Arama

Popüler aramalar

‘’Karadeniz finali‘’

Samsunspor sahaya Afrika Kupası’nda olan Kaies hariç tam kadro çıkmıştı. Rizespor ise genelde bir kısmı sakatlık, bir kısmı da tam hazır olmadığı için as oyuncularından yoksun mücadele etti. Samsun özellikle ilk yarıda orta alanda kontrollü oynadı. Çabuk ve teknik Rizespor orta sahasının hücum denemeleri Kırmızı-Beyazlı savunma arasında eridi ama Rize kalesine yapılan hücumlarda özellikle orta alanda Mustafa ve Mehmet Polat başarılı bir performans sergiledi. Celil ve Serkan’a iyi servisler yapan ikili, birinci golün de mimarlarıydı.İkinci yarıda Rize oyuna önce Cem Baki ve sonra da Şener’i alıp maçı dengeledi. Karşılıklı gol pozisyonlarının çoğalması iki takımın da savunma güvenliğinin zayıfladığının göstergesiydi. Ancak Samsun forvetleri biraz şanssızlık, biraz da beceriksizlikten yakaladıkları pozisyonlarda daha hovardaydılar. 2-0’dan sonra Şener’in şık golüyle Rize biraz daha hareketlendi ama Yeşil-Mavililer’in ikinci gol girişimi sonuçsuz kalınca, gülen Samsunspor oldu. 90 dakiya baktığımızda şu bir gerçek ki; Dün gece hakeden kazandı. Rizespor sahaya belki tam kadro çıkabilseydi daha kıran kırana bir maç izleyebilirdik. Ancak Çaykur Rizespor Teknik Direktörü Güvenç Kurtar’ın da lig öncesi kendine göre hesapları olabilir. Samsun eksik yönünü ise hücum hattını hızlı oyuncularlarla takviye ederse giderir. İyi ve formda bir Caner belki çözüm olabilir. Akdeniz Kupası’nın birincisi güzel bir organizasyon olarak iyi başladı ve gerçekten de aynı güzellikte bitti. Emeği geçen herkesi kutlarım.

14 Ocak 2006, Cumartesi 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’İyi bayramlar Ulusoy!..‘’

Biliyorum ki, gemiyi önce fareler terkeder. Sizin de yanınızdaki fareler, derhal terki diyar etmişti. Hatta, Levent Bıçakcı’nın federasyon başkanlığı kesinleştiği zaman, birçok insan yanınızda görünmekten korkar olmuştu. Aslında görevden ayrılıp, Çamyuva’daki otelinize gittiğinizde, yalnızlığınız size birçok şeyi anlatmıştır. Ben o günleri çok iyi anımsıyorum. Birden bire piyasada, Levent Bıçakcı yandaşları, Hasan Doğancılar, Serdar Güzelaydıncılar, nasıl da çoğalmıştı. Çünkü onlara göre, Haluk Ulusoy bir daha göreve gelemezdi... Kanun çıkmış, bu saatten sonra da üniversite bitirecek hali yoktu...Ayrıca Hasan Doğan Başbakan’a yakın isimdi. Doğan’a yakın olmak, Tayyip Erdoğan’a yakın olmaktı... Ama olmadı, bu kadar desteğe rağmen, milli takım ve kulüpler, organizasyon bazında federasyon sıfır çekti ve bitti...Şimdi duyuyorum ki, kapının içerisinde 150 kişi, dışarısında 150 kişi, Haluk Ulusoy’un etrafında, yeni oluşumda görev almak peşinde... Bunların büyük bir çoğunluğu da Haluk Ulusoy’un görevden ayrıldığında, yanında görünmekten ödü kopanlar...Bütün bunları en az benim kadar, Ulusoy da biliyor. Ama Ulusoy şunu da iyi bilmeli; görev yaptığı dönemindeki yanlış adamlar, hala unutulmadı. Eğer temiz bir sayfa açıp, Türk futbolunun gerçek patronu olmak istiyorsa, delikanlı taklidi yapanlarla değil, adam gibi adamlarla yola çıkmalı...

