet çok önemli. Üstelik Antalya’nın sahasında yenildiği bir haftada olması, daha da önemli kılıyor bu 3 puanı. Ancak Sakarya’nın Federasyon’la olan ihtilafı biraz kafaları karıştırmış gözüküyor. Bu durum sanki takıma da yansımış gibi. Ama Benim Sakarya’da gördüğüm; eski yıllardaki heyecanın olmayışı. Eğer Sakaryaspor, Süper Ligi hedefliyorsa, bu ruhun tekrar geri gelmesi lazım. Zaten yetersiz olan kadrosuna bir de eksikler eklenince, Yozgatspor en azından bir puan umduğu Sakarya’dan eli boş döndü. Ama Yozgatspor devre arasında malum mevkilere isabetli transferler yaparsa, rahatlıkla ayağa kalkar.Altay-OrdusporAltay iyi oynamasa da kazanamasını bildi. Tecrübeli golcü Fazlı, sahne alması gereken yerde sahneye çıktı ve yenik durumda olan takımını iki şık golle 3 puana taşıdı. Altay açısından alınan galibiyetin, Orduspor gibi bir deplasman takımından alınması önemliydi. Dış sahada 3 maç kazanan Karadeniz ekibi, öne geçmesine rağmen avanatjını koruyamadı ve biraz da karambol kokan gollerle Altay’a teslim oldu.İstanbulspor-DardanelsporDüşüşü Orduspor galibiyetiyle durduran İstanbulspor, bu hafta da evinde puan cetvelinin son sırasındaki rakibi Dardanelspor’u devirdi. Yeni teknik direktörleri Şaban Yıldırım ile çıkışa geçen Sarı-Siyahlılar, yeniden ilk altı arasına girmenin mutluluğunu yaşadı.Türk Telekom-ElazığsporBu Türk Telekom, Oger Telekom olduktan sonra patladı. Başkent ekibi, kurumun özelleşmesiyle birlikte galibiyet serisine geçti. Önce Sebat’ı deplasmanda deviren Telekomlular, bu hafta da Elazığspor karşısında bir rekora imza attı. Tabi ki bu maç Elazığ açısından çok konuşulacak. Son iki deplasmanına kadar yenilmeyen Elazığ’a ne oldu. Önce Antalyaspor karşısında 6-0’lık yenilgi... Bu hafta ise Ankara’da alınan 7-0’lık hezimet. Şimdi bu maçla ilgili bir çok spekülasyon olacak. Bu maç sonrası ister teknik direktör Ekrem Al gitsin, ister bütün futbolcular devre arası gönderilsin, önemli olan Elazığspor’un kaybettiği prestij. Son iki deplasmanda yenilen 13 gol, kolay sarılacak bir yara gibi gözükmüyor. Bu depremden herkes sorumludur. Kimse mazeretlere sığınmasın. Üstelik puan cetvelinde oldukça iddalı bir konumdayken yapılan, adına ister ‘eylem’ deyin, ister ‘grev’ deyin, bence yüz kızartıcı. Düşünün ki, rakip takımın oyuncusunun 6-0’dan sonra, “Üzerlerine gitmeyelim, pas yapalım” demesi, çok acı. Fazla söze gerek yok, Elazığlılar ve Elazığsporlular artık bazı gerçekleri görüp daha radikal kararlar almalı iş işten geçmeden. Türk Telekom’un başarısını da rakibin zaaflarına bağlamak, haksızlık olur. Onları da son haftalardaki çıkışlarından ötürü kutluyorum.Kocaelispor-SebatsporKörfez’de üst üste alınan 3. galibiyet moralleri yükseltti. Teknik direktör Fuat Yaman, ağır yaralı aldığı Kocaelispor’u tam anlamıyla olmasa da ayağa kaldırmış gözüküyor. Puan cetvelinde 6. sıradaki İstanbulspor ile arasında iki puan fark olan Körfez ekibinde, hesaplar bundan sonra çok daha ciddi yapılacak. Sebat ise inişli-çıkışlı bir seyir izliyor. Belki Sakarya’daki gibi bir sürpriz yaparlar mı, diye herkes bekliyordu ama olmadı ve Karadeniz temsilcisi bu haftayı da puansız kapattı.Uşakspor-MardinsporUşakspor evinde üstüste ikinci yenilgisini alarak, adeta yıkıldı. Sezon başının iddalı ekiplerinden biri olan Mardinspor’da, işler bir türlü iyi gitmiyordu. Cezalar ve sakatlıklar nedeniyle bir türlü istenen kıvamını yakalayamayan Güneydoğu ekibi, son iki haftada 6 puan alarak dirildi. Teknik direktör İsmail Kartal’ın, acilen devre arasını beklediği Mardinspor yine de eksik kadrosuyla Uşak’ta bir derken 3 puan almanın mutluluğunu yaşadı. Uşakspor ise iç sahadaki kötü gidişiyle, hedeflediği noktaya ulaşamamanın üzüntüsü içinde.Gaziantep Belediye-Mersin İdman Yurduİki yeni teknik direktör takımlarının başındaydı. İkisinin de hedefi öncelikle yenilmemekti. Ama ev sahibi olarak Gaziantep Belediye, 3 puanı daha çok arzuluyordu. Mersin ise bir puana razıydı. Açıkcası ne şiş yandı ne de kebap ve Antep’te her iki takım da haftayı puanla kapattı.