11 Ocak 2006, Çarşamba 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Yüzü gülmüyor‘’

Aslında devre arası kamplarda bu tür karşılaşmaların amacı tabii ki sonuçtan çok teknik adamların düşündüklerinin sahaya yansımasıdır. Genelde antrenman programları bozulmadan yapılan hazırlık maçlarında futbolcular gerçekten çok yorgun olur. Bu gerçek, iki takım için de geçerlidir. O zaman daha çok kazanmak isteyen galip gelir. Dünkü maçta da Sakaryaspor daha istekliydi ve kazanan taraf oldu.Sivasspor’un sezon başından beri görünen sıkıntısı gol yollarındaki kısırlığı. Lorant dün de forvette Balili-Mehmet Yıldız ikilisini ve daha sonra diğer alternatif oyuncuları denedi, ama golü bulamadı. Kırmızı-Beyazlı ekip orta alan ve kanatlarda sorun yaşamaz. Ancak bu gol sorununa çare bulmaları gerekir, aksi halde iyi bir beraberlik takımı olurlar. Onların şimdiden dikkatini çekmek isterim.Sakaryaspor’a gelince... Yeşil-Siyahlılar’ı ayağa kalkmış gördüm. Malatyaspor’u deviren Tatangalar, dün de Yiğido’yu yendi. Yeni transferlerin takıma katkısı şimdiden belli bile. En azından her mevkiideki alternatif bolluğu kaliteyi yükseltmiş. Son olarak Malatya’dan golcü Taner’i alıp, forveti güçlendirmeleri, Sakarya’nın kararlılığını da gösteriyor. Teknik direktör Metin Yıldız, futbolcu tarlası Sakarya’dan, altyapıdaki deneyimiyle yeni yıldızlar çıkartabilir. Dün de bunlardan bazılarına şans verdi. Açıkçası Sakaryaspor iyi yolda, Sivasspor ise lige kadar toparlar.

09 Ocak 2006, Pazartesi 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Rize tamyol‘’

Karadeniz temsilcisinin teknik direktörü Güvenç Kurtar yorgun olan takımını biraz da rölantide oynattı. Yabancı oyuncular içinde sadece savunmada Bashir’e yer veren Kurtar elindeki kısıtlı kadroyu ekonomik kullanmayı yeğledi. Kalede Atilla maç eksiği olmasına rağmen görevini yaptı. İki kanatta Şener ve Cem Baki’yi deneyen Kurtar, orta alanda yeni transferi Hasan Uğur’a şans verdi. Tecrübeli ve özellikleri fazla olan Hasan dünkü karşılaşmada beklenen performansının altındaydı. Daha ilk maçı olduğu için yorumlamak erken olur. Çünkü yeni bir oyuncunun takıma hemen ilk maçta adapte olması kolay bir iş değil. Üstelik bir maç evvel Kayserispor gibi lig üçüncüsü bir takımı 2-0 yenen Mardinspor karşısında alınan galibiyet en azından moraldir.Bence bu maçta Kurtar’ın forvette ikili oynatması olumluydu. Okan ve Gökhan Kaba ikilisi üzerine düşeni yaptılar. Hava toplarında oldukça başarılı olan ikili rakip savunmayı oldukça hırpaladı. Gökhan Kaba attığı iki golle bu takımın alternatifsiz oyuncularından biri olduğunu gösterdi. Bu kadroya bir de Altan ve Victoria’nın girmesi halinde daha da güçleneceği kesin. Önemli olan antrenman düzeylerini eşit hale bir an evvel getirebilmek. Rizespor’un bu maçtaki eksiği ise orta alanda top kaybının fazlalığıydı. Özellikle hızlı hücumlarda topu daha çabuk kulanmalılar.Mardinspor bu yenilgiyle karmasarlığa kapılmamalı. Sanırım teknik direktör Ahmet Akçam bazı oyuncuları görmek istedi. Güneydoğu ekibinden her zaman iyi bir 11 sahaya çıkar. Dün de özellikle ikinci yarıda oynadıkları futbol tatmin ediciydi. Nokta takviyelerle ligin ikinci yarısında rahat edeceklerine inanıyorum.