‘’Allah bereket versin‘’
Garip bir 90 dakika izledik. Sanki Sakaryaspor, Süper Lig yarışında yokmuş gibi bir performans sergiledi. Ev sahibi ekip o kadar sakin ve temposuzdu ki, özellikle ilk yarıda Yozgat’ın fazla birşey yapmasına gerek kalmadı. Konuk ekip sadece iyi bir alan savunmasıyla bile rakibine pozisyon vermedi. Oysa puan cetveline baktığınızda 3. sırada olan Sakarya’nın son iki maçtaki yenilgiden sonra rakibine sahayı dar edeceğini düşünmüştük, olmadı. Tribünleri gözlemleyince Adapazarlılar’ın da ne düşündüğünü anladım. Ben bu soğuk hava şartlarına rağmen İstanbul’dan kalkıp Sakarya’ya geldim. Ancak Sakaryaspor taraftarı zahmet edip maçtaki yerini almamış ve Çark Caddesi’nde dolaşmayı tercih etmişti...İki takımın oyun anlayışına gelirsek... Sakaryaspor bu orta alanla daha çok zorlanır. Çünkü bu orta alanın her zaman iyi değil, çok iyi oynaması gerekir. Nedeni de sadece ofansif olmaları. Oysa bugünkü futbolda hem savunmayı, hem de hücumu düşünen bir orta saha karakteri oluşması lazım. İkinci yarıda oyuna giren Kadir, Sakaryaspor’a hareket getirdi. Ve biraz da rakibin rehavetinden goller geldi... Yozgatspor önceki hafta gelen Antalyaspor galibiyetiyle kazanılan morali yeterli görmüş sanırım. Sinan ve Tarık gibi önemli oyuncularından yoksun olmaları, zaten kadro sıkıntısı çeken bir takım için zafiyetti. Ama yine de buradan puanla dönebilirlerdi. Ancak hedef 1 puan olunca Kırmızı-Siyahlılar bu anlayışla onu da alamadılar. Oysa böyle temposuz ve durgun bir Sakarya karşısında sadece savunan değil biraz daha saldırgan olabilirlerdi. Zaten oyunun sonlarına doğru atılan tek gol de benim bu düşüncemi doğrular nitelikteydi. Sözü uzatmayalım. Çünkü bu maç için kritik yazmak gerçekten zordu. Karşılaşmanın en hareketli anı skorun 2-1’e geldiği bölümdü. O gol de 89’da oldu... Bu da müsabakanın özeti açısından yeterlidir.