07 Ocak 2006, Cumartesi 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Sakarya güçleniyor‘’

Ancak dün Sakaryaspor karşısında oldukça güçlü bir rakip buldu. 2. lig B Kategorisi’nde Play Off gurubunda mücadele edecek olan Kasımpaşa özellikle ikinci yarı rakibinden hiç de aşağı kalmadı. Sakaryaspor dörtlü savunma ile oynarken orta alanda prese dayalı ve dikine oynayan bir taktik kurguyu sahaya yansıtmaya çalıştı. İlerde Murat Bölükbaş ve Aydın’ın yayına zaman zaman Makasi’yi de sokarak üçlü forvete dönen Yeşil-Siyahlılar rakip savunmayı bunalttılar. Ama attıkları tek gol penaltıdan Serdal’ın ayağından geldi.İlk yarıda bana göre en zayıf nokta orta alandı. Zaten yapılan yeni transferlere baktığınızda bu bölgenin güçlendirildiği görülüyor. Mehmet Ayaz ve tecrübeli Deniz’in bu takıma katılmasıyla Sakaryaspor’un daha da güçleneceğini düşünüyorum. Özellikle çok koşan ve sade futbol yapısıyla Memhet Ayaz yerinde bir transfe. Deniz ise tecrübesi ve serbest atışlardaki ustalığıyla takıma lazım olan saha içi patronluğu üstlenebilir. Dünkü karşılaşmada bu oyuncular yoktu. Ancak Sakaryaspor’un transferde seçici davranması ve takıma ihtiyacı olan oyuncuların bir an evvel alınıp kampa katılması bence önemli. Bu konuda çalışmaların sürdüğünü biliyorum.Sakaryaspor’un kanatları daha iyi işlemeli. Başta da söylediğim gibi dün karşılarında zorlu bir rakip olduğunu belirtmiştik. Gerçekten de Kasımpaşa grup maçlarının çok üzerinde bir performansa ulaşmış gördüm. İstanbul ekibinin kondüsyon olarak 90 dakikayı iyi bitirmesi en büyük artılarıydı. Ayrıca Süper Lig ayarı bir Sakaryaspor karşısında sahadan hazırlık maçı da olsa beraberlikle ayrılmaları onların gücünü kanıtlıyor.Lacivert-Beyazlılar yeni transferleriyle Play Off için iyi sinyaller verdi. Sakaryaspor ise diriydi ve istekliydi. Bence bu iki özellikte ilk yarıdaki Sakaryaspor’un zaafıydı. Sanırım bol hazırlık maçı yaparak ve siyahi yabancılarını da iyi kullanırsa Yeşil-Siyahlı ekibin bu yarışta en güçlü adaylar içinde yer almaması için bir neden yok diye düşünüyorum.

04 Ocak 2006, Çarşamba 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Maziye bir bakıver!‘’

Kırklareli’de ise çok soğuk ve hazin bir ortamla karşılaştık. Yeşil-Beyazlı kulübün şu aşamada profesyonel olması oldukça zor gözüküyorTrakya turumuzun ikinci gününde serhad şehri Edirne’deydik. Osmanlı İmparatorluğu’na başkentlik yapmış bu tarihi kentin futboldaki durumu hazindi. Herşeyiyle capcanlı Edirne’nin futbolda bu kadar geri kalması anlaşılır gibi değildi. Ancak kulübü ve tesisleri gördüğünüzde ilgisizliğin diz boyu olduğunu hemen orada hissedebiliyorsunuz. Düşünün ki, 25 Kasım Stad’ı nı bile bir sezon içinde sadece 3 kere kullanma hakkına sahip Edirnespor... Sebebi ise amatör kümede olmaları. Başkan Selahattin Şahin, kulübü var olan borçlarından kurtarmak için yoğun çaba harcıyor. Ancak tek başına çekirdek bir yönetimle işi oldukça zor. Ama yine şehrin potansiyeline inanıyor.Doğan Seyfi unutulmamış...Kulüp binasında rahmetli Doğan Seyfi’nin forması bir gurur kaynağı olarak duvarda asılı duruyor. Ama Edirnespor’un daha çok Doğan Seyfiler yetiştirmesi gerek.Edirnespor’un Avrupa Birliği üyesi Yunanistan ve Bulgaristan’ın meyvelerinden yararlanması gerekir. Kulübü borç batağından kurtarıp, iyi bir işletme haline getirmek şart. Edirne için, herkesin taşın altına elini koyması lazım.Amatörce çıkış arıyorlarTurumuzun son durağı Kırklareli’ydi. Bizi yine karlarla kaplı bir kent karşıladı. Başkan Kıvanç Kurtar, şu anda Rizespor’da görev yapan Teknik Direktör Güvenç Kurtar’ın ağabeyi. Kırklareli’nin sorunları da benzer. Onların da parası yok ve ‘Borçların altından nasıl kalkarız?’ derdindeler. Onların hedefi futbolcu yetiştirip satmak, böylece kulübü ayağa kaldırmak. Ancak bu işi yapabilmek için tarlanın yeterli olması ve iyi gübrelenmesi lazım. Kırklareli’nde futbola ilgi var ama, yeterli tesisleşme olmadığı için amatörce çıkış arıyorlar.Devlete büyük iş düşüyorSözün özü; Trakya turumuzda bu dosyayı hazırlarken, gördüğümüz en büyük gerçek, kentlerin takımlarına olan ilgisizliği ve duyarsızlığı... Açıkçası heyecan olmayan yerde birşeyleri harekete geçirmek için büyük başarılar yakalamanız lazım. Bunu da birkaç kişinin çabasıyla gerçekleştiremezsiniz. Ama devlet, Trakya’ya doğuya gösterdiği ilginin en azından yarısını gösterse, bayağı mesafe katedilir. Trakyalı’nın dediği gibi, “Bu bölgede vatanımıza olan görevi layıkıyla yerine getiriyoruz. Huzuru bozanlarla, huzuru bozmayanların farkı bu mu olmalı?”Bizler gazeteci olarak gittik, gördük ve resimledik. Yorumlarımızı yaptık ve kulüplerin ne halde olduğunu sizlerle paylaştık. Bundan sonra, Trakya’nın iç dinamiklerini harekete geçirmesi gerekir.

29 Aralık 2005, Perşembe 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Avrupa'ya giderken!‘’

...Ve bugün gelinen noktanın ne kadar içler acısı olduğunu görüyoruz. Türkiye’nin batıya açılan penceresindeki olumsuzları gündeme getiriyoruz...Trakya sanki kış uykusuna yatmış, beyaz bir örtünün altında durgun bir yaşam sürüyordu. Her tarafı karla kaplı kentleri dolaşırken, bir anlamda futboldaki kış uykusunu da anlamak mümkün oldu. 2005’in son günlerinde rotamızı bu defa Anadolu’dan Trakya’ya çevirdik. Gerçekten ‘Ekonomik yönden güçlü görünen bu coğrafyanın futboldaki başarısızlığının perde arkasında ne yatıyor?’ diye merak ettik. Ve bu nedenle de geçmişte profesyonel düzeyde mücadele eden kentleri mercek altına aldık.FANATİK ekibi olarak ‘TRAKYA DOSYASI’ adı altında bir araştırma yaptık ve siz değerli okurlarımızın ilgisini çeker umuduyla kaleme aldık. Muhabir arkadaşımız İsmail Öztürk ve foto muhabirimiz Murat Akbaş ile ilk durağımız Tekirdağ oldu. İllerle ilgili bilgileri İsmail Öztürk sizlere aktaracak, usta foto muhabirimiz Murat Akbaş’ın objektifinden ise yaşanan sıkıntıların görüntülerini hayretle göreceksiniz. İki günlük yazı dizimizde ise kendi kişisel yorumlarımızı sizlerle paylaşıp, bölgedeki dinamikleri harekete geçirebilmek için neler yapılması gerektiğinin altını çizeceğiz. Bugün Tekirdağ, Çorlu ve Lüleburgaz’ın, yarın da Edirne ve Kırklareli’nin sorunlarını masaya yatıracağız.Nasıl olsa becerirler!Öncelikli genel izlenimim, devletin bu bölgedeki spor faaliyetlerine ilgisizliği... Anlaşılan kamu kesiminde bu bölgeyi batıda olduğu için “Nasıl olsa bir çare bulurlar” anlayışı hakim. Oysa ekonomik yönden ülke bütçesine önemli bir katkıda bulunsalar da sportif yatırım açısından son sıralarda yer aldıkları bir gerçek.Tekirdağ’a destek şartTekirdağ’ı ziyaret ettiğimizde, birkaç yönetici, bir hanın içindeki büroda bizi karşıladı. Amatör kümeden, 3.Lig’e çıkma mücadelesi içindeki bu kentte destek çok kısıtlı. Sadece Belediye Başkanı Ahmet Aygün ufak destekler veriyor. Tesislerin halini gördüğünüzde zaten fazla söze gerek olmadığını anlayacaksınız. Ancak il sınırları içindeki sanayinin gücünü kent merkezi ile karşılaştırdığımızda, ortaya büyük bir çelişti çıkıyor. Tekirdağlı destek bekliyordu, peki şehrin takıma olan ilgisi yeterli mi? Kocaman bir HAYIR! 100-150 kişilik seyirci topluluğuyla maçlara çıkan Tekirdağspor’un ayağa kalkabilmesi için kentte bir heyecan yaratılması şart. Ancak bu ortamda pek umut ışığı yok gibi. Çünkü gönüllü bir yönetici topluluğunun elinden gelen fazla bir şey yok. Bir kere kulübün maddi kaynak açısından yetersizliği ortada. Üstelik sigorta ve vergi borçları katlanarak çoğalıyor ve çaresiz bir şekilde bu durum seyrediliyor. O nedenle başta vali ve belediye başkanının güçlü bir sponsorla kulübü ayağa kaldırması gerek.Çorlu’nun sanayi isyanıTekirdağ’da karşılaştığımız manzaranın hayal kırıklığıyla, ikinci durağımız Çorlu için yola koyulduk. Burada yine bir han içinde kulüp bürosunda genç ve gönüllü bir yönetici topluluğu bizi karşıladı. Trakya’da profesyonel anlamda liglerde olan tek takım Çorluspor. Zaman zaman çıkışlar yakalasa da, benzer sorunlar burada da var. Hedefleri, B Kategorisi’ne çıkıp en azından Spor Toto ve İddaa’dan pay alabilmek. En azından 3.Lig maçlarının ayda bir kere de olsa İddaa’ya girmesini temenni ediyorlar. Buradan gelecek miktarın bile çok işlerine yarayacağı düşüncesindeler. Geçtiğimiz yıl borçlar nedeniyle transfer bile yapamaz hale gelmişler. Şimdilik bu sorunu çözmüşler, ama yine de 250 milyarlık bir borç var. Ama onların gözünde Çorlu, Trakya’da uyuyan bir dev. Eğer uyandırılırsa çok büyük işler yapar. Yeter ki, bu potansiyel kullanılsın. Çorlu sanayisiyle zengin bir ilçe. Ama bölgedeki önemli kuruluşların en azından sponsorluk veya reklam şeklinde katkılarının hiç olmaması düşündürücü...Lüleburgaz toparlanıyorİlk günkü turumuzun son durağı Lüleburgaz’dı... Futbol kültürünün yerleşik olduğu bu ilçede bizleri özgüveni olan pırıl pırıl bir başkan karşıladı. Daha öncesinden uzun yıllar asbaşkanlık ve genel kaptanlık yapan ve şimdi de kulüpte en üst noktada görev yapan Başkan Coşkun Şentürk’ün proje üreten yapısıyla oldukça umutlandık. Profesyonel bakış açısıyla ilgimizi fazlasıyla çekti Lüleburgaz. Amatör Küme’de olmalarına rağmen 3.Lig mücadelesinde tribünlerde 5-6 bin kişilik destek hiç de azımsanacak gibi değil. Ayrıca gönüllü üye sistemi ve taraftar bilinci hayli ileri düzeyde. Lüleburgazspor, yakın gelecekte sistemli ve proje üreten yönetimiyle çabuk ayağa kalkar sanırım.

28 Aralık 2005, Çarşamba 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Yeşil-Beyaz rekor‘’

Bursaspor geçen sezonki ilk yarı rekorunu iki puan farkla kırdı. Hatırlarsanız Sivasspor, 40 puanla bitirdiği 2004-2005 sezonunun ilk yarısında büyük bir çıkışla herkesin takdirini kazanmıştı. Ancak Timsahlar Sivas’ın yaptığının, iki puan üzerine çıkarak Süper Lig yolunda çok büyük bir avantaj kazandı. Şimdi geriye kalan 17 maç ve 51 puan var. Herkesin kafasında geçmişte Manisaspor’un yaşadığı hayalkırıklığı olduğu için, kulüpler temkinli davranıyor ve temkinli konuşuyor. Bence doğrusu da bu. Futbolda oynanmadan maç kazanılmadığını unutmamak lazım. Özellikle A kateorisinde geçmiş sezonlara baktığımızda; Süper Lig’e çıkan takımların içinde mutlaka sürpriz bir ekip olduğunu görürüz. Şimdi herkes ilk 2 ve ilk 6 için peşinen “şu takım çıkar, şu takım girer” dediğini duyuyorum. Ama benim kişisel fikrim; muhteşem bir ikinci yarı izleyeceğimiz yönünde. Çünkü düşme hattının da oldukça karışacağına, ikinci yarının üst sıraları da doğrudan etkileceğine ve bunun da lige büyük bir heyecan katacağına inanıyorum. Üstelik Süper Lig’de şampiyonluk yarışının iki takım arasında geçeceğinin şimdiden belli olması, bütün dikkatlerin A kategorisine doğru kayacağının işareti gibi geliyor bana. Neyse bütün bunları daha detaylı bir şekilde devre arasında sizlerle paylaşacağız. Şimdi bu haftanın maçlarına dönelim, bakalım neler olmuş.Sakaryaspor-BursasporBursaspor çok kritik ikinci deplasmanından da 3 puanla döndü. Önce Antalyaspor’u, Antalya’da deviren Timsahlar, bu hafta da yine başka bir Süper Lig adayı Sakaryaspor’u Sakarya’da yenmeyi başardı. Raşit Çetiner’in öğrencileri anlaşılan gergin maçlara iyi konsantre oluyor. Çünkü kaybettikleri puanlara baktığınızda, bunu daha iyi anlıyorsunuz. Buna en somut örnek olarak; önceki hafta evlerinde Dardanelspor ile kaldıkları 1-1’lik beraberliği gösterebiliriz. Yavuz’un da kalesinde devleştiği 90 dakikada gülen Bursaspor, ilk yarıyı da mutlu kapattı. Bu maçta içeriğini bilemediğim için fazla yorum yapmak istemiyorum ama Bursa taraftarının kendi aralarında çıkarttığı olaylara bir anlam verebilmiş değilim. Yani takımda herşey yolunda, deplasmanda galipsin, emin adımlarla Süper Lig’e doğru yürürken, “bu da neyin nesi” diye sorarlar insana. Sanki birileri provake edip, Bursaspor’un yolunu kesmek istiyor. Tabii ki bu tür komplo teorilerine saplanacak değiliz. Ama bir takımın taraftarı olmak, ona her türlü şartta destek olmaktır. Bunu şimdiye kadar Türkiye’de en güzel yapan takımların başında da Bursaspor gelir. Sakaryaspor’a gelince; gerçekten lige iyi başlayan Yeşil-Siyahlılar, devrenin sonuna doğru başaşağı gitti. Demek ki bir yerde arıza oluştu ki, iyi giden takım, birden irtifa kaybetti. Sakaryaspor’un konum itibarıyla iddasını aynı sıcaklıkta sürdürdüğü ortada. O zaman, vakit kaybetmeden ibabetli bir teknik direktör seçip, ikinci yarıya hazırlanmalı.Türk Telekom-AntalyasporAntalyaspor 3 puan için gittiği başkentten hiç de hesap etmediği bir kayıpla döndü. Aslında Türk Telekom’un kolay lokma olmadığını iyi biliyordu Yılmaz Vural. Ancak hesap etmediği bir faktör, sanırım iklim şartları oldu. Sert hava koşulları ve aşırı rüzgarın, Antalyaspor gibi teknik kapasitesi yüksek takımları olumsuz etkilediği kesin. Pazar günü Ankara’da futbol yerine hava şartlarıyla uğraşan iki ekibin karşılaşmasından çıka çıka golsüz beraberlik çıktı. Akdeniz ekibi herşeye rağmen puan cetvelini de ikinci sırada bitirerek Süper Lig’in en büyük adaylarından biri olduğunu gösterdi. Telekom ise her zaman tüm rakiplerinin, ciddiye alması gereken bir takım olduğunu bu maçta da kantıladı ve devreyi orta sıralarda bitirdi.Altay-SebatsporTüm çalkantılarına rağmen sonuçta istikrarı sağlayan Altay, 32 puanla ilk ikinin arkasında yer almayı başardı. İzmir’in Siyah-Beyazlı ekibi, ligin ikinci yarısı için oldukça iddalı olduğunu hafta içi yaptığı flaş transferle gösterdi. Muhtemelen bugünlerde teknik direktör konusunda da kararını verecek Altay’da yüzler gülüyor. Sebat gibi, ligin en genç ve sürpriz yapabilecek bir rakip karşısında işi sağlama alıp, kazaya uğramadan 90 dakikayı bitiren Altay’ın ikinci yarı İzmir’e büyük bir heyecan tattıracağı kesin. Sebatspor ise puan cetvelinin alt sıralarından bir türlü kurtulamadı. Bu da genç yeteneklerin maç tecrübesi eksikliğinden olsa gerek. Ancak ikinci yarı için daha deneyimli olacaklardır. Ama yönetim de üzerine düşeni yapmalı.İstanbulspor-ElazığsporGakgoşlar öne geçtikleri İstanbul deplasmanında ikinci yarıda yedikleri 3 golle 3 puanı kaybetti. İstanbulspor gibi tecrübeli ekipler önünde asla rehavete kapılamazsınız. Çünkü oyunda her an skoru etkileyebilecek tecrübeli isimlere sahip ev sahibi, pazar günü Elazığ karşısında bu kozunu kullandı ve devreyi 5. sırada bitirdi. Elazığspor ise iki hafta üst üste kaybederek tam toparlanma sürecinde kan kaybetti.Gaziantep Belediye - İstanbul BelediyeEv sahibinin alt sıralardan kurtulmak için mutlaka puana ihtiyacı olduğu bir karşılaşmaydı. Konuk ekibin ise biraz kafası karışıktı. Çünkü başkanları Trabzonspor başkan adayı olan Nuri Albayrak’tı (seçildi). Üstelik takımın iki önemli kozu Erol ve İlhan yoktu. Ama aynı durum dar kadrolu Gaziantep Belediye için de geçerliydi. Bütün bu şartlarda maç öncesi tahminimiz beraberlik hatta İstanbul Belediye’nin galibiyete daha yakın olduğu yönündeydi. Ama şahsım adına söyleyeyim; ev sahibi ekip bizi yanılttı ve büyük bir mücadale örneği göstererek, sahadan altın değerinde 3 puanla ayrıldı.Orduspor-Mersin İdman YurduOrduspor müthiş bir ilk yarı geçirdi. Mor-Beyazlılar tüm dezavantajlarına rağmen özellikle deplasman başarılarıyla ilk 6’nın hemen ardında yer almayı başardı. Karadeniz ekibi belki de bu seyircisiz oynama cezasına uğramasaydı daha da üst sıralarda yer alabilirdi. Sorunlu rakibi karşısında maçın favorisi olan Orduspor, Mersin önünde farklı kazanmasını bildi. Güney ekibi ise alt sıralardan kurtulmak için “en azından bir puan” diyordu ama alamadı.Kocaelispor-KarşıyakaFuat Yaman ile son 7 maçta 5 galibiyet, iki beraberlik alan Körfez ekibi arzuladığı noktada ilk yarıyı bitirmeyi başardı. Özellikle Orhan Kaynak transferinden sonra gol sorunu ortadan kalkan Kocaelispor, bu hafta da sıkıntılı rakibi Karşıyaka önünde 3 puana ulaştı. Aslında hafta içi yaşadıklarına baktığınızda, herkes Karşıyaka’nın çok kolay teslim olacağını düşünüyordu. Ama İzmir ekibi tam bir onur mücadelesi yaptı ve tüm eksiklerine rağmen tek farklı mağlubiyetle sahadan ayrıldı. Bence Karşıyaka için herşey bitmiş değil. Kaf Kaf devre arasını ciddi bir operasyonla bir an önce olumluya dönüştürmeli.Dardanelspor-MardinsporSoğuk kış şartlarının egemen olduğu bir 90 dakikada iki takım da olağanüstü mücadele etti. Yeni teknik direktörüyle ilk, ama ilk yarının son maçına çıkan Dardanelspor, sahadan mutlu ayrıldı. İlyas Tüfekçi’nin öğrencileri en azından iki haftada aldıkları 4 puanla kümede kalma yolunda büyük bir moral topladı. Mardinspor ise son iki haftada alınan bir puanla kısmen de olsa yarışa şimdiden havul atmış gözüküyor. Artık ligin ikinci yarısında iddialı olmak istiyorlarsa, maddi manevi bir atağa kalkmaları gerekiyor. Ama şu bir gerçek ki, tek başına başkan Süleyman Bölünmez, elinden gelen herşeyi yaptı. Ancak Bölünmez’in siyasi kişiliği ve iş adamı kimliği, Mardinliler tarafından çok daha iyi desteklenmeliydi.Uşakspor-YozgatsporDışarda kazanıp içeride dağıtan Uşakspor, bu defa kaybetmedi. İlk yarının tatsız takımı Yozgatspor, bir puan umuduyla sahaya çıktı. Karşılaşmanın ilk yarısında işler istedikleri gibi gitti. Ancak ikinci yarıda Önder, Uşakspor’un tek golünü atınca, gülen ev sahibi ekip oldu. A kategorisinin yeni takımı Uşakspor, kısıtlı imkanlarına rağmen 26 puan toplayıp, başarılı bir ilk yarı geçirdi. Yozgatspor ise geçen yıl yaşadığı sıkıntılı sezonun ardından kötü bir performansla devreyi 17. sırada bitirdi. Oluşan yeni maddi imkanlarla Yozgat’ın yeniden ayağa kalkacağına inanıyorum. Yeter ki, Yozgatlılar da benim kadar inansın...

20 Aralık 2005, Salı 03:30
YAZININ DEVAMI