‘’Futbol ulemaları!‘’
Aksi halde Terim de, Şükür de kasım kasım kasılacaktı! Nasılsa önemli olan onların sevinememesi. Türkiye Almanya’ya gitse ne farkeder ki bizim ulemalar için. Önemli olan sevip sevmedikleri kişilerin başarı veya başarısızlığıdır. Çünkü onlar hep en doğruyu bilirler. Onlara göre İsviçre medenidir. Kişi başına milli geliri 30 bin doların üstünde olan bir ülke nasıl medeni olmaz! Onlara göre Saddam suçludur. Çünkü kitle imha silahları kullanıp insanları öldürmüştür. Ama Bush, Felluce’de 100 bin kişiyi öldürürken kitle imha silahı kullanması doğaldır. Çünkü Bush özgürlük (!) peşindedir. Dünkü maç sonrası yazılanlara baktıkça içim burkuluyor. Hani Mustafa Denizli ‘içimizdeki İrlandalılar’ dediğinde bunlar yine ayağa kalkmıştı, hatırlarsınız. Bence sevgili Denizli eksik söylemiş, içimizdeki Avrupalılar demeliydi. Bu zatı muhteremler gittikleri maçlarda en güzel otellerde kalırlar, ağırlanırlar ve evlerine dönerler!.. Halbuki o ülkelerde bir ay yaşasalar Türk düşmanlığını rahatlıkla anlayabilirler. Maçı basın tribününden değil, taraftarlar arasında izledim. İsviçre kulübesinden tahrikleri ya görmezden geliyorlar ya da körler. Bunun sebebi de batı hayranlığı. Maç sonrası yapılanlara ‘iyi oldu’ demiyoruz. Ancak Nasrettin Hoca fıkrasını bilirsiniz. Hocanın evi soyulduğunda kadı hocaya saymaya başlamış, pencereyi niye kapatmadın, kapıyı niye açık tuttun ve bir sürü soru... En sonunda hoca dayanamamış: “kadı efendi hırsızın hiç mi suçu yok!” Şimdi ben de soruyorum maçın sonunda bu noktaya gelininceye kadar İsviçreliler’in hiç mi suçu yok? Türkiye’nin en centilmen isimlerinden biri olan Mehmet Özdilek, olayları başlatmışmış. Peki Özdilek çelme taktı ve tahrik etti diyelim, o medeni İsviçreli (!), üstelik kazanmış ve 2006 Dünya Kupası’na gitmeyi haketmişken yürüyüp gidemezmiydi? Asla, çünkü o İsviçreli bizim beyaz efendimiz ona dokunamayız. Ya, böyle bir çifte standart olabilir mi!.. Beyler hangi ülkede yaşıyorsunuz? Bizim buradan başka ülkemiz yok. Bu topraklar, bu ülke bizim... Lütfen sahip çıkın ve kendinize gelin. Bu ülkenin Kurtuluş Savaşı’nda cephede olanlar Ali Kemal gibi gazetecileri bir anda karşılarında buldu. Ama biz o Ali Kemal’i basın şehitleri arasına bile soktuk! Hatta bu cumhuriyet o kadar hoş görülü ki, o Ali Kemal’in oğlunu büyükelçi bile yaptık. Bu kadar önyargısız bir cumhuriyetin çocukları olarak nedir bu Avrupalı’ya karşı olan kompleksimiz, nedir bu anlamsız hayranlık? İsviçre basınının işi çok kolay. Bizi tercüme edip yayınlasınlar yeter de artar bile. Adamlar, ‘Okuyun Türk basınını yeter’ diyecekler. Sözün özü, bu ülke şimdiye kadar ne çektiyse içerden çekti. Savunanlara paranoyak dediler. Savunanları eleştirenler kendilerinin vatan haini ilan edildiğini söylediler. Aslında herkes vicdanın sesini duyarak yazsa, o samimiyet mutlaka o satırlara yansır. Bence Terim de, Şükür de, takımımız da aslanlar gibi mücadele etti. Hepsine bize bu heyecanı doyasıya yaşattıkları için teşekkür ediyorum, canları sağolsun... Bu çocuklar o ilk maçta yere göğe koyamadığımız o müthiş (!) İsviçre’ye attılar bu 4 golü, San Marino’ya değil...
‘’Altay'a yakışmadı!‘’
Yıllardır Anadolu’yu adım adım dolaşıyorum. Hemen hemen “maç izlemediğim stat yok”, desem yalan olmaz. Şimdiye kadar gerginlik derecesi yüksek bir çok maç izledim ve de bir çok olayın canlı tanığı oldum. Bunları da anında çok sert bir şekilde eleştirdim. Ama bu pazar İzmir’de utandım! Gerçekten çok centilmen ve Türk sporunun köklü ve örnek takımlarından biri olan Altay’ın taraftarı, beni fazlasıyla hayalkırıklığına uğrattı. Hatta futbolumuz adına ümitsizliğe itti. Anladım ki, Anadolu’daki bir çok kulübe haksızlık etmişiz. Eğer medeniyet açısından en gelişmiş yörelerimizden biri olan İzmir’de böyle bir taşkınlık oluyor ve kötü tezahürat yapılıyorsa, varın siz diğer yörelerde neler olmaz, bir düşünün. Neymiş efendim Altay’ı, Bursaspor küme düşürmüşmüş, neymiş efendim şimdi bunun intikamını alacaklarmış. Hadi canım sende! Daha maç başlamamış, Bursaspor başkanı Levent Kızıl’a ve ailesine ağza alınmayacak kora halinde küfürlü tezahürat. Ve de bu sözlü saldırı en az 15-20 metre mesafeden yapılıyor. “Tribünde polis yok mu?” diyebilirsiniz. Olmaz mı, var tabii ki. Ama onların bizden farkı, üniformalı bir şekilde sessizce izlemeleri... Ve maç boyunca süren bu sözlü çirkinlik, maç bitiminde saldırıya dönüştü. Allah’tan Kızıl, Türkiye gerçeğini iyi bildiği için maça kendi özel korumalarıyla gelmiş. Çünkü yandaki tribünden protokol tribününe giren bu stat teröristleri, Başkan Levent Kızıl’a saldırmaya kalktı ama korumlar sayesinde püskürtüldü. Ben en çok neye üzüldüm biliyor musunuz. Altay için meşhur Diyarbakırspor-Altay maçında tüm yaşananları tüm çıplaklığıyla yazabilen ender kalemlerden biriyim. Hatta Diyarbakır’dan, bu yazımdan dolayı ölüm tehdidi bile aldım. Altay Kulübü’nden de şahsıma teşekkür yazısı geldi. Nereden nereye dedim. Oysa bu maç öncesi dopdolu Alsancak tribünleri, İzmirliler’in Süper Ligi ne kadar da özlemiş olduklarını gösteriyordu. İzmir adına oldukça umutlanmıştım. Ama yaşananlar ve gördüklerim, hele hele bunların Altay gibi örnek bir kulübün taraftarı tarafından yapılması, beni yıktı. Şunu herkes iyi bilsin ki, benim derdim Altay değil, aynı manzarayla Bursa’da karşılaşırsam, bin beterini yazarım. Benim derdim Türk futbolunun gitmekte olduğu uçurum ve buna karşı olan duyarsızlık. Maalesef o dolu tribünlerin hasılatı muhtemelen cezaya gidecek. Sonuçta kontrolsüz bırakılmış ve kendini taraftar sanan ve aslında tuttuğu kulübe zarar veren bir kalabalık bir dahaki maça kaldığı yerden devam edecek. Çünkü onların derdi Altay falan değil. Gelelim haftanın maçlarına; gerçekten birbirinden denk takımların karşılaşmalarında hafta içi tahminiz bol bol beraberlik olacağı şeklindeydi. Ama yanıldık ve bu hafta hiç beraberlik çıkmadı. Aslında bir anlamda herkesin birbirini yenebileceği mesajı saklıydı bu görüşümüzde ve öyle de oldu. Haftanın sürprizi ise Yozgat’tan geldi ve gol rekorları kıran Antalyaspor bu defa atamadı ve yenildi.Altay-BursasporLider İzmir’de gergin bir maç oynadı. Altay orta alanda iyi basınca, ilk yarı etkisiz kalan Bursaspor, tesadüfi ataklarla gol aradı. Ancak ilk yarıda Altay’ın formda kalecisi Cenk sakatlanınca, ev sahibi takım adına önemli bir handikap oluştu. İkinci yarı ise deplasmanda bir kazaya uğramak istemeyen Bursaspor daha kontrollü bir futbol ortaya koydu. Bir ölü toptan kazanılan golle rakiplerin de takıldığı bir haftada, çok çok önemli bir 3 puanın sahibi oldular. Ancak maç yazımda da belirttim, bu galibiyete rağmen Bursaspor’un aksayan yönleri ve aksayan futbolcuları var. Bu lig rehavet kaldırmaz. Mustafa Denizli’li, Vestel Manisa gerçeği akıllardan çıkarılmamalı. Altay ise en azından sahasında yenemese de, yenilmemeliydi. Tek tesellisi üstündeki iki takımın da kaybetmesiydi.Yozgatspor-AntalyasporBen Antalyaspor’u biraz bu yılki Galatasaray’a benzetiyordum. Müthiş bir forvet hattına sahipler ve bunun meyvesini şimdiye kadar fazlasıyla aldılar. Ama kafamda “bir gün bu hat durursa, devreye girecekler var mı?” diye kendi kendime soruyordum. İşte bu sorumun cevabı Yozgat’ta ‘hayır’ olarak çıktı. Coşkun ve Taner ikilisi 32 golün 20’sini atmış 11 maçta. Bir forvet daha ne yapsın. Pazar günü de Yozgat’ta orta alan veya savunmadan sürpriz isimler çıkıp Antalyaspor’u ipten almalıydı. Neyse “bir müsibet bin nasihatten iyidir” sözünü hatırlatarak Antalyaspor’un fazla strese girmeden, bunun bir iş kazası olduğunu kabul etmesi gerekir. Yozgatspor’u da kutlamak gerek. Özellikle iç sahada fazlasıyla sıkıntı yaşayan Kırmızı-Siyahlılar, anlaşılan Antalyaspor maçına fazlasıyla konsantre olmuşlar. Yeni teknik direktörleri Turan Sofuoğlu’nun iç sahadaki ilk maçıydı. Bence yeni bir teknik adam adına da çok olumlu bir sonuç. Ancak bundan sonra da bu iç saha başarılarında istikrarı sağlanması gerek.Elazığspor-SakaryasporSakaryaspor iki haftadır tepetaklak. Yeşil-Siyahlı ekipte ‘neler oluyor’ merak ediyorum. Benim gözlemim ilk farkedilen heyecan eksikliği. Profesyonel anlamda fazla bir tahribat yok. Ancak takım ruhu bence çok önemli. Bu da futbolculardaki heyecanla olur. Önceki hafta evinde, A.Sebat karşısında şok bir yenilgi almışssın, acilen bunu telafi edeceksin. Ama öyle olamadı ve deplasmandan eliboş döndü Sakaryaspor. Elazığspor’a ise ‘bravo’ diyorum. Tüm kulüp içi çalkantılardan ve 6-0’lık Antalya hezimetinin ardından alınan bu 3 puan, bence çok çok önemli. Elazığlılar’ın artık takımlarına sahip çıkma zamanıdır. Birtakım dedikoduları ve kulübe zarar verecek spekülasyonları bırakıp, takımlarına tam destek vermeliler. İlk yarıyı iyi bir yerde bitirecek bir Elazığ, ikinci yarıda çok şeyler yapabilir. Yeter ki kendileri inansın.İstanbul Belediye-Karşıyakaİstanbul Belediye, ilerisi için çok kıymetli bir galibiyeti kendisi gibi iddialı bir rakipten almasını bildi. Evsahibi ekip bu ligin en usta ve kaliteli oyuncularından biri olan Erol’un 2 golüyle 3 puanı hanesine yazdırdı. Karşıyakalılar, en azından bir hafta boyunca kafalarında 3 puan hesapları yaparak İstanbul’a gelmişlerdi. Ama karşılarında en az kendileri kadar güçlü bir ekip bulunca, kaderlerine razı oldular. Aslında Karşıyaka’nın üst sıralardaki rakiplerinin de kaybettiği bir haftadan eliboş dönmemesi gerekirdi. İstanbul Belediye ise kazanarak ilk altı içinde yerini aldı ve moral tazeledi.Orduspor-İstanbulsporTeknik direktör değişiklikleri, her zaman takımları pozitif etkiler. İstanbulspor için de öyle oldu. Şaban Yıldırım ile ilk maçını Ordu’da oynayan Sarı-Siyahlılar net bir skora imza attı. Orduspor kalecisi Serkan’ın kırmızı kart ile oyun dışı kalması, konuk ekibin ekmeğine yağ sürdü. Zaten sezon başından beri cezası nedeniyle sahasında seyircisiz oynayan Orduspor, bu kırmızı kartla teslim oldu, diyebiliriz. Ev sahibi ekip cezasının sonuna geldiği bu 90 dakikadan fazlasıyla umutluydu. Ancak kötü gidişe ‘dur’ demek isteyen İstanbulspor, Ordu’ya patladı ve ev sahibi ekibin 3 puan hayallerini bitirdi.Dardanelspor-UşaksporÖnceki hafta evinde Orduspor’a karşı şok bir yenilgi alan Uşakspor, Çanakkale’de altın buldu. Gerçekten sonuncu sıradaki rakibi karşısında bıçak sırtında bir maça çıkan Aşigolar, 2. ligin en tecrübeli oyuncularından biri olan Mustafa Özsöğüt’ün golüyle evine mutlu döndü. Dardanelspor’da ise “biraz kıpırdanma var” diyorduk, ama yanılmışız. Çanakkale ekibi kendi sahasında kaybederek puan cetvelinin dibine demir attı.Mersin İdman Yurdu-KocaelisporEvinde başarılı sonuçlar almaya alışkın Mersin, Kocaelispor karşısında yıkıldı. Özgür’ün yıldızlaştığı 90 dakikada Kocaelispor üst üste iki maç kazanmayı başardı. Fuat Yaman’ın öğrencileri, puanlarını 15’e çıkartarak 6. sıradaki İstanbul Belediye ile aralarındaki 4 puan farkı korudu. Zaten bu maç öncesi hesaplar bu yöndeydi ve tuttu. Artık Kocaelispor’un ilk 6 hedefine ulaşması için devre arasına kadar kaybetmeden bir seri yakamalaması gerek. Mersin ise önceki hafta deplasmanda alınan Telekom galibiyetinin rehaveti içine girmiş. Geçen yılki Mersin’i herkes mumla arar oldu. Biran evvel toparlanmazlarsa, bu ligde kabus günleri yaşarlar.Sebatspor-Türk TelekomSürprizleri seven iki ekip Trabzon Avni Aker’de kozlarını paylaştı ve yine ortaya bir sürpriz çıktı. Bir hafta önce Sakaryaspor’u deplasmanda devirerek büyük sükse yapan Sebatspor, evinde sahadan boynu bükük ayrıldı. Gol yollarında fazlasıyla sıkıntı çeken başkent ekibi önemli isimlerinin de takıma katılmasıyla, haftayı kazançlı kapattı.Mardinspor-Gaziantep BelediyeMardinspor, cezası nedeniyle tarafsız sahada oynanan karşılaşmada gülen taraf oldu. Güneydoğu’nun iki ekibi oldukça sıkıntılı günler yaşıyor. Özellikle sezona çok iddialı bir kadroyla giren Mardinspor, bir türlü istediği sonuçları alamıyordu. Sonradan göreve gelen İsmail Kartal, ilk galibiyetini Antep Belediye karşısında elde etti. Aslında golleri atan isimlere baktığımız da, Mardin’in galibiyetini anlayabiliyorsunuz. Bu isimler oynadı mı, Mardin fazla sıkıntı yaşamaz. Ligin yeni ekibi ise inişli çıkışlı bir grafik çizmeyi sürdürüyor.
‘’Timsah her yerde Timsah!‘’
İlk yarı orta alanı ele geçiren Altay, rakibe karşı hücum üstünlüğünü sağladı ama ileride sadece Ufuk ile etkisiz kaldılar. Bursa, savunma ağırlıklı gözükse de gole yaklaşan pozisyonları bulan taraftı. Ancak Serdar Topraktepe’nin temposuz oyunu ve final paslarındaki yanlışları sonucu istedikleri gole ulaşamadılar. Altay adına bir talihzsizlik ise tecrübeli ve formda oyuncu Cenk’in kaleyi sakatlanarak terk etmesiydi. Bu dakikadan sonra aklı kalede kalan Altay savunması daha ürkek oynadı.İkinci yarıda kontrollü oynayan Bursaspor, özellikle sol kanattan etkili akınlar yaptı. Frasineanu’nun frikiği ile öne geçen konuk ekip, golün üstüne yattı. Fakat bu galibiyet Bursa’yı aldatmasın. Özellikle orta alanda kendine küçük çaplı daireler çizerek oynayan oyuncuların çokluğu, Bursa’ya sıkıntılı günler yaşatabilir. Ayrıca Raşit Çetiner’in Mehmet Al gibi bir değeri ilk 11’e acilen kazandırması lazım. Bence Mehmet Al-Serdar Topraktepe değişikliği çok gecikmiş bir karardı. Herşeye rağmen Süper Lig yolunda şimdiye kadar karşılaştığı en zorlu rakiplerden biri olan Altay’ı deplasmanda devirmiş olmak Bursaspor adına en büyük artıydı. Bu galibiyette en büyük pay, kaleci Yavuz ve şimdiye kadar kalesinde 4 gol gören savunmanındır.Maçın hakemi Metin Tokat eyyamcı bir yönetim gösterdi. Özellikle ikinci yarıda Orhan’ı düşüren Altay kalecisi Ufuk’a kırmızı kart göstermesi gerekirdi, es geçti